14 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

14 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

şe Gi vr A a ll a 7 e ea A EE. —. li m Sa Alpullu şeker fabrikası yeni faaliyetine geçmek üzere İlkbaharın yağışlı gitmesi pancar zeriyatını ve sökülme! rini işini geciktirdi - Kozacılık kursu bitti Kozacılık kursu Kız talebeleri fenni şekil paketleme ame Edinme (Hususi) — Alpullu şeker fab- rikası yeni sene faaliyetine başlamak üzere hazırlıklara girişmiştir. Aldığım bir habere göre, şeker fabrika- si bu sene kampanyasına Ağustos sonları- na doğru başlıyabilecektir. Malâm. olduğu üzere, ilkbahar mevsi -| minin yağışlı gitmiş olması pancar zeri; bina iş olduğundan pancar sökül - mesi biraz gecikecektir. Kozacılık kursu Bir müddettenberi devam etmekte olan kozacılık kursu tamamlanmıştır. İnficar de- virlerini şehrin hususi dutluklarında pratik olarak gören amatör gehçler bu sene b yıldan üstün verimle ortaya çıkmışlardır. | Dutculuk, kozacılık (eski yıllardan çok farklı olarak ilerlemekte ve hızını almak - tadır. Kozu fiatlarının borsaya göre nie - betsiz derecede düşük oluşu devlet ma kamlarının haklı olarak dikkatini çekmiş - tir. Edire, Meriç ve Uzunköprünün koza ları da 15 kuruştan daha aşağı satıldığı söyleniyor. Kilo başına 15, 18, 20 kuruş! fark etmesi bir fiat düşürme ve hile işi ok duğundan bu hareket şüphesiz kanun yolu ile aranacaktır. Mintaka ticaret müdürü bu işler için E- dire ve Uzunköprü piyasalarında meşgul bulunmaktadır | Musevi mektebi kapanıyor Şehrimizdeki ekalliyet © mekteblerinden #müsevi ilk okulunun bu ders senesi başın - Malkarada hava hücumu tecrübeleri Malkara (Hususi) — Hava tehlikesine kârşı korunma hakkında verilen mütead - did konferanslar halk tarafından ciddi a - İâka ile takib edilmiştir. Bir çok yerlere sığınaklar yapılmiğtır. Geçen gece tecrü - be mahiyetinde verilen alarm işareti üze - rine kasabanın bütün ışıkları söndürülmüş| ve halk intizam ve sükünetle bu müddeti geçirmiştir. Alâkadar memurlar | tarafın - ğan o müddet içinde yapılan tetkikatta İyi neticelerin alındığı tesbit edilmiştir. Kasabamızın en havadar yerinde olan jandarma idaresi ve yazında bulunan ce - miratı ve ilâvei inşaatı bitmiştir er taraftan mevsimin gayritabil geç- Mesine rağmen mahsulâtta mahsüs dere - ede fazlalık mevcuddur. Halk isinin ba - #ındadir. Ve zürramızın neş'eli olduğu gi rülmektedir. — Bu kafandan vazgeç... Biliyorsun ki seni seviyorum... Erkek onun saçlarını okşadı, Beriki dı- gari çıkıp merdivenlerden inerken, Fedor da, süratle içeriye döndü ve ihtiyar Fedora rusç — Çabuk aşağı in Fedor... dedi, vakit yaklaşıyor... j İhtiyar dilenci gitti. O gider gitmez, Bo-| ris, divanın üstündeki, biraz evvel genç ka- dının getirmiş olduğu çamaşırları, bir çıkın halinde paketleyip dolabın içine tıktı. Saç! larına bir iki tarak vurdu, ilk perişan ba nl giderdi. Son, masa başına oturarak, te- miz bir nota kâğıdının Üzerinde çalışmal başladı. Fakat kulağı, kapıda, ve merdive deki ayak seslerinde idi. Çok beklemedi birdenbire fırlayıp kapıya koştu. Hâlâ vu- rulmakta olan kapıyı açlı. İçeriye bir genç kız girdi: bu, Sandra Marukin idi. İ * : Babasının cenaze merasiminden sonra, Sandra, işine tekrar başlamıştı. Cenaze me- rasimi, Kreylde, pek sads olmuştu; Maru- kinin tabutunu, kızından başka ihtiyar Sof- ya, Luiz Burnel, kasabalıdan jandarma ça- vuşu Lüno taki şti Sorgu hâkimi Herşar babasile kir aynlıkları olan ve babasının ö garib bir soğukkanlılıkla karşılamış olan ,enç kızın cinayette tamamen masum el Suğuna kanaat getirmiş. bu kanaatlerini de emniyet » ri Brussoya kabul ettirmişti. Yalnız müfettiş Forten, ilk günlerde, San- dra hakkında tahkikata girişmişt.. Müfet- kendi kendisine sorduğu | sual şu İdi: «Genç kızın para durumu ve ihtiyaçları me- dir) Babasının ölümü ile ne kazanır?». Bu tahkikat neticesinde vardığı nokta, Maru- de hastalıksız tohum istihsaline liyesine çalışırken dan itibaren kapatılacağını mekteb idaresi maarif müdürlüğüne bildirmiştir. Maarif idaresi keyfiyetten Maarif Ve - kületini haberdar etmiştir. Hava Kurumu idare heyeti seçimi Ankarada toplanan Türk Hava Kuru - mu kongresinin tadilen kabul eylediği ni zamnamesine tevfiken Edirne şubesinin de idare heyeti yeniden teşekkül etti, Yeni idare heyeti buzünkü toplantısın - da riyasete Derviş Maksudu, ne maarif müdürü Yusuf Cemil Öneri, fah- ri mürakibliğe de gümrük müdürünü seç - miştir. Trakya U. Müfettişliği Emniyet müşavirliği Trakya Umumi Müfettişliği Emniyet Müşavirliğine tayin edildiğini yazdığım Ü- ncü U. Müfettişlik Müşavir muavini Ke- İı şehrimize gelerek o vazifesine Kırklareli (Hususi) — Trakya Umumi Müfettişi K. Dirik bugün şehrimize gelerek | Vali İhsan Aksoyla birlikte bazı teftişler - de bulunduktan sonra Lüleburgaza gitti - ler. Trakya Ziraat Müşaviri Uzunköprüde Uzunköprü (Hususi) — Trakya Umu - mi Müfettişliği Ziraat Müşaviri Şevket zi- raat istihsalâtı işleri etrafında İnceleme - lerde bulunmak üzere bugün o Edirmeden şehrimize geldi. : Mumaileyh buradaki teftiş ve tetkikle - rini bitirerek Keşana geçtiler. Adana pamuk ihracatçılarının toplantıları Adana (Hususi) — Adana pamuk ih - racatçılar birliği bugün toplanarak kana - viçe meselesi üzerinde konuşmalarda bu -| Tanmuş,, Yunanistan ve Yugoslavyadan va. ki olan talebleri tetkik etmiştir. o Cereyan Yunanistan ve Yugoslavya ile Türkiye arasindaki pamuk meselesinin inkişafı çok yaklaşı Bu takdirde Çukurova “ pamuklar için yakın ve şayanı itimad iki mahreç temin edilmiş olacaktır. Serbest dövizle Japonya ve Finlandiya» ya Adana pamuklarını satma teşebbüsli henüz müsbet bir neticeye intikal edeme - mişti Birlik yarın Adana valisinin, fabrikatör- lerin, büyük çiftçi ve tüccarların eden muhaberata nazaran SON POSTA Bursada sabıkalı bir sahtekâr yakalandı gün, şeh - e sabıkalı bi tır: İstanbullu olup Şükrü adını taşıyan bu) İ genç, bir kolaylıkla eline geçirdiği büyük -| lerden birinin kartviziti arkasına okartı ge- İtiren gencin b dair» yazı yazarak Bursada bi r. Kart anhibinin imzası atmayı unutmamıştır. Yapılan tahkikattan sonra Şükrünün sabikalı ve sahtekâr oldu- u anlaşılarak sorguya çekildiği sırada bir kız kaçırmaktan altı ay mahkümiyeti ol - duğunu iddia ediyor. Fakat tesadüfen sor- gusunu yapmakta olan hâkim: vaktile İs - tanbul adliy i ğundan ve iy : «Yedek! söbay sahtekârlığından dolayı İstanbulda | vaki olan muhakemenin ne olduğunu» 40 - rüyor. İşte bu anda Şükrü o duraklıyor ve on dört ayn mahküm olduğunu itiraf et - mek mecburiyetinde kalıyor. Son sahte - aca binaen yaptığını söylü- yor. Yapılan tahkikata nazaran, Şükrünün, yedek sübay şahadetaamesi tanziminden, gene İstanbulda bir nefer elbisesi giyerek yedek sübay mektebinde bulunan bir ta - adığının evine gittiği, kendisi o zatın emirberi olduğunu söylemek © suretile bir takım elbise dolandırdığı ve daha bir takım sabikaları bulunduğu anlaşılıyor. Şükrü tanzim edilen — evrakile adliyeye teslim edilerek tevkif edilmiştir. Ölürken beş lira parasını hava kurumuna bırakan fedakâr Türk kadını u renin Salmanlı köyünde Fatma Ertürk adındaki bir Türk| anası ölürken şu Yasi; yapmıştır: İ o 4— Bayusumdaki yastığımın içinde ye - güne servetim olan beş lirayı Hava Kuru- muna verir Balyada Sındırgı usulü tütün | yetiştirilecek İ Sındırgı (Hususi) — Balya (kazasının bazı mıntakasının Sındırgı usulü tütün ye - ak Halk Partisi Balıkesir Müfettişi Doktor Mustafa | tarafından Balyaya Sındırgıdan * tütün Gi - danı gönderilmiş ve tecrübe yapılmak üze- re kırk elli dönüm tütün diktirilmişti. Tü - tünlerin nefaset ve neşvünemasını mahal - linde görmek üzere Sındırgı inhisarlar ek İperi Ragıb Balyaya gidip gelmiştir. Balya İmıntakasının tütüncülüğe alıştırılması mem leket iktisadiyatı için çok faydalı olacak - İsi İr memuriyete Sındırgı tütün zürramın en mühim ihtiyacı Sındırgı (Hususi) — Bu sene Ziraat ve İş Bankalarının tütün zürraıa ikrazatta bu lu mam dolayısile müstahsil çok aikıntı içerisindedir. Bir hayli tütün o mahsulü bu yüzden tarlada kalacak ve yanıp gidecek - tir Trakyada yeni mahsul Edirme (Hususi) — Bugün yeni mahsul, 150 kilo kızılca börmamıza gelmiş ve sa- tılmaştar. pere borsa yakalanmış -| «Son Posta» nin tarihi tefrikası: 88 «Genç Nayman, başını çadırın kapısından çıkarmış seman: ö derken içeride murtuları, asüde bir insanın uykusı rennlim: ediyordu. Gereke geldiği gü: ri delikanlıyı hiç uyku tut nün yorucu hayatı nihayet bulup da her - kesin beklediği is t saati gelince de - Hikanlıyı ani bir ateş kaplıyor, başına üşen binlerce düşüncenin tazyiki altında hemen sabaha kadar düşünüyordu. Bazan son vü- cud takatinin tükenişine o dayanamıyarak bir sarhoş gibi yere serilir ve ancak bir saat kadar süren bir tizışlan sonra ani bir sıçrama ile uyanarak gene melânkolik hül- yasına dalardı. Böyle saatlerce düşünüp bü- tün zihin kuvvetlerini işlemez bir hale ge- ördikten sonra, gözlerini böylece semanın bir noktasına diker, kollarını açmış bir ba- yale karşı meczub bir derviş gibi duyma- dan, düşünmeden Zeyneb! Zeybenbi» di- ye mırıldanırdı, Onu görmiyeli üç seneden fazla bir 2a- man olmuştu. Aylar ve yıllar harb ret gibi büyücek mesgaleler arı yuvarlanıp gitmişti. Bu üç sene içinde Zey- neb acaba ne gibi tahavvüller geçirmiş. ne hale gelmişti? Her halde çoktan evlenmiş olacaktı. Belki çocukları bile vardı şimdi Şöbek pahayırında onu arayıp da bulama- yınca ihtimal yalancılığa vermiş, sonra & İler ve yıllar geçince belki öldüğüne h metmişti. Sözünü tutmıyan bir erkeğin b brasna kırk yıl bağlanıp kalacak değildi yal, Bir taraftan da babasının tazyiki araya girince çarnaçır Necmettine boyun eğe - cekti. Acaba şu anda o çakal suratlı gen- cin yanıbaşında mı yatıyoTBu?. Hiç aklına gelir miydi ki yurdunu kuşatan şu düşman ordusunun kumandanları arasında eski sev- gilisi Nayman bulunuyor, Düşünür pıiydü ki verdiği sözü tutmıya: büyük bir şe - refsizlik yapan o eski sevgili şimdi de onu ve yurdunu almıya gelenlerin arasına ka - ulmak alçaklığında bulunsun, Bu düşüncelerle çıldırmak raddesine ge- liyordu ki birden yerde sürünen bir hay let gözüne çarptı, mçriyarak doğruldu. yahlara bürünmüş bir mahlük üzerine doğ- zaten bozuk olan sinirlerinin gerilmesile hançerini kavnyarak hayaletin üzerine a - tıldı. Yumuşak bir el ellerine yapıştı. Tt - rek bir kadın sesi: — Dur Nayman! .dedi- beni tanıma - dın mı? Kadın yüzünü açınca o sendeledi: — Sen Zübeyde!, — Evet benim, sizi görmiye geldim. — Fakat ne össaret! Benim burada ol - duğumu nereden biliyorsunuz? — Hanımım bir rüya gördü. Sonra sizi kaleden gördük tanıdık. Sarlara hücum e- denlerin başında daima siz varsınız. Nayman kalbi burkularak yere baktı. — O nasıl, benim için ne diyor? — O bedbaht oldu. Üç senedir kör, di siz ve sağır bir mahlük gibi yaşıyor. Her zaba, her hakarete, her şeye katlandı, fa kat biç bir zaman ümidini kaybetmedi. Delikanlı boğulur gibi sordu. — Evlenmedi mi? — Necmettine Aylarcn şid rmek için çok tazyik ve hakaret altında Yeni mahsulü çıkaran re: idar mükâfat verilmiştir. büyük bir toplantı yapacaktır. miyetli bir değişikliğin olamıyacağı idi. On beş gün, Sandrayı çok sıkı takib etmiş idi. Sandra her sabah ayni trene biniyordu. Ve doğruca, Kapusinler bulvarındaki moda mecmunsina gidiyordu. Oradaki erkek me- murlarla münasebeti, çok resmi yemeğin rafından idare edilen aydınlık, temiz ka- dın lokantalarından birinde yiyordu. Son- sa, doğruca bürosuna geliyor, akşama ka - dar çalışıyordu. Daima yenilikler bulan ze“ kâsi ve çok mükemmel bildiği birkaç dil, Sandraya iyi para kazandınıyordu. munda, diğer mernurlar gibi, muayyen » atler arasında çalışmağa mecbür değil am hürriyetine sahibdi. İlham almak İçin istediği zaman terzilere, resim sergilerine, ormanlara, alamod çaylara giderdi. Forten, Sandranın peşini kat't olarak bi- yaktıktan iki gün sonra idi ki, Marukinin kı- zı bir sabah bürosuna geldiği zaman, mı aasnda bir mektub buldu. Oldukça kaba bir kâğıdın Üzerine şu satırlar yazılmıştı! «Matmazel. ; Kendimde size bu mektubu yazmak kürriyetini bulduğmdan evvelâ, affınızı ri- cn ederim, Siz beni görmüşsünüzdür, fakat tanımazaınız. Ben, zavalı babanız gibi, Rusyadan kovulmuş bir adamım. Hayatımı “İpolise hiç bir şey söylemeden bunu yap * — No. 14 — Jsanmak için çalışmağa mecbur oldum. Ke- man iatidadımı ilerleterek çay salonlarında galgıcılık yapmağa başladım. İşte, sizi ba- na orada gösterdiler, Ben kont Nikola Maruki nitim, Ölümü hakkında sizi alâkadar ede- cek bazı şeyler söyliyebilirim, Size bizzat gelecektim, öesaret edemedim. Apartıma- nımdan dışariya çıkamıyorum, çünkü ba - banızın düşmanları benim de düşmanla - nmdır. Beni ancak siz o kurtarabilirsiniz. Müerimden ziyade masumları takib eden eskiden ta- mak ister misiniz? Eğer bunu yapacak ise- niz, öğle yemeğine çıktığınız zaman, eli - nizde bir beyaz mendil bulunsun. Derin bürmetlerimi | lâtfen kabul ediniz mat - mazel.» Sandra bu mektubu iki defa okudu. Sonra uzun uzun düşündü. Evvelâ şurası münakaşa edilemezdi ki, bu mektub esra- rengizdi. Her ne kadar hâkim Herşara babasının hiç bir düşman: olmadığını söy- lemiş ise de, babasının garib halleri gö - zünden kaçmış değildi: Marıkin her yer- de Fransız olduğunu söyler, rusca konuş- maz, Rus muhitlerinden kaçar, kızına da bu hususta pi sıkı tenbihlerde bulunur - du. Yalnız, faciaya kadar, kendisinde, can İ dün olan bir adamın ürkek halleri A an hiç görülmemişti, Sandra, evvelâ, ne olur- sa olsun, bu mektubun esrarını çözmeğe karar verdi. Diğer taraftan, katil olduğu- nu itiraf eden Serj Boranof'un müddeiu muminin evlâdlığı olması, hâkim Herşarm müddeivmumi ile yakın dostluğu, Sandra-| yı ürküttü, İmzasız mektub, icinde, zehirli | bir nokta olarak kaldı. Matmazel Marukin, o gün öğle yeme - ğine giderken, elinde beyaz bir roendil tutuyordu. Fakat, bulvarın uğultulu kala - balığı içinde, kendisine hiç kimse yaklar madı, omuz omuza akan kalabalığın ara - sında, her an mektub sahibi İle karşılaşa - cağını sanarak mütemadi bir heyecan | - çinde yürüdü. Günlerce yeni bir haber çık- madı. Nihayet, bu mektubun, herhalde hoş sayılmyacak bir oyun olduğuna getirdiği gün, ikincisini aldı: «Matmazel, Teklifimi kabul etmiş olduğunuzdan ö- türü size çok müteşekkirim. Fakat, size ik mektubumu yazdıktan sonra bende bir pişmanlık başladı. Bir genç kıza, babası - nın intikamını aldırılacak delilleri verir - ken, o genç kızın, derhal türlü entrika - larla çevrileceğini düşünmeli | idim. dan ötürü size düşünmek için bir zaman bırakıyorum. Ümid ettiğim gibi cesur bir kız iseniz. bahtsız bir dosta vardıma veli - »İbir gece ket ru geliyordu. Peri masalları aklına geldi ve| kanaat | Yazan: Hasan Adnan Giz Gizli bir yol &. Nihayet ölümü evlenmiye tercih edereli dini zehirledi. Güçlükle ha * yatını kurtardık, Babası da artık ısrar ede" medi, Şimdi her çey muallakta duruyor» mafih Necmettin ümidini kaybetmedi Nayman onun evlenmediğini duyar duy” maz sevincinden (çıldıracak (gibi olmuğ! gençlik ve heyocanm bütün hızil& tekrar canland rada bulunmama ne mar na veriyor -dedi- benim için ne düşünü * yor? — Hiç bir mana veremiyor. Daha doğ” rusu birçok şeyler düşünüyor, fakat kat bir netice çıkaramıyor. Eansen son gün * lerde çok feci bir haldeyiz. Halk açlıkta kırılıyor. Sarayda bulunan erzakı da dağıt mak mecburiyetinde kalıyoruz. Hanımımın! yüzlerce fıkarası var; hergün saray kapı “ sında ağlaşıyorlar. Zavallıcık ne yapaca * ğanı şaşırdı. Bu biçarelerin feryad" ve fani karşısında aklına bir çare geldi, bemi sizi biraz erzak istemiye gönderdi, Şimdi Naymanın gözlerinde yepyeni bi sevinç vardı, — Fakat kaleden nasıl çıktın, buraya kadar nasıl geldin? Zübeyde başını eğdi j — Ne o, söylemekten çekiniyor musun? — Eğer duyulursa mahvolurüz. — Seni temin ederim, Esasen benim bu harbe iştirakim sırf onun aşkile oldu. Bu - ralara kadar onun için geldim. Söyle nasıl çıktın kaleden? — Saraydan kale haricine gizli bir yol vardır. Oradan geldim. — Pekâlâ! Şimdi erzak işine bakalım. Sen şuraya oturuver, ben şimdi gelirim. Koşarak karanlıkta kayboldu ve on das kika sonra gayet ağır bir yükün altında id kat olmuş bir halde geldi. Sırtında iki çu * val ve elinde büyük bir tulum vardı. — Yağ ve on -diyerek onları yere bi * raktı. bunları ben taşirım, eğer sen de ta" k ireyim. çırptı. — Hiç taşımaz olur muyum? bülünsün. Nayman bir çuvalla bir tulum daha ge” İş erzak — Haydi şimdi gi — Fakat ikimiz bir arada yakalanır * snk?. — Korkma, görünmemiye çalışırız. Set önden yürü ben arkadan geliyorum. Sık çadırların ve yere serilmiş uyuyan neferlerin arasından geçtiler. Sonra yerde İsürüne sürüne bir bayırdan aşağı indiler. Kadın, volkanik bir hufreye veya eski bir taş ocağına benziyen ivicaclı bir hendeğin başında durdu, — Artık siz gidebilirsiniz, ben bunlari taşırım. — Hayır! Ben de seninle geleceğim. — Nasıl olur Nayman? Bu işten kim * senin haberi yok, sonra bize ne yaparlar? — Ne yaparlarsa yapsınlar, ne . sna olursa olsun onu görmek istiyorum. — Fakat sizin kaleye girdiğinizi gizli yolu öğrendiğinizi duyarlarsa hepimizi öl | dürürler. — Korkma Zübeyde korkma! Ben hef seyin çaresini düşündüm. Şu dakikada Zey neb nerede bulunuyor? (Arkası var) İniz. Önümüzdeki Cumartesi günü, ön bire doğru Versay kapısında bulununuz. Ya “ nınıza sadaka İstemeğe gelecek ihtiyar di lencinin yaklaşmasına müsaade ediniz. Bu dilenci benim dödemdir, sizi mütevazi ye- time getirecektir. Samimiyetime İnanma * nız için, size, yazsin & tanıyacağınız bif mektub parçası gönderiyorum, Hürmetle « rimi lütfen kabul edin matmazel.» Bu ikinci mektub © imzalanmıştı: Boris Dimitriyef. Mektuba iliştirilmiş olan bir kâğrd par * İ çanı üzerinde, Sandra, fevkalâde bir he Zen ile babasının el yazısını derhal tanı ie «... Artık çok ihtiyatlı bulunmak lâ * zm geldiğini anlıyorum.. kinlerinden ko - rumak Için küçük Sandramı gizlemek, bir yere kaçırmak lâzım. Şimdi, 'bir kenara çekilmiş. bildiğiniz vesikaların hana nasıl yardım edeceğini bekliyorum. Onlura ye" ni fişler... Sandra, Cumartesiye kadar gün, bir hummalı hasta gibi olda. Versay kapisinda, ihtiyar dilenciyi çok beklemedi. İhtiyarın uzun beyaz bir saka" : ve sempatik bir yüzü vardı. Sandra, he” geçen Üş yecanından, bembeyaz olmuştu. Siyah me” İtem esvabı başka bir letafet vermişti. İh - tiyar, başı ile, ilk sokağa sapmasım işaret ederek öne düştü. Kendisi, değneğine da yanarak zorlukla yürüyordu. İki üç adım” da bir de, Sandranın geldiğinden emin ol” mak için dönüp arkasına bakıyordu. * Genç erkek, matmazel Marukini fevka © lâde hürmetkârane karşıladı. ğ (Arkası ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: