30 Ekim 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

30 Ekim 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b Mahkemenin ve polis tahkikatının Tüyler ürpertici Bir cinayet On yedi aylık bir çocuk niçin boğuldu ? meydana çıkaramadığı bu hâdise nasıl oldu? İngilterede geçenlerde pek vahşi- l'k"! bir cinayet olmuş, on'yedi ay- dü bir kız çocuğu boğularak — öl- Tülmüştür. Edvard Allen isminde ç 'ti yedi yaşlarında bir adam bu :"_*Nle Maznun olarak muhakeme q'":"“i ve neticede idama mahküm liştür. Edvardın bu küçük çocu- İügiSin öldürmüş olduğu belli de- h bi Mahkemede maznun delikan- , DU cinayetin mes'uliyeti aranmak #ngelirse çocuğun annesine sör- Yürd GDe yükletmiye uğraşmıştır. Bir sonra şöyle demiştir: ,_; Çocuğun annesi bir zamandan- dürçPENİ seviyordu. Çocuğu da öl- €N Odur. Öldürdükten sonra ço- %"._%rdmı götürüp bir yere üŞ ve M; Kabahati ben üzerime alırım, N Caklım — zâten — noksan- : Etvelce bir kere timarhaneye 56"“ fıkmıştım, demiştir. İşte bana "iıın Söyledi. Aklından hastalığı an- mca kendi kurtarılı Y * kendisinin kurtarılacağımı 'erdu. ç Yedi aylık boğulan çocuğun an- Mindeki bu kadın genetir. solgün, sarı çehresile i celbediyordu. Kadın öyg ” Sirasında idi. Onu sevdiğini Üakı ©© adamın bu sözlerini duy « — Şt Sonra hakimin: Ne diyorsunuz? Bu dedikleri Fi Mudur?, .u:fl"ın Cevap olarak — titrek bir 'E'iğ Adam, delidir. Demekle ik- M iştir. Te hı, idama mahküm edildik- A mahkemeden - çıkan genç Bün ke © Bellüşge #dlsinin etrafını alan gaze- | Te Behim için bütün söyledik CI Yi Uğu boğulan anne ı'i'm g' demiştir. Ben, kocamı se- hiç ııl*:Wıımııu da severdim. Bir e Kaj 22nün bu adam beni sev- "“ıu,-.,, L Eğer büyle bir şeye VuraA t7 halde suratına to - tim, âilesi, karı koca bir o- x. &diyorlardı. Kadının © de; Barsondu. Mahküm €- f'_:ı “ı’_’“if'_lı Allen ise, bir yerden V, ""cn İ tavsiye ile o otelde he Yarge, _;ı"şuvıu. Bundan sonra M gel Sile samimiyetini art- Hltrak ':n ıkeıiçüuık çocukları- * ile gezdirirmiş. ıt“h Öliğüle böyle gezdirirken ğm%"ş&e:ua.ği bir iç ça- Kai k. ar. N::"'—:J: Mahkemeden çıktik- tarafı titri, i iyerek yine n Sünları söylemiştir; R SOCüğumu niçin öldür- wq,m’f;::ki. benim otel- Ütray Wördü, Çünkür O1 çekemiyor, Mıdn ü Kerek ben ve b lxlmi Salışarak iyi ge- Şin bum £ Beçindiğimizi ÜN verdiği kızgin- SA lüzimgeleceğini söylemiştir. Ed- tinayeti bu suretle çocuğun an- 'Otalı bir kadındır. Mistres Vod- On yedi lıkla, kıskançlıkla bu cinayeti yap- mış olacak. Çocukları çok sevdi; söyler, öyle görünürdü. Bilhassa be- nim çocuğumu çok seviyordu. O, hiç evlenmemişti. Bunun sebebini ken- ine sorduğum zaman bana dedi (k — Ben kadınlardan nefret ediyo « rum da onun için evlenmedim. Evvelce çocuğumu alıp sokağa çı- kararak gezdirmiye başlamadan ev- vel bana günde iki peni verirdi. Bu parayı çocuğun kumbarasına koy « mamı söylerdi. Bu paralar hâlâ du- | Bu adam delidir, zannediyorum Böyle de olsa onu kalbim bir türlü affedemiyecektir. Allen, mahkemede söz söylerken kadının tarafına hiç bakmamıştır. | Mahkemede jüri heyeti, Allen'in erim olduğuna kanaat getirdik » onra hakim onun idamına hük- etmiştir. Bununla beraber, eti, mücrimin akıl ve şu olup olmadığının muayenesine zum göstermiştri. Hakim, buna te- şebbüs edileceğini söylemiştir. Mahkemedeki ifadesinde şöyle demiştir: — Ben, bu çocuğu gezdirmek i aldığım zama sordum: — Çocuğa ne oldu?.. Bu ölmüş. de- dim. Bana: — Fazla,sorma, dedi, gordum, bu sefer de: -- Bunu senin için yaptım!.. Dedi. Ben de çocuğu kolumun altı- na alarak bisiklete atladım. Sağ e- limle bisikleti idare ediy zaklaştıktan sonra çoc lerin üzerine yatırdım. Kadın, kendi çocuğunu Fıî!lılrıiîıl— ğü hakkındaki isnadı reddetmiş, ka- dinin kocası da karısının çocuğunu çok sevdiğini söylemiştir. Allen, evvelce sahtekârlıkla mah- Evloriîıorhıvı ediyorlar Kahire, (Hususi) — Buraya gelen haberlerden anlaşıldığına göre Fi - listindeki İngiliz polisi Kudüs civa- İrındaki Lifta köyünde her aramıştır. Bu köy, her tarafı tedhiğ etmek için çeteler teşkili ile Arap- lar için bir merkez teşkil ettiği söy- leniyordu. Buradan yirmi kişi tev- kif edilmiştir. Keza Yafa yolu üzerindeki Yavuz köyü de polis tarafından çevrilmiş- tir, Buradaki kaza kaymakamı yedi evin bomba ile berhvaa edilmesini emretmiş ve eğer yine karışıklık çı- karsa diğer evlerin de berhava edi- leceğini halka söylemiştir. Halkın geceleri sokağa çıkmaması da ayrıca |bildirilmiştir. Haik polisin sıkı ne- zareti altında bulunmaktadır. Casusluk töhmetile Moskova, (Hüsüsi) — Japonlara casusluk ettikleri töhmetile dört iş- çi kurşuna dizilmiştir. lü- Allen ben tekrar sağlam tarafı | aylık kizcağız küm almuş, bir zaman da donanma- da çalışmış, fakat aklında noksan var, diye Ihraç edilmişti. küm edildiği kendisine lendiği zaman, Allen bir şey di- yememiş, yalnız alnından iki üç iri ter damlası akmıştır. Aklında nok- san olup olmadığını muayene ede - İdama ceklerdir, | Kapalı çarşıda Oturur, birbirleri Yazan Dün Allah kısmet ederse Çarşı gezintisinin arkasını size yarın anla- tırım, demiştim. Demek kısmet imiş kt, yine kalemi elimize Çarşıdan bah« setmek için aldık. Vâkıa bu gezinti- den benim gezen ayaklarım, yazan elim kadar sizin de okuyan gözleri- İniz yorulmadı, değil... Fakat eş dost Kapalıçarşıya aid yazdıklarımızın, bir muharririn mu- bayyelesinde ayrı âlemden, yani uy- |durulmuş olmaktan çok, tamamile İbakikati hikâye ettiğini söyledikleri için biz de bundan dolayı zâhir şı» |mararak bu mevzu etrafında üç gün İkalem oynatmış bulunduk. Kara- gözde oyun bittikten sonra Hocivat: «Her ne kadar sürcü lisan ettikso af- fola...» der, ben de okuyucularım - dan ayni şeyi istiyeceği: Dünkü yazımda işporlasını omuz- layıp sokak içlerine kaçanlar ara « sında zabıtat Belediye memurlarını gördüğümüzü söylemiştim. Memur- İların göründüğü haberi her menzil- Wde at değiştirip aldığı emri bir an evvel yerine götürmek mecburiye » tü r gibi ağızdan a- 'atile çarşıya ılmıştı. Daha çok uzaktaki ayak acılarının da kenar sokaklara ka- çıştıklarını görüyorduk. Memurlar, |ilerledikçe geride kalanlar, köşe bâş- Ihvınd:m kafalarını uzatıyorlar, biri: Kayıp tayyareciyi Bulmak için yeni Bir. filo Levaânevski'nin tayyaresini bul » mak üzere yeni bir tayyare grupu vücude getirilmiş ve bu grup, kutba höreket etmişti. Bu filo, gece uçuşları için hususi turette teçbiz olunmuş dört «ANT- ©» sistemi tayyareden mürekkeb bu- |lunmaktadır. | Uçuşlar için lâziım gelen benzin İve saire depo edebilmek için, filo - İnun iki kere Rudolf Adası - Kutub mektedir. Bundan söniri başlanacaktır. Arayışlara tayya- İre iştirak edecek ve dördüncü tay- İyare ise her ihtimale karşı istasyon- da kalacaktır. Araştırıcı tayyarelerin motör ses- leri üzerine Levanevski tayyaresi - mürettebatının yakacağı ateş, pek çok uzak mesafelerden görülebile - cektir. Şimdiye kadar, Şimal Kutbu mın- İtakasında, gece uçuşları miştir. Bu uçuşlar için, hassatan in- ce ve dikkatli hazırlıklar lâzımdır. Tayyarelerde ayni zamanda Jü- zumlu her türlü aydınlatma âletle- Ti, projektörler ve paraşütlere bağlı meş'aleler vardır. Tayyareler, uçüş- ları esnasında, radio-fenerleri ve ra- ayışlara dio-ibre'leri vasıtasiyle telsizle isti- kametlerini bulacaklardır Bu araştırı müurabbar bir mınta çulacaktır. i netice verebil- yarelerden biri, bu dairenin ortasına, hesaplar |mucibince Levanevski tayyaresi indiği yere, konacak ve diğer t yareler, bu tayyarenin ışığından is- tikamet alarak araştırmalar iera ey- liyecektir. Bu € ibatı nda, — telsi: bulunacaktır. Eğer Levanevski tayyaresinin mü- batı, ziyadar işaretler ve: © zaman h ezse yet ziyadar raketlere mü- racaat edecektir. bir gezihü 3: Eskiden çarşı içindeki muhallebiciler- de âşıkla maşuk kafesin iki tarafında ne mektub verir fısil, fisil konuşurlardı ! — AhA başımıza gelenleri sorma, Ayşe teyze, Mürüvvetciği kaybettik. O dalyan, teleme /| peynirleri gibi taze üç gün içinde eridi gitti.. — . Nusret Safa Coşkun |birlerine 1s:1k çalıyorlar, sonra cek- İrar bıraktıkları yerlere dönüyolar- dı. Memurlarla ayak satıcıları ara- sında günde bir kaç defa tekrar e- dilen bu saklambaç oyanunu biraz sonra da bir köşe kapmaca oyunu |tamamladı. Memurlarin gözükmesi- le tuttukları mutena yerleri kaybe- denler, orasını yeni işgal edenlere kafa totuyorlar, hatlâ bazı defa da biribirlerine giriyorlardı. — Babanın yı mi?,. istasyonu seyahatini yapması icabet- | yapılma - | ada, bittabi, bütün | — Ben sabahtan beri burada du- | | *Dün şehrimize gelen sinema yıldızı € erkek kadına kadınlığını unutturmıyad erkektir, diyor Yukarıdaki resim işte bu sözlerin sahibinin Son Telgrafa hediye ettiği fotografisidir. Buda meslek Fiorel *ideal Paralı kadınları evlenmek İngiliz gazetelerinin verdiği ma- lâmata göre, İngilterede bir takım adamlar türemiştir. Bunlar evlen - mek vadile bir takım paralı kadınla- rı aldatmakta ve onlardan para çe- kerek menfaatlarını temin etmekte- dirler. Son zamanlarda İngiliz muh- kemelerinde buna dair bir çok d valar görülmiye başlamıştır. Kadın- lar mahkemeye müracaat ediyorl. Kendilerinin izdivaç vadile bir er- kek tarafından aldatıldığını, serve - İtinin derecesine göre para istendiği- nt iddia etmektedirler. Maamafih bu müra edenler, y kın zengin dullar de İha küçük bir takım ka tâ kızların da böyle |görülmektedir, Aldatanların şekline, haline gelince; bunlar öyle çok gü- zel erkekler değ Yaşları da ek- İİseriya otuz beş ile elli arasındâdır. Çoğu da güzellikten mahrumdur. Fakat görünüşleri böyle yaşlı olan, İbiç güzel olmiyan bu çeşid erkekle- rin bütün meharetleri çenelerinde - dir. Meselâ gözlerine kestirdikleri kadınla lâkırdı ederken ortaya ken- |di zenginliklerinden bahs açarlar, lar, Malik oldukları hisse senedl. Gen ellerine geçecek kâri hesap e- derler, yahut yeni seferden dönen |gemilerini anlatırlar. Tek gözlük fa- karlar, hep münevyer ve servet sa- hibi adamlar arasındaki tanıdıkla - rından bahsetmeyi unutmazlar: — Eski dostum filân lord ile bir İgün... diye lâkırdı ederler. Bunlar o sinif mücrimlerdir ki, bütün kuvvet- leri çenelerindedir ve yapacaklarını sözlerile yaparlar. Kadınlar üzerin- de o kadar tesirleri vardır ki, mese- 1â bir İngiliz gazetecisi: « Aldatmış oldukları kadınların, bünları hâlâ affetmek için hazır ol- ——-————-—— ——— rTüyordum!. ( — Tapusunu çıkarmadın ya! Gibi muhaverelere sık sik tesa « 'düf ediliyordu. Zaten içtimsiyat kitapları iİk mül- kiyeti işgal ve istilâda görürler. Bi- naenâleyh kavga etmiye hacet yok, demektir. Kim kaparsa, o yer, onun- dur, Bunun misallerini dünya siya- setinin son cilvelerinde mebzülen görmüyor muyuz?.. Memurla esnaf arasında oynanan bu vodvil bittikten sonra dolaşma - mıza devam eltik. Aklıma gelmişken söyliyeyim. Bil. |mem sizin de nazarı dikkatinizi cel- |betti mi? Eskiden Çarşıda adım' ba- )şırda bir muhallebici vardı. Şimdi galiba koca çarşıda üç tane.. Bunun sebebini, günahı boynuna yaşlı bir tanıdık şöyle anlatıyor: «— Kapalı devirlerde kadınla er- keğin konuşup, buluşabileceği ye- (Devamı Yedinci sayfada) aldatıldıkları | vadile aldatarak para çekenler var! .. ingiliz mahkemesi- ni meşgul eden da- valar hep bu şekilde idala eden I kadın Mis Rebber duklarını gördüğüm zaman şaştım.» Diyor., Fakat bu Aldatıldığını ar aldattıkları kadınla- rı nası) elde ediyorlar?.. İzdivaç işle- rile uğraşan ilâncıların neşrettikleri ilânlardan, bunlar avlıyacakları ka- dınlara karşı tuzak kurmıya kolay- Jca muvaffak oluyorlar. Bu işlere lâ- zım olduğu kadar ciddiyet ve ehem- İmiyet veren bazı ilâncılar müstak- İbel karı kocayı tanıştırmadan evvel lâzimgelen vesaiki istiyerek her han- gi bir yalancılığa, dolandırıcılığa meydan vermemiye çalışıyoralrsa da buna hakkile riayet etmiyenler de vardır. Kadın avcıları mağazalarda, dans yerlerinde, sokaklarda dolaşa- rak fırsat kaçırmazlar, Bunlar, çok İnazik tavırlıdılrar, kendilerini tak- dim ederken çok söylemeyi, karşıla. rındaki kadını aldatmayı bilirler. En büyük sermayeleri, dalkavük- luktur. Her vesile ile karşılarındaki kadını methetmek için hiç bir fırsat İkaçırmadıklarından bunların - tatlı dillerine bakarak ciddiyetlerine ina- İnanlar çoktur. Bu çeşid erkekler de |kalb, vicdan, yüksek duygular yok- jtur. Fakat karşılarındakinin kalbin- den, vicdanından, yüksek duygula - rından istifade etmeyi bilirler. On- dan sonra bir para isterler. Ondan evvel kendilerini paralı gösterirler, sevdiklerinden bahsettikleri kadına |bir nişan yüzüğü alırlar, yahut müs- jtakbel saadet yuvalarını kurmak lüzere girecekleri evin kirasını peşin verdiğini söylerler. Fakat bir iş için şöyle bir miktar para, şöyle 100 İn- giliz lirası isteyiverirler, Paralı ka- dın, bunu verir. Ondan sonra o tatlı dilli adam meydanda yoktur!. İş mahkemeye düşer!.. SY AM — MA M ERRANMNA L <M SÜT AYU

Bu sayıdan diğer sayfalar: