22 Haziran 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

22 Haziran 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Siyliyecek söz O BK selümiacikları _monum eğmek şöyle dursun, l Süleymanın Sarayında KU Tetrika No: 89 — Bir varmış.. bir yokmuş. Evvel Zaman içinde Hint hükümdarının kizi varmış. Bu kız hiç bir er- keği beğenmez ve önüne gelen de- flıları tahkir edezmiş. Hint hü- ümdarı bir güh kızının bu halin- 4 Uusanmış: (Artık asil, fakir ara- Yorum, Kim olursa olsun, kızı- T anlıyan bir erkekle evlendirece- ) demiş. O sabah sarayın önün- Beçen bir çoban, hükümdarın Ktmı, pencereden bakarken gör- Tüş. Hoşuna gitmiş.. kim olduğunu Sğrenince: (Bir kere beni onun ya- hina götürün.. ben onun derdini an- I"*tığımı) demiş. Çobanı alıp sa- Tayın harem dairesine götürmüş - * Çoban çok yakışıklı, sevimli, Takat çok haşin bir gençmiş. Çoba- a Gdairesine götürdükleri n, hükümdarın kızı yeni yıkan- * vücudünü ince tüllerle sara- Mermer havuzun kenarına u - Zanmiş, Çobanı birdenbire prense- Hin Yanına sokmuşlar. Çoban böyle bir saraya ilk defa girdiği için, göz- 'İ kamaşmıya ve kalbi çarpmıya ç yamış. Fakat, prenses çobanı gö- M bütün erkeklere yaptığı gi- Ona da: «Uğursuz köpek.. sen de Ti benden bir kemik dilenmiye Eeldin?. diye bağırmış. bu sözleri duyunca fena hiddetlenmiş, <Aklını başına ben köpek değilim.. haysi - 25 ve gerefini bu güne kadar kir- eden yaşamış, şerefli bir er - L.Ğ“h— Beni tanımadan nasıl olu- t ,dı bana böyle hitap ediyor - -A?> demiş. Prenses o güne kadar bir erkekten böyle bir cevap için, birdenbire şaşırmış.. | ulamamış.. Bütün l&r prensesi yerlere kapana - Toplat a halde, bu. erke- | “Pervasızca girmesi prense - ü hayret ve dikkatini , çekmiş: *8e, Ş le: «Ben dağların hâki- YiM!» diye cevap vermiş... Ha masalı dinlerken gülümsedi: — Tam istediğim erkek... ı; Kadın elinde eğilmiyen er - ler çok sevilmez, Tita! Eğer se- | böyle bir kocan olsaydı, onun- bir gün bile yaşıyamazdın! — Onu sen benden iyi bilmezsin! ı:ydi. masalına devam et.. Ötesini Tıştırma! K y.:'"İ;nbırı. ayakta dimdik duru - üş, Prensesin sorusuna sade- "t; *Seni almıya, seninle evlen - küye Seldim!> demiş, Hint hü - Mdarının kızı büsbütün şaşala- %Hıvuz başından fırlayarak v- hi y) bir köşesine sinmiş. Ve: «Be- 'hu, €ye götüreceksin?» diye sor- teki Sert huylu çoban, gittikçe yük-| Sesile cevap vermiş: «Seni dağ- ha Eötüreceğim.. Benim ülkemin 1899 senesinde Ohyo hapis- *tleıq,ı_k «yetmiş beş» diye buna li AĞIR İŞ kızmga © Bün direktör benim hak- tiş 'ldlvudiphükümdeıııreb- Olsaydı, onu orada köpek gibi İamıya Ü. Direktör de bunu an- Pahı, h:;lun üzerine inzibat di- , dördüncü dereceden, ’k':i tehlikeli canilere tatbik edi - % K eezalandırılmamı AHMİŞİ. Bana ufki siyah ek'îı"mı bir kostüm giydirdi - ıqh_ a hükümet atölyelerine Bi Bönderdiler. ““ hapishanedeki ağır işin de ne Pomalar işititdi ÜS KIZLARI Yazan : M. Necdet Tunçer Titayı boğmak isteyen cariyeyi yakalayıp kra- lin huzuruna götürdüler. Zenci kadın: “O kal- tağı öldürmek isteyen ben değilim.. Kraliçedir!,, diye bağırmıştı. kunç zindarın boğucu havası için- de esir gibi yaşamaktan kurtaraca- ğimt> Tita heyedanla gözlerini ça - rak; — Ben o prensesin yerinde ol - sam, çobanla giderdim. Diye bağırdı. Zenci cariye birdenbire ayağa kalktı: — Haydi yürü öyleyse.. — Nereye? — O çoban şimdi seni almıya gel- di. Kapıda bekliyor.. Tita kahkahayla güldü: — Hint hükümdarının kızına ta- Hip olan bir adam ondan, ne çabuk vazgeçmiş.?! Kraliçenin cariyesi birdenbire Titanın üzerine atılurak: — Ben, © çobanın kardeşiyim.: beyazlardan öe almak için yıllar - danberi fırsat bekliyordum. Dedi.. Sur Kralının gözdesinin Bırtlağına sarıldı. Tita hayretinden bağıramıyordu. — Ne istiyorsun benden? Diye sorabildi. Cariyenin gözleri dönmüştü.. O artık hiç bir şey görmüyor, ve bir şey düşünmüyordu.. Kraliçe « &ine söz vermişti.. Güzel Titayı boğacaktı. Kartal pençesi gibi uzanan par » maklarını bu güzel kadının bay « nuna doladı. - Seni boğacağım... anlıyor mu- sun?. işte o kadar... Diyebildi. Zenci cariyenin ağ - zından köpükler — savruluyardu... Gözlerinin okından başka,bir rengi belli olmuyordu. Vücudü titriyor- du. Tita birdenbire yere devrildi.. Bu dakikada ölümle pençeleşti- usarsa gözlerini ebediyen Ka- payacağını anladı.. A çıklığı kadar başladı: — İmdat.. İmdat.. Titayı boğu- yorlar.. Kapının önünde sesler ve koşuş- Ve kapı kanatları birden açıldı.. Odadan içeriye bir- | kaç baş uzandı Hepsi bir ağızdan sördülar: — Kimdir o imdat isteyen?.. Harem ağaları cevap almayı bek: lemediler. Kralın gözdesinin yer- de çabaladığını görünce içeriye dal- dılar. Bereket versin ki, bu haremağa- ları Habeşistanlı idiler. Titayı boğmuya çalışan zenci kadın — ise Afrikalı idi. Bu iki 4rk ezeldenberi - renkli biribirine benzediği halde - bi birlerini sevmezlerdi. Haremağaları derhal zenci çari- yenin üzerine atılarak kollarından yakalayıp bir kenara çektiler. Ve | içlerinden birisi haykırdı: | — Sen çildirdin mi a kaltak?.. dar duüvarsa bu yaptığımı.. | bağırmıya Ti | Hi Ceviren : Muammer Alatur —H demek olduğunu anlatayım: Pat . | ronlar hapishane idaresile bir mu- kavele aktederler. Bir adamın ya. pacağı iş için hükümete günde aya- Bi yukarı 30 metelik verirler. Her mahküma o gün için yapacağı iş Bösterilir, eğer verilen Iş vaktinde bitirilmezse, mahküm mahzene gön- derilir. Buradaki cezalar müthiştir. Burada Cim isminde zenci bir mah- küma üç günde iki defa bir miktar su verildiğini bilirim. SU CEZASI Su cezası şöyle tatbik edilir: Ağu iki santimetre kutrunda bir yangın tulumbası hortumu ve 60 kiloluk bir tazyik ile su mah - derhal cellâda teslim. edilirsin! Kraliçenin cariyesi cevap ver - meden kaçmak istedi.. Silkindi.. Va haremağalarının: yüzüne birer to- kat vurarak kapıdan dışarıya fır. ladı... Cariyeyi tutamcadılar.. Fakat onu berkes tanıyordu. O, Kraliçe Zimanın sadık cari yelerinden biri idi. Gece yarısı.. Hâdiseyi kimseye haber verme. diler.. ... Ertesi sabah.. Kral Hirama Ti . tanın başından geçenleri haber ver. diler. Hiram o geceyi karısile bir arada Beçirmiş olmasından çok Mütees- sirdi. Hiram karısından © kadar bezmişti ki.. Krala: — Titayı boğuyorlardı.. Güçlükle kurtardık. Dedikleri zaman Hiram, kulak. larına inanamıyacak kadar şaşa « lamıştı. Haremağalarına: — Çabuk.. Bana, Titaya el uza « tanı bulup getiriniz! Diye bağırdı. Zenci cariyeyi çarçabuk — bulup | getirdiler, Hiram, Kraliçenin hizmetçisini görünce, Titaya vurulmak istenen yumruğun nereden geldiğini anla- makta gecikmemişti. Hir&m hiddetle sordu: — Titadan ne istiyordün? Onu boğmak istemişsin, öyle mi? — Hayır.. Onu ben boğmak iste. medim.. — Ya kim boğacaktı? Zenci cariye tereddütsüz cevap yerdi: — Benim suçum yok. O kaltağı öldürmek isteyen kraliçedir. edin.. Onu, K ma mı öldürtmek istedi? (Devamı var) çe Zi- Akşam neşriyatı: Sat 18,30 konferans, Beyoğlu Hal- kevinden naklen, Reşat Kaynak ta- rafından (Türk filozoflarından Fa- Tabi hakkında), 19.30 plâkla dans musikisi, 20 Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,380 Ömer Rıza taralın- dan arabca söylev, 20,45 Cemal Kâ- | mil ve aikadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları (sat aya- r), 2115 ajans ve borsa haberleri | ve ertesi günün programı, 2230 plâkla sololar, opera ve opcret par- çaları, 23 san. Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Plâkla Türk musi sİ, | 12.50 Havadis, 1305 Muhtelif plâk n duratına fişkırtılır. 'Kutup mamur-beide- ler kurulmıya namzet bir diyar.. | Müddetle daimi surette tesbit e- | iki tarafı Taşçıyan tarlası ile çevrili kümun başı arkaya doğru eğilmiş | bir halde, bağlarla sıkı sıkı, hare- ket edemez bir hale Betirilir. Bir çelik kırbaç darbesi kadar sert vu- ran bu su, mahkâmun göğsüne, burnuna, gözüne, ağzına tevcih edi- lir. Bu öyle müthiş bir şeydir ki, Mahkümun boğazı yırtılır, midesi patlar. Su cezasına iki defa dayâ- nabilmiş ve ölmeden kalmış insan yoktur. Bir sabah Cim sıramın önünden geçiyordu. Beni görünce kekeledi, BU cezası yediğini anlatmak İste- l di, | bizdel Bir iki adım daha attıktan sonra, | yüzüstü yuyarlandı. Ağzından sim- siyah kan boşandı. Cim, daha hastaneye kaldırıl - Mmasına vakit kalmadan, aracıkta ölmüştü. O sabah tamamile ümitsiz, arzu- | Suz, perişan bir haldeydim. Artık yaşamak bile S- mivordum. — Bil Porter beni gördü, başile - selâm verdi. Bu selâm bana bir beşaret | ji vaziyetlerini bütün bir (5 inel sayfadun — devam ) minde bulunabilmek, bu mıntaka- Gaki hava değiöikliklerinin ve bun- ların doğuşlarının esrarını iyice öğ- renmiye bağlıdır. Savyetlerin takip ettiği büyük hedeflerinden birisi, işte budur. Filhakika tayyyare ile Rudolf a- dasına, oradan Koca Şimal Okya- nusunun ortalarına giderek bu mın- takada yürüyen buzlar üzerinde kış- layacak olan 4 kişilik ilim heyeti, kutup mıntakasındaki metoorolo- sene decektir. Bu cesur ilim adamları - nan oturacakları küçük kulübede hu-| Busi suürette yapılmış bütün levg- zımı ile tam bir hidro - metooro- Toji istasyonu mevcut bulunacak- tır. Befer heyeti ayrıca büyük pra- fik ehemmiyetile tebartiz — cden başka faaliyetlerde de bulunacak- tır. Şimal Kutup Okyanusunun mer- | kezi havzasında denizin vaziyeti | hakkında insanların elinde hiç bir kat? malümat yoktur. Elde bulu. nan şey, burada, derinliğin & ilâ 5 bin metreyi bulmakta olduğu hak- kındaki bazı faraziyelerdir. Bunun ne derece doğru olduğunu, seler hes | yetinin tabkikatı gösterecektir. Sefer heyeti, bu cereyanın şimal buz okyanusunun merkezi havzası- na ne miktarda nüfuz eylemckte olduğunu ve ayni zamanda ne su - retle ve ne kadar derinliklere da- gilmakta bulunduğunu tesbit ede- cektir. Dünyanın her noktasında, ma - löm olduğu üzere, bir olmıyan arz cazibesi hakkında da fi'li tetkik- derde bulunacaktır. Kışlayacak olan ilim adamları, airlÜne üÜ emın ni birareman eavreminisemdenre ni nalnani Üsküdar Tapu Sicil Muhafızlı - | gından: Mıntakamız çevresinde Alemdar | kariyesinde Yediveren mevkiinde Takfor oğlu Dakesten metrük ve | üç tarafı maliye çalılığı, bir tarafı Elmalı yolu ile çevrili (10224) mu- rabbar metre tarla ile yine o köyde Kospınar mevkiinde Taşçıyandan metrük üç tarafı Taşçıyandan met- rük diğer tarlalar ve bir tarafı Re- şadiye yolu ile çevrili (2757) yine ayni Mmevkide Taşçıyandan metrük iki tarafı vakıf çalılığı ve ve (1148) murabbar metre 82 desimet- Te ve yine ayni mahalde Taşçıyan- dan metrük bir tarafı 'Taşçıyan tar- lası, iki tarafı Reşadiye eski yolu ve bir tarafı Reşadiye yolu ile çev- rili (7352) murabbaı metre üç kıt'a tarlalarla yine © köyde iki tarafı Beykoz yolu, bir tarafı yöol ve bir tarafı Nikogos tarlası ile çevrili Yervanttan metrük (1838) murab- bar metre tarla Kılkış muhacirle - rinden Mustsfa oğlu Arif ve ailesi efradına tahsis ve temlik olundu - Bundan namına tescili istenilmiş » tir. Bu araziler tapuda ka - yatlı değildir. Kaymakamlıktan ve- rilmiş olan arazi tevzi defterindeki bhudut ve miktarları yukarıda ya- Zıldığı gibidir. Senetsiz tasarrufat- tan muamelesi yapılacağından bu yerlerle her hângi bir şekilde mül- kiyet vı arruf alâkası bulu göründ 'ok geçimi den bir mahkümun ağzından öte- ki mahkümun kulağına fıslanmak Süretile zincirleme bir posta usuli- le en sön benim kulağıma Bil Por. terden şu haber geldi: — Cöesaretini kaybetme! Çâalı- Şiyorum. , CANLI ÖLÜ — Çalışryorum. Bu haber, benim için boş bir ke- lime sayılamazdı. Yine kulaktan Kulağa işitiyorduk. Hapisane idare- sinde değişiklikler oluyormuş, Di- zeki atıyorlarmış. — Düşünün sövinci! Gerçi gelen gideni &rattırır amma, bu direktör pek öyle aranılacak şeylerden değildi. Ben yine eskisi gibi patronlar hesabına ağır işlerde çalıştırılıyor- düm, Bir gün atölyede bunâalmış - bir halde çalışırken, bir gardiyan kar- şıma dikildi, işaretle kendisini ta- kip etmemi emretti. Hiç cevap ver- meden, hattâ bu adamın beni ne- reye götüreceğini bilmeden, arka- sından yürüdüm. ç geniş miknatisiyet tetkikatı da ya- pacaklar ve şimal mıntakasının v Zzih ve tam bir müknatisiyet hariti sını çıkaracaklardır. Bu harita, mal büz okyanusu mıntakalarında | uçuşlar yapacak tayyarelerle se - | fer iera edecek gemilere kıyas ka- bu) etmez yardımlarda bulunacak- tır. Zira, bu mıntakalarda mikna- tis ibresi, hakiki tul dairelerinden || pek fazla inhiraflar göstermekte - dir. Bu sefer heyeti bu okyanustaki ve buzlardaki hayvanat ve nebatat üzerinde de geniş tetkiklere giri - şecek ve Okyanusun muhtelif taba- kalarından nümungler alacağı gibi Kutup havzasındaki miktro-arga - | nizm'ler üzerinde ilk derin ve ras- yönel araştırmaları yapacaklır. Astronoml bakımından da koor- dinatlar tam ve daha sık olarak tes- bit edilecektir. Heyetin bütün ilmi ve fenni le- Sovyetler Birliği arktik ü lâboratuarlarında ve imalâthanelerinde tecrübe edile - rek hususi surette ve büyük itina- larla yapılmıştır. Bu levazım ve â- letlerin en mühim ve bariz vasfı, hafiflikleri ve kışlayacak ilim a - damlarının çalışacakları mıntaka hava şeraitine ve soğukluğa uy - gün bulunmasıdır. Bu süretle âlet. lerin bozulması ihtimallerinin tam surette önüne geçilmiş olunmakta « dır, Kutup mıntakasında donmuş de- niz üzerinde kışlayacak grupu ha- vi müteharrik buz parçasının za - manla hangi istikamcte doğru gi- deceği kat'i surette belli değildir. Akademi azasından meşhur Ark- tikçi Şmit, ağlebi ihtimal, bu buz kitlesinin Amerikaya doğru yolla- nacağı fikrindedir. he mrmtanmrenannam ae aa sikalarla birlikte ilân tarihinden itibaren on gün içinde Üsküdar Ta- pu Sicil Muhafızlığına 937 senesi 1827/275 dosya numarasile müra - caat etmeleri veya keşif gününde yerinde tapu memuruna iddialarını söylemeleri ve inceleme sonunda Arif ve ailesi efradı adlarına tescil olunacağı ilân olanur, DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI «Örme makinelerinin iğneleri ve sairesine ait ıslahat» hakkındaki ih- n alınmış olan 24 ilkkânun * 1935 tarih ve 2092 No, ihtira bera- tının ihtiva ettiği hukuk bu kere başkasına devir veyahut mevkii | fi'le konmak için icara verilmesi | teklif edilmekte olmakla bu hu - susta malümat edinmek istiyen - lerin Galatada, Aslan han 5 inci kat 1-4- numaralara müracaat etmeleri tlân olunur. ——— İstanbul Üçüncü İcra Memurlu- gundan: Sait Hakkıya borçlu İsmailin mahcuz Sultanahmette Cankurta - ran Mahallesinde Kemer S. da 26 ada 12 parselde kayıtlı ve 4 kapı No, lı hane kiraya verileceğinden isteklilerin 28/6/937 tarihine tesa- dül eden pazartesi saat 14 ile 16 - rasında daireye 35/106 dosya No. sile hâmilen gelmeleri ve kira mu- lesi bir seneye yapılacak ve üç ayda bir peşin verileceği Dışarda bana dedi ki: — Pazar günü boru ile bir solo yapacaksın, Eğer yapabilirsen, $oe- ni orkestraya alacağız. Hapishanede musikiden anlıyan yoktu. Ben mâabzene sokulmadan evvel, ozkestra takımında çalışmış olanlardan biriydim. Ertesi pazar, hapishanenin yeni makamını resmen — işgal nascbetle yüzler- davet edilmişti. Yeni direk- tör Darbi 1700 mahküma bir nutuk öyliyecek, bu münasecbetle orkest- ra Ga birkaç defa çalacaktı. Bu teklifi derhal kabul ettim, Repetisyonlardan evvel, örkest- ranın toplandığı kütüphaneye gi- derken, Bil Porter'i her zamanki Bibi sakin ve müsterih, kapının e- şiğinde gördüm. Fakat yorgun ve muhzun bir hali vardı. Beni selâmladı: — Şef, seni pek sevinçli görüyo- Tum, dedi, iyidir, iyidir, orkestra İ- çin bir solo borazan lâzım! Sesimi alçalttı: — Kilisede papasın da bir adama Kendine beyhude yere eziyet ediyorl GRIPIN Varken istirap çekilir mi? BAŞ, DİŞ Ağrıları ve üşümekten mütevellid bütün ağrı, sızrı, sancılarla nezleye, romalizmaya karşı: GRİPİN « Kaşelerini tecrübe ediniz.. İcabında günde üç kaşe alınabilir. Radyolin Diş Macanu fabrikası: nın mütehassıs kimyagerleri ta- rafından yapılan GRİPİN her eczanede vardır. Sultanalimet Üçüncü Sulh Hu- kuk Hâkimliğinden: İstanbulda Trabyada Böğürtlen sokak 92 sayılı evde Kostaki Agun tarafından Yunanlı Nikola zevcesi Forisini ve kızı Marika ile Yunanlı Apa Minonda evlâtları İstefan ve Mihal ve Solya ve yine ölü Alek- sandros kızı Hirisi aleyhlerine 937/765 No, dösya ile açılan izalei Şüyu davasının cari duruşmasında müddei aleyhlerden İstefan ve Sof. ya ve Mihalın Yunanistana gittik- leci ve ikametgâhlarının da meç- hul bulunduğu anlaşılmasına bina- en ilânen yapılan tebligata rağımen 12/6/937 tarihinde mahkemeyo gel- memiş ve vekil dahi göndermemiş olduklarından ilânen muameleli gıyap kararı tebliğine ve muhake- menin 13/7/937 tarihine müsadif salı günü saat 10 a talikine mahke- Tmece kârâr Verilmiş - olduğundan tarihi ilândan itibaren beş gün zar- fında itiraz edilmediği yevm ve * | vakti mezkürda mahkemeye ge - Tinmediği takdirde gıyaben hüküm — — ve karar verileceği ilânen tebliğ olunur. İstanbul Asliye İkinci Ticaret Mahkemesinden: Müteveffa Bodos Sakalakcı oğlu varisleri Madam Katina Yuvan, Ni- ko vekili avulkçat Ali Semih tarafın- dan Beyoğlu Aynalıçeşme caddesi No. 36 da Leonidas Piçkopulos zim- Taetinde veraset yolile ve emre mu harrer iki kıt'a senet mücibince &- lacakları olan dört yüz liranın tah- siline dair açılan davada: 9/4/937 tarih 937/242 No. lu dava arzuhal sureti müddaaleyhin ikametgâhı - nın meçhuliyeline binaen bilâ teb- Tiğ lade kılınmiş olduğundan ilâ « nen tebligat icrasına karar veril « miş olmakla keyfiyet tebliğ maka- mıina kaim olmak üzere n ölür ci var, dedi, dun okumasını bilir misin? — Dua mı? Elbette bilirim. Atöl. yeden kurtulmak için insan neler yapmaz? Portar gülümsedi: — Şef, sakın seni unuttuğumu zannetme, Aşağıda birisini işken - ceye yatırdılar mı, hep aklım, fik- Tim sana gidiyor. Porter bana o gün pek mütehey- yiç görünüyordu. Dudakları adeta titriyordu. Alnının üstünde sanki bir gülge dolaşıyordu. Yine yavaş. ça dedi ki; — Artık fazla tahammül edemi- yeceğim. Benim çalıştığım yer has- tahane değil, cehennem! Orası her gün biraz daha ıstırabımı artırıyor, Geceleri yazmak istiyorum, fakat aşağıki mahzenden gelen feryatla- Ta davanı!mıyor. Her koparılan say ha, sanki bir hançer gibi kalbime saplanıyor. Ayni zamanda da kal. bimla çarihine gömülüyor. İnsan bütün bunlara sessiz ve yabancı (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: