8 Mayıs 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

8 Mayıs 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAA S8 SAi SEŞE N D AN OB YAT LA D U e S £ ** Türk Yürek K Te 'AVvrul Yar çocuklar? Bözlerini di tekrar ayı dürgun — dürü, 2 yorsunuz! M hüz gülmüyor! Göni bir korkunun saklamağa u; çıkarmadan Onun: a ıî._:duın ağzından da bir 'Ohdan sonra daha kuv N gattıkla sözlerine kuvvet İstiy özlerine kuvve ğ:"hı?üu' hl"*nıı" #ükütu karşısında | graşı- kları - Etzindirmek ve sus - |f Vermiş oldular! kadar korki Bea,” korku nedir bil Kytay St evlâtlarından — olan x::& yavruları bir tür- N kaptanlarına söylü.| k'lltın.ın yağız yüzünde belirdi. Bir mese-| için Oonu izahla işe| nasil anlamamaz-. hırsından köpürürse de de — böyle ntn ilk alâmetleri Ve nafiz gözlerindi şimşekleri uçu- N Y Çok seven, onunla Gdeğil sade Marmara- Zaman Akdenizin * ve yıldızlı yaz ün DA düygu ve ayni his- &, Mürettebat hep birden Ng% Gözüne baktılar, T isüyün üs -| Mağrur bir baş tutu- tken cevap ver- » Nc*-kı.,m bir derdi var Bey- Kaptan Halbruck'un sesini duyan. Tahtelbahirden çekiniyorlar! — Ne dedin? Tahtelbahirden korkuyorlar Beybaba!... Bu kısa myuhavereyi yine yağız kaptanın şu sözleri takip etti. — Hal. Hakkınız var çocuklar!| İnsanlar bilmedikleri, anlıyama -| dıkları ve tanımadıkları — şeylerden çekinirler... Bu doğrü; Eh, siz de tahtelbahiri - bilmediğiniz, sade dehşetli hikâyelerini dinledi- ğiniz için şimdilik bu kornuzda hak hsınız! Amma durun anlatayım: Bundan sonra kaptan uzun uzun anlatmış; tahtelbahirin peri ma- sallarındaki deniz kızları gibi iste- diği gemiyi bir anda mahvetmek| küdret ve kuvvetinde olmadığını,| İonun periskop denilen ve gözü sa- yılan noktasına vurulan bir kur böyle bir tekne Üzerinde eli ayağı fatar 10-20 aslan Türk denizcisinin ondan korkmaları değil, onun bu y iHlerden korkması lâzım geldiği. ni ilâve ettikten sonra Şşu emitle birlikte bir de şu yasağı tenbihle - mişti. — Bundan sonra gemide tahtelba- hir hikâyesi anlatmıyacak; — bu, bir, kimse her gördüğü şeyi tahtel-, Yazan : Rahmi Yağız Vesika, resim, malümat ve not verenler; Eski Osmanlı donanması erkâ-| mından mitalay Remzi, Şükrü, komodor başkâtibi İhsan, batan gemi kaptanları, eski armatörler. Ve bugüne kadar gizli kalan vesikalar güverte vardiyası şeVint Hill dalga geçiyordu ak“t; denizi döven bir uskur sesi düş- | :_“"l gemicisini çılgına döndürdü : bizi birer aslan olan bu evlâtlarının neş'e - '| ferahlığından — doğan eri çınlatıyor. doğma, ayni larındansınız! — Niçin AKIL (& üncü sahifeden devam) söyledi. Nikâh da o gün olmadı, kaldı. Bana yazdığı mektupta şöyle| |diyordu: lim... Sizi eş olarak al, | | stiyorum. Bunu kabul ederek beni mes'ud edersiniz değil mi?.» akat bu mektup bir ticarethane| kâğıdı Üzerine yazılmıştı. Bu kâğı- dın alt tarafında şöyle bir cümle ba- silmıştır: «Bu mektuptaki herhangi bir teklif hiçbir suretle bir taahhüt ifade etmez. Muharrir evvelce evli idi, Fakat karısı ölmüştü. Ondan sonra ikinci defa evlenmişti. Genç ada her iki tarafın da mu feshedildiğini söylemiş ve bunun i- çin haklı sebepler olduğunu iddia etmiş ve demiştir ki: 835 sonbaharındanberi birlik- to yaşamdıta basladık. Herkes de ar- nişanın mfakati ile İderkeri gördüm mü, görmedim mi?) tık bi £ Fakat söylesin e) D4 a bir| adamla bir otomobilde gezmeğe gi-| Valt Dizney (5 inci sahilfeden devam) Yalnız kadınlardan — mürekkep| hususi bir atelyeye verilir. Sonra birleşme atelyesine geçer. Renk renk - boyanır. Ve resimler, foto - grafları alunmıya hazır - bulunür. ve büyük bir dikkatle fa. tografları alınır. Dokuz dakika de. vam eden bir filira için 15,000 kro- kinin fotografını çekmok lâzım gel- diği & arfolunan eme - iin büyül , Fotoğraflar alındıktan sonra fi. | imler, dekopaj atelyesine (senar - yoya göre sahneleri tertib eden da-| ire) daha sonra tetkik - atelyesine Bider, lâzimgelen tadilât yapılır. Buradan rilir, Ayrı ayrı kaydı #lerf tesbit ve işavet seslendirilir. edilir. Va İşte eanlı zannettiğiniz ba küçük tkârlar bu küçük atelyelerde! doğar. | Kadın bünu İtiraf etmiş, fakât o Tadamın kendisi gibi san'a! duğunu, eskidenberi ahbabı oldukları için bundan başka bir mana çıkmıyacağını söylemiş - tir. Muharrir ayukat tutma: di avukatlığını kendi mıştır. O Mmektupta şöyle yazmış - tır: «Kızınızı vereceğiniz adamı dört| yaşadım, önün için çalıştım. Her| şeyimi ona feda ettim. Artık evle - ineceğiz. Râğıtlarımız da askıdadır. | Bugünlerde ifim var diye bunu te-| hir etti. Fakat evlenmek kararımız |değişmemiştir, Kendisile görüştüm. Bu mektubu sizo yazdı beri vardır. Ona düştüğü hatanın fenalığını anlattım. Dinlemedi. Si-| zin kızınızı sevdiğini söylüyor. Bu. mürettebat uyku sersemi — makine başına koşuştular... — İyi ya; söyle o derdi bana! mat... Gaziler, Çanakkalede bizi| ür oL.| n imün | Cet birbirlerinin || Onun | şey yalunda ve her hal tabif bir çer- şunla kolaycacık batırılabileceğini, ——— —ç v Ti ; F H iHi Fi Saticisi Fark halı Getetle yi £ & i;; Ş ei LE e hali var: PP n devam T ercüme eden: Hatire Hatib ze hiçbir şey ifade dedi. ğ | Parça hatıratınızı|münü mü bulacağız?. B"'_"* Şapkasını geriye atmıştı. Gözleri-| Captal Mesinin o-|ni kapamıştı, Bir müddet düşünceli 'P yehirde dolaştır. kaldı. Hafifçe gülümsüyordu. Belli| tal Mesin esra-|idi, yine bir hayale dalmıştı. Birden katledilmiştir.Bir|bu hayali başından uzaklaştırdı. Captal Mesin'in Ciddi bir sesle doktora: " Şimdi de bu. Uları deposunun i- dam neden ölmüştür?Anladınız mı? laşıyoruz. Pa.| Doktor cevap verirken mütered- €inayetlerin için- , beni aldatmı. hali M""hınıenı Beringe ği bulti. Doktor: Ö, £ Bayretle susuyor ve) Kü — Acaba hiç ümit etmediğimiz bir yerde aradığımız esrarın düğü- — Ey doktor, diye sordu. Bu a dit görünüyordu. Onun bu hali mu-) avininin nazarı dikkatini celbetmiş- — Garip çok garip diyordu. Gö. bekliyorlar... Herkes işinin - başına - giderken, Bandırmanın ufacık uskuru, mavi Marmaranın parlak sularında — bir yosma elinin nazlı okşayışı gibi ge- ziniyor, küçük gemi, ambarlarında. ki topçu neferlerinin okudukları ya- tik memleket şarkıları arasında he- define hızla ilerliyordu. Silivri önlerine gelinciye kudar sükünetle işe devam edilmiş; her - çeve içinde cereyan etmişti. Kaptan köprüsünde duren Osman kaptama, bu sırada yanında bulunan vardiyası uzakta, silivri hizaların -| da suyun üstünde duran gök renkli boz bir gölgeyi işaret etmiş ve ses- lenmişti; — Uzaktaki noktaya baksana beybabal.. (Devami var) Ev kadınları: .. 'Türkiye, gekeri ea ucuz yiyen Mmemleketlerden bir' oldu. 'Türkiye ayni zamanda çeşitli ye- miş memleketidir. Şeker ve yemişin. izdivacından reşel ve şurup doğar.| 'Taze yemiş mevsimini kaçırma - yınız. Ulusal Ekonomi ve| Artırma Kurumu, olacak hiçbir işaret yok. Bu ada mın intihar etmeyip de bir cinaye. te kurban gittiğine emin misiniz? Hayret etmek sırası şimdi polis müfettişine gelmişti: —A... Evet dedi. Hakikaten bu sabah bize gelen ihbar bir cinayet- ten değil, bir intihardan bahsedi - yordu. Fakat bütün zavahir bunun aksini düşünmeğe bizi mecbur edi- yar. — Vücude siz de bakınız. En ufak bir yara, bir bere bulamazsınız. Böyle birşey olsaydı pek güzel gö rebilirdiniz. Müfettiş doktorun yanında yere diz çökmüştü. Onun gösterdiği yer-) lere bakıyordu. Şimdi cesedi soymuşlardı. parkenin üzerinde yatıyordu Dok- töe; — Doktor çok şayanı dikkat di - |Hayatı benim anladığım gibi bile- nun da sebebi kızınız, onun ilk ölen karısına benziyormuş. Bunu anlı- yorum. Fakaf gizin kızınız onu sev- miyor. Bu, mümkün müdür, Sizin kazınız ondan yaşça çok kü- çük, âdeta bir çocuktur. Muharririn kızınıza verecek birşeyi de yoktur. Yalnız bir evi var ki o de benimdir, Kızınız bu &€ gelir de nasıl yaşar? Orada hep benim hatıralarım var- dır. Kızinizin elbette izzeti nefsi vardır değil mi? Bütün bunları ya. zıyorum ki herşeyi olduğu gibi bile-| siniz. Sizin kızınız çok küçüktür. mez.> İşte kadın tarafından yazılan bu| mektup böyledir. Muhakemenin alt tarafı yarınki «Son Telgraf» dadır. Kabadayı Haraççı (8 inel sahifemizden devam) Haraççılar, çıkmışlar gitmişler. Fa- kat intikam almıya karar vermiş . er. Bir gece üç Amerikalı kadın bulmuşlar, Smokinleri — giymişler. M... in barına gitmişler. Kapıcı ken- vi nasıl icad ml soruyorlar. Buna cevi nek zannolunduğu kadar kolay değildir. doğm mıştır. kırk doölar vardı. tecrübe etmek, bun. tirmek fikrine düş- laş beraber olduk. T sermaye koyduk. İlk fil- «Harif'alar yük bir muveffaki- ları tekâmül tüm. Birkaç diyarında senedenberi #eviyorum. Onun için YEt kazanamadık. Fakat ban, muan- mamile değişürir. nit ve azimkâr bir adamıtm. Çalış - maktan, uğraşmaktan usanmam. Re simleri değiştirdim. Birçoklarını ye- ni baştan yaptım. Nnhayet koca ku- laklı, uzun burunlu, küçük boylu, bacakları zayıf, ayakları İri bir mahlük yarattım. Buna ilk evvel Mortimer ismini verdim. Bu isim, karımın hoşuna gitmedi. Düşün -| dün ve; Mikey olsun, dedik. «Mikey büyüdü. Birçok kardeş -| leri oldu. Sonra bütün dünyanın sevdiği ve alkışladığı eşhas doğdu. Mesaimden çok memnunum...» Dizney'in son çevirdiği filmin ismi: (Kartopu ve yedi cüce) dir. 2,520 metro boyunda olan bu fil. mi yapmak için iki sene uğraşmış- tır. Filim, 2500000 resim — yapıldı. Fakat ancak — 250,000 si kullanıldı. Boyaları için 300 muhtelif renk kul- lanılmıştır. Bu filim Amerikada ve Avrupada pek çok rağbet karanmış- tır. Yakında şehrimizde de göste - rilecektir. eee <SA | lerine müsaade vermiş. Metrdotel, bir masa göstermiş. Patron, haraç- | çıları görünce kaşlarını çatmış. He. men yanlarına gelmiş, Amerikalı |kadınlara buların vaziyetini anlat - |mak istemiş. Haraççılar, patronun sözünü kesmek İstemişler. Patron garsonlarla beraber üçünü de ya - kalarından tutunca kapı dışarı et- miş.... Son zamanlarda haraççılara e - hemmiyet veren kalmadı. Hususile Monmartr'de... Eskiden birçok ka. badayılar vardı. Bunlar, bütün bar- İları, meyhaneleri, umumt evleri ha. raca kesmişlerdi. Fakat kimi hapise girdi, kimi de yapılması vakte muhtaçtı. Doktor| ncediyordu. Bu ölünün zayıflığı nazarı dik - Kemikleri müthiş çıkmış, karnı altüst ediyordu. Çünkü otopsinin|nı silkerek : kabadayılıklarını canlarile ödediler, — Bu benim ihtisasım dahilinde| 'cesedi şimdi daha dikkatle muaye-|değil, dedi. x Müfettiş bir izah şekli bulmuştu.| — Belki onu buraya kapadılar. E- kati celbedecek bir vaziyette idi.|zivetle, açlıkla öldürdüler. — Hiç zannetmiyorum, — Yoksa Zira Mikey bu günde| |lardır. Cesed hemen hemen çırı! uplıkdm midesi iştü. Bu adamın|mücadele olur, vücudünde yapılan mmdmw:vmyük bir hastalık|işkencenin izleri görünürdü. Gör - çekmiş olduğu tahmin olunurdu.|müyor musunuz, yüzünün ne kadar Doktor garib bir gülüşle; sakin bir manası var, Sonra da ölü-| — Hakikaten çok şayanı dikkat/Hün ayakta ve kapıya dayanmış va-. bir şeydedi. Bu adam bence ne in-|Ziyette olmasını nasıl izah edersi- tihar etmiş nede katledilmiştir. Bu Diz?. veremden ölmüştür. Eğer onda bir| “Muavine döndü: ciğerin yarısı kalmışsa ben hayrot| — Siz onu o vaziyette buldunuz!| ederim. İdeğil mi? Müfettiş — Evet öyle bulduk, — Verem mi diye hayretle sor -| — Zehirlenmiş veya hasta bir a- dam bu şekilde ölmez. — Evet buna hiç şüphe yok. Bu| — Muhakkak. Fakat bu ne de- (çökük gözler bu maske bize bunu|mek. Şimdi bu küçük kâğıdın bir yordu. Bu işi meydana çıkarmak) irünürde hiçbir yara, ölüme sebep- için muhakkak otopsi yapmak icabi -Muavin: ediyor. Müfettiş habersizce bir hareketiye sordu. İyaptı. Bu onun bütün projelerini| Doktor sigarabını yaktı, omuzları-|de geldik. /daha evvelden anlatmalı idi, maksatla bize yollanılmış - olduğu, İmuhakkaktır. Bunu yazan adamlar — O halde onun burada işi ne di-|bizim buraya gelip bu işe burnu - muzu sokmamızı istediler. İşte biz 7 — SÖNTELGRA" — B Mayıs 1238 Kadın saçları hergün başka birrenk alıyor (5 inci sahilemizden devam) Oksijenli sular, koyu renkli şişe. Biştirmeden, açıklaştırmak veya ko-|lerde saklanır. Ağızlı sıkı ka - yulaştırın; pamalıdır. Koyü siyan saçları tari- 2 —Renklerini büsbütün değiş -|laştırmak için birkaç kere oksijenli' ürmek,. su sürmek lâzımdır. Bu da, iki suretle yı TABİİ BOYALAR saçla En birincisi kınadır. 2 yap - Jisti rağı tozu karıştırılarak lâpa balin. eğer daha açık olm de kullanılır. İyorsanız, tabil i tamamile de. Üiştirdikden sonra... | Saf kına; beyaz saçlara — zırmızı bir renk verir. Koyu renklileri de maun rengine çevirir, Renkleri koyulaştırmak için kı - naya çivid fidanı yaprağı tozu ka- rıştırılır. Kestane rengi için: Kınâi SAÇLARI BC MADAN EVVEL alıdır. Aksi halde ba. z Yıkarken çok vakit ister. Süy biraz Amonyak karıştı- |S0 Eram, çivid fidan tozu 100 gram: İzp kullanabilirsiniz. Şampuvanlar | - Koyu siyah bir renk için: Kma 'da saçların kirlerini, yağlatını alır.| / Eram, çivid fidanı tozu 110 gramz Çivid fidanı yaprağı tozu yerine ceviz yaprağı tozu da kullanılsa o. İlar. Saçların daha açık renkli olması istenilirse kına, hamur haline ge - tirilirken biraz oksijenli su koymas Daha iyisi, kaynamış yağmur su- yu ile uvarak temizleyiniz. Çaçlar; aşağıdaki sulardan birile ıslatılır. Kuruduktan sonra, isteni. İlen renk husüle - gelinceye kadar |yıkanır. Kestane renkli soçları sa. ,rılaştırmak için: hdır. Alman papatya - çiçeği 100 geam;| — Kina 100 gram, oksijenli su 100 |kaynamış yağmur suyu 1,000 gram.| ©a. Kestane rengi vermek için: KİMYEVİ BOYALAR | Ceviz yaprağı toru 20 gram, dö-| “Avrupadan gelen ve memleketis vülmüş meşe mazisi 90 gram, çay|MiZde yanılan birçok boyalar vars 3 gram, kaynamış su 500 gram, Ya-| Ttr: Bunların en iyileri (Parx) ter. rısı kalıncıya kadar kaynatınız. ve| #binde yapılarılardır. Bunlar, saç. filitre ediniz. ları pek çabuk boyar, ve uzun müd- “SAÇLAR NASIL BOYANIR? ... | Jet devam eder, A İlk evvel, saçların dibine, yani baş derisine ve göz kapaklarınızın üstüne vazelin sürünüz. Boyayı kul. |lanırken de ellerinize lâstik bir el Bu su ile saçlar, ya plâtin sarısı diven geçiriniz. yıkarkön derilerde ya da kırmızıya mail sarı bir renk|boya eserleri kalmamysına dikkat alir. ediniz. Amerikadaki Alman —(:;_su;ları (5 inci sahifeden devam) | serbest, istodiği kadar para sarfet « 1917 de Avrupa harbine karışmış -| mekte serbest bulunuyordu. Ame - rikaya gittiği zaman ük işi bu li - Fakat Alman casusları boş duru.|man işçileri arasma karışmak, ön- yordu gibi birşey hatıra gelmesin-|lardan İnesi) —eye, Fransaya, hulâ« Bundan evvel «Son Telğraf, ın İn- Sa Avrupu . Almanya ile harbet- giliz matbuatından alarak yazdığı mekte olan memleketlerine gidecek yazılarda fırsat düşerek söylendiği gemileri öğrenmek olmuştu. gibi Alman casuslar. ile İngiliz,| Çok gçmeden artalığı velveleye Fransız casusları arasında bir mu - veren korkunç haberler alınıyordu: kayese yapınca Almanların harbin | Amerikadan Avrupaya giden bir ilk senesinde nasıl şaşırdıkları gö - gemi yolda batmış, diğer bir gemi rülüyordu. Lâkin sonradan Alman-| kaybolmuş, başka bir geminin ne lar casus mektebi açınışlar, casus -| olduğu anlaşılamamış gibi!.. luğu da bir ilim ve fen haline koy- — Amerikada yüklenerek ÂAvrupa « muşlardır. Ancak casuslukta şah -| ya doğru yola çıkan bir takım bü - si kabiliyet ve meharetin nekadar yük gemilerde de yangın çıkıyor, büyük bir hissesi olduğunu unutma. | İçindeki kıymetli eşya yanıp mah. mak lâzım voluyordu. Bu vukuat birbirini ta- Amerikada görülecek iş az değil-|kib ettikçe Avrupada olsun, Ame - di. Amerika daha harbe girmemiş. |rikada olsun alâkadarları merak ve ti. Amerikada pek çok Alman ta -| heyecana düşürmekten geri kal — raftarı da vardı. Böyle zahirde mü-|muyordu. İnsanca zayiat da oluyor- said fakat hakikatte Mmüşkül bir|du. Fakat mal itibarile olan ziyanın zeminde çalışmak üzere Almanya.|acısı daha ziyade yüreklere“çökü . dan Amerikaya mahir, cesur bir|yordu. Nihayet tahkikata girişildi. casus gönderildi: Rintelen, Amerika limanlarından yüklenen Fakat Rintelen'in karşısında İn-|bu kabil gemilere bombalar kondu- gilizlerin de mahir casusları oyun ğu, bunların hesab edilerek yolda oynamağa bazırlanıyarlardı. İşte bu patladığı, gemilerde yangın Çıka - mücadele uzun olduğu kadar çok | Tıldığı anlaşıldı. Fakat kim yapıyor. heyecanlı — olmuştur. -Amerikada|du!.. Belli değil!.. İngiliz dllo'ııııııu ve Alman taraftarı bir çök da İrlandalı vardı. Bunlar büyük gemileri doldurup boşalt . RA YO makta, liman - B ONY BUGÜNKÜ PROCGRAM Akşam neşriyatı: 16,30 Taksim sitadından nakler lardı. Rintelen istediği — Hem de niçin bu şekilde bir/ Güneş - Beşiktaş futbol maçı (mil- kâğıt yolladılar -Herhalde meseleyi !! kümeden). 18,30 Plâkla dans mü bize doğrudan doğruya izal etme - Sikisi. 19,15 Konferans: — Profesör kerr'diliş değil miydi? Hem Selih Murat “(Radyo dersleri). 20 BÜ bir| Müzeyyen ve arkadaşları tarafın - görünüşe göre ne bir cinayet, me bir 42 Türk musikis' ve halk şarkıları. Jintihar var, Bizim buraya gelip böy / 20,45 Hava raporu. 20,48 Ömer Riza kullanılan ve en kolay| şey öksijendir. Saçların rengini ta. çalışmakta — Durkheim dedi. Sizin Blaisesu| >x 15 Ajans haberleri. 2230 Plâk- siz buraya çıkmasını istediği zaman |)a sololar, opera ve opere* parçaları, cansıkıntısı gösterdi değil mi? 2250 Son haberler ve ertesi günün — Hayır, Cansıkıntısı denmezseprogramı. 23 San. | Gözdeler bile herhalde pek de memnun olma- İdı. Ulak bir tereddüt — denilebilir. 'Bu da ancak bir kaç saniye sordu. İSonra gönül rizasile beni yukarıya çıkardı. Hattâ kapıyı hııılldlllı açtı. Saltanatı (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: