5 Eylül 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

5 Eylül 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 İ i n a X ya v6 gir MX düfün eseri değildir! Wilenk ektikleri şeyleri Gi iy Hergün Talihin garib Bir cilvesi Yazan: Muhittin Birgen me ihan Harbinde oOOsmanlı imparatorluğu, Suriyeli dostlarımızdan hayli çekmişti. Sade Cihan Harbinde mi? Ondan evvel de: Meşrutiyet ilân edilir edilmez Suriye Arabları bu inkılâbın düş- manı oldular. Bunun sebebi, Suriye- de Osmanlı hükümdarları yerine saltanat süren bir müteyallibe - gü- ruhunun bu saltanatı ellerinden ka- çırmaları korkusu idi. Bunun için, tedricen bütün Suriye bu adamların peşlerine takıldı ve bizim aleyhimize çalışmak üzere Fransızlarla elbirli- ği yaptılar. Suriyede başlıyan o bu elbirliği tedricen, başka elbirlikleri şeklinde cenuba doğru yayıldı. Hi- köye malümdur. Cihan Harbinde Suriye, bize yar- dım etmek şöyle dursun, bütün kuvvetile sabotaj yaptı: Askeri sa- hada, iktisadi sahada. Bu sabotaj bize olduğu kadar Suriyeye de hay- Ni pahalıya maloldu; memleket, ta- LÜNS bit şartlarla çekeceği kaciden çok Jet ii fazla inşe müşkülâtma ve hattâ kıt- ME liğe uğradı. $W Biz o harbin ilk safhasını kaybe- Mİ dip te Suriyeyi tahliyeye mecbur Mİ olduğumuz zaman, bu memleket MİŞ nihayet emeline kavuşmuş ve Fran- u du sız ordusunun işgali altına girmişti. bd Fakat, bu işgalin, kendilerine daha — iğini Suriyeliler pek &z in mahal- İeleri nasıl tahrib ettiğini ve mit ralyözlerin Halk (kütlelerini nasl biçtiğini pek güzel öğrendiler. * Yirmi senelik bir Fransız himaye» sinden sonra Suriye, buçün ikinci bir harb devri yanıyor. Bu harb, Suriye hududlarına girmiş değildir. Fakat, Suriye gazetelerini okurken görüyorum ki, bir senedenberi za- ten mevcud olan müşkülâl, son za- manlarda artiyor. Kömür, benzin, güz, şeker, et vesmir ihtiyaç madde- İeri günden güne yor. Musul petrollannı Akdenize akıtan boru- nun bir ucu da Suriye topraklarm dan geçtiği halde petrol, Şamda he- nilz petrol İâmbası yakan fakir bal ka pek nz miktarda vesika ile tevzi edilmeğe başladı. Manda idaresinin | bütün gayretlerine rağmen, fiatlar yükseliyor ve ihtiyaç maddelerinin tedariki mütemadiyen güçleşiyor. Her şey gösteriyor ki eğer harb| devam edecek olursa Suriye deha ağır müşkülüta gidecek ve Cihan Harbinde görmüş olmadığı şeyleri! görecektir: Bizzat Suriye içinde mü- eadeleler cereyan etmizeceğini kim- se temin edemez. Benim bildiğime göre Suriye, 6- tuz senedenberi mücadele içindedir. Otuz senedenberi de bir türlü rahat ve huzur yüzü görmedi. Bundan sonraki mukadderatı ne olacak? O- Bu da şimdilik kimse bilemez. * Bu, talihin garib bir cilvesi, ya- $ ud çok dikkate lâyık bir dersidir: İ Bir millet ne yaptığını bilmez, haki- $ ki menfaatlerini idrakten âciz olur- s9, işte böyle, Suriye gibi, hayattan İ mütemadiyen dayak yer ve ders alır. Hiç şüphe yok ki, Hatay, kendi Suriyeden kurtarmış ini bugün daha iyi his- sediyor: Türkiye: kiks maddeler © den manda hiçbir seyde yoksulluk meva olmadığı gibi böyle bir şe- b a m evvetle himaye ve müdafaa eden ii 1 yin ihtimal ve endişesi dahi yoktur. Türkiyede bütün bir milletin haya- $ını her nevi avantörlere o seyohuj harici tecavüzlere karşı akıl ile, bir rejim mevcud olduğu için, hem bugünkü huzuru tehdid edebilecek İ fenalıklar ihtimali uzak, hem de, 8 bunlar çok mahdud sartlaıla mu- kayyeddir. Deniek, Hatay Türk ol- K duğu için, Türk elile nihayet huzur ve emniyete kavuşmuş o bulunuyor ve Suriye de Swiyeli olduğu için W bugün ikinci bir harbde, şimdilik MX ikinci bir kıthğa maruz, yatın da İİ kim bilir ne gibi mukadderata mam-| gzeddir! © Çeyrek asirhk tarih devrinde en talihin böy-| sade bir tesa- İnsanların an- içeceklerini İgönteen bir misal 'de burada vardır. 4 liğin Birgen e —— — — Parti ocak kongrelerine devam edildi C.H. P. Ocak kongrelerine dün Ge edilmiştir. Dün, Bağcılar, Ca. |, Exşinoz, Tayakadın, Selimpaşa, Kocadere, Çukur, İarazi ve | milyon nüfus terkedildi. İ hanelerine koştuklarını görürsünüz, cakları müşkülâtı kendi kuvvetleri konsolashane müracaat ikinel kısmı teşkil edenlerindir. 1 İktisadi tetk kler Viyanada verilen kararlardan sonra Macaristan Yazan: Hasan Âli Ediz Son gelen telgraf haberleri, ay - lardanberi uzayıp giden Transilvan- ya meselesinin de Macaristan lehine halledildiğini bildirmektedirler, 1910 yılında yapılan nüfus tah - ririne nazaran 20 milyon 900 bin nüfusa malik olan Maçaristan, 1914- 1918 Dünya Harbinden mağlüb çi-| kınca, inden mühim bir kıs - nini nyaya, Polonyaya, Çeko- Slovakyaya, Yugoslavyaya terke - dince nüfusunun yarından fazlasını da kaybetmiş oldu. Bu suretle 1938 yılına kadar Macaristanın arazisi 93 bin kilometre murabbai nüfusu da 9 milyon 100 bin kadardı, 1938 yılında Viyanadaki muhtelit hakem heyetinin kararile, Avusturya topraklarından olmak üzere Maca ristana İ2 bin kilometre murabbat 1939 yılında ise, Çeko-Slovakyanın Almanlar tarafından istilâ esna - sinda da Mecaristana 12 bin kilo - metre murabbamda bir arazi parça- 600 bin kadar nüfus daha terke- dildi. Bu suretle Transilvanya hariç, İbugünkü Macariatanın nüfusu 10 İmilyon 700 bin; arazisi de 117 bin kilometre murabbaı; kilometre mu- rabbama isabet eden nüfus kesaleti de 91,4 olarak hesab edilmekte idi. Transilvanya namı altında zikre dilen arazinin mesahası 62,200 ki- İometre Oo murabbaı; nüfusu da 3,460,000 kadardır. Fakat telgraf haberlerine nazaran Viyana konfe- Tansu Transilvanyanın takriben 45 bin kilometre murabbaı tutarındaki bir sahayı Macarlara (o terkettiğine nazaran, Macatların eline geçen nö- fus miktarı da 2.5-3 milyon'kadar bir şey olmak lâzmdir. Bu suretle Transilvanyanın ilha - kından sonra Macaristnnm arazisi 117545162 bin kilometre mu - rabbaıa: nüfusu da 13 milyon 200 bine çıkmış olacaktır. Macaristan, dün olduğu gibi bu- gün de bir ziraat memleketidir. Nü- fosunun 96 Sİ i zirmatle meşguldür. 40 1 büyük arazi sahil inin elinde bulunmaktadır. 1938-1939 yıllarında Macarista- na ilhak edilen Karpatlar Ukrayna- m, Macaristanın ekonomik çehresini zirast istikametinde olmak (Üzere 70 ini teşkil etmektedir. (Devam 7 nel sayfada) / İSTE ya da sirayet eltiği zamana tesadit Bu sabah eski bir meselenin teferrüatını hatırlamak için gazete ko" leksiyonlarını karıştırıyorduk. 1984 yılında yarılmış bir makale dikka . timize çarptı. İhtiyarsız olarak okumağa daldık. , 1984 yılı evrelâ Ametikada başlamış olan finans buhranının Avrupa. Eski İlalyan Hariciye Namrı Kont Sfozon şöyle der: — Bir vapurdan yabancı bir memlekete çıkan muhtelif milletlere men. Sub ferdleri ayrı ayrı takib ediniz, bunlardan bazılarının derhal konsolos. buna mukabil basıları da karşlaşa. Me yenmiye çalışırlar. Bunlar için edilecek son kuvvettir. Hayatin muvaffakiyet Bir Almanya seyahatinin hikâyesi EE ye Yaptığım seyahatlerin en tatl hatıralarından birini teşkil eden bu Tuna seyahatini ikiye böldüm: Ev - velâ ilk merhale olarak Lintz-e ka- dar gittik, Orada iki gece geçirerek bu güzel kasabayı duha fazla kala - mamak tahassürile terkedip ikinci merhaleyi Passau-a kadar katettik. | Almanya toprağına bu küçük şehir- den başlıyarak girmiş ( oluyorduk. Bav-iyerayı âdeta elekten geçiriice » sine dolaşıp gö: çocuklar yorul- muyorlar, her gördükleri şeylerin daha fazlasını bekliyen bir ei Pastau-dan birbirini takiben İande- hut, Regensburg, Bamberg, Auzs- burg, Rottenburg, Nürenberg, Würtz burg şehir ve kasabalarını, bütün eski kiliselerile, asirdide (o belediye dairelerile, nümünegâhlerile dolaş - blar; küçücük bacaklarında yorul - mak bilmiyen bir mukavemet, taze rında her yeni görülen şeyin getir. intiba ile dolamıyan bir it- tisa' vardı. Her ikisinde büyüdükle- ri zaman müşahede edilen san'at duygusunun ilk sermayesini bu se - yahat vermiştir kanaatindeyim, O zaman henüz pek uysal, pek muti, gösterilen vazifeye pek mütekayyid ve münkad olan Vedad, daha bir ihtar vukuuna hacet (o bırakmadan, yatağından fırlar, yıkanır, giyinir. kahvaltısını yapmadan masanın ba mma geçer, kitabmı, defterini çanta sından çıkararak tam bir saat, beş dakika fazla değil, cebir temrinle - rini yapardı. Bav-iyeranın payitah - tında, Munich-de, bir haftadan az kalmadık. Her uğranılan yerde bize delâlet eden İlâtufkâr yeni Alman dostları bulmuş oluyorduk. Bunla - nn en cemile sahibini Münichde fah- ri şehbender olan o Kemmerich-in şahsmda bulduk. Bütün O teşamaya değer mebaniyi, Pinakothâgve ve Gilyptothögue sümunegâhlarını, mevsimde kapalı olan büyük tiyat- Fakat zirmate elverisli toprağım “&İroları bilhassa bize karşı bir Tötuf, iblerinin ve de- | olarak açıp her tarafını, sahne ter. tibatını gösteren zevatın delâletile gördük.. Stannbergermee-de büyük bir seyran yaptık. Viyana nümune- gihlarile beraber | Bavsiyeranın bu payitahtında yığın yığın birikmiş ©- biraz değiştirmistir. Çünkü bu yeni|lan asarı nefiseden âdeta sarhoş o- ilhak edilen yerlerin de mümeyyizHluyorduk. Vedad burada birinci de- vasıfları, bir zirant memleketi olma. |fa olarak yaşına pek yaraşmıyan ve İarıdır. Bilhassa, Karpatlar Ukray -Jomüm için bize pek tuhaf görünen nası ormanlık bir saha olduğu için, | vakurâne edasını Macaristanın orman servetinin |“ İasum-da kaybetti, Deutches Mu - Orada fennin bilhassa heyetin ve bikmeti tabii nin birer tatbiki nümunesini göste R iNAN, eder. Makalenin mevzuu budur, deli de buhranı karşılamak için hatirn gelen tedbirleri birer birer say- maktır. Muherrir hülâsaten şunu söylemiş: — Bu buhran fazla istihsalden doğdu. Makine fiatı — ucurlettı, bune İSTER İNAN, R SON-POSTA-- 0| ISTER li Her şeyden evve) kendi gözünüze, nize, en nihayet ie kendi kuyvetinise in yaptıkları cemiyetdir. ve İradesi ne derece çok olursa o İerdlerin teşkili edecekleri cemiyetin Kuvveti de o kadar çok olur, AGI EMBAYIEZ İL VEDAD zen cihazların, camekânların önün-| gezdik. Her yerde hüsnü kabule, de birer düğmeye basıverince gelen cereyana tutularak, sanlanarak ha - rekete getirdiği âletlerin karşısında sevincinden çıldırmışa döndü; © âletten ötekine, bu camekândan be- rikine, birini anladıktan sonra daha görüleceklere seğirte seğirte yanı - mızdan aynlıyor, odadan odaya bizi kaybedebileceğini, bu âzim binanın dolaşık kısımlarında tek başına ka- Iacağını düşünemiyerek koşuyordu. Biz hiç bir zaman onu bu derece s€- vinmiş, böyle çılgın bir heyecan içinde kendisini çocukluğunun je - serretine kaptırmış görmemiştik. O. nu kaybetmekten korkuyor, muha- fızların tebessümü arasında kendisi- ni durmağa, beklemeğe davet ede- rek sesleniyorduk. Bugünden sonra ne uzun seneler geçtil... O, bAlA mektebde tamamile o anlıyamadığı, zihninin taze havsalasında karanlık- lara boğulmuş bıraktığı fen muam - malarını burada canlanmış, bariz bir hayat ile yaşamağa başlamış görür- ken, bütün idrakinin önünde çözüle- memiş düğümler halinde kalan sual lerin cevabını duyuyor, sanki bir de- fine keşfetmisçesine heyecanını zap- tedemiyordu. Ah! bedbaht yavrım!, Seni gene şu dakikada © hali sonra ne kadar değişen tür allerinle, ümidlerden, füturle nellerden ye'slere geçen çeşid, çe- id hallerinle nasıl görüyorum!., Münich-de oldukça © geciktikten sonra Saksonyaya geçtik. il den başlıyarak Dresden-e uğradık, bir uralık Meissende çini imalgâhını m e 7 EYLÜL Bu tarihi unutmayın. 40.000 Lira o gün çekiliyor. Bu tarihi unutmayınız. Çünkü bu tarih sizin de hayatınızria bir dönüm noktası olabilir. Yazdan: sonbahara geçerken talihiniz kıştan ilk- bahara gecebilir. Çünkü Milli piyango o gün: İzmir enternasyonal fuarında çekiliyor. (2) liralık tam biletle 40.000 lirayı o gün kazana- 7 Eylül bilirsiniz. lerinde hârb tebliğle: Her iki taraf # fabrikalarını yılkumelar, istihsalatını Hatırımıza az evvel okumuş olduğumuz makale geldi, Eğer muharri - tin tetkikinden çıkardığı netice doğru ie bütün fabrikalar yıkılmakta olduğu için harbden sonra uzun yıllar işsizlik kalmıyacak demektir. ANMA! BR EN dünyada yayılan cemiyet, dünyaya hâkim olan cemiyet şahsiyeti (1) liralık bilet size 20.000 lira getirebilir. iNANMA'! - | mukabil Ge işsizliği arttırdı. Şimdi yapılacak şey istihsal azaltmak, bu- nun için de makineleri durdurmaktır., Bu makaleyi bitirdikten sonra kolleksiyonu, kâpıyarak günün gatete, i günden geçirdik: rinin endüstri kendi kulağınıza, kendi muhakeme, inanınız, ve herhangi bir işde kendi Ferdin kuvveti, benliği, bilgisi, azim pek çok teshilâta mazhar oluyorduk. Çini imalgâhinın ihtiyar müdiri bize bizzat refakat ederek izahat veri - yordu. Sonra Dresden-de çini nü- münegâhlarını gezerken bütün © gözleri kamaştıran evaninin nasıl sa- fahattan geçtiğini o sayede anlamış olduk. Saksonyanm bu payıtahtın - dan çocuklar Münich kadar mem - nun kaldılar, bir törlü ayrılmak is- temiyorlardı. Muhtelif nümunegâh- larda, bilhassa Saksonya krallarının hazinesini muhtevi olan «Yeşil kub- ben de santlerce doyamadılar, Bu- rada fazla olarak kraliyet opetasın- da Smetans-nın «Satılmış nişanlır eserini gördük, Musiki ile iştigaline ve ona iptilâ derecesine varan mef- zağmen Vedadın ilk gör- düğü opera bu oldu. Bütün temsilin devamı müddetince âdeta gaşy ha-| Hinde idi. Buna mukabil bir tesadüf | eseri olarak Oberammergat-ın men- kibej İsa mümessillerinden müte - şekkil küçük bir zümre Dresden-in büyük cambazhanesinde bütün dün- yada meşhur olan temsillerinden bi- rini verdi. Biz de hazır bulunduk. Temsil, o mümessillerinden (ekseri harbde oldukları için, pek sönük idi. Hele İsa vazifesini icra eden genç âdeta gülünç denecek bir halde idi. Ne İsanın menkibesi, ne de oyunun sureti temsili çocuklarda bir alâka uyandırmıyor, Vedad açıktan; «ar- tık gitsekl..» demeğe cesaret ede - miyerek esniyordu. Can #kan bu gecenin telâfisini Saksonya İsviçre- (Devamı 7 nei sayfada) mıntakalarını durdürmuşler.. bomtalamışlar, Sözün kısası EL el üstünde, Kimin eli var? E. Ekrem Talu #zetelerin sayfaları Allah - tan ki inmiş. İnmemiş ol - saydı, günün katakulli, şorolop, dü- bara hâdiselerini kayda gene de yet. mezdi, , Belediyemizle zabıtamızın ciddi bir kontrolü neler de neler meyda- na çıkarmıyor?! Yabancı bir insan, gazetelerde intişar eden havadisle - o İ rine göre İstanbulumuz “hakkında bir hüküm vermeğe mecbur tutul - sm, İstanbulluların bir yarsnı dü - baracı, öbür yarısını da enayi deyip weçiverecek. Büyük üstadımız Halid Ziyanın «Bir yazın tarihi? ne nazire Yap - may) aklımızdan zeçirmiyerek biz | de «Bu yazın tarihiv yazmak is- | terark içine, gazinocularla beledi - yenin mücadelesinden başka kayde- decek mühim bir şey bulamayız. Zavallı belediye! Meşhur Ojias'ın | ahırların temizlemek için Herkülün ıkıntı, onun bir takım esnafını yola getirmek için yenmeğe mecbur olduğu güçlükler | yanında hiç kalır. i Hangi lokantaya el atsa bir pis- lik, bir yolsuzluk, bir kazıkla karşı- laşan, en maruf bir konserve fabri- kasında bir mezbele meydana çıka- ran, toplıya toplıya, fırınlarda nok- sân ekmeklerin sonunu getiremiyen; burada cezalandırıp salıverdiği a - lemyanacıyı on adım ötede tekrar suç üstünde yakalıyan İstanbul beles diyesi şüphesiz ki cennetliktir. Düşünün bir kere ahlâk ne türlü bozulmuş! Bu kadar takib ve tec- ziyeye rağmen, hasis menfaatle hemşerilerinin o zararında halkın t ile, “kesesi ih nü niyeti il ynıyan dalaverecileri yıldırmak mümkün olmuyor. Bahsettiğim ahlâk bozukluğu ço- cuklara da sirayet ediyor. Bos rakı şişelerine su doldurup da bakkala yutturun, yerden topladığı hüküm- süz tramvay biletini uzaktan bilet - çiye gösterip de bedava seyahat e- den kopiller buna delildir. Sokakta, kahvede, yazıhanede, dükkânda, evde.. iş namı altnda görülen şeylerin yüzde ellisi dala » verelidir. Bu manevi illet bize Umumi Har- bin ve mütarekenin kara günlerin » den yadigâr kaldı. Ve bugün, adedi çok şükür az olmıyan namuslu tüc- car, &smaf, fabrikatör, komisyoncu, bu vaziyetten son derece elem duy- maktadır. Piyasada bir hayühuydur gidi - yor. Dalavereyi mübah seyanlar, pervasızca: «El eKüstünde, kimin eli var? Ar yılında değil, kâr yılında- yızle diye haykırıyorlar, Bunun önüne sade takible, ceza ile geçilemez. İçtimai | ahlâkın asıl müsahhih ve koruyucusu cemiyetin kendisidir! E. Eleem Tatu İstanbul Eğlenceleri Komitesi Trabzondan bir oyun heyeti getiriyor İstanbul Halkevleri Sosyal Yardım Şubeleri menfaatine (bir «İstanbul Eğlenceleri. o baftam (hazırlandığını yazmıştık. Seçilen komite Trabzon - dan (11) kişilik bir oyun heyei da - vet etmiş ve heyet yola çıkmıştır. “Trabacnlu gençler burada Karade. niz oyunlarını oynıyacak, Şimali A- nadolu havalarını çalecaklardır. İlk müsümere Pazar günü Tepebaşı bah. çesinde verilecektir. Bir amele elini makineye kaptırdı Balatta çivi fabrikasında işçi Ke , nan dün fabrikada (Çalışırken elini makineye > kaptırmış ve çarmakları kesilmiştir. Yaralı Balat hastanesine kaldırılmış, kaza etrafında tahkikata

Bu sayıdan diğer sayfalar: