19 Şubat 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

19 Şubat 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABERLERİ Dalgadan denize döşmüş Kabataşta, İnhisarlar binasının Arkasındaki rıhtımda dolaşan ha - malbaşı Mustafa dün bir ara çarpan dalgaların (tesirile düşmüştür. Etrftan yetişenlerin yardımile ve güçlükle boğulmak'ın kurtarılan Mustafa, denizde kaldığı müddetçe fazin su yuttuğundan tedavi edil - astanesine kal- sahile denize Şoför o Zülfikarn idaresindeki 1850 numaralı otomebil dün köprü- den geçerken, Emin adında bir şah- sa çarpmış, vücudunun muhtelif yerlerinden yaralanmasına sebebi - yet vermiştir. Emin, tedavi edilmek üzere hâs- taneye kaldırılmış, suçlu şoför ya - kalanarak hakkında takibata başlan miştir. Kafasma desti verde Küçükpazarda, Demirtaş mahak- İssinde Odunkapısı yokuşenda 3 numaralı evde oturan Rıza, dün ay- Bi yerde oturan Mustafa ile bir a - lacak meselesinden dolayı okavza etmişler, bu esnada Mustafa eline Beçirdiği bi: desti ile Rızanın bas-! na vurarak ağır surette yaralanmz- sına sebeb olmuştur. Riza tedavı altına alınmış, Mus- tafa yakalanarak hakkında takiba- ta başlanmıştır. Surun üstünde dolaşılır mi? Şehremininde, Seyidömer mahak- lesinde, Ziya Göknin #okağında 23 numaralı evde oturan Tahir adında ir çocuk, dün o civardaki sorla - nn Üzerinde dolaşırken müvazene - #ini kaybederek düşmüş, başından ağır surette yaralanmıştır. Tahir baygın bir halde Cerrah - Pasa hastanesine kaldırılmıs, hâdise “trafında tahkikata başisnmışbır. Ambara düştü Küreceşmede, gümrük artreposu önünde bağlı bulunan Erol vaparum- dön kömür boşaltan | #melelerden Hakkı işile mesgul olurken, dikkat- sizlik neticesinde ambara düşmüş, basından yaralanmıştır. Yarak a - mele tedavi altına ahrımış, kaza et- rahndn tahkikata baslanmıstır. İki muhteki” yakalandı Tahtakalede David Kohen 140 kuruşluk Keuçuğu 340 karun gibi çok yüksek bir fiata sattığından do- takibat © yapılarak ğe verilmiştir Gene Tah'akalede makara fah » » sahibi Salamon Kohen de ma- ng fiatlarında ihtikâr vaptı - layı müddehimumliğe tes iştir, Harice sefer yap cak şilabler hakkında hazırlanan talimatname Hariç sulara sefer edecek Türk gemilerinin gerek seferlerinin tan - zimi ve gerekse bunların (seferleri için alacak tertibatla mesgul ol - mak üzere mntaka Jirman reisi Re- fik Ayanturun riyasetinde bir ko- misyon teşekkül edecektir. Silep 8e- ferleri hakkında — talimatamenin bugün neşredilmesi zmubtemeldir. Kararname alâkadeslera tebliğ edil dikten sonra komisyon gemi sefer- lerinin tanzimi işine başliyacaktır. Diğer taraftan haber alındığına göre suları yapılacak glep 3e- ferlariniu mptakaldn p Bedene e Elektrik ve tramvay memur- larına peşin maaş Elektrik, Tramvay ve Tünel İşlet - meleri Umum Müdürlüğü ücreti! me. murlarına peşin maaş vermesi hak. kında belediyeye bir teklifte bulun. muştur. Bu teklif Şehir Meclisine sevk olunmuştur. Bu bususta Sehir Mec. lisinin önümüzdeki toplantısında ka- rar verlecektir. Eminönü Halkevinde konferanslar Eminönü Halkevinden: 1 — 20/2/1941 Perşembe günü saat 18 de Evimiz salonunda müze ve ta- rih şubemiz azasından Efdalettin Te- Kiner tarafından (İstanbuldaki tarihi SV mimari eserleri) mevzuunda bir konferans verilecektir. ? — Türkiye San'at mektebleri me. Zunları cemiyetinin seri konferans - e ikincisi 21/2/1941 Cuma gü. Sami 18,30 da muallim Sabri Şük- Tü Bayındır tarafından verilecektir. da (Meküniğin tatbik sahaları) ip 8 iki konferans giriş serbest 30 Sene evwci-—-: SON P gazi. Trablusgarb mücadelelerinde rol oyneyan yerli ve Türk mücahid tiplerinden bazılar Yazan: Emekli General H. Emir Erkilet iğ Âyan azası Süleyman el- Baruni lusun 100 Km. kadar cenubundal cebel (yani dağ) bölgesinde tess- süs etmiş bir hamisi (yani beşmei) mezheb vardı ki, bunu başı Süley- man el Baruni idi. Bu zat Osmanl âyan meclisinin de bir azasıydı, Süleyman # Baruni, Garbtrablu- su muharebesi çıklığı zaman pek müteessir olmuş ve ölünceye kadar İtahyanlarla mücahede etmek ah- dinde bulunmuştur. Mücahede de- vam ettiği yani İtalyanlar Trablus | toprağında bulundukları müddetçe saçlarını kssmemeğe de karar ver- miştir, Bu sebeble, fes giyen bu z9- tın gittikçe uzayan saçları, Rum pa- pazlarınınki gibi, fesin altımdan en- sesinden > sesler ve yerliler &- na Selman Bu Guffa ni bi Bilemem) mere TV Trablus ve Bingazi halkı Arab değ'idir Garbtrablusunuü asıl «halisi Ber- | berilerdir. Fakat bunların üzerlerin- İden birkaç Arab dalgaları geçtiğin. İden ve Arablarm “alâm dinini ka- ibul ettiklerinden, daha müterakki ve komşu Arab dilini de kolaylıkla | alarak zamanla Arablığa temessüle başlamışlardı. Bizimkiler ise halkı Arablıktan kurteracak, yani onların Arablığa karşı mücadelelerini hima- ye edip tulacak yerde, alelâmum yerlilere Arab derler ve bu suretle onların Arablığa hergün bir parça daha fazla sürüklenmelerin! bilmiye- rek tasvib ve teşvik ederiredi. Ev- yeke de yazdığımız gibi, Trablusa birçok Türk gsimiş ve iskân edil mişse de bunlar pek çabuk yerlileğ miştir. Bunun başlıca sebebi yerli- lerle ayni dinden olmaları ve dola- yısile ayni adları alıp | takınmalarız dır. Trablusta Arablaşmız ve yerli. leşmiş | Türk kabileler o (Kuroglü ye — Kul oğulları ve Karnın o Zulları) mevcud olduğu gibi Çera- kise adında bir de Çerkes kabilesi vardır. Fakat bunların hepsi dilleri. ni ve benliklerini kaybetmislerdir. Trablus ve Bingazi eyaletlerinde umumiyetle konusulan yerli dilin rabinsgarbde İtalyanlarla bir olan yerlileşmiş mütereddi vehain i Türk: Keraman Spike Hüseyin (Hassuna) paşa kelimelerinin büyük kısmı arabca olduğu gibi dilin ifade tarzı ve kaj- deleri hep arabcadır. Buna rağinen yerliler kendilerins Arab demezler Garbtrablusünun asl sökenesinil ve Arabı azla sevmezler, Hattâ A- teşkil eden Berberlerin dil ve milk-| rabdan paşa olmaz vessire gibi yetlerini korumak makeadile, Trab-| yablığın kendilerinden başka ve ken- ilerine yabancı bir şey olduğunu ifade eden birçok odarbimeselleri bile vardır. Nitekim oralarda ve da- hilde çok bulunmun olan bir yar bay bana unlattı ki, Bingazi ile Trablusu, tâ içerİlerine kadar bir Türk veya hir mağribi (Tunsulu) tek başına dolaşabilir ve ona yerli- Ter asla taarruz etinezler. Fakat bir Arabın dolaşmasına hiç tahammül eylemezler ve hemen öldürürler, Bizim Garbtrablusanda takib edeceğmiz milliyet siyaseti! ne olmalıydı? Pek yanlış bir siymset veya daha doğrusu tamamile bir siyasetsizlik eseri olarak bizim sözde ve yazıda Arab dediğimiz Berberiler işte böy- ledir; yani bilâkis Arab o düşmanı- dırlar, Trablustaki O menfaatlerimiz icabı bizim orada takik edeceğimiz siyaset Arab dil, fikir ve kültürünü filen veya zımnen tamim ve & suretile Arablığı Araba doğru ge nisletmek değil, bilâkis yerlilere A- rab olmadıklarını daima hatırlata- ak isbat etmek olacaktı. Fakat biz, maalesef Türk olmıyan o kavimleri bu gibi yüksek siyasetlerle idare et- mek şöyle dursun, o zamanlar halis Türk olan meselâ Prizren, Priştine, Üsküb, Kalkandelen ve Goşivar hal kına da Arnavud diyerek ve Arna- vud muamslesi ederek bizden soğu- tar ve uzaklaştırırdık. Vakta ki, Bü- yük Harbda 5 yerleri dolastım ve oralardaki ahalinin arnavuden bilmediklerini gördüm, doğresu © zaman, içinde bulunduğumuz derin gaflet, cehalat ve | ideresizliklere havret ve terssüf ettim, Kezalik bizim Kürd dediğimiz Dersim (veya Tunceli) halkının ta- OSTA Bu güzel örgüyü örerseniz çok işinize yarayacaktır. Ev içinde uzun uzun ceket giymekten ise şöyle he- men omuzlarınıza bir yün örgü st- vermek ve bunun herhangi bir atkı gibi omuza atıldığı kadar kolay- lıkla kaymaması için yakasındaki tek düğme ile boyuna iliştiri: mek... Ne hoş değil mi? Kol yer- leri uzun olmayacaktır. Dirsekleri biraz aşacak. Üşümemek için bu kadarı yetmez mi? Yaka da görü- yorsunuz kapalıdır. Pratik güzellik bilgileri Cildiniz kuru olduğu için yağlı krem kullanmak Oo mecburiyetinde iseniz mukyajınıs yapmadan önce İcremi- nim fazlasını gülsuyunda wlataca , ğınıs bir pamukla sümeyi unutma - yınız. Bu silme, pudranın daha iyi bulmasını ve burun ucunun parla mamasını temin eder ve makyajı da. ba tabi gib göğerir. Kremin yağı yüzünden pudranın sıvanmış bissiil vermesine mâni olur, Bolero Bolero gene pek moda, kına bolu - mamile Türk olduklarını, bana ora-j)8€ bunu robları veya eteklerde ayni larda bulunmus, gezmiş ve bu Türk-İrenkte yapabilirler. Uzun boylular lere karşı harbetmiş olan kimseler) bühassa inceler. ayrı bir renkte ya. söyleyip temin doğrumu donup kalmıştım. Bununla beraber, bugün bile bu #ibi yanlışlıklar olduğunu hayretle (Devamı & inci sayfada) ettikleri ozaman. İyabilerekleri gibi bolero ile etek ara, sna emprimeden geniş bir sentür suretile de orjinal bir el - İbiseye sahib olabilirler, Bir dostum anlattı: izim semtte kahve bir dükkân .. Son dükkân sahibi, dükkânı satılan günlerde e, erken kapar oldu. İki yüz eli gram kahve imeyene kahve Bulunmadığı mi bahana ederek ancak elli. grare kahve veriyordu. Dükküna yakın o- kahve getirilip dükkânın gerisinde. ki ardiyeye konulduğunu görmi ve haber vermişler. Dükkân mış, gece getirilen çuvallar bulun. muş. Çuvalla uhteviyatı ne ol- sa beğeni Eğer bu vak'a bir dan böyle yapılacak araştırmalarda çok dikkarli hareket etmek icab e- decektir. * Mukavva buhranı baş gösterir, tüccarın mukavvaları o saklamız ok dukları söylenilirse, kırtasiye ticare- tile meşgul olanların ardiyelerinde araştırma yapmak hiçbir retice ver- | miyecektir. Fakat kösele tüccarları- İnın, yahud 'da nyakkabıcıların ardi- İ yeleri aranırın, mukavva (stokları belki oralarda bulun ir, * Gaz tenekesi buhranı baş göste- rirse, 'demiyeyim. baş göstermişti bile... Saklanmış olduğundan şüp- helenip afaştırmalar yan'ılar mi2. Nerelerde yaptılar?.. Bilmiyorum. Fakat tıraş bıçağı yapılan satılan Amerikalı bir olacak: en yakın 7 belediyeye mü VA racaat ederek, o gün öğleden son ra dükkünma gelecek 125 işsizin saçlarını para almadan keseceğini haber vermiş. Öğle vakti dükkânr ünde iki yüz kadar in- , bunların arasında bir| seneye yakın zaman saç kestirmemiş olanlar da varmış. Berber hepsinin saçlarmı kesmiş, Ertesi gün vak'a gazetelere yazılmış, ve berber ken- dine böyle bedeva bir reklâm yap- maş olmuş. turanlar bir geca, yirmi otuz Sayfa 5 Kimler saklıyor? yerleri arasalardı, tenekeleri belki oralarda bulabilirlerdi. * Günün birinde pamuk bulunmaz- sa (temenni etmem ya, çünkü zara- rı bize dokunacaktır.) — Pamuk tüccarları saklamış ©- labilirler. Araştırma yapalım da or taya çıkaralım. Diye teşebbüse o girişmesinler, Beyhude yere vakit kaybetmiş ©- lurlar, Tereddüde düşmeden (yünlü mensucat fabrikalarında araştırmam lar yapmalı ve denk denk pamuk- ları bulup çıkarmalıdırlar. * Olur ya, yerli mamulât ta piyasas da bulunmı da kim saklar? Herhalde yerli mamulâtı satan- lar saklamazlar... Cenebi mamulâte satanların dükkânlarma baksınlar. Piyasada bulunmayan yerli mamu- lâtı orada bol bol bulabilirler, Velhasıl * piyasada | bulunmayan emtiayı o nevi emtia tüccarlarının sakladıklarından değil, daha baska- larının sakladıklerından © şüphelen- mek: — Saklasa saklasa kimler saklar? Diye düşünüp ona göre araştır- malar yapmak icab edecek. TİemzE İlulüsi İ L Bunları biliyor mu idiniz ? 7. Bedava reklâm Vesikayla içki i Mişigan belediyesi, bütçesini tan- berber, kendisi- zim için yu çareyi bulmuştur: İçki ne reklâm yap- içmek vesikası olmayanlar, içkili mak maksadile (ç > gazinolara gitmek ve oralarda iç- mek hakkını baiz değildirler. Bun- lara dükkünlardan kapalı şişe içki İde verilmemektedir. İçki içmek is- tiyenler harcını verip içki içmek ve- sikam almaya mecburdurlar. İçki vesikası harçları belediyenin bütçe- sini tanzime kâfi gelmiştir. Amerikada nüfus artması Amerikada bulunan kırmızı ve siyah derililer, yirmi | senedenberi bir misli artmışlardır. Beyazların i3€ artış niabetleri besablanırma ancak bundan on beş sena sonra yirmi se- ne evveldekine nazaran bir artmış olacaklardır. Karı, koca mektubla müşterek bir soruyorlar Genç bir karı kocanın müştere- ken yazdıkları mektubu aldım: Birbirlerile sevişerek © evlenmiş- ler... Gene sevişiyorlar, Erkek he- nüz yirmi dört yaşındadır. Kadın 22 yaşında. mes'uddurlar, yek. Yalnız erkek bir çocuk sahibi olmak istiyor. Karım da buna mu- balif değil, fakat o diyor ki: — Henüz çok genciz... Çocuğu- muz bir iki sene sonra da olabilir. Ona ben kendim bakacağım. Bu-; gün de olsa gene sever, bakarım... Fakat bir iki sene sonra biraz daha anne olurum. Bundan baska gençli-| öimizin bu bir iki senesindaşkanı ko- ca birlikte gezip | eğlenmemiz de hakkımızdır. Bu haktan istifade et- meliyiz. Erkek karısının fikrine muhale- yaşlanmış olacağım için daha iyi bir! sıhhi (leri malak fet etmektense, aralarında o konuş- tuklarını bana bildirmeyi muvafık bulmuş. Bendea, cevab bekliyorlar, Bence, ber ikisi de çok gençtir ler. Çocuk sahibi olmalar için bir liki sene geçmesinde bir mahzur yoktur. Erkek bugün için karısının sevgisile avunur. Bir iki sene sonra o sevgiye ikinci bir sevgi, çocuk sevgisi de inzrmam eder ki... Mes ud yuvada saadet bir kat daha par > bir mwrotte kendini göstermiş olur. Yalnız şu nokta var: Eğer çocuk arzuya rağmen gene olursa gayri ve gayri vicdani yollardan ös nüne geçmek affedilmez bir cürüm dür. Bu halde anne, çocuğunu doğu- rur ve severek büyütür. Esasen söy- lediklerinden böyle hareket edecek- or. TEYZE İ «Ran Poslas nın tefrikası: 26 — Sahi ya, Hoş belki, size tama- men beuzemek için bu güzel beyaz elbisesi eksik... Bir de saçlarım şöy- büşünüz gibi, işl işl bir gülümseme- si eksik... — Oo! Elbette yal Çirkin olma- #a hiç gelemezdim!.. Peki amma, o dediğiniz kız gülümsemez mi... Yoksa tebessümünd> tatsız, çirkin bir şey mi var? — Hsmen hiç gülümsemez... A» , geçici bir şekilde dudakları- vg Dİ a değil, yabancı, yapma, zoraki bir şeydir... Asıl tebessümü, asl bakışı, asıl güzelliği; solgun, soğuk, ürkek bir mahcubiyetin örtüsü altında giz- SALAN NAKLEDENS MEGRURE SAM -J maş gibidi lidir... Amma ben bunları seziyo- « Yozua hiç görmedim... San- neş'e, tatlılık ve ibe; kötü bir tilsmla kapalı ve gizli kak .. Bunları bir gün mey- dana çıkarabilecek mucizeyi bek- lerken de, bütün bu örtülü güzellik- leri yalnız hisle bulup görmek İ8- zum. — Demek o mucizeden sora, dediğiniz kız, benim kadar güzel 0- lacak, öyle mi? — Daha da güzel hanımefendi. Sizce bir kadına satıl tebes- ünü, asıl bakışını, anl güzelliği- ni» veren mucizeler İlâhı da, bahse girerim ki, onşkturr değil mi? — Elbette. — Peki amma, anlamadığım bir fendi, artistim... Şaşmıyacağınız bildiğim için söyliyeceğim, o haya- tumda... Sık ve pek çok sevildim! — Sevilmek yetmez... Mucizeyi yapacak sevrnektir, hanımefendi... Hiç sevdiniz mi ki? — Sevmek mi, ben mi? Allah e- sirgesin, hiç sevmedim! Ne biçim suall,.. Erkekleri öyle düyük bulu- yorum Xi, onlardan nefret ederim! Mine gülmeğe, dek gibi kahka- balarla, katılasıya gülmeğe başladı! ayır, sevmedi, hiç sevmedil... Şimdiye kadar kimseyi, Vicdan da- dısından başka kimseyi sevmedil... Kimse, gene dadısından başka, kim- se de onu sevmedi! Ne garib değil mi?! Bir genç kıza benziyen «artistino, bütün o mazisi, bütün romanı iste bundan ibaret! Sevgiden... Aşktan, âsıklarla den bahseden şu sarısın küçük bey, karşısındakinin o yüreğini, (oderdini, acısını bilebilse!... Zavallı Mineci ğin bu dünyadaki bütün aşkları da, âşıkları da şefkatli bir babayla, «bir #bnen nin korayucu kanadı altında yaşamak saadetine; 6 hiç tatmadığı ma-| suklara sid mahud 3 harflik kelime! eşiz zevke, nasıl sevine sevine feda edeceğini bilebilse!,.. Ah bilesl... Ne gülerdi... Hem de nasıl gülerdi! Halbuki hiç te gülmüyor ve Mine, katıla katıla, nefesi tutulurcasına hep gülüyor, sonra da sinirlerinin ani bir gerilmemle, birden ağlamağa başlıyor. İki elile yüzünü kapıyor; «şuh artistiro bu haline, acaba «flörten| hazırlanan küçük bey ne diyecek? — Mine, zavallı Mineciğim... Kız ürkek bir cığlık Okoparyor, titriyor. Ellerini daha sıkı sıkı bası: yor, gözyaslarile ıslanan yüzünü ör- tüyor. O dakika, karşısındaki ada- mın, sanki kırk yıldan onu tanıyor. muş gibi sadece ismini - hem de 6 kadar candan - söylemesine titizlen- miyor. Hattâ bu ciheti pek düşüne- miyor bile. Yalnız «sarışın geneins onu tanıdığım, herhalde hemen ilk dakikadan itibaren tanımış olduğu- nu anlıyor, Kı oyuman ma nasızlığım, saçmalığını hissediyor... Nasıl da tanınmıyacağını düşüne- bildi?... Aman yarabbi, ne delice Jâflar söyledi!... Sıkılıyor, stanıyor. Merhamet dolu ses. sustu. Ara- larına, ağır bunaltıcı bir sessizlik çöküyor... Minenin iki eli açılıyor, yüzünden ayrılıyor... Heyecanla bekliyen, endişe dolu gözler onun gözlerini arıyor, bulu- yor, derin bir bakışla sarıyor... Ve © zaman... Ya, ne garibi İşte o za- man, hiç roman okumayan, sevmek İstemiyen, birkaç saat evvel de bir genç erkeğin onu sevebileceğini in- kâr eden, dik kafalı küçük kız, bi denbire Meryemhantmın doğur #öy- lediğini, ve bu akşam ilk defa ko- muştuğu, hiçbir şeysini bilmediği ba yabancının, onu esevdiğinin anlıyor, Onu bu ilâhi sırra erdirebilmek için, nasıl ve hangi ii sında kadınlığını insiyaki seziş bie leri uyanıyor? ” Gözlerine dalan, gözlerini bir an- da kavrayan © bakıtların harikuli- de tatlılık ve oksayışı mı? demin, #smini söyliyen o heyecan dolu sesin sürekli, sırlı bir ihüzazı, içli bir aksi sadası mı? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: