2 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

2 Mayıs 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Âyandan istifam Kararın tatbiki - Talâta va'dimi tuttum - Tasvib ve tebrik - Sabit Beyin tavassutu - Şeyh Sa'dinin bir kıt'ası - Beşinci Mehmedin tezkeresi Bir kere esasa karar verdikten sonra' sadrazamı bu surete imale etsin. Sadraza-! szlm bir inşirah duydum. şimdi artık mın bu meseleden bir istifa neticesi çı- kararın tatbiki svretini düşünmeliydi. karmasından da korkuyorum. Benim na. Sırtımdan büyük bir kaya parçasını atın: mıma bir vükelâ buhranı bir fesfa olur. ca onu takib edecek harekâtı böyük bir| Artik bu dava böylelikle kapansın. Hün- hiffetle yapmağa başladım. Her işten ev- kâra aid olan işi bana bırakın. Bana bu! vel Talâta verilen va'dü hulf etmemek; lütfu yapar mısmız? Ve b kararı tasvib! sadrazamı gücendirmemek lazımdı. Hün- eder misiniz? Hâı) olacak neticeyi de ba- kâra ald olan cihet için hepsinden evvel | na bildirir misiniz ki ben de hemen isti. karar vermiştim, o bana kolay görünü- | favı takdim edeyim?.. yordu. Pek iyi anlaşılıyordu ki 10tuf yü-| Hayri Bey düşündü ve kararımı sade zünden kahır şeklini almış olan bu mü.| tasvib değil, beni tebrik etti. O gün büs- yebzeb işten kurtulmak için onda da bir bütün intizar içinde geçti. Bu müddet ihtiyaç vardı. Diğerleri için o doğrudan | zarfında ben epeyce uzun olan istifana- doğruya harekete geçmek cesaretini bu Jamadım. Birisini tavsit etmeliydi. İlk hatırıma Hayri Bey geldi. Onun ahliki- nın salâbetine, muhakemesinin resaneti» ne birçok-ahvalde şahid olmuştum. Az) cevabı alamamışsa da herhalde bir İsti. söyler, dalma uzun düşünür, hareketel yan vapılmıs olmus. O halde hemen hün- geçmek için acele etmez, fakat faaliyete | kârı ikna etmeli imiş, başlayınca ağır yürüyor zannedilmesine | rağmen çok iş çıkarır pek ciddi, pek va- | Bev imdadımıza yetişirdi, O pek hüsnü kur bir zat idi. Onunla pek anlaşmış, pek ahlâk sahibi, herkese meüfid olmak isti, sevişmiştik. Onu tahattür edince artık yen, tahsil görmüş, saray hayatında 7e- tereddüde mahal yoktu, yalnız o zaman kös keskinlermiş bir yat idi k' bütün et- pek mahdud ve dncak bazı devaire mün.'rafa kendisini sevdirmisti. Hünkâr veli. hasır elan telefon şebekesinden istifade ghdlik Zamanında, saltanala geçines ona ederek kendisini ele geçirmek Mizmdi. | mabevn baskitabetini va'detmiş iken cü- Nihayet epeyce uzun bir müddet uğraş- Tüsunu müteskib sarava hükümet tara- tıktan sonra bu müyesser oldu. Mülâkat | fından bir haekât'b gelisine münkesir ol! Telât bu kararı pek muvafık bulmus. sâdrazama an'atmış. Vakı4 ondan tasvib kararlarını bildirdikleri zaman, istedim, Derhal «ben şimdi seraya ge'i- rim!» dedi. Karşı karşıya oturduk, Tahminen ka, rarımı şöyle telhis ettim: — O gece siz de hazırdınız. Ertesi gün Ahmed Rıza ha- na bulunan tesviye suretini söyledi. Bu- nu ben izzetinefse muvafık bulmuyorum, | ve âyana karşı Ayan tarihinde bir'nei de. fa olarak vukua gelecek bir feragatle 0- radan istifaya karar veriyorum. İstikbal için bir emniyet hucceti demek olan -â- yanlıktan ist'fa ederek türlü tehlike > timal'erine maruz olan mabeyn başkita- betini muhafaza etmek belki bir.cinnet- tir. fakat ben bunu pek güzel buluyorum. Hususile hünkir başkâtibe bir iyilik yap. mış olmak için önü âyana geçirmiş iken kendi hizmetini terkedip te öte terafa geçmek o derece büyük bir küfran olur ki ben bunu yapamam. O gece veda e- derken Talâta va'dettim. ona haber ver. meden bir harekette bulunmıyacağım. İste bu va'de tebeiyet ederek sizin tavas- sutunuza müracaat ediyorum. Bu kararı- mı kendisine bildirerek muyafakatini &. Ur mısınız? Bir de ondan rica Sederim,! Hakikaten baron, âlimler kendisine bütün Pariste prens debdebesi ile meşhur Mon. taigne avenüsündeki konağın mükellef salonlarında Paris sosvetesinin bütün güzide'erini toplıyan büyük bir ziyafet vermeği düşünmüştü. Başvekilin. Fransız ve ecnebi alimle- rinin, şahsi dostlarının, mühendis Ber. nar'ın astronotan. hâsılı sofrada cidden -büyük debdebefi bir tonlanti vücude ge, tiren elliye yakın davetlinin hazır butun-| dulu akşam yemeğinden sonra. Parisin | bütün san'at: siyasat, maliye, sanayi ve kibar hayatı mulütinda ne kadar savılı| şöhretleri varsa nepsine saat İl den iti.! beren bir kabul resmi vap:'dı Hiçbir vakit Mavi Sakal bu derece sa-|,, havet göstermem'eti, Bu feerik el haşmet! bir daha unutmamak fzere bu. Taya davet edilmek Tütfuns mazhar olan.) lara, hakikaten Arab masallarile Hind efennelerindeki en parlak merasimli şen- Jikleri hatırlatıyordu. © Herkes bm kadar sahane bir kabu'ün harikwtâde intizamından dolayı haz için. de idi. Hükümet sefi ona: — Azizim Petrof, diyordu, biz bu ak- /frası ve gelene kartı bir kin duyması! ipek besert iken, hattâ iki üç defa kendi-| s'ni kıracak sevler vaptığıma da vâkıf ol- makla beraber hicbir zaman bana bir in. fisl gösterdiğini farketmedim, Maamâfih bü vesile onu bir kere daha denemis ol- mak iç'n birden kararımı söylemedim. Dedim ki: — Sabit Bey! Sizden bır mua- venet bekliyorum. Benim şu âvan mese. lesini bütün tafsilâtile bilivorsunuz. Zatı şahane pek üzü'dü, bundan vesile bula- rak Said Paşa belki istifaya kadar gide- cek, yeniden. bu müşkül zamanda bir vi. kelâ buhranı daha: zuhür edecek. Hele ben, hasta oldum. hergün sancılarla kıv- ranıyorum. Artık bu işe bir nihayet ver- mek, iki vazifeden birinden çekilmek lâ. zımdır. Pek doğru düşünüyorsu- söyleşiyorsunuz! dedi, (Sa- rav mensubları konuşuyorsunuz yerine! söyleşiyorsunuz derlerdi). Sonra, pek samimi, ve #yandan çeki. |Beyin reldiğini haber verdiler. leceğime ihtimal vermiyerek ilâve etti: Siz padişaha, sâraya pek Tâzımsınız, «Son Postuwnm edebi tefrikas: 4? li buradan çekilmek hünkâr çok mahzun edecektir. Vakıâ,., Aşağisı mülüm idi, ben cevab verdim: — Hayır, öyle değil, âyandan istifa ede- ceğim, İşte istilâname... Bunu bünkâra takdim ediniz. İcab edecek yolda idarel lisan ederek kabul ettiriniz, Ben hemen şimdi eve gidiyorum, zaten oztırabdan duracak halde değilim. Siz hünkâra arze- derken ben sarayda bulunmuş olmıya. yım. Pek sarih bir memnuniyetle Sabit Bey: — Tebrik ederim. Pek güzel bir ka- rar almışsınız. Hünkâr sizin bu #edakâ- meyi tebyiz ettim ve gelecek haberi bek. İran? Kurarmızdan pek ziyade memmun olacak ve sizi bir kat daha takdir edecek. ledim, Haber ancak aksam zeri geldi. tr; dedi, Mukabele ettim: — Ben çok mütevek- kil ve inayeti rabbaniyeye çok mu'tekid bir adamım. Buna istifanamemde de işa- ret ettim. Sonra biraz durarak ilâve ettim: — Ba. Böyle zamanlarda esvabe'başı Sabitİkınız, size çocukluğumdan hatırımda kâ- Tan Şeyh Sadinin bir kıf'asını ekuyayım. Ey kerimi ki ez hizame'i peyb Gebr-il.tersa vazife hor dâri Dostanrâ kilcâ künt mahrim Tü ki bâ düşmenan nazar dâri Dikkatle dinledi, — Rica ederim, dedi; bunu bana vazınız. Hünkâra göstereyim. Yazdım. verdim. Ertesi gün sabahleyin. evde, Tevfik pembe bir kâğıd vardı. Bunu bana wzattı, hünkârın Tevfik Beve hitsben kendi hattile ve imzasile bir tezkeresi: «Serkâtib beyin hânesine gidip şu veç. hile ifadeli meram olunması, ve sadra- zam paşaya kendülerinin gitmesi . Miri- mumaileyh kendüsüne âid olan ahvale kesbi vuku? edeceği müstağnti anilbeyan- dır. Eltafı âhive vâsidir. Teessür na- beradır. Hanıma kerimesine se'âm ede, rim. Beyanı hale müsaraat olundu » 320 Şevval 24 Mehined Reşad Tevfik Bey beni tebrik ve tesliye e. derek kâğıdı bana bıraktı. Onu bir yadi- gâr olarak muhafaza ediyorum. Mutad bilâfına olarak âvanın bunu ta. kib eden ik celseşinde uzun istifaname ökunde. Hevet bunu süköt ve hayretle dinlemiş. İstifaname âyan zabrtnamele- rinde aynen münderiçtir. Herhalde iş bitmiş oldu, aneak kara. ciğer buhranı bitmedi. Halid Ziyo Uşaklıgil AŞKA İNANMAYAN ADAM TERCÜME HALİT FAHRİ OZANSOY Yazan: Halid u Yeni şairlerin, sağdan soldan gözüme çarpan güzel şiirleri hakkındaki konuşmama devam ediyorum. Önee, gene Rifat Ilgaz üstünde bir lihsa durmak isterim. Geçen yazımda bu genç $0- irin Aramak mecmuasında çikan bir man. gumesini Pktibas etmiştim. İşte son şiirlerin. den ikisi daha: Tanır ayak sesimi bekçiler Ve köpekler ılığımı... Sevmem bir ağızdan şarkı söylemeyi, Montur yel boyuncu murıldanış!... «Yücel. mecmuasından Ziyafet Dudaklarımın belki son davetindeyim Ve tatmadığım çeşnilerin sefrasında.... Mevsimin asmalara verdiğini Dudaklarıma şetirmiyor kadehler... Çok sürmez evimde misafirliğim, Arabam dışarda bekliyor Ve çocuklar yığın yığın eşikte... #Yarlıkı tan Bu iki şiir arasındaki bariz farkı bilmem ki hissetmemek kabil mi? Birinelai, her tör. lâ orijinaliteden uzak bir ifade ile gayet da- sit bir hüdisenin izahı... Şair, yolda url muıril mırldanarak yürümesini seviyormuş! İyi amma, değer mi bunu yazmağa?. «Ziya. fet» e gelince. o! bakın, Iliraf ederim ki, bu, İbizim şiir mevzularımız içinde henüz oldukça yenidir. Maamafih bana, Goethe'nin bir ba- Tadını hatırlatmadı diyemem. Ancak, ne de alen, hayata sığamıyan ve yeni bir hayata atılmak istiyen bir ruhun terennümüdür. İnsana, bir gurbet akşamında meçhii bir #alihe yol almağa hazırlanan yolcuları hü- zünle düşündürüyor. Bu düşündürüş, öyle sanıyorum ki, modern Şilrin en güze) hassa. larından biridir ve öyle olmalıdır. Nasil ki bu şliri okuduktan sonra, insan gayri ihti. yari murıldanıyor: Çok sürmez evimde misafirliğim, Bugünkü dünya harbinin acıklı hâdiseleri de genç şalrlerimize çok samimi duygular vermektedir. İşte Varlık'taki Hâmid Macld Selekler'in «Galib sayılır bu yolda mağlüb: sernameli uzun şilrinden bir kıt'a; Yilpuri kalesinden inen bir sancak gibi - Rüzgâr kanad çırpıyor.. kalbim kopacak gibi: Bu anda can evime giriyor bıçak gibi, Finlandiyalı, asil ve nrukaddes derdiniz! «Yücel, in son iki nüshasında Salâhattin B. Kurd imzasile intişar eden İki şir ara- sında da Rifat Ilgaz'ın şiirlerindeki farkı bu. labiliriz. Doğrusu anlamıyorum, ayni şairler nesli oluyor da bazan 0 kadar Iy', bazan bu kadar basit yazabiliyorlar! Meselâ önce Sa- ihattin B. Kurd'un şu şiirindeki İnece gö. nül sesine dikkat edin: Teselli Bize teselli bile nz; Bütün üzüntü saçlarımızda., Bülân leyleklerin döndükleri yaz Bütüm hararet avuclarımızda... o Bütün mehtab ve bütün yol, Bütün havez ve yı'dızlar, Ah çocuğum bırakma eHerimi, Bütün muhabbet avuçlarımızda, Şimdi gelin, bir de, gene ayn! genç şalivin EDEMEN Yazan: Jorj Delaki lar aralarında mahremane şöyle konuğu-! şerefin kendisi rayihalamış sanılıyordu, Kâinatın mesafesi arasına İlk sıçrayışı yorlardı: l Mühendis Bernar'ın etrafını da az'a. için izale edilmemiş esrarı içine şimdiden — Bütün bunları küçük madam baro. dem sarmış değildi. Tecrübenin rmyaf, , çekilmiş olan o küçük hacimdeki devin, Dun hatırası için yaptığımı söylüyorlar. — Sahi mi? oldukça zar rUSU, — O! kendisi her zaman harikulâde pi — Diyor'ar ki, kız için yaptırdığı tür. be muhteşem bir şeymış. — Hakikaten insana, uğurunda ölmek arzusu verecek kadar. — Gidip şunu görürüz!... Halk salonlarda dolaşıyor. duruyor. dehlizler arasında sıralanmış dört büfe. den en hayret verici leziz yemekleri ta- diyorlardı. Hafif musikiler, uğultulu bazırunu sa. areket doğ- ile hâykırışıyor ve bu hayranlık esna. fakiyeti şerefine içilmedeydi; bu kadı cüretkârane bir nazariyeye karşı takdir. snda, bu derece yılmazlıkla kendisini ğ- i'üm tehlikesine atacak olan cesur pilota da tebrikte bulunmağı unutmuyorlardı. O, bütün bu ıhtiramlardan son derece demirden hayaletin yanında, her ikisi, nühendis ve icracı, Fikir ve Fiil, baş ve kol, bu gece, yalnız başlarına, bir harb nöbetçisi gibi, korkunç bir bekçilik ede. ceklerdi. Bu iki adam gidince. hökümet erkânı da çekildiler; bilhassa, ertesi sabah saat Yeni şairlerin eserleri Fahri Ozansoy şu giltini okuyun, derhal aradaki farkı, bir. birini tutmazlığı, sanki başka başka şairler tarafından yazılmış hlasi verişini anlarsınışı Uzaktaki Bumu boşalmış denizin... Gemilerim, gemilerim nerdesiniz? Uzak memleketlerde tahammül, Görü boşalmış denizin... Uzak memleketlerdeki gif, Yârin unuttuğu mendi, Hepsinden vazgeçtim, şiirin bütün çocuk. ça duygusundan ve ifadesinden!.. Fakat uh, gu her derde ilâç gibi her derde sembol olan «gemi» kellmesi yok inu insanı artık okur. ken sinirlendiriyor. Son şiirlerde bu «gemi, nine veya çoğalınca «gemilerin» girmediği Ws ve hayal köşesi kalmadı. Bunları biraz limanlarda dinlendirseler hiç fena olmiya. cak! Yalnız, bu gemili şiirlerden edebiyat enginimize er son apılarlardan biri var ki, bir kellmede bir nefise! Cahid Sıtkı Taran. cvnm 162 numaralı Varlık'taki birbirinden güzel beş şürinden birisidir bu: İmkânsız dostluk Değil kardeşim, dal yes değil, gök mari Bilsen! ben hangi âlemdeyim, sen hangi Alemde! (9) Aklından geçer mi dersin aklımdan geçin şeyler? Sanmam! rüigâr ve yıldız payımız müsayf değil; Sen kendi gecende gidersin, ben kendi ge. cemdej Vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz ge. miler, Cahid Sıtkı Tarancı Bu beş manzumenin içinde «Sulh bir ba- tıra oldu» ve «Sıla» sermanesini taşıyanlar da çok güzeli Hele şu beyitte sanki sarın mersiyesin! okuyor gibiyiz: Ağla görüm ağla, haritamız kan içinde: Kabilin akıttığı kanmış, durdurulamaz. mışi Cahid Sıtkı Tarancı #arnfından, bu şiirin de diğerleri gibi Pariste yazılıp oradan gön. derildiğini düşünürsek, yukarıdaki .bertin hüznünü daha kuryetle duyarız, » Yeni şairlerin birçok şiirlerinde çocukluk ve mahalle hayatı intabaları okuyoruz. Bun. ların başlıca unsurları, uçurtma, tahtadan at, anne dizi, korkulu masal veya kınalı saçlı bacılarla göğsü çürekötü, yahud misk kokan dadılar ve büyük annelerdir. Maama. fih vaktile Ahmed Rasimin Şehir Mektub. larında okuyup ta bir daha unutamadığımız &öki ramazan yahud bayram günleri ve ak. şamları levhaları da, yeniden, serbest ve. xinli ve kafiyeli şiirler de moda oldu. Aynl zamanda, çocukluğa aid kır ve bahar hatı. raları da yen! şiirin elemanlarından, İşte en tipiklerinden bir tanesi: i Öğle üstü Yalın ayak Ve basıbozuk çoluklarla, Gözlerimde salkım salkım aydınlık Otlar ve Güneşi okşayarak Dün, öğle üstü, Taa!! eskiden, onamın Kulağımı çimdideyüp eve gölürürken düşürdüğüm (Devamı 9 uncu sayfada) (*) Herhalde «sen hangi âlemdesin: dö. mek doğru olurdu. Fakat buradaki ses o ka- dar içli ki, bu şive yahud gramer hatasınt bile hoş görüyoruz. nin yapamıyacağı iş» umulmadığı da göreldir. Baton: — Ya, öyle değil mi, Files? Döodi. Sonra, hafif, vâdli bir tebes- sümle: — Hem hepsi bu kadar değil, diye ilâ, ve etti, Bundan daha iyisini de görecek- siniz, Saf feylesof. hayret ve takdirle boğul- muş gözlerini açtı, bu esnada Petrof, onu, omuzundan tutarak, teklifsizlikle kala. balığın arasına götürüyordu. Davetlilerine mülâki olmadan evvel, kendisi, hususi odasine bir şey almağa "gitmek için küçük bir devir yaptı, Kapıyı açık ve odada Jak'ı, içinden şiddetli bir mücadelenin pençesinde imiş gibi başını elleri arasına almış oturur gö- kadar sıkılmış bir halde id: ve Bernar, istira. |10 u 35 geçe o fen adamının heyecan ve-! yünce şaşırdı, hat etmesi için kendis'ni erkenden alıp rici elektrik düğmesine basmak mes'uli- — Hey! Jak, dostum, ne var, ne olu- götürdü. Ve artık. bir kere daha son bir yetini üstlerine almış bulunan meşhur yor? Kendinizde fenalık mı hissediyor. üstad tetkikinden geçirmek ve bütün te.|yüksek âlimler de gittiler. ferrüata yeniden bir nazar fırlatmak için İ eserin yanında tekrar bulunmak'a geci. kiyordu. Vakıâ inşaat sahası dönüp dolaşan atlı Hükümet reisini teşyi ettikten sonra. | Petrof, bir lâhza feylesofu ile yalnız kaldı. İ — Ey! söyleyin bakalım, dostum, ne muhafızlarla şiddetli surette o muhafaza dersiniz buna? sunuz? Delikanlı bir sıçrayışta kalktı, Haki- katen yüzü karmakarışıktı. — İnanın bana. Petrof, bu şeytan tec- rübesinden vazgeçmeli, Sahiden bu, Al avni zamanda hem Harumlirresidin, |rıyordu. Her salonda, Fransız biçiminde idi Mi z N basi Karımın. hem Mesena'nın, hem de | giyinmiş bir uşak, madamlara muhteşem |edildiğinden, son dakikada herhangi bir — Şunu düşünüyorum ki, üstadım, siz niyle Bu a dayi Atina Timon'on zivafetinde bulumuyo.İbir menekşe demeti takdim ediyor ve|sabotajdan korkusu yoktu. bizim hepimizden fazla bir muhayyileye yahu PE e ” TU. muzafler san'at ve fen hâmisinin etra-| Ancak o kâbuslu demirler ve Barut-|maliksiniz ve hani isminizi meşhur et. ne faydası var dünyayı. terketmenin? Ve sedef omuzlu dilber kibar bavan.İfında teneffüs olunan havayı bile sankillar, karanlıklar ve azablar mahzeninde, mek için bulmuş olduğunuz «hiç kimse- (Arkası yar) ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: