23 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

23 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—E? GE : : : SON POSTA Maarif meselelerinden çıkan münakaşa PGyamiye son GeVal m Suriyeden döndükten sonra bir arka- daş Peyami Safanın 22 Şubat tarihli (Cümhuriyet) de bana, ağır bir cevab verdiğinden bahsetti. Yazıyı gördüm. Ne- yin cevabıydı bu? 20 Şubat tarihli (Son Posta) da çıkan yazamın cevabı değildi şüphesiz; belki baştan başa beni tehzil ve techil etmeğe savaşan bir yazı. Ağırlık, bunun ne üslübundâ, he fikirlerinde; yal nız sözlerinde, Ben «cami pabucu ayaktan ayağa geçerek 6 iŞ mini kaybetmiş orta malı fikirleri ba - bayani üslübla tekrarlıyan şöyle bir mu- harrirmişim;. Halbuki ben, bu kadar mü- tevazı bir iddiada bile bulunmadım. Ben, değil «şöyle böyle bir muharrir;, slelâde bir hiçim ve hiçliğimle övünürüm. Bi - naenaleyh bir Eseyistin beni teçhil et - mesinden kocunmadım bile doğrusu. Hiç bir iddin taşımıyan «Kemalist rejimde E- itim ve Öğretim; adlı kilabım, büyük bir 'eseyistin okumağa tenezzül edemiye- çeği bir eser - wer demek de bilmem buna yakışır mı? - der; nasılsa şurasına burasına tenezzüler. göz gezdirmiş, orada Kemal Paşazade Said Bey merhumdan naklettiğim kıt'aya gözü ilişmiş, ah! Bu kadarcık iltifat bile benim için ne bü - yük bir nailiyettir. «Güzel beyaz saçlarına yakışmıyan çirkin tabirlerie bana sataştı, diyor. Ben ona sataşmadım; terimden - bahsederken buna bir «rezaletler stabirini ekliyen a- dama «utanmaz», «küstah» dedim. Bü a- dam Peyami Safa ise, bu iki söz de ona sid olacak, demektir. Fakat ben böyle demekte haklıydım; çünkü terimleri yap- tıran, okul kitablarına konulmasını em- reden Ebedi Şe! Atatürktü. O yaşarken terim bahsini ağzına bile almayıp da o, ebediyete intikal ettikten sonra «rezalet» kelimesini ekliyerek ortaya bir kalem kahramanı gibi fırlamak -bence- hem u- tanmazlık, hem de küstahlıktı. Bu ihaki- kati söylemekliğin © sataşmak mıdır? Yoksa bir had bilmiyene haddini bil - dirmeğe kalkışmak mıdır? Ben İstanbullu ana babadan İstanbul- da doğdum; fakat üç yaşımdan bugüne kadar geçen âltmış bir yillik ömrüm içinde, kısa kısa fasılalarla ancak on beş yıl kadar İstanbu'da bulurdum. Fran - sızcayı Arnavudlukta tek başıma öğren - dim, Eski mülkiye rüştilerinde, idadile < #inde, Selânikte Fransız lisesini, musl - Jim mekteblerinde, sultanilerde, Medre- setülvaizde, yüksek muallim mektebin- de, Robert Kolejde, daha bir hayli mek - tebde yıllarca hocalık ettim; binlerce ve; binlerce talebe yetiştirdim. Bunların hi biri bana fevkalâde bir meziyet ve: e er — Bu kadınlar Frida ile Mitsi idi; birl, ka-| sa boylu, esmer ve sevdah ateşlerin pâr- lak gözlü; diğeri, uzun boylu, kızıla ça- Jan sar) saçlı, daha az gülen, gri yeşil göz- iü ve incelikler yaratmağa müstaid his- sedilen bir kâdın. Doktor Danüa İdi ve hâlâ ilk cehele- tin içinde yüzüyor sanılırdı. Britanyalı hazinedar, kendisine yakışacak surette, an'anevi soğukkanlılığı ve adaların klğ- sik ketumiyetini muhafaza ediyormuş gibi görürüyordu. Bununla beraber pek dâhi bir kimse değildi. Kâtib Rober taş- “ ralı Pransızlardandı, fakat sevki tabit ile kendisini payitahtta yetiştirmeğe muvaf»|biatten dolayı ona Mavi Sakal (1) ismi-/ni vermişlerdi; bu da, kadı fak olmuştu. Nihayet emin uşağı Gaspar, halis muhlis Parisli idi, Hem de Mösyö «YAZAN. Ben alelâde bir Kâzım Namiyim ve bu sıfatımla, cehlime ve hiçliğime rağmen, bir 'Türk ve bir insanım. Hiç bir vakit kendime içtimaiyatçıyım, filozofum, şai- rim, romancıyım, eseyistim demedim; bunlardan biri olabilmek için, benim alt- miş bü kadar yılık ömrüm değil, bizdeki şartlara göre, onun üç dört müsli bir ha- yat müddetince çalışmak, okumak ve öğ- renmek lâzım gelirdi. Kendime Türküm ve insanım dedim. |y Bu iki vasfı benden kimse nez'edemez. bu «Babayanis, «peynir dişli. olmakla iki vasfım arasında da bir münasebet müyorum. Ben de kalkıp «müellef ve mü tercem, otuz bu kadar eser yazdım; meş» rutiyete taksddüm eden günlerdenberi yazdığım makalelerin sayısı senin oku - duğun kitabların şu kadar mislidir. En büyüğü otuz sekiz, en küçüğü on altı ya- şında dört oğlan bir kız babasıyım. 1911 denberi ofisye dakademi dö Fransım, Daha ne bileyim ben, şuyum; buyum di- ye uzun uzun yazılar yazarak, okuyucu - ların kafa'arın şişirseydim, bir kıymet ve meziyet sahibi olduğumu mu göster- miş olurdum? Hayır. Ben kendimin ne ok duğunu herkesten, hattâ Peyamiden iyi bilirim. Bana meziyet diye atfolunacak bütün vasıfların hiç bir kıymeti olmadı- ğını gene ben bilirim. Vatanım, şahıslara hücumlardan, şu- nu bunu tehzil ve tahkir etmekten, ele geçirilen bir sütunda kendini pehpehle - olduğunu isbat eden eserlerle anlaşılır; iddiasile değil. arama, Kâzım Nami Dur «rezalet» demeğe hakkı yoktur; gençliği- nin. son yıllarını maarif meselemiz gibi ağır, başarılması güç olan bir işe, bütün kudretile vakfeden bir Vekilin şahsına hücum etmeğe hakkı yoktur. tenkid eleğinden geçirmemeliydi, demi - yorum; onlara «rezalet» tabirini yapış - tırmamalıydı, diyorum. Maarjf Vekâle - tinin işlerini tenkid etmemeliydi demi - um; Vekilin şahsile uğraşmamalıydı, * diyorum. j «Bir nevi anket - makale tarzı içinde, kendi görüşlerimden ziyade sosyal ka - inaat haline gelmiş bedahatleri gözönüne koydum: diyor. «Sosyal kanaatler. nasıl şeylerdir? Birkaç zatın indi mütaleaları mu, İşlerini iyi görmediklerinden dolayı müabsze olunanların garaz sevkile yaz- dıkları mı? Peyamiyi ben, bazı romanlarındaki ©- rijinalitesi için severim; beni tehzil ve teçhil etse de severim; çünkü hakiki kıy- metlerin pek az olduğu yazıcılık âlemi - mizde Peyami, bir köşeye atılmıyacak kıymetlerdendir. Fakat atoktır; fakat ka- fası kızmca kalemini kime karşı olursa olsun 2ehirli bir neşter gibi kullanmak- tan kendini alamaz. Ondaki bu psikozu boş görecek kadar kalenderce bir hiclik sahibiyim. O, belki Benim peynir dişlerimi bıra - kır da, bu sefer, daha kimsenin bilmediği kusurlarımdan bahseder. Zararı yok. Bu İmekten daha başka şey'ere muhtaçtır. e-İsözler benim ilk ve son cevabım olacak. İseyisit olan bir adamın kıymeti, eseyisit! Yok, şahsımda değil de, 20 Şubat tarihli | Son Postadaki yazımdan bahseder, orları çürütmeğe calısırsa o vakit ben de ce - Peyami Safa da, bizdeki an'anevi mila-! vab veri vermemeği düsünürüm. haze yolunu tutmuş bulunuyor. İstediği gibi yapmakta hürdür; fakat biz Türkler- ee en mukaddes sayılan bir ölünün aziz'tike gazeti ruhunu incitecek surette terim işlerine Kâzım Nrmi Duru 'erimizi yazmaksızın Pol- de beni mildafan eden Fik- İret Adil arkadasıma teşekkür ederim. P, S. isi mak imamla mmm msi mmayamanayimmmin nn, Vali muavinlerinin teftişeri | Belsdiya bütçesi tesbit edildi İstanbul Vali Muavini Hüdai Karata- ban dün Beşiktaş kazasını teftiş etmiş, açılmakta olan Barbaros meydanını, Dolmabahçedeki stad yerini gezmiştir. Vali Muavini Halük Nihad da Sefer- berlik Müdürü ile birlikte şehirdeki st- ğihak yerlerini tetkik etmiştir. Susam ve tiftik ihracı hakkında yeni kararlar alındı Zahire ihracat komitesi susam hakkın- da son bir iş'ara kadar Almanyaya te yapılmaması ve keza yapak ve ti'tik ih- racat birliği de Sovyet Rusvaya tiftik racı İÇİn hracatçılara bildirmişlerdir. «Son Postasnın edebi tefrikası: 3 (1) On yedinel asırda bir sürü çocuk ma. şiddetli , bir tecuesüz süllarile meşhur olan Fransız hikâyecisi angajmana girişilmemesmi | Tasa ğ HALİT FAHRİ İstanbul Belediyesinin yeni sene büt- çesi on bir milyon 355 bin lira olarak tes- bit edilmiştir. Yeni bütçe, geçen seneki bütçeden 668 bin lira noksandır. On ayda on milyon liralık tahsilât ya- pılmıştır, Mali sene başına iki ay kaldı- ğına göre bu iki ay zertında yeniden ki milyon tahsilât yapılacağı tahmin edil- mektedir. Şeh emini Halkevinde konferans Şehremini Halkevinden: 23/3/1940 Cumar. tesi günü saât 2030 da Evimizde Dr, İbra. hin: Zati tarafından alkolizm hakkında bir ikonferans verilecektir. Herkes gelebilir. | TERCÜME EDEN Baronun çocukluğundanberi sevdiği İİP-| persaulun. bir masalındaki kahramanın 14.) Bu sebebdenne Murianları, he de Me- lerden biri! Bu tipi vaktile, ilk defa 0l9-|midir. Sakalı mavi olduğu için ona bu İSMİ jüsinleri eksik oluyordu ve bir kuşcağıza yak, doburadobur konuşan yan mahalleli | şermişlerdir. Ba adim altı kere evleniniş, bir muallimin neş'esile tanımıştı. İşte böylece kurulmuş olan hanesi mü- kemmel surette işliyordu. Herkes, mey-İsirada kadının biraderi yetişerek bu zalimi NE bir | Yor! İ danda olan hakiki rolünü su gibi belle - - omişti ve bu rol bilhassa sinyorun hoşuna gitmekten ibaretti, l Debdebeli Rus asılzadesi, bu imtiyarlı müstefreşelerinden gayri, karşısma cikan sayısız daha bir sürü kadınlarla da düşüp kalkmakta !di. Bunlar, ekseriyetle, çok (okunu isabet ettirip de kadına olan nef- Terimlerden bahsetmemeliydi, onları |âV'Pi Sami, tahkikata ehemmiyetle devamiler ve şarab içerek, sarhoş olmuşlar - l4 üncü sorgu İçikartmıstır. Hâkim. sorgularını yap - yanmayan ADAM O inlâr arasında |sadık bir kadın tarafından hizmetine ba- uyandırmakta | kılıyordu. (2) Tevkif edilenlerin sayısı tetkikat bir vukuf heyetine havale olunacak Denizyolları İdaresindeki bilet sui- istimali tabkikatı oderinleştirildikçe, hâdise yeni süfhalar arzetmektedir. Hâdlgeye el koyan müddeitumumi mu. i Cevad vefüncü sorgu hâkimi wi etmektedirler, Dün de sutistimalle alâksları görü -|zere evin kapısı önüne çıkmıştır. Esa- İlen iki menmur, müddelumumiliğe “eV- İsen esritr müytelâsi olan Haçik 7 kedilmişlerdir. Bunlar Denizyolları kontrol: dairesinden Ahmed ile İsma'l Hakkıdır. Haklarındaki iddiaya nazaran, her iki memur de kontrol dairesine gelen biletler üzerindeki bedel miktarı *le yolcu manifestosu tâbir edilen defter- deki rakamları tahrif etmişlerdir. Kendileri isticvabları esnasında, bu ida'avı reddetmişler ve: — Yolcu manifestosu ile biletler a- ras'nda görülen mübeyenet bir dikkat- sizlik ve hata eseridir, Bizim bu işle 1 edecek bir alâkumız yoktur. Müddeiumumilik her iki suçluyu da hâkimliğinin huzuruna tiktan sonra Ahmedle İsmali Hakkın'n tevkiflerine karar vermiş ve bu suretle şimdiye kadar tevkif edilenler dördü bulmustur. Tahkikat genişledikçe ihtilâs olu nan paranın büytik rakamlara varaca- hı anlaşlmaktadır. Müharref bilet ve İHefterler tetkik için bir ehli vükufa ha vale: edilecektir. Hürriyeti Ebediye tepesinde bir gençle nişanlısını sovan hapse mahküm oldu Hürriyetiebediye tepesinde Hüseyin isminde bir gencin fotoğraf makinesi- le sevgilisi Odetin pera çantasını gas- betmek suçundan 2 vci ağırcezada du-| ruşmasları yapılan (İsmail, Mahmud.| Mehmed. İlyas ve arkadaşları hakkın. deki dava dün neticelenmiştir. Mahkeme, suçlulardan İsmailin fiğ- Tini adi sirkat şeklinde görmüş ve 13! gün müddetle hepsine, diğerlerinin be| isında çalışan Mekmed, şamandıraya bağ- İL İtalyan bayraklı Asuryo vapurundan maatlerine karar vermiştir. Eniştesini öldüren Mardiros ağır cezaya veri. Gedikpaşada sarhoşluk yüzünden İğ yaralanmıştır. lenen bir cinayet hâdisesi etrafında yapılan adli tahkikat neticelenerek, hâ|oğlu hastanesine kaldırılmış, kaza etra- dise mahkemeye intikal etmiştir. ZANSOY Yazan: Jorj Delaki (3 Yunan mitolojisindeki Ülls ile Pene. lop efsanesine telmihtir. Bu efsaneye göre, Truva harbine giden Üliten yirmi senedir baber yoktur. Çok güzel bir kadın olan Pe. nelop'la evlenmek için bir çok talibler ka alt: karısını bıkarak öldürmüş, Nihayet Ye-| 61; şehid eden bir çek imzaladığı 2a-İdini wrür edip durmaktadırlar, Helbukl dinel karısını da ayni dkibete sürükliyeceği gebertmiştir. Miaamafih Ortaçağda böyle adamın sahiden yaşadığı da rivayet otun . maktadır, Dordogne'lu bir Fransız sinyorü olan bu hakiki Mavi Sakalın ismi de Gibes de iki omzunu da sarsa sarsa gülü- * Yalnız bir kadını hakir görmüyerdi Penelep bunları başından savmak ve vakit İkasanmek iin bir bahane bulmuştur: Söz. |Jıkla izah ediyordu. Dokuz yaşında ike de gergetinde işlediği nakış ne zoman bi - terse o zaman içlerinden birini seçecektir. Fakat bu makiş bir türlü bitemez, çünkü Penelop her gece gündüz işlediğini çüzmek- Rö'dir. Tıpkı İngütere kralı VII üncü Hanrt|ihtiyar Nalaşa'sını. Bu onun doksanlık.| tedir. Bu suretle seneler geçer. Nihayet bin sibi bu sinyor da karılarını öldürmüştür! Burada bu nota ilâve olarak şunu da bil. direlim ki, tercüme ettiğimiz bu romanın asil yahud daha fazla, yaşı belti olmıyan süt- i ninesi idi. O, bu selin kıyısında, kendi - kısa süren bir sevgiden ve çok yaman |lsm! de sAziz Mavi Bakalıdir. Fakat beimisinin Paristeki otellerinden birinde bir “tmadığımıza” Mi, bf Mari Bakal an'nnesi İlcöşeye çekilmiş bu gürültüden uzak yaşı- zifaf âlemlerinden sonra, bu kadar kor- kunç bir âşıktan ürkerek kaçıyorlardı. Pek çubuk dillerde destan olan bu tar daha doğru : yor ve Ülis'in kötü karılarla beraber 0- Tercüme eden İcağa atmadıklarından birisi sayılabilecek bir maceradan sonra Ülls memleketine gelir. İşte o saman onu fik defa olarak köpeği ile aadık uşağı Örme tanir, Sonra karimnın ya - nına giderler ve kendisini birisinin bükemediği yayı büker. (Karsu 'Tereüme eden e diler İz Denizyollarında yeniden iki memur tevkif edildi | Burası kendisinin muksddes köşesi, si- tanıtmak ıçin, |diyeleri sanmıştı. Halbuki budalanın bik kadınla evlenmeğe mamzed (olanlarin biçlyi ona bu rivayetin doğru olmadığını söy- dördü buldu, defterlerde Hâdisenin suçlusu bulunan Mardi - ros eniştesi Haçiği bıçaklıyarak, öl 4 <lürmüştür. Vak'a şöyle olmuştur: Mardiros ile Haçik bir akşam evles rinde ailece bir eğlence tertib etmiş «| dır. Bir aralık Mardiros hava almak üs 1“ içkinin de verdiği tesirle ortada hiç biz sebeb yokken elinde bir saldırma ile Mardirosa hücum etmiştir. Mardiros ix can havlile bıçağını çekmiş ve en sine saplamıştır. Bilâhare hast kaldırılan Haçik. orada ölmüştür. Katil suçundan adliyeye veri Mardiros tevkif olunmuş ve sorgu hâ- kimliğince hakkmda yapilan tahkikaf da neticelermiştir. Suçlu, hâdisedeki tahrik sebebleri gözününde tutulmak üzere, ceza kanu. nunun 448 inci maddesine göre muha- keraesi ve tevzivesi talebile 2 net ağır ceza mahkemesine sevkedilmiştir. Duruşmasına. bugünlerde beşlana « caktır. Poliste: Vitrin camına çarpan bir adam yaralandı Beykozda Karteldere sokağında otu« ran Refik adında biri, dün İstiklâl cad. desinden geçerken dalgınlıkla bir ms- ğaranın cam vitrinine çarpmış ve kırılan cam parçaları yüzüne batmıştır. Yarah tedavi edilmek üzere Beyoğlu hastanesi» ne kaldırılmıştır. Bir kadın mangal kömürtünden zehirlendi Kadıköyünde Kızıltoprak caddesinde 5 numaralı evde oturan Zeyneb adında bir kadın odasına koyduğu mangal kö. müründen zehirlenmiş, tedavi edilmek üzere Hüydarpaşa Nümune hastanesine kaldırılmıştır. Bir işçinin heş'na balya düştü Liman İdaresinin 498 sayılı mavna- > ya bu mavnaya kâğıd nak'ederken başına vapurun vincinden bir balya düşmüş ve Yaralı işçi tedavi edilmek üzere Beys fında tahkikata başlanmıştır. ğınağı, mabedi idi. Pariste kaldığı zaman her akşam buraya ancak başinçik ve öne eğik, dudakları sükünla mütebessim gi - rerdi, Ne kadar patırtılı olursa olsun hiç bir ziyafet yoktu Xi, ihtiyar «baba sma Rusvari akşam öpüşü için ferahlı alnım uzatmak ve ayni zamanda kendisi de üs - tünden onun elini öpmek için o ziynfeti yarım bırakmasın, yahud terkedip de çık masın. Nasıl olmuş da bu aşk izi bu asi ruhta silinmeden kalmıştı; bu ağılda bu saman parçası nasıl hâlâ parlıyordu? Fi'ozofu belki ona bunu izah edebilir. di, çünkü o da hayatında saf bir köşe; saklamakta idi. Kendisi bütün kavatınca zihnini katı « laştıran korkunç bedbinliği daha kolay» bir kere hırsından #deta ölecek gibi ol | muştu, Sebeb şu: bir Noel şöminesi ö «| nünde, küçücük kunduralarının üstünde | yığın yığın prens ve kral çocukları oyun- cakları görmüştü ve buz gibi sert olduk * ları için bunları Noel babanm hakiki: he“ ermişti “Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: