17 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

17 Mayıs 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa Memleket Efaberleri SON POSTA ) Edirnede kahraman hava| Mazili pamuk ıslah şehidlerimizin ihtifali Tören çok güzel ve manalı oldu, bütün şehir halkı şehidlerimizi saygı ile andı Edirne (Hususi) — Kahraman ha - va şehitlerimizin eziz hatırası sayı ile! anıldı. Halkevi tönen komitesinin ha - zırladığı proğram reucibince saat 16,30 da Umumi Müfettiş K. Dirik Kor - mutan, vali Ferid Nomer. belediye re- isi Ferid Çardaklı, umumi müfettişlik ve vilâyet rüesa ve memurları muh - telif kıt'alardan birer grup bir polis #üfrezesi okullar, halk mümesstlleri ve kalabalık bir halk kütlesi istasyon yo - lundaki şehidlik aradı önünde topla - mılmıştır. Törene bütün yurddaşların hava çe- bidlerimizi vatan müdafaası yolunda câhlarını feda eden kahramanlarımızı! sayılarla anmayı hatırlatan komuta - on kısa ibir işareti ile başlanmış ve n- tılan bir top ile tören başlangıcı bütün gehre bildirilmiştir. Kıt'a komutanları- nun kıt'alarına dikkat kumandası ve - rilince subaylarımızla eratımız okul - larımız selâm vaziyeti aldılar ve diğer yurddaşlarımız da yarım dekikn saygı durumunda kalmışlardır. Bu dakikada tören yerine çekilmi olan büyük bay - rak ve diğer müesseselere çekilen bay- raklar yas işareti olarak ağır ağır ya - fıya kadar indirilmiştir. Yarım dakika Sonra kıt'alara verilen rahat kumanda- sı ile selâm durumundan çıkmış Obu- günün yüceliğini ve önemini anlatsin| bir söylev verilmiş ve bir şiir okun Samsun Kız Akşum San okulunun açılış töreni Samsun (Hususi) — Kız akşam san'at okulu, esas binasının tamiratının hita - Muna İntizaren muvakketen bir binada yerleşmiş bulunuyordu. Halkevinin kar- gısında bulunan ve okul ittihazına karar verilen bina mükemmelen tamir edildi- inden san'at okulu, bu binaya taşınmış ve 23 Nisan Salı günü saat 16 da açılış Pesmi yapılmıştır. Törende başta vali Bay Fund Toksal olmak üzere memleket bü. yükleri bulunmuş, okuldaki intizam kesin *akdirini celbetmiştir. Bu vesile ile hazırlanan sergiyi gezenler, tanzim tar- Zihin mükemmeliyeti ve genç kızlarımı-| zın eserleri karşısında cidden bii; bir Htihar duymuşlardır. Kiz Akşam San'at okulu sergisi, her - gün yüzlerce yurddaş tarafından ziyaret ©dilmektedir. Okulun mükemmeliyeti için yakından bir alâka gösteren vali Fuad Toksala, böyle mükemmel bir eser ka - zanilmasında amil olduğundan dolayı balk müteşekkir bulunmaktadır. Edirne Şehidlik anıdı muştur. Müteakiben müzika hazin bir marş çalmış ve bir subay kumanda - sındaki bir manga asker tarafından #nanevra fişekleri ile havaya doğru üç kere ateş yapılmış. derin bir sayığı s€s- sizliği içinde tören yerine çekilen bü - yük bayrağın önünden bayrağı selâm - uyarak geçid Tesmi fle törene nihayet verilmiştir. Genç bir kız tarlada çalışırken kaçırıldı Bigadiç (Hususmu!) — Nahiyemirin 1 - şıklar köyünde üç gün önce bir kız kaçır- ma vak'ası olmuştur. İbrahim kımı Hali - meyi.ayni köyden Meryem işçi olarak tarlasına götürmüştür. Tarlada Meryemin kız Adile, Şekibe ve Zübeyde adlarında üç kadın daha var- dır. Bunlar çalışmaktalarken birdenbire Meryemin oğlu Himmet ortaya çıkmış ve Halimeyi yakalıyarak sürüklemiye baş- lamıştır. Kızın feryadı para etmemiş, a- nası ve kardeşi de Himmete yardım et - mişler, kızın ellerini bağlıyarâak meçhül Bir semte doğru götürmüşlerdir. Diğer ka- dınlar köye gelip hâdiseyi haber vermiş- ler, keyfiyet derhal nahiyeye ihbar edi miş ve jandarma işe el koymuştur. Kız: tuzağa düşürmek üzere tarlaya götürdük leri anlaşılan Himmetin annesi ve ing kar deşi yakalanmışsa da henüz kendisi ve kız bulunamamıştır. Zabıta ehemmiyetle takibine devam etmektedir. Çorlu köylerinde spor Çorlu ( Husu - hezaretinde yapıl (aştır. Bü müsaba - «Seğmen»liler kema Fotoğraf müsabıkları toplu olarak göstermektedir. Pazar Ola Hasan Bey Diyorki: , — Hasan Bey bu harbe hile İ barbi dense yeri varl dirdikleri s Almanlar paraşütle in- askerler vastasile., istasyonunun çalışmaları Naztili (Husust) — Nazilli pamuk ıslah İstasyonunun çalışma hedefleri, ıslah edilmiş pamuk ektirmek, pamuk ekim sahasını, genişletmek, pamuk Zzi- raatinde maliyett düşürmek gibi esas- larda toplanmaktadır. Bu hedeflerden birincisi tahakkuk! etmek yoluna girmiş ve 'Türidyede 23 vilâyette pamuk tohumu (akala) cinsi tohumla tebdil edilmiştir, Şimdi ekim tamamen ıslah edilmiş tohumla yapıl. maktadır. İstasyonun mesaf bölgesine dahil bı vilâyetlerde her yıl ekim nisbeti arttı- rılacaktır. 4 yıl önce Ege pamuk bölge- sinde 30 bin balya kader muhtelif cins ve kalitede pamuk istihsal olunabil - mekte fken 939 yılı sonunda bu mikta- rın 108 bin balya saf akala cinsi pamu- ğa yükseldiği görülmüştür. Gelecek sene istasyon tarafından çitçiye pamuk tohumu tevzii yapılmı- yacak, yalnız maliye ekim usullerinin ıslahı yolunda ziraat Aletleri temini ile uğraşılacaktır. Pa - muk #raatinde halen kullanılmaya baş- lanmış olan mibzer ve sayvan çapası bile maliyetin azalmasına medar ol - muştur, Bütün memleketle çırçır fabr'kaları- nın İstasyonun kontroW! altına alınması İçin milessese tarafından teşebbüsata girisilecektir. Bu suretle hem istihsal olunan pamuk miktarı kat'i olarak bili- necek, hem de çiırcır fabrikalarında testereli çırçırlar çoğaltılacaktır. Bu yıl istasyon Manisa. Muğla. An- talya, Burdur. İsparta vilâyetlerine ve Dinar kazasma bir milvon yüz bin kilo kadar gkala pamuk tohumu tevzi et - miştir. İstasyon hergün birçok çiftçi - lerden gelen sorgu mektublarına cevab- lar vermektedir. Mektubların çoğu süf| ve ucuz tohum tedariki fle samağu sıra- ya ekmek ve sayvanla ocapalamak için Mzsm olen makinelerin nerelerden te- darik edileceğ! hakkındadır. 1931 de 25 Urava tedarik edilen cift sıralı pe- muk mebzeri 1936 da 105 Yraya 1938| de 145 Hraya ve 1940 da (250) liraya) ve güçlükle tedarik edilebilmektedir. | Halkın teknik ziraate gösterdiği vük- sek alâkayı ifade eden bu hal karşısın- da pamuk fstasvonu makine #mAl elti- rip çiftçive maliveti Satı üzerinden satmak icin tesebbiiklere (girişmiştir. Bu husustaki tesebbüeler pemuk satış koomeretifleri tarafından da finanse edileceği anlasılmışt ( Küçük memleket haberleri > # Lüleburgazda borsanın tekrar açılması etrafında yapılan teşebbüsler üzerine Trak. ya mıntakası Ticaret Müdürü Mas'ud Şar - man şehrimize gelerek tetkikalta bulunmuş ve bugün Edimeye avdet etmiştir. Haper aldığımıza göre borsanım açılması için icab eden noksanlar tamamlanmış ve keyfiyet Vekâlete bildirilmiştir. X Lüleburgaz Halkeri temsili kolu genç , leri köylerde açık hava temsilleri vermek £. çin hazırlıklara başlamıştır. 4 Uzunköprü, Keşan, Gelibolu kazaların. daxil maarif işlerini teftiş (o ottikten sonra Trakya Umum! Müfettişliği Maarif Müşavi. ri Fâkir Erdem Çanakkaleye gitmiştir. indirmek için Müşavirimiz Veli Atıf Ulusoğlunu ziyaret ederek Vilâyet maarif işleri etrafında görüş. tükten sonra orta mektebi ve bazı fik okul - ları teftiş eylemiştir. Pükir Erdem teftişlerini bitirdikten sonra Tekirdağ yolu le Fdirneye dönecektir. X Yongat hususi muhasebe müdürü Lemi Dicle Elâzığ hususi muhasebe müdürlüğüne teyin edilmiştir, Hasan Bey — Kibette eder- ler, okumuyor musun, gökten «Son Posta» nin tarihi tefrikası: 56 ii Su işkencesinden yarı boğulmuş bir hale düşen zavallı şimdi havayı yutar gibi teneffüs ediyordu. Çok zayıf bir sesi Durun söylüyorum -dedi- vesikalar yukarıda merdivende ve devam edema - söylemeden ölecek diye ödü kopuyordu. — Devam et Şerefettin, devam et! Saklama söyle; söylersen bütün bu iş - kencelerden kurtulacaksın, rahat ede - çeksin, Artık öleceğimi biliyorum. Fakat işkenceye tahakmmülüm kalmadı, söy- liyeceğim. — Söyle hangi mernivende? — Birinci kata çıkanda, on Üçüncü ba- samak yaylıdır. — Sönra, sonra? BAYBARS den sustu, Şom'un başını dürttü. Tlani! Yuzan: Hasan Adnan Wi Şerefettinin anlattıkları yük bir merakla okumıya başladı. «Ey adi ve Ünvanı meçhulüm olan in- san! Mademki metrukâtımı ele geçirmek haretini göstererek Fir'avunların de« finesinden haber veren şu vesikulara nsil oldun, şu halde ömrünln elli yılını bu es- irarı çözmiye hasrederek nihayet muvaf- fek olan şu bedbaht ıhtiyarı hayırla yâd et, Şimdi kasta döşeğimde kanımı emip. damarlarımı kurutan zehirli sıtma nö - betlerinin verdiği şu birkaç dakikalık mühlet esnasında hayat ve maceramı ki- saca anlatmak istiyorum. Ben Sicilya a - dasının Sıragöze şehrinde doğdum, öm- İrönü ilme vakfetmiş ösil bir Lâtin ailesi- ne mensubdum. Küçük yaşımdanberı Ta- Jmal Göğsünden bir hırıltı çıkıp göz kapak-| çitus ve Titusdan başlıyarak, Katan, Ya EA e AM YOK- | hudi Nikolâ, Strabon gibi birçok Roma adı, — Yaşıyor, bayıldı galiba. İsrail sen! müverrihlerinin ve Herodot, Tosidid, Ksenefon gibi Yunan meşahirinin mev - i r İl Üzerini ört ve bir bardak sıcak süt ver-| sud olân bütün âsarını tetkik ve tetebbü Birkaç gün daha yaşaması lâzım. Sonra Kâfurla dilsize dönerek: Haydi yukarı çıkalım “dedi- sabah olmadan bu işi halletmeliyiz. Birinci kata gelince, merdivenin on Ü- çüncü basamağına kadar çıktılar, Şem'un basamağı dikkatle tetkik etti. — Basamak yaylı imiş, halbuki öbür- lerinden hiç farkı yok. Hakikaten üç parça tahtadan ibaret o- lan basamak fk nazarda ötekilerden a - yırd ediletek hiç bir husüsiyet göstermi- yordu. Acaba bizi kandırdı mı diye düşünen | Şem'un: — Kırk gün arasık bu basamağın ya- yını, hünerini keşfedameyiz. Yapılacak bir şey var Küfür, git bir kazma getir parçalıyalım, bakalım bir şey varsa var, yoksu ulacağı olsun. Kâifür bir kazma getirerek merdivene bir kere vurdu. Birden basamağın ön tahtası bir dolab kapağı gibi böyük bir gıcırtı açıldı. — Mükemmel! İhtiyar doğru söylemiş. Kapağın açılması ile meydana çıkan İboşlukta siyah demir bir kutu vardı. — Haydi KAfâr şu kutuyu al odama gi- delim. İ Dev cüsseli köle dilsizle beraber Şem'unu takib etti, Kutuyu bir masanın üzerine bıraktılar. Onlar dönerken ihti - yar şarlatan seslendi. Durun bir dakika, çok yoruldunuz bir nar şerbeti vereyim. Zenci kar gibi beyaz dişlerini göste - rerek dil kolundan tutu. Şem'un bi- yük bir testiden iki kupa doldurarak kö- Jelere sundu. Onlar ağızlarını şapırdata rak bir nefeste kupaları başalttılar. — Artık gidip istirahat edebilirsiniz. Yalnız kaldıktan sonra iskemlesini çe- kip kutunun karşısına oturdu. — İşte aylarca süren bir mücadele ve araştırmanın sonu, Firavunların define- sini haber veren vesikalar bu kutunun içinde... ileri titriye titriye kutunun kapağını açtı. Burada bir tomar kâğıdla hemen parçalanıp erlmiye yüz tutmuş İki papi- rüs vardı. Evvelâ tomarın en üstündeki kâğıdı açtı ve arabpça muhteviyatını bö- C Edirne, (Hususi) — Lisenin ayrı sınıf ve grupları (o öğretmen- lerile âyrı ayrı köy- lere yaya geziler yap maktadırlar. İlk haf- ta dördüncü sınıftan bir grup Bosna köyü- ne, İkinci haftada Ha- sanağa köyüne gidi. # miştir. Bon defa son | sınıf talebeleri mu allimlerile (— birlikte Havaris köyüne git- İ mişlerdir. Bu köyden bir çocuk grupu ile Yenikâye — gidilmiş yemekler yenmiş, İettim. Okuduğum âsar arasında bilhassa Herodot İle seyyah Teodorun Mısırda | Fir'avunların devrine ald garib ve muh İteşem eserler hakkında verdikleri malü- mat pek ziyade merakımı celbediyordu. Artık kadim Mısıra sid her ne ele geçi - rirsem büvük bir alâka ile tetkik ediyor ve bu yoldaki malümatımı genişletiyor- dum. Bilhassa ikinci Batlenyosun emrile Mısırlı Manitonun yazdığı tarihin nadir bir nüshasını ele geçirmem (benim için pek istifadeli oldu. Bu merak ve alâka avaş, yavaş bende Fir'avunların ösarını yakından seyir ve temaşa etmek arzusu- nu uyandırıyordu. Henüz yirmi! beş ya- İşmda iken Kahireye gelerek İslâm dini ile müşerref oldum. Artık tetkik va keş- fiyat için önümde çok geniş bir saha mevcuddu. Aylarca, abideler, mezarlar e ehramlar arasında gezip dolaştım. Şim di merakımı en ziyade tahrik eden şey ehramların medhelini bularak bu muaz- zam ve aşılmaz teş yığınlarının sakladığı esrarı görmekti. Fir'avun mezarları olan bu abidelere gömülmüş ölülerin bütün ypet ve zikiymet eşyalarile gö- rini bildiğim ların içine girersem elde edeceğim ser - vetin azameti büsbütün beni tabrik odi- İyordu. Gerçi bu tariha kadar geçen bin- lerce sene zarfında bu binalara girmek ar- zusile yüz birilerce insan uğraşıp didin - mişlerdi amma, esas itibarile hiç kimsa buna muvaffak olamamıştı. Bu arzuya kapılanlar bilhassa başta birçok hüküm- darlar, ehramın medhalini bulmak için haric! duvarlarını sökmek gibi pek güç, pek yorucu bir işe teşebbüs ederek neti- cede daima hüsranla karşılaştılar. Bu heyulâların inşam uğrunda olduğu gibi içine girmek yüzünden de kim bilir nice canlar telef olmuştur? İşte o kurbanlar- dan biri de benim. Ter'hin.zikrettiği di - ğer meraklılar arasında bilhassa Abbasi halifesi Me'mun define bulmak hevesile pek çok uğraşmış ve nice çalışmadan son- ra haricden bir hufre açabilmişti. Bura- dan yalnız kabirlerden ibaret bir mahal, İle girilmiş ve diğer odalar gene gizli kal- mıştır. (Arkan var) Edirne lisesi talebesinin köy gezileri İebesinin köy gerileri |) inen askerler kadın kiyafe- gehre dönülmüştür. Resimde liselileri karşılıyan köy öğretmenleri ile mili tinde imişleri, seli köy çocuklarını görüyorsunuz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: