9 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

9 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Evet. Herşarı» Günkü. ağızlık da| 6 Sayfa © (Memleket EE Spor bölgelerinin yeni | Konyada yapılacak tahsisatı tesbit edildi 18 -20 yaşındaki vatandaşların mükellefiyete tâbi tutuldukları bölge kazalarına 400 zer lira tahsis edildi Ankara (Hususi) — Beden "Terbiyesi VW — mum Müdürlüğü 1940 mali yılı bütçesindeki bölgelere yardım faslınin merkez istişare heyeti kararile yapılan taksiminden bölge. lerin idari faaliyetlerini yürülebilmeleri iç: # Din lira ayrılmıştır. Beden terbiyesi Kellefiyetinden, şimdilik istima edilen: Ağrı, Bingöl, Bitliş, Erzincan, Hakkâri, Muş, Sürd, Tuüceli, Van bölgelerine yardım yapılmamış. 18-20 yaşındaki vatandaşların mükelie, tine tâbi tutuldukları bölgelerin beher azasına (400) er lira hesabile para tahsis edilmiştir. Vilâşet merkezleri iki kaza far. zile 800 ira hesablarmiştır. Gelirlerinin mü. #andesi dolayısile; Afyon, Çunkırı, Eskişehir, | Alhettin Tanguç Giresun, Kayseri, Kütahya, Kastamonu, Kır. şehir, Ordu ve Yozgad bölgelerine yardım yapılmamıştır. 18.20 yâşındaki yurddaşlarin mükellefiyete tâbi tutuldukları bölgelerdeki! beher kaza başına 625, vilâyet merkerleri isin de 1260 lira hesab edilmiş ve bu bölge, lerden: Ankara, Aydın, Bursa, Balikesir, E. dirne, Gazianteb, İçel, İzmir, İstanbul, Ko. caeli, Manisa, Samsun, Trabzon, Zonguldak ve Seyhana yardım yapılmamıştır. Diğer böl, gelere yapılan yardım miktarı şunlardır: Amasya 283, Bilecik 1380, Burdur 1210, Bo- Mi 800, Çorum 207, Denizli 658, Diyarbakır 225, Bânığ 1777, Gümüşhane 1098, İsparta 1068, Konya 254. Maraş 664, Malatya 920, Mardin 2910, Niğde 170, Sinob 598, Sıvas 754, 'Tokad 500, Urfa 850, Antalya 3849, Çanakka. le 4808, Çoruh 1247, Erzurum 2320, Hatay 2925, Kars 4110, Kırklareli 1240, Muğla 2921, Rize 1232, Tekirdağ 1925. Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü, bölge. lerine bir tamim göndererek bölgeleree yap. tırlacak spor saha tesislerinin demirin ya. pilacaklarının bir müddet çeri bırakılması. mı ve inşaat faaliyet şimdilik tedariki mümkün olan yerli malzeme ile yapılabile. cek kısımlar üzerinde temerküz ettirilmesini bil tir İzmitte su sporları müsabakaları İzmit (Hususi) — Su sporlarma çok mü - said olan şehrimiz geçen hafta büyük bir deniz sporu günü yaşadı. Birçok halkın sey | Birinet Nesrin Uçar, (Kâğılepor), ikinci yazıyorum : Vardar, ikinci deniz neferi Bürhan Balaban. ikinci AN Taş Taşkay: İki çifti mirakar, tin Yürek. İki çifte fütalazda Mustafa Memişsğa, 4 tekli fütalarda! Birinci Mustafa Memişağa, ikinci Kâğıdspordan Yü seyin Öymen Yelkenli sandal y Baydar, İkinci Ahmed Acar, Yaşarın İdaresindeki filika, Bayanlar arasında tek fufa yarışla dest Uçar (Kâğıdspordan) Yüzmelerde: 200 metre kurmağalamada * Birinei Akyesilden R yurdundan Niyas! Aygır 400 melfe serbestte: Birinci KAğdapordan Mehmed Gökçe, Ikinci Akyeşilden Half Ka. nisıcak, Sarp! müsabakalarında! spor, ikinel Kâğıdapor. Bundan baska ayni gün, Halkevi spor kol Birini Kâğıd | başkanı ağırseza mahkemesi reisi Nal Töre-| nin orjinal bir bulusu İle köylü sporcular sehirli sporcular arasında hâla? cekme, gülle vılmış ve kövlü sporcular şehirli sporcuları yenerek merasimle madalya almıslardır Kâhtada bu yıl mahsul çok iyi Kâhta (Hususi) — Kâhtada bu yıl mah- sul pek bereketli o Mahsulün bi- çilmesine başlandığı gibi, pirinç o mahsulü Üzerinde de çalışmalar devam etmekledir. Bu yıl pirincin de gecen yıla nazaran be- rettiği müsabakalar gerçekten bir intizamla tereyan etti ve zevkli, heyecanlı bir surette reketli olacağı ve köylünün bundan azami istifade edeceği muhakkaktır. Adapazarı - Hendek sporcularının karşılaşması | Adapazarı (Husu- si) — Resim Adapa- zarının en yeni klübü olan Detaspor takımı- ni göstermektedir. Pek yeni bir mazisi olan bu klüb kisa za- man içinde sıkı ve muntazam çalışmalar sayesinde diğer klüb- ler için ciddi bir rakib olmuştur. Detaspor | Tem - muz Pazar günü Hen- değe bir spor gezinti- si tertib etmiştir. Öğ- leyin sporculara Halkevinde bir ziyafet ve- rilmiş, ve saat 17 de maç başlamıştır, Ha - yanın. güzelliği, mümtaz ve oldukça kala - balık bir seyirci kitlesini sahaya toplamıştı. Birkaç dakika sonra, müddeiumumi ile Herşar, sorgu hâkiminin konforlu çalışma odasında karşı karşıya oturmuş bulunu -| yorlardı. Herşar, müddelumuminin esraren- giz dalgınlığını bozmıyacak kadar nazik, o- ba, sual sormiyacak kadar da saygı bilir bir adamdı. O gün gelen mektubları tetkik e- diyormuş gibi görünüyordu. Bir taraftan da, hissettirmeden, urkatlaşını gözetliyor. du. Müddeiumumi, hâkimin geniş masası önündeki koltuğa gömülmüş, gözlerini kar- şundaki kütübhanenin raflarını dolduran kitabların yaldızlı cildleri üzerinde gezdi- riyordu. Söze başlıyan müddeiumumi oldu: — Herşar... Sen benim en yakın dost- larımdansın; sana, karıma karşı bile bes - İemediğim bir güvenim vardır, — Bilirim... Benim de sana karşı olan duygum, seninkinin aynidi Müddeiumumi güçlükle konuşuyor gi - biy — Bütün meslek hayatım namuskârane geçti... Benim mesleğimde azıcık o aksıyan bir tarafımı gördün mü?! Hakim Herşar canlı ve samimi: — Aslal,. Dedi, — O halde itiraf ediyorum... Ben bu ağızlık ile boyun atkısını sana vermek ni- yetinde değilim!, Herşar gözlerini, müddeiumuminin göz- lerine dikti: — Anlıyamadım... Ciddi mi söylüyor- sun?! Diye sordu. Müddeiumuminin sesi gayet çikıyorduz Oyun çok samimi ve daha ziyade Detalıla- rın hâkimiyeti altında cereyan ederek 4-2 Detalıların o galibiyetile © neticelenmiş - tir. lime, kalbinin kopmuş bir parçasi imiş gibi, çok kuvvetli çıkmıştı. Herşar, hayret içinde kalmı — Serjin mi?,. Emin misi Tamamen... Evvelâ boyun atkısını, güvercinliğin arkasındaki bodur ağaçların üzerinde buldum.. Bir an tereddüd ve şüp- be ettim... Bunu karımın kendi elile ör - müş olmasına rağmen her türlü tesadüf o- labilir, oğlumun boyun atkısının da bir eşi, bu cinayet yerinde bulunabilir.. dedim... Devekuşu hikâyesi... Başımı kanadımın al- tına koydum... — Şimdi sen, Serjin bu cinayete karış - mış olduğunu mu zannediyorsun... — Serjin... Bu ipek gibi güzel çocuğun kanlı bir vak'aya karışmış olacağını kabul edemem.. fakat. bir hâdise de var: Dün, öğle yemeğine bize gelecekti. Haftada bir kaç defa Paristen bize gelir. gelm. «Bu sabah bir mektubunu aldık.. özür dileyor. — Bunda şaşılacak ne var?.. — Pulun üstündeki damga... Mektub Kreyl'den verilmiş... Herşar: — Kreylden mi?,. Kreylden mi?.. Diye mırıldandı. şti. ; — Evet. Rammar . Evvelâ hiç bir şeyden şüphe- Aalikamli bir. i nihayetlendi. Bu müsabakalarda kazananları 'Tek çifte sandal yarışında birinei İbrahim! İki çifle sandal yarışlarında! Birinci Paslı e ada yavrularında: Birinci Kara - j müzselden Ömer Poyraz, ikinel Ali Taş De, Bir çifte fütalarda: Birinci Herekeden Ni- had Apaydın, ikinci Kâğıdapordan Salihat. Kâğıdspordan ışlarında : Birinci Reşad Askeri filika yarışlarında: Birinci teğmen Şerketin İIdaresindeki filika, ikinci gedikli İmer, fkinci İdman atma, ip tırmanma, güreş müsabakaları ya, SON POSTA yeni parkın yeri mahzurludur ! Konyadan yazılıyor: Konyanın Sni- tanselim camisi ve müze civarında, Muammer bev, Fahrettin paya, Alâet tin tepesi, ordu müfettişliği, fisenin karşısında ve Atatürk heykeli yanında olmak üzere yedi parkı vardır. Bu parklar halk için en güzel istirahat yerleri olmaktadır. Fakat haktan bü. yük bir kısmı daha etraflı bir gezinti yapmak arzu eflerse Meram bağlarına doğru uzanır, Belediye bu umumi arzuyu görünce yerinde bir kararla burada bir park vücuda getirmeği düşünmüştür. Bu parkın ortasında da bir gazino binası olacak, bu şekilde halkın her türlü ar. #üse yerine | getirilmiş bulunacaktı. Şehirli için sevinilecek bir karar Ancak bütün halk bu parkın Meram bağlarındaki kır kahvesi yerinde vü - cuda getirileceğini beklerken, tahmin. ler tamamen yan'ış çıkmıştır. Beledi. ye bu parkı, bu kahvenin karsısmdaki, daimi sel baskınlarına maruz bulu - nan yerde kurmayı kararlaştırmışlır. Buralarda Meram deresinin suların karşılayacak sed namına bir sey yok. tur, hele derenin yıllardanberi ayi lanmamış olması hu mahalli büsbi tüh su hücumuna maruz bırakmakta. dır, Bir mütehassısın böyle bir yerde park yapılmasına itiraz edeceği mu — hakkak sayılır, hinnenaleyh belediye. nin her seyden evvel ehlinden alına. cak ranora İstinad etmesi iârım gelir, Simdiye kadar bövle bir muame- le yapıldığı hakkında bir haber duyu. mamıştır, Ayrıca cukur olan bu yerin dört ta, vafı sık ağaclarla kaplıdır, bir su hö- cumunda parkın bütün teferrüati hir anda kavbolur ve erce xu İstili, sından kurtulamaz. Hs'buki Eski Çelebi yazlık konağı ile buna bitisik bağlar park için en mökenmel verlerdir. Beledivrnin her sevden evvel sehrin menfaatini düsünerek bu kararını tâ, dil etmesi ve bir mütehassıs hevetin raporuna İstinad ile yeni bir karar ması dağru olar, Mersinde başlıyan bölge futbol maçları Mersin 8 (Çankırı muhabirimizden) — Grup maçlarına burada bugün valinin bir hitabesile başlanmıştır. Sabahleyin saat 8 de bölgenin yüz genci alay halinde Mersin sokuklarından tezahüratla geçerek kızlada- ki Atatürk büstü önünde tazim sükütu yap- | mışlar, çelenk koymuşlardır. Öğleden sonra yapılan maçlarda da İç- el Urfayı 7-0, Diyarbakır Mardini 2-1 yen- mişlerdir. Yarın Hatayla Malatya, Seyhan- ln da Çankırı karşılaşacaklardır. Denizli Halk Sandığı Hususi) — Açılmasına evvelce verilmiş olan Halk Sandığının faali yete başlıyacak olan ajanlığını tesis e üzere Halk Bankası memurların Baykal ve Hifz: Denizliye gelmişlerdir. izli — No. 9 — yahatine çıkmıştır.. dedim.. Fakat, arka - sından... Lüno bana telefon etti, Kreylde İbir Rüs öldürülmüşl.. Sanki, kalbime bir İ hançer #apladılar... Ben.. Serji seviyo - rum... Herşar... Öz oğlumdan farkmz.. bel- k — Bütün bunlar bir tesadüf olabilir... Kat'i deliller olmayınca oğluna katil dam - gasını vuramazsın Andriyö... — Damgayı vurmuş değilim... Fakat.. oh... Hâdiseler var.. Bu sabah © karımla, Serjin birkaç aydanberi çok değişmiş ol - duğunu O konuşuyorduk... Sana evvelce bahsetmiştim... Hani babasının o birakiniş olduğu mektub... Evet... İçinde ne yazılı olduğunu size hiç bahsetmemiş — Çocuğun ruhundaki büyük deği; de bu mektubu okuduğu günden başladı... — Sanlise de sık gelmemeğe başladı de- | ğil mi? — Hisedilecek kadar.. fakat, her gel- mediği zaman da, sebebini mutlaka anla - tır.. Hant& öyle ki, bu son seferinde, bu va- zifesini mektubla yaptı... — Şu mektubu okuyabilir miyim An - iriyöd! İelumumi ceketinin iç cebinden Müddelumuı Senelerdenberi o kovaladıı — hede - fin “varılmış ve aşılmış olması içinde ani bir üzüntü yarattı ve bu üzüntü akabinde yeni arzularla tutuşmuş bir halde yumruk- larmı sıktı, Akşamın ılk melteminde ana yurdun, Kıpçak illerinin sert ve temiz ha- vahim duyar gibi olmuş ve coşkun bir nos- talji darbesile yerinden fırlamıştı Dinamik bir inkişaf u- yanıyor, bu ülkenin iklimi, sınırları ona hö- lâ ağır ve sikici geliyordu. larla bahçenin merdi de gene karlı dağların ve Bozkırların ha - yali tütüyor, gözün alabildiği kadar geniş ve karla örtülü bir yaylada at koşturmak, ağaçların dallarında biriken iti kar taba - kalarını avuçlıyarak içmek ve içindeki bü- yük susuzluğu dindirmek istiyordu. Bu dü- şüncelerle bahçenin arka kapısından da ge- İçerek yarı karanlık, ağaçlı bir yola gel - misti, Birden ağaçların arasından yükselen bir ses günün varlığından uzaklaşan hü - kümdarı bir elektrik darbesi gibi sarstı: — Baybars", O hangi cür'etkâr insandı ki ona | basit bir isimle hitab edebilsin? Eski bir i yadla eli bançerine gitti ve hiddetle gürledi: — Kim var orada? — Beni tanımadın mı Baybarı? İri bir adam üzerine doğru yürüdü. Bir başka gölge ağaçların dibinde duruyordu. Baybars hançerini bıraktı ve beyecanlı bir sesle mırıldandı: — Yanılmıyorsam Emir Alâettin?. — Evet benim Melik hazretleri. Hü - kümdarları isimlerile çağırmanın büyük bir küstahlık olduğunu bilmekle beraber ihti- yar babaları bu kaidenin haricinde sanmış tim, Baybars birden büyük bir teesür duya- rak ihtiyar enürin ellerine sanıldı ve arka arkaya öptü — İhtiyar babalar oğullarını diledikleri gibi çağınp, diledikleri gibi tekdir ederler. Baybars kıymetli efendisine karşı gör termiş olduğu vefasızlıktan dolayı her türlü mücazata lâyık — Ba güzel sözünle gene bütün gönlü- mü kazandın, seni kucaklamak istiyorum Baybars, Yiğir hükümdar kendini daha on dört yaşında iken Şamda satın alan ve bir ev- İhd gibi okutup büyüten efendisinin göğ - «üne atıldı. İhtiyar sevincinden ağlıyordu. Baybars da gözlerini uğusturduktan sonra: — Felâketler ve gaileler yüzünden uzun zaman Sizi amamakla beraber O bana karsı gösterdiğiniz babalığı hiç bir zaman unutmam. Bugün bu hatırayı adıma ekle - mek suretile size karsı bir kadirşinaslık e- seri gösterebilirsem kendimi bahtiyar ad - dederim. Yarından itibaren ünvanımı «ze nisbetle Baybars Alâettin Bendkdarı ola » rak zikrettireceğim. Misir hükümdarı Bay- barsiz esasında civanmerd bir Alâettinin İiyi yetiştirilmiş bir kölesinden başka bir şey olmadığını tarih muhakkak kaydetmelidir. İhtiyarın boğazında bir sevinç hıçkırığı toplanarak şu cevabı verdit — Asıl ben bahtiyar bir faniyim ki ey Baybara sana rastçelmekten başka hiç bir hünerim olmadığı halde sef senin sayende adımı tarihe geçirmiş olacağım. Simdi se- | evvelâ mühütü dikkatle muayene etti. Son- Ta mektubu açarak iki defa okudu; ve mek- tubu müddelumumiye geri verdi: — Andriyö.. dedi.. ilk bakışta her şey tabi görünüyor.. Sevimli ve güzel deli - kanlı. bu geceyi. arkadaşlarile beraber ge- girebilir... — Zarftaki eKreyl, Saat 20,30» dam- gasnı ne ile izah ediyorsun?.. — Bilmem... Fakat bence, oğulluğun Kreyl'e caniyane bir kasıd ile gelmiş ise, sana bu mektubu Kreylden postaya ver- mezdi,.. — Kreyle gelirken, mektubü (postaya verirken böyle bir kasdi olmuyabilir... Sorgu hâkimi ayağa kalktı: «Adriyöl.. Andriyöl,. Kendimizi şaşırtmıyalım.. âde- ta bir roman plânı çiziyoruz amma.. te - meltaşı yok!.. Serj, dün yemeğe gelme - miştir.. sana da mazeretini bildiren bir inektub göndermiştir. Fakat, zarfı Kreyl damgasını taşıdığından ve sen de cesedin civarında olğunun boyun atkısna benzi - yen bir atkı bulduğundan, oğlunu Maruki- nin katili olarak suçluyorsun. Zavallı dos- tum.. bence, bu biraz süratli gidiştire dedi. — Sigara ağızlığım unutuyorsun! Ağızlığın Ağaçlar arasındaki gölge Yazan: Hasan Adnan Giz — Emret baba, Her ne dilersen yerind getirmek benim için bir namus ve vicdasi borcudur. İhtiyar ağaçların arasında duran göl » geye seslendi: — Zeliha! ) Yeşil gözlü kız benzi saz gibi bir mumya halinde Baybarsın eteklerine sarıldı. — Kızımı, küçük Zelihayı her halde tanıdın Baybars? Kızım aylardanberi hasta © ve bedhahttır. Senden şifasını dilenmiye i. Gözün-| geldi. — Elimden gelen her şeyi yaparım A « Mettin. Tek çaresi bulunan bir derd ol - sun bu. — Kızımın nişanlısı olan genç bir se - nedenberi bu kalede mevkuf bulunuyor. Baybars hayretle sordu: im bu genç Alâettin? urettin Aybey. — Aybey ha?! Baybars elini başına götürdü, Mesele ça- tallaşmuştı. z — Demek Aybeyin oğlu kızınızı ala “| caktı, — Evet birbirlerini seviyorlardı. Na « rettin Ali bunun için saltanatı bile terket- mek raddelerine o gelmişti da bal'olundu ve bedbaht oldular. Ba mü « him mesele karşısında Baybars hiç bir ka- rar veremiyordu. — Burada konuşamayız Alâettin -dedi- içeri girelim. Üçü birden bahçeye girdiler. Efendisinin yegâne dileğini yerine getirmiye hazırla - nan Baybars bu dileğin ehemmiyeti karşı" sında ne yapacağını, ne «öyliyeceğini şa - sırmıştı. Ondon istenen şey alelâde bir mevkufun tahliyesi değil, eski bir hüküm- darm serbest birakılmasıydı. Kölemenler arasında birçok taraftarları ve lütufdideleri bulunan Nurettin Aybeyin tahliyesi yeni bir karışıklığa sebebiyet vermez miydi? Onun bu sükütundan endişesini sezen oAllettin koluna girerek fısıldadı: — Endişeni seziyorum Baybar, sana namusumla temin ederim ki Nurettinin sul- tanlıkta zerre kadar gözü yoktur. Baybarsın gözü karşısında ran bir insana ili gibi imdadına yetişmişt. — Müsande ederseniz oAlâettin -dedi- bu meseleyi biraz kölemle görüşeyim. Ve zeki kölesini onlardan bir hayli uzağı gö- türerek şiddetle omuzlarından sarstı. — Müşkül bir mevkideyim Bilik. Tasav- vur et ki yarın sen hükümdar oldun ve ben nden ricaya geliyorum. Tabii benim bu leğimi yerine getirmek isterdin. — Her halde sultanım, — Fakat bu dilek Nurettin Alinin tah- liyesi gibi güç bir şey olsa gene yapar miy- dın? Emir Alâettinin kızını Nurettin sevi - yormuş. İhtiyar şimdi benden onun serbest bırakılmasını istiyor. Bana bir saniye için- de bir fikir söyle. Benim yerimde olsan ne yapardın? — Eğer Nurettin kızı cidden seviyorsa derhal serbest bırakırdım. — Serbest imi bırakırdın? — Evet, Seven bir insan için aşktan bü- yük bir saltanat yoktur. (Arkası var) — En ufak bir şüphem yok... Üniver - site ilk lisans imtihanını kazandığı zaman ben alıp hediye etmiştim. Üzerinde ismi- nin ilk harfleri vardır. «8. A, B. — Serj Boranof Andriyön. Herşar hafif bir ıslık çaldı ve: — Çocuğun Kreyle gittiği muhakkak. fakat. maksadı neydi? Bizim çözeceğimiz bur Müddeiumumt kalktı, masayı dolaşa - rak elini arkadaşının omuzuna koydu, te- miz bakışlı gözlerini sorgu hâkiminin göz“ lerine dikti — Teşekkür ederim Herşar.. dedi. Za- ten senden başka türlü bir hareket bekli- in bana kuvvet vermeğe,. saat- imi kemiren” şüpheyi atmağa etmek Ben ilâhi gil, ben masumiyetini isbata çalışacağım! — Kreyl cinayeti ile sen uğraşma An - driyö! — Hayırlı. Benim bu meseleyi barak - mam, Serjin katil olduğunu kat'i olarak kabul etmiş olmaklığım seklinde tefsir e - dilir. Böyle bir tefsir de, çocuğu uçuruma sürükler... Fakat başka bir yol var. dos- tum.. biz birbirimizi çok yakından tanırız.. cemiyet ve adalet mefhumları üzerindeki düşüncelerimi bilirsin. OKatl, cinayetini hangi sebeblerle işlemiş olursa olsun, be - nim nazarımda daima bir canavardır. Bun- dan sonra, mesleğimi terk bile etsem, be- nim, mevcudiyetim, feci bir şey olacaktır. pi ATE e -İ SE mi

Bu sayıdan diğer sayfalar: