9 Ağustos 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

9 Ağustos 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÜĞĞN DREDAMEEĞÜM S MReaR SAA MAR A aN L Hdf 4 4 İ oı m u : bükümdarların boynunda | | el nadir tesadüf edilen kıymetli taşlar Deniz hamamı mahşer gibi kalabalık,fakat ortalığı bastıran toza ne demeli? n yıllardır. sürüp bir inatla birtürlü bu say- hattından ayırmıya kıyamadığı Jp görmüş, yaşlı başlı yan - dan çarklı vapuru Moda iskelesin - den ayrılıvor. Marmaranın göğsüne bir at nalı biçtminde yerle: mış sahilleri, bakımsız kıy Vakti geçmiş. kölnemiş bir güzel kadın tevekkülile uyuyan bu.kıyılar bayan Marma: hârap broş, tabiat yanlara Önün z vei â lar da, bunu, kime ve ülçin anlata « caklarınını farkıridâ değil.. 'Zaten an- 1 bulup anlatshlar, bu neşterile yapı- ya gö m göğsündeki bu dilinden anla » k Bi eler Söylemiyor, T üreceği senliği, güzelli; canlılığı teker teker bir silkele - âibi yişte, bir evirip çevirişte gönlün deniz upuzun iskeleye güçl n biröz € purdan tede Ka püleyen taş iskeley fina karpuz yığınları, mr tekaüt edilip yarısı suda y a rada, haraf ri Özerii nmiş ğ sıvamış elindeki ucu t la suyun içecisindeki saz- lıklardan <«karides» toplayan balık- çılar buraya en uygun (peyzaj) ol- muş. İskelenin ucunda bir meydan, üç de gazino. Kilise bahçesi, gazinosu, bu tozlu meydanın nihayetinde yem- büsbütün güzelleşen denbire insana bir tazelik, bir sevk veriyor; plâja gelen eli ma- yolu çıplak ayaklarındaki «karyo « ka> iskarpinlerden pembe topukları taşan genç kızlar bile plâjdan evvel | burayı bir defa ziyaret etmeden git- miyorlar... | Buzlu bir gazöz. bir | yorgunluk kahvesi, Kalamışta banyo yapmıya, tablatin bu güzel parça - sındaki borrak suda vücudünün ha- raretini lenilirmiye gelen mola yerinden plâja kadar olan 200 300 metrelik bozük yolu yür bol şekerli ruhunüh genişliğini din - insana bu ilk kuvveti ve tahammülü keleden yürüyen Uf te ben de iük yudumu çekmiye | kalmad den bir araba geçti Arabanın arkasından yükselen sarı bir bulut bütün yolu kapladı, taştı, yaprakların, ağaçların aralıkların- dan süzülerek üstüme doğru geli yor... Bulut birkaç saniyede bahçe, ı verdim- Kapıdan çıktım ... Islak tahta zeminde kayıp yuvar- Janmamak için cambaz gibi kendimi tarta tarta ilerlediğim edeniz hama- m> müt abalık!.. Suda hay - kırışa gülüşe şakalaşan vüz! havüzün etrafında yu seyredenlerle bersb yee in- turmuş, su- c besap edi- lirse 500 iden fazla tutar yekünu, zleri gü bir delikanlı, ya layan bir büşka- atmıya çalışı ran imıya çab sının sırtına elini bütün kuvvetile ya- kapladı. kahvemi bitiremeden 'pa - | pıştırdi... Benüz başı ile - 6 suya girmiş, vücudünün Üüst tar: meydanda bulunan dalıcı, arkasır ortasına yapıştırılan bu âni şaplı tan duyduğu dehşetle dalmadan fi- lân vazgeçti, deli gibi başını sudan çıkardi; etrafına göz gezdirdi... Fakat asıl tokadı basanı bir diği için ortaya biraz söylendi, «u - mumi yüz imleri» nizamatını da dili döndüğü kadar anlattıktan sonra harıl harıl dalma talimlerine devama başladı 'Tokadı vuran kulaççi, mağduru « nun konferansını dinlemiye tüzum görmedi bile, o da pişkin pişkin ku- Taç savurarak uzaklaştı, gitti. arı Kadınlara ayrılan hamamla er - kekler hamamının faslı müşterekin. deki koruluk tah yanında bir genç kız, delikanlının birile ko- e'i Şimdi Aysel bana sandaldan se- lâm verdi.. haydi sen de bir sandal tut.. gezmek istiyorum. — Etrafta biç te sen anın bindirebile- ceğim süslüce bir sandal göremiyo- rüm !.. Delikanlı, banyonun etrafında do- laşan kiralık güslü sandal sus görm Fi mah- anlaşılı- kız meram anlı n ısrar ediy değil mi? Canım bunlar beyaz pekâlâ. g Onlar kiralık değil c hipleri var; hamama çıkmışl dallar on'arı bekliyor.. Bu aralık sessiz küreklerle oraya n erbap bir sandalcı sesle « yakl niyor — Haniya kiralık sandal verelim.. Kızın ısrarına bu sefer delikanlı, başka ve ka"'i bir cepheden ket vur- du: — Biliyorrun ki Belediyenin ver. diği bir emir var, Sandallar ehliyeti olmıyanlara kiraya verilemiyecek. — Haydi canım sen de; kiralıyan- fardan kimin ehliyeti var?.. Ehliyet münakaşası epeyce sürdü. |Bastonuna dayanarak gözlerile se- |sinlemek için deniz hamamına gelen bir ihtiyar, bu ehliyet davasını düy- müş, yanlarına sokuldü; kibâr İtavırla : Şu ehliyet işini, dedi, pek me- tak ettim öğlum: acaba kürek çek- |miye mi dalr olacak; başbaşa kal - mıya mi?.. İsinde biraz miz K ü tuttuk, ya alarak y dönüyoruz. Bu gezinti ve bi (Deomı 6 1mer sayfadı rlü kestireme- 'lar güneşten parlıyor, yapraklar dal- Bir Hint masalı değil! Pırlanta, zümrüt ve yakutlarla süslü bir filin üstünde 5,6 milyon var... hakk RL n i bir çok şeyler dinlemiş mlarıri hepsini b telâkki ediyordum. F Hindis ük mihracelere sıfatile nda bir kalmış ve ir olmuş işittiklerimin bin ında olduğundan zi- inanılam ak birer hakikat de, olduğunu anl Ben mermer & a işh balar ve paha biçilemiyecek kadat kıymetli halilar gördüm. Başı sarıklı aylarda duvarları iş salonlar, işlemeli di- dünyada arların. haril üm. Bu hüki dâde servetlerinin bi tarzda tezahlle tü beni büyük bir tesir altında bi « raktı. Gördüğüm bir çok unutulmza ralar aratında, Ganj nehrinde m en ziyade ha- sin Uday- Javet edilmiş » rleşti Tindisti rini ziyarete 4 şehiy ve muh dur. Mihracenin m için uzaklığı- unu tutlum. büyük hüküm ndistanın en n Raj- âlesindendir. Bu sülâle «Hin- sülâlesi ol pat $ distanı | Üstünde 5 , 6 milyon taşıyan tı! hayvanın bir çok kıymetli taşlar ve Ganj nehrinde yapılan merasimin |Madenlerle süslenmiş koşum takımı |vücudüne ve başına yerleştirilir. doğan güneşir adile tanın « | yapılmış iki aslan vardır. Filin nuna bir altın zincir geçmiştir. Bu yakut ve zincirin Üstünde incil zümrütler sarkmaktadı! Bu kakikaten gözleri kamaştıran anzara idi. Ne olduğunu, neye len mühim parçası, şehrin sokakların- dan göçen alaydır. Görülen manzara | Hayvanın azı dişleri altın bir mah- hakikaten lâtiftir. Simballer ve gong- | 234 İsine konmuştur. Filin alnına Jattın ve gümüşten yapılmış ve kıy » bi metli taşlarla işlenmiş olan devletin Jarması konulmuştur. Armahın üs - galanıyor ve parlak renklik elbisi diğini bilmiyen altınlar, inciler ler giyinmiş olan halk dâns ediyor - du. Mihrace, mükellef surette süs- lenmiş filin üzerinde bulunduğu hal- |mevcuttur, Bu çuha altın yıldızlarla de şehrin sokaklarından geçtiği sıra» (süslüdür. Fili idare eden adamın ö- |da halk-âlkışlıyor, çılgınca bağırı « İnünde, sağ ve sol tarafında, altındân yordu. Hükümdarın bineceği fili hazırla- mak için hizmetçiler bir gün sabah « tan akşama kadar meşgul olmuşlar- jelmas, pırlanta, zümrüt ve yakutlar- la süslenmiş olan bu hayvanın üze - rindeki kıymetli eşya 6,500,000'frank kıymetinde idi. tünde ergovan renginde bir çuha M0E. ümdn | Biryıldız izcilerle beraber İngiltere Kralı Altıncı Jorj izciles | Z rin en birinci müdafiidir. Kral, daha | ç genç yaşında izci olmuş ve izci kamp- lBu madan“n ge'ı . » larında bulunmuştur. Kral bu ti - n Vili Damitadır! yadıni bugün de muhafaza etmiştir. | a Geçenlerde bir izçi kampına giden |P aris. 6 — Size Errol'dani bahset- Kötküsüde Ü bi gön Küleneğeidei |* memi istiyorsunuz. Allah Allah!. ü v e b BÖNS İGazetelerin bu kadar yazdıklarından lerin eğlencelerine, oyunlarına işti- e j İrak etmiştir, T ']"7' ba dır. Mukaddes filin süslenmesi u » |eun ve oldukca bir mörasime tâbi » dir. Hayvan evvelce yıkı cudünün muhtelif y r, sonra vü- rine kırmızı, mavi ve yeşil boya ile bir çok sem - bolik resimler yapılır. Derisine ko- kulu bir yağ sürülür. Bundan sönta zan- tal acağını A LKL AAA AAA LAŞ | Kadınlarımıza modeller : yaçaR sergüzeştle evdiğiniz de hakikâa İtur: Esasen |yalden ziy ler rol'un annesi da duruyor. Bana mukte mütereddittii cukluğu ve h mecmualarındı a Fiynn ve kızi Röse Paristedirl sürette koni mi söyleyince — Biz sık geliyoruz. Belfastta oturuyoruz. Belfast Holi - İvuttan daha yakındır. Bir kaç güne kadar Kot Dazure gideceğiz ve yaz sonunda İrlândaya döneceğiz. Madam Fiynn devam ederek dedi ki: yatı bütün film . Fransızı ayret ettiği- ki Parise delecek yaz Errolu görmek ve tatil zamanını geçirmek için Holivuda Bgideceğiz. Ben şimdiye kadar hiç Holivuda gitmedim. Esasen oğlum az zamandan beri orada yerleşmiş - tir. Sinema artisti aolmazdan evvel Londrada artist idi. Önce küçük rol- lerle işe başladı. Sonra İngilterenin büyük tiyatrolarına girdi. Oradan Varner Bros tarafından Holivuda gö- türüldü, Burada Rose - Mary söze karışa « rak dedi ki; — Burada kardeşimin Fransiz ca duble edilmiş bir filmiği- gör » dük, Anlaşıldığına göre yüzünü per- doey aksettiriyor, fakat başka birini konuşturuy — Pariste bulunduğumuz müddet & zarfında gelinim Lili Damita Je tas D, niştık. Bizi görmiye geldi.. ve iki &a | Söhil yerlerde aolaşmak, plâja gitmek için bizde Ölye absettir ça biriğl | de pek Mmoda olmaya başlıyan kıyafet İçin bir mo- ı-- Y l HüA del; Yünden short, sarı yünden sveter deriden ke- mer ve beyaz aeriden sandak Pariste kaldı

Bu sayıdan diğer sayfalar: