8 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

8 Mayıs 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

il iğ | | | e ara TASLAMA ENA Balkanlar yakın bir Tehlikeye maruz mudur? Ehram Uşaklınil 29 Nisan tarihinde, demek sekiz gün evvel bir İsviçre gazetesinde şöyle bir , fikra çıktı: — «Balkanların. eski bir tabirle bu barut fıçısının bütün kış nasıl olup ta sulh içinde kalabildiğini Insan izah e - demiyor. oruz ki, bu yarım ada halkının kendi sralarında görülecek o hesabları vardır; sonra kuvvetli komşuların Bal- kunlılar arasmda mevcud geçimsizlik - leri wlevlendirerek, icabında yeni ge - çimsizlikler ihdas ederek bu helki bir- birine düşürmeğe çalıştıkları, kendi ta- raflarına çekmeğe uğraştıkları da meç hul değildir. Bununla berebeç Avru - panın cenubu şarksinde zahiri sökün el'an hükümferma olmaktadır.» Aradan bir hafta geçti. İsviçreli ga- zelenin nazarı değmiş olacak ki, şimdi Balkanlıları biraz endişe, biraz da 81 - kıntı içinde görüyoruz. Balkanlıları sükündan çıkararak en- dişeye sevkeden sebeb son günlerde yekdiğerini takib eden iki haberin getir miş olduğu endişedir. Bu haberlerin birincisinde, Almanların Balkanldra seyyah ka - fileleri altımda ajanlar dökerek el'al - fından teşkilât ve tahrikât yaptıkları söyleniyordu. İkincisinde ise: Müttefiklerin Selâniğe &eker çıka - Tarak 1915 tecrübesini yenilemek ni - yetinde oldukları iddia edildi. Bu dakikada her ki haber de şid - detle tekzib edilmiş bulunmaktadır. Fakat fik hamlede üyanan endişenin gerpintisi el'an devam ediyor. ei Son günlerde Balkanlar vaziyeti ile alâkadar olarak serdedilmiş olan mü - talealar arasında en doğrusunu arka - i Safanın .bir yazısında «Bâlkanlardan namusum kadar'e - minim» diye Osmanlı Hariciye Nazı - rınm üç gön sonra kopan Balkan har- bi karşısındaki zavallılığıni gıpta et - miyorum amma. Balkanlardan -endi - şem az. Evvelöe de yâzdığımız sebeb - Jeri tekrarlıyalım: 1. Balkanlar Al - manyanın da, İtalyanın da ham mad « de ambarıdır. Harbde bu ambar ancak boş olarak ele geçer. Çünkü müstahsi- li cepheye gönderen harb. İstihsali çok azaltır ve pefrol kuyularile (tarlaları harab eder. Balkanlara bir taarruzun, bindikleri dalı kesmekten başka neti - cesi hesabda yoktur. 2. Balkamlarda bir zafer. kısa ve nihai Obir harb istiyen İtal yaya kati zeleri temin edemez. Fransız - İngiliz orduları sağlam kal - dıkça harb bitmiyecektir. 3. Almanya için de Balkanlarda yeni bir cephe a - çıp kuvvetini dağıtmanm manas ola - maz “İsveçin demiri veya İngiltereye karşı Atlantik üzerinde hava ve deniz üsleri"temin eden Norveçin * kıyıları Balkanlarda yoktur. 4. Küçük deület- lerin mukadderatı ancak büyük dev - letler arasındaki harbin neticesine bağ hıdır. 3. Sovyetler Birliği. kendi rzas olmadan, Balkanlarda bir tecavüz ba- reketife likayd kalamaz. Yirmi mil - yondan fazlasını Slav ırkının teşkil et- tiği Balkan milletlerinin parçalanma - sına razı olacağı da çok şüphelidir. Sovyetler Birliğinin * bitara? “kal - makta ısrarı, şimdiye kadar olduğu gi- bi, müttefikleri ona ve onun müttefik - lere karşı bir hareketten uzak bulun - duracağı için, tehlikenin (Karadenize uzanması ihtimali de aalır.» Arkadaşımın mütaleas'na aynen iş- #irak ederim. Almanya Balkanlarda ik- ftısadi nüfuzunu arttırmak isteyebilir; gizli ajan 'bulundurabilir; her ihtimale karşı hazır bulunmak için tedbir ala - bilir. Fakat Balkanlardan istediği ilk maddeleri alabilmek imkânın; bulduğu müddetçe; hakka riayetkâr olduğu için değil, elbette değil, fakat menfaatini düşüneceği için Balkanları ateşe ver - miyecektir. vermek — cinnetini ihtiyar etmiyecektir. Müttefiklerin Selâniğe asker Çıka - racaklatı iddiasına gelihce” bü.-hörhal- de Almanların helyalinde * doğmuş bir Bir avukat mahkemede müvekkilini müdafaa şöyle söyledi: — «Elinden bir kazadır çikti, parmağı totiğe dokunduğu Zaman muhekemesini kaybetmişti, gözü görmüyordu, müc- Timdir, fakat şimdiye kadar bütün hayatı temiz geçmiştir. bü noktayı gözönüne alınız.» ediyordu, Insanlar hatayı iki kısma ayırırlar, birinci kısma giren botelar. ruçlunun . gerek kendisi, gerek tanıdığı tarafından. tamiri mümkün olun hatslardır, bunları affedebilirsiniz, #2. kat ikinci kısım hatalar, tamiri kabil olmıyan hatalardır, burları yapanların daha evvel suç işlememiş, hattâ faydaları görülmüş olmalari kiymet İfade etmez. Neticeye bakılır. Fava hücumlarında Dehşete düşen çocuk Londra o Tes gamlardan biri, ge- çen Eylülde harbin başladığı sıralarda, hava hücumların. dan korunmak maksadile. şehir- den başka semtle- re gölürülen ço- cuklardan — birini görerek, ani bir il. kamla sarsılmış ve derhal atelyesine dönüp gördüğünüz res. mi yapmıştır. Hayalinde vücüde getirdiği bu tablosunda ressam, şehirden, bilirmiyen bir yere götürülen çoçuğun gözlerindeki korku, huşte? vel: ştiyak hislerini bütün kudretile yaşat- mıştır. Eser, şimdi Londranm en meşhur |$ resim galerilerinden birinde teşhir edik mektedir. —————— vahime, yahud da gizli bir “maksâdı örtmeğe matuf bir marevra olmalıdır. Harb zaruretleri ile bu harbde bita- raf devletin mevcud olamıyacağı hak - kında bazı Fransız ve İngiliz gazete - lerinde miüdalaa edilmiş olan kanaat nihayet şabsi bir fikir olraanın hudu - dunu geçmedi. Hakikatte mirtefiklerin hareketle - rine rehber olan prensibleri biliyoruz. Bir tarafın yıkıp ezen haberlerini gö - rürken öbür tarafdan bilâkis yapmak emelini anlatan seslerin geldiğini işiti- yoruz. Muadelenin manevi cephesini bir ke- mari bırksekbile maddi cephesi göz - teriinizin önündedir. Seliniğe çikacak 'sskerin Almanyaya giden “İlk madde ve bilhassa petrol yolunu kesmesi için #ki devletin taprağından geçmesi icab eder. Bu iki devletin. bilaraf kalmak aim ve iradelerini mütemadiyen. tek - rar edip duran bu iki devletin muva - fakatleri alınmasa bile. Arnavudluk tarafından İtalyanın mümanaatile kar- laşmak ihtimeli odama mevcuddur. Müttefikler İtalyaya da karşı koymak kudretine maliktirler. Malik olabilir -| ler, fakat ortaya lüzumsuz bir gâile çı- karmak istemiyecekleri meydanda - dır. Bütün (bunlardan boşka Romanya İmünasebetile Sovyet Rusyanın muhte- mel reaksiyonunu da gözönüne almak icsh eder. Müttefiklerin ahlfk prensibleri ha- ENTER Bir arkadaş anlattı: canlandırarak? NN Hergün bir ikra | Biri unutmuş ben buldum Emrullah Efendi bir gün yeni 'bir şemsiye almış, vapura binmişti, Şem- #iyeyi portbagaja koymuş ve düşün, “miye başlamıştı. Vapur son. iskeleye ; gelmişti. Emrullah Efendi” 'strüfemd, baktı. Vapurda kendinden büşka kim- $e kalmamıştı. > Portbağajdaki yeni şemsiyeye gö ? zü ilişti: l ; — Her helde yolenlarden biri yeni : i aldığı bu şemsiyeyi buradu unuttu. Diye düşündü, şemsiyeyi eline aldı. i vapurdan çıktı, Bilet topliyen. memu» İ ra: i — Al oğlum bu şemsiyeyi, dedi, vir $ purda biri dalgmi:k'a unuzmuş ola cak, ben buldum. Sahibi çıkarsa ve İ rirsiniz. N b ELİ Macar Har'ciye Nazırı evleniyor! Macaristan hariciye nazırı Kont Çaki, bugünlerde evlenmek üzeredir. Müstak- bel zevcesi bir Avusturyalıdır ve Viya- nah asi! bir ailenin Kontes Maria Anna Chorinsky ismindeki genç ve güzel bir kızadır. Norveç Kralı nerede? Bugün daha hâlâ Norveçin hangi kıs- mımtla bulundukları bilinmiyen Norveç krah Haskön le tmaiyetinin Nörveç ha. zinesinin nakid-kıdme-olan ikimilyon-İn- giliz Yirasını da birlikte götürdükleri an- laşılmıştır. Krahn DLondraya gittiğine dalç çıkarı'an bütün şayialar tekzib edil- mekle beraber, kendisinin nerede olduğu da katiyetle tasrih edilememektedir. riçinde maddi menfdatleri de bu sa - hada yeni bir cephenin açılmasına mü- süld olmasa gerektir. Bu itibarla Balkanların yakın bir z4man için şu veya bu istikametten ge- lecek bir rüzgârın tesirile ateş içinde külabileceklerine bugün için ihtimal ve ş muhabbeti olah ve bundan beş sene İngilterenin en çok Resmi yapılan modeli İüiğilterenin en çok resmi yapılan m resmini gördüğünüz Ray Fuller'dir. Bu sene zarfında İ2 ressam (kendisini model olarak kul lanıp-s'i işlediği mevzi © camlar. dırmış, bir heykel- kızın modelliğinden istifade ederek Lon- 'dra san'at akademisi tarafından Kâbul e dilen «Deniz Kizlari» isimli heykelini vücude getirmiştir. Bir kedinin ölümüne sebeb olan kadın mahküm oldu Londrada hayvanlara aşırı derecede! vel, hayvanları himaye cemiyeti için, köy köy, kasaba kasaba dolaşarak 3000 Wra iane toplıyan bir İngiliz kadını, çok gev.; diği kedisinin ayağının kansor olması ü- zerine, derhal faaliyete göçerek hayvana «insani hislerden ve ihtimamdan uzak» bir şekilde ameliyat yaptığından, böyle- Jikle de kediyi öldürdüğünden dolayı mahkemeye verilmiş, ve «dilsiz mahlük- lara zulüm ve işkencede bulunmak: su. Mis; çile 25 lira para cezasına çarptırılmıştır. Uçurumlarda kaybolan vi çocuk Londra civarındaki seyfiyelerden bi- rinde son günlerde gayet meraklı bir hâ. dise cereyan elmiştir. 16 yaşlarında res- me meraklı bir çocuk, gezmeği ve resim yapmayı sevdiği etrafı uçurumlarla çöv- rili dağlık arazide kaybolruş. iki tayyas re, bir sürü atlılar, polis köpekleri onu a. ramaya çıkmışlarsa da, şimdiye kadar bir izine rashyamamuışlardır. Sayfiye shalisi göz bebekleri gibi sevdikleri bu çocuğun akıbetinden ziyadesile endişe - etmekte- dirler. Yeni Zelanda milli şarkısı Yeni Zelânda hükümeti İngiliz Thomas remiyoruz. Bununla besaber Balkanlı -| Bracken tarafından yazılıp bestelenen bir ların el'an tek cepheli bir kütle teşkil! şarkının telif hakkını satın almıştır. Bu İNAN, İSTER edememiş olmalarına ne kadar teessüf| şarkı Yeni Zelândarın mili marşı olacak. edilse yeridir. tr, ve göftesi «Tanrı Yeni Zelândayı ko- Ekrem Uşaklığil ( irusun!» cümlesile başlamaktadır. İNANMA! ye düşündüm. Yaz geldi, bava gittikçe ısınıyor, buz dolabı- pın lüzumu daha fazla hissedilince Üç beş ay evvel konuş- Kış başlangıcında bir buz dolabı almak hevesine kapılmış- tım, gidip baktım, büyükçe boy bir dolab için 420 lira iste. diler, çok buldum, vaki buz dolabının lzun olmadığı za- may yoktur, fakat nihayet kıştayız, biraz bekliyebilirim, di. İSTER INAN, ISTER tuğum mağazaya gittim, vaktile mutabık kalmış olduğumuz parayı verecektim, fakat mağaza sahibi bu defa 420 lira ye- rine 670 tra istedi. INANMAL gi re Ma Sözün kısası Kaktüs İ i Edem tele Sİ Ges gün. ahbablardan birine Yy. misafir gittim. Bayanın © kabul gününe rastlamışım. İnce bir zevk ile tanzim edilmiş içiçe odadan müteşek. kil salonda on. on ardık. Yüzde doksanı harbe, sekizi darlığa, geri kalan ikisi de sosyet kodularına tallük eden afaki ve un bir sohbeti müteakib ev sahibesi he zi, salona bitişik çiçekli camekând içmeğe davöt etti, Ben biraz geriye kat iktisadi aştım, Cam bana görünmiyen bir rakla halka teşkil iklerini gö N i bir hayranlık ni. — Şaheser, vallahi! Hiç de böylesini görmedi idim! Ev sahibesi de, memnun, bu takdirkâr sözleri tekrarlatıp da daha ziyade zeyki- yab olmak için açmaz yapıyordu: — Değil mi” — Evet, hanımefendi! Cidden eltat! Acaba ne idi bu? Kudretli bir ressamın bütün debasının kudretini vererek vücus de getirmiş olduğu nefis bir tablo mu? Sade bir canı eksik harikulâde bir heykel mi? On dördüncü asrın ender Türk çi - nilerinden bir parça mı? Bir Çin vazosu veyahud ki İran. minya' mü? Antikd bir çatma parçası mı? Hiç olmazsa bis oynak, cevval. ipek tüylü, zeki yüzlü An, kara kedisi mi?! Ben de sokuldum. — Müsaade eder mi harikayı ben de tei a edi - — Buyurun. siz de meraklı mısınız? — Neve, efendim? — Kaktüse! — Buyur? — Kaktüse! Bakınız: Ber onu şu par- mak kadarken ah, bu boya getirdim. Bu sene siftah bir de çiçek açıyor. Bu nev'in cicek açtığı çok nadir görülürmüş.. Ev sahibesinin benden beklediği ce - 'milekâr sözleri bir türlü tekellüm edemi- vordum: dilim futulmustu sanki. Karşım- büyücek bir toprak saksının içinde ta, atin en sakil, en kaba, en şekilsiz en efendim? Şu İmilstekreh Bir nebat, edebsizce bir sav- İetle burnuma doğru. dikenli sakın uza- twordu. Pu sakm Fendi Omizeti elvep miyormuş gibi, tabiat onun tâ ucuna va- kın bir vere, yanlamasına, çiy pembe bir konca oturtmuştu.. — Hakikaten harika! Bunu sövlivenin vürüne dikkatle bak. Beni samim'vetinden sünheve dü « cek hia bir ismiğzaz sezemedim Yanımda duran ev sah'besine döndimş «mun da sözi kmlaklarına varıyordu. Aman Ysrakbi! Meter ben ne waşız. ne zevksiz adammısım! M ur mahata bir nazar aba kıldım. Nafile! Nefsimde havranlık iştidadınmı zerresini Aahi bulmama imkün yoktu. Oradan &- mlegwl avrılıvorken, suurumda bir sim- <ak eakh: ve onun aydınlığında kaktüs tıvnatli hir takım insanların ocemivef Werisinde nasl ve nicin mevki tuttukla « rm şirre “e etbi oldum... ie ag, Dün iki vesiti nakliye kazası oldu Dün şehrin muhtelif semtlerinde iki vesajti nakliye kazası olmuş, bir kişi ya- savth i ne z Siddetli "olen bu müsadems neticesim- de tramvayın arka saharlığile otomobil hasara uğramıs, bu orada şoför Salih te varalanmıstır. Yaralı tedavi altına alma- rek tahkikata baslarmıştır. İkinci kaza da Taksimde vukubulmuşe tur. Ferikövünde oturan 40för Şehabın ida, resindeki otomobil Taksimden gecerkeri vatman Ahmedin idaresindeki tramvayla carmısmıstır. Bu müsademe sonunda ot mobil ve tramvay eheminiyetli surette hasara uğradıklarından kara etrafında tahkikat vanılmaktadır. TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: