19 Temmuz 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

19 Temmuz 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

#t | Bütü anadolu — hisarına ” ı__h*“ için büyük bir spor '“'üııı.n futbol maçımızın $- a a tinda çıkmıyan taf. D "âı hatimizin ve.. bi lerimizin bir kısmi. "na.m.““ bu yaz anadulu hisa. #)tan ?.:u"'nl.-n, anadola hisarı. E llc'm! anlatacağız. S !.,_ıı"—'m Köğeüksün Uakkdar b het izkele ve istasyon gi- ıı.,!,ı Birbirlerini kaybedenler Gdeceklerini şaşıranlar a. Biy danınmış — gazeteciler i %lhk— gününden bayrama ea g küçük çocuklar gibi. İn. öi İsif haline girdikleri bi. Çok ünde 150 kiloluk İzzet fazla nazik olmasına '"'ıı.,_ Vapuru kaçırmak kora bir an evvel biletlerini acele ediyor. şletme müdürü Bay Isıkla karşı. laştığımız zaman kendisine dert doğru koşarken Şirke. N kibar ve çalışkan ""sm Yenilmez Imparator Cengiz Han'ın Taklı sahnelerle dolu olan hayatı ve maceraları B M TYengiz Han 'Hıq" :;"-q Hanı'n hayatının ilk İIM »h sıkıntılı geçmişti. lı,_,i ın fOtilarına doğru, ka - | Aaa'da görP Furduğu Deligün | P *—ı,, BiYüya gelmişti. Ba - | »%Xş__ eı”“illen kabilesirin G İkaş , Bahadur idi: On üç | Ve y D Zldü. Beş kar | | korku telkn edyordu. Kndisine daima ve zaferler muşlardı: Z | t Gf ” Y Bekter, bir arvuk çüşmek sevdasına düştü. en küçükleri nunla boy öl. a J' Temucin, tereddüd göstermedi, anasını ehemmiyet vermedi ve ortanca kardeşi Ha « sar'ın yardımile Bekteri boğdur. du. Ögelen, en sevgili oğlun k.(u"”uı öi unası Ögeleri Te. ©, îıu»ı“ İ ? mricalarıma ı: ünası) himayesinde Teke, günzel ç Meşhur idi, Suba gözlü adam isim, a lâdlarına lânet etti. Hurafata ina- | nan Temücen bir müddet korku | (Devamı 7 inci saylarnızda ) k Temucin'e di Çünkü ke örkase Kardeşleri de birer bahadir idi. | sadık kalmışlar | aber bulun - | lümünden çok müteessir oldu, ev. | YAz REPORTAJLARI öksudaıı Göztepe suyuna, sene- panayıra, bol havaya sahib / A. HİSARİIİ Ozı nasıl geçiriyor gazetecilerin Hisar seyyahati nasıl oldu? — Yazan: MURAT KAYAHAN ile biletleri alıp feraha | yanmadan geri kalmadık. Katlan. 'Pn ::;Jk Pazar günü bu cende- | dığımız azabın bize hediye edece. | [ kzq ikten sonra muhakkak | ği anadolu Hisarı yolculuğunda V..:”“ Zayıflamıştır. bize iyi eğlenceler temenni eden |a işletme müd irünün pazarı Köp. '& yetlt bir hadise olsa gerek, Vapuurda —Kaptan nerede?.. — Beşiktaştan geliyor O, — Yok canım.. hasta. bugün | gelemiyecek. — Peki kaptanınız Kim? | — İzzet Apak. — Demek bizim takıma kaptan olmak için kilo farkı lâzım. — Canım yi Tarsa kaptan 0 nlur Son sözleri duyan İzzet apak (Heyecanla) yerinden firladı: — Kahveleri Kafile reişi ısmar. Taşın. — Kafile re'si Kim? — Ahmet İhsan. Cumhuriyet kim ismar » | Garib bir gazetesinin Sekreteri, Bizim ma. çın Hakemi, kurulduğundan beri mağlüb olmuyan takımın kafile reisi, Ahmet İhsan, İzzetin azizâiğine boyun eğeceği sırada Haber ga. zetesinin İdare muavini Behram göze ilişti Hep bir ağızdan — 00. 00...... İdare mü <: dürümüzde burada. eh.. kahve paraları çıktı demektir. İzzet, Behrama mahzun mahzun baktıktan sonza: Paraları ay — başında maaşdan kesey gibi bir vaziyet aldı. Takımımızın yıldızları da rada. İşte iki gol ka bizim manı dat, takımın be! ressam Ercüment yıldır ahmet ödemir. Kaptan vekili Apak ikide bir 0- yuntulara — Çok su içmeyin. Bir eksik iç birader, Diye na: veryor. Hatay yadigâr bayr disine pek fazla — yakış z Kalecimiz. Fota Namık göstere. ceği muaffakiyeti tasarlıyar. ya. rulmamak için az konuşanlar. da yok deği.l $ c Hiserda | Vapur Hisar iskelesine yana, ken bizim güruptan başka kim. senin hisara çıkacağını zannetmi. yordum. Fakat benim tahminim bu işte yaya — kaldı. Hisara — çıkanlar| arasında yirmi kişilik gazeteciler takımı görünmez oldu. Bir insin seli Kisarı isti cek sandım. İskelede bizi karşılamak nezaket ve zahmetini gösteren anadolu | Hiser idman yurdu erkân ara. | #ında Ormar: müdür ha medi. Orman müdürünün hisara gi yok değildi. görünce etmemek elimizden gel. geceden * Vapurdan çıkatılardan bir kıs. mı Göksuya, bir kısmı da kırlara Devamı 7 inci sahifamızda | demo sakın. der | ine zahib olanlarda | ÖŞ llnktor kızın — nı ğıma gör eİngilterede Şetild'de Elizabet isminde bir kadın dok » torun ölüsü buluanmuş ve tahki. kata girişilerek bir aşk macerası meydana çıkarılmıştır. Doktor E- lizabet otuz beş yaşlarında güzel bir kızdır. Şefilâ hastanesinde &. kıl hastalarını tedavi ektedir. Geçen gün uzakta bulunan hem. şiresini görmek Üzers trene bin. miş, tren kalkarak uzun zaman | yoluna devam etmiştir. Fakat tren | Memurlarından birisi bir zaman sonra doktor kızın bıçakla yara - lanarak üldürülmüş olduğunu, ye- re yığılmış kaldığını görerek ha. ber vermiş, tahkikata başlanmış - | tır. Hastaneda yapılan tahkikata göre kendisi hareketinden bir gün evvel kimse görüşmemiş, ziyaret kabul etmemişt.. Yine söylendiği ne göre doktor kızın sevdiği bir erkek vardır. Bu erkek ayda bir veya Iki defa gelic, konuşurlardı. | Geçenlerde doktor kız sevdiği er. | keği görmek üzere evvelce tayin edilen yere gitmiş, fakat bekle - | diği halde onun gelmediğini gö - rünce müteessir olarak dönmüştü. Tahkikatın netice vereceği me - | rak edilmektedir. Koleksiyon 300,000 kartvizit Japonların, kolleksiyon yapmak meraki malümdur. Bütün $ehir. lerde kolleksiyonculara mahsus klübler, hattâ bir de borsa var - dır. Kolleksiyon - meraklılarının en ziyade topladıkları şey de meşhur adamların — kartvizitleri. dir. | Japon kolleksiyoncularının kra. seyyaahtır. Bü gezdiği yerlerdeki maruf kimse. lere aid olmak üzere 300,000 den fazla kartvizit toplamıştır. Hanri Ford, İsveç Prensi Bertilini üç saat idare etti Otomobil kralı Hanri Ford, yal. nuz otomobil imaline değil, yaşı - nın ilerlemiş olmasına rağmen us- ta bir şoför gibi idareye kadir ol. duğunu isbat etmiştir. Amerikada bulunan İsveç Veli . | ahdi Prens Bertil'in ötomobilini üç saat kullanmıştır. Prens Bertil: — Mösyö Ford cidden güzel o. tomobil kullanıyor yerek memnuniyetini Rös . Tuvaleti Caz, lşle' Holivudda bu yaz mevsimli için en fazla rağbet bulan bir gece tuvaleti ) TCELGERAF —19 Temmuz 1931 lngıltereye gore TÜRKİYE “Dostluğu Türkiye kadar kıymetli olanı yoktur.,, Londrada çıkan Sifir mecmuası Son gelen nüshasında yeni Tür . kiyenin — zer'iyatına dair şayanı dikkat bir yazı yazmaktadır. Ev. velâ Hatay mese'esi münasebe . tile Türkiyenin bütün Akdeniz havzasında haiz olduğu ehemmi « yeti kaydettikten sonra bu mec . Taua diyor ki: Akdenizi nyıkarlığı momleket « ketlerden Türkiye kadar hiç bi. rinin dostluğu İngiltere İle kıy - metli değildir. İskenderunda son hâdiseler Akden'zin şark havza - sında Türkiyeniz haiz olduğu e. hemmiyeti göstermiştir. Türkiye. İngiltere münasebatı senelerden. beri mükemme! olmuştur. Fakat bu münasebatın yakın zamanlar. da daha — sıklaşması bir ihracat kredisine varumak gibi bir delile daha mazhar olmuştur. — Bunun miktarı 16,009,000 İngiliz lirasın. dadır. Bu para Türkiyeye veril . mekle onu İngiltereden mamul eşya alacak bir hale gelirmek dir. 10,000,000 İngiliz lirası sana. yün inkişafına tahsis edilelcektir. Dğer 6,000,009 İngi'iz lirası da harb malzemesi almağa tahsis a. lunacaktır. Bunun içinde harb ge. mileri, top, askeri techizat da . hildir. Avam kamarasında geçen Saza ve caza dair muasikisinin İıafıf meşreb oğlu, saz ise; Aynı babanın uslu akıllı evladıdır diyebiliriz bi Musiki, ruhun gıdasıdır, derler. Vakıâ, ruhun ihtiyaclarına, vücu. dün gıdası kadar pek ehemmiyet vermez ama arasıra midemiz dere- cesinde değilse bile, bir mikdar tatmin etmeyi düşünürüz. Bunu belki de bir ihtiyac olarak yapma. yız. Çoğumuz musikiyi bir ihti - yac, yemek, içmek gibi tatmini i. cab eden bir şey addetmeyız. Lü. kin çok zamanlar farkında olmaden ruhumuzun barsaklarında toplanan sıkıntıyı kulaklarımızdan aldığı- mız seslerle dişazı atarız. Sıkintili zamanlarımızda, bilhassa fşık 0- lanlar herhangi bir :ztırabları bu- lunanlar, iyi bilirler, bazan bir pi yanonun klâvyesine, bazan bir kemanın yayına düşüncelerimizi arak kendimizden geçtiği. miz çok zamanlar vakidir. bize bir * Katamızı Çok kerreler musiki müsekkir tesiri yapar. uyuşturur. Bizi hem doyurur, hem duyurur, hem de duydurur Birim musikimiz bilhassı içli. dir, İnsanı dehçetli bir romantiz. me sevkeder. Kendinizden geç - mek, çok deri n yacını hissedi Klâsik garb musikisi de bizim. kinin hava itbarle aymdır. Onda da insana Gdüşünmek, hayalâta | dalmak, hislerile hayallerile baş. başa kalmak #rzusunu telkin eden bir dil vardır. Belki de dinledikçe içimiz ezil. diği, içimiz ezildiği için de iş - tihamız kapandığı için musikiye ruhun gıdası diyorlar. Eğer mu. sikinin bu meziyeti için tanı bir kafa beraberliği hâsıl olmuş ol- saydı, lokantalardan daha çoka çalgılı yerlerin taammüm etmesi iktısadi noktai nazardan çok da- ha tabii olurdu. Karnını doyur - mak istiyen: — Bana Bethofenin 9 uncu sen. fonisini, yahut Şöbertin bitmemiş senfonisin! çal!.. Ner ve daha ucuza mal olması | hafta okunan kanun bunu göster. mekledir. Harbden soncaki inkılâblardan 'Türkiyenin inkılâbı en ziyade ne- ticoli olanı ve en ziyade esaslı o. lanıdır. İçtimal bir müşahid için Türkiye en meraklı bir sahadır. Eski an'aneler bir tarafa bırakıla. rak bir milletin yeniden nasıl vü- cude geldiği görülmektedir. Mü. said bir ticaret — muvazenesi ile Türkiye bugün fazla çalışmanın mükâfatını görmektedir. İstanbu!. da balıkçılar taze bâlık diye hay. kırarak satarlır. Pakat Ankarada FANTEZİ: mümkün olan bir gida rejimine girerdi. okanta ve birahaneler. timalini fazlalaştırdığı heplmizce malümdur. Binaenaleyh musik'yi ruhun gıdası olarak kabul edişi . miz, bazı seslerde ve nağmelerde, © gün için bizi tesir altında bu - lunduran hâdise ile aralarında bir rekabet kuruşumuzdan veya buluşumuzdan galat alsa gerektir. Bir âşığa, bir tango neler hatır - latmaz? Herhangi bir üzüntüsü ©- | lana bir içli parça yahut gazel na. ler söylemez? | Yalnız benim 'klımın ermediği bir şey var, Malümu âliniz caz da musikiden maduddur. Cazın, mü. herşey değişmiştir. Çünkü oras sizin siparişleriniz telefonia olur ve istediğinizi otomobil vesalti i gönderirler. Ankara on beş sont evvel merkez olduğu zaman nüfhk su 50,000 kişi idi. Bugün bu nüfa: 135,000 derecesindedir. Hükümet Bunu 500,000 derecesine çıkara . caktır, Sağırlar Maçıığlî Düdük yerine bayrak Sofyada, Bulgar ekipi ile Rome ekipi arasında bir fudbol maçı ya pılmış ve glibiyet uBigarlarda kal mıştır. Bü mâçın garabeti şu ki her iki ekip âzaları da sağırdır. Bu se . beble hakem, düdük yerine renkl bayraklar kullanmak mecburiye. tinde kalmiştir. Gizli Nüfus Yazımı Gizi nüfusların yazılmasına de. vam olunmaktadır. Nüfus Umum Müdürlüğü bu faaliyetle hiçbir gizli nüfus kal. mamasına çalışmaktadır. Bu husustaki faaliyeti ve gizli nüfus vukudğinin miktarını tet. kik ve tesbit etmek üzere alâka- darlara bir tamim gönderilmiştir. Bu tamime göre ;gizli nüfusla- Tın yazılmalarile nüfus para ceza şubelerince tahsil larının Maliye olunan miktarları; her ayda | de. fa bildirilecekti: ——— dur, Klâsik musiki ise ayni baba- nin uslü, akıllı, efendi yapılı bir evlâdıdır. Ne insanl vardır ki çocukla. rından biri iyi, diğeri huysuz ve münasebetsiz çıkar. Notaların ve seslerin bir araya gelişinden çı « kan caz isimli acayib nesneyi bir. çok musikişinasların altından hin. di yavrusu çıkmış kuluçka tavuk hayretile karşıladıkları ve bir ta. nesinin de Amerikda cazı dinler dinlemez sektei kalbden rahmeti yahmana kavuştuğunu duymivan ıulırunışm rlar ki harb sonu İnsanları çıık sıkıntılı.. hafif şeyler istiyor. Taşkınlık seviyor, çılgınlık aryor Afrika vahşilerinin temposunu yirmineci yüz yıl medeniyetinin muâşır musikisi haline koyan bu. günkü zevkimize ne numara ver- mek lâzımdır bümem. Yalnız rad. yonun arasıra naklettiği bahçe - savi gürültü olduğu da malümu. nuzdur. Her san'at şubesinde | harbden sonra birtakım yabancı | kısımlar türediği gibi musikide de | ayni şeyin vukubulması tabildir. | Resimde, heykeltraşta kübizm, | başırmza belâ oldu. Musikide de caz çıktı. Tarihi tevellüdü büyük harbin sonlarına kadar bile davan-) mıyan caz, musikinin tâübali tifmeşreb, yarı meczub bir oğlu. | aa lerden dinlediğim caz ve hafit mu siki damgalı neşriyat hakikaten bana, musikinin ruhun gıdası ol. duğünü kabul ettiriyor. Çünkü dinledikten sonra başım ağrıdığı iştahım kesiliyar, yemek vi- rum. Bu vakıâ keseme fay- için da veriyor amma, midemiz nasıl di ele yapacak — forkında Nu Ca

Bu sayıdan diğer sayfalar: