22 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

22 Mayıs 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ça Mec Edirnede Bir köyde bir köylü esrarengiz bir şekilde | Bursada i Hapisanede bir hiç (yüzünden bir mahküm öldürüldü İ Bursada yüzbinlerce , dut fidanı dikildi İlk k güreşler öldürüldü Edirne (Hususi) Necatiye #yünde evvelki gece bir katil hâ- disesi olmuştur. Vak'anın akabinde Edirme Cüm Buriyet Müddejumumi Muavini Şe- fik Necatiye köyüne giderek bu kanlı hâdiseye el koymuş. ve icab İpekböcekçiliğine faydası dokunan fidanların iyi yetiştirilmesine gayret ediliyor, tohum istasyonları da faaliyetlerini tamamladılar Bursa (Hususi) Böcekçilik| ne Bilecik ile Söğüd kazasında da|dan bıçakla öldürülmüş ursn o hapishanesinde ölümle son bulan kanlı bir çarpışma olmuştur. Muhselif soygunculuktan 30 sene -| ye mahküm Feriköylü İbrahim adın da biri Çanakkaleli Hilmi tarafın- » Hâdise Bursa (Hususi) — Geçenlerde eden tetkikat ve tahkikata başla -| enstitüsü bu sene tohum kışlağın -| birer istasyon açılmasına karar v&-| mahkömlar arasinda heyecan uyan- miştir. Aldığım habere göre gekilde cereyan etmiştir: Köy balkindan Abdullah gece köy kahvesinden kalkıp evine git- mekte iken yol üzerinde bir ağaç üstünde pusu kurmuş olan meçhul bir şahsın revolver ile hücumuna uğramıştır. Tabancadan çıkan kur. şunlar arkasına ve gövdesine isabet etmesile Abdullah yere düşerek fer; yada başlamış ve az zaman sonra da hayata gözlerini yumunuştur. Müddiumumilik ve zabıtanın he) nüz esrar perdesi altında bulunan bu hüdisenin failini pek yakında or taya çıkaracağı muhakkaktır, Şimdilik” bir kişi zan altında bu unuyor. Istanbul - Edirne bisiklet müsabakasına iştirak edenlere verilen ziyafet Edirne (Hususi) — İstanbu Edime büyük bisiklet yarışına işti- rak eden muhtelif bölgelere men - sub 29 bisikletçi ile idareciler ve federasyon mümessilleri şerefine bu gün Ziraat Fidanlığında Vali ve Bölge başkanımız Ferid Nomer ta- rafından bir öğle ziyafeti verilmiş tir, Ziyafet esnasında Valimiz misa. fir gençlere bir hitabede bulunarâk Edirnelilere ve gençliğine heyecan İi dakikalar yaşattıklarından dola- yı sevinçlerini bildirerek Cümhurk yet hükümetinin Türk gençliğine karşı gösterdiği üstün alâka ve yar dımlarını tebarüz ettirmiştir. Bu esnada İstanbul - Edirne bi- tinci merhalenin galibi olan Eskişe. hir Tayyare Spor klübünden Niza- mettin Öztürke federasyon tarafın dan hediye edilen ali tarafın dan verilmiştir Yarın iki merhaleye baslana- cak ve şehrimizden ayrilacaklardır. Sivasta Cezaevi inşaatı Sivas (Hususi) — Şehir plânm daki mevkiinde cezaevi inşatı hara. retle devam etmektedir. Halihazır vaziyeti dolayısile birçok” malzeme) * sikintisi çekilmesine rağmen Cüm- huriyet Müddeiumumimiz vilâyet - İc siki bir surette temaslada bulun- makta ve vilâyetim ciddi alâkası “ile lüzumlu noksanları temin eyle mekte ve inşaatın inkitan uğrama. sina mâni olunmaktadır. Halbuki birçok yerlerde bu kabil inşaat tamamen durmuş gibidir. Bugünkü dünya vaziyetine rağmen cezaovi inşaatının devamını temine muvaffak olan değerli ve çalışkan Cümhuriyet Müddedumumimiz Ba » ha Soyralin bu o mesaisini takdirle karşılamak bir memleket borcudur, Ayancık ve İznik kaymakamlıkları Bursa (Hususi) — İznik Kayma kamı Fahri Önel Ayancık Kayma- kamlığına, İznik Kaymakamlığma da İstanbul Vali Muavini Reşid De- Bir tiyatro eseri provasile bir cambazhane temaşası provası ara sında pek böyük fark vardır. Ti yatro eserinin ilk »rovaları sahne- de değil de artistlerin umumi is - tirahat oda; a yapılır. Herkesin elinde yazılmış rolü vardır, okur Bu provalara kıraat provası de - nir. Bunları sahne provaları takib eder, Şimdi rol defterleri kapatıl « mıştır. Artist rolünü ezberlemiş &ddedilir. Ezberlemiş olup olma - dığın: süflöre sormak lâzımdır. Bözde hafızayı takviyeye memur, yanlışları düzeltmekle mükellef beiare süflör bütün prova esnasın- da susmamış olduğundan vak'a şu| dolayı dan bütün koza yetiştiren mıntaka| larda 73.000 kutu böcek (tohumu satmıştır, Ayrca İstanbulda 5.000 kutu daha satılmaktadır. Bu yıl vilâyetimizde yeriden yüz binleri aşan dut fidanı dikilmiştir. Dut ağaçlarmin bu #üretle günden güne miktari artmakta olması köy lüde bilhassa tohumluk koza yetiş örmek merakı bir kat daha artmış bulunmaktadır. İpekböceği müstah silleri de koza kooperatifi birliğine ilühek etmişlerdir. Muhtelif mınta. kalarda halkın ve köylünün tohum- larını inficar ettirmek için açılan imasyonlar artik fanliyetlerini ta - mamlamış bulunuyorlar. Gelecek se Bartında bir rakı kaçakçısı yakalandı Bartın (Hususi) — Hayvan sa- yimi dolayısile, saklanmış hayvan. İarı aramakta olan jandarma ko - mutan vekili datçavuş Şehab Yur - dagüven, geçen halta, (geceleyin, Köyortanı mahallesinde İİ num, vali evde hayvan bulunup bulun madığım tetkik ederken, evde k çak rakı kokusu duyması üzerine eve girmiş ve ev sahibi Yaşar Sari. eri suçüstü yakalamıştır. Basıldığı- ni sanan Yaşar, evindeki kaçak ra- kıyı helâya dökmekte idi. Evde yapılan (araştırmada içi ibre dolu bir rakı kazanı da ele geçmiştir. Suçlu ayni gece emniyet koeniserliğine tevdi edilerek hak - kında lâzım gelen kanuni takibata tevessül edilmi, Sivas belediye meclisi fevkalâde bir toplantı yapıyor Sıvas (Hususi) — Şehrimiz Be- lediye Meclisince çimento fabrika- wna evvelce saniyede 28 litre su verilmesi kararlaştırılmış lâkin şim di bunun 40 litreye çıkarılması için | da| | Yetmen olduğu halde bütün ensti.)surette y yapılan müracaat üzerine bu mese- leyi tetkik etmek üzere Belediye de bir toplantıya da Bilecik hava şehidleri ihtifali Bilecik (Hususi) — Kabr yapılınıştır. Hava Kurumu namına Başkan Güner Üçer, hatiblerden Selim Yatagan ve ilkokul er hitabede bulunmu öl bu provaların nihayetinde tama - men sessiz kalır. Sahne provala - rında vaz sahne artisti: riş- lerini, çıkışlarını, sahnedeki hare- ketlerini tesbit eder. Cambazhane temaşalarının pr0- vaları başka kaidelere tâbidir. Her seyden evvel numaral, rini takib edişleri gö: tulur. Numaralı bir şekilde tanzim edilmeli: seyircinin bir lâhza olsun dikkati z4fa uğramasın; çünkü bu zâftan can si zuhur eder. Binaenaleyh bu seyrin hem mütevenni ve hem seri olması şarttır. Cambazhane temsilleri ekseriya müzikbol nu - maralarile iktifa ettiği için bu iki ilelinde rilmiştir. Köylülere fenni koza ye- tiştirmek usul ve #an” etmek | maksadile başta o müdürleri Tahir! tü memurları gruplar halinde k İve köyleri gezerek halkla ve köylü ile temaslarda bulunmaktadırlar, Bir ziraat Hoçentinin konferansı Ankara Zirant Enstitüsü doçent lerinden Namık Tayaş evvelki gün saat 18 de Halk gösterit salo-| nunda «Suyun Türkiye ziraatindeki ehemmiyetin mevzulu istifadeli bir konferans vermiştir. Konferans k Inbalık bir dinleyici tarafından a ka ile takib edilmiş, aynca mevzuu layan bir de film (gösteril miştir. Sivasın Pirkinik köyünde el dokuma tezgâhları Sivaz (Hususi) — Evvelce tevzi edilmiş olan Pirkinik köyündeki el dokuma tezgâhlarının çalışmalarını) mahallinde kontrol etmek üzere Ti caret Odası Başkâtibi Vefik Gül - dağ bu 'makta olan el tezgâhlarinı kontrol etmiş, şehrimize dönmüştü Ceyhanda yarım kalan kanalizasyon Ceyhan (Hususi) — Kasabamız da kanalizasyon tesisatının mevcud olmamasi yüzünden, kış mevsimle. rinde iç mahalle ve sokaklardan ge çebilmek için muhakkak surette pa çaları sivamak icab etmektedir. Bir vakitler, eski belediye binasi önün- den geçerek nehre kadar uzanmak üzere askerlik şubesi yanından in. şasina başlanan o kanalizasyon işi için on binlerce lira sarfolunmasına! rağmen, bir türlü ikmali cihetine gidilmeksizin, kazılan çukurlar kaps tlmiş ve yapılan masraf da tabia tile heder olmuştur. Diğer taraftan, yaz mevsimlerin de çarşı ve istasyon caddesi de her gün ve muntazaman sulanmadığın dan mikroplar havada uçan tozlar la birlikte Ceyhanlıların ağiz ve bu- runlarından ciğerlerine mebzulen girmektedirler. an hava şehidlerimizin ihtifai merasimi bu sene de parlak bir şekilde » aid iki “İsinin temel taşı olduğu herkesçe nevi numaraların bıribirile imdi - zacı da ayrıca nazar: itibara alı - nır, Her numaraya muayyen bir zaman tahsis edilmiştir. Bu zama- nı aşmaması lâzımdır. Mükâleme- lerdeki ehemmiyet pek cüz'i oldu- Kundan süflörün vazifesi mahdud- dur. Buna mukabil temaşayı hazır- lamakla mükellef zatın - sahne ol madığı için vaz sahne diyemedik- kronometre ile çalışması! lâzımdır. Apstolun da elinde bir krono- metre vardı. Her numaranın da - kikası dakikasına başlayıp bitme- sini temine çalışıyordu. Fakat bu- na imkân mı vardı? Temsillerde Kara Aslanla Bücür neş'eli olduk- “| Bursa (Hususi) — köye giderek orada çalış -| dırmış ve maktulün üstüne çullan- mış olan katil Hilmi de maktulün arkadaşı Mustafa (tarafından ağır lanmiştir. Wak'a mahal ne yetişen zabıta bu kanlı katille- bastırmış, yaralı hastaneye nakle dilmiştir, İşe el koyan müddelimu. İ mi thkikata devam etmektedir. Milli Şefin fotoğrafileri | (Gemlik, Yenişehir ve Kara-| 'eabey Parli mer&ezierinde Mili Şef) önünün imzalı fotoğrafları ev - merkezlerinde kalabilik -bir halk) ve partili huzurile şeref mevkiine açılmıştır. Bu münasebetle coşkun tezahürlere vesile olan o hararetli hitabeler söylenmiş, MM Şefe karşı olan sonsuz Sev£i Ve Saygi bağlı ılıkları bir kere daha teyid ve tekrar ed st Sındırgıda 13 yaşında bir çocuk arkadaşını öldürdü Sındırgı (Hususi) — Burada evvelki gün bir cinayet olmuş, bir çocuk arkadaşını biçaklıyarak öl dürmüştür, Rizaiye mahallesinden 13 yaşla» rında Nail oğlu Ali ayni mahalleden Kemaneci Hüseyin oğlu 15 yaşla - rındakâi Hüseyin ile Kuşbaşında kavga etmişler ve Ak bıçağını çe- | kerek Hüseyinin kasıklarına sapla- maştır. Çocuk biraz sonra ölmüş - İtür. Adliye işa vaz'ıyed etmiştir. Bolu ve Kocaeli parti müfettişinin tetkikleri Bolu ya caeli vilâyetleri C. 'Tekirdağı Meb'usu Rahmi Apak yanında vilâyet parti reisi Seref ve Gerede bsiediye reisi İbsan Yalçın olduğu halde Mengen na- hiyesine gi#miş ve orada partiye aid işleri tetkik ve teftiş eyle ten sonra Boluya dönmüş! talebele- intıbadi ları akşamlar tulüsta başlıyacak- lar, kendilerine tahsis edilen müd- deti bol bol âşacaklardı, Maama - fih Apustol şimdilik bu dakika he sabına son derece leşi etmek - teydi. Çünkü disiplini vin için bundan mükemmel yoktu. Disiplin ise her san'at müessese -| malümdur. Apustolun cambazha- nesi de disiplini ile iftihar ederdi. Fakat bu dısiplin günün birinde tamamen sekteye uğradı. Buna se- beb Naime olmuştu. Sülünün, arkadaşlarile beraber Gardenyabarı terkedip Apustolun cambazhanesinde tekrar yer aldı- ğı günden itibaren Naimenin | san'at K saki bir kat daha artmıştı. Bunu kendis: iddia ediyordu. Za- hiri surette Sülünü hergün cam- bazhane kapısına kadar götürme - sine sebeb san'ata olan o aşkıydı. Halbuki. hakikatte sebeb, birkaç zamandanberi Sülünün hal ve tav- rindaki o bürüdetin o uyandırdığı şüpheler ve bu şüphelerden doğan ', | Koca Yusuf Kırkpınara kurnaz ve usta bir güreşçi olan Çakır Ali ile sessizce gelmiş; Adalı Halili kıstırmıştı Mili büny reş sanki; bir teşkilâta Ribi devam ederdi, Çiftlik sahib âyarlar, daimi su rette ii nda pehlivanlar bes- tâbi imiş larla gelirlerdi. Hat arasında yüksek he alı pehlivan müsabaka. ları yapılırdı. * Koca Yusufun devrinde namıdar| ç Adalı Kara şunlardı F sübeli başpehlivaz lar alil, Kara Ahmed e Katrancı mukçanlu Osman, Kara: Ahmıedin ustası Hergeleci İbrahim, Molla Mümin, Rüstem, Karalalı İsmail, i| Cakır Ali, Çingene Çopur, Kara - göz Ali ih Bü saydığım pehlivanların her İbiri bir âyanın, bir vezirin, köyün besisdiği vanlar idi. Benim bu saydığım pehlivanlar, İstanbula geldikleri zaman doğru- ca Hacı Hüseyin bağına giderler- di. Orada, yerler, içerler, yatarlar, bahşiş alırlardı. Hacı Hüseyin bağı; hepimizin bildiği Beşiktaştakı Ihlamur köş- küdür. Bu köşkü vaktile Sultan Mecid yaptırmıştır; buralara gelip avlanırdı. Ve pehlivan ocağı idi Sultan Aziz devrinde de pehlivan- lar yurdu oldu, Sultan Aziz ecda- dı gibi buraya gelir, pehlivan gü- reştirirdi. Hacı Hüseyin bağı; Sultan A -| İzizden sonra; gene yurdluğunu o muhafaza etti, Sultan Hamid, eski an'aneye dokunmamak üzere burasını bir müddet, yaşattı. Fakat; doksan üç harbinden yavaş yavaş Inlamur sara - pehlivan de Sultan Azizi öl - düren pehlivan Mustafa idi.) Ihlamur köşkünüe hergün peh- livanlara sureti mahsusada tab- la, tübla yemek yapılırken oya- vaş, yavaş bu âdet ortadan kalktı Ve pehlivanlar, kahvehanelerde, hanlarda toplanmağa başladı. Sultan Hamid, daha bununla da kalmadı. İstanbulda güreş yap- mağı, ve bu vesile ile toplantıları menetti. Ve bu güzelim, an'aneleş- hlivanlık teşkilâtının kökü- t suyu dötü ve odağını sön. İşte; Koca Yusuf; tarihini muh- tasaran anlattığım bu son devrin suftan sonra, tek bir Mahmud yetişti. Ve o kadar... Evet; Sultan Hamidi son zamanlarına Koca Yusuftan sonra Gazhaneli Ali Ahmed. Sarı Hafız veyahud namı diğer «Kula» Nakkaşlı Sakalı Eyüb, İkitel Şükrü, mavnacı Mehrüed, Ka Emin, Mihalıçlı Hasan pehliv “5 gibi başpahlivanlar ve : bu pehlivanlar hiç bi Ko: a Yusuf ında değillerdi. Hattâ; Kızılcıklı Mahmud bile Yazılarımı teyid ve tevsik için dkuyucularıma su hâdiseyi arze - derim: — Kızılcıklı Mahmud, meşru yetin ilânile Amerikadan İstan l man Yıldız sarayında kiskançlıklan başka bir şey değil- di. Naimenin bu san'at aşkı prova- ların disiplinini ihlâl etmekle kal- mayıp cambaziianenin tekrar çan-| lanmasına mâni olabilecek hâdise. ler tevlid etti, Mesele şöyle cere- yan etmişti: Bir gün Naime Sülünü cambaz- hane kapısında bırakıp geri meği münasib görmedi. Neden Kadın aklına kimin aklı erer?., Her halde Naimenin bu hareke - tinin sebebini araştırmak beyhu - dedir. Her ne inceye omebni ise Naime Sülünle beraber cam - bâzhaneye girmek, provada bu - Tunmak istedi. Buna Sülün şid - detle itiraz eti — Canım nasıl olur, yasaktır... Apustol ne der?... — Ne derse desin!... Havatım- da en büyük emelim san'stkâr ol- maktır. San'ata bayılırım. San'attan bahsederken Naime - de boğazına düşkün bir kimsenin bir yemeği methedişi tavrı vardı. «San'ata bayılırım» demesi bir o- burun «paça böreğine bayılırım, ye işlemiş olan gü-| büyüttüğü pehli-| bir müğdet| bir başpehlivanlık o müsabakalsf” İtertib edildi. Mahmudu yeni için birkaç pehlivan çılgar yaptı ” lar,.. Başla Nakkaşlı Eyüb oldi Ku halde Kızılcıklıyı ortadan 8il* meğe çalıştılar. Bu güreşte ben # vardım. Hattâ Nakkaşlı Eyübü 9£ kadaşlarımla Yıldıza beraber gö” türdük. Yapılan mü abı kal rda Mah * mudu yenemedili iki saatlik sürel ve zorlu bir güreş neticesinde bf daha güreşemiyecek hale geldi. Ve hakikaten, bu güreşten sonra di Eyüb bir daha güreş meydanları nâ gelemedi ve güreşten çekildi. Eyübü, Yıldız güreşinden Be * yazıddaki pehlivan kahvesine ge “ tirdiğimiz zaman bitik bir haldeğ” . Keridisine sordum: — Ne oldun be Eyüb pehlivan? Titriyen dudaklarile şu cevabi verdi: — Ağa; bu herifler başka ke ” mikte adamlar... Kavi ve zorid herifler doğrusu... Takat mi kak di bende bel Diye mukabele edebildi. Sonra, akşam yemeğine götür © düğümüz zaman, lengerle yemek yemeğe alışmış olan zavallı Eyüb. önüne konulan çorbaya, ancak i&i üç kaşığını, Mahmudun boyundu” ruklarile düğümlenen boğazından güç hal ile yutkunurak geçirebildi. Bu satırları yazmaktan maksa" dam; Koca Yusufla hem âyâr olan pehlivanlar: Sultan Az'z devrile Sultan Hamid devri arasında bif mukayese yaparak Yusufun şahsi* yetini tebarüz ettirmektir. Halbuki; Kızılcık Mahmud. Koca Yusuftan muh Ğ: gil, bir gömlek bile aşağı bir peh- livandı, Simdi; düşünelim; Koca Yusuf ne demek imiş?.. Dahası var; cihan pehlivanı © lan Kara Ahmed de, Koca Yusuf- tan bir gömlekten fazla aşalı bir pehilivandı. Koca Yusufla, mü jid ve çe tin güreşleri olan meşhur Halil pehlivan; Kara Ahmedi kaç dela meydan yerinden kaçırmıştı. Hattâ; Erenköyünde yaptıkları bir güreşte, ahali, Kara Ahmedi Ada- lının elinden güç halle almışlardı. Bu da pösterir ki; Yusul, pehlivan» ların pehlivanıdır. Kara Ahmedin ustası Hergeleci İbrahim pehlivan, Ah - medi her vakit yenebilen bir a - damdı, Hal böyle iken Hergeleci ile Yusufun ha; ları dört güreşte de, Yusuf, Her. geleciyi sırtüstü yenememekle be- raber hasinına dalma hâkim ola- rak güreşm' Herpi unzaran ok - kası eksik olmakla beraber fevka- lâde usta bir güreşçi idi Görülüyor ki; Yusuf, yaşadığı devirde de, vefatın. sonra da; Türk pehliyanlarının üstünde bir sporcuydu. (Arkası var) demesine bedeldi. — Evet şekerim, san'ata bayılı- rım... Ne olur bir provada bulu - nayım, san'alkârlara karışayım, Müstesma bir san'at havası tenef- füs edeyim!... Sülün buna şiddetle muarızdı. Naimenin bu arzusunun sözden sile geçmemesi ıçin ne İâzımsa et, tehdid, hep- Bugün, her ne .İdense, Naime mantık kabul et - mek, söz dinlemek istemiyordu. Nihayet Sülün mağlüb olmuştu — Pekâlâ, buyurun bakalım, yürül... Beraber girdiler. Sülünün fazla münakaşaya, mücadeleye ne hali kalmıştı. ns mecali, Bıkmış, usan- mıştı. Herkesten, her şeyden, hat- tâ hayattan bıkmış, usunmıştı; fa- kat bilhassa Naimeden, Kapının esiğini aşar aşmaz Naj- menin inadı zail olmustu. Şimdi deminki inadının Sülünde uyan - dırdığı hiddetten korkmağa başla- dı, ve hemen şımarık çocuk tavır- larını takındı. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: