11 Mayıs 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

11 Mayıs 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Galatasaray Yerli Mallar v Sergisi Bu 1O0nuncu ve son ser- gide yeni ve mütenev- pavyonlar bulunacak | 9 yıldanberi her yaz muntazaman şehrimizde açılmakta olan «Yerli mallar sergisir nin bu yıl da tertib edilmesi için icab eden bazırlıklara şimdiden hararetle devam olunmak- tadır, Bu seneki sergi, 10 uncu sergi o- İlacaktır. Önümüzdeki yıldan iti - baren artık İstanbulda «Yerli mal. | lar sergisi» açılmıyacaktır. Bunun yerine Taksimde yeniden lesis edi. lecek olan «daimi sergi binası» nda her zaman için açık bulunmak üze. re mühteşem ve zengin bir «Yerli mallar sergisi» yapılacaktır. 10 uncu yerli mallar sergisi bu yıl gene ağustosta Galatasaray li - sesinde açılacaktır. Milli sanayi bir- liği idare heyeti her vakit ve sık sık toplanarak son serginin yeni ve mü- tenevvi çeşidli pavyonlarla çok mü- kemmel modern bir şekilde tertib olunması için tedbirler tesbit et - mektedir. Pek yakında — Galatasaray lise. si dahilinde sergi hazırlıklarına gi. rişilecektir. Bü sene, Sanayi birliği idare he- yeti yerli mallar Sergisinin 10 yıl > lık faaliyetini gösteren büyük bir broşür ile bir de pavyon vücude ge- tü Dhllw;—mwpu-hhıwmwulk cndde ve meydanlarının sulama işini tanzim için tetkikat yapıldığını yazıyorlar ve şu haberi veriyorlar: Hem arozöz olacak, hem de süprüntüleri temizliyecek hâr makine ısmarlanması düşünülüyormuş... Affedersiniz, oldu olacak, mademki böyle bir makine ısmarlanacak; bari bu makine burun şeklinde ısmarlansın! ıı—-ııııuı_uıı.mıç.u_._ Yaz SERDENGEÇTİ Dünkü gazetelerde İstanbul içinde olan vukuatı okudunuz mu? Pek hayret verecek haberler.. Tenezzül buyurulursa bir göz gezdirelim: Ortaköyde Danyal isminde bir çocuk baş bir arsada arkadaşı Bilâl | ile birlikte oynarken bostan kuyusuna düşmüş ve ölmüştür. Dün itfa- iye taralından çocuğun cesedi bostan kuyusundan çıkarılmıştır. Kasımpaşada oturan Marko'nun 10 yaşındaki oğlu Leon Mecidiye- köyü civarında oynamakla iken bir kuyuya düşmüş, boğulmak üzere iken kurtarılmıştır. Güllü isminde bir kadın kucağında 2 yaşında çocuğile evine dönmek | üzere Çarşambadan geçerken bir arsada üstü teneke kapalı 10 metro derinliğinde bir kuyuya düşmüştür. Vak'a polise haber verilmiş, kadın “ we çocuk boğulmak üzere iken kurtarılmıştır. Yeriköyünde oturan Despina Hürriyettepesinden geçerken ayağı ka- yarak düşmüş, kucağındaki .2 yaşındaki Zeki başından yaralan - amıştır. Kadıköyünde oturan 12 yaşında Hasan .sokakta .koşarken bir tramvay direğine çarpmış, başından yaralanmıştır. Şoför Fik (ot tarafından idare edilen motosiklet Mecidiyeköyünden :mıwmmmwıymmd.ym maştır. Kurtuluşta Mardiros'un bir buçuk yaşında kızı bir paslırma parça- sının üstünde bulunan fare zehrini yiyerek ı&lıi-dş Şişli hastanesi- ne kaldırılınıştır. Baylar! Soracaksınız ki: — Bu me yahu?,, İstanbulda da zelzele olduysa ona da iane toplı- yalım!. Bu ne? Her tarafta kuyular mı peyda oldu?. Şehirde yalnız ço- cuk mu yaralanıyor?. Bu ne hal?.. Şu cevabı arzederiz: — Hayır, M_İ_Ydhn#nımı&hmh_bd-—un- fında çocuk bahçeleri açılmış olatak!. Telâş buyurmayın: Jİstanbul çocukları eğleniyor!!. .. ** HAZIR MAKİNE ISMARLANIRKEN.. ei gee Gazoz ve Gazozcular her sabah - DERA "| İçin Yeni bazı şartlar konuyor Gazoz imalâthanelerinin (rteftişi sıklaştırılmış bulunmaktadır. Bele- idiye yeni yaptığı bir tamimle ga - z0z imalâthanelerinin tamamen za. bitai belediye nizamnamesine uy - gun mahallerde tesisine ve gazoz - ların sıhhat müdürlüğünün mura - kabesi altında ve sıhhi şartlars uy gun olarak yapılmasına itina etmek- tedir. Gazoz. şişelermin bilyalı >lanla - rının kullanılması esasen yasak e. dilmiş bulunmakta, şişelejn kap- * * YEMİŞ FİATLARINDA DA ARTTIRMA... Şu muhterem ulusal ekonomi ve arttırma kurumu hakikaten hoş sohbet bir kurum! Geçen sefer gazetelere verdiği reklâmlarda şekerle) yemişin izdivacından reçel ve şarup doğduğunu ilân ediyordu. Bu se- ferki ilânlar da yine çok veciz. Şu: — Teze yemiş mevsiminde reçel ve şurup hazırlamak için kollarınızı sıvayınız!.. Demek, nihayet yemişçilerle boğazboğaza gelineceğini takdir bu - yurdular!!.. ** NE BUYURULUYOR?.. Şikagoda olan garip davayı okudunuz mu? 29 yaşlarında genç bir kadın kocası aleyhine dava açmış. Davanın sebebi de şu: Kocası kendinden çok tavuk ve köpekleri seviyormuş!. Adamn bu hayvanlarla kendisinden daha ziyade alâkadar oluyor, ka- rasile yattığı yatak odasında piliçlecile beraber 4 kuluçka bulunduruyor, | Sülle kapatılarak satışa çıkarılma - köpekleri de yatağın altında geceliyor, yanından ayırmıyormuş!. ları icab etmektedir. Ne buyuruluyor? Acaba bu adamcağız karısını sevmiyor mu? Bilâ- | —pazı gazoz imalâthanelerinin kul. kiş!. Fakat anlaşılan şu: lanılmış tapa — - kapsüllerini tok - Karısı asri bir kadın. Binaennleyb adamcağız ancak köpekleri ya- rar istimal ettikleri hakkında mov- |Bu zalimden kurtulmanın .biricik Jezmetmek ve nihayet harekâta geç | | ARADA BİR Ceııre!slzllk L Okuyucularımızdan bir gonç ya- ziyor: *Tabiatimde bana çok zorluk ya- pan, ümidsizlik veren bir husu d yet var; açık söyliyeyim: Çok sıkıl- ganım?. birinin son sınıfındayım. Çalışkan ve, iyi bir talebe olarak tanılıyorum ve) İbir mevzu verildiği zaman onu a- çık ve mükemmel olarak tasvir &- debiliyorum. Fakat, arkadaşlarımın | karşısında şifahen tasvir mıııı lâ-| zım geldiği zaman bir şey... anlatayım, izahı gâyrikabil vet beni dilsiz yapıyor, zannediyo- | rum ki düşünmek kabiliyeti benden | uzaklaşıyor, ve acınacak — cevaplar veriyorum. — Mektepten — çıktıktan| sonra, yalnız kaldığım zaman mu- hakememi daha sağlam yürütüyo- | Jrum. «Bir iki arkadaşımla beraberken canlı, cazip sözler söyliyebildiğim | halde bir cemiyete girince o kadar| sıkılgan, o kadar korkak oluyorum ki bin zorlukla birkaç söz söylemek isterken vazgeçmek mecburiyetin - de kalıyorum. Beni tedavi için bir. çare biliyor musunuz?... Sıkılganlık, korkunun bir nevi dir. Hiçbir kimse ellerini, dimagını ve kalbini korkunun bu meş'am te- sirinden kurtaramayınca iyi bir iş göremez. Korku, &a büyük mâniler- den biri Bir mâni ki harici bir sebeple bir işin tatil edilmesi gibi, içimize gi- rer ve hareketlerimizi felce <uğra- Korku; zalimlerin en kuvvetli- si, en mantıksızı ve en müthişidir. çaresi, kendini müstakil addetmek ve hürriyetini kazanıncaya kadar enunla mücadele etmektir. Bu mü- cadele nasıl yapılır?. Üç şekilde: Evvelâ mücadelenin ruhunu anlamak, sanra mücadeleye mek.. Anlamak — demek, — marazın nerede oturduğunu .görmek, onu tahdit etmek dömektir Bu suretle| düşman iyice öğrenilerek arlık baş kalarını, vaka, ihsizliği, Alla- h ve şeylanı doğrudan doğ- ruya kendi körkâkliğimizi ,ithama mecbur oluruz. Korku his ve fikirlerini fena ve izi izmihlâle sürükliyen bir âmil telâkki etmeliyiz. Bundan sonra az- mimizi düşmana çevirelim, onu din liyelim, ondan kaçalım, onu içimiz-) den kevalım, Bunun için, lâzım ge- lirse, anudane mücadele edelim. -. Fakat, ona karşı daimi bir mü- cadeleye girişmiyecek . olduklan sonra düşmanı tanımak ve ona kar| şı azmimizi tevcih etmek fuydasız. nında olunca sadakati, tavuklar da yanında oldukça evlât muhabbetini İcud şayialara karşı belediyece ve. tamam görebiliyor!!. eC v B İrilen kararda bu kabil kapsül vul - lanan imalâthanelerin bir daha a- çılmamak üzere kapatılması ve sa- hiblerinin ağır para cezalarile ce - Projeksiyonlu İlân Kuleleri İstanbulun işlek caddelerinde ku.|konulacak kulübelerin üst kısım - Zalandırılmaları yoluna — gidilmiş Fulmam kararlaştırılari afiş ve ilün ları carodan oladak vö içeriden pro. |P0 Dulmaktadır. kulübelerinin hazirandan itibaren İeksiyon tertibatıni da haiz bulu - eden parçaların her köşelerine birer yerlerine konulmalarına başlan -| ması için belediyece bir proje ha- zırlanmaktadır. Bu projeye göreşehrin işlek cad- delerinden göze çarpacak noktalara | Bütün bu çektiği acılara, i; rendiği şeylere seve seve katlanır ve onu hâlâ sevebilirdi; eğer, o, i-| çindeki ince duygulu, bir “doku- nuşla inim inim inliyen fağfuru kır-| masaydı. Bu kadınlığı idi.. Ellerini öperek, önlerinde sscede eder gibi Öbür genç kızlardan onun ne ayırdı (1) vardı. Çirkin miydi? Bu-| dala mıydı? Salak mıydı?... Kayır..| Güzeldi; öbürlerinden daha güzel- dü.. Her duyduğunu, her gördüğü- nü hemen öğrenen ve benimsiyen ince varışlı bir zekâsı vardı. Amma bir besleme kızdı işte!... Kösk komşuları olan bir genç kı- zı beklettiği için yazmış olduğu ö- zür diliyen tezkeredeki sözlerin a- teşi birer yıldırım gibi gözlerini oy- muştu; ne yalvarış, ne yakarıştı ol. Kaç defalar sırası gelmişti de bir kete olsun, o öptüğü ağız, ona özür| dilemeğe tenezzül etmemişti.. Yüzü-| ne, gözlerinin içine © içten kaynı - yan bir istekle bakan gözler, bir| nacaktır. Şehrin bulvar tarzındaki cadde . lerinde ezcümle Fatik - Edirnekapı, Lâleli - Aksaray, Taksim - Harbiye bulvarlarında orta kısma tesadüf | gusile küçülmemişti... Seven, sevi-| len her ince kadın gibi sevdiği er-| kekten bunları görmeğe ve işitme- ğe ne kadar susamıştı... Ona da te- şekkür edilemez miydi? Her dan- settiği genç kızın ve kadının elini öperek teşekkür etmiyor muydu? Ona bir dans zevki kadar da mı zevk verememişti?!, Verdiklerinin hiç mi kiymeti yoktu? Bir saat beklettiği İkıza Allaha yalvarir gibi özür di- liyen o, onurlu (2) başının şamar- larla sarsıldığını görünce ortaya a- tılamadıysa bile üç dört sözle gön- lünü alamaz mıydı?. Bir besleme kızdan başka birşey değildi... Nasıl bir bardak su iste- |diyse, nasıl gömleğini yıkatıp ütü - lettiyse, gönlünü de öyle alıp kul- lanmış, sonra boş bir bardak, kirli bir çamaşır gibi eline vererek ters- yüzüne çevirmişti. Başını gömdüğü yastık gözyaşla- rından sırsıklam olmuştu. - Ellerile iyüzünü sildi, yine yanaklarından kere olsun karşışında teşekkür duy- (1) Ayart - fark, <. süzülen yaşlar tıpır tıpır yastığa (2) Onur - gurur, vakar. kulübe konulacak, geceleri ışıkla |renkli ilânların daha farapan bir şe- kilde halkın dil ması bu suretle temin edilmiş ola. caktır. kat nazarına çarp- düşüyordu. Yorganın kuru tarafına (den kayıp akıyorlardı. İçini tüke - ten bir hıçkırıkla yorgandan fırla- yıp doğrulurken kendi kendine:— Budala! Sus artık!... Ağlıyacağına öcünü düşün! - Diye hızlı hızlı söylendi -. Fakat içinden fışkıran bu gözyaşı kaynağı bir türlü tükenmiyordu; damlalar yanaklarının alevinde bu- gulanırken karşısındaki hayale el- lerini uzatarak katı katı söylendi: — Sana yalnız ellerimi değil, a- yaklarımı da öptüreceğim... Bana iyalnız yalvarmıyacaksın tapacak - İşopların hücumuna marunz bulun- EDEBİ Yazan : kurulandı, fakat yine tıpırtı durma- | dı. Yastık artık su ememiyecek ka- bu andları, hangi viran bahçeden|söylememeğe kacar verdiği şeyleri| Sokakta aralıkta bir hırıldıyarak dar şişmişti, düşen damlalar üzerin-/geldiği belli olmuyan, kısık, uzun, ı.< çatlasa söyletemiyeceğine emin- uzanan ses tam evin önünde bir sa- dır, Eğer korkumuz cemiyetlerden | ise cemiyetlere devam edelim, — E- | İğer kalabalıktan çekiniyorsak — bu korku zail oluncaya kadar kalaba- lık yrlere gidelim, Kuvvetle .karşılandıktan sonra| tesirini yarı yarıya <ayi etmiyecek biçbir ıztırap yoktur. .. Cesaretsizlik bir marardır. Ce- saretsizlik hisseden bir adam ken- dini tedavi etmelidir. .Çünkü hali tabilde değil demektir. Muzır mik- RBOMAN:6 jsin... Kendime seni taptıracağım!. Peymanın sayıklamıya — benziyen Jiç ezen bir horoz sesine karıştı; a-|di. ğaran günün soluk mavi ışığı beyaz| patiska perdelerin yırtıklarından o- |danın çıplak tahtalarına süzülü - İyardu. — Bu gece ne kadar sayıkladın| Peyman... Hiç durmadan yatağın-| Yoksa uyumadın mı? Peyman - çay bardağını ağzından | İçekerek cevap verdi: || — Hiç haberim yok... Ihlmıçım_ Uyumuşi «On yedi yaşmüayım. Liselerden| Nezihe Muhi Horyordo_ tütün okllom_lyocok_ Tütün eken bir kısım müs- tahsile bedava tohumlar dağıtılacak, Tütün rökoltesinin daha fazla |genişlemesine mahal verilmiyor mek Üzere tetkiklere geçtiğini ev - velce haber vermiştik. İnhisarlar umum müdürlüğü, her sene artan tütün rekoltesinin daha, fazla büyümesine mâni olmak mal sadile yaptığı bu tetk evvel tatbikat sahasına geçirmek |kararındadır. Çünkü geçen yıllardan kalmış o- lan stok tütünler bile hâlâ mevcut bulunmaktadır, Bu hal ise; müs - tahsilin aleyhindedir. TTütün ekim İstanbul ayakkabıcıları|/ " İzmir sergisine İştirak ediyor Ayakkabıcılar cemiyeti reisi Bay Abdullah Ariman cemiyetin mer - kezi burada olan kooperatifin İz - mirdeki şubesinin hesab işlerini teftiş etmek ve hem de İzmirde açı- lacak olan yerli mallar sergisinde bir paviyon kiralamak tasavvurun- da olan cemiyetin bu fikri otrafın- İda tetkikterde bulunmak üzere, dün İzmire gitmiştir. Orada müsald bir paviyon kiralanması temin olun - duğu takdirde İstanbul ayakkabı - cıları İzmir sergisine geniş bir nis- bette ve mütlenevvi tip ayakkabı - larla iştirak edeceklerdir. | duğu için hemen bir doktora gitme , lidir Cesüretsizlik nefse karşı fazla dır. Eğer bir adam, kendi kendine|, hizmet etmenin ifratına varırsa va- ziyeti pek alçak ve tehlikeli olur. Cesaretsizlik bilhassa , vakayiin #leyhimizde cereyan ettiği zaman- larda, yani en ziyade cesarete muh-| tac olduğumuz bir sırada hâsılt o- hur. İnsan, cesur olmuya muhtaç bu-| dummadığı, yani işleri yolunda git- tiği esnada cesareisir — bulunabilir. Çünkü o vakit cesarete ihliyacı yok tur. Ekseriya gayrimümkün, yahut hakkımız olmiyan şeylei cesaretimiz kırılır. istikbalde birer bükümdar olmayı fasmim edersek bu temenninin tanı bir muvaffakiyetsizlikle neticelene- ceği tabildir. Bir adam, mümkün ılduğıı kadar başkalarına takaddüm — elmeğe ça- Tışır ve bütün ihtirasatını buna has- rile diğerlerine iyilik ederse birçok acılardan kurtulur. Herhalde ka - zanmak istenilmediği takdirde mu- vaffakiyetsizliğin acısı daha az his- sedilir. Cesaretsizlik bir sebep yoklur, Buna rağmen bin sebep icat edili 4 nkat'iyyen makul| kırılır.| ddin kızarık gözkapaklarına bakarak bu sözlere pek inanmadı uamma, onun Meryemini kocası işine, oğlu da| mektebine gitmişlerdi... Şimdi ikisi karşı karşıya içtikleri çayı bitir - mişler, öteyi beriyi toplıyarak mut-| fağa inmeğe hazırlanıyorlardı Bu ıssız ve çorak mahalle, ilk gü- nün uyuşuk sessizliği içinde kıpır- yavrusu geçse, bu külüstür tahta evde duyulabilirdi. Meryem kapkacağı lepsiye yer - ıleşunrken Peymana: — Sen inme.. - dedi - yapılacak asıl| Tütün İnhisar idaresinin memle-|muntakaları yakında yeniden tah - R ..,., ketimizde tütün ekimini tahdit et-|dit olunacaktır. Bu suretle muayyen mıntakalar- dan hariç yerlerde tütün ziraatine kat'iyyen müsaade olunmıyacaktır.| Yalnız bu suretle işsiz kalacak c- lan tütün ekicil Jerini, bir anjraat mahsullerinin tohumları mee-|TASİM meydanı canen tevzi olunacaktır, Ayni zaman fazla tütün ekmenin | memleket iktisadiyatına çok zararlı| olduğu da tütün ekicilerine müna- sip vasıta ve suretlerle anlatılacak- | tır. | At neslini ıslah İçin tedbirler Ankara 10— Hükümet at neslini ıslah için 7 maddelik yeni ve mü-) Bize meydan " İstanbulun ciddiyetle tatbika | nuyor İgelişi, olan imar n“""_ İstanbul gibi ) izel bir başkâ şehri adamâa hiç de kolay bir iş Olm kes bilir. Zaman, her halde, (ğimız ölçülerden çok debi g yumyor Onun için, un,mm en ferah olan İstanbul bıd kıskııç gibi sıkmak! İğilizt, Bir noktaya dikkati £ yoruz: Bir milyona !'”' lan İstanbulda, bugüf meydam, diğeri erine başka cina zi- toplu merasim için var. ’. Biri, Bu iki büyük merasilfi ğ nımız, bugün dahi iki zından başka birşey G le yarın, iki taksi b den daha — geniş Bize, İstanbula genifi ©e halkı bir anda sim meydanı lızımdl' Acaba ilk tatbik kısmında bu duşunüln” 1Bir ıın'ıtkırl“ L bi Halk — sanhnesinin him bir kanun lâyihası hazırlamış| < atkarı Rıfki ve Meclise vermiştir. Bu lâyihaya göre 12 yaşını dol durmuş hayvanlar gençlerile değiş- vefat etmiştir. Sahney€ veren ve tulüatın ef İtahsilli - elemanlarındaf Rıfkının ölümü şöl tirilecektir. Sanaturyomlara girme için sıra bekleyenler Ankara 10— Senatoryomlarda te- davi için sıra bekliyenlerin derhal hastanelere kabul edilmesi Sıhhiye- ce alâkadarlara tamnmim edilmiştir. vetimiz, taliimiz, kabiliyetimiz kâfi leıuldlı Bir ıııınsııııdı dolışııı iki ço - cuktan biro, avdetinde dikenlikten geldiğini söyliyerek — gikâyet eder. Diğeri, lâtif güllerle farahlık duy - muştur. Bizi, gülleri okşamaktan meneden dikenlere ehemmiyet ver- memeliyiz. Hergün, şüphesiz hayatımızda bin lâtif hâdise vukur geliyor. Kahval-) tanız iyi idi. Sabahleyin hava ıç.ıı ve parlaktı. Yolunuz üzerinde bir- | çok böyle iyi şeylere tesadüf elti miz. | Buna rağmen, meselâ ufak bir a- lacağınızı tahsil edemediğiniz, ya - | hut öğle yemeğiniz biraz yandığı i- çin acılıklar duyuyorsunuz. Sıhha- tinizi muhafaza ediniz. Sinirleriniz kuvvetli, cümlek hazmiyeniz mun- tazam, göğsünüz geniş, kanınız kır- mazi ve mebzul ise fena fikirler ken- | den defolur. Fikrinize hâkim olunuz. Muhayyeleniz size değil, siz. ona hâkim olunuz. Hissiyatınız size tâbi olsun. Cesa- retsizliğe karşı cn iyi çare nefse hakimiyettir. Vekayüi derin düşününüz, Lâyık wııllıfıılı âkıbete mazhar olduğu - nuzu düşününüz. Müfekkirenin bü- tün şuabatına nefsinizi tevdi edi £ i BEDİ GÜNDÜZ temizlemiştim. Şimdi ocağa vurur, yukarı çıkarım. Sen istersen boş, duracağına kazağını bitir. Sokağın ıslak, iğri, tümsek taş- larında kaya kaya şaklıyan nal ta-i kırtılarına, kısık, hırıltılı, paslı bir| ses karışarak ağır ağır yaklaşıyordu. Meryem kulak kabartarak arkada- şına göz kırptı: — İşitiyor musun? Mazlüm ağa |geçiyor... İniye durür gibi olarak tekrarlandı: — Taze kırmızı damates... Son turfanda domates... Peyman birdenbire anlamıyarak |sorucu bir bakışla Meryeme bakı - İyordu. Genç kadın: — Canım bahçıvan Mazlüm ağa, Şimdi göz pınarlarından taşan İrilda dönüp durdun, hasta mıydın?|damıyor gibiydi. Sokaktan bir kedi|akyamki Yusuf Beyin babası?. — Haa... Şimdi sklıma geldi. — Cumbadan sesleyiver... Yarım, kilo alalım da salata yaparız... Kom şudur bize ucuz verir. Meryem, kapı yoldaşının şiş velçok iş yok. Ben işkembeyi dünden|camını kaldırdı: kârlarını çok mül Cenazesi bugün kaldırılarak uçbuçuk“ mezarlığına defnedileti Kendisine Cı'n # tini diler, ailesine ve beyanı taziyet ederiz. Birimizin derdi , Hepimizin T Ara sokaklard! balar sabahö8 yanmalı Kumkapı Nişai Gumız bir ııııkmw at 24 ten sonra sönü nmkıevrııımuub bunlardan ara lerin sabaha kadar temini rica edıımîı“l " Ara sokaklar, duğundan gece dükten sonra mek çok zorlukla K gece, 24 ten sonra mek mecburiy babaları 'bundan © maktadırlar, Caddelerde M e z karilerimizden H. ı_.;.nmumu' mekte halbuki le bir aşırı snııılü" kaklrı büsbütün maktadır. Sonm Telgraf: Saytt gözönündü ivar, Gel aşağı b tartayım? — Yarım kilo zarlık mı yapacağıt? ZP o GT KA

Bu sayıdan diğer sayfalar: