6 Aralık 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

6 Aralık 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

€—SUNTE * . H $ JESKİ bir Yazan: O Kocakarıyı çağırıp bırkaç şişe içki- ıığmarlıyan Turhanın ' içi rahatlamıştı * Yok eğer yukarıdaki mmhüşe işti. rak buyurmak arzu kılarsanız orası da sizindir. Ne zaman isterseniz! Her şey-beyzademizin emirlerine tâ- bidir; ona sebeb, bana şimdilik mü- saade buyurun, yine yukarıya çıka- yım; siz de ne zaman arzu ederseniz çıkarsınız. Şimdilik Allah muhahbe- tinizi arttırsın ! Herif yerden bir temenna ile oda- dan çıktıkatn sonra Turhan şimdi kendi odasında daha emin, daha ra- hat kalmıştı. Onun için kocakarıyı çağırıp bir şişe konyakla iki şişe bira daha ısmarladı. Üçüncü defa gelen konyak ta ya- gıya yaklaşırken yine kapı vuruldu: — Giriniz! Bu sefer de içeriye kim girse be- genirsiniz? Turhanın bodrum palas- ta tanışlığı Aziz bey baba girmesin mi? Ayağında yarı pantalon, yarı şalvara benzeyen mahud pantalonu, arkasında etekleri kısa, ve bir pal- İ jtodan ziyade bir avcı kaputuna ben- | İzeyen kalın şayaktan yarım paltosu, şında yine des yerine beyaz tak- kesi ile mubarek, kapıdan içeriye daldı ve hemen Turhanın üzerine atıldı larda haaa! okşayarak) yani sen yok mu, (Turharın omuzlarını tam #özenin tadını bilenlerdenmişsin (İz- maronun yüzüne bakarak) yukarıda la var birkaç tane âamma, böylesi değil ! Bunda bir başka hal, bir bâş- ka tavır, bir başka edâ var. Sakın, | Aziz bey baba bizim gacoyu kıska- nıyor diye bana kızma ka, yakut kı- zım yerindeki bu madamcığı benden kıskanıp ta bana kafa tutayım demo! Malüm a.. (Dişlerini göstererek) biz- | de yaş altmış, iş bitmiş, ne diş kal- miş, we miş... Biz şimdi işte böyle ençler arasında sadece — mostralık ir pinpomuz:; an, hiç cevab cermiyor, sade Gdüşünüyordu. Aziz bey baba, onun biraz baskınca olduğunu farkedince daha pes perdeden tutturdu : — Sizi rahatsız ettimse evlât, ka- çayım ! Ben sizin babanızım yavrum, maksadım, sizi de alıp yukarıdaki sazlı sözlü âleme götürmekti. Fakat görüyorum ki uykunuz gelmişe beti- ziyor; bana müsaade edin de bari, siz keyfinize bakın, (Kapıya doğru yürüyerek) haydi size Allah rahat- lik versin ! 'Turhan birden se: — Moruk buraya gel ! İhtiyar geriye döndü, masanın ba- şında durdu : uyur evlâdım ! imler var yukarıda ? — Sizden iyi olmasınlar birkaç ah- papla birkaç kadın ! — O birkaç ahpâp dediğin kimler? — Hani o gece bodrum meyhanede benim masada oturan orta yaşlı bir Zet vardı... O da yukarıda? — Başka?.. — Başka.. şey.. yine o gece orada belki tanışmış olduğunuz bir iki kişi Gaha var ! — Not1 Bir Günah sman Cemal Kaydıl Bi D aA -34— akşamcının detterinaen | ALrhın bütün meseleyi kavradı: — Beni, o akşam bodrum palas denilen meyhaneye getirip sizinle tanıştıran arkadaş da orada mı?. 'Turhanın bu sert sert sorguları A- ,ziz Boybabayı bir hayli düşündürü- yordü. Onun için son sorguya Hafif bir; — Orada!, İle mukabele etti. Turhan kadına döndü: 3 — Kalkıçabuk, mantonu, şapkanı filân giy, gideceğiz?. Kadın renkten renge girerek: — Nereye? — Cehennemii rı, haydi kalk İhtiyar hemen sıvıştı; - peşinden kadın da sıvışacak oldu. Lâkin o bı- rakmadı; kolundan tuttu, onu sofa- İya çıkardı, orada sordu: dibine, kaltak ka- Kadın: — Yukarıda, gidip slıp geleyim! Dedi. — Git amma, gelmemezlik eder - |/ sen, ben yukarıya çıkıp seni oradan rezaletle alıp sürükliye sürükliye götürmesini de bilirim! Yukarı kat tıs kesilmişti. Kadın i- kişer ikişer merdivenleri tırmanız- ken kıranta muhabbet dellâlı da ba- samakları üçer üçer atlıyarak orta kata indi, Turhamın eteklerine sarıl- (Devamı var) Dostluğu ne halde i | Fransa silâh ! nist isimlerinde iki adam öldürül - Ü — Hani nerede mantonla şapkan? Almanya - Macaristan B . . w ir düğünden R . eportaj (5 inct sayfadan devam) verilmezse, teneke mahallesinin sâ- kinleri de falan palas salonlarındaki dansdlı toplantıda o kadar sıkilir ve müştü. Bunların niçin öldürüldük - İdekorla o kadar tezad teşkil ederler, leri mesclesi hâlâ esrarengiz kalmış- |Bunun gibi, Aksaraylı sabık Defteri tır, Şimdiki tahkikata göre bu i |Hakani mümeyyizlerinden falan e- dam ecnebi memleketlere giderek |fendinin konak yavrusu hanesinde h satm almak ve Fransaya getir- balo verilmiyeceği gibi Nişantaşında |mekle meşgul bulunuyorlardı. Di- feşmekân hansmefendinin apartıma- Ber taraltan Aristid isminde bir mu- tında da mevlüd okutturulduğu va- harririn apartımanında da araştır » ,Ki değildir. Bana göre bütün bunla- malar yapılmış, silâh çıkmamış ise (rin aksi, sun'iliktir. Bu, aşağı yukarı de bir takım kâğığlar bulunmuştur. inarv:— muhite intıbak nazariye- Aristid'in nerede olduğu çoktanberi Sine dayanan bir mesele... Biz mesele belli değlidir. Apartımanın kapıcısı |halletmeyi bırakalım da, bir dostu şahid olarak orada bulunmuş, gücendireceğine rağmen orijinal ad- leşya aranmıştır, Lâkin yalnız bir ta- dedip sizlere yazmaktan kendimi a- kım evrak bulunabilmiştir. Ondan |lamadığım bu asri düğünün hikâye- sonra her taraf mi şti sine geçelim. Fakat diğer bir yerde yapılan a » | Melo dramın perdesi orta yaşlı ba- "|raştırmalar daha başka şeyler gös - bayâni kıyafetli bir kadıncağızın, İtermiştir. Bir çok telefon muhabera- cilâlı salonun kapısından girerken, İtımı gösteren fişler bulunmuştur. (ayağının kayıp apar toper yuvarlan- |Daha tahkikatın başında iken bir masile açıldı. Uğurlu mu diyelim, şkte araştırmalar yapılırken silâh uğursuz mu?.. Siftahı bereketli ola- e ccph-ne bulunmuştur. Bu köşk cak ki, yerlerin elilâlı olduğunu unu- N tarafından çoktan bırakılmış- 'tan birçok baylar ve bayanlar ilk Şimdi bu metrük köşkün yakının- numaraya imtisal etmekte pek geç da oturan ve ticeret, komisyon ve |kalmadılar. k gibi işlerle çok meşgul isminde birinin vaziye- ikkati celbetmiştir. Çün- ü bulunan telefon muhabere fişle- de bir adamla icabında nasıl ko- ) suşulacağına dair bir takım işaret- | DOrt eder jler görülmüştür. | Diğer taraftan Parent'in karısı da | (S inci sayfadan decam) |nereye gittiğini söylemeksizin ortâ- |yarak kızlara danselmek, şarkı söy dan kaybolmuştur. İlemek, sahnede türlü türlü hareket- Parisin bazı sokaklarında Alman |ler yapmak için lâzımgelen çevikli- bombaları bulunmakta ve zabıta ta- |ğe alıştırmak için birhayli mektob rafından kaldırılmaktadır. |açılmaştır. Fakat dans mektebi deyip | Fakat bu tahkikat bir taraftan de- | Geçmemeli imiş. Çünkü buralardaki vam eder, bir çok yerlerde binalar |/ 4 gı herkesin harcı değilmiş. Bir ranır, taranırken eğlenmek heve- İkere mektebler leylidir. Kız talebo inden kendilerini alamıyanlar da | L D ken yatar, ken- yök değildir. Meselâ zabıtaya ehem- miyotle telefon ediliyor. Filan car İdede falan apartımanın önünde bir İbomba görüldüğü haber veriliyor. | Depolarının ”| Esrarı ( 4 üncü sayfadan devam , ( Sonu Yarın ) İki iki daha |dilerine verilmesi lâzımgelen gıda- dan ne fazla, ne eksik almazlarmış. Son derece sıkı bir terbiye altında kızlara her gün saatlerce beden ha- İşte bir Hıkagesı A (5 inetsayfadan devam ) (iki aile arasındaki adaveti orladan İkaldırabilecekler mi?. Tatil zamanı bitti. İki genç, dostca ayrıldılar. Aileleri arasındaki mü- | nafereti pek iyi bilen iki genç ara- sında sevgiye dair bir kelime konu- şulmamıştı. Belki bu flürt sonsuz kalacaktı. FakatFranklen, güzel bir yaz sabah: Miyami plâjında takib et- tiği su yerisini birtürlü unutamadı. Arharvarda hukuk derslerini ta- kib ederken arkadaşları kendisine takılıyorlardı : — Romco, düğün ne zaman?.. Aylar geçti, beyaz sarayın hâkimi Franklen Ruzvelt, Cumhurreisi se- çimi mücadelesine başladı. Dupon ailesi, Ruzveltin en büyük rakibini iltizam ediyordu. Buna rağ- men, zaman, yazın tında geçen tatlı dak sını, "memişti. Bilil biribirlerini gaha iyi anla: |ları daha ziyade alevlenmişti. Allelerinden evlenmek için nasıl ve ne suretle izin koparabilecekleri- jht bilmiyorlardı. Bildikleri biricik İşey, biribirlerini ölmez bir muhab- betle sevdikleri, biribirlerinden ayrı- Tamıyacakları, hiç bir kuvvetin buna mâni olamıyacağı idi. Fakat, genç |Ruzveltin resmini kitabları arasında, İhayalini kalbinde sakladığı bu dil- İber kız kimdi?.. Kimin nesiydi?. ... Genç kız, Yeni Dünyarın en zen- slerinden biridir. Bu aileye mdar allesi) derler, aslen (© Fransızdır. İnce uzun boylu, spora ata İnce düskün, güzel Fransızca bilir, biner, musikide bir şöhrettir. zekâsı, zarafeti ve bilhassa hazırce- vablığı İle meşhurdur. Franklen Ruzvelt ile nişanlandığı ilân olunduğu zaman sürü sürü ga- zeteciler, fotoğrafcılar (Dupon) aile- sinin oturduğu malikâneye bücum || etmişlerdi. Sarışın nişanlı kendilerini kabul İetti. En garib, en güzel sorgulara, ŞK |yorum. Güzel, zeki, bir genç, *”"i (Cumhurreisinin oğlu... Buna da bUiF (dala diyemezsin ya ?.. — Şübhesiz.. Böyle bir lâf tmik haksızlık olur. Fakat bu eefvr karşısında ben budala kalacağım, Mösyö Dupon kızını pek çok S#7 İdiği için uzun müddet a.yuıım"’:_ kızının gönlünü kıramadı, genç BU jvelt ile evlenmesine razı oldu. Franklen Ruzvelt, büyük bif $£ vaş kazandı. Dupon ailesinin lardanberi Ruzvelt ailesine beslediği kirt ve düşmanlığı 0 kaldırmıya muvaffak oldu. ... Eğer bir rotmancı, bir hikâye MÜY harriri,> Dupon ailesinin - hay&i yazmış olsaydı, bu çok merukli gey olur, Franga - Amerikâa İalâkadar edecek çok enteresan e bit |mevzu meydana çıkarırdı. Böyle |muharrir meydana çıkmadığı bu enteresan mevzuu biz anlata 18 incl asır başlangıcında Pal asil, fakat fakir bir kızcağız yaşı'0” du: Hermin Montehamin... Genç kız, bir gün odasında yalbif otururken, sokakta birisinin W; tatlı bir sesle şarkı söylediğini Şf pencereye koştu. Bir delikan' Nüt çaldığını gö Dı—ıixııı)l muel Dupon adlı bir saatçi idi. İlk görüşte biribirlerini sevdile Ve nihayet 1737 ilkbaharında evİlti” diler. Bir yıl sonra erkek bir darı oldu : Piyer Dupon... (Sonu yal :2, sa Kimyager Tam idrar tahlili 100 kuruştuf Bilâmum tahlilât. Eminönü Emlâk ve Eytam Bankası karşı! İzret Bey Hanı. (4 öucü soyfadan devam) — (Oraya giden memurlar son derece | Macaristanla Almanyanın — menafii I,M,,..ı,. bombanm yanına yaklaşı- İmüşterek olduğundan mânalı suret- |yorlar, ve yanmakta olan fitili cesu- te bahsedip duruyorlar. İretle söndürerek - bambayı ellerine Lâkin Buda-Peştedeki katolik si - (alıyorlar, Lükin çok geçmeden anla- İyast mehafilinin noktai nazarı ihmal (şılıyor ki bu içerisinde zeytin edilir gibi değildir. Bu mebafilin fik- |konmuş, bomba şeklinde, fitilli bir İri gudur: İtuhaf lâmbadan başka bir şey değil- Y — Macaristânm menaflini koru ” |diri İmak yolunda büyük dost milletlerin |/ İsle boyle şakalarla polis ve adli- vukubular parlak beyanatının ha - (YEyİ meşgul eden Parisliler de var- kikf kıymeti az çok şüphelidir!, aşıu Görülüyor ki katalik mehafili ko. | lay kolay ümidlere düşerek Alman” ya - Macar münasebatının istikbali- ni pek parlak görenlerden değildir. |İçtimat hiristiyan fırkası reislerin - |den Ertest yeni bir nutuk söyliyerek İbu bahse mânalı bir surette temas etmiş, demiştir ki: — Macaristan harbden mağlüb çıktı. Buna rağmmen gene bazı dast - ları olabilir. Fakat unutmamalı ki | bu dostlar kendi harici siyasetlerin. de arlık Macaristanın yardımına lü- İzum kalmadığını anlar anlamaz onu |bırakıvermişlerdir. Bir de Macar iktısadi mehafilinin endişesi vardır. Macaristanın ziraf istihsalâtından fazlası üzerinde yüz- de bir mikdarın Almanyaya gönde- rileceğine dair bir anlaşma olduğun- dan bahsedilmektedir. Halbuki Ma- garistanın harici borçlarımı ödemek için ziraf istihsalâttarı bir şey alın: ken şimdi bu istihsalâtın Alı gönderileceği doğru çıkarsa borçlar imeselessi tazelenmiş olacaktır. ( Süncü sahifeden devam) — İçtimaf Fransız partisi şu kana- attadır ki cumhuriyet müesseseleri- cumhuriyet müesseselerine son de- rece bağlıyız. Çünkü cumhuriyet |Fransız tarihinin yazmış olduğu ne- ticedir. Bunun aleyhinde olarâk Fransızlerı Fransızlara kırdırmak ü- zere yapılacak he rhangi bir teşeb- bösü gülünç olduğu kadar menfur görürüz. Faşist veya Hitlerci ister bolşevik olsün bu gibi maksadlar - dan Fransız milletinin uzak kaldığı n görerek biz de bu gibi maksadlar- dan uzaktayız. Bizim gayelerimiz şunlardır: Çalışmak, ailenin müda- faası vatanın müdafaasıdır. Cumhur relis nazırları tayin etmek hakkına mallik olmamalıdır. Parlâmentoyu dudakları bükülmüş, durmadan ağ- lıyorndüa. Nihayet kadıncı bin bir üşkülâtla, ve öteye beriye biriken ın Romanı Yazan : Nezahat Gültan Kış. Kar, sessiz sessiz yağıyor ve ycunun karısı idi, ve göğsüne bastır- diz boyu yükseliyar... dığı bir tek yavrusuna bakacak ikli- » Keskin bir rüzgâr, dondurucu bir |darda değildi. Kocası da karınlarını goğuk yar.. doyuracak bir ekmek parasını ka - * Kar yığınlarının arasında bazan da|zanmaktan âcizdi. Bu minimini yav- kalın buzlara tesadüf ediliyor. Ve. İrularını düşünen ana ile baba, onu Uludağ tıpkı bir gelin gibi beyaz el- İzengin bir konağa evlâdlık v!nııuyi biselerini hunınmüş karşıdan görü- |kararlaştırmışlardı. Hüyor. Uludağın eteklerinde, ve yeşil blr, Bütün bu sahneler içinde, orta Jormanlığın yakınlarındağ. muhte - — yyaşlı fakir bir kadıncağız, siyah bir |sem bir köşk vardı. Bu köşkü Bur- gölge halinde görünüyordu. Diz ka- |sanın, yerli ve zengin tacirlerinden paklarına kadar yükselen kar yığın- |biri yaptırmıştı. larına bata çıka ilerliyen kadıncağı- | İşte, Dursun çavuş yavrusunu bu zın kucağında bir de çullara sarılı mini, mini yavru vardı. Önü üşüt - memeğe çalışıyor, soğuktan mora - ran yüzünü, siyah yeldirmesi ile /— Örtüyordu. Karları iterek kendine — yöl bulmağa çalışan bu fakir kadın - ki: iyi bakılacağından emindi. Oraya söz verdikten sonra hiç vakit geçirme- di, ve hemen hânımını çöcuğuyla beraber küşke gönderdi. — Çocuk annesinin kucağında çok üşümüştü küçücük pembe yüzü, büz- kar yığınları arasında köşke vasıl Joldu. — Onu dışarıda bir erkek uşak |karşıladı ve hemen tanıdı. Bir kaç gün evvel gelen Dursun çavuşun a- ilessidir dedi. Onu alıp köşke götür- dü. Köşkün hanımına haber verildi. Hanımefendi kadınla, çocuğu, yanı- na çağırttı. Hanım karşısında duran bu fakir kadının haline acıdı. Onu gördükce kalbi parçalanır gibi oldu. Hemen hizmetçilerine seslendi: — Bu kadıncağızın elbiselerini de- Eiştirin kuru elbise verin. Karnı aç- |köşke verecekti. Ve evlâdının orada |sa doyurun.. Ve çocuğa da hazırla- dığımız elbiseleri, çamaşırları giy- dirirsiniz -ded!- Dursun çayuşün hanımı köşkde bir zaman kaldıktan giyinip, karnı- nt doyurduktan sonra artık gitmek istedi. Hanıma tekrar çıktı. Önü yer- lbod.ıın- bütün moıırnıı. Jldveı'd ıödırî jden etekledi: nin serbestce inkişafı gayesi aley - harici hinde kimse mücadele edemez. Biz |rok Sovyet Ru reketleri öğretildiği gibi - bunların, İşarkılar söyletilerek sesleri büyük whır dikkatle terbi; başka kendilerine yabancı diller de |öğretilmektedir. Resimde gördüğünüz iki kız, İn- gilterenin Myfâair dans mektehinin talebesindendir. Cesim bir aynanın karşısınaa harek kü derslerini hazırlamakla treşgul- dürler. ,Dolarok gene sahnede |değitabilmelidi Dölarok bundan sonra memurla - İrın grev yapamamalarını söyle ir.> sete temas etmiştir. Dölü- e Fransa ara - sındaki ittifakın bozulması fikrinde- dir. Bir de İspanyadaki Franko ile hemen Fransa hükümetinin müza- devletin reisi olarak tanıması Tâzım gelmektedir. Dölarok son söz olarak v:ılamn hasır kalmıyarak «Demirsalib> işaretinin gösterdiği üzere biribirle- rile barışacak bütün Fransızlara aid lolması lâzım geldiğini - söylemiştir. «Demirsalibı Dölarok'un evvelce te- sis ettiği teşkilâttır ki bunun — için tahsisatı mestüreden para — aldığı muhakeme esnasında sö; İi Hanımedendicim artık müsaa- denizle ben de gideyim. Arasıra hu- zurunuza ziyaretinize gelir ve bu vesile ile de, yavrumu görmüş olu- rum. — Yavrunuzu hiç merak etmeyi- niz hanım o, bugünden sonra köş - sayılır. Yalnız size şunu söylemek is- terim. Evvelâ çocuğun sizi sık sık görerek yüz göz olmasından korka- rım, Bunun için çocuğunuzu şu şart- la görebilirsiniz. Geldiğiniz zaman çocuk sizi, bir anne diye değil bir misafir sıfalile tanımış olacak., Eğer bu şarlı kabul ederseniz çocuğunu- zu istediğiniz, özlediğiniz zaman ge- lip görürsünüz. . Zavallı kadıncağız, madem ki muhtaçtı, ve çocuğunu evlâdlık ola- İrak veriyordu, ister, islemez bağrı- na bir taş basacak, onun anası okdu- ğunu yavrusuna bildirmiyecekli. Gene ayni gölge, ayni karaltı gel- diği yollardan, bata, çıka geri dönü- yor, ve biraz evvel göğsünde sıcdı edilir. Bundan | yaparak 0 gün- | kerata girişmesi ve onu meşru bir | inız bir ekalliyetin isufadrml»eı kün biritik kızı, benim de evlâdım | nezaketle cevab verdi. Fotoğraf ma- kinelerinin önünde güldü. Nişandan sonra Duponların muh- teşem köşklerinde ziyafetler, kabul | resimleri, toplantılar biribirini takib İetti. Nişanlılar köşkün bahçesinde dolaşıp geziyorlar, başbaşa kalıp tat- İla dakikalar yaşıyorlardı. Genç kiz, Rüzveltin oğlunu sevdi- Zini babasına itiraf ettiği zaman 'al- dığı cevab şu oldu : ne söylesen nafile, mee Ncrşm. un hudalu oğluna gönül ver- İrmiştin.. Pek kısa bir zaman içinde vazgeçtin. — Fakat babacığım.. iki yıl evvel daha küçüktüm. Adeta çocuktum... İHem ©o çocuk budala değildi.. neyse |o geçti.. ben şimdi Frankleni sevi - GıRıPıN Baş, diş, nezle, grip, romatizmâ nevralji, kırıklık ve bülün ağrılarınızı derhal keser, İcabında günde 3 kaşe alınabilir . Taklitlerinden sakınınız ve her yerde israrlâ GRİPİN isteyiniz. —d bir yâra ıztırabı veriyordu. Göğsün- edenler arasında hep güzel SM de hâlâ yavrusunun sıcaklığımı his- “bahsediliyordu. seden ana bu sıcaklığı kaybetmemek | Suna dans sevmezdi. Ve ötedt bür için ellerile göğtünü bastırıyor, ve İri onun danstan hoşlanmadığıf! , yi Ş (;' kş ... Aradan uzun senoler geşçti. Suna Suna on sekiz yaşını ikmal ettiği sene kole.jden mezun olmuştu. An- 'nesi 0 sene Sunanın şerefine bütün (dostlarına, ve Sunanın arkadaşları- 'na Takatliyanda bir çay verdi, ldi. Kâmran hanım bilâkis hayatırla bayılır sık, sık çı!'”, a J l" sevgiyle bakmıştı. kadındı. Kocası ölmeden Suna arltık genç bir kız sayılırdı. (Tisini elmasa, mücevhere Jonu gözlerinden kıskanır, biraz da VK Jonun bu fazla güzeliğine içlenirdi. !"':İ' 4 . ü ra alıştırmıştı. Avı seven 9“3 bi lanmıya giden dostlarile birlik " | © gece de çayda Sunanın Pembe tafta elbisesi, beyaz pem- |av meraklıları, yaptırmak ırlf be ve güzel endamlı vücuduna ne İri elbiselerin medellerini tAFİL çük nefeslerini düydüuğü — yavrusunun şimdi de bıraklığı buşluk ona derin ZL Bözlerinden akan yaşlafı kurutma- |tün arkadaşları bilirlerdi. BU TÜŞEE 'ğa çalışıyordu. den annesile anlaştıkları da gll B yi artılt büyümüştü. Anne dediği köş- |Par, baloları, toplantıları hi kün hanımı da Sunasına sonsuz bir |Mazdı. Kendisi fevkalâde gü Hem de o kadar güzel ve ince bir |bir hayli mal ve mülk bırakarak ikız olmuştu ki.. annesi bazı zamanlar | Yadan elini çekmişti. ın!!', l Suna spordan çok — hoşli fanesini de son zamanlar dâ İra alıştırmıştı. Evi sene Suna hattâ annesini d& bu dururdu. .M Suna, o gece renkli ışıklar altında (alan bir genç grup içinde M bir kraliçe kadar güzel ve neş'eliydi. (açılmıştı. Son bahar yakla$' a kadar yaraşmıştı. Sunaya bakan göz- İyorlar ve gülüyorlar, söylü$” ler kamaşıyordu. Masalarda, dans (Devam

Bu sayıdan diğer sayfalar: