31 Aralık 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

31 Aralık 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Askeri vaziyet (Başt yiada) bu ordu kisin imha edilmekle be- raber Mısır toprakları da tecavü den kurtulmuştur. Fökat İngiliz & mandanı Wilson bu kadar bir vallakyietle kanmıyarak hat'h piya- de tümenlerils muhasara edilen Sol- lumun zaptına bile intizar etmiyerek makineli, zırhlı, ve motörlü kuvvet- lerini ileri sürerek Libya hududunu geçmiş, küçük bir İtalyan budud ka-| İesi olan Kapuzzoy a içindeki küçük| İtalyan kuvvetils beraber zaptettir- migti, Gene bir kısım İngiliz seti ve zırhlı kuvvetleri, daha Kapuzzo düşmeden, Bardiyaya doğtru yollan- maşlardı” Bardişa Sollumun 25 kilo- metre şimal batısında | rgüstahkem| bir mevki ve bir limahdı. Bunun bir dış ve bir iç limanı ve şehrin etra- fında da, müteaddiji kuevesili tabya tarafı 1 mei ku- mu ruz Ord ir İtalyan deniz, kara, ve hava üssü Burada, Nil deltasına doğru ya- pılacak taarriz için hazırlanan dunun, anlaşılan ikinci kademesi, yani takriben üş piyade tümeninden mürekkeb bir kolordu bulunuyordu, İşte Kapuzzodan buraya ve buradaki İtalyan kuvvetlerinin i- leri karakollarila temas eden giliz seri ahh kıtaları arttıkça teması Bardiyanım ihata ve muhasa- rasına kadar vardırmışlardı. Ondan | sonra, yani Sollum ve Kapazzo düş- tükten sonra İnşiliz piyade tümenle- ri de birbirini mütenkıb Bardiya 5- nüne geldiler ve Bardiyadaki İtalyan kuvvetlerini 'denizden. havmdan ve karadan sıkıştırmağa başladılar. Ay. ni zamanda makineli ve zırhlı İngi- Biz kuvvetlari Bardiyanın dolayların- daki ufak tefek İtalyan askeri mev. kilerini temizlemeğ? devam. ettiler. Ancak anlaşıldı ki, içinde 35 bin İ-| talyan askeri, yani 3 tümen kadar bulunan Bazdiya müstahkem Timan| ve mevkii baskınla veya cebri müs. taçel bir hücumla alınabilecek gibi! değildir. Beton tabayları tahrib e- dacak ağır ve pek ağır topçu ile küvvetli bir hava bombardıman fi- losu lâzım ve harb, gemilerinin düz mahrekli ağır ve en İarınım yere gömülü ve araz yi| saklı betonarme tabyalar üz vüp tahrib edebilecek yüksek mah-| rekli ağır obüslerle havanlara ihti-| Kezalik ayni tesi ağır uçak bombaları da yapabilirler. Alman- İsir ayni zamanda Livej vessir bazı tabyaları süratle iikat için tabyala- tın üstüne paraşütle adam indirdiler ve bu adamlar el bombalarını tab- yaların mazgallarndan içeriye ata- rak top ve mekineli tüfek erlerini yaraladılar. Ondan sonra da tabi zaptettiler ve derhal müdüfaa hali- ne koydular izlerin banu yapa- bilecek süreti mahsusada yetiştiril. mis adamları olup olmadığını bile- mivorums Fakat herhalde onlar Bordiya önüne simdi ağır ve en ağır topcu getirmekle meseuldürler. Ke- zenlik Mısırdan, civardan ve başka yerlerden ne kadar mümkünse kadar fazla ve seri piyade vesnir teknik kıt'alaf getirecekleri de mu- hakkaktır. Onlar Bardivav! iş ve buna azme! ni Te r hazırlığın oldukç kül saytlar altında ikmal edilme! bulunmasından ileri geliyor. Çünkü bir tek Ras Matruh - Sidi Barrani - Sollum - Bardiya sahil yolu üzerin den bir muhasara ordusu için lâzım | olan her şey getirilmek icab ediyor. | En son demiryolu istasyonu olan Rus Matruhtan Bardiyaya kadar 300 kilometreye yakın büyük bir mesafe vardır. Bu mesafeden bir usa için lâzım olan her şeyin gelmesi icab etmektedir. İste Bardiyava yapılacak kai gecikmesi bu gibi b den ileri gelmektedir. vakar hem mukadder ve hem e düşmeden ciddi Bardiya herhangi bir teşebbüs nivetinde anlaslıyor. İnilizlerin kisama müsaid olmadı pılacak en doğru şey de budi İngilizler Bardiyada muvakkaten durimuslar veya durdurulabilmişler- vasının Graziyani tarafından kurtarılab işmret ve bil#kis Tobruzun müdafaa tertibatı ile ve bu maksacila buraya bazı kuv- vetler toplumakla meş yorlar. Bu vaziyete nazi İer Bardiyanın taarruzunu nisbet, rahat olarak hazırlıyabilecekleri gibi ngiliz- Bardiyaya hücumu da ağlebi ihtimal rahatsız edilmeden basaracaklazdır. Netice olarak diyebiliriz ki İtak ya için İaeilirleri Mısırdan çıkarmak | ğim, tasavvuru artık tamamile bir hayal olarak ortadan kalkmış, ve bunun ne bilâkis | Bingazi- ın çıka-| cak. SON POSTA Haşarat yuvalarında Si Katil, hırsız, esrarkeş serseriler isinde neler gördüm ? Röportajı yapan : Nusret Safa Coşkun > Gid Çıkan kısımların hülâsası | Arkadaşımız. Tophanede serse -! rilerin barındığı haşerat yuvalarını | dolaşmakta, Kendisinz sali bir gece hırsın Şimdi, kopukların serserinin bir arada | lardan birine gitmiş | daşımız şimdi komuşulamları < liyor: şımda oturan sesli| kerih yapmaya — Ulan, dedi.. dünyada ne var- sa hepai masaldır. Serseriliğin, r mussuz olmanın, namuslu ve paşn - zade olmaktan ne farkı var ki.. sen| de çalarsın, o da çalar, ben de ça -! larım. Sen enayilik eder, yatak yor- gan, tencere aşırırsın, yakayı ele ve- Tirsin, başkaları usturuplu iş görür, | m kevırir, bem de onmuslu adam sayılırlar. Allah seni serseri yaratmış serseri kalacaksın! Kopuk, konferansına devam e - diyordu: — Dünya bu çocuğum, böyle gel-| miş böyle gidecek. Allah seni serseri Yaratmış) serberi kafacaksın.. na — muslu dediğin adamlar çabuk ser - seri olabi Fakat sen nasil na - muslu olabilirsin be? Eninde de s0- nunda da çalacaksın, dayağı yeyip kodesi boylıyacaksın.. İkide bir s0-| kağa mtılmış kabak yavrusu gibi mi- yavlama böyle... Bir müddet göğsünü kaşıdı, kas- ketini, tozunu silker gibi dizine üç dört defa vurduktan sonra, yere ok- ir. | kah bir tükürük attı ve bana döndü Bir sigara talebi — Bir sipsi (1) uçlansana.. ınlamadım ? ir sipsi uçlansana derim. «Sipsi» de ne demek?.. Yüzüne kendi tabirlerince aval baktığımı — Matiz misin (2) yoksa, sipsi) istiyorum be? dedi. Bunları söylerken iki parmağ dudakları arasına götüm işareti yapmıştı. Verdi sigarayı, sobanın ya - nında oturanın ayaklarının dibine attı: — Tutuştur şu meredi. Sobanın yanındaki, maşa ile si- garayı sobanın alevine tutarak a - teşledikten sonrn iki nefes çekip tekrar ona attı. Karanlık odada bir| ateşböceği gibi uçan si çirkin sesli serseri, havada ağzile yakala. wp dudakları arasına sıkıştırmıştı: Suriyenin serseriler erasındaki ehemmiyeti — Söyle bakalım, dedi, Suriyede İve var, ne yok2.. Eyvah, istintak başlıyor, vere de bir pot kırmasak. Cevab verdim: — İyilik, bir eyler yok., ne ol- sün istiyorsun? — Benim bir şev istediğim yok canım.. İşler nasıl gidiyor, diye 80-| ruyorum. 7 Fena değil. Allah (2) Matiz: kafayı çek; «Bon Pasta,nın edebi romanı: 48 Nakleden : Bu akşam bana telefon edip 80 - sacak, | — Doktor, Selim bu vaziyette iken, whhatine bir zarar gelm. zin benimle konuşabilir mi? wet kızım; iki gündür ateş gelmiyor. Umumi ahvali de Ei — Lütfen Halide Hanıma leyiniz ki yarın gidip kocamı re eğim. Onunla hususi #wrette ko » suşmak istiyorum. Cevabımı ancak onunla görüştüklen sonra verece - ilin eee spa Nala gülüm- siyerek yerinden — lele da doktor, yazla .M — Anlamadım? — Epey «main getirdin mi? — Eh, şöyle böyle.. Bir iki hah, ipekli kumaş filân. i — Hurma da getirdin mi? Ben sana he soruyorum, sen me eöylü »| yorsun! «Beyazn var mu beyaz? Beyaz, beyaz.. Nedir bu beyaz? | Bir şey atmal — Var va.. Getirdiğim ipekli ku- maşların hepsi beyaz.. | — Sen ya çok malın gözüsün, yahud da kızma amma aptalcasın | bilmiyor musun? Eroin, eroin be.. — Eh bir parça var? — Yayında bulunur mu?.. Hepsini evde bıraktım. — Vuradakın gene vurgunu hal, Suriyesi | Şu bizim gece bıraz arkadaş, a daldı: irmdada yetismez- »e halim fena. Terlemeğe başladım. | Odanm kazan ini andınr si- havanın ağırlığı bir taraf - intak bir taraftı amma bi kosu bit-| Geld x rahatla -| ll Beli iy çim kopuk bu! sefer ona satarmıstı — Bu m komisyonculuğunu İsen yapıyorsun galiba?.. Rehberim, hiddetlendi, sert ce -| vab vermete hazırlandığını hissek. | tim, Fal visbeten mülâyim bir sesle cevab verdi: — Sana nid olmıyan şeylere bur- | nunu sokma Konuk bu cevab rını silkerek arkasın: n “Serseri'er gla, a yeni müşteri'er geliyor Yeni bir konuşmanın -kapisı açıl deliğini kaldırmak icab etti. Aşağıdan sesler geliyor, | kapıya vutuluyordu.. * l (Serserilerpalas) ın sahibi, bize lâmba tutan adama; Gelen var! Diyerek kapağı gösterdi. Serseriler arasında hiddetli bir ho murdanma başlamıştı: — Yer yok burada... — Daha farla mkıyamayız!, — Hapishaneyi de geçti yahul, Nerede yatacak bunlar? Lâkin (otel) sahibi hepsini sindi- ren bir sesle bağırverdi: — Susun be.. Ne söylenip duru- sunuz? İşinize gelirse. Buran İTokağkıyan oteli değil ya. Rabat arıyan defolur gider. Biri itiraz edecek oldu: — İyi amma ağabeyciğim.. — Kapa gaganı ulan, Şimdi kuyru Zundan tutar. pencereden aşağı bi- irim seni. Buldun da buna- yorsun galiba... Serseri, yeni müşteriler gelmeden yerini garantilemek için duvar dibi- ne yayılarak uyumağa hazırlandı, ce- ketinin yakasını kaldırıp, boynunu | biraz.. Yahu beyazın ne glduğunu! içine gömerken: Bir şey demedik ki ağabeyci- dedi.. Kızma! Kapak kaldırılmıştı. Aşağıdan u- j asılan merdivenin uçları gözükü - İ yordu. Lümba del aşağı tutuk için oda büsbütün karanlıkta kalmıştı. İ duğu (Akran var) Nusret Safa Coşkun Yılbaşı piyangosu bu akşam çekiliyor Milli Piyangonun 1941 Yılbaşı çekilişi bu akşam sane 23 te Taksim Üeleliye” gazinamımnlnlarımda ya: pılacaktır. Mahtelif ikramiyeler çe- İildikten son tüm anat 24 te san olarak (100.000) liralık büyük i ramiye çekilecel Çek bütün safahatı retrans- misyon tarikile Ankara radyosu ta- rafından neyredilecektir. Hüdai Karatabana verilen ziyafetler Belediye ânimi encümen Azaları Kars valiliğine tayin edilen Hüdsi Ka- rataban şerefine dün akşam Parko. kumlâr dü yarın akşam, Kars valisi şerefine bir ziyafet verecekler. İdir. Hüdni Karataban Cumartesi gü. Dü yeni vamifesine hareke, edecektir. Kızlarımızın askerlerimize hediyeleri Kadıköy ikinel kız orta okulu tele beleri tarafından, askerlerimiz. için, 2 kazak ve fanüf, 19 boyun atkı, 30 çif eldiven, 176 çift çorap olmak| üzere cem'an iMİ yüz kırk yedi parça bediye hazırlanarak, Kızütoprak Halk Partisinde teşekkül eteniş olan hedi- ye toplama komitesine teslim edilmiş. tir, Hâdiseler Karşısı: in © KIVIRCIK «Çarşıdan aldım getirdim bin tane.» Bilmeceyi bildiniz Bu bilmez ben söyliyeyim: Mezbahada kesildi bir tane, kasablara dağıtıldı bin tane. Bilemediniz mi). — Kıvırcık köyun. İstanbul mezbahasında günde Jancak yirmi, yirmi beş kıvrek ke- yormuş. Halbuki buldaki İbütün kasablardn ötenildiği kadar) bol kıvırcık sa bir tane, eve değil ıni?.. Meshur İri Demekten başka çaremiz kalınadı amma nedense gene soruyo! — Kasab bu bana verdi; | kikt kevwircik m? "emin ediyor! — Vallahi billüki bakiki kıvır -| cık Yemin eder ya, kesilmiş koyum lisana gelip — Ey ahali, siz onun sözüne inanmayın, ben kıvırcık değilim, kı- gil karamanım. Diyerek kasabın yalanını yüzüne vurmaz kil. * Bir berber söyle, — Sanki neye yirmi yirmi beş kı- Bir bilmece vardır: l Berber düşündü: — Kıvırcık azsa, kıvırcık © yan koyunları, işim az oldaği İlerde dükkünma gönderin; is ş İ permanant yapayım. Halis im bir benzerini de| aktan farkları kalmaz. i * erkek evine et getirm rsi paketi açtı, ete' baktı: — Bu ne eti? — Halis kıvırcık. — Bu hâlis kıv'rcık değil, . datmışlar. — Olabilir ilk aldanışım vırcık zannedip pm nın berberde kıvrılmış — oldu neden sonra farkına varsbildim dilir) a — İki yerde: Berber dükküğü © kasab dükkânında. g4 t Bir hıkrâ vardır: Adamın biri lokantayı kıvırcık salata istemis, beş da on dakika, in vırcık salata bir türlü se Adam, garsonu çağı — Senden kıvırcık salata mistim? 7 Garson cevab vermiş: — Gesireceğim efendim, aş mutfakta onu kav Acaba ayni müki eye | larda du şahid olacak mıyız? — Hani kasab senden istemiştim. vırcık kesiliyormuş. Kasab cevab verdi: — Kıvırcık pek fazla bulunmaz da ondan. | Topla yıkılacak sanılan hortumlar 18 inci asırda gemiciler, denizde bir hortum gördükleri zaman, der - hal geminin toplarmı © tarafa çe - virir, ve hortuma nişan alarak ateş- lerlerdi. Denizde hasıl olan hortum- ların topla zail olacağına inanmlar- dı. * i Ayakları ateşte yatanlar telde bir ziyafet vermişlerdir. Kayma. | Cenubi Ameri yerliler, soğuk gecelerde tahta ke » revetler üzerine yatarlar. Ayaklarını kerevetten hatiçte bırakırlar, ve & - yaklarının altında ateş yakılır. amaa ada, Anmazonda — Şimdi getiririm bayım, Cemer Al, | yoruz. (Bunları biliyor mu idiniz ?5 Zehirlenenlerin dansla tedavisi nan bir nevi zehirli fından sokulanlar, zehirin yapacağı zararları önlemek dile, bu dansı yaparlardı. * Horoz'u düğün alayı Macaristanın birçok o yerle; k İbir geli Bu horozun türdüğü söylenilmekte horoz eve uğur g dir. Muazzez Tahs'n Berkand için beni mazur görünüz. in dışarı çıkınca doktor da yerinden kalktı, meyus gözlerle et- rafına baktı. — Zavallı yavrucuk! Bu mesele nasıl sona erecek bilmeli. — Hep Halide Hanımın kini; de- mi doktor? ! — Öyle efendim; fakat bir ba - kıma o da büsbütün haksız değili| Neyse, üzülmeyin hanımefendi, in-| lah her şey yoluna girer. Şimdi-| lik müsasdenizle ben gideyim. — Göle güle gektor. Size teşek-| kür edezii — maş, arkasına, balayı seyahati ema- unda giymek için hazırladığı yeşil kostümü giymişti. Başındaki şap- ka da çok zarifti. Yüzünün solgun rengini kısmen kapamak için ya - naklarını hafifçe boyamıştı. Evden çıkarken o kadar helecanlı ki tramvaya veya otomobile bin- mek istemedi. soğukkanlılığını ta » siamile “elde &tmeden £ hastaneye varmaktan korktu ve yürümeği ter cih etti. Yoruimak, düşünmemek is tiyordu. Kendisini avutmak için vit- rirlerin önünde duruyor, teşhir edi- lâkadar olmağa çalışı. len esya ile sa bunun sonu gelecekti. Nitekim, hiç farkında olmadan kendisini has tanenin kapısı önünde buldu ve ay- ni saniyede kalbi şiddetle çarptı. Biraz conra hayatı, istikbali bak - kinda ehemmiyetli kararlar verecek» erdi. Ayakları merdiven başında i idüd enerek ağır ağıriyukar çıkmağa başladı. İkinci kata igelince; Selimin odasına gi - den koridorun başında gene bir sa niye mütereddid kaldı. Bu defa kendisini tanıyan buhranı şeyl Her zaman wtriy girdiği bu oda şimdi, birden nu korkutmamıştı, Kendisi bil tahteşşuurundan büt far n ve irade işti Kapıya hafifçe | vurdu. Cevab yok. İçeriye girmeğe hazırlandığı s- rada hastabakict o Nesrin ayaklarının ucuna basat yatağa yaklaştı, Selimin urattığı tatta, — Hoş geldiniz Nesin. Do bu sabah başi yı çıkam di. Aynayı elime alinca bir de m8l göreyim, #açsiz başımla bir kül mahkömuna benzem kin olmu Genç kadın Kocanın! be GN işitmemiş gibi yalnız ilk hita © bina cevab verdi; kelime muşta ilâve edöği Basındaki ko kocaman sarın çıktıktan sonra b öyle değişmişti ki az kalsın Nesi İonu tanımakta güçlük gekecekti. ” On gün evvelki sıhhatli ve neş' nerede Kulmırt! Selim buruşmus, derisi ks ışacak derecede zayıfl | mas, gözleri içeriye çökmüş, çen İ mikleri ferlamıştı. Bi ü li genç yüzü solr

Bu sayıdan diğer sayfalar: