13 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA ray Ramazanları Sa Kılıç alayı- Abdülhamidin alayı- Reşadın alayı - Hırkai saadet ziyareti- Acı bir hikâye-Vahdettinin bir hakareti Saray ramazanlarının hususiyetleri(çeve arasındaki tezaddan lerek, ara-'mış olurlardı. Birkaç defa da bütün yo. vardı: Bufları kısaca tasvir etmekle ö|bamda, sırmalı elbisemin içinde-sarsıla,'lu iki tarafı hıncahınç dolduran halk zaman hayatının muhtasar bir levhasını | sarsıla, şaşkın ve yorgun gidiyordum. o | kütlelerini mahzun ederek, saatlerce İn- yapmış olacağım. İlk önce merak ve te-| (Bu kılıç kuşanma rasimesi deydi? Kon. | tizar etmiş olmalarını boşa (çıkararak Gessüs saikasile bu hususiyetleri alâka ile yadan Celâleddini Ruminin posinişini | hünkâr kararını değiştirir, kara yolun takib ederken ramazanlar ayni mera -| Çelebi Efendi sureti mahsusada İstan -| dan gitmektense Sarayburnuna kadar de- sim ve tekollüfatı beraberlerinde sürük- bula gelmişti ve Eyyübi Ensari türbe -İnizden giderdi. lyerek getirdikçe ve bu tekerrür ;.Ilar- sinde Türk saltanatının yeni padişahına ww moşağın Hırkai Saadet ce devam edince tahammül hadlerini a- bir remzi manası olarek kılıcı kuşatmış- için, diğer ylarında olduğu gibi hiç gan bir eza olmuştu. Bunların en başında 'tı. Bu pek iyi, pek güzel bir an'ane idi; bu wügir.ere, stiystlara hacet yoklu; alayları zikretmelidir. Her hafta Cuma fakat bu alaya keşki hiç lüzum görülme. | gönlünün güzeliiğile, zararswliğile tanı- selâmliğindan ve onu takib eden gidişler-İ seydi, alayın ihtişamile etrafın ziyneti,|lan padişaha bir sulkasd yapılması ne le hafta içinde yapılan seyranlardan'mamuriyeti arasında bir ahenk ulmayın- kendisinin, ne kimsenin aklına gelebile başka ramazana mahsus alaylar da var- ca, mevcud tezad öyle çirkin bir ifade cek bir iş değildi. di. almış oluyordu ki bunu görmemek, an -, wen unun maiyetinde birinci defa ola- Ben bu alaylardan cülümu müteakib lamamak mümkün değildi. Avrupa hü -'rak Hırkai Sandet ziyaretinde, içeriden, dini ve an'anevi merasiminden biri ola kümdarları için yapılan dini tetviç ve şahid oldum. Bu, hakikaten pek ruhani rak yapılmış olan kılıç alayından başlı - takdis merasimine dair -sacre- taiihlerde | pek vecid ve huşu ile yapılan bir ratime yarak bir eza duymuştum. türlü tafsilât okumuş, türlü resimler gör-/idi, ve insanın revabıtı diniyesi gevşemiş Henüz çocuktum, Fatih rüşdii askeri- müştüm. On beşinci Luinin Keims büyük !olsa bile asırlardanberi milyonlarca, mil. alayı Kumar yüzünden işlenen cinayetin muhakemesi bitti Kahvede yapılan keşif neticesinde katilin nefsini müdafaa esnasında adam öldürdüğü tesbit edildi ———— Galatada bir kahvede kendisine zorla | Mustafanın ceza kanununun 452 ve 448 is kumar oynatmak teklif eden Mehmedi|ci maddelerile cezalandırılmasını / iste- biçaklıyarak öldüren Emin Ölçücünün | miştir. muhakemesine 2 nci Ağırcezada dün de-| Duruşma, karar tefhimi için, duşka biz güne bırakılmıştır. vam edilmiştir. Maznun, evvelki celselerde; i e — O gün bankadan paramı almışım.) Bir hirsiz dün tevkif edildi | Mehmed ve arkadaşı bunu anlayınca,! İstanbulun muhtelif semtlerinde, muhi- ikumar oynamamızı teklif ettiler, reddet-| tlif evlere girerek eşya çalan Bitli Hu- tim. Başıma sandalya vurdular, ben de |/0Sİ Damında bir sabıkalı yakalanarak, “İmüdafaai nefis vaziyetinde kalarak, bu | adliyeye verilmiştir. suçu işledim. « Buçla, Sultanahmed birinci sulh ceza Demişti, Bu ethetin tesbiti için evvej.| hâkimi tarafından sorguya | çekildikteri İki gün vak'a mahallinde yapı'an &eşif te, | sonra, tevkif edilmiştir... suçlunun iddiasını teyid etmiştir. Pp oliste: Dünkü celsede mütaleasını serdeden müddeilumumi Turgud, bu ciheti nazara sinde idim, bizleri mektebe mahsus gü-| kilisesinde, Napolyonun Parisin Notre zel resmi elbiselerimizle Saraçhane cad-, Dame katedralinde, ne mutantan mera- desine dizmişlerdi. Abdülhamidin kılıç simle taç giydik'erini bilirdim; öyni me- alayı yapılacaktı. Bu alay ne demektir, alde, ayni remizde olan kılıç alayı da az hünkârın Eyübde türbei Halidde kılıç çok böyle olmalıydı. Olamayınca hazfe- kuşanacağını söylemişlerdi, fakat bunun | dilmeliydi. İşte bu mütalealarla odamda manasi nedir, bilmiyorduk. Bizim için a-'tozlara müstağrak elbisemi atıp yıkan - Jay, birbirinin arkasından gelen, yaldızlı dıktan sonra sarayın alay'arı için ööyle sırmalı adamlarla dolu arabalar, atları -|bir menfi hisle uyudum, ve bütün saray yonlarca ümmetinin üzerinde sa'danat ive satveti hükümran olan, her müslüman diyarında her caminin minaresinde aza- meti selâmlanan azimüşşan öir Peygam- berin hirk; , velev uzaktan, velev ör- tüleri arasında yüz sürebilmek ruhu ca- vidani istiğraklar içinde birakan bır mes- ti idi. Dikkat etmiştim, kürsüsünün üze- rinde hırkanın bohçasına sürdükten son- nın üzerinde alayın önünden, yarından | hayatında alaylara karşı hep böyle baş- koşan yaldızlara müstağrak xabitler, dört lıyan his devam etti, atla koşulmuş arabasında, göğsü nişan *| Ramazan bu alaylardan fazla hir kaçını larla, elbisesi sırmalarla örtülü padişah, | daha geti r sonra, hepsinden güzel, başlarında kal-| Hepsinden evvel ramazanın şinde di ki manevi bir heyecan ie ihtizaza gel- pakları sorguçlu dizi dizi hademe de - Topkapı sarayında Emaneti Mübareke miş olmasın. mekti; ve bu manzara, çocukluk ihtisa-| dairesinde Hırkai Saadet ziyareti için ya-! Bu rasimel diniyede dör! kere bulun- sımıada, öyle gözleri taltif eden, zihinleri | pılan alay vardı. Bü alayın Abdülhamid 'dum, her defasmda alayından kâlmış fe. uyuşturan bir ihtişam levhası idi ki şaat-| zamanında nasil tertib edildiğini, ne yol.'na intiba ta le-silen vir zevki ru - lerce küçügük bacaklarımızın üzerinde|da (htiyat tedbir'erile ihata olunduğunu | hani ile doldum. beklemekten gelen yorgunluğun, fazla -| bilirdim, birkaç defa da alayı görmüş -| Bu Hirkai Saadet ziyaretinden bahse- sile, bir mükâfatı idi. tüm. İderken bana naklettikleri ra hünkâr üstü İmiş tülbend mendilleri dağıtırken önün- den takım takım geçen vezir, müşir, rieal arasında tek bir simâya tesadüf edilmez- de güzel bir kıt'a yazıl-| acı bir hikâ-| almış ve hâdisedeki tahrik (gözönünde İtutulmak” şartile, maznımun ceza kanu- nunun 448 ve S1 inci maddelerine göre tecziyesini istemiştir. Suçlu vekili Ali Şevket te, müdafaa- sını yaparak, müvekkilinin ilin ıkam- da müdafaai nefis vaziyetinde olmasın dan dolayı ceza kanunundaki 49 uncu maddenin hüküm verilirken kale &lin- masını taleb etmiştir. Katil Emin de, kendisini şöyle müda- faa etmiştir: — Ben, bu adamı evvelce tanımaz- dım bile. Aramızda bir dostluk, düşman- lık yoktu. Bana saldırdılar. Canımı kur- İtarmak için, bu işi yaptım. Dava, karara kalmıştır. Bir çobanın ölümüne sebeb olan adam muhakeme edildi Çatalcada, tarlaya giren koyunlar yü- zünden çıkan bir kavga sırasında; Ra- kim adında bir çobanın, başına gübreli İbir kürek vurarak tetanoz hastalığından | ölmesine sebeb olan Mustafanın durüş” masi, | inci Ağırcezada son safhaya var- mıştır, İ Dünkü celsede müddelumumi Feridun Baguna, iddianamesini serdederek, suçlu -— -——— —— ! Fakat o zamandan sonra, yaş İler'e- miş, yaşla beraber görgü ve-duygu da| ilerlemişti. Sultan Reşadın kılıç slayında alayı dışından mahdud bir çerçeve ara - sından değil, tâ Eyüb camiinden başlıya- rak, surların toz kasırgaları içinde bulan- miş dış caddesini takib ederek, sonra İs- tanbulun fakir, selil iç mahallelerinden Divanyolunu - oh! Bu Divanyolu! İsmi ne büyük bir yalan söyliyen bir yoldu, bu!. - daha sonra köprüyü, oradan tâ Dolmabahçeye kâdar hep birbirinden ha- rab, fakir sokaklardan geçerek, tâ içinden görüyordum; alayı dışından değil, için - den, geçilen yerleri görerek ve muhte - gem olmak daiyesinde bulunan bu alayla sefaleti insana ağlamak hisleri veren çer- | O zaman vehimlerine mağlüb olan Ab-|yeyi kaydedeceğim. Vahdeddin zamanına | debiyatına da vâkıf olan Tevfik Beyi bel- dülhamidin Yıldızdan Topkapıya kadariüid bir hikâye... Ben o zaman saray ha-'ki ben bir iki defa hadden aşırı şakalar- bu şehir seyranı, sarayından on adım be-İricinde idim, sonradan işittim ve sızla - la gücendirmiş olabilirim, İskat o bana ride Hamidiye camisine kadar selâmlık'dım. T | karşı dalma cemilekârane davrandı, ve yapmasına benzemezdi, orada hile bomba Vahdeddinin kinleri vardı. Bunlardan | herkesin bana çini cebin gösterdiği bir suikasdi' vukua gelmemiş miydi? Beş on biri de Sultan Reşad zamanında sarayda | sırada ki. bunu sonra hikâye edeceğim, en gün evvelinden işe başlanırdı; belediyesi, |İttihad ve Terakkinin bir inümessili ma- | samimi muhaleset tezahürlerile beni tak- zabıtası, harbiyesi bütün geçilecek yol-'kamında telâkki edilen ve v zaman ikinci! viye etti. İşte bu gebeble Vahdeddinin ları muayene ederler, boş arralar tahta- mabeynci, daha sonra başmabeynci olan onun hakkında yaptığı hakareti işitin- havalelerle örtülür, şurada burada bada- Tevfik Beydi. Yıllarca devam eden sıkı'ce pek ziyade müteessir nalarla sanki tezyinat yapılır, bir yan -|münasebetlerimde bu halük ve nazik za. Kim bilir kendisi ne olmuştur: dan da casuslar alayı hünkârın vehmini|tın hiç bir vesile ile temkinden, vakar kapı sarayında bi'at Trasimesi es gıcıklıyarak tasnlat ile çala kalem men-!ve haysiyetin icabatından ayrıldığına şa- nasında yeni hünkâr tahtında iken ö- sub oldukları yerlere kâğıd'ar yağdırırdı. | hid olmamıştım. Tek bir tabirle a'ılâkını İnünden geçenlere tahtın saçağını öptür- Nihayet bütün bu işler yapılıp bitince a-!ifade etmek lâzımsa mübarek bir adamdı | mek vazifesi başmabeynciye teveccüh e - laydan evvel bir takım yaverler güzer -|diyeceğim. Hariciye mesleğinden yetiş - | derdi. O zaman bu mevkide bulunan Tev- ghı dolaşırlar ve alaya emın bir yol aç-imiş, lisan aşina, ayni zamanda şark e-|fik Beydi. O, vazifesinin başına, tahtın Top - | ! İ — Ben de sizin gibi yüksek bir san- |Genç ressam yavaşça kolunu baygın atkârla teşerrüf ettiğim için son dere-İbir halde serilen Hleranın başı #ltına peni Fakat bu vesile çok elim | yerleştirdi ve gözleri hududsuz bir şef- oldu. — Zarar yok efendim. Siret opor(föyünden çıkardığı kartı- nı mörkez memuruna uzattı. Memur yüzünde dolaşmağa başladı. olmuştum. | Bir amele arkadaşını tuğla ile başından yasaladı Başiklaşta Barbaros türbesi etrafındakli inşaatla çalışan amelelerden Asımla Bekir bir iş meselesinden kavga etmişler, Asım, attığı tuğla ile arkadaşı Bekiri başından a. dir surette yarnlatmıştır. Yarrlı smelo Beyoğlu hastanesine kaldı, rılmış, suçlu Asım hakkında takibata baş . Janmıştır, Dün iki yangın vak'ası oldu Dün şehrimizde Iki yangın Yak'ası olmuş, fâkat her kisi de etrafa sirayetlerine mey dan verilmeden söndürülmüştür. Şehremininde Ereğli mahallesinde 82 saç yılı Muzaffere ald ve dokumacı Mehmedin kiracı bulunduğu ahşab evden yangın çık, mış, b'r odanın kaplamaları kwmen yan dıkten sonra vak'a yerine gelen itfaiye tâ - rafından ateş bastırılmıştır, İkinet yangın da, Pangaltıda Zafer soko. gında 101 sayılı Nuribey apartımanında otu. İran Dr Ahmed Samiye ald dalreden çıkmış; derhal söndürülmüştür. Balık yiyen bir smele zebirlendi Fatih belediyesine mid temizlik işlerinde, Çalışan Hüseyin adında biri, Alpasarında 0. turan Ümmühan adında bir kadının evinde yediği baldan zehirlenmiş, tedavi. edilmek üzere Cerrahpaşa bastanesine kaldırılmış , tır, Zehirlenme vak'ası hakkında zabıta tah. İkikat yapmaktadır. anına gelince, hünkâr elile işaret ede- rek uzaklaşmasını emretmiş ve ondan sonra gelen mabeynciye işaret ederek ©- nu yanına celbetmiş. Bütün hazır bulu- nanların gözü önünde sarahaten kovmak manasına gelen bu hakareti müteakib bi- çâre Tevfik Bey bir kenara sinmiş ve yü. zünde şamar yemişçesine bir elem, uzun kametinde beline bir tekme vurulmuşça- İsma bir çöküklükle saatlerce dürmüş. Ondan sonra bunu hazmedebildi mi, ne yaptı, sarayda ne kadar kaldı? Vak'anın #kibetini lâyıkile bilmiyorum, yalnız bi liyorum ki makamında uzun müddet ke- lamadığı gibi hayatta da pek kalamadı. Halid Ziya Uşaklığıl — Nereye gidiyoruz? Siret titreyen sesile mırıldandı: — Benim evime.. biraz istirahat e « kârle onun güzel bir tabloya benzeyen; dersiniz olmaz mı? Hicran sesini akarmadan tekrar gözle Bol. yumuşak ve serin dalgalı saçla- rini kapadı. Dudaklarının &enarında Merkeze girmişlerdi. Genç adam Hic-| Ve arzu ederseniz size kendimi tanıta- © sanın kolundan tutarak memurun ar-jyım? Ben ressam Siyretim. “kasındam bir merdiven çıktılar. Memur| Merkez memurunun yüzünde dola- “onları bir kapının önünde iki dakika bı-İsan şüpheli ve sert izler derhal yumu- raktıktan sonra içeri aldı. şadı. Ve içten gelen bir sevgi ve hür- Yanihahenin arkasında oturan mer:|metle yerinden kalkarak: kez memuru çekmeden aldığı bir zar:| — Siz ressam Siyret beysiniz! Öyle bey kartviziti alarak: — Bunu bir hatıra olarak saklıyaca- &ım. dedi. Nişanlınız hanımefendiden af dilerim, kendileri biraz istirahat bu- yursunlar. Memur geniş bir koltuğu Hlerana dör sürdü. Siret: — Müsaade ediniz efendim. dedi. kendisini derhal evine götürmeliyim.. rı kolunun üstüne yayılarak yatsn bulince bir bükülüş titredi. Genç ressam genç kadının kapalı gözlerinin etrafını|bu sessiz bükülüşü gene bir teslimiye- çerçeveliyen uzun yukarı doğru kıvrık te atfetmek istediği halde muvaffak o- boyasız kirpikleri biraz solgun yanak-|lamıyordu. İçinde bir tereddüd ve çe » larındır gölgeleşiyordu. Uçları yukarı|kinme vardı. O kadar yakınında bu - kalkık ince zarif kaşları yüzüne ma -|lunduğu bu güzel ve çok genç kadınla sum ve yorgun bir mâna Çiziyordu.|âralarına giren bu tatlı ve esrarlı duy- Kendini tamamile bırakarak oüzanmış|gular onun hassas ruhunu tltretiyor - narin vücudü bir harika idi. Genç san-İdü. Elinde olmıyarak sordu: fm içinden bir deste kadın resmi çıka-İmi? Daha dün güzel ve eşsiz serginizi © rarak önüne dizdi ve derin bir dikkatle seyrederek hayran olmuştum. - elini bir resimlere bir Hicrana birkaç def: uzatarak- sizden özür dilememe müsa- M la baktıktan sonra sordu $ >» ade buyurunuz beyefendi. ği ae vr pe Ye — İsminiz nedir? eğin nezaketle memura elini u -| O Derhal bir araba getirinz diye — Hicran. ; Jagetı. emretti, Ve kapıya doğru yürüyen genç gene, kadının sesi boğulmuş gibi Merkez memuru nazik ve kibar bir çifti tesyi ederek samimiyetle: ktu bire taşsn hiçkırıklarını »rada istirahat eder. — Nasıl isterseniz beyim. atkâr birdenbire kalbinde derin bir ü-| — Yoksa siz başka bir yere mi git - zöntü hissetti, Sarki erişilmesi çok gÜç| mek istiyordunuz? bir hayal, bir ideal hülyasına dalmış gibiydi. Sonra birdenbire kalbinde duy duğu bu tizüntüki heyecanın acısından kurtulmak ister gibi silkindi. Gece va- rısına yakın bir saatte, bir kaç dakika içinde sokak ortasında anlaştığı ve ge- ne bir iki dakika sonra koluna girip tavırla: — Hönımefendinin rahat ettiğini göstem k için ellerile yüzünü kas) “7 Ben bir polis memuruyum fakatldu padi Onu hâlâ kolundan şefkatle tutan gere adam doğruldu: — Rica ederim beyefendi. Nişanlım- dan me istiyorsunuz? Bir aile kızının gece vaki! merkezde ne işi var? — Hanım sizin nişenliniz mı? — Evetl. Hanım benim nişanlımdır? san'ata karşı sonsuz bir meclübiyetim)di. vardır. Tekrar tekrar sizi rahatsiz et - tiğimiz için özür dileyorum. rm. yarsam çok müsterih olacağım, de-İistedi3! tarafa sürükleyebildiği ve ni - Siret nazik merkez memurunu s6 -İteslimiyetle koluna dayadığı bir gece limlıyarak: kadınına büsbütün yaklaşmak için kü - — Size yarın telefon ederim -diyeİçök bir hareketin kâfi olduğunu düşü- cevab verdi- nezaketinize teşekkürler nerek gülümsedi ve düşündüğünü yap- mek için dudaklarını genç kadına doğ- Artık otomobilde idiler. Hieranın|ru uzattı. Fakat o gözlerini yarı açarak başı arabanın al'kalığına odüşmüştü.|hazin bir sesle sordu: Korkarak cevab bekledi... Hicran işitmemiş gibi hiç bir hare « ket yapmadı. Halbuki düşünüyordur Gece yarısı kendisine bü kadar alâka darlık gösteren bir genç adamın evine gitmekle nereye gittiğini biliyordu! Fa kat bu yanı başında, gözleri kapalı ol- hayetişte yapayalnız başını derin bir) duğu halde yüzüne bakan gözlerinin bütün manasını ruhunda duyduğu genç adamdan ayrılırsa çok acı bir yalnızlık içinde kalacağını anlıyordu. Kalbinde bu hiç tanımadığı erkeğe karşı sonsuz bir itimad hâsıl olmuştu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: