May 17, 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

May 17, 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. Md Zİ meli İbi 2 Sayfa SON POSTA Mayıs 17 Hergün Yarım bir teşebbüs Ekrem Uşaklıgil ransız ajansının kullandığı tö- birle söyliyelim: — Belçikada Fransaya uzanan bir hat Üzerinde bir haftadanberi bütün millet- lerin ve bütün devirlerin tarihinde eşsiz. bir muharebe cereyan etmektedir.» Bu dövüşte eski barblerin hafif süva- rilerinin yerine tayyare geçti. ağır süva- rinin vazifesini tark yapıyor. kullanılan tahrib ve imha vasıtası insan zekâ ve in- san bi'gisinin 20 asır içinde icad edebil- diği silâhların en son sistemidir. Milet on ay elde silâbla bekledi, çar- pışmıyordu. Çarpışmak için kendisini 1914 de siperden fırlatmış olan ateşi de içinde duymayordu. fakat işte şimdi si- perden fırlamıştır. Bir haftadanberi dö- vüşmektedir. Ölmemek için öldürmek zarureti ila dövüşmektedir. Teessürü bı- rakalım, harb İstemiyen büyük bir insan kütlesine karşı pek küçük bir ekalliyetin kazanmış olduğu zaferin önündeyiz. * Almanyanm yarı resmi gazetesi sayı- lan Voelkischer Beobachter ? Mart ta- rihli nüshasında Almanyanın gayelerin- den bahsederken &ynen şu satırları yaz- miştir — «Almanyayı garb devletlerinin dal mi müdahalelerinden kurtarmak istiyo- ruz, garb devletlerinin etrafa saçtıkları hav? ve dehşetin önüne geçmek istiyoruz, aksi halde hiçbir hürriyet, hakiki mahi- yette hiçbir sulh bahis mevzuu olamaz.» Gene bu 2 Mart tarihinde, yani tam 2 ay evvel Almanyanın Hamburger Frem- denblatt gazetesi de Almanyanın gayele- rine ne şekilde varacağını anlatırken ay- Ben şöyle demişti: — «Hitlerin son nutkunda söylemiş ol- Buğu gibi elimizde bulunan her vasıtaya müracaat ederek merhametsizce bir harb yapacağız.» İki tarafın kat'i vaziyeti artık nihal şekilde tesbit edilmişti, filhakikn gene o sıralarda harici işlerde Fransız hüküme- tinin yarı resmi bir neşir vasıtası sayılan Le Temps gazetesi de «Almanya ve Av- rupa» başlığı altında yazdığı b'r maka- lede: — «Kütle halinde mütecanis bir Al- man milleti mevcud olmadığı, binsena- leyh «Cermen; ismi altında birleşmiş 0- lan halkın mukaddes Avrupa menfanti namına birçok parçalara ayrılması icab ettiği. nazeriyesini müdafaa ediyordu. İki tarafım görüş noktaları arasında o kadar büyük bir aykırılık vardı ki, sulh- ten bahsedilemezdi. Nitekim bir vekitler Amerika Olmhurreisi ile İtalya khükü- met reisinin dünyada en büyük dini ma- kumı işgal eden Papa ile elele vererek yapacakları söylenmiş olan sulh tovassu- © a da sadece tasavvur halinde kaldı ve beşeriyet Avrupayı feliketten o kurlara- cak olan muhtemel mutavassıtı beyhude yere bekledi. Dün gelen te'graflardan öğreniyoruz ki, beşeriyetin dokuz buçuk ay nafile ye- re beklediği mutavasst nihayet çıkmış- tar. Bu, gene Amerika Cümhurreisidir. Pukat tavassutu mahdud bir saha ile mu- . Pilhakika muhterem Ameri- ka Cümhurretsi harbin durdurulması için muharibler nezdinde müşterek bir tavas- sut yapılmasını teklif etmiş değildir. o- mın İstediği sadece İtalyayı harbe gir- mekten alıkoymaktır. Bü emelinde mu- vaffak olacak mı, olmıyacak mı? Hiç dü- günmeye lüzum görmeden kestirebiliriz: İtalyanın harbe girmek zamanının geldi. ğine hükmedeceği dakikaya kadar mu- vaffak olacaktır. Unutmuyalım ki, sulh bir küldür, kül halinde muhafaza edile- © bilir, aksi takdirde her dekika bozülma- ya hamzeddir. Bu Ifbarla biz Amerika COümhurrelsi tarafından yapılan teşebbü- sün yarım bir teşebbüs olduğuna kani bulunuyoruz. k Uşaklıgil Rümenlerle tteari müzakereler müsald bir şekilde devam ediyor 'Bükreşte delegelerimirle Rumen deleyele -| © Hi arasmda müzakereler çök müsald bir saf. hada cereyan etmektedir. Bu müzakerelerin bir hafta zarfında ne. Sorleneceği kuvvelie tahının edilmektedir. Resimli Makale: Bütün varıığınızın tek bir hedefi vardır, bütün hayatı - nızı o hedefi tutmaya vakfodersiniz, elinizden gelen bütün gayretle çalışırmınız.- Fakat hedef gene uzakta kalır, yelse düşersiniz: -- Kader, diye söylenirsiniz, ve kendi kendinizi aldat « e İlk kuvvet, ikinci kuvvet 8 Kader, tessdü? ve talih mevhum bir kuvvet değildir. Her üçü de hayatta mühim bir rol aynarlar, fakat harekete geç- meleri hâdisede alâkadar olan insanın müsbet veya menfi bir yola girmeleri ile başlar, hatanm veya sevabın dizgini Mış olursunuz. Alman Paraşütçülerinin İnişini seyreden dansöz Amsterdama AT man paraşütçüle- rinin indiğini gö ren bir İngiliz ak- robasi dansözü in- tıbalarını şöyle an- atmıştır: «Paragötçülerin gökten yelpazelena yelpazelene indiği- nl gördük. Bellerinde ufak kayıklar, bi- sikletler de vardı. Fakat hiç birisinin e- linde tüfek veya mitralyöz eksik değildi. Bazıları yere iner inmez, derhal portatif bisikletlerini açıp, Özerine atladılar ve son süratle Maas nehrinin üzerindeki köprüden geçtiler. Askerlerin ekserisin- de Holanda üniforması vardı. Heyecan biraz yatıştıktan sonra sokağa fırladım ve gördüğünüz şu paraşüt parçasmı al-! dım. Şimdi de yadigâr olarak saklıyo-| rum.» Şrley Temple sinemadan | çekildi | Dört senedenberi dünya sinemacılığı-| nin en meşhur ve en zengin simaların- dan biri olan Şirley Temple sinemadan ayrılmıştır. Bundan böyle tahsiline de- vam edecektir. Şirleyin 1 Temmuzda bi- tecek olan son yedi senelik konturatı me- selesi de alâkadar olan şirketle dostane bir şekilde halledilmiştir. Çocuk artistin daha sonraları yeniden beyaz perdeye dönmesi ihtimal vardır. Şirley 23 Nisan 1929 da doğmuştu. # yaşında sinemaya intisab etmişti. Bir perdelik komedilerde oynuyordu. 1934 de Tol aldiğı tki filmle şöhreti bütün dünyayı sardı. 1935da Hollywooddaki bir şirketle oimzaladığı bir konturatla tam 330 bin İngiliz lirası aldı. Geçen seneye kadar, haftada 1250 İngiliz Hrası para kazarıyor, radyoda 15 dakikslık bir temsili için de iki bin İn- güliz lirası alıyordu. Deanna Durbin parlayınca, Şirley «bir numaralı #i'm yıldızı ünvanını kaybetti. insanın kendi elindedir. SOZ ARASINDA Hergün bir fıkra Sizin gibi : i düşünmüyormuş Şiiri hiç sevmiyen, şairden hoşlan- : i mıyan bir riyeziye meraklısı, bir gün bir şairle tanışmıştı. Riyetiye merak- sı pek patatatsızdı. LAf arasında sö- zünün hoş bir tesir bıralenıyacağım İ düşünmüyerek: onu şair olmıya teşvik ederdim. Dedi, meşhur şair gülümsetit: — Pederiniz sizin gıbi düşünmü - yormuş ki, sizi riyaziyeci olürak ye - i İ tiştirmek istemiş, dedi. | Vazife Vazifedir? İskoçyada hir şehirde kiliselerin birin- de âyin yapıldığı ve başpapasın vâz vor- diği mrada şehrin alarm düdükleri çal- | maya başlayınca, başpapas vâzını yarıda kesmiş. cemaati takdis ettikten sonra çe- lik miğferini başına, gaz maskesini omu- zuna geçirmiş, sokağa fırlamış, ve bu gibi istisna! anlarda vazifede bulunması icab ettiği mıntakaya varıp seyrüsefer polis- liğini yapmıştır. 'Tabit hal avdet edince de tekrar kiliseye dönmüş ve yarıda ka- lan vâzımı tamamlamıştır. Amerikadaki çingeneler Amerikadaki çingeneler kralı Stef Korlov bir ömirname çıkârmıştır. Kral, bu emirnamede artık çirğenelerin kir - larda dolaşmakla, iskemle yapmakla, fal bakmakla yaşamalarının doğru olmadığı nı ve cemiyete karışmak icab eylediğini beyan eylemiştir. Bir kısım çingeneler krallarının emirlerini yerine ogetirmeğe koyulmuşlardır. Şimdiden (Amerikan mekteblerine yazılmış olan çingene ço - cuklarının sayısı 450 yi bulmuştur. Bundan sonra çingeneler şehirlerde ikamet eyliyecekler, Amerikan Hsanına tamamile vâkıf olacak ve Amerikalıların mazhar bulundukları haklardan istifade Küçük yıldız bugün 11 yaşındadır. İSTER İN edeceklerdir, AN, İSTER i Hikâyesi : | — Eğer, aptalca bir oğlum olsaydı, i : — Holandadan Kaçan İngilizin 1914 (harbinde Anversten kaçmak “ mecburiyetinde ka İan bu 97 lik İngi- Mz centilmeni, #imdi de ikamet etmekte bulundu- ğu Roterdamdan bütün ailesile ay- rılarak Londraya dönmüştür. Kucağında, on bir aylık to e taşıyan Mister Karlin, gazeteci- lere: — Fakat baylar bu seferki ayrılış. hiç te 1914 de benzemedi. Pek garib ve tepe- den inme oldu!.> demiştir. Amerikada çok garib bir dava Amerikada Boston şehri malkemesin- de geçen ay John Belok adında bir adam muhakeme edilmeğe başlanmıştır. Bu e- dama taaddüdü zevcat ve gayri meşru İmünasebat imad edilmektedir. Bütün Boston şehri halkını oalâkalandırın 88 yaşında ve bekâr olan bu adam çok zengindir. Günün birinde Boston gaze- telerinde şu #lânı neşrettirir: «Erkeklerden usanmış bulunan genç İdul kadınlar hayırperver bir adamın ya- nında bir melce bulabilirler» Bu ilâna tam 192 kadın cevab verir. John Belek bunların içinde on ikisini 'seçer ve dört senedenberi onlarla bera- İber ve tam bir ahenk ve saadet içinde ya- şamağa koyulur... Onun bu haline tahammül edemiyen - ler şikâyet ederler. Şimdi mahkeme bu mesele hakkında karar vermek fzeredir! Alomiyomdan film! Yeles Daram adında bir Amerikan kim yageri bir iki sene evvel Icad eylemiş ol- duğu alominyom filmde yenilikler vü- leude getirmiştir. Bu filmlerin sinemada Ikullanılmas bir ay meselesidir. Alomin- İyom filmler sayesinde, çok fest. neticeler !tevlid eden sinema yangınları tarihe kâ- nışacaktır. INANMA! Alman radyosu dün gece dinleyicilerine harb havasını tattırmak istedi, Spiker: — Şimdi muharebenin nasıl cereyan ettiğini dinliyeceksi- niz. diyordu. / Spiker elinde mikrofon ile Mewse nehrinin kenarına git- miş. mikrofon urun bir tel ile telefon idaresine, cradan da rağyo merkezine bağlıdır. Bu itibarla dinleyicilerine harb havasını hakikaten tattırdı: Top sesleri mütemadiyen yükseliyor, tayyare motörleri İSTER INAN, ISTER hırlıyor, arada bir de mitralyöz feryadları işitiliyordu, Spi- kerin hafif sesle verdiği izahat olmasa bile bu yekdiğerıne karışan seslerle boğuk uğultuyu dinliyerek harb sahasmın şu dakikada ne olabileceğini tahayyül etmek pek mümkün- dü, fakat biz, düşündük ki, bu dakikada Alman radyosunu dinliyenler arasında o boğuşmada çocukları bulunan mil. rca Alman alesi de vardır ve orlar bu radyo röporta- *hdan heyecan değil, teessür, endise, yels duyacaklardır. Binaenaleyh kendileri hesabına Almanların bu röportajının iyi bir buluş olmadığına biz inandık, ey okuyucu sen: INANMA! Sözün kısası Mitralyöz mücidinin Yüzüncü yıldönümü E. Ekrem Talu üz yıl oluyor. Birleşik Amerika devletlerinin nüfus siciline His ram Maksim sdımda yeni doğmuş bir vas tandaş kaydedilmiştir. Babası bir amele, anası da bir çamaşırcı kadındır. Çocük büyüyor, mektebe veriyorlar, Orada en çok sevdiği ders malematiklir, Daha sonra, lisede kendini fiziğe ve kim- yaya veriyor. Mesleği daha o zamandan taayyün etmiştir: O, elektrik mühendisi olacaktır. 1882 ye kadar kendi memleketinde, ,ancak mafer-in. temin eden basit işlerle vakit geyirdikten sonra, Atlantıği aşarak İnritereye geliyor Elinde, imtiyazını gatımak istediği ufak tefek icnâlar var, Bunla kimini paraya çeviriyor, Çö- viremediklerini de - zemin belki deha müsaiddir ümidile « Viyanaya götürüyor, Orada. bir gün, gene kendi gibi Ame- rikalı bir iş adamına rastlıyor, konuşu « yorlar, O zat, Maksime diyor ki: — Bu entipüften şeylerle ne uğraşır İdurursun? Para kazanmak, zengin olmak İstiyorsan elektriği, kimyavı bir tarafa i birak; öyle bir şey icağ et ki, insanların İbirbirlerini kolayca öldürmelerine yara» sın! Maksim bu nasihati dinliyor. Ve bu konuşmadan tam bir yıl sonra ilk maki- nelitilleğin muvaffakiyetle tecrübeleri yapılıyor. Beşeriyetin derdlerine çare aramakla ömür tüketenler dünyanın her tarafında mağdur ve makkur sürünedursunlar, Maksim'e asalet ünvanları tevcih edil yor, kasalarına milyonlarla para giriyor. Maksim'in seri ateşli tüfeği gitgide tekâ- mil ediyor. dakikada 600 mermiye kas dar atan mitralyözler bugün Avrupa İharb sahnesinde harıl hal adam biç * mektedir. Ne garib tesadüf değil mi? Meksim'in, dünyaya gelişinin yüzüncü yıldönümün- de, İnsanlar onun icadını kullanarak, va- tandaşının Viyanada vaktile dediği gibi, birbirlerini kabil olduğu kadar çok ve kolay öldürmekle meşgul bulunuyer'ar. Allahtan ki, bu ölüm vasıtası bir tek mitralyözden ibaret değil Beşeri zekö, en ziyade kudretini imha vastaları icad ef- mek hususunda göstermiştir. Bomba, mayn, gaz, torpil, tank diyor, boyuna or- taya atıyor. Böyle olmamış olsa, müteveffa Hiram İ Meksim'in ruhu öbür dünyada kim bilir ne türlü muazzeb olurdu! Şimdi ise, harbin masum kurbar'ari- nın savurdukları lânetten, ona ancak küs çücük bir pay ya çıkar, ya çıkmaz. ci Çağ İN al İtalyaya ihracat devam ediyor Evvelki gün Ilmanımızdan İtalyan Piyet« ro, Cemiya ve Yunan bandıralı Eçeymof, metörlerile küllyeli miktarda taze ve tuzlu torik ihraç odılmıştır. İtalyanlar memleke tmisden son samanlarda bilhassa taze b lık almakta deram etmektedirler. Bir çok İtalyan gemileri taze balık yüklemek (o içid beklemektedirler. Dün de İtalyaya 157,500 kilo biralık 360 sandık yumurta ve $4 bin çift pelamul ihraç edilmiştir. İtalya io olan ticari müna, sebet dün öğleden sonra yeniden normale dönmüştür. Kasımpaşa Yoksullara , Yardım Kuru- munun fevkalâde kongresi Nizamnamode bum mevadın tadili teklif edılmış olduğundün 22/5/940 tarihine ras, ayan Çarşamba günü saat 30 de kayıdlı azâ, nm behemehal kurum binasına teşrifleri ri, ca olunur. TAKVİM CUMA İSİ Rebiülahar Pasa | Kel ae -EELEEERE

Bu sayıdan diğer sayfalar: