29 Eylül 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

29 Eylül 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eski Arnavutlukta olduğu gibi arn Davası: Ameri- kada da üç kardeş İradamı öldürdüler.. Hepsi cinayetin kendisi tarafından yapıldığını iddia ediyor. Kız kardeşlerinin intikamını almışlar... Seneralin nişanlısı Misters Taylo :lnhdı $ok şayanı dikkat bir u,.y“ Olmuştur. Amerika or- SÜai :bık Benerallerinden Han- fa giderpel Gentogi şehrinde sokak- tür, *A Vurulmuş, öldürülmüş - Hanri W::rvenhırd'ı:ı macerası hem t v_k-'_'hm Çok dedikodulu olmuş- Dir kadı ile Mistres Taylde isminde "“5& ınla Nişanlan: Bu l_,_n“':"u kadın öldürülmüştü.. 'e-m*::n töhmet altınâ alınan a e Al tevkif edilmiş, muha- Börülmiye başlamıştı. Fa » €menin ilk celsesinde jü- Beneralin mevkuf o- hesine lüzum görme- disinin tahliye edi]înrnnl #ürmüşlür. Bundan- sonra n h:!.ul:.ru muhakeme odi- endiğiii Denhard'a mahkemo- haj îLg:_ mevkuf olarak Seceği bildirilmiş, ser - KEKURşr. Faket tkla Sökzk Sikarak serbesti $8 Biderk fakat bir çe'bir müddet birdenbire vurul. muş, Bu cinayeti kimin yaptığına ge - lince; tahkikat bu noktayı tenvir et- şüphe mekten henüz uzaktır. Yalr altına alınan üç kişi vardır. Mistres 'Taylorun üç erkek kardeşi varmış. Bunlar öldürülmüş clan hemşirele- rinin intikamını almak üzere sabık general aleyhine bir sulkast hazırlı- yarak tevkifhâneden çıkarken takip etmek ve öldürmekle maznun bulun- Maktadır, Üç birader tevkif edil tir. Hanri Venhard'ın aldığı yaralar çoktur. Yakalanan biraderlerden bi- ri vak'a günü Hanri Venhard ile be. raber bulünan avukata da tabanca- sını teşhir ederek: müdafaa Fakat diğer bir kardeşi buna mani olmuştur. | Üç kişi mevkul olarak istintak hâ- |kiminin karşısına getirildikleri za - man hep bir ağızdan: — Venhardı ben öldürdüm!., de « mişlerdir.. Hâkimin karşısında üç birader sa- bık generali öldürmek eşeref» ini bir türlü paylaşamamışlar, hepsi de bu- nu kendisi yaptığını iddia eylemiş lerdir, Bu biraderlerden biri dok » dür. Diyor ki: | — Bunu yaptık, Çünkü ikinci bir muhakemeye gitmesini istemiyor - duk. Olabilir ki, beraet ederdi. Hal buki bizim kanaatimiz kat'idir. Kız kardeşimizi öldüren bu adamdı. Bu ;kıulı'r. şimdiye kadar çoktan asıl « mış olması lâzımdı. Onu ben vür - dum!.. Bunun Üüzerine diğer kardeşi diyor: Hayır, öonu vuran © değil, be - öyle nim! | Fakat üçüncü kardeşleri de, hem- İşirelerini öldürmüş olanı kendisi öle dürdüğünü söy İyor Katil olmakla maznun maktu! Hanri Denhard — Bir muhakeme celsesini daha Onu ben öldürdüm!.. İstintak hâkimi bunların davasını görmüştür. Hepsini de Venhardı öl- dürmeyi kasit ve tertip etmekle ite ham eylemiştir. Bünlar tevkifhâneye sevkedile » cekleri zaman mâktul sabık gene - ralin taraftarları hücum etmek iste. mişse de küvyetli polis müfrezeleri getirilerek buna mani |Hanti Venhardın adamları Mistres Taylor'un tabık general tarafından İöldürülmediğini iddiğ etmektedirler, İngilterede yeni 941 Tayyareler tahm; ENesine kadar İngiliz tayyareleri İtalyanların Minine göre 3,300 olacaktır. Fakat İngilizler hakiki Mikdarı ve tayyarelerin kuvvetini gizli tutuyorlar abildiğine silâhlanı - Yani iı::,'k Zamanımızda doğru, len » Emleketin müdafaa kud- eti ha Bedilirken hava | d Satırlamamak kal erede bü - Pildi. Deniz, hava lânlar “dat, ler, hep bu lür, Meselesile meş l 5a selesile meş - k::" / eî“— İngiltereye düşman Yi YYaresi olan ŞA l“m ür, diyeli n bir metm kat bu m NCİ sınıf 2,000 uvv::fılum olmakla beraber " Yine bilinemez. Fa - üreden 1,900 tanesi tayyı tayya ğ;: b'yyü:“yş_..rı—şı, YüÜZ tanesi de lıw: . Çü 1İSe mesele nezaket TEİN adai ıı;r:lıvı Cüşman memle - 'q,,uqqı: > dağîıîııe Miktarını öğ - 'ymı e der ir. Buna dair ra- Tecej Va r İin gçöhemm Teler İi Tiaç 'mı" :h"'dıh, türl Z| T %"““%n. 'Nİş bulunm a rlar, n de- k şaçidar Müessir ol- Sadece gemi - l Yeni tayyareierden Diri adedini bilmek kâfi midir?., e iki muhtelif mütehassısın lil vare İleri İşte 937 senesi için yaptığı bir tah: dır. Bu mütehassıslardan biri İyan, biri İsviçrelidir. Bu iki mütehas- Sıs da tayyarelerile tanınmış olan bugünkü devletlerin hava kuvvet - leri hakkında en yeni rakamları kay- |detmekle beraber bunlardan ayrı ay- rı neticeler çıkarmışlardır. Meselâ İsviçreli mütehassıs, İngilterenin bu- gün 1,100 bombardıman, 500 harp ve 300 de t tayyaresi olduğu- nt sö; €k yekünun 1,900 oldu » ğunu ilâve ediyor. İtalyan mütehassısı ise bu miktarı şöyle anlatıyor: 1,000 bombardıman, 430 ha Tesi ve 440 muhtelif ki yekü; 70 ediyor, Arada 30 ta- ne fi var, Fakat İtalyan mütehassısı bununla kalmamıştır. İngiltere bir çok pa lar tahsis ederek 1941 senesine k: pek, amma pek küvvetli bi re küvveti vücude getirecek T yan mütehassıs bu gidişle İngiltere- nin 1941 de hava kuvveti miktarı ne olabilir?.. diye düşünr ve şuna varmıştır: 1,700 bombardıman tayyaresi, 900 harp tayyaresi, 700 tair çeşit tayyare yekünu; 3,300. Acaba? Ne dersi deki farliyet o kadar — il 1941 senesine kadar yapılacak ta; (yarelerin topu topu 1870 ile 3,300 a- rasında kalmaktan çok fazla olacı nı tahmin etmek için İtalyan müte - hazsıs olmuya lüzum yoktur, Her hal- de o zamana kadar İngiltere daha pek çok ta; yapacaktır, İngilte- i yapılan tayyarelere çok e- yor. Bunların kuv « mektum tutulmakta- dır. 1941 senesi daha başka devletler için de mühim bir 'sene olacaktır. |Çünkü İngiltereden başka devlet - lerin o seneye kadar hava kuvyetle- frini alabildiğine arttırmak yolunu i!utmuşlarc'ı » Acaba 1941 de kim ile- İriye gitmiş, kim geri kalmış olacak? Mühim bir yarış!.. Aşcılık sergisi Salzburgda aşçılık sergisi açılmış- tır. Bu sergide Avusturya ile Orta |Avrupada yapılmakta olan en güzel yemekler teşhir edilmektedir. Bu yemekler içinde en ziyade rağr bet bulan (Gulaş) ismindeki bir nevi yemek imiş. İyaptığı tetkiklerin neticesini lemiye tahammülüm kalmamıştı!. olunmuştur. | Falcı, büy | ir Fransız muharriri Viyana çin- genelerinin hayatını anlatırken göyle B hulâsa ediyor: Arabasını çukur bir yolun başın- da bırakan falcı kadın, çadırın önün- İde diz çökmüş, çocuğunu emziriyor- du. Bu, zayıf, çehresi gün Tengini almış bir kadındı. İnce örül- müş saçları, sürdüğü kokulu yağlar- dan parlıyordu. ö Bol ve pliseli etekliği dizleri üze « rinden bir yelpaze gibi aşağıya sar- kıyordu. Biz, çantalarımız sırtımızda, değ « neklerimiz elimizde olduğu halde o- vada yürüyorduk. Hava ağır ve bu- katlu idi, Kadın birdenbire bize dönerek: — Yağmur yağ diye bağırdı. Sanra soluk reni İleğinden içeriye soktu. Hava, sanki kadını tey tiyormuş gibi bir kaç damla yağmur çadırı kamçılamıya başladı. — Sığınacak yer arayan yolcular içeriye buydtsunlar... dedi. Onlara €n ziyade merak ettikleri şeylerden |haber veririm. İstikbalin sizin için İneler sakladı; İniz? Aşk mı, para mı?, l rak yürüdüğümüzü görerek bize a- de bir Macar çingen& kabilesil! 8 ucu, d Köylüler de, araba- arımız arkasından çamurlara bat: SÖNTELGRAFP terseniz beni dinleyin!, cıyorlardı. Fakat bedeviler 'ut Bü sırada yağmur mütereddit bir '1diler, Çünkü Tisza şehri ölü hay vaziyet almi Bulutlar eniyecek 'Çan cesetlerile dolmuştu. gibi değildi. Kadın elinde bir deste |her akşam k ize ziyafet çekiyor- Jayun kâğıdı olduğu halde dışarıya (duk. Subotifsa yakınında, ovanın şima- Hinle 13 kâğıt çek — Hayır, teşekkür ederim. Geç umuza devam edeceğiz. Allaka ısmarladık... : | — Alfah Allah. felâket belki de 2e yol zelim, sı talüni söyliyeyim... Kadın bunun üzerine arkadaşımın üzerine asıldı ve elini avuçları içine İiyice aldıktan sonra çizgilere baka- İrak söylemiye başladı: — Burada hayatını değiştirebile « yler görüyorum. Sen kendini t gibi görüyorsun, halbuki de- | isin. Benim ne gördüğümü bilmek | ister misin? | Kadın bu s$öz üzerine durdu ve cid- | bir tavır takımdı. Arkadaşım: — Söyle bâkalım. — He.. Güzelim, avucuna bir mik- far pata koy da Öyle.. Arkadaşım, avucuna bir kâç frank kaydu. Kadın bunları cebine indir » dikten sonra dedi ki: — Dikkat et!.. Sen çocukken has- talanmışsın. Bugün iyisin ve bu iyi- |lik devam edecektir. İyi bir haber â- Tacak ve çok sevineceksin... Falcı sustu, Acaba arkadı Li lacağı haber ne idi?.. Falcı kadın de- di ki — Daha iki frank ver, ! Kadm, bunları da cebine indirdik. ten sonra söze başladı: © erkekler arasında birinci olacaksın. Şekerin kahvenin önünde bulunduğu gibi. Fakat sana dostun olduğunu söyliyen esmer bir adam- dan kendini koru. Bu adam senden nefret ediyor. Sonra senin para ala- cağını da görüyorum. Haydi, bir kaç Jfvank daha ver bakalım... Füler, daha iki frank aldıklan son- ra ilâve etti: nde dolaşı aB di — Sen, 85 yaşına kadar yaşıyacak- sın, eğer gördüklerim olmazsa... — Ne görüyorsun?, — Dinle yavrum. Bana iki frank verdin. Bit kaç frank daha ver de söyliyeyim, — Al bir frank daha ... — Bir frank mı, bir frankla ne ya- payım? İki elin, iki ayağın var, hep- si birden dört eder. Arkadaşım dört frank verdi: — Bir frank daha... Çünkü başın: la beraber hepsi birden beş eder, — | Artık tecrübe ve masrafı burada bırakalım, Para sızdırmak büyücü - lerin yegâne ilmini teşkil eder, Ben bütün Şarki Avrupayı dolaştım. Bu- rada falcılar hep çingenedir. Onların ç Sırbistanın Voyvodine havalisin - linde Palik köyünde buzlar yavaş erimekte idi. Soğuktan öli olan saza da dalgaları — Allah bizim için büfün sazan | balıklarımı öldürdü, diyorlardı. sefil kabileleri içinde yaşadım. ü yavaş üş arasın- balıkları sa yoardu. KABİLE REİSİ Çekoslovakyanın Kosice şı £ .| Angelita hapisanede bir çingene çetesinin rei- İsi bulunan Aleksandr Falke adında birini gördüm. Bu adam, yarım düç züne çocuk yediğini söylemekle ö- vünüyordu. Bu adamın istievabını okudum: — Öldürdüğün çocukları ne yap - tın?. — Yedim.. — Etlerinin lezzeti iyi miydi? — Evet, pek lezzetli di. 'er serbest kalırsan tekrar ço ukları öldürecek misin? — Evet. Bizi takip etmekte olan çocuklar- dan bazıları Lehistanda, Hırvatis - " İtanda, Romanyada kayboldular. 1932 senesi le şöyle bir vak'a ol- muştu: Jandarmalar, Romanya çingene « lerinden Nikola Demastr'ı isticvap ederken sordular: — Evinde seki uz bu — Hayır çalmedı yaşında bir kızca- çalmışsın.. . Bunu amca - — 29 Eylül 1937 çalgıcı,serseri çingenelerin hayatı “He, güzelim... avucuna biraz para koy da falına öyle bakayım. ,, — Öldürdüğün çocukları ne yaptın? | — Yedim, pek 1lezzetli idi !.. Daha küçük yaşta Sanatkârlığa basiarlar.. be- |mın kızı bana üç bin franga- sattı. raber dolaştım. Geçen ilkbaharda idi. | İki ay sanra Paris zabıtası, bulvar- Yağmur, yolları bir çamtır kanalı ha- |lar üzerinde Vikzirek denilen bir ta- kim Leh çingenelerini tevkif etti. Bunlar, 1923 senesinde Lehista « nın Loç şehrinde bir fabrikanın ka- pısından çaldıkları bir çocuğu büyük mağazalardan eşya çalmıya alıştır « Bunlarla |mışlardı. Macaristan'ın Bamot şehrinde bir İçingene kabilesinin şehre geldiği ha- ber verilince hemen kapılar kapanır İve köpekler serbest bırakılır. Hattâ kuşlar bile saklanır. Bir gün bir köylü dü: — Bir tepenin üzerinde hiç hir kar Ea, evlerin etrafında ne kaz ve ne de |bir ördek ve bir piliç görmediniz mi, emin olunuz ki, bu hayvanlar bir ça- dır kokusu almışlardır. Meselâ bir erkek kaz burnunu par- |maklığın arasına koyunca önüne bir yem parçası düşer, ertesi gün zavallı cesedi bulumur bana anlatıyor- SEVGİLİ ÇİNGENE KIZI... kadar Büyücülerle arkadaş- i, Anjelika adında ştu. Bu |kız, zabitin santimine kadar elin « deki parayı aldığı halde zabite bir 8- İpücük bile vermiyordu. Bir akşam Anjelika zabiti Tuna nehri sahiline götürerek: — Kendini suya at.. dedi. Zabit, biraz sonra nehrin çamur « lu süları arasında kayboldu. Kız, lâkayt bir tavırla kârargâha geldi. Annesi piposunu dişsiz öğzm- dan çıkararak sordu: — Ne oldu?. | - Anjelika: — Plink, dedi. — Ah, bu erkekler de ne apı Jlar. Sonra, bir kelime bile ilâve etme- den piposunu ağzına alarak yaktı. Bu kabilelerin aralarında bulun- oş görmeleri İçin araşıra kene ine fidyel necat veriyördüm. Her memlekette muhtelif Damlar alan bu çingeneler, gittikleri mem- leketlerde biribirlerile gizli bir dille anlaşıyorlar. Bu dil, bütün dünya İçingeneleri tarafından bilinen umu- mi bir lisandır. Çingenelerin Hindistandan Ye Mı- sırdan geldikleri iddia ediliyor. Bun- ların umumiyetle, 1348 de Timurlenk Hindistamı zaptettiği«-zaman Hindiş- tandan çıktıklari tahımin ediliyor. İki grup olarak hicret etmişler, bi- rinci grup İranı, Arabistanı, Suriye ve Ermenistanı geçerek Şarki Avrü- paya gelmişlerdir. XV nci asırda çin, genelere Avrupada tesadüf edilmiş- tir. Diğerleri, yani Romanya ve Fran- İsada bulunan Çingenelerin Mısır - |dan, Şimali Afrikadan geçerek ev. velâ İspanyaya gittikleri anlaşılı « yor. Bugün Fransada bir kaç bin Çin- gene vardır. Bunlar, yersiz, yurtsuz na âşık ol olerak, şüpheli işler görerek sürü has linde dolaşıp dururlar, (Devamı Ginct sayfada) ai

Bu sayıdan diğer sayfalar: