26 Mayıs 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

26 Mayıs 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4—SONTELGRAF— 26 Mayıs 1937 ÂAsi generallerden Sevilask eri kumandanıKeypo dö Lano Bu zat bütün icraatile Frankonun ve Molanın bütün işlerini altüst ediyormuş! Bir gün radyo mikrofonunun .. .. önüne geçerek spanya cumhurreisini düelloya davet etmiş... Keypo dö Lano Iîpımy;ı işleri ne âlemde? Her ün gazetelerde okuyoruz. O onu vuruyor, o onu? Şehirler, köy- ler yaniyor, tayyareler bombalar- la hergün ölüler listesine yeni kur- | banlar katıyorlar. Fakat.., bugün bu işin bir değil, bit çok iç yüzleri var, Bugün de bir tenesini anlatalım: «Sevil askeri kumandanı Kaypo dö L: ga Dükü diye bir üunvan ve paye verilmişti. Fasa, panyol Fasma gitmek şârtile Fakât Keypo bu teklifi reddet * mişti Neden bu generali Fasa gönder- mek istediler? Çünkü bu kanlı a- dam her aklına eseni yapıyor, ge- rek general Franko'nun, gerek Ge- nersi Maola'nın takip ettikleri po- litikayı bozuyordu. Bu kadarla kalsa yine iyi! Ge- neral Keypo dö Lano, Frankonun en büyük bir rakibhidir. 50 şu kadar yaşında olan Key - po'nun sıhhati çok sağlamdır. Ki mikleri kar zekâsı da kuvvetli- dir. İspanya ihtilâlinden evvel, mü- narşi aleyhinde bulunan Keypo, bir çok mazhariyetlerle karşılaştı. De- mokrat hükümet iş başına gelince, kendisini e: İs- Edebi Roman No: 8 Zekeriyya Sofrası Yazan: Müddelumumı bu noktada 1s - | rarla durdu. Mennan kaşı Ve gözü ile gizli konuşmak istediğini an - lattı Ve koridorda şunları söyledi — İlk silâh patladığı zaman ben İ kadınların ellerini tutuyordum İki kadını ayrı ayrı çağırdı. Bi - x rincisi yere bakarak ve kıpkırmızı kesilerek: — Evet, dedi. Çok sırnaşık — bir ısrarla sağ elimi sol avucuna — al- mış sıkıyor ve ben çekmek istedik- çe bırakmıyordu. Çirkin bir sahne Olmasın diye zoraki tahammül edi- Yyordum. İkinci kadın da kızardı: — Sol avucu içine aldığı sağ eli- mi yuğuruyordu. Beklemediğim bir | vakitki hükümet adamları aleyhin- | yorlardı. Hizmetçi Düriye de bunu | tasdik etti mikrofon önünde mutat nutuklarından Birini sögliyor kâfat olarak, Madrid askeri valili- | ğine, daha sonra Cumhur reisi Zamora'nın başyaverliğine tayin etti. DAna 0 Zalsu kendisile görüşen gazetecilere Genersl Keypo, — o | de, hem de parlâmento koridorla- rında ağzına gelenleri söylemişti. Bir gün gazetecinin biri ona bir sual sormak istedi: — Evet General, fakat hakikat- te... General bağırdı: — Hakikat te nedir? Hakikat de- nilen şey mevcut değildir. bakikat şudur ki, Keypo, iki bölük kadar bir kuvvetle hü - kümeti devirmiye kalkmıştı. Sevildeki macerası böyledir. Mo- Ta soğuk adam, Franko da öyle, i- ki yüz kişi ile ve o kadar az — hir şans içinde gösterilen " bu cür'ete iştirâk etmemişlerdi. Sevil, İspanyol — proletaryasının belki de en kuvvetli bir merkezli idi Bu şehre (Kızıl Sevil) derler- di 1931 denberi bir tek ay geçme. miştir ki, Sevilde isyan çıkmış ol- masın! Anarşistlerle komünistlerin bu şehirde kısmen teslih edilmi 60000 azası 'aka AKA Gündüz vaziyette kalmıştım. korktum. Acaba ikisi de genç adamı kur- tarmak mı istiyorlardı? Kadin vu- hunun muammalığı ne zaman çö- zülmüş ki.. Fakat hayır, öteki kadınlar da | Mennanın orada oturduğunu ve si- lâhin karşıda patladığını — söyli - Rezaletten” © halde silâhi kim attı? İş, doktorun tahminlerinde dü - ğümlenip kalıyordu. Silâh, Ahmet im tarafından atılmış, sonra | sılâhm patlamasın. dan önce karşı salondan gelen ka- rışık sesler neydi? Bütün kadınlar| böyle bir ses duyduklarını söylü » yorlardı. Priyetoyu — ya- kalarsa bir sipe re sürükler mi? Sevil mezarlığında kazdır— /|dığı siperler, düşmana nasıl | | bir müdafaa va- zifesi görüyor? Keypo günün bi! İ da aralarında bir türlü anlaşamı- yorlardı 1936 da intihabat yapıldı, halk cephesinde Kazandılar. O senenin 18 Temmuzunda Keypo zayıf kuv- vetlerile maceraya atıldı. Elindeki tabancasile iki bötlüğün başına geçen Keypo, doğruca va- linin sarayına gitti. Sarayı işgal etti, mikrofonun başına geçti. Se- vil şehri halkına hitaben öyle be- liğ bir nutuk söyledi ki, herkesi söz- lerine inandırdı. Sevil ahalisi neye Inanmıştı, di- yeceksiniz? Şunlara: Faslı Araplar, şehrin kapılarına dayanmışlardır. Halbuki biz şehri müdafaa edeceğiz ve müdafaa e- decek kudretteyiz. Bu sözlere yalnız Sevil değil, bü- tün İspanya inandı. Bir hafta, e - lindeki iki bölükten sağ kalanlar- la vaziyeti idüre etti. Halbuki şeh- Fin kapısında denilen Faslı Arap- lorla lejiyonerlerin karşısında Cum- buriyetçi kuvvetler - ric'at ediyor- Tardı. « Keypo'nun çok cesaretli bir in - gan olduğuna şüphe yok. Fasta, A- Taplarla yapılan muharebelerde bü- yük kahramanlıklar — gösterdiği Fakat eve de hiç giren çıkan ol- mamıştı. Aşçı ile uşaktan şüphe « lenmek? — Yapılan incelemeler bu | şüphenin zerresini verecek mahi- | yette değildi | Vakit geçiyordu. Kadınlar yeni baştan telâşa, he- yecana, korkuya düştüler, Saat on bire geliyordu. Kocaları, babaları, kardeşleri beklemezler miydi? On- lar Zekeriyya sofrasına gizli gel - mişlerdi. Sofra âyini — sürse sürse | bir saat sürerdi, Ondan sonra evle- Tine telefon edecekler ve Alpagot- larda kaldıklarını, Birsin'in bırak- Madığını, isterlerse — kendilerinin de gelebileceklerini söyliyecekler- di. Fakat öte salondaki pazar — bu salona uymadı. Hepsi facladan ziyade rezaleti düşünüyordu. Masumluklarını, sa!ı* lıklarını, iyi bir dostun temiz bir dostün sözüne uyduklarını kime ve nasıl inandıracaklardı? Vaziyetin ehemmiyetint müdürü de, iddelumumt de, doktorlar da takdir — ediyorlardı. | Bununla beraber yapacak bir şey . polis İdştâkten sonra, yani geçen  - gustosta bir gün yine telsiz mik- rofonu önünde şu sözleri söylemiş- tr — Biz muharebeyi sür'atle ka- zanacağız. Belki bir kaç gün daha geçecek ve bu müddet zarfında bir çok insanlar elbette ölecek. Fakat ben düşmanlarıma bir şey teklif e- diyorum. Hangi silâhla olursa ol- dürürse, kı! man Sevill kend ne vereceklerdir. Eğer onu öl- | | Barselon'u isterim, | dürürsem, Azana, teklifimi kabul — ediyor musun? Keypo bu teklifine cevap y etti. Hayret e Keyp len general İ: Tunu kırm derler ki, Askeri A- | kademide tal SI bir küdm yüzün umumi hrin birinde mitralyüz- le düclloya kal orijinal düellonun önüne geçmiş - ler. General Keypo dö Lano, Sevil kışmış! Fakat — bu | (Devame 6 1nct sayfamızda) yoktu. Ortada üç başlı bir cinayet vardı. Polis müdürü müddelumum?t ile biraz görüştükten sonra: — Bayanlar! dedi. Hüviyetleri - nizi tesbit ettik. Yalmız itidallerini- zi bozmayınız. Olan olmuş. Korku- larınızı takdir ediyoruz. Haklısı - nız. Biz de ona göre hareket ede - ceğiz. Şayet içinizden birisinin bu - raya geldiğini bilenler varsa ve bir soru karşısında kalırsa, havagazı - nın patladığını, çabuk söndürüldü- | ğünü söylersiniz. — Bizi birakacak misiniz? — Evet. Yalnız bir arada değil, beşer onar dakika ara ile ve gürül- tüsüzce, — Zabıt yapılmıştır, imza ede - ceksiniz, — Mahvoluruz. — Başka bir imkân yoktur. Mennan Kıranta da sordu: — Ya ben? — Siz biraz durunuz. Beraber çı- karız. — Tevkif mi ediyarsunuz' — O bizim bileceğimiz iş. HIKA YE Yazan: Zeki Comal Baki 41937 MODELİ — Birimci tablo — | Kı—w macu Migirdiç Tinmazyanın son Bur du, yla bu iyi gitimi ya bir ç , hiç çıkarmak zim- kendi: hdi dnasın ırda hal Bur 6 çocuk, karısı, sı da ların hepsi deki Tınmazy ı dükkünnda yar n bu dakikadi' Başka eli v Bay Hasa teden. — Lühav samır mem nesinin T ter ınııvlı c"x“ sanı Tubil arkası y e, hafta- | unutmadı ' vaş larca kafa patlattı. Kadın bu kadarcık söz€ b Ni* — Buldum, ahpar. Dcdı Para | ca Bay Hasanın çenesi açI)' w_,.r kazanmanın yolunu buldum A » merikan vari.. .Rokfeller bu icadı- mı duysa muhakkak bir anda beni milyoner eder — 2 nci tablo — Fatih - Harbiye tramvayının ön sah 1 aöyle dolmuştu ki.. Vat - man bile kolunu hareket ettiremi- | yordu. Bu haide Tepebaşından kal- kan tramvayın artık bir istasyon yapmasına imkân var mu?. Fakat konservatuar önünde de | biribirinden güzel ve biribirinden | gık giyihmiş. kadın kadıncık — iki bayan bek' O kadat güzel o | kadar cazibeli şeyler ki.. Vatman da dahil olduğu halde herkes ba - yanları almadan gitmeğe razı ol - madı. Bayanlar hâkikaten haşmetli cin sirden hatun - kişilerdi. — Zar zor | tramvaya ayak bastılar amma sa- hanlıktan da bir adım içeriye gir mediler. Ve.. tabii erkeklerin ara- sına sıkışıp kaldılar. Bayanın bir tanesi'de Boy Hasa- | min tatn arkasına Sıkışmıştı. Tramvay hareket edinte Bay Ha- sanda da takat kesildi Çünkü, Bay Hasan ensesinde kadının levanta kokuları arasında ılık nefesini du- yüyor, her ilık nefes ensesinden vü-| cuduna dağılınca âdeta kendinden vr, Kadınlar ikiye ayrıldılar. Bir kıs- mı apartımanın servis merdivenin- den inip arka sokağa, bir kısmı da ayaklarının uçlarına basarak cad- hayet tramvay ilerledikçe $#F « yet arttı. Samimiyet arttik$ Gip paplık ilerledi ve Bay H kecide ineceğini bile unultU; Türbe.. Kondüktörün sesi kıdmııf!’ likte Bay Hasanı da ikaz ©! A... Türbeye gelmişik imelim.. İki şık kadın ve Bay Hatf yolunu tuttular. '!-ı' ıdı ye y& Bay Hasanın ensesinde bayan Nermin çarşı ıc::'m,pr yumculardan birisinde pBlîıirı) cekti. Şu dükkân senin. Bu d'”“"”ı nim. “Yakat nedensi bayttI el bir kuyumeuya emniyet fd"":,',ı' lar ve yüz gösterip fikif la iktifa edivarlardı. ,,ır Nihayet ufacık bir dükkâ” rar kılmışlardı: Dükkân sahibi geveze W#y — Ahpar . Diyordu.. Migirdiç Tiınmazyan çarşı içinde bir tanedir: B:ıl j bize yedi ghbeğimıwen ",.p' 35 liranızı alırım amma T , am mal. ğ dâki yüzüğün şeklini Sizin de parmağı? zınızda kalır.... N' 25 liraya pazarlık uydu- DEĞRE men on dakikada işi bitirdi pad) (Devamı 6 nt — Dü Mmüdürü Falih Kama ""'R’,,d' Tanımadı, şüphelendi VE üstüne yürüdü. Gölge m";,. taflanlara, mazılara daldi deye çıktılar. Apartıman bir sokak- | mir çizgili parrasklığ?! ı&'ı’: ıı la bir caddenin birbirinden ayrıl - | rinde mıhlana kaldı. iş! dığı köşede idi. Köşede belediyenin | yavaş, fakat çok hâkim bir göz boyamak için yaptırdığı küçük bir bahçe bozması vardı. Burada birisi durursa hem servis kapısın- dan sokağa, hem cümle kapısından caddeye çıkanları görebilirdi Ni « tekim de yarısı kurumuş taflanla- rın arasında zarif, uzun boylu, ge- niş omuzlu, güzel bir erkek göl - gesi vardı. Kıpırdamadan, nefes. al- madan apartımanı tarassut ediyor- du Çıkan kadınların hepsini tamı - miyordu. Fakat bir ikisinin adını karanlıkta sigara paketinin arka - sına yazdı. Acaba katil bu muy « du? Hayır! bu olsaydı kadınları ta- nıması ve böyle paket arkasına yaz- maması fâzım gelirdi Katilin ci - nayet yerine tekrar dönüp gelebi- | | leceğini düşünen bir gözlü polis miy | di? Hayır. Eğer gizli polis olsaydı kadınların arkasından çıkan polis | kinci tabancalı gölgev! | dümsedi ve kollarını mişti: — Kıpırdama! İ Uzun boyla, geniş ""Mw, gölge; karşısında' ortâ rşili ve zarif bir gölge ile KS Bu ikinci gölgenin !hı;(i banca parlıyordu. Bi çeslir? aldırd W intt olmak üzere havaya VZ Yakaladımız, dedli Tei i Pati Haa d:nl: BU EZ z müdürü ıçin he f "'Bıı- melidi? şüphe mazur görülme daw olur ki, bir PC“E ae kendisinden bile I" uıd"u Her hangi bir gafi w,ıı

Bu sayıdan diğer sayfalar: