1 Nisan 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

1 Nisan 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Milli küme maçları dün Ai İstanbul ve İzmirde başladı Fener Galatasarayla, Beşiktaş Vefa ile berabere kaldı - Ankarada Muhafizgücü 6. Birliğini 5-3 yendi, İzmirde de Aitay Altınordu ile herallere kaldı! (Baştarafı 1 inci sayfada) Daha bidayette bir sayı yapa avantaj temin eden Beşiktaş kare Vefa beraberliği temine çalışan güzel bir oyun tutturdu. Bu arada Vefa merkez Muhacimi Hakkının iki tehlikeli şütünü sürlğa içıukie kurlardı. Oyunun ortalarında Vefa sol açığı İle Beşiktaş sağ açığı sahayı terkettilerse de kısa bir müddet sonra tekrar oyura gir- diler. Vefanın devam eden hücumlarından birinde topu yakalıyan Hakkı şahsi bir hücumia Beşiktaş müdafaasından âit yarak 25 inci dakikada beraberlik sayı - sını yaptı. Çamurdan topu söküp çıkarmak güç olduğundan karşılıklı yapılan hücumla «| ra rağmen devre İ-İ berabere bitti. Beşiktaş ikinci devrede açık bir oy an! tutturarak kat'! netice için çalışıyordu. Müdafaada Hüsnü, hücum hattında ref tek başına takımlarını zafere götür -| mek için cidden büyük gayret sarfedi -| yorlardı. Hücum üstüne hücum fırsatı bulan Be şiktaş 12 ine! dakikada merke muhacim-! leri Bediinin bir #ütile ikine: sayılarını yaptılar. Bu vâziyet üzerine oyuna biraz daha canlılık verei. “fallar Beşiktaş müda- faası için hakikam . vehlikeli olabilecek bir vaziyet karşısında yavaş yavaş kim oluyorlardı Bir müddet yaln: başına kalesim mü- dafan eden Hüsnü osnsiparane oyunile nazarı dikkati celbetti. Vefanın gittikçe büyüyen hücumlü - rından birinde Beşiktaş aleyhine pensliN oldu. İ Otuz beşinci dakikada Vefayı bera - berliğe götürecek olan penaltı Hakkınm hafif bir şüyü yüzünden Mehmed Alinin ellerinde kaldı. Bu kaçan büyük fırsata rağmen Vefa oyunun son kısmında hâkimiyeti bir tür Yü bırakmadı. Sağdan, soldan hücum yapan Vefanın gene talihli o imi sin ki kibar hovardalar ik düşmüşsün, sana fazla üöksinmai - mışlari * Zalen senin gibi güzel bir kızı yala; getirmek için 1.000 franklık za-! Il: bir banknot da pek pahalı bir üc -| yılmaz, Yola getirmek mi? Ben hiç yola gelmedim... Amma da ha, ne sanıyorsun | beni? — Beni inandırmak mı istiyorsun ki. — Pupet, sana yemin ederim ki bana dokunmadı! — Seni öpmedi mi? — Bak, bunu inkâr etmem. Fakat o değil. Ben onu öptüm, — Oh, işte bu âlâ! Hepsi bu kadar ını? — Evet, hepsi bu kadar. O! hiç şüp - hesiz, ihtimal ârzu ederdi... ne bileyim! ben biraz sarhoştum... ona © dedim ki: «Hayır... hayır, mös » Ah onu gör- > ne klbardı! Hemen beni bırak - gene biraz şampanya içtik; sonra ii otomobille gönderdi! hem vallahi! oda uşağı Gaspar'la. Ah! bu çok hoşa - dam! Hem de Montmartre'li! — Pek âlâ bunun için mi sana yuvarlak verdi, güzel gözlerin için? — Belki gözlerimde hoşlandığı br şey var. Maamafih böyle ateşli tipe ber za - man güvenilmez de... Pupet hiçbir şev demeden dimdik durdu ve çaydanlığa su boşalt. Bu es- Maamafih sen ret 1.000 Galatascray bir tehlike atlatırken Vefa kalesi önünde Beşiktaşlı Şeref topu! surtarmağa çalışıyor tek sayı için çırpınırken sağ açıkları Ne- cib 41 inci dakikada takımına beraber - liği kazandıran ikinci golü y Artık oyunun bitmesi yaklaş dan ve sarfedilen gayretler netice vermedi » ğinden maç 2-2 berabere bi Beşiktaş: Mehmed Ali - Hüsnü, Taci » in, Rifat, Cihad - Rıdvan, İbre i, Şeref, Eşref efa; Safa - Vahid, Süleyman, Lütfi, Şükrü - Necib, Hüseyin, Sulhi, Mehmed. Hakem: Tarık Özerengin Ömer Besim Gare, Hakkı, Galotasaray 1 — Fenerbahçe 1 Taksim stadının son maçında iki rakib karşılaştılar, Binlerce | seyi teşviklerile başlıyan oyunda Fenerbah çenin soldan yaptığı seri akın ve sağ a - çığın sıkı şütü avutla neticelendi, Muka bil G. Saray hücumunda çok çekingen Joynıyan Sarafim muhakkak bir go) fır - isatı kaçırdı. G, Sarayın hücum teşebbüs- jleri forvedde Salâhattin ve Cemilin çok! İbozuk oyunları yüzünden semere vermi- | yor. Buna mukabil geride Ali Rıza ve Orhanın mükemmel oyunu ve Esadır cid ezel İrere tiz, A atletizm müsabakaları Mevalm idmanlarını ek atletleri b edilen dünkü atletizm müsat Kadıköyde bozuk bir pist üzerinde yapıl mıştır. 109 metreye bir, 400 metreye beş, 800 met. 6000 metreye dört allet girmiş - yapmadan | "ürü basırlan tr, Saha çamurlu olduğu için 110 meire mâ-| #lalı koşu yapılmamıştır. 8000 de bir, 8000 seyahate çi - kecak atletlerin elde ettikleri dereceler de bundan daha iyi olamazdı: | 100 — Muzaffer (derecesi belli değil) 40 — Gören 5. Artan 16.582. Arat 13.43, di yardımlarile işi kolaylaşan Fener for» vedi yavaş, yavaş vaziyete hâkim olma ğa başladı. Her iki açığın iyi işlemesi ve ortada Melihin seri dalışları G, Saray ka lesine tehlikeler geçirtiyor. Bu arada ikı| taraf da sık sık favul yaptığından hakem | müteaddid frikikler verdi. Güzel bir top alış ve sürüşünden sonra 18 pas çizgisi üzerine gelen Küçük Fikret mükemmel bir şötle 18 inci dakikada Fenerbahçenin yegâne piş oldu. Fenerbahçe | mütemadiyen hücum yapıyor. K. Fikret önü tamamen boş olduğu halde topu garı atarak yüzde yüz bir-gol fırsatı het oldu. Forved hattının bozuk oyununa sanitr- halının da sahada silinmiş bir vaziyetle oynaması inzimam eden G. Saray hâki - miyeti tamamen rakibine bırakmıştı. Fe- nerbahçe bu anlarda bir gol daha yapa - bilseydi maçtan ga'ib çıkabilirdi. Fene - rin sağlı, sollu hücumları ve Faruğun ie İdakâr kurtarışlarile geçen son dakika - larda kayda değer bir şey olmadı ve bi- İrinci devre 1-0 Fener lehine kapandı. İkinci devreye skı başlıyan G devam eden dağınık oyunları yüzünden tekrar hâkimiyeti Fenerbahçeye bırak - ti. Bir iki firsat yakalıyan Fenerliler İkâh acele, kâh G. Saray müdafaasının AŞKA İNANMAYAN ADAM nada Rozelin yatağa girmek için soyü- nuyordu. Çay hazır olunca, Pupet: — O halde ne yapacaksın? dedi. — Bugün tekrar gitmemi, bena bir şev hazırlıyacağını söyledi. — Ey, sen de gidecek misin? — Gidip ayakkabılarımı almalıyım. Püpet kadehlere çay koydu ve birer de yuvarlak kesilmiş limon parçasi. .. — Beni dinle, Rozelin, sonra gene iste- yap. Serbestein ve ben senin aran değilim. Yalnız, senin büyüğünüm ve sana derim ki başına işler açıcaksın. Kaç yaşında var senin bu baronun? sid — Ne bileyim ben yaşını! Hoşuma gi-| diyor, işte o kadar. — Ne çocuksun ya! — Neden? — Ya mudam baron? — Hangi madam baron? — Öyle ya! mademki bu evde bir ba- ron var, herhâlde bir de madamı olmalı. TERCÜ ME | — Öyle olsa idi bana tekrar gel de imezdi. İ — Pekâlâ, pekâlâ, Fakat sana bugün İdediğimi iyi hatırla. Sana bunu çok kere söyledim, halbuki sen şimdiye kadar &- dirış bile etmedin. Fakat ben nayatı öğ- Erkeklerin hepsi iğrenç mah- İlâklar! Bunların içinde bir tanew bile yoktur, uğurunda bir saat az uyunmağa lâyık olan. anlıyor musun? Evet, bir ta- ne bile çıkmaz. Onları nerede bulursan bul, ister bir amele olsun, İster yüksek tabakadan bir tip, bir artist, bir manifa- turacı çırağı yahud babalı bir oğlan, İhepsi yalnız bir şey düşünürler: eğlen- mek, Öyle ya, onlar ne ziyan ediyorlar ki! Fakat seni felâkete sürüklüyorlar, ve bir kere o hale düştün mü artık aleyhin- de söylemedik kötü söz bırakmıyorlar, çünkü hepsi haydudun haydudu. Bunla” rin, hepsi, anlıyor musun, baronları da öyle, bilhassa baronları! # EDEN: HALİT FAHRİ OZANSOY Yazan: Jorj Delaki — İhtimal hakkın var... Bunun üzerine iki küçük dost, sessizce çaylarını içtiler. Bu iş bitince, akılı Pu- pet sözlerini şöyle neticelendirdi — Biliyor musun, en iyi yapacağın ne- dir, lüks çami nı madam baronun ter- liklerile beraber götürüp büyük sinyo- runa geri vermek ve ona şöyle demek:| «Alın, mösyö, işte banknotunuz. Ben se-| petimi almağa geldim ve namuskârane kendi işime devam edeceğim. Hiç olmaz- sa Pupet'le ben, yediğimiz ekmeği çalı- şarak kazanmış oluruz.» İşte mademki baha sormuyorsun, benim fikrim bu. Ar- tık bonsuvar. İşte saat sabelun 5 1, Köy- de tavuklar uyanıyor. Bizse uykuya ya-| tıyoruz. Bonsuvar, Rözelin. — Bonsuvar, Pupet, İki arkadaş, âdetleri üzere, yalnız bel- İki bu akşam biraz daha uzun uzun öpüş” tüler ve beş dakika sonra, ne biri, ne öte- ki, yan sokağın kaldırımında işlerine baş- | Ha kewleri kır koşuları Halkevinin tertib ettiği seri inin İkinelsi dün Fenerbahçe 8 şlayıp stadda bitmek üzere 4 kil: relik bir mesafe üzerinde yapılmış, ju tek. elde edilmiştir: hil İstanbul sesi 1916, 2 — Eşref İstanbul Msesi, 3 — Hüseyin İstanbul Ilsasi, Deniz lisesi, 5 — > Haydarpa kir Be le koğusu da dün yapılmıştır. 4000 metrelik bu koşuya on bes atier iştirak etmiştir. Netleede Şişliden Kapras birinci, Beşiktaştan Todori ikinei, Garbis de üçüncü olmuşlardır. ikevinin kır koğuzu dün sabah serinden ve 23 atletin : Netlesdo Mehmed 1T dakikada n İkinci ve Kadri üçüncü ol fedakârlığı yüzünden netice alamadı'e Salâhattinin frikiğini yakalıyan Sarafi; pek yakın mesafeden topu kaleye ala - madı, Bundan sonra Fenerbahçenin yavaş, yavaş gevşediğini ve G, Sarayın açıldı » ğını görüyoruz. 32 inci dakikada sağ 'a- raftan desteklenen bir G. Saray hücu - munda top Salâhattinden Süleymana geçti. Demarke vaziyette bulunan Sü - leyman Cihadın da kendi üzerine çıktı « ğını görünce topu ustalıkla boş kaleye plâse etti. Top yuvarlana, yuvarlana Fe- ner kalesinin ağlarına giderek G. Sara- İ ya beraberliği temin etmiş oldu. Bu gol- İden sonra G. Saray bütün hatlarında gö- İrülen canlılıkla Fener kalesine akın tüne akın yapmağa başladılar. Bu cum kasırgasını Fener bekle kıllı oynayarak önlemeğe muvaffak olu- yor. Bu arada her iki tarafın da gertliğ Ve favule kaçması olmasa oyun cidden zevkli olacak, 30 uncu dakikada Basrinin ayaklarına kapanarak topu tutan Osman tekme yiyerek sakatlanmasına mukabil G. Sarayı mağlübiyetten kurtarmış oldu. Osmanın yerine Cemil kaleye geçti, Osman üç dakika sonra tekrar geçti. Son dakikalarda iki tarafın (Devamı 8 inci sayfada) Uyan Paris kamyonlarının tangurtungur geçişini artık işitmez oldular. u Opera'da, sağdan sütunlar osrasında- ki büyük Jocanın kenarında, Güllü şö- valye'nin (*J bir temsili esnasında, bü» tün Parisin şimdi «küçük prenses» İşmi- ni verdiği, parmakları yüzüklerle donen- mış, boynu incilerle parıl, parıl, yüzü uzak, tavrı zarif kadın, içinden bir se- vinçle aydınlanmışa benziyordu. Bütün göğsü açık ve bir Parme deme- tile süslü olari kakım bir manto omuzla- rını kaplamıştı; elinin altında, beyaz tüy- den, kapalı büyük bir yelpaze, uyumuş İbir dişi kediye benziyordu. Kendisi sü- tunün altında idi ve muhteşem tuvaletli diğer üç kadın ilk sırayı işgal ediyorlar- İdı. Arkalarında, suare elbiseli dört et- kek, Jocanın loşluğu içinde yarı gölgeli idiler. Yüksek boyu ile göze çarpan Mavi Sa- kal, alnını geniş ellerinden biri içine İmiş, orkestranın, birçok musiki aletleri- le, teknede yoğurulan bir hamur gibi sert baskılar vurarak Ççalkaladığ: ahengi tadıyordü. (Arkası var) 13) Obeveller â Ja rose.

Bu sayıdan diğer sayfalar: