14 Nisan 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Nisan 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« tayyareleri Malta adasında Vene- İngiltere üzrinde Londra, 13 (AA) — İngiliz) JGEEDA çe. 2 Hava ve Dahili Emniyet Nezaret, #3 Gece, düşmunın hava faaliyeti pek küçük mikyasta olmuştur. Bİl hassa Manş sahili civarında pek az miklarda bomba atılmıştır. Bombalar pek az hasar yapmıştır. lerinin tebliği: | Hak Lonsi Alman tebliği Ben ve ihtiyar Mak Lonsberi Berlin, 13 (AA) — Tebliğ: bu işden kırkar bin dolar kârla 1/12 Nisan gecesi Alman savaş|çıktık. Ben «ihtiyar Maks diyo- tayyareleri Salamis limanına kar-İTum. Fakat hakikatte o hiç te ih- $ yaptıkları bir taarruzda düş -İtiyar değildi: Henüz daha, kırk manın 4000 tonilâtoluk bir ticaret| bir yaşında idi. Fakat her nedense gemisini batırmışlar ve diğer 4İo dalma ihtiyar görünürdü. büyük vapura da bombalar isabet! o Bir gün bana Mak: ettirmişlerdir. Pirs'de mahrukat! — Endi, dedi, artık didinmek- depoları, bir fabrika ve bir vE bıktım, usandım, Biz sen'nle İ | men müessir bir tarada bombalan-| ÜC Yıldır. durup dinlenmeden ça- ig Ve Hürricane tipinde bir güş | rok: Bu kazandığımız “paraları a em Gi dan bir kısmını ne diye istediği- tür. miz gibi sarfetmiyelim?, Ben de ona cevaben: — Tekliflerin benim de tasavvur larıma pek uywor, dedim, Haki- Xâten bir müdret seninle : Mind prensleri #“bi yaşayalım, Bövle bir yasavıs tarzının nasi) olacığı- nı bir tecrübe edelim. vapalım?. Vaktim'zi nasıl gecire- lim?. Nivagara şelâlesine mi gide- lim. voksa -«fiv'avun (9)s mu oy- mvalım?. Aym gece içinde Alman savaş ziâ tayyare meydanına bombalar atarak sığınaklara ve benzin de- polarına âteş vermişlerdir. Şimali Afrikada, İtalyan - Al- man kıt'aları Tobruku muhasara eti.kten sonra cesurane bir ilerle- Yisle Trablus'un şark hududunda #üin Bardiya üssünü ve limamını Fâkat ne| cidden görülecek bir hali vardı: Hasan Âli Ediz yafetine rağmen yüzünde, adeta tellendirir ve ilimden, inci avın.| — Allo Endi, dedi. Sana tekrar imkân bulamadığımız daha buna) — Görüyorum. dedim. Fakat ne ve kadın ahlâk'na iyice vâkıt| bu kıla girmekle'ne diye Allahın ..," ) eriyi asıl Hurtardım Sırtında frak, ayağında rugan İs co öğreten kilabın notalarını göz.) müthiş surette karnı ağrıyormuş dan, Mısırdan, Orfografiden, ba. ! kavuştuğum için çok memnunüm. İbenzer binbir meseleden bahset-İsenin bu mendebur halin ne? olup olmadığımı sordu. tabii yaratışına karşı isyan edi AMERİKAN HUSUSİYETLERİ Kadın eşyası satan mağazalarda erkekler için bekleme salonları Amerikahlar hayatın her $af- hasında kendiler .. has hususiyet- ler göstermekten geri durmazlar. Şimdi ğe Amerikanın kadın eşya- sı satan büyük mağazaları müddettenberi «kocalara bekleme salonları» ihdas etmiş. lerdir. Bu «kocalara mahsus bekleme salonlarını» ilk olarsk ihdas eden San Fransiskonun büyük bir ma- dır. Mak beni görür görmez gülüm. | ğazası Bu bekleme salonu hakkında mufassal malümat veren bir ka- dın Fransız yazıcısı şöyle diyor: — Büyük bir nüvote mağazası- nın camekânında teşhir #dilen mükellef bir mantoya bak:yor- dum. Bu sırada bir delikanlı yanıma iyledi: alışveriş mi yapacaksınız? Müssa. de buyurunuz da size refakat e Fred Wallnere hitaben: — Birinci kata çıkar mwsmiş müsyö? Dedi... Mağazada bizi Karşılıyan adam yan bir etiket verdi. Refikim kulağıma bir tesekkür fısıldadı ve acele acele asansöre bindi, s Afallamıştım, bu vaziyete biç bir mana veremem Fakat kadınlık bu... Biribirinden güzel ve cazib mantoların manzarası de- likanlının macerasını hafızamdan sildi... Nasıl oldu?,.. o Mendilimi almak için çantarar karıştırırken numarayı ihtiva eden etiketi bul- dum. Bana servis yapan kız güle- rek dedi ki: — Mösyönüz var demek? Hiç telâş etmeyiniz madam; Bizim ma- ğazada mâdamların yanında bulu- nan mösyöler hususi surette ağır- lanırlar. Onlar cok mes'ud insan- her ikimize ayni numarayı taşı | ele geçirmişlerdir. Pike tayyareleri Tobruk İma- nında bir İngliz muavin kruva - görünü batırmışlardır. Denizaltıları, şimali ve cenu - bi Atlantikte ve keza Afrikanın Karbında cem'an 73922 tonilâto - luk silâhlı 15 ticaret gemisi batır- mışlar ve eği büyük bir ticaret gemisini cik hasara uğratmış - lardır, Uzak mesafe Alman savaş tay- yareleri Orkney adasının 400 kilo metre kadar &arbında 3800 toni - lâtoluk bir ticaret gemisi batırmış lardır. Harwich'in cenubu şarki - gemisi bombaların isabeti neticesinde ya Dâ yatmıştır. Tayyarelerimiz dün Kece bonrbalaris Bristol kanalı ağ- zunda 5000 tonluk bir ticaret ge- Misi batırmışlar ve Bidford gar- bında bir ticaret gemisini ve Car- sinde büyük bir ticaret dilin cenubu garbisisinde de di- Ker bir ticaret gemisini ağır basa- ra uğratmışlardır. Alman tayyareleri İngilteren'n sahiiler.nde liman tesisatı- ha taarruelarda bulunmuşlardır. Tayyare meydanına yapılan hü - cumlanda yerde müteaddid tayya- reler tahrib olunmuş ve büyük Yangınlar müşabede edilmiştir. İşgal altındaki mıntaku sahille- rinde düşmanın gündüzüm teşeb- büş ettiği bir uçuş esnası,da Al Man avcıları Hurricane tipinde bir ilz av tayyaresini ve hava da- ryaları da Bristol - Blen - heii tipinde bir savaş tayyaresini düşürmüşlerdir. Düşmanın dün uğra kayıp Mevmuu 48 tayyaredir. Alman İâyyaresi üslerine dönmemiştir. İtalyan tebliği Roma, 13 (A-A.) — Tebliğ: Şi- mali Afrikada İtalyan » Alman kı taatı, halen Tobruk etrafında çem ber içine alınmış olan arazide düş Manı , takibetmektedir. «Alman hava kuvvetlerine mensub filolar, Salâmine'deki liman tesisatını ve andaki gemileri bombardıman etmişlerdir. Örta hacimde bir ge- Mİ batmıştır. diğer bir takun ge- miler de ağır hasarata uğramış - fir. 12 Nisan gecesinde İngiliz tay Yaveleri, Rodos adasına bir skin Yapmıslardır. Ufak tefek hasarat Yardır. Nüfusca zayiat yoktur. Sarki -Afrika'da düşmanın Gi- &r'va karsı yapmış olduğu bir tanrruz püskörtülmüştür. Mak biraz ensesini sonra: — Bana bsk. dedi. Benim yıl. lardanberi bir tasavvurum — var Saved günün birinde elime kül- Hwetli bir mara grceren kendime söyle iki odalı kücük bir eyceğiz viralar, vanıma bir Cinhi asc: alır, pabuçlarımı çıkararak bir köşeye kurulur ve Bozl (**) un «Mese niyet tarihi» ni okurum, diye dü- sünüyorum. İşte simdi bu tasavvu- rumu yer'ne getirmek O imkâşları nasıl oldu demektir. Makın bu teklifine derbal raz: oldum: — Doğrusu mükemmel bir fi- kir, dedim. Paralarını vatırmak i- sin bundan iyi bir yer bulamaz: sın! Bana wuguklu bir saatle *kendi kendine banco öğrenmek» ismindeki Sep Vipper'in kitabını alırsan ben de sana arkadaşlık ederim. Bir hafta sonra Makla beraber, Denverden otuz mil kadar bir w- zaklıkta olan P'nya ismindeki ka- sabava geldik, Kendimize iki oda- li gayet zarif ve güzel bir ev ki- valadık. (o Paralarımızın yatsın bankaya yatırdık ve derhal kasa banın 340 dan ibaret olan bütün nüfusile tanıştık. Denverden gelirken beraberi. mizde Çinli aşçıyı, guguklu saati, Boklun tarihini ve «Xendi kendi. ne banco öğrenmek; adi kitabı da kaşıdıktan de mükemmel bir si e#sine yardım ettiler, Yazan az ba Evimize geldiğim zaman az da- ha düşüp bayılacaktım. Mak evin O. Henry Werdiveninde duruyordu. Fakat EVİREN ç : karpinler, başında silindir şapka verdı. Göğsünde muazzam bir çi. çek göze çarpıyordu. Fakat bu kı- lerimiz seçmemeğe başladığı za-! gibi muztarib bir hal vardı. man, biz, Makla beraber, İctabla.| mez rı ellerimizden atar, pipolarımızı | seyerek: : Uktan, deri ticaret.nden, kartal. Senin bulunmadığın zaman zar. lardan, şükran borcundan ve ey-| fında burada bir hayli yenilik! velee kendilerinden © bâhisetmeğe| oldu, meğe koyulurduk.... Mister Mak Lonsberi, Allah seni Bir akşam gene böyle çene ça-| hiç te böyle yaratmadı, böyle ya- larken Mak bana, kadın âdetleri.) ratmağı da hiç düşünmedi, Sen Ben büvük bir imanda: — Bu da sus! mi, dedim. Ben onları avucumun içi #ibi bilirim. dağları b lirss, ben de onların ka- rakterlerini öyle bilirim. Mak, içini çeker gib! bir eda Ş — Biliyor musun Endi, dedi, ben kadınların karakterini tetkik etmek fırsatını hiç bulamadım. On dört yaşımdanberi “hayatımı kendim kazanıyorum, Romanların «aşk» ismini verdikleri şev, benim hissime daima yabancı kalmıstır, Maamafih bazan, bu hisse yabancı kalışıma adeti müteessif o oluvo- rum. Ben f#ilozofca bir eda ile: — Bu baslı başına bir ilimdir, dedim. Bunun hakkında çok şey söylenebilir, b rçok noktai nazar. lar serdedilebilir. itibarile birbirinden çök farklıdırlar; bun- dan ötürü bunları tetkik etmek hususunda insan çok müşkülâta maruz kalmaktadır. Mak sözlerine devam ederek; — Bana öyle geliyor ki, dedi, insan gencliğinde kadınları tetkik etmelidir. Ben bu fırsatı kaçırdım Simdi ise bövle bir seyle meşgul olmak için lüzumundan fazla vaş Uyım. Ben: — Bilmiyorum, dedim. Fakat ben onları tanımış olduğum için hic te müteesx!f değilim. Bir erkek kadın entr'kelarına vâkıf olarak 4Zenrinlik insanı mes'ud et mezi» diyenlerin sözüne sakın ha, nanmayınız!, Sayed siz ayağında mavi tire çoraplar, pencerenin al: tında, salıncağa kurulmuş bir hal- de, gözünde sözlük Boklu okur ken ihtiyar Makın nasıl bir hal aldığını görseydiniz, bizzat Rok. fellerin bile sıpta edeceği bir mantara şevretmis olurdunuz! Bana gelince: Ben banco çal masını öğrenmeğe o çalısıyordum Guguklu saate gelince, o da, çalış- larile bize zamanı oöfrenmemize sardım ediyordu. Çinli ascı A. “ing, bize öyle cılbırlar pişiriyor. tu ki, bunun nefis kokusundan “zat keci ayaklı ilâh bile mutle- “a calıların arkasına ( gözlenirdi. Ortalık iyice kararın ta Boklun açmalarını ve kendi kendine ban- () PFir'avam; Küğula oynanan bir nevi kumar, (#9) Henry Tomas Beki ( 1891 - 1886) İngiliz müvsrrib'. olursa, Obhayatta (o birçok zor. luklardan yakasını sıvırabilir. Biz Pinya kasabasında kalmak- ta devam ettik; çünkü burası ho- sumuza gidiyordu. Ban insanlar Daralarmı, gürültülü bir hayat sü- rerek sarfetmekten zevk alırlar. Fakat Makla benim bundan önce sürdüğümüz havat bir hayli” gü rültülü olduğu için simdi sükü netten zevk alıyorduk. Pinya 54 kinleri sessiz ve nazik insanlardı. Aşcımız, tam zevkimize göre ve mekler hazırlıyordu. Mak fle Bokl, Siyam fkizleri gibi birbirinden avrılmıyorlardı. Ben (se bencolran ihtiyar salağa gelince, bil ki o)mızdır. Böyle olunca, vazgeçiniz ve öğrenmekte devam ediyordum. Bir gün, Niyo-Meksikoda #tm madenlerini (— isleten © ortağım Spevtten bir teleraf aldım. Mese- le beni siddetle alâkader ettiği İ- cin derhal hareket etmek mecbü- rivetinde kaldım. Tam iki av ora- #n kaldım. feimi bitirin te tekrar Pinvaya dönmek fırsatını buldu- #wm zaman pek sevinmistim. yorsun?, — Fakat ne yapayım, Endi, sen yokken bura halkı beni sulh hâki. Mavi gözlü bir katır nasıl kayahkimi olarak seçti. Ben dikkatle Makâ baktım. Mes'ud ve heyecanlı görünüyor. du. Halbuki sulh hâkimi dedi zat, ciddi ve soğukkanu olmalıdır. Bu sırada sokaktan genç bir kız geçti. Kızı görür görmez Makın heyecandan kıpkırmızı *esildiğini farkettim. Mak şapkasını çıkardı, gülümsedi ve kızı selâmladı Kız da gülümseyerek Makın selâmını aldı. Ben: — Görüyorum Xi ben yokken vaktini uykuda geçirmemişsin!. Böyle şeylere kabiliyetli olduğunu hiç te zannetmiyordum. Rugan iskarpinler falan... Bütün bünlar bir iki ay zarfında oldu. Mak adeta utanarak: — Bu aksam düğünüm var, de- di. Şu biraz önce zördüğün kiz iyok mu, işte gelin odur. — Geldiğim posta arabasında bir pake! unuttum, dedim ve der- hal fırladım. Evimizden yüz yarda kadar bir mesafede genç kıza yetiştim. Şap- kamı çıkararak kendimi takdim ettim. On dokuz vaşında okadar vardı; fakat daha genç görünüyor- du. Ben kıza hitab edince o ilkön- ce kızardı, sonra bana gayet tok bir bakışla baktı, Ben, herhangi bir mukaddeme- ve lüzum görmeden: — Be akşam evleneceğinizi işit- tim, dedim. Kız: — Çok doğru, dedi. Yoksa bir itirazınız falan mı var?, — Yavrucuğum, bana bakın... dyiecek oldum, Kız öfkeli bir eda ile: — Beni Mis Reboza Redâ diye çağırırlar, dedi. iliyorüm, dedim. Beni din- leyin Reboza: Ben, en ufak bir şüphe uyandırmaksızın babanıza, istediği kadar ödünç para verebi- lecek bir yaştayım. Fakat şu ko lalı yakasile hind horozunu endi- benim en iyi bir arkadaşımdır. O- nün başıma bu evlenme O belâsın ne diye sardın?. Kız kat'i bir eda İle — Fakat ne yapalım, dedi, bu kasabada ondan münasibini bula- madıkt!... Kızın yüzüne ve muntazam en- olmakla beraber somurtkan... Acn|Bekleyiniz, bakalım damına havran bir eda ile baka-İba hangisini hayat arkadaşı olaraklcak? (Arkası sayfa 8 süöten 5 te) iseçmekiyim?u lardır, hiç canları sıkılmez. Ben gözlerimi faltaşı gibi aç- mıstım,.. Şaykınlığımı gören kız beni tenvir etmek maksadile şu malümatı verdi; Mensub bulunduğu mağazanm işleri birkac avdanberi fena gidi- yormuş. Mağaza idare meclisi bü vaziyete bır nihayet vermek lüzu- munu hissetmiş ve mağazanın müdürüne lâzım gelen salâhiyet- ler verilmiş ve bu salâhiyetlere is- tnaden müdür bir ilânat şirketi- ne mürsoaat ederek bir «fikir; satın almak arzusunda bulundu. ğunu ilân etmiş. «Fikir» ınağaza- ya epey pahalıya malolmux, fakat mağazaya can vermiştir. Bu #fkir «mağaza'Ya ya mi Sk ee etti fakat ne olursa| gelen kadınların vanlarında bulu — Sim etmek o#krinel nan.kocalara bir bekleme salonu» sordum, rağ) ihdasından fbarettir. Bu süretle Wallner olduğunu sövledi. Bera-| mağazaya giren her erkek on çent beree mağazanın kapısından gir-| bile sarfetmeden pastalar. mugad- dik. di çerezler yiyebilmektedir. Bun- Mağazaya girer girmez kibar dan maada tam teskilâtlı bir A- bir adam İkimizi karsıladı. Ne âr-) mor'kan barı da koktevller. san- zu ettiğimizi sordu, Bir mantova dvicler, vemisler eyer sai bakacağımı sövledim, - «Mösvös-| Erkekler tarafından venecek © nün bana refakat etmeli arzüsun. lan bu yemeklerin bedeli rofakat da bulunun bulunmadığını sordu. | ettiklert kmdının satın alacağı ma- Bittabi hayır. dedik. (Aram sayfa 8 sötun 6 da) izhar etmesi beni bütün bütün hayrete düşürdü. Çok geneti, şirin ve te BİN | mizdi. Merdim, fakat ona ne ya. timde bulunmak arzusunu pabilirdim?... Benim şaşkınlığım onun Şaş- kınlığını artırdı, Küçük bir kız ço- cuğu gibi kızardı. o Mırıldanarak sunlar: söyledi: — Belki sözlerimi anlamadı- nız?... Madam sizden yalnız kü- cük bir lütuf taleb ediyorum. O İn şudur: Müsaade ediniz de ma- #azava sizinle birlikte gireyim?... Ricam bu kadardır. Bu sözler üzerine onun aklın. Okuyucularıma ceyablarım Bu izahat üzerine vereceğim o# Tez böyle izamarlarda/vab çok kısa olar: hislerini bü bizlerin meden doğdu- a ie YANE v ğunu düşünüp tahil etmelidirler! Sebebini izah edeyim... Bu çinsan hakkında okuyucumun ancak Nitekim siz de bunu biraz yapmış ima Fa VAR dl çan e ia e düşünce hangısi ise o düşünce üze“), kafi v ee rinde verar edip hattı hareketi onaİçeceği eş kendisinin küfvü, ayni za göre tesbit etmek doğru olur. manda ruhan seveceği bir tip olma salim düşünce, orada va-)lıdir. Onun silesi, ahlâkı, Bönke il “nama, İfikirleri , düşünceleri hakkında az kit geçirtecek meşsale buki çok malimat Şöinebilmeldir. Ve nahoş bir vaziyet bale gelmesin. Perre pe za Okcuyucularımdas O. K. nun mek babamdan birkaç setr ulyorum. -s-| Eğer erlemtcek çağda benin ak «... Şurası var kı bu kiz cilveli falleniz vasıtasile onu ailesinden isle- İkat biraz çirkin. Öbürü ise sözel İiriniz. Eğer e çeğde değilenizi: ilerde ne TEYZE «Son Posta» nın tefrikma: 17 AŞ Kaç saattir. OGalata (rb-;rıldandı. Turhan bu mukabeleden mundanberi takib ettiği kuşu ka|biç müteessir olmadan kemali neş'e koymak zamanı artık gelmiş-/ile devam etti: Wi Gerçi bu kuşun hüviyetini öğ.) — Sizi burada bulacağımı hiç Yenmek için bir bayli zahmet çek | tahmin etmiyordum... MİS, köprü üzerinde polis tarafın | Sözlerinden fazla bir şey anlıya- dan çevrilmiş, merkeze sevkedil İmadığı bu adam Temelin canın MİŞ, cezayı nakdiye çarpılmıştı. Ya | sıkmıştı. Deminki acayib herifter kat bütün burların ve vermiş ol. | sonra şimdi bu maymuna benziyen Uğu lireniın ne ehemmiyeti var İpinpona çatmış olduğuna hiddet- di... Tenmeğe 1. Sertlikle sor- "Temel'e yaklaştı, omuzuna vur- |duz > Ş ve eski dostuna kavuşmuş bir) > Ne dedin?... Ne dedin?... ümünü edasını! Fakat Turhan gene müteessir n almadı. Dudaklarında ayni tebes- — Vay, azizim, sevgili birade-| süm, sesinde ayni neşeli eda var- tim. Temel reist... dedi. dı, Temel basın: çevirdi, Turhana| — Dedim ki... Sizi burada gör- bakta; «Havırdır insallaıs dive mu İdüğüme şaştım. Bir gün ben orada şelbenderken.. Fakat şehbenderliğinin pek €s ki, hattâ tarihe karışmış denebi. Jecek bir mazide olduğunu hatır. yarak devam etmedi, hafilte ök- sürdükten sonra sözü başka biz sahaya getirdi: — Fakat sizinle galiba Samsun. da tanıştık... — Olabilir... Arasıra Sarosuns YAZAN : EKREM REŞİD Temelin sebri tükenmişti, Kav. | Wirarım... Turhana emnivet geldi. ga edercesine konuşuyordu! Sen beni tanıyor musun?...) , — Evet... Kat'iyen biliyorum, Turhan Sâhte Samsunda,,. Sey, hattâ... Ne idi kaha attı: AŞ Br 67... Samsun balıkçıları cemiyeti» nin reisi evinde... İsmi neydi a damc: n?... > reisi — Canım efendim, Oflu Temel ab) Sinsi” ük lk Se Da ER | Ta kendisi... Evek Bam dü, hava yumuşadı. Gururla 'Te. | sunda, Ömer reisin evinde... Hat- mel mırıldandı: tâ vemekten sonra sizinle oyun — Doğru söylüyorsun, tanırlar | oynamıstık!... amma Rizeden Zanguldağa kadal Ne ovunu?... tanırlar... — Canım,.. Şey... Galiba is- Turkan mahviyet eseri olan bu|kambil oyunu... Veyahuö tavla... Pek hatırlamıyorum... Yoksa po sözlere itiraz etti: ü ne İker miydi?... — Ne efendim, iş İvedi üz münasebet... Siz! İstanbulda da! Temel durdu, düşündü, zihnini tanırlar... Hattâ Hamburgda da..'yordu, fakat bir türlü karşısında. ki bu adamı evvelce görmüş oldu. Bunu hatırlıyamadı. Düşünceli bir eda ile: — Poker oynarım amma şsnin- le oynadığım: hatırlamıyorum... Turban gene sahte ve “çatlak kahkahasını kopardı: tekrar bulduğuma öyle bahtiya rım ki tarif edemem... Haremim de sizi tanımakla çok bahtiyar o lacak... Cünkü malüm ya bende- — Bizim ev cana efendim, bizim ev... Sofra hazır, bizi bekli. yor, yemekten sonra da İsterse.| niz şöyle ufak bir poker oynarız. İ böylelikle hoş vakit geçirmiş olu. | ruz... Havdi, buvurun, gidelim. , | Sakın reddederek kalbimi kırma- yın. son derece hassasımdır... Temel gene durdu, düşündü, kulağının arkasını kaşıdı ve ağır, ağırı e Kardeşim, dedi. ne söyliye- yim bilmiyorum ki,.. Ben an” ta- a g nımıyorum... Amma sen beni ta- nıyorsun... Evine davet ediyor sun; e, ne çare, bizde bir âdet var- dır: Davet olundun imu gitmeli,., Ne yapalım biz de gideceğiz wte.. 'Turhans bu sözler kâfi gelmiş ti. Hemen bir taksi durdurau, Te meli bindirdikten sonra yanında yer aldı ve şoföre Ayaspasadaki, apartımanın adresini verdi. * Dürrü Okalabalıkta (o Setvam kaybetmemek için adeta köşüyor- du. Kaç saattir Sirkeci yolcu salo- nurdanberi tak b ettiği kuşu kafe. se koymak zamanı artık gelmişti Gerçi bu kuşun hüviyetini öğren- mek için bir hayli zahmet çekmiş, köprü üzerinde polis tarofından çevrilmiş, merkeze sevked ayı nskdive çarpılmıstı. Fokat bütün bunların ve vermis olduğu frenin ne ehemmiyeti vardı... Bir kavis eizerek Setvanın kar« şısına cıktı. Yüzü aydmlandı, bü. k bir sevinele! yek Vay... İki sörüm safa geldi « Hos gel (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: