2 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

2 Mayıs 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Yormak silâhı Numan Mühittin. BİLEN ir buçuk senelik vu çinde yaplığımız müş delere ilâve olarak gördüğümüz son Balkan vuk bundan ki gilği «yormak silâi dügilocunur eli, iki-ba- ile hareket edi e abluka, şu kadar veya bu kadar kuvvet vetmeği taahhü miş deği edece. tuttu lonyaya kâfi 4 en küçük bir kuvvet yard Rönderileme- mişse, eğer Norveç vek zayıf bir yardımdan başka bir şey göreme mişe, eğer Belçika ve imali Fransa cephesinden İngiliz ordy- su alelâcele geri çekilmişse ve ni. B ne ancak vvet gön- derilmişse bütün bunların tek bir sebebi vardır: İngilterenin anava- tan dışındaki kara ordusu, dün ol- duğu gibi, bugün de Avrupanm Bir insan için kazanç sadece kasaya konulmuş paranin gösteren rakam ile ifade edilmez. İYİ ER | General diyorki || Atlas Okva musunda Mart a- yında o başlıyan se gittikçe artan bir şiddetle de - vam eden büyük Atlantik muharebesi SON POSTA miktarını duruma (düşer, Bunun için İngil- terenin o mağlâb olmaması Birle - şik © Amerikaca Bugün bir dost edindinizse kendiğizi gene kazançlı sayabilirsiniz, İksemiş, kavurmuz. her dost kasa defterine yazılmış bir sermayedir. ük Fransız ve İngiliz edihleri 1) Mayır 2 ama Sözün kısası Hey, Palabıyık Artin! E. Ekrem Talu | | vrupa milletlerinin bugün * (A kü çelin imtihan devresin” İde, hef biri canile haşile kendi ken dine uğraşıp dururken, denizler aşın yurdlarında ber türlü tehlikeden w zak, sehint ve huzur işinde oturan bazi şahsiyetlerin arada bir yüksek ten atip tutmaları da, -zorla des öl a- benim sinirlerime dokunu Zulmün i gi bir biçare millet ağır bir darbe yedikçe, guzatecileri etrafına topl yarak kendilerinden bahse vesile hazırlayan, ve Yindukça da ga liba büyük bir ha gurur duyan bü gibiler her defamnda bana şa bir kâyeyi hatırlatiyorlar: Evvel zamanda Haçinli (Palabis yık Artin) adında meşhur bir şaki varmış. Yıllarca, bütün o bölgeyi harsca kesmiş, tirtir titretmiş. Derken, gel zaman, ““İgit zaman şekavetten el etek çekip Heçin'e gelmiş, yerleşmiş. Amma kabadayılık hevesi we gururu baki. Günün birinde, bu adam, yanaş- malarından birini, bir iş için başka uzâk bir yece göndermiş. Akşam © lunca yanşma dönmüş, gelmiş. Fa- kat bitik bir halde: Yüz, murat ya- ra bere içinde,. Öst baş yırtık, p& rişan.. Dizlerinde, kollarında, vücü. eser yok matlöb ve mül - tezimdir. Bun - den dolayı Bir. leşik o“ Amerikm kücük ordularından biridir. > De, |muharebenin sa- Amerikanın emniyet nizlerde çok iyi hazırlanmış görü-|l bir metice ve- devriye sahasını 3.000 Palabıyık sörmmuşt — Zo. bu ne hul? (ALFONS DODE ) len İngiltere, karada zayıftır. Nejre<eöi W anda Polonyanın. ne Romanyanın, ne Norveçin, ne de bütün diğer kur- banlarn (o İngiltereden (şikâyete hakları yoktur. Bunlar, her şey- den evvel kabahati kendilerinde aramalıdırlar; İngilterenin nere- de kuvvetli ve nerede zayıf oldu- #unu bilmemek kabahatini, * Zamanımızdaki mücadele birçok bakımlardan hep Napoleon dev») dolayısili rindeki mücadeleye benzer. Ara- da birçok değişmiş şeyler mevcud» sa da muhafazakâr ln O 2a- manki silâhını değiştirmiş değil dir. O zamanki silâh: yormak «ilâ hı idi. bugün de ayn silâhı kulla- nıyor. Filhakika, Napoleonuü mağlüb ederek Atlantik ortasındaki men- faya götüren İngiltere, o devirde bu silâhı çok güzel kullandı ve on beş sene sabretmesini bildi. Bu- gün ayni silâhı daha az muvafla- kiyetle kullandığı iddia edilemez. Yalnız, vukuat tarafından (isbat edilmesi lâzım gelen elhet bu si- Jâhın kifayeti meselesidir. Yoksa, harbi evvelâ Lehistandan başlat- mak, oradan Norvece nakletmek, sonra garb cephesinde karşılayıp, icab edince kendi seçilmiş kuvvet- lerini adalara cekmek, daha sonra mücadelenin sıklet merkezini ye- ni bir cephe olarak Afrikaya çek- mek ve nihayet Almanyayı Pal. kanlarda bir harbe iebar etmek, bütün bunlar İngillere. besabıns royvaffakiyetsiz işler değildir. İngiltere eski ve sadık silâh müuvaffakiyetie kullanmakta vam ediyor. Eğer bu defaki mües-| delede değişmiş bazı unsur! - Tunmasaydı metice hakkında en kücük bir süpheve bile pav bırak- maya lüzum görmeksizin bülmü- müzü verebilirdik. Fakat arada 'bir nokta, bizi uzun uzun düşi dürmeğe kâfidir: Napdleon, kısa bir Mısır seferiüden sonra, Mosko- va ile Waterlo arasında on beş se» nede yorulmuştu. Bu saha, o Za- mana - o zamanin nakil vesdala- rına - göre cok genişti. Açaba, bı günün naki eyiğimiz zaman, Almanvanın yorulması # çin, onun daha me kadar gen'ş bir sahada yayılması Hizm © gelecek- tir? İste, tetleiki lâzım gelen mi him nokta budur. İngilterenin ve- ya Almanyanın. leh veya aleyhle- rinde hesaba katılması lâzım ge len diğer unşurları bir tarafa bi- rakarak yalnız bu nostayı müta- ea #decek olursak su neticeye va- rırıa ki, yormak silâhi, evvelce gi. | duğu gibi, o kadar emniyetle ken-| dişinden netice istenilebilecek bir| silâh değildir. Buzüne kadar Al manya çok az Yorulmuştur; hal. buki, şimdive kadar olan fütuhat, Napgleonun on dört senesini işgal edecek bir hacim içine ancak 6r- #abilirdi, * Muhafazakâr hayat görüşünün birçok kıymetli ve faydalı taraf- ları vardır; ağsi tarsfları olduğu gibi. Muhafazakâr İngilterenin mu Fafaşkâr müdirlerinin bu defaki harbi de gözlerine ayni silâhla Kestipmiş olmaları, bu büyük im- paraforluğun. baslhos hatası olsa perektir, Onun icindir ki, bugünkü İnsiltene, eski silâhile bir yane vakit kazanmaya disini veni silâh'a techize uğraşı (Arkas sayfa 8 sütün X de imse o kestire - mez. Fakat, bu muharebenin ya- kın bir zamanda katileşmesi, İn- gilterenin dış de. nizlerle ve bil - kilometre ne deme netice Emekli İİ olayısile aç ve silâhsiz kalması demektir. Bu tekdirde Britanya adaları- nın müdafaası © kadar zayıflıyakilir ki, burasını ko - laylıkla istlâ etmek bile Almanlar- <a mümkün olur. Onun için Alman. Jar ellerindeki bütün vasitalarla, İn-| gilterenin dış denizlerle ve Ameri ka ile muvasalasını kesmeğe; yani Büylik Britanya adalarına gelip gi- den gemileri batırmağa çalışıyorlar. Buna mukabil İngilizler de tceret gemilerini silâhlandırmakla beraber kafileler halinde seyrüsefer ettiri - yor ve harb gemilerile de ayrica rn» bafazaya gayret ediyorlar. İşte Ar. İantik muharebesi budur. Bu muharebenin şu anda cereyan etmekte bulunduğu umumi şartlara bakarsak görürüz ki, İngiltere de - diğimiz Büyük Britanya adas şimal doğu, doğu ve cenub cihetlerinden Almanların işgali daki yerlerle bizzat Almanya tarafından ve ya» kından ihata edilmiş bir vaziyette. Sir. Ba itibarla onun yalnız şimal Mİve bati cMetleri serbesttir. Alman - lar, işte bu cihetleri de, denizaltı ve denizüslü gemileri ve harb uçakla” dile hata ve kontrol taraflardan. İngiltereye işliy: mileri batirmak suretile bu memle- ketin halkını ve hükümetini açi ve müdafaa hususunda acze sevket- mek istiyorlar, Bunun için Almanlar, Büyük Bri. tanya adasinm eğrafinda ve ada- nin kıyılarından Atlas Okyanusu - mun İçerisine doğru (taksihen 1000 kilometre kadar) muayyen mesa - felere kadar uzanan bir berb mm takay iesbit ederek | bunun içinde rüstgelecekleri ber vapuru batira - caklarını ilân etmişlerdi. Bir aralık denizlerde hükimiyet ve kontrol te. sis edehilecek kadar kuvvetli bir denizüstü donanmasına malik bu lunmıyan Almanyafın yalnız uçak ve denizaltılarile böyle bir abluka mıntakas ilânina bakkı olup ol » madığı meselesi bahis mevzuu ol. muşm da Almanya bunu dinleme- miş Ve İşine bakmastır. Anlaşılan Almanlar. geçen * kış çok miktarda denizaltı gemisi inşa b ve m uzak mesa-| feli denizaltılarını da Atlas Okya - nusunda kullanılmak üzere emirle - rine almışlardır. Uzak menzilli AL man bombardıman kl aliyete girmiş ve diğ: der kara sylarile limanlarına mayn konmuş veya atılmıştır. Böy İelikie Mert ve Nisan aylarında Al. ranlarca batırılan ir ve tonajı oldukça miyetli olmus, İngi ve Bu Amerika da bundün çid. di tehlikeler duymağa le Atlas Okyanumundaki muharehe- yi Almanların kozanmaları halinde mağlâb olur. Bu takdirde nız başına k merika da müşkül ve tehlikeli bir YAZAN Erkilet "Sou Posta, nın askeri muharriri aİmerika sanayiinin telâşa düşmüş ve #mdi, kendisini harbe sürükliye - bilecek olan bazı fevkalâde ted - Birlör almağa mecbur olmuş - tur, 130,2 milyon hüfumunun yüzde 4LA İngiliz ©- lan Birleşik A - erika harbin bi dayetinden beri İngiltere ile Fran saya yardima ta- raftar olmakla beraber bitaraf kal- mağ tercih etmiş ve onun için ken- di tcaret gemilerini harb mıntaka- İlarina girmekten menetmişti. o Ayni zamanda, Birleşik Amerikadan pe- şin para mukabilinde harb malze - mesi satın ölacak olanlar bunları ancak kendi vasıtalarile alip götü. rebileceklerdi. Almanya kendi ge- inilerile Amerikadan harb mala - mesi alıp götüremiyeceği için A — imalâtından an - cak İngiltere ve Framan istifnde ede- biliyorlardı. Almanya hem bunu menetmek ve bem de İngilterenin dünyanın her tarafile olan muvasalasını kes - mek için daha o zamandan ve bar- bin ilk günlerinden itibaren deni- zaltılarını İngilterenin ticaret yol - larına saldırtmış ve İngiltereye işli- yen “ vaparları Butimağa başlsmış- n. Fakat harbin ilk aylarında hep Kiel weyahad Vilkelmabafen'den Hareket mecburiyetinde bulunan bu uzatması ktir ve ne verir? al mır çılmak için Şimal denizile çok tehli- keli bir mıntaka olan Manş kanalını geçmek zarusetinde idiler. o Bunug Aİlçin de büyük denizmitrlari lâzimdi ki, bunlar uzaklara gidehilsinler ve üslerine uğramaya İüzum görme , den haftalarca denizde kalunlar. Norveç, Danimarka, o Helanda, Belçika ve Fransanın Şimal denizi, Manş kanalı ye Aslan Okyanusu #a- illeri Almanların eline geçtikten sonra ise hem denizaltıların işi ko - Inylaşınış ve hem de küçük deniz İshtılar işe yaramaya başlamış oldu. e, bugün Amerikayı telâşa düşü- İren ve onu fevkalâde tedbirler al - maya stvkeden, Alman Atlas mu- İvaffakiyetlerinin başlien sebeb ve Amelleri bunlardır. lasik Amerika İngiltereye, ge- İSTER İNAN, Askerlik © mubarrirlerimizden biri günlük gözetelerimizden bi - rinde Alman kuvvetlerinin Ada. lar denizinde yayılmalarının ve - rebileceği neticeleri inceliyor. içinde şöyle bir Semadrek, Litani we Bozcaadanıp. işgelinden son - Ta. | denizaltıları Atlas Okyanusuna a -| 2 2 ans Bugün şu satırları yazmak için başa bu ismi körken dudaklarım. da bir garib tebessümün irtisamını hissettim. Bu tebessümün ma'nâr sını gençler Jâyikile anlıyamazlar. Elli seneden fazla bir zaman ev- veline çevrilen gözlerimden gelen bir ma'na... Bunu anlamak, o za - manın mösafesini evvelce bilmek İiçin o müddeti yaşamış olmak |â- Zım gelir, Ben de o zamâin gençtim, -bep de henüz yirmisini aşmış bir genç. Edebiyat aşkile tutuşmuş göğsüm de o steşi serinletecek havayı İ mak için ciğerlerimi her esen rür- gâra açıyor, doymak bilmiyen bir açlıkla her havanın mefhaların bol bol yutuyordum. Başlıca ben! cezbeden küçük hikâyeler ve ro - manlardı, Onların cazibesini ço - vukluğumda başlıyan bir me Takla hisseder ve onun arkasından rüklenirdim. Neler okumadım? Bugün gözlerimi kapıyarak düşü- İnünce neleri tahattur etmiyorum? i &lmiş neler varda onlara, gonra İframsızcağa hepsinden evvel fenil- letaniste dedikleri tefrika mu - İharrirleri: Bugöne Sue, Ponson du Terrail, Paul Fönal, Frederic Sou- Kö ve hepsinin başında Alexandre Dumas... Takım takım, #lay alay burilardan dolablar dolusu kitab devirdim, sonra birden edebiyat telâkkilerimde vukua gelen bir te- kâmülle naturaliste, yahud röa - Este muharrirlere saplandım ve onlara bir daha cözülemiyecek bir perçinle kenetlendim. Bende bir istihale silsilesini ta - Hib eden bu #ekâmül “devrelerini zoman nev'inin bir tarihçesini vap mak suretile tesbit etmek istiye - rek bir kitab yazdım: Hikâye... Elli seneden fazla bir zamana ald bir kitab. Bilmem onun hâlâ mev- cudu var mıdır? Ona alâka gö renler oldu, genç refiklerimden birçoğu beni alkışladılar, Bu, ço - gukça hir eserdi. fakat O zaman için öyle değil, Bumün ben bile do- Jabımın bir köşesine sinerek uyu - yan bu kitabı elime almağa ce - saret edemiyorum; fakat tahattğr ediyorum ki ında, e zar kiyyün dediğimiz. büzün sadece ! mi kağlelerini himaye için 50 ; 60) zümresi distroyer vermiş, fakat gösülüyer ki,| Goneourt İz İG RA A a İSTER iNANMA! Taşoz, Semadrek, Limni Yu- Banistanındır. ve Alman işgeli altina girdi. Fakat Bozcaada Türktür ve Allaha şükür üzerinde Türk san- cağı dalgalınmaktadır ve dalge- lanacaktır. Bu vaziyette asker mebarsirlerimizden birinin dal 4 gınlığı fazla ileriye götürmediği- ne; yahudda coğrafyadan iyi imtihan ği, İSTER INAN, ISTER IMNANMA! İbahsetmek Türkçede yazılmış ve terceme «| Yazan: Halid Ziya Uşaklıgil canlarına benzer bir hararetle meftuniyetimi görüyorum. İşte bu son muharrir için ilk ya İzim o zaman neşrolundu, oldukça uzun bir yazı... Daba sonra, © ve- İfat edine, bundun kırk beş sene ben gene gençtim, yizmi beş yaşlarında... O zaman da Ede- | biyatı Cedidenin sağnaklarına ka- tam. Alphonse Daudet için fümun nüshalarında bir ma kale silsilesi daha yazdım, evvel- | ve galiba daha iyice... O günden büyüne kadar ne uzun bir zaman geçti, ü- cüncü defa olarak gene onlan üzere iken işle böyle gençlerin bavsalasına sığamıya- cak rakamlarlarla işaret olunan daklarımda bir tebessüm var ki onun manasım kendimde iyice an- Jamaktan ürküyorum. Ahi Ben onu ne hararetle o - kudum, onun eserlerinde nasil bi ihtizaz ile titriyen ruhumun oli ca bağlılığile yaşardım. Bugün on- ları tekrar elime alamıyorum, av. ni heyecanları belki hissetmeğe kadir olamam diye... * Tercemei halini birkaç çizgi ile #çmal edelim 1840 da cenubda Nimes şehrin- de doğdu, 1898 de Pariste öldü. iklik an'aneleri - ne sadık bir siledendi Lyon-da tahsilini yaptı ve mektehden çıkar çı az, ailesinin maişet darlığı 80- bebile yine o havali şehirlerinden im mrua- hayatını kazanmaj ai ladı. Bu meslekte çok gecikmedi onda bir edebivat sevdam (vardı, bu sevdanın rüzgürma katılarak Parise uçtu ve büyük kardeşinin yanına İliica etti. Hemen her Fransız muharriri - nin yaptığı gibi ilk önce manzu - meler yazmakla başladı, ve bun - lardan teşekirül eden bir meemua- yı <İyes; amoüreuses-Âşıklar». na- mile neşretti, Zamanın en mühim matbuali, ve bü meyanda meşhur Figaro kendisinden sitayişle bahsettiler, hattâ süten- | harri R geçi ları pek az muharrize açılar, bula halini ikmal etmiş olmak için son gazete onun «vilâyet rs namında Bir zesköslesini neş » petti, Bu varı halk tarafından bü- yük bir alâka ie telâkki edilince Daudet gene o gezetede Le Cha - perou rovze serlevhasile bir mâ- kale silsilesi tutturdu. ve bir ikin- ci manzume kitabı meşretti. Bir yandan da sahne kendis'ni cezbe- diyordu. Odöon sahnesinde «San sanem» namında bir köçük eseri temsil olundu. Bu ese; halkın rikkat hiş- siyatile karşılandı. Bunun üzeri- ne genç muharririn şevki artarak «Ga'ihler» namile manzum bir €& ser yazdı ki musikisi zamanın meşhur bir bestekâr tarafindan yapılarak Opörn Cemiguede te - maşa mevkiine kondu. Bir yandan Figaro gibi mühim bir gazeteye yazıları kabul edilen, bir yandan da Odfon ve Opira Cominue gibi hükümetin resmi iki büyük müessesesınde eserleri sah- neye konan gene edib için geniş İsir yol açılımı oldu, bu suretle Bayaz karanfil nunile yazdığı iki perdelik esör Wransanın &n müğitime ser zaman ve mesafeyi düşünerek Gu-| Yanaşma: — Ağaml Demiş. Tam o gönder diğim köye varıyordum, karşıma bir adam çıktı. Beni görür germez üze rime saldımdı, sille, tokat, yumruk indirmiye başladı... — Ey Sen kimin nesi olduğunu demedin? — Dedim. Ben Palabıyık Artin #ğanın adaımlarındanım dedim.. ra? — Sonrası: O, bunu işi mez: «Yal Öyledir?.» dedi. ni bir daha dövdü, Artin ağa bu ifadenin üzerine dayanamamıs; aşka gelmiş ve: — Hey Palabıyık Artin! Diye ba Zirmış.. Sen needesin, adin nereler. de söylenesr?! İsimleri ajans bültenlerine daimi sermaye teşkil eden, faknt oynan - makta bulunan Avrupa | faciasının üzerinde hiçbir tesir yapmıyanların İbu Artin ağadan farkları var mı?. işit * ve be- -İcoisde temsil edilince Daudet na- mının trafında iştiharın parlak bir balkası vücuda gelmiş demekti. Bu tarihten sonra muharririn ğ- nünde artık hiç durmadan devam eden bir muvaffakiyet silsilesi başhıyordu. 1863 de «Parise dair mektüblar; namile ynüsah leri tefrika edildi, bunu takib ererek asıl şöhretini sarsılmaz bir zemin üzerinda tesis eden «Değirmenim- den mektublar» silsilesi çıkmağa başladı. Bu son eserlerini birer milste'ar mâmlâ meşrediyordu: İs- kat onu herkes keşfetmiş, herkes sevmeğe başlamıştı, hele «Değir - nimden mektublar: © zaman pek az esere nasib olan bir rağbet “İbuldü, hattâ başka memliketlerde de derhal tercerceleri ar etti, Artık şöhretin son mertebesine €- rişmiş zannolunan muharrir bu noktada durmadı. ker kademesin- de biraz daha yükseklere cıkarak muzafferiyetten muzafferiyete ir- tika etti. Asıl şöhretini artıran her za man başka bir ötretle becelli eden san'atırın yanhtelif safhalarında biribirimi takib eden romanlarıdır. Bunları mümkün mertebe süratle ö irmeden evvel terce - kaydedelim ki Daudet beş sene müddetle Duc de Morny-nin kâtib. liğinde bulundu ve Fransanın ekâ- birinden olan bu zatm konağında Paris hayatı hakkında bircok in - tıbalar biriktirmiş oldu. Bunları (Arkas sayfa 8 sütun 5 te) TAKVİM GUNEŞ vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: