10 Ocak 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

10 Ocak 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Evli—l;r ve bekârlar! O İİş arıyanlar sütunu |Eczacıların VHÜ ; arayan, işçi isteyen veya bir Memleketim Ümüşkülü olup bizden fikir soran ve İşsikâyetini bildirmek arzu eden muh- 'terem — karilerimizin mektublarını her gün bu sütunda muntazamen ve izde evlenm kazancı !.. Şehrimizin kenar semtle- 3—SONTELGE a F —10 lkincikânun 938 Halk Flilozofu diyor kİ : _' Hikâyelerde ahlâk «Kişi noksamını bilmek gibi irfan olmaz» diye bir söz vardır. Kendi kendini tenkid eden adama gerçi; çağında 200 bin bekâr erkek var !, Dul erkeklerimizin sayısı 4: bindir. Ve bunlar dul kadınla |parasız neşredeceğiz. Bize gönderi- Jecek iş ilânları 2 gün üstüste tek - rarla neşredilecektir. $0 — Şehrimizin maruf bir silesi- ne mensub ve anasile babasının ölü- münden sonra bikes ve muhtae kal- İmaş bir gencim. Pek iyi derecede li- | S0 Mmezunuyum. Fransızcaya fşina- yım. Evvelce madenlerde bilfiil ve maden mühendislerinin yanında je- rindeki eczaneler; zarar mı ediyorlarmış ?.. 'Bunlar; eczacıların da doktorlar gibi üç sınıfa taksim edilmesini «Madam Ki biliyorsun da — bile bile neder, bu fena şeyi yapıyorsun?» gibi İbir sual teveceüh edebilir, faket; ili- raf edilen kabahatin yarısı affedil- miş olactığına göre her halde kusur- larını bilerek onların tashihine gay- ret #tmek en doğru bir harekettir gibi geliyor bana. Bütün gazetelerin müşterek bir teklif ettiler /.. İsuçları vardır. Sanki rağbetin yalnız dan daha çok Son tahriri nüfusun faydalı neti- inden biri de memleketimizde İbekâr, evli ve dulların adet ve vazi- İyetlerini göstermesidir. Resmi ista- tistiklere göre memleketimizde 25 - yaş arasında bulunan bekâr er - etin, yani evlenme çağlarını, bir |.: İtile yuvası kurmadan geçirmekte o- lanların umum yekünu 200 binden İbiraz fazladır. Buna müukabil memleketimizde, ynl yaşta bekâr kız bulmak çok şküldür. Bu yaşa gelmiş olan larımaz aras imda evlenmemiş olan- ları gayet az ve pek nadirdir. Binac- haleyh bu 200 bin kişiden bekârlık İvergisi alınmiya kalkışılsa, bu bekâr erkekler, kendilerine yaşlarile mü- tenasib hayat arkadaşı genç kız bül- İmakta çok müşkülât çekecekler de - İmek$ir, Diğer “taraffan memleketimizüc, İmuhtelif yaşlarda bulunan ve çocuk. evleniyorlar İ.. har da dahil olmak üzere urnum be- kârların sayısı 8 milyor. 937 bindir. Koza ve karıları vefat temok sure- tile bekâr kalanların yekünu da 1 milyon 160 bindir. Buna mukabil & İmilyon 466 bin evli ve 48 bin de bo- mış Şahıs vardır. Memleketimizdeki gayrimüslimler larasında evlilik nisbeti daha çoktur İve bilhassa erkeklerinin &421 i ve Musevi — kadınlarımı İ<431 i evli bulunmaktadırlar. Şa; anığikkat olan diğer “bir Cibet te, memleketimizde, dul erkeklerin, ka- İllınlardan düha çok evlenmesidir. Musevi Kocüsı vefat eden kadınlar, ekse- İriyetle bir dahâ evlenmemektedir. ler. Yalnız köylerdeki kadinlar, şe hirlerdekine r raz daha faz- ha evlenmekledirler. Karısı vefat e- ten erkekler ise ekseriya biraz son- 'a tekrar evlenmektedirler, —-Mahkemelerde. "Beni, haritai âlemden kal- dırıp âlemi fenaya yollıya- caklar!,, diyen ihtiyar,, Maznunu göslererğk: “ Sanki o |Japon, ben Çinmişim gibi bu -adam bana düşmandır diyor ! ,, Hai e ar l G eee ve sade isan kallanan- Tara raştlanırsa bazan da aksine, o kadar çok Arabca terkibli kelimeler- le uzun uzun anlatmak * r isteyen müş- teki, şahid veya davacılara Ic&aduâi edilrsektedir. Nitekim Şu aşağıya Baklettiğimiz dava bu ikinci tipe bi Misaldir. K, Evvelkt gün, Sadık ( li di h isminde bir ih- ;:sınn İzmir İkinci Sulh Ceza mah- emesinde açtığı bir hakaret ve teh- did devası görülmektedir. ,:ğ"?" Müşteki davasını, Hâkim bı,ıl.y::?e Sycen şöyle anltmıya — Bendeniz, bilâdı harre, bari R " ide 'WW .ı.,ı.ç.mş ve bu saçları eza ve gör a rdüğüm binbir çeşit Tanüyörüm Y tunda ağartmış ba - Hâkim Naci Erel: — Baba.. edebiyatın lüzumu İ nasıl tehdid etti. Onu _,,hî""“ g dolaşıp oraya geleceğim, mek isterim ki, hayatımda bir Gözler, kalbe inen yolların kapı- sıdır, derler. Ne doğru $öz İlhan. Güzl_k ve dudaklar.. - gözler, sevgi başlarken, dudaklar sevgi devam e- essillerimiz değil derken Biziln müm mll: gözlerimizin hazırladığı muka- veleyi, düdaklarımız — imzalamı Mu ?.. M Biliyorum, sabırsızlanıyor; N 81 yor; bıirak Şu lâfları da bir an evvel sonunu an- lat diyorsun İ Meraklanma, sıra İle hepsini anla- “Ö"l,] BARi T Terfle Bönt Bini şılaştı: tlerken kapıya kadar göz- takib etti. Vağonun kapı- ket gözlerimiz tekrar kar- Hafifce tebessüm ettim, Ha: 'an bu macera da loç bakışlı garib adam, bütün iı_l—ıııııı'ı.n— *0 mi İlhan?.. Ben şimdiye Lk:mma. bir karincanin canma kıymış — İşi uzatma !.. — Wzatmıyorum, vaziyeti anlat - mak istiyorum. Bu adam beni harital âlemsden silecekmiş... Sanki bu Japoa ben de Çinmişim gibi bana ezeli ve lebedi düşmandır. Beni dünya hari- tasından kaldıracakmış !.. — Demek bu adam topile, tüfeği- le, tayyaresile, donanmasile sana ilâ- | mbharb etmiş öyle mi?. — Her tarafta öyle söylüyormuş!. — Amıma daha bir şey yok.. — Yok.., Ya oluverirse !.. — O kadar evhama kapılma !.. Hâkim bu defa da suçkuya soruyor: — Müştekiyt dünya haritasından n kaldıracaktın 9. — Yak canım. Benim böyle şeyle- re akbım ermez. Ben dünya haritası ile değil, sekiznüfustan ibaret çoluk Şumun nafakasını temin edecek aritayla uğrazıyorum. Bu adam mutlaka aklını bozmuş olacak.. Bu ağır ittihamı birlürlü bazmie- |Semiyen müşteki cevab vesiyor : 'e fakat beni haritai âlemden kal - ometr olarak çalıştım. Dolayısile bu kabil işlere de vukufum vardır. Ma- denlerden ayrıldıktan sonra 5 sene Ümilli bir bankamızda istihbarat şef- | liği yaptım. Ve bankanın kapanma- sından sonra — mecburen — ayrildım. |Bonservislerim vardır. Lisenin ede- biyat şubesinden iyi derecede mezun olduğum için edebiyatta da ihtısa- sım fazladır. Ve muhtelif müsabaka- larda kazanmış hikâyelerim, yuzıla- rım mevcuddur. Her hangi bir tica- rethanenin muhaberatını ve defter tutma işlerini müstakillen ifa edebi- lizim. MRiteaddid kefiller gösterebi- lirifn, Taşraya ve her hangi uzak bir köye bile giderim, İstediğim ücret, mesaimi gösterebilmek için bana gi- da ve tabil ve zarur! ihtiyaclarımı temine kifayet edecek kadar azdır. Arza edenlerin (Son Telgraf iş ve |halk sütunu vasıtasile-«Kâtib ve ban- katı» rümuzuna) mektubla müraca- at etmelerini rica ederim 100 — Kimsesiz bir genç kizım. Ortamekteb derecesinde — tahsilim Jyardır. Daktilo kullanmasını da bi- lirim. Az bir ücrete razıyım Fğer İarzu edildiği takdirde kefiller gös £ |terebilirim. Adresim : (Son Tolgraf gazetesi iş ve halk sütunu vasıtasile Bayan Mübeccel( diyerek müracaat tmelerini rica ederim 101 — Lise tahsili olan bir gencim. Evvölce Ankara'da Maliye Tahsil |Müfettişliğinde bulundum. Kanaat - |kâr bir ücretle taşrada veya İstan- İbulda her hangi bir iş olursa — olsun İkabule hazırım. Tecrübe devresi için hiç bir ücret taleb etmem. Adresim liçin (Son Telgraf) gazetesi (Kâtib) Tümüzüne mü | 102 — Hasta bakıcılık mektebin- nezunum. Doktor yanında veya hastahanelerde çalışmak arzu edi- yorum. Arzua edenlerin (Hasta bakı- €ı) rümüzüne müracaat etmelerini rica ederim, le bi Etibba Odası kütüpha- nesi için yeni pavyon yapılıyor £. Etibba Odası kütüphanesinin fev- |hanenin tevsil ile bahçeye bir pav- yan yaplırılması kararlaştırılmıştır. Kütüphanenin büyük bir ihtityacı karşıladığı gibi genç doktarlarımız için tedkik ve tetebbü ihtiyacına ce- vab verdiği gibi bu gençleri kıraat- hane ve kahvehanelere devamdan menetmektedir. Bu kütüphanenin tevsii İşı, bu se- 'nenin bütçesinden yapılacaktır. dırmakla bu adamın eline ne geçe - cektir?.. y Nericede, Hâkim Naci Ecel, işi da- ha ziyade uzattırmamış ve kestirim olarak şahidlerin öelblerine karar ve: |” Tehülhamd, şuurum yerindedir. |rerek muhakemeyi başka bir güne 'sonra yine kaçtığı yere dönen mah- talik etmiştir, kalâde rağbet görmesi üzerine kütüp- | çok artmaktadır. Umumiyetle haval kazanç; haddi azamiyi bulmaktadır. bilhassa Eminönü, Sirkeci ve Fatih kın bir reçete yaptırması icabetliği — İstanbulda daha ucuz yaptırı yıp merkezi muhitteki eczahanelere güçlükle maişetlerini temin ettikleri lunmuşlardır. nın, bütün eczacılardan bir seviyede en az kazancı olan eczahânelerden zahanelerden senede 6 lira, en çok 12 Tira aldat alınmasını talcb etmişlerdir. Diğer taraftan sıhhiye müfettişleri tarafından vakit vakit, Bezaha- nelerin kantrol ve teftişine devam edilmektedir. Bu teftişlerin, bilhassa eczahaneler arasındaki fiat farkını | sunda da büyük yardımı almaktadır. Hapishaneden Firar Ederken/.. 1 aylık mahkümiyete ta- hammül edemiyen Receb Eşiyokun macerası!. Birkaç gece evvel Seferihisar ha- | pisbanesinde bir firar hâdisesi cere- iyan etmiştir, Yol vergisini ödeyemediği için, İbakkında tevkif müzekkeresi kesil- İmiş ve bu münasebetle 1 ay hapse hmahküm edilmiş olan Seferihisarın 'Camilkebir mahallesinden Talib oğ- ha Receb Eşiyoak isminde bir köylü, İher halde bu 1 ayı bile hapishancde geçirmiye taharmmül edememiş ola- İcak ki, kendi kendine pizlice firara İkarar vermiştir. | Gece vekti; herkebin uyuduğu bir kalkan Receb, hapishane odasının ta- 'anındaki dama çıkılan deliğe yak- aşmış ve bu deliğin kapağını yuka- İrıya iterek kolayca dama çıkmıştır. |Ve biraz sonra da, buradan kendisi- İni sokağa bırakıp yere atlamıştır. Receb; gecenin sükünetini ihlâl [ıduı fırtınanın ve etrafta biribirine ıyen düşmesinden mütevellid gü - (rültünün işitilmiyeceğini zannetmiş ve hemen düştüğü yerden kalkarak kaşmıya başlamıştır. & l Lâkin Recebin bu zannı yanlış çık- mış ve Çok uyanık olan devriyeleri, birisinin damdan yere atladığını hissetmişler ve hemen ar- “l'.ıııı:lıı yetişerek Recebi kıskıvrak yaklamışlardır. Böylece, çok kısa bir serbestiden küm; şimdi ve aymıca, hapishaneden Şehrimizdeki eczahanelerin kazançları, bilhassa kış mevsiminde daha Yapılan bir tedkike göre, şehrimizde en çok İş yapan - eczahaneler, Bunun da başlıca sebebi, muhtelif seratlerde oturan ve hastası olan hal- Düşüncesile reçetelerini kendi semtlerindeki eczahanelerde yaplırma- Bü hal, şehrimizin kenar semtlerinde ve köşe yerlerindeki eczahane sa- hiblerinin kazançları diğerlerine nazaran çok az olduğundan bunlar; çok Kenar semtlerde ve uzak yerlerdeki eczahane sahiblerinden 15 inin imzasile üçüncü mımtaka Etibba Odasına verilen bir takrirle oda aidatı- doğru olamıyacağını bildirmişler ve binsenaleyh eczacıların da, doktor- ların tayininde olduğu gibi kazançları itibarile üç sınıfa taksim edilerek, xırada yavaş yavaş. yattığı yerden | ların bozuk gittiği bugünlerde ise bu taraflarile Taksimde bulunmaktadır. zamah: yrımi.. getirmes ve buralarda yaptırmasıdır. ni iddia ederek bir müracaatte bu- ve bir nisbette alınmasının kat'iyyen senede (3), biraz fazla kazanan ec kazançlı eczahanelerden de senede tamamile ortadan kaldırmak husu- Otobüs Rekabeti ve Tramvayşirketi Şişhana faclasının kah- ramanı 180 numaralı ara- ba yine sefere çıkarıldı! Bundan 2 sene evvel meş'um bir kış gecesi, Şişhane yokuşunda bir tramvay kazası olmuş ve 180 numa- ralı ikinci mevki bir tramvay araba- sı; frenleri tutmaması yüzünden yo- kuştan yıldırım gibi bir hızla kay rak yoldan çıkmış ve altına aldığı bir kaç bedbaht canının katili olduktan sonra karşısına gelen bir evin İçinde durabilmi; | Bu müessif kazaya sebebiyet veren 180 numaralı ikinci mevki araba ye- niden famir edilmiş ve Beyazıd-Kür- tuluş hattında çalışmıya başlamış- tr. Otobüs rekabeti karşısında; Tram- vay Şirketinin, bütün arabalarını se- fere çıkarmak — suretile otobüslere ııııiışıeı-i bırakmamak arzusunda ol- |duğu ve bugünlerde bu arzusunu tat- İbik ettiği, bu 180 numaralı arabanın tekrar sefere başlatılmasile görül - moktedir. Hatlardaki arabaları sık- laştırmak ve çoğaltmak — için bütün kabil tamir arabalar, tamir edilerek yeniden sefere — çıkarılmaktadırlar. —— —— -— ——— — firar suçundan dolayı verilecektir. Bu suretle 1 aylık bir mahkümiyeti bile zor bulan Receb, hapishaneden lonlara teveccüh edeceğini vehmede- zek hikâyelerimizin gayri ahlâki ol- 'masında bir mahzur görmemekteyiz. Gazetelerde okuduğunuz hikâyelere dikkat ederseniz çoğunun birer hi- yenet hikâyesi olduğunu görürsünüs Bunların çoğunun mevzuları ya ka- tısını aldatan bir adam, veya kocu- gına hiyanet eden münasebetsiz bir kadının macerasıdır. Kariin gayri ahlâki hikâye istedi- ği vehmi bize nereden geliyor? Eğer bunu, gazete satışının ancak bu sü- 'yetle temin edilebileceği zannile Ya- pıyorsak yine hata ediyoruz demek- tir. Zira ciddt yazılar istiyen karileri- imizden aldığımız tümen tümen mek- tubların şikâyetleri meydandadır. Ben, böyle düşünüyorum. Bilmem hikâye yazan arkadaşlarımız nasıl d şünürler? Beriki de san'atte ahlâk aramanın bir münasebetsizlik ola - cağımı ileri sürerler. Bana kalırsa, bugüne kadar yazı- lan <hiyanet» hikâyeleri kadar biraz da <sadakat» hikâyeleri yazılsa fera olmaz, derim. Zira çocuklarımızı ti- pemadaki öpücükleri görmekten me- netmek istediğimiz sıralarda - böyle her evin mahremiyetine kadar gire mesi zaruri olan gazetelerimizdeki hikâyelerin biraz daha ahlâki olma- sına dikkat etmemiz lâzwngeldiği ka- naatindeyim. Halk Filozotu “istiklâl Lisesi Mezunları Dün Halkevinde senelik kongrrelerini yaptılar!, İstiklâl Lisesi Mezunları Cemiyeti 'senelik köngresini dün Eminönü Halkevinde yapmıştır. On beş gün evvel ekseriyet olmadığı için İnika- dına imkân olmıyan köngre, dün aza- — nin ekseriyeti hazır bulunduğundan —— cemiyet reisi Ali Öktem tarafından açılmış ve köngre reisliğine Alf, kü- tibliklere Halis ve Refık seçildikten sonra bir senelik faaliyet raporu o- kunmuştur. Müttefikan kabul edilen rapordan sonra bir takım dileklerde bulunulmuş, yenl idare heyetinin ça- lışma programının ana hatları heye- ti umumiye tarafından çizilmiştir. Neticede intihaba geçilmiş, Ali Ök- - tem başkanlığa, muharrir orkadaşı: mız Nusret Safa Coşkun genel sek- reterliğe, eczacı Fikri Üster vezne- darlığa, Şehir Tiyatrosu mecmuası İÇevirgeni Mümtaz Zeki Taşkın, Se- | miba Eğriboz, Fethi Baycın, Refik Ulusoy, Kadıköy Tahakkuk Şetliği |memurlarından Şevket: Coşkan, Se- min Kutbay, Vasfi Koton idare he- yeti azalıklarına, Mehmed Bava, Yusuf Ziya Ural, kaçmanın cezasını, her halde 1 ay- lLk makkümiyetinden çok fazla ola- 'cak olan yeni mahkümiyetile ödemiş olacaktır. ELİ GÖNLÜM YAZAN NUSR kadar böyle tesiri altında kaldığım bir insan hatırlamıyorum. Kocamla ilk defa sevişmiye başladığımız 24- man bile o benim üzerimde bu kadar kuvvetli tesir yapmiş değitdi. Almına düşen saçları, ışıkları sön- müş gözlerile, dalgm hali ve 1 4 bırakmış tavırlarile bu adam ne kâ- dar çabucak gönlüme hâkim olmuş> tüt İlk defa bende başlayan hissin sev- giden çok tecessils olduğunu söyle- yebilirim. Bu tecessüsü payandala- yan, vermiş olduğum, uzun uzun ve sana izah ettiğim karar n Bu genç adam, sebebini kendi ken- dime de izaha muktedir olamadığım bir öz bırakmıştı üzerimde... Maceraya, değişik zevklere atıl - mıya karar vermiş bir kadın her hal- de çapkın ve uçarı erkeklerle işe baş. Tar. “Tesiri altında' kaldığım adam” hiç te böyle bir yapıda değildi. Ağır beşli, belki de pısirik diyebileceği- miz kalâğoriye gizecek tiplerdendi. Fakat duruşunda, — hareketlerinde, bakışlarında insanı yakalayıp zorla kendine çeken başka hir cazibe var- dı. Bu saydıklarım belki bir kadını çekmiye kâfi değildir. Bilhassa bu kadın da yeni maceralara atılmıya istekli olursa... 'Tuhafi şü ki, trende sâdece verdi- ğim kararın küçük çapta bir tecrü- besini yapmak için harekete ğim bu küçük ve masum mı bir tas suya damlamış kan gibi bü- tün benliğimi istilâ etli. Her yerde E- H .SAFAZ CO ŞKUN EDEBİ ROMAN:10 misalsin.. Samiden niçin uzaklaştın, © kadar çılgınca sevdiğin halde?, onun kanepeye yaslanmış, başını ade;; Birkaç cümle anlatmıya, çalışıyor-. kaya itmiş dalgin bakışlı - hayalini görüyordum. y Hiç bir erkek hiç bir psikolog kâ- din ruhunu tahlil edömemiştir, der- ler şimdiye kadar... Balki doğrudur bu İlhan.. biz ka- dınlar, hakikaten garib mahlüklarız. Çok z&man neyi ve niçin sevdiğimizi beğendiğimizi, tesiri altında kaldığı- mazi kendi kendimize izah edemiyo- ruz. Binsenoleyh gel de beraber kadın ruhuwun hir muamma olduğunu iİti- vaf edelim! ” Jğn _- u..w..—.(_;. ndayım ça $ün amma, saydıkların hiç te makul değil. romantık bir genç kız rubunu tezahürleri bunlar.. « Bana gelince : Bu adama başka bir yerde tesadüf edeydim belki üzerinde gözlerimle bir saniye bile durmıya lüzüm gör- mezdim. Sonra bu meçhul yol arka- daşım benim kocamı aldatmıya ka- rar verdiğim zaman, hayalimde can- Tandırdığım ideal âşık tipi miydi?.. Hayır, bin kere, yüz bin kere l? Halis Tunca da mürakabe heyetine seçilmişlerdir. Yeni idare hevetine muvaffakiyetler temenni edilerek * kongreye son verilmiştir. ş — O halde, İşte bütün mesele buna | bir cevab bulmakta... Diğer erkeklerden ayrılan müs - tesma bir güzelliği yok. Fakat öyle bir haşkalık var ki nasıl ve ne gibi. olduğunu kendime de izah edeme » ) dığin. için sana da yazamıyacağım.. İnsan gayriihtiyari onun ıuıoıl'ı-_ - rine girmek. kapalı bir kitabâ benzi- yen ruhunu ökumak, yakından tanı- — mak istiyor. Bu isteği, pârıltısız, loş fakat manaları okunamıyan — deriğ gözlerile Kendi empose ediyor zaten. Kita keseyimi Tüsirt attimdi kal-” dım. Bu adanila bir macera yaşamak yarzastt 'kârarlarımla - elele vererek beni nna sürüklemiye başladı. Bütün gece uyumadığımı, gözü » mün önünden de o iki ışıksız projok- töre benzeyen gözün gitmediğini. göylersem hayret etme.. Kendi kendimi - tartıyor, kızım Semra diyorum, bu adamın neresini beğendin, seni neresi bu kadar dü - şünmiye sevkediyor. Yine ken- dime vevab veriyorum : Hiçi. * lm r) gp

Bu sayıdan diğer sayfalar: