27 Haziran 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

27 Haziran 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çarşambada Yeşilırmakta bir genç Jeci bir surette boğuldu ” “Çarşamba (Samsun Muhabiri. mizden) — Kân; Yetik adında yir. imi yaşlarında bir genç evvelki gün banyo yapmak üzere Yeşilrmağa girmiş ve bir müddet suda kaldık. tan sonra sahile avdet ederken su. Jarın fazla cereyanından takati kesilerek feci bir şekilde boğul - muştur, Boğularağını hisseden Kâni, «beni kur , takatim ke. şildi, boğuluyorum!.. diye etraf - tan istimdad etmiş ve Irmağın ke. normda bekliyen iki arkadaşı bi. çere genci kurtarmak için heinen Suya atılmışlarsa da onlar da #u- afin şiddetli akıntsından fazla Terityememişler ve arkadaşlarını bu feci âkibetten kurtarmıya imu- vaffak olamadan geri dönmeğe mecbur kalmışlardır. Samsun Halkevinin faal szala-|, Dergamada 16 yaşında b gından bulunan ve milli saz grupu- nun kıymetli bir uzyu olan bu genç, Karadeniz kemençesile işti. rak etmiş olduğu milli türküler ve Oyun havalarında emsalsiz bir kâ- biliyet göstermekte, muhit ve ar - kadaşları arasında çok sevilmek - te idi Söğüdde de iki çocuk boğuldu Söğüd (Hususi) — Söğüdde Er. tuğrul ipek fabrikasına Tozman köyünden 14 yaşlarında bir çocuk hayvanile sabaha karş: köyünden &oza getirip teslim ettiklen sonra Uyumak üzere fabrikanın iki met. re derinlikle bulunan su deposu » Dun yanıma gitmiş, uyku esnasında bir taraftan bir tarafla dönerken iki metre suyun İçerisine düşerek UR, , Diğer boğulma da Söğdün Gü- mele köyünde olmuştur. Osman Balla “karısı, çocukları 5 ve 8 Mehmed Yaşar ve Aşiri övlerinde uyuttuktan sonra kapı. larını kilitliyerek Sakarya civa rındaki bahçelerine gitmişler, Bir #aat sonra çocuklar uyanıp anne. lerini bulamayınca büyük çocuk pencereden çıkıp kapıyı açmış, iki kardeş beraberce annelerini ara mak üzere Sakarya kenarına çit. mişlerdir. Bu esnada boş yaşındaki Mehmed Yaşar Sakaryadan, su içerken ayağı kayıp suları. içinde kaybolmuştur. 8 yaşındaki Aşir &se ağlıyarak köye gelip haber ver 4mişse de ancak iki gün sonra ç0- uk köyün alt tarafında Sakarya kenarında bulunmuştur. Geliboluda çekirge mücadelesi Gelibohu (Hususi) — Merkezi kazaya bağlı köylerin bazılarında çekirge zuhur etmişlir. — Çekiregle- lerin Tekirdağ, Edirne vilâyetlerin- den geldiği, veyahud da geçen yil birakılmış olan yumurtalardan mey dana çıktığı yahmin olunmaktadır. Tokatta beden terbiyesi mük Tokat (Hususi) — Şehrimiz beden terbiyesi Hürrem Gürgehcin mükellefleri öğretmeleri disiplini ile çalıştırılmaktadır. Mi j ei iştirak etmeleri muhitte alâ Gençlerin atış talimleri askeri po maktadır. Bu vesile ile geçen gü pılmıştır. Kalabalık bir davetli huzurunda bu &- am SON POSTA Beğ, GE z al > ».. elleflerinin çalışmaları tuşların açılışmı üç mermide 10-112 vurmak suretile vali İzzettin Çağpar yapmışlır. Erkek ir , Ji günlerimizde! İve kadın mükelleflerin atışlarda aldıkları metice- sir | İler iyi bir vaziyette olup muhitte çok Omüsald karyılasmıştır. Resimler vali İzzettin Çağparı mü- b çocuk kaçıramadığı kızı, başını parçalayıp öldürdü; Bigadiçte de bir kız kaçırma vak'ası oldu, fakat mütecavizler emellerine nail olamadılar İzmir (Hummi) — Bergama ka.| kardeşi ile tarlada çalışirken Okçu-| arada orak biçerken hava birden zasimn Dündar köyünde feci bir hâdise olmuştur. Aynı köyden Hü- seyin oğlu 16 yaşında Mustafa Ki- raz, Mehmed kızı yirmi yaşında Mer| yemi kaçınmak istemiştir. Meryem,; Mustafa ile kaçmağa razı olmayınca aralarında mücadele başlamış. Mus tafa bir taş vurarak zavallı kizin ka- fasini parçalamış ve ölümüne se- bebiyet vermiştir. Katil | tutulmuş- tur, igediçieki kiz vak'ası Biçadiçe bağli İlyaslar köyünden Hakki Güder kızı o Fatma Güder lar köyünden Kâmil oğlu Etem ve kardeşi İsmail gelerek Fatmayt zor- la ve sürükbyerek götürmek İste- kellefleri teftişte kadın mükelleflerden atışmı gösteriyor. iri Yal birinin igadiç ve Bergamada iki köylü kömür haline geldi Bisadi; (Hususi) — Bigadiçin Beğendikler köyünden 328 doğum- lu Mehmed Bozdağ ailesi efradı ile bire bozulmuş ve yağmur yağmağa başlamıştır. Bu aile yağmurdan ko- runmak için tarlanın (o kenarladaki mişler, kizin feryadı üzerine civar-| çi, sığınmışlar, tam bu sirada da çalışan aymı köyden İsmail adin-| daya isabet eden yildirim Meh da birisi tarafından kurtarılmıştır. İyned Bozdağı kömür la ak Karşıyakadaki vak'a Ayşe ile kardeşi Emine de ağir su- Karşıyakada Selim sokağında Ab çette yaralanmıştır. dürrahim oğlu 17 yaşında Cahid is- minde delikanlının Ali kızı on beş yaşında Kadriyenin kızlığını kirlet Get dal Cahid tutük tur, 8, İİ Zn Bar EE YEME it cezaevinde okuma kursları İzmit (Hususi) — imiz sene de Tewkifevinda Kaymakamlıkça açılan mücadele ü-| YAZMA kursun açmıştır. Bu kurs. kısa bir zaman |lara devam eden 79 mevkuttan 48 i muvaffak olmuş ve kendilerine zerine çekirge işi da bertaraf edilmiştir. Paralirı sayarken kalb sekte - sinden öleceği muhakkaktı. — Melpomeni!,.. — Vite!... — Melpomeni! — Döpâchez - vou AApustol âdeta can çekişiyordu. Ağzından, bir soluk gibi son bir «Melpomeni!s çıktı, fakat merhs. metsiz Melpomeni bir türlü fikrin. den caymıyordu. — Haydi, çıbuk, aç çantayı! Yok; yok... Bunu Apustol pamıyasaktı!... Çantayt açmak, kendi elile İdam kararını imza - lamüğa bedeldi. Bunu yapamaz - dı... Zaten elleri titriyordu. Çan - tanın anahtarını Melpomoniye vw. zâttı. Melpormeni - hain kadın! « analıtarı kaptı. Çantayı açtı, son- ra, kovadan su boşaltırmış gibi, çantanın muhteviyatını o masanın üzerine döktü. Paraya böyle hor muamele edilir'mi?... Yüzlük, beş yüzlük, binlik katmeler mâsanın Üzerinde, sepette balık gibi, karma karışık atılmıştı. Melpomeni: — Bir sana, bir bana... | Diyerek parayı iki müsavi kıs. ma ayırmaği başladı, Tam O sira- da, iki taksiye güçlükle sığabilmiş olan Apustol cambazhsnesi san'at- kâr, münmtlesib ve müstahdemini murahhas heyeti evin önüne vâzıl olmuştu. Bir iki dakika sonra Ma- dam Hayganoş çalmış oldukları kapıyı açıyordu. Bir anda ev cıvil. tilarla dolu bir muhabbet kuşu ka fesine dönmüştü. Apusto!l bu ses. leri duyar duymaz: — Geliyorlar... Paraları sakla!., Demiş, dememişti ki odanın Ka. pısı açılmıştı. Dürrü, Sülün, Yıl dız, Neş'e, Bücür, Şakrak, Kara Aslan hep beraber odaya girdiler. Apustwi, masanın Üzerine kapanıp yumurtalarını vöcudile muhafaza eden kıskanç bir kuluçka tavuk gibi paraları emniyet altına sl . mak istediyse de, böyle bir hare - ketin icrasına lâzım olan kuvvet ve cesareti kendinde bulamadı. Her şey bitmişti. Paraları gör - müşlerdi. Kim bilir ne mülhiş bir 4 m KN N EKA JE VER ze 2 i Ukus okulları şehadetnamesi ve- Halkevi her sene olduğu gibi, bu) rilmiştir, Ayrıca Halkevinde açı -İye kadar önemle bakılmış ve halen) yanlar da ayırd olmakta hüsnü riza okuma vellan okuma, yazma kursu da de -|bir orman manzarasını iktisab Resim mah-|bu sahanın belediyemiz tarafından! jandarmalarla işi (o ayırd edemezdi.) kalmıştı, arada|da aynı şekilde bakım ve muhafaza|Halk; belki jandarmalara mukave-|lâlı daha türemişti. vam etmektedir. kümları hocalarile bir göstermektedir. YAZAN : EKREM REŞİD İzmir (Hususi) — Bergama ka- zasınin Kozak (nahiyesinin Cuma köylinde Kadir Mantarın karisi o. tuz yaşinda Sıdika tarlsda orak biçmekte iken yağmura tutulmuştur. Yağmurdan korunmak o maksadile civarda bulunan bir palamut ağa- cinin altına siğinmiştir. Bu sırada ağaca düşen bir yıldırım o Sidıkayi yakmak suretile öldürmüştür. Sivasta Kabakyazısı teşcir sahasi Sivas (Hususi) — Vilâyetimiz Zi- raat Müdürlüğü tarafından tesis edi. Hip ve şimdiye kadar iyi bir şekilde bakılarak muhafaza edilmiş olan Kabakyazisi teşhir sahasi | Haziran OL tarihinden itib. değiştirecek olan bu sahaya şimdi- si cihetine gidileceği tabiidir. şınızdâ üç yeni aile kurmuş olan altı çocuğunuzu görüyorsunuz... Bir de Kara Aslan var. Fakat o henüz bekârdır ve zannederim ki ilelebed böyle kalacaktır... Evet, 'Sülünle Yıldız, Bücürle Şakrak ev. lendiler, biz de Neş'eyle onları tâk ld ettik!... Melpomeni gülerek yerinden kalkmıştı, Uzanan elleri sikiyor - yağma başlıyacaktı, Koca Aslanınldu... hazır bulunması vahameti bir kat daha artırıyordu. Buna Melpomeni gülümsüyordu! - Ne cesur, ne şuursuz, ne çılgın kadın. dı şu Melpomeni! - Tebessümü an. cak ihtirasları tahrik edecek ma - hiyetteydi? Bunu nasl anlamı - yordu? Ne düşüncesiz kadındı şu Melpomeni!... Apustol başlamak üzere olan yağma ve çapulculuk sahnesini görmemek için gözlerini kapadı. Şimdi hepsi birer aç kurd gibi paranın üzerine atılacaklardı. Fakat hayır... — Hoş bulduk sevgili, aziz pat- ronlarımız!,.. Heyetin reisliğini deruhde et - miş olan Dürrü Söze başlamıştı. Sesinde hiç bir tehdid edası yoktu. | Melpomeninin: — Bonjur çocuklar!... Deyişinde de hiç bir endişe se. zilmiyordu. Apustol biraz rahat et. — Ah comme ç'est eharmant!... rağmenİÇok memnun oldum!... Evlenmek çek güzel bir şeydir... Tebrik ede. rirâ,,. Çok çok bonheur, çok çok fülicite sizin için'... Niçin haber vermediniz?... Düğüne geliri Mesele hiç umulmadık bir şe almıştı. Apustol . neredeyse tem bir emniyet kesbetmek üzereydi, Yeni evlileri tebrik etmek lâzım. ÖL — Çocuklar... Son derece mem Dunum!,., Evlenerek pek mükem. mel bir iş yaptınız!... Bücür, dayanamıyarak bir te - kerleme yuvarladi: — Biz mükemmel bir iş yaptık amma, işler mükersmel değil!... Eyvah!,.. Bücür hücum işe. retini mi vermişti?... Apustol tit. redi. Fakat gene Dürrünün sesi! kendisini müsterih etti. — Evet, aziz patronlarrmı?, vâ- #i. Korkusu yavaş yavaş zall öl -İziyetimiz ve bilhassa müstahdem maktaydı. arkadaşlarımızın vaziyeti gün geğ. — Sevgili patronlarimız!, .. Karİtikçe müşlül olmaktadır. Buna ın. belediyeye | devredilmiştir. Şehrimizin iklimini!) İgöstermez ise, öyle kolay, Paşanın müdahalesi Kumandan paşa mülâyim bir sesle güreşi berabere bitirmek istediğini söyleyince Aliço: “ Yusuf ister mi bakalım! ,, dedi Cazgir, boynu bükük korka, kor ka cevab verdi: — Ustam! Yarim saat kadar da- güreşinize, yenemezseniz berabere niz. Aliço; bağırdı: — Tel... Şuncazlara bak bel... Hepten maskaya (ettiler güreşil. Saatle dakika ile güreş olur mu? Kanı oynan mi bu?.. Cazgır, fazla konuşamazdı. Ali çonun hartasi, portasi yoktu. Dö- verdi adamı son: Osman peh- livan da bunu bili için tezelden " İbemen kirişi kırmıştı. Yusuf; artık bir şey söylemiyordu. Davullar, zurnalar tekrar çalma- ğa başladı, Pehlivanlar güreşiyordu. Güreş, yarim saat kadar daha ay- »ı tempo ile ayakta devam etti. Hasımlar birbirini o bastirmâmişlar-! dı, Cazgır, aldığı emir. mucibince meydana geldi. Yalvarır gibi, Ali çoyat — Aslanım! Ustam! Bir görülü zıkmasın gene... Berabere birakın bu güreşi kumandan zorlayıp duru- yor beni... ince; eski okurdun kafasi büsbütün yerinden oynadı. Aliço; korkmazdı, gibi bir padişaha, huzurda güreşir- ken bile bağırmıştı. Ve nihayet; ko vulmuştu. Osman peblivana bağıra, bağira: — Ben, paşa, maşa tanimam... Burası er meydanı... Birakin bizi gidin bel Biz yalnız başimiza da ayird ederiz güreşi!.. Aliçonun söylediklerini kuman- dan paşa işitmişti. Olduğu yerden fırladı, Meydana doğru yürüdü, A- liçonun karsisina gelerek: — Bana bak, birak berabere di- yorum sanal, Diyerek; hiddetli, “hiddetli söy. lendi. Yusufa da dönerek: — Haydi oğlum, git çadırına gü- reş beraberedir... Yusuf; mukabele etti: — Meydan yeri bırakilir mi?... bir kragaşalık husule gelebilridi. Kumandan paşa; Alıçonun sert ve isyankâr sözlerine mülâyemetle mukabele etti: — Oğlum; ikiniz de maşallah as. nsiniz, Allahin günü yalnız bu de. Sonra; eğer ödül için dö- şünüyorsanız ben, ayanlardan alır fazlasile sizi tatmin ederim. Dedi. Aliço, paşanın bu müli- yim sözleri karşında yumuşamıştı. Cevab verdi: — Emredersiniz paşam... Baka, te! Dikilmiş karşımda duran Yusuf bakalım ister mi birakmak?., Yusuf, güreşin devamını . istiyor. du. Hasmı ihtiyar olduğundan gü- reş ne kadar devam etse kendi kâr rina idi. Fakat; pâşanin ısrarı, oAliçonun da sükütü, onu, meseleyi olduğu gi- bi kabule taraftar kıldı, Seyirciler, meşale ışıkları altinda gözlerini meydana dikmiş bakiyor lardı. Birçok kişi güreşin devamini istiyordu. Nihayet; iki pehlivan, birbirlerini usulden olduğu veçhile kücaklayıp kaldırdılar. Bu, kucaklayıp kaldırma, Türk pehlivanlığinda samimi bir dete- guş, ayni zamanda da, basmin! kal dırarak daha, yorulmadını göster mek kuvveti idi. Sultan Aziz | Yusuf; hemen Aliçonun bini hür metle öptü. Aliço da; Yusufun alnından # perek meydandan #yrtldilar. Akşam olmuş, yatsi namazı yak. laşmiştı. Şumnulular, çadırlarından uğryarak Yusufu karşıladılar. Ba- bayiğit genç pehlivanla: ihtiram la çadirlarına götürdi Kimi ya. ğini siliyor, kimi kispetinin paçale- rını söküyordu, Karagöz Ali, Yusulun alnından Yusuf da onun elinden * öpmüştü Karagöz gülerek seslendi: — Aferin Yusuf bel Ziyan yok be kizan! Aliço da terledi buğün ihtiyar hepten duraladı!. Yumuf ağirbaşlılığını o muhafaza ederek cevab verdi: — Usin bel Tel Hel.. Hepten pehlivan Aliço!... Kimbilir genç - Aliço; kumandana doğru iki itilliğinde ne imiş bel ellerini açarak yürüdü. Ve: — Paşam, hepten dunuz!,, Ne karişirsiniz ne oluyor paşam, Paşa; Aliçonun ğini bildiği için işi bir parça da mülâyemetle halletmeğe çalışıyordu. Ne de ok sa, Aliçonun birçok taraftarları var, İdi. Sonra; Yusufun güreşe “devam “Eğer, paşa işi zora koşar, pehli.İdi, met eder, taraftarlar arasind büyük karşı bir çare di pe çârenin sizlere müracaat et - mek olduğuna kanaat getirdik. Ay çiçeklerinin güneşe doğru dön - dükleri gibi biz de bütün ümidle- rimizi size tevcih ettik, Biz kimiz?. ği .. Biz san'at sahibi in- m yegâne gâyemiz san'at yapmak, çalışmak, hayatı - mszı temin etmektir..: Bize bir hayat sahası lâzım. Bu sahayı bize ancak sizler temin edebilirsiniz! Sevgili cambazhanemiz, kadim. ef- sanelerde tesadüf ettiğimiz meş » bur Phenix isimli kuş gibi yanıp kül olduktan sonrs külleri arasın. dan dirilip çıksın!,.. Bizleri tek - rar etrafınıza toplayın!... Bizlere yeniden vazifeler verin!... Eski kuvvetlerini bulmuş olan kolları yalar saçıp insaniyeti aydınlatsın!, San'at mabedlerinin oanahtarları sizdedir!... Açınız bize kapıları!. Mabede girip san'ata hizmet e - delim Dürrü, beliyati hiç bir zaman bu kadar ileri götürmemişti. Bu hitabeyi üç günde hazırlamıştı. Hattâ cambazhaneyi Phönix isim- Ii kuşa teşbihi için Larousse lüga. İtine müracaat etmişti. Bundan do- İlayu okendisini (taht'e ermek doğru olmaz. Zira nice âlim geçi İnenler vardır ki yazılarında sıra « ladıkları, fakat kendilerine tama. İmile yabancı, isimleri bu lügçtte pehlivan ok-İde işimize! | ek... Güreşi ayırd edecek biziz. Size) * Diye söylendi. Ve, etinesini arzu &den taraftarlari var-| hazırladıkları güzel kolay) güreşini a mızın ucunda san'af meşaleleri zi.|$Ü — Baka, baka bel. Gençliğim bu herif Tuna mandası gili bu suretle konuşmalara nihayet vermişlerdi. Şumnulular, Yusuf için güzel bir kıvırcık kuzu kizartmışlardı. Bolca üzüm ve kavun da vardı. Aliçonun taraftarları da, çadin larında pehlivanlarını soydular, ve yemekleri ik- ram ettiler. Sofrada Adalı da vaz. Adalı, düşünceli idi, Karagözle dl edemiyetek berabere İste de Yusuf gibi bir be- (Arkası var) arayıp bulu; Dürrünün sözleri herkeste de - rin bir heyecan uyandırmıştı. Bu. na sıkı ve sürekli alkışlar delild. «Bravo Dürrü, yaşa Dürrü nida- ları arasında Apustolun sesi yük. seldi: — Evlâd, çok doğru söylüyor sun!,.. Ben de tamamile senim fikrine iştirak ediyorum... Hattâ bu hususta Madam Melpomenile uzun bir münakaşımız oldu. Fa kat ne edeyim ki yalnız hayatta değil, işte de ortağım olan Madam Melpomeni benim fikrime yanaş - mak istemiyor!... Amerikaya gi. dip kumların arasında tabanca çe- kecekmiş!. ., Bu haber herkesi hayrete dü ürmüştü. Bu dane demekti?... Apustol devam etti, — Zavallı cambazhanemizin #. görte bedeli birkaç kuruşu ikiye ayırmak mecburiyetinde bulunu » yorum. Benim hissemle hiç bir şey yapınak kabil değildir. Fakat bu- na Madam Melpomeoninin hissesi, ni de kâtarsak bir başlangıç içim lâzım gelen sermayeyi bulmuş o - luruz! ...Şimdi sizin yapacağının, Madam Melpomeniyi râzı yetmek. tir... Buna herkes canla, başla çalış. tı, fakat Melpomeniyi o fikrinden caydırmak kabil olmuyordu. dArkam var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: