22 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

22 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE A A (i i şiyacaklardır. ME bıta İçin temenni edeceğimiz yegâ - X ynma da rak eli ve Irakın ruhu hâ -| * başka ruhda bir siyasetin tahakku- İni bir devrini açacaktır. Bağdad hattı KR... Yazan: Mehittin Birgen ma on günlerin siyasi hâdiseleri Ss arasında gürültüye | karışıp giden, fakat, iktisadi bir vâkın ola- rak bizim için çok mühim bir hâdise yardır ki üzerinde bir lâkza durabi- İiriz: İstanbul ile Bağdad arasında ilk demiryolu rabıtasının tesisi hâ - dizesi. Şarkın her şey yavaş yürür. Bu demiryolu da —bir demiryolu ol - masına rağmeni— çok yavaş yürü- dü. Ben henüz çocukken bu yölun projelerini ve meselelerini tanırdım. Ancak, o zamanki projeler, bu yolu bir Türk yolu olarak tanıyan bir ru- hun eseri değildi. İnhilâl halinde bu- İnan Osmanlı imparatorluğunun mirasını paylaşmak © istiyen enler - Basyonal rekabet, Bağdad demir - yolunun hem ruhunu ifsad. etmiş, bem de yürümesine mâni olmuştu. İlk safhasında Konya Freğlisine ka- dar gidebildi ve orada senelerce durdu. İttihad ve Terakki devrinde, bu hat, biraz daha © millileşmiş bir ruh İle ileriye doğru bir adım attı ve Cihan Harbinde inşaat hayli ilerledi. Bununla beraber, hattın Bağdada kadar gidebilmesi için yeniden se - helerin geçmesi mukadder olmak i - cab ediyormuş ki ilk defa “olarak Bağdad ile Haydarpaşa arasında ilk İren son günlerde işlemeğe başladı. * Bununla beraber, bu yol bugüne | kü Türkiyenin Bağdad yolu değil -| dir. Bir müddet sonra, Bağdad yo İu daha kısa bir şebekeden geçecek| Ve Suriye topraklarına uğramıyarak doğrudan doğruya Türkiveyi baka | bağlıyacaktır. Temenni edelim ki bu proje de kısa bir zamanda tahakkuk etsin Bağdad demiryolu, dünyanın mü him yollarından biri olmıya nam - zeddir. Asyanın cenubu şarki âle - mini Avrupaya bağlıyacak olan bu! yol, nihai şeklini aldığı ve rasyonel bir işletme devrine girdiği gün, bir zamanlar şark tarihinde bilyük bir medeniyet rolü oynayuş olan bir ker van yolu yeniden açılmış buluna - caktır. Bu kervan yolu, eski tarih devirlerinden itibaren evvelâ Ümid Burnunun keşfine, sonra da Süveyş kanalının açılması devrine kadar, Avrupa ile Asya nrasındaki ticaret bakımından çok büyük bir rol oyna- dı ve bu, gerek Arabların Elcezire dedikleri Irakda, gerek Anadoluda büyük bir mamurluğun ve medeni - yetin şahdaman oldu. O kadar ki, bilhasın yayla o Anadolunun fakrü sefalet, harablık talihi, O bu kervan yolunun kâmilen kaybolması devri e tamamlanmıştır. * Dünyanın münakale' şöphesiz, bugün çok (değişmişti Yarınki dünya İktisad / sisteminin münakale şebekesi nasıl bir sekil a- İacağını da henüz kestiremeyiz. Bu- Bunla beraber, hiç şüpheye mahal yoktur ki Bağdad ile Haydarpaşa a- rasında ilk defa olarak harekete baş İiyan trenler, her iki istikamette de, servet, medeniyet ve mamurluk ta - tenleri, Irak ve İran ie) &ki münasebet- İeri yeniden canlandırmıya ve kuv - İ wetlendirmeğe yarayacak nlan bu ra me şey, bu hatün her iki tarafta da! yüzde yüz milli bir ruhun hâkimiye- 8 altında bulunmasıdır. Türk kısmı-| "pa Türk eli ve Türk ruhu, Irak kıs -! kim bulundukça, bir zamanlar büs -| bütün başka ruhda bir siyasetin yapmıya çalışmış ve gene büsbütün kuna engeller çıkarmış o olduğu bu hat, nihayet bir Türk - rak yolu ola- rak, medeniyet tarihinin şarkda ye - Türkiye namına olduğu kadar İ- "yak namına da, hâdiseyi böyük bir memnuniyetle selâmlayabiliriz. dl. kel EE Birgen ) TAKVİM sık sik, gözüme Miştiği için ben de Taşmasmdan kinaye ise, gene yanlış başını çarpacak belllat arayarak hi. İdilselerin örne katılacak” yahud hiç bir yere boşaltılamıyan Yahudi ge. misli mukadderat akıntısının sfirük - lediği yere gidecek! lümdur amma, içindeki «hlsses lâzım olduğu için müsaadenizle kullanmam benim geçen haftaki masum esprime alınmış, nam: müstearla yazdığı bir dğıd duası Basın ve mathaa işçileri birlikleri. nin şöyle bir tebliğ meşredeceklerini haber aldık: «Gazete sayfalarının tahdid edil, mesile hisü olan vaziyet malümdur. Yarın öbürgün gazetelerimisin yalın kata inmesi tehlikesi karşısında te - dabir OHulham (icab eylemekte - dir. Bunun için, önümüzdeki Cuma günü, bilcümle muhaiir, muhbir, musahhih, mürettib, işçi arkadaşla, rn iştirnkile KAğhane sırtlarında köğmi duasına çikilacekter. Duayı muhterem stad faziletli Ebüzziya. zade Velid bizzat edeceklerdir. Bil. cümle arkadaşların yevmi mezkâr. da.» Noti — Haber aldığımıza göre, Hakkı Tarık Us İle Etem İzzet Benice şimdiden arzı itizar eylemişlerdir. © Serseri mayn Ötedenberi banz tuhaf gelen dir tâbir var: Serseri mayn. Bugünlerde ona ilişeyim dedim. Pilânca yerde serseri mayne tesadüf edilmiştir. di. ye yazılıyor, Bence maynin başında. Ki «serseri» kelimesi farla. «Mayna in efendisi, uslu, akıllısı, kend! halin desi varmış gibi, Eğer bu serserilik maynin tek başına ortalıklarda do «Mayn» denen nesne, maliyeti er. künile seyahat edecek, vürudunn tel. Hiyecek deği ya! Elbette böyle dünyamız miami, «Serseri dünya» «serseri tayin» demediğiimize" göre tâbir de yanlış! © Bir kıssanın hissesi: Hikâye pek meşhur ve pek ma. rab ediyor. Zorlu yeniçerinin biri Yahmdi ter. zinin önüne yarım endase kumaş &. tap, emretmiş, — Bundan bana bir çepken yapa. caksın! Yahudi: — Nasti olur! Demeden de ilâve etmiş: — Artenile de bir salta isterim. Zavallı Yahudicik ne yapam, tut. muş birer karış boyunda kukla elbi. sesi kadar şevler dlkip, geldiği zaman yeniçeriye uzatmış: Ulan Yahudi nedir bunlar? Yahudi aodalı çivid rengi gözlerini kırpıp, ellerini uğuşturmuş: — Ne yaparsın ağam kumaşın ar- dı, ancak bunlar çıkabildi. Bir de a. #amıza tekye yavayım dedimse de, bir türlü yetişmedi. Gazetelerin tulüat kumnanvaları. hin el Mânlarına dönmesine (nicin sazmalı? Elimizdeki imkân, terrive verilen kumaştan pek farklı değil ki! © Karga ve tilki: Yilarca en ateşli bir meslek askı ni sayfalarını sürmek işin sapanına| koştuğumuz bir gazetenin sahibi, İ fıkrada kendi kendisini (Devamı 7 nel sayfada) konuştura.. İSTE Kosludan grzetemize yazıyor: Sarajeva cinayeti Yeni bir teklif karşısında bulün- dum: Parin sefiri Rifat Paşa uzunca bir zaman için mezuniyet istiyece » ğinden bahisle hariciye nezaretine istimzaç şeklinde bir müracaatta bulunmuş. Hükümet bu talebi ter- vice mütemayil olmakla beraber se- fareti uzun bir müddet için boş bi-) rakmağa muvafakat o etmediğinden sefirin gaybubeti esnasında « ki bu- nun birkaç aylar süreceği (o anlaşılı-! yormuş - vekâleten birisinin Parise| tayini münasib görülmüş. İste bu ve- kület bana teklif olundu. Bu teklif- ten nasılsa haber alan matbuat he- men benim Paris sefirliğine tayi- nimden bahsederek hattâ resmimi bile koymakta istical gösterdi ve vukuat öyle bir cereyan takib etti ki ne Rifat Paşa uzun bir zaman i- şin yerinden »ynlabildi, ne de ben karaciğer sancılarile kıvranırken bu vekâleti kabul edebildim; o, bir su şehrinde iki üç haftahk bir teda- vi görmek üzere muvakkat bir gay- bubete karar verdi, ber de hünkü-! rın yeni bir İGtfü eserile bir tedavil seyahatine çıkmağı mecbur oldum. | Bu seyahati ve onun bütün ciha; gin azim bir musibet doğuran neta- yicini kısaca anlatacağım: Hünküârın bana karsı âsarından bahsetmiştim. Arasıra gelen. adamlarından a dair mulümat alarak bir gün refakatinde #eccagecibaşm Emin Bey - ki terbiyesile, kibarane hal ve tavrile kendisini herkese sevdirmiş! bir zat idi. olduğu halde sertabib| Hayri Beyi - henüz pasa olmamıştı | köyde evime kadar gönderdi. Ziya-| ret maksadı tarafı şahanerlen bir is- tfsarı hatırdan ibaretti Hayri Bey ihtiası dairesine dahil olmiyan Has- talık hakkında bir munyeneye | te sebbüs etmemekis beraber beni dia- İedikten sonra: — Bence, dedi; bir seyahate çıkmak, bir mütel reyini aldıktan sonra bir su şehrinde ir müddet tedavi edilmek lâzımdır. Ayni mütaleayı hünkür da söy İlemiş olacak, birka; gün sonra ha- zinei Kasşa müdiri umumisi. Haci Feyzi Efendi geldi ve seyahat vras- rafı olarak hünkür tarafından bit kırmızı atlas keseyi ekme verdi. Bu- pa karşı arzı şükran etmek üzere er- tesi gün Yıldıza çıktım vs huzura kabul edilerek birçok iltifata maz- har oldum. Ben huzum çıkmadan | evvel Halid Hurşid Bevin azle ben:! ziyen istifasından sonra basmabeyn- Giliğe geçen Tevfik Beyin sodasında| © zaman Viyana sefiri olan ve me-! runiyetle İstanbulda bulunan Hüse- vin Hilmi Paşaya tesadüf etmistim. Huzurdan sonra onu gene orada buldum. Pasa, benim hâlâ tarafı pa- dişahide teveccüh ve takayyüd â - sarına mazhar oluşumdan iler! gel- miş olacak, hakkımda pek fazla il- tufat bezline lüzum zördü ve naya gideceğime vâkıf olur mü tesara telgrafla tavsiyede bulunmak istedi. Buna hiç Kizum yoktu. Viyana müsteşarı Halil Rifat Pasanın toru- ser, İm a a ymm amala) iNANMAT! | R İNAN, « Zonguldak vilâyet merkezinin şehir hududu dahilindeyiz. Zonguldak inhisarlar müdürivetine her hafta bi halde bir tek şişe bira alabilmemiz için evvelâ günde bir saatimizi, cebi. İSTER ir iki parti binlerce şişe bira geldiği iNAN, OE RR iS E.R er i Halid Ziya Uşaklıgil | mi nu Fuad Simavi idi ki küçük yaşın- danberi benim pek sevdiğim ve tak- dir ettiğim asil, nezih, güzide bir gençti. O da beni pek severdi, hiç bir tavsiyeye ihtiyaç olmaksızın be- nimle meşgul olacağından emin k- dim, maamafih Hüseyin Hilmi Pa- şaya teşekkür etmekten geri dur madım. Birkaç gün sonra yola çıkı” yordum, ve bü suretle hakkımda ta- savvur edilen şeylerin kâffesi mual- lâkta kaldı. Tedavi pek iyi! Fakat bilirdim ki en mü'essir teda yahattir. Bu vesileden istifade ederek hayatta beni en ziyade avunduran seyahat- lerden birini geniş bir mikyasta yap- mağa karar verdim. İstanbuldan Uöyid kumpanyâimin güzel bir va- purile yola çıktım. Tahminimde hiç aldanmamıştım. O zün basladı, tâ seyahatin sonuna kadar, karaciğer, hiç ses çıkarmadı. İlk merhale Triyeste idi. Orada refikamın dayı oğlu Nihad basşeh- berderdi. İki üç gün orada misafir olduktan sonra Klagenfürt, Semme- ring, Marburg, Grac şel ine uğ” rayarak, bunlarda birer ikişer gün kalarak Viyanaya geçtim. Buraları hiç görmemiştim. Hele fennin ilk büyük eseri olan Semmeting hatb ile dünyanın en güzel nehirlerinden biri olan Drsve beni ga: i sasatımı bu Oyaxyların ha sığdırmak imkânı yoktur. Hattâ Vi yanada ikametimden, orada yapılan muayenelerden de bahse lüzum gür- müyorum: Neti Carlıbaddn bir tedavi devresi geçirmeğe vâsıl oldu. Oraya kadar gitmek için gene seya- hat fırsatından istifadeya karar ver- dim ve ak orada üç gete kaldım. ayet o Carisbad! Yorucu, üzü uzum “bir tedavi ve onun yanında da bu güzel şebrin cennete en havalisinde o sey- vaplar, bunların avutan, mesteden tesirleri... Artık tedavi bitmişti, öç haftas dan ibaret olan muayyen müddetin sonunda birdenbire Sarajevo su” kasdi bir top gibi patladı. Bu hı keste bir tesir yaptı, ber vel emsali görülen su'ikasdlerden biri olan bu cinayetin Gihan tarihinde bir esi daha görülmemin bir afet doğu- racağına ihtimal verecek kadar ke- hanet sahibleri bulunmuştur elbet- te, Ben onlardan biri olmadım, ha- fil esya ile dolu bir cantayı yanımı #larak bütün kalabalık şevleri bir aandığa yerlestirerek onu odoğ'tuca Parise gönderdik sonra, böyük bir sevinçle, her türlü endişeden a- nde, gene mafasal bir seyahate öiktim. Nerelerde dolaştım. Her zaman Böyle bir fırsat zuhür etmezdi. Ma- rienbad-dan başlıyarak © Salzkam- mergut kıt'asım dolaştım. Zell am İsehl, Gmünden, Avase. dir? « Sim" di bu isimleri tekrar ederken bir da- ba görmek nasib olmıyacak olan bu güzel yerler için nasıl bir tahassür kain 12 - Bunlarda sirasına gö- re bir, iki, öç gün gezip dolaşarak nihayet Salzburg ve İnnsbrük'te de biraz kaldıktan sonra Zürich-e at- ladım. Zaten İsviçreyi pek iyi bil- diğim için orada fazla (o gezikmeğe lüzum yoktu. Hemen Fransaya geç- mekte istical ettim, fakat oraya ka- dar cihan vukuatının tamamile ca- hili kalmış iken Sarajevo cinayetinin avakıbını öğrendim ve bundan bir harb doğacağında artık şüpheye Sözün kısası | Yeşilaycıların Üzüm ba ıyramı cümlemizi, / eline E. Ekren Tılı G enabıhak düşmekten muhafaza buyur 9 sun, deliler hekimi o Mazhar Osmali” Üstadımızın sağ eli dokto: Fahrett tin Kerim dostumuz geçen gün Yet şilayın bir toplantınna riyaset ötmiğe Bu toplantıda, mubterem içki düş? znanları, (muhterem sılatı buradi hem içkiye -tahrim edilmiş pranasit na- hem de düşmanlara» ihtiram göt ren anlamına-racidir) Eylâl ayı içi” de Halkalıda bir üzüm bayramı yap” mıya karar vermişler. Bu kararda, üzüm denilen nesne” nin nefaseti dolayısile, isabet buu” duğu gibi, bence nazarı dikkati ca? lib bir incelik de vardır. 4 Malümdur ki üzüm birçok içkiler rin iptidai maddesi, menşei, arası <5 dır. Şeytana uyup da rakıya bir deri fa nasılan töv5e edenler, yahud KÜ tadını ömürlerinde asla tatnadık “5 ları halde şundan bundan medhü sö Dasını işiterek merak eden ve fakat tatmımaya da alenen and içmiş bu” lunanlar tahassür veya merakinrıni © def-için üzüm yemekten baska çert& bulamamış olacaklardır. 3 Eskiden bir söz tems' Ki vardı: sever, kimi de kızını, derlerdi Yeşilaycılar, işte üzümü; yani ona” sını tercih ediyorlar, Varsin kızı da bize kalsın, Gsrça öteki de yosma “ dır, tatlıdır amma, biz daha ziyade mecliste ney'eyi, neşatı sevenlerdene bunları her şeyden üstün tutanlar * danız. Sonra, fazla olarak, bizim bit imtiyazımız da vardır ki o de, canr mız İsterse eğer, anasile kızını ayni mecliste ve bir arada bulundurabilk © #mekliğimizdir. i imkân kalmadı. Bir an evvel Parise varmalı ve| oradan memlekete dönmeliydi. Ma- amafih Parise kadar Fransanın yol üstüne tesadüf eden şehirlerini gör- mek fırsatını da kaçırmamalıydı. Belfort'tan © başlıyarak o Vesavl, Chavinont, Langres, Troyes kasaba- larında birer ikişer gün © geçirerek nihayet Parise vâsıl oldum ve bu defn Parisin mütaden ikamet - etti- fim semtini bırakarak Place de In Röpubligue'de o Modern höteke in- dim, hemen o akşam sefarete uğra-| dım. Teneffüs edilen hava h Zildi, sefareti bir merak ii dum. sefir de bir su sebrine gitmiş- 8, onun da telâş ile avdet ğinde şüphe yoktu. Anlaşıldı ki her şeyden evvel Pa-| ris ikametini kisa kesmek Ve mem- Afakı edece- lekete mvdet etmek lâzım yığınlarla tehdid bulutları intil mişti. Ne olacaktı? Herhslde kasdden büyük bir yangına intizar etmek İâzm geliyordu. O akşam Boülevard'larda bir ge- sinti yapmak üzere dolaşıyordum. Mutaddan fazla bir izdiham vardı. Kendime zorlukla yol açarak ilerli- yordum, tâ Matin gazetesinin ida- resi önüne kadar gelebildim, burada artık izdiham yarılmaz bir kütle ha- İinde idi. İlerlemek imkân yoktu Ne oluyordu? Birdenbire bir süvari takımının. kalabalığı dağıtmak üze- re ilerlediğini. gördüm. İçinde : bu- İlunduğum küme daha sıkıştı, biraz İdaha sıkışma ezilmek o muhakkaktı, i Anlaşıldı ki Parisin meşhur olan nü- mayişlerinden birine tesadüf etmiş- tim. Fakat bu nümayişin esasi ne- Onu da anlamakin gecikmedim. | Zevci aleyhinde neşriyatta bulundu- ğundan ve bunlarda kendisine kar - w uzviyatn Okadar U ilerlediğin den dolar Figaro müdürü Cak mette-i idarehanesinde bir tabanca ile öldüren Madame Cnillemix mah- kemede beract kararı almıştı ve a- rabasile buradan geçecekti, Nümn- İ Onun için, sayın rakı düşmanları” nın, (buradaki sayın mfatı yalnı8 düşman kelimesine aiddir) müta # savver bayramlarında gözümüz yok. Halkah bağlarının dolgun ve du * manlı salkımlarını Afiyetle, doys doyn yesinler Kütür kötür, zümi ve yakut tanelerinin vitansini, üsse yesi, zevki, İezzeti onların olsun. Yalnız, dikkat etsinler, insan ba * zan böyle baştan çıkar: bol üzüm yiye yiye tadımı alıp da, bir de kızı" nı denemiye merak eden aza bulu” nur. O zaman, bu bayramı tertik eden ler döğünür amma, iş işten de geçer Ge Ckünmi” Celik emsan sesrsnresasnesesonanananı sean manyas ş Sabahtan Sabaha Cephesiz harb Yeni rejimlerin hususiyeti şu- rada. Gerek nazist ve gerek fa, sist idarelerde kütle ferdin malı $ © ve ferd kütlenin malıdır. Kütle. Yi ferde mal eden unsurlar çok kuvvetli mili asabiyetle mili gurur, ferdi kütleye maleden se. bebler de ayni kuvvetteki Hast ye mutlak inanıştır, Bu karşılıklı bağların yarattı. &ı devlet müessesesi şekli iHiba. rile otokrasiyi de andırır, Fakat eski #hukuku siyasiyesnin mü - nevver istibdad, Despotisme dç- lairi diye tarif ettiği şekli de bundan baska değildir. Dava ferdi yetiştirmek, mlli kuvvet. leri organize etmek, devlet bün- yesindeki hayati - unsurları bir ğ” | istikamette toplamak. Bu bare, ketih adına falan yerde nazizm, falan memlekette faşizim, hat. tâ daha başka diyarda komü nizm denebilir. Netice şu ki buğ rejimlerin o müessisleri bu ka naatin aksini iddia etmiş değil. ğ lerdir. i Bu üç yeni şekil çetin bir tat bikat imtihanı geçiriyorlar. Hep- si genetirler. Hepsi iddiacıdırlar. İyisçilerin içinde onu alkışlıyanlar 0-| İlacağı gibi slıklarin karılıyanlar da | olacaktı. Bu patırtının içinde bulun-| mamak ve süvari hücumlarında e-| zilmemek için sıyişmak lâzmıdi, bir İkolayını buldum, öylece © yaparak| iknmetgâhıma kadar gittim. Gittim | fakat belliydi ki Parisin havasında | İsaatten saate tutuşmağa o müheyya bir tehlike vardı. Halid Ziya Usaklışil | mizden de (30) kuruş vesalti nakliye masrafı, ayrıca da şişe İle beraber (40) kuruş ödemek mecburiyetinde kalıyor ve arumuza kavuşuyoruz. Bu |! hal bir defaya münbasır olmayıp Üç aydanberi devam etmektedir, daha ne kadar devam edeceğini bilmiyoruz.» iNANMA! Burüne kadar başladıkları bü. $ yük hareket'eri az çok nmaraf- fakiyetle sevk ve idare etmişler, dir. Mücadele yavaş yavaş poli. tik sahaya kayar gibi görünü - yor. Bu saha muhakkak ki harb sahası kadar tehlikelidir. Tarih gösterir ki ne kanlı zaferlerin kivmeti masa başında sıfıra İns mistir. Nanelyonu o münhezim eden politika meydanı olmuştur. Çarlık devrinin tarihi Osmanlı imparatorluğu tarihi hep harb meydanlarında kazandın poli » tika sahslarmda o kaybedimiş zaferlerle doludur. Bakalım yeni rejimlerin lider- leri harb meydanda göster - dikleri dinsmizmi politik saha- da gösterenlerekler mi* ie e büz Cahid ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: