19 Nisan 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

19 Nisan 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

P/ li ği A bir macera den acı sesler işittim. Kuzguni bir kedi — bir yavru tutmuş; anası, babası çırpını - ilaç, APlasan da ne çıkacak? Olan oldu, İyorlar. Yay yanımdaydı. hemen bir okt a Gldü. Sultanın babası Aybek, buba- mel'un hayvanı yere serdim. Sonra dama ig dürttü, annemin yüreğine indi. Se -|tırmandım. Zavallı yavru daha ölmemiş- Yaşında öksüz ve setil kaldım. ti, a'ıp yuvasına koydum, bilmem öldü ikan'ı gittikçe hayret ediyordu. mü sonra? yes yaşıyor ya Zeliha! — Demek ok atmakta müthiş mahare- : yi Alâettin bemn babam değil -İtin var, danç, Fodamın en yakın arkadaşların -| | — Alay mı ediyorsun yoksa? Atek kii, onun kallinder ve annemin fecilça olduğu kadar eta binmekte ve kılış di ç, len sonra beni yanma aldı, ken-| kullanmakta da ustayım. Emir Alâettin oğlu olmadığı için bır baba şefka-| beni bir erkek çocuk gibi yetiştirdi. O - —Miyy,, | cü. Herkes beni Emir AİİCSİ-İ mun ne eski bir kurt olduğunu sen de bi- Sanar, ei — Senden korkmalı öyleyse Zeliha! Bu narin ellerin öyle tehlikeli oyuncak- larla oynadığına kimse inanmaz. ayaş Alamıyorum Zel:ha, bir sey an'a- çi Za akikaten hazin bir maceran var eş İ İl göz'ü kız yaşırmadan ağlıyan| rdu. SON POSTA İktisadi Tetkikler (Baştarafı 5 inci sayfada) Bn; Ye 6 sı da İngilizlerin hissesine düş- mekte idi, Halbuki 1937 yılında Japon - İarın himsesi 9 62 ye; 1938 yılında İse Se 51 e düşmüştür. Halbuki buna karşılık Holândanın hissesi 1937 yılında “© 19 a; — yılında da 9ç 28 e kadar yükselmiş- Bu vaziyetten fena halde ürken Ja - ponya, Hindonezya üzerindeki ekonumik hakimiyetini kuvvetlendirmek için elin- den geleni yapmaktadır. Nitekim bu em- leden olarak, Japon hükümeti, ekonom'k menfaatler ve müsandekârtiklar elde et- mek düşüncesile son zamanlarda Fele - menk Hindistanı ile ticari müzakerelere bile girişmek lüzumunu hissetmiştir. Bu mesele hakkında Japon parlâmentosunda soruları hir suale cevaben, Japon hariei- ye nezareti namına cevab veren bir zat, Yelemenk oHindistanının. yalnız Ja- pon mallar: için bir sürüm pazurı elmak- Is kalmadığını; avni zamanda Japon sa- mayii için bir iptidai madde kaynağı ok duğunu, bulun için de burasının Japon- ya menfaatleri hakımından hayati bir e- | Mizah 6 ner sayfada) - Her salona bir a Jeöylemekten Sayfa yna vazgeçer, Aynanın faydals yör. Elbisesi hiç de yakışmamıştır, rükü- rını anladınız yal, şe benziyordur. Başkası için rüküş dese, dinliyenler, sanki kendi ne? diye düşüneceklerdir. Methetse. hiç almazsa nersketine vere »| cekler, hemen sözü değiştirir: «Ben dün gördüm, ne kadar da yakış- imiş, osasen ne giyse yakıştırıyor.» j Salonda bulunanlardan Bayan Saadet de Melâhati tanıyordur; Melâhat biraz şişmancadır. Bayan Saadet, yutkunur: «Melâhate yakışmış ha. hiç zannet- mem, küp gibi kadına da ne yakışır ki. diyecektir. Gözü aynaya ilişir. kendini görür. çöp gibi nskadır. Kendine de ne — Evet ğ j — Hele şu dans işi yok mu?.. Salonları da ayna olsa dans seyri bir ıztırab olmalar tan çıkacak. — Dans seyri bir izlırab mıdır? —Tabii bir ıztırab, bilen kalkar, bil- miyen kalkar, çöp gibisi dans eder, küp ş gibisi dans eder. Maşa kadar boylu er « kek, servi boylu kadımı alır. izbandud gibi olan, incecik ulak tefek kadını alır, Bunları dansederken seyretmek iztırab değil midir? — Orası öyle.. fakat kimene denir ki? — Kimseye bir şey demiye lüzum yok. yakışır ki. bir şey söyliyemer, tekrar Bi? tek endam aynası meseleyi halletti, yutkunur. igitti. Gene salonda bulunanlardan Bayan Caj Dansedenler, kendilerini ve birlikte vidan da iki yün evvelâ Melâhati gör - |dansettiklerini aynada gördüler mi, ha - müştür. O gün Melâhatin dudak boyası | iaları neyse derhal anlarlar, Dans bilmi » |biraz taşmıştı. Bayan Cavidan onu mev-| Yorlarsa densetmezler, damları kövalye - suubahs edecektir; «Ben de Melâhati ge-| leri kendilerine uygun değilse bir daha çen gün gördüm. Fazla makyaj yapmıştı» sefere uygununu intihab ederler. Ve dana İâfının arkasını getirmeden aynada yü-| seyri bir ıztırab olmaktan çıkar. bir zevk. günü görür, kirpfk boyası yüzüne akmış- | olur. yer çe Y Gözler, İDİ uğuştur kt değil, çek feci! Biliyor musun bilirim, Ah mümkün olsa da bu mahareti im? Babamı zorla annemin yürekler parçalıyan çığ-| ahp götür - — İnanmıyanlara maharetimi gstere-| bemmiyeti haiz olduğunu söylemiştir. Son yıllar içinde cereyan yeni bazı hâ- ibabamın katillerine göstersem. diseler, Japonyanım Pelemenk Hindista - — Demek bir cinayet yapacak kadar | Nina her zamandan fazla bir ehemmiyet tır. Kendi bu halde İken Melâhatin du - Idak boyasının taşkınlığından bahsetmesi | ituhaf olacak, cümleyi evvelce hazırla - İdığından başka şekle sokar: «Güzel de, Ayna meraklısı yanımdan ayrılıyordu: — Siz de kanaat getirdiniz ya. hergö- lona bir ayna lâzım. İsmet Iiu'üst pefret ediyorsun. — y ki Kız tekrar kıpkırmızı oldu. e a enışan, sonra ani bir nüzül hiç bir. ölümü, Bu korkunç darbeler; vermesini icab elfirmektedir: Birleşik A- merika hükümetinin, 1911 yınlında im - fazla makyaj yapsa da yakışıyor.» Salonlara ayna konulması taraftarı ba- na döndü: memeererennan , kini, Zaman gözümden kaybolmaz Te «! iin dayi Ben © kadar yumuşak kalbli bir kız Bu felâketler beni her şeyr a - » İztirab ve üzüntünün âdeta kar- re Oldum. Nefret etmesini ve kin tut - — Ben yaşıyan bir kinim Tekin! de -|zalanan Japon - Amezikx ticaret anlaş - dim ya, erkek olsaydım muhakkak bu in-' masını feshetmesi, bütün iptidai mad - ami alacaktım. Maamafih kadın ol - delerini Amerikadan fedarik etmekte «— mak ta benim için bir mâni teşkil etmez. len Japon harb “anaviini Süvük bir teh- Bu yüzden senin Sultana yaklaşmanı is- likeye maruz bırakmıştır. Diğer taraftan ayna nelere mâni oluyor. — Nasıl doğru öeğil mi? Salonda bir — Evet haklısınız. — Erkekler evvelce çok terb'yeli 0 - Ta & Öğrendim. Biliyor musun Tekin? ağ olsaydım o genç ve şımarık muhakkak babamın intikamını Midi, lüm perisi gibi konuşuyordu. Yalnız te- Tekinin canı e maşr edilmek ve okşanılmak için yaratı. > Desene Zeliha -ledi- benini görüne "mış hissini veren bu bir çiçek kadar za- ği için çırpındığım sultandan sen "if mahihükun ruhunda kabaran kin ve Metaş Bn, “diyorsun, Fakat biraz insaflı dü- | ptikam berer 9 kadar derin ve kor - WE Aybekin işlediği bir cürümde oğlu- | Kunctu ki, 'Tekin bile o taptığı gözlere .ba- Me günahı var? *ç kız gayri iht'yâri: Şimdiden onu müdafaa ediyorsun temiyorum, anladın mı şimdi? Periler kadar güzel olan bü kız, bir ö- birden içini daraltan ani bir üzüntüyle yerinden kalktı, İJaponya Çinde seri bir muvaffakiyet ne- ,ticesinde bütün Çin pazarlarına hâkim olmağı düşünmüş, fakat bu düşüncesi de boşa çıkmıştır. Bu vazivet karşısında, süratle iptidai wadde tem'n etmek Ja - pon endüstrisi için bir hayat memat me- ,selesi haline gelmiştir. İşte, Taponyamn ison zamanlarda Felemenk Hindistanına Röüterenin, şark işlerine bakamıyacak ka- İtururlardı. Çünkü aynada kendilerini gö- rürlerdi. Şimdi ise bacaklarını uzatıyor - lar. Koltukların ârkalıkların: yarı yatar vaziyette dayamyorlar. Halbuki şimdi de| İsalonlarda ayna olsa. Münasebetsiz va - ziyette oturduklarını anlayıp. toplana - /caklardır. Hele hiç atmıyacaklardır. — Atmıyacaklar mı anlıyamadım. karken titremekten kendint alamadı: ve! yol atmağa ve yerleşmeğe çalışması, bu — Yani yüksekten atmıyacaklardır. saydığımız vaziyetlerin bir icabıdir. İn -. Meselâ biri «ben bir otomobil almayı düşünüyorum. Fakat münasibini bula - e bayar Benim zavallı annemin ne| “© Vakit geçti Zeliha! Artık gideyim. des mesgul olması, Japonların bu plânla- madım, Aldığıma göre fevkalâde lüks ol MU vârdı? Aybek babamı öldürtür - Genç kız ayni endişe ile onun ellerine ride öksüz kalan bir çocuğun ia - | sarıldı. ündü mü? Görüyorsun ki çp .| — Gidiyor musun Tekin? Fakat daha ME rını büsbütün kulaylastırmaktadır. Bütün bu ekonomik faydalarından baş tanının ştretejik ba- | ika, Felemenk Hindi: malı diyecektir. Bu sırada kendin: a7 - nada görürse, bu tarzda almaktan vazye- içer. Çünkü elbisesi eskidir, boyunbağı işi Klara da babalarının cezasını çektiri şimdi geldin. Hiç bir şey konuşumadık yımdan da Japonya için fevkalâde büyük Yıpranmıştır. Gömleği bir buçuk Jirah aç, Nurettin Ali de elbet bir gün ba- Ki i akm çekecektir. İ Aşkının temevvücile tekrar Otanr- hş yerinden sıçradı, kapıda bir da- |laşan bakışları, dekkanlıyı manyatize et- kirilmasırı andıran bir gürültü elmuş. | mek istiyordu. — pyen t aşa dışarı çıkarnik etrafı gözden! — Yoksa hükümdarım kötüledim di - mu sıkıldım? | Miye Genç kız yerinden bile kınılda- ye i O mahzun, mahzun omuzlarını silkti. Min gihnetmerr ki kimse o'sun, Bahçe — Ne münasebeti Hükümderla benim Yenier, metruk köşesine hemen hemen! ne alâkam var? Yalnız sesdetimiz ve.. ? Day era kimse gelmez. — Evet söy'e Allah aşkına. anlı yerine oturdu. k. a bir ağaç dair kıriler gibi oldu.| ona bel bağlamıştım. timal bir kediğir. Moka kulübenin damında bir tıkır-| ellerini sıktı. MİL Zeliha güldü. : dir dedim ya. Zavallı kuşların İetriyecek kadar zengin ve kıymetli bir Kama — ki aş de damdan eksik olmuyorlar. Ge- İdeği'sin. Dur gitme, sözlerimi bitireyim. Ma gene buralardı geziyordum. Bir- (Arkası var) S0 Postam tefrikası: “0 ; e) ş en sendeliyen adımlarla |demeyi çağırmak üzere zile basarken, yaklaşarak onun korkunç'Server kararlarını vermiş bir insan Mayglle açılmış gözlerine baktıktan|metanetile masaya yaklaşarak telgrat — 8 müsveddesini aldı ve derinden gelen İLKİ! “diye inledi- ker şey bil"İboğuk sesile: kay aklarının ucile gözlerinde biri-| — Müsnade edermiz -dedi- telgrafın Mayy lar silerek Servere baktı. Genç lesvabını ben yazayım? iki yumruğile başını sıkmış ve! Doktor Nihad: e Mihr 2 hareketsizleşmişti. Dek-İ — Peki sen yaz çocuğum -diye kale- Bak elindeki telgreffi buruştura-İmi onun eline verdi:- ğ hiç dağ asma kapanmıştı. Odada bir) — "Teşekkür ederim doktor, işte ya Bohr, ça feci bir süküt derinleşti.İziyorum. Me gp birdenbire dekter Nihadin isyan. | o Yazdıkların: alenen okuyarak yaz - — O, alda: makta devam etti: öl her şeyi yazacağım! -dedi.| —. Hieren nişenlısile firleşmiştir. Geli, hi den istiverek o mes'uldür! |Sevahate ekabilirsiniz. o Nihad üne, $ olmazsa cenazesinde bulun| Doktor Nihad kızarmış gözlerini kı- Bir kiz sarak: in ğa çekerek vazmıya basladı: | Niçin böyle? -diye sordu belki Mir Ölüm ebedi hicrana karışı. O -| Hicranın ruhu mes'ud olurdu. vi merasiminde bulunmak ü-| Server acıklı bir isyanla: Zel seni bekliyoruz. — Bırakınız gelmesin! -dedi- Onun Nihad |arkasından ağlamıya yalnız ben yetiş- yazdığın; hıçkırıklar. İmez miyim? sonia ba-i Hieranın ai ölüsüne olsun tamamilelm'yor bir ehemmiyeti vardır. Çünkü Hinde- nezya, Büvük Okyanustaki İngiliz, Fran- siz, Amerika müstem'ekeleri arasında, bütün bu yerlere hâkim bir yerdedir. İn- | gilterenin, Felemenk Hirdistenini mü -| dafaa hususunda gösterdiği ciddi alâka da bununla iza edilmektedir. i daponya, cenub denizleri o #zerindeki istratejik vaziyetmi kuvvetlendirmek içn etmiş, ve Fransız Hindi-Çinisini çok fena ya. 1939 yılı Martında, Hindi-Çini tile ,Spratli adasını işgal etmekle, gene Uzak- ağaçta bir yuvaları var.) aşkımız var Tekin, Niçin birez kanaatkâr!şarkta, İngiliz - Fransız menfaatlerine |lurda, Uzakşerkıa ikinci bir darbe indirmişti. İşte şimdi “ie, Japonyanın Felemenk A — temellük etmek istiyen bu talihsiz ve muztarib gence derin bir şefkatle acı yan doktor boynunu büktü: — Feki istediğin gibi olsun yavrum. dedi» Server zile bastı; içeri giren hademe- ye telgraf guretini verdi: Hademe çık- tiktan sonra odaya çöken ağir ve Meş- um bir sessizlik çok devam etmedi. Ka- p: matemli insanların sükütuna hür - met etmiyen camlı bir hareketle açıls- rak bu sefer doktor Cevad içeri girdi. (Genç hekimin sevimli yüzü büyük bir saadet neş'esile parlıyordu. — Arkadaşlar! -dive baöreh- Bir har'ka, bir mucize karşısındayız! Hic- ran uyandı". Ölüm uvkusundan uyan- &! Sevineten çıldıracağım! oOHieranın sesini duydum! Doktorlar garib bakışlarla Ceva- dı süzüyorlar adeta onun birdenbire çıldırmış olmasına hükmeder görünü- İyorlardı. Server sapsarı çehresinin üs- tır, Bu tarzda giyinen bir adam içın tak- İsiye binmek bile güç, nerede kalmış Yüks otomobil almak. Herkesi kendine güldürt miye ne mana var, Susar. Bir başkası da atacaktır. «Bir tarihte karşıma yirmi kişi çıkmıştı. Şöyle bir silkindim, bir yum - ruk birine, bir yumruk ötekine tam imöze başlıyacakken aynada kendini gö - rür. Üf'esen gidecek gibidir. Tuparlanır..| m m m İ l — Ve müstakbel yuvanızın refahi için 1989 yılı Şubetmda Havnan adasını işgal Hindistanına indirmeğe hazırlandığı son "darbe, omru, doğrudan doğruya Hindis - Zeliha bütün kuvvetile e delikanlının bir vaziyete sokmuştu. Gene ayni Japon- tanla, yani açıktan açığa, Büyük Britanya İimpars orluğunun hayati omenfaatlerile — Bizi sultanların sadakasına muhtaç Borneo adası arasında bulunmakta olan | karşı karşıya getirecektir. Avrupada harbin hızlandığı şu sıra » da yeni bir takım hâ diselere intizar etmek lâzımdır. Hasan Âh Ediz Dek'or Nihad kendini keybeen bir heyecanla: -. Hicran uuyansın da nereden uya nirsa Uyansın! Ben onun yanına gidi - yorum! -dive dişarı fırladı- O çıkarken Server de arkasından ko- şarak ikisi beraber kapıdan çıktılar; basbaşa kalan iki meslekdaş birbirine vaklastılar. Doktor Cevad: — Pu hastalıkta nadiren böyle hâ- disnler vakidir -dedi- Arkadaşı hâlâ inanmaz bir hareket- le hasım salladı: — Fakat sümli mevt kendiri miti — Evet ben de mugyene ettiğim 23“ imân ayak mafsalları artık tamamile ka- tılaşmıştı. Fakat bu hastahkta nil - İsalların katılaşması gayet tabiidir. — Demek Hicran tamamile kendine geldi ha! İnanılmaz şeyl. — Hâlâ inanmıyor musun azizim? göster - Bir doktorun günlük notlarından Burun kansmaları Dünkü yazmada kanın pıhtılaşma kudretinin azalmrası sebebile sik sık ka, Bamalâr vaki olduğunu ve bu meyanda iarı vaki olduğunu ve bunun neticesi 0, iarak burun kanamalarının mebewlen devam ettiğini de söyledik. Burun kana. maları bundan büşka İnlani hastalıklar. da olur. Meselâ tifoda, bilhassa grib bas. talığında çek görülür. Gribin son gün lerinde birdenbire bol bir burun kane . ması vakl olur. Ve derecel hararet de er. desi günü düşer. Burun o kanamalarızın leğavsi sebebe göre değişir. Meselâ gençlerdeki burun kanaması ihtiyarlar - ünki gibi tedavi edilmez. Birisi çok bea, lenmek İstediği halde diğerine perhiz lâ zradar. İliç olarak birisine yani gençlere bol miktarda kalsiyum tatbiki lizm gel, diği halde diğerine de deavmlı iyod le - dayisi tatbiki icab eder. Bundan masada ber Iki şekiine de sicak hamam, başa şok meik su dökmek, inkıbez olmak, ikm . mak, nezle olmak; çok sicak muhiierde muvafıklır. Bu sayede zayiat telhfi edi. dir. pulu yollamalarını rica ederim. Aksi tak, dirde İstekleri mwkabelesiz kalabilir. lerine bakarak anlaşmış bir tebessüm- le yüzleri aydınlandı. Sonra ikisi de ağır adımlarla odayı boş bırakıp çıktılar. * İki genç dekter, bir ölüyü diriltmiş semavi bir kudret sahibi iki fevkalbe- şer gibi tesadüf ettikleri insanların göz- lerinden takdir ve hürmet hisleri top- ıyarak Hicranın odasına girdiler. Dok- tor Nihad huşu içinde sevgili bastası- nın saçlarını oksuyordu. Server oda - nm bir köşesine büzülmüş hiç hareket etmeden. hiç ses çıkarmadan. kalbine dolan zehirleri gözlerinden akan seving yaşlarile wkiyordu şimdi. İki — genç meslekdaş, karvolann ayak ucunda durmuş'ar, daha varım saat evve; ha» vat ışığı sönen gözlerin aralık kapak ları &rasından süzülen yeşil ve canh aydınlığa hayran hayran bakıyorlardı. Hiç kimse sevinçle dolu sükütü boz- 'nuya cesaret edemiyordu. Bütün dikkat ve bayretin gözlerde toplandığı, samiâ- tünde bulutlanan gözlerile gene bare-|Gel de gözlerinle gör. Hicranın yeşilİnin bomboş kaldığı bu anda ince derin /keisiz kalmıştı. Doktor Resad: — Basubadelmevt mi bu? -diye İmırıldandı- — Hayır sevgili meslekdaşım. Hic - ran ölümden değil letarjiden uyandı. Ve tamamile iyi olarak uyandı! Bana inan- musunuz? Mim gözlerinde artık hayat ışığı yardı. — Haydi biz de yanına gidelim kar- deşim. Zira bizim doktor Nihad onun ölümile ne kadar şaşırdıysa birdenbire İdirilmesile de o kadar şaşırataktır. — Zavalh Nihad! Bu genç kadının hastalığı onu hakikaten perişan etti. İki meslekdaş birbirinin göz bebek - hizi e 5 i di ve yorgun bir ses: — Siret nerede? -diye sordu- Doktorlar birbirinin yüzüne büktı - Yar, Serverin göğsünden gükreyen bi? hıçkırık kopup fırladı. Dekter Nihadir, Hicranın saçlarını ok yan eli durdu ve kekeledi. ia . (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: