22 Eylül 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

22 Eylül 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ES) Ülemayı kiramın ve bütün ordu- — nun ittifakile Veliahd Reşad efendi tahta çıkarılacaktı. Sultanhamid bu maksatla yapılacak toplantıyı ve kendisine vaki daveti gülerek karşıladı — Bü yaftalar, ele geçiyordu. Sul- “an Hamid, yirmi beş gün beki Yotdu. Değil koca bir milletin, tek bir terdin bile harekete gelmedi- Ünl görünce, kahkahalarla gülü- Yordu, Murad Bey taraftarları dzha “Ocukca davranıyorlardı. (Efradı, Yüz binlere baliğ olan gizli cemi- Yet) in zorla Kanunu esasıyi ilân #derek Veliahd Reşad Efendiyi fahta çıkaracağına — dalr, Yıldız Sarayına, eckâana imzasız mek- “üblar gönderiyorlardı. Zeki Beyin pederi, Sultan Hami- din (Hünkâr çavuşlarından) idi. Aflına. (Kayserili Mehmed) der- Oeedi. Kayserili Mehmed, bir gün Yı- diz sarayında mühim bit hâdiso- 5€ sebebiyet .vermişti. Müabeyin müşürü Gazi Osman Pizanın dairesini temizliyen ©- lacılar, bir sabah dairenin için- deki merdiven basamaklarında Bir mektub bulmuşlardı. Bumek- Nbun üzerinde, Osman Paşanın âğresi yazılı idi. Fakat mektubu, :lya kimin bıraktığı belli değil- Hademeler, mektubu Osman Paşaya vermişlerdi. O da derhal Sultan Hamide göndermişti. Mek- İüb, bir davetname olup, mesli de, şundan ibaretti: (Ulemayı kiramın, ve bütün fOrdü efrad ve zabitanının iltifa - kile Sultan Hamid, tahtından in- dirilerek yerine Veliahd Reşad E- / fendi geçirilecek, ve Kanunu esa- Si de ilân edilecektir. Bu emri Ohayrın husulü tçin önümüzdeki “tuma günü Patih camii şerifinde Bevkalâde bir içtima aktedilece - Binden, siz de buyurunuz.) — BSultan Hamid, bu davetnameye —G0 gülmekle iktifa etmişti. Çün- “kü böşle bir şeye inanacak ka- dar budala değildi. Ancak Sultan Hamid, bir nok- Taya ehemmiyet vermişti. O ka- — Gür şedid inzibat tedbirlerine rağ- — ten bu mektub Osman Paşanın Üdiresine nasıl girmiş.. ve o mer- Ülven ayağına, kimin — vasıtasile Yörleştirilmişti?.. — Biç bir faide temin etmiyen bu Rülünç davetname, sadece O Za- — Vallı İki hademenin felâketi ile Beticelenmişşti. Bu iki hademe, *N çedid tazyikler sitinde, gün- n istievab edildikten zonra, F»ğîlekııkiııe sürgün edilmiş - Halbuki mektubu gizlice ora- “İa bırakan; Zeki Beyin babası, Hünkür çavuşu (Kayserlli Meh- e) a. İşto, Murad Bey ile taraftarları, *ddi ve ağır başlı bir faaliyet lemi takib edememek yüzün - İkü, memleket ve mület hesabı- Ha n küçük bir faide temin et- “Mek gu tarala düursun; bilâkis Memleketin münevver gençleri Samrına büyük bir felâkete sebe- — Piyet vermişlerdi. Duvarlara yapıştırılar yaftular, ilere atılan (Mizan) lar, şu- & buraya gönderilen mektub- tevali etmiye başlayınca, Yıl- sarayının Ccasus yebekesi de, al harekete geçmişti. Evvelâ, hakikalen bu işlerle tgul olan bir kaç genç ele ge- aşağı sınıf casusların hirs ve n celbettiği için bu kârlı İş (l revac kesbelmiş; korkunç iftira Gdevresinin açılmasına Ütilmişti. Fakat bu muvaffaki - | edilecektir. risi; genç, münevver mektebli ve zabitlerdi. Vakıa, gençler, münevverler, n ler ve zabitler arasında cereyanları) yok değildi. Mesclâ; seraskerin yaveri Şe - fik Beyin, gerek Murad Beyle ve gerek Avrupadaki hürriyetper - verlerle mühaberesi ele geçmiş; derhal tevkif edilerek askerlikten tardolunmuş; Trabiusgarba sür - gün edilmek için zaptiye nezare- tine gönderilmişti. Diğer bir takım gençler de, Av- rupadan gelen gazete ve risaleleri €le geçirerek, hürriyot cereyan - larını büyük bir ehemmiyetle ta- kib etmektelerdi. Fakat bu cere- yanları takib edenler — arasında, memleketi iayanve ihtilâle sürük- liyecek bir kudret ve kabiliye', henüz mevcut değildi. Ancak şu var ki, bu mahdud ve meçhul genç zümtesini, iki taraf da istismar etmeye çalışıyordu. Murad Bey taraftarları, bunları| (adedi yüz binlere baliğ olan gizli bir cemiyet) gibi göstererek Sul- tan Hamidi korkutmak istiyor - lardı. Yıldız sarayının - casusları ise, bu gençlerden en göze batanlara birer kulp takıp aleyhlerinde juz- mallar vererek rütbelere, nişan - Jara, fhsanlara mail oluyorlardı. ü Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur. Yalnız Sen 'Tel; îı_ı_ı_ı_ı : Ziya Şakir Bu süretle tevkiller çoğulmıya başlamıştı. Adedi otuza — tocavüz eden genç ve münevver mevkuf- darı halktan uzak — bulundurmak için, (Taş kışlağ nin bir köşesi, Jevkifhane yapılmıştı. Ayni zamanda, bir de (divanı harbi mahsus) teşkil edilmişti. Bu divanı harbdo; babı seraskeri mu- hakemat dairesi müddelumumisi ferik Reşid Paşanın riyasetnde olup, bahriye nezareti muhake - mat düiresi reisi Tayyar Paşa, Teş rikiye vapuru süvarisi — miralay Behçet, topçu miralaylarından Fa- ik, nakliye miralayı Mehmed Bey- lerden mürekkebdi. Bu divanıharb, 1313 haziranının iptidasında işe başlamaktı ve, di- vanıharbin işe başlamasile, mev- kufların adedleri de aztmıştı. Çün- kü divanıharb erkânı, Sultan Ha- midin gözüne girmek için mev - kuflara isnad olunan cürümleri ta- hakkuk ettirdikleri gihi, bunlara şerikler de uydurarak işlerini ço- ğaltmışlar; kendilerine iyi bir menfaat kaynağı bulmuşlardı. Fransanın — zülüm ve istibdad devrinde (Baslil) ne ise, Abdül - hamid devrinde de (Taşkışla) o hali almıştı. Ve, 1314 senesine doğ-) Tu, artık mevkufların adedi, 100 rakamını, aşmıştı. (Devamı var) HİRÂYE Bir yanacak varamma (4& üöncü çikariyı , porvasız: — Tartmadık, diye mi? Bende yalan yok. Öbür çuvalları gö y — Bütün çuvallar birdirin: r. Bakkalın kanlarını talım, bak, yalı * Kadın; oldu bir kere! dec gibi bakınıyor: — Tartmadan olur, kake? — Namussuzum, vallahi, hepsi birbirinin eşi... Namussuzum, di- yorum sana be! Döndü, bakkala koştu, biraz da elde asma kantar, bakkalla birlik- te geldiler. Kömürcü, — boşaltılan çuvalın dengi sağdaki çuvalı da indirdi, bakkalla birlikte kantar sapını omuzlaşıp tarttılar: — Altmış yedi... Kadım, biraz ferahladı: — Yetmiş ikiyf nereden çıkar- misdin? — © çuval, bundan biraz fark- hydı. Neise, beş kilb — iniyorum. Altmış yedi tutalım. Tartılan çuvalıp da üst iplerini .gözmeğe başlamıştı; kadın, tek - rar şaşladı: — Bunu neden çörüyorsun kale! Kömürel, lâf dinlemiyordu: — AJl bunu sen! Übür çuvalı zi-| yarınayerdik, bü da gitsin. Ben de) yalan yak? Ateşe kör bakayım... Ekmek çarpsına. Kadının dili tutukmuştu: L — Dininin hayrımı gör, al, — Allah aşkına al be yahul. Kadın, gerilemiş, kapıyı kapıyas| zak önünde şaşkın şaşkım duru - yordu. Kömürcü, ağzı çuval elde, hü- cum> vaziyetinde idi: — Haydi, aç kapıyı... sahifemizden devam) I ü | | — Yürü, haydi... — Tusanı — Durma, yürü... Kadın, gayri ihtiyari yan kal - dırıma geçmişti, kömürcü çuval elde, kapıyı önledi, girdi, çuvalı boşalttı. Kadın, onun arkasından eğilmiş bakıyordu, iki elile yüzü- nü kapatarak bağırdı: Kale, hepsi toz, hepsi kırık! | Kömürcü, boş çuvalı sallıyarak, tekrar sokağa çıkmıştı: — Tozdeğil onlar... Mahalle - nizdeki kömürcüden para ile toz kömüz, mıcır alacaksınız. — Hep kırık kale! >— Çuvahboşaltırken birazı kı- rılmaz mı? Zati bu ellemeleri kır- madan yakamıyacaksın ki... Ben- de yalan yok... Sen, benim ananı- sın. Ben, yemin istemem. Bu Xö- mürleri yakarken, bana dua ede- ceksin. Elinin tersile alnının - terlerini siliyordu: — Altmış yedi altmışyedi daha, yüz otuz dört etmez mi? Dört ku- Tuştan ne ediyor? Beş yüz otuz altı rar? Sea de hesab et. — Ben, hesab bilmem. — Kızım hesab etsin. — Peki kızın hesab etsin. Hays di bekliyorum. Kadın, kollarını iki yana sarkıt- Mmişti: — Kızım burada değil... — Akşama mı gelir? — Sen, bir hafta sonruya gel - sen, iyi edersin! — Aman ara, kömür yerine be- ni mi yakacaksın? basına söylediğim zaman bana ben a | .. Kavga çıkmadı, kantarı veren bakkalın şefaatile sulh oldular, Bu hikâyenin sonunu bilmiyo- ruz. Çünkü, kim kimi yakacak da- ba belli değili! İki gehç sevgili neler yapmış ? (4 incül sahifeden devam) tehkiki lâzım gelir. Burada kızın mes'uliyetini gösterecek bir delil görülmemiştir. Hettinin mahkemeye çağırılan babası da bunun üzerine şunları öylemiştir: — Kızımın bana teslim edil - mesini isterim. Ben kendisine Jâ- zım goldiği gibi bakacağım. Mahkemoe sevdiği delikanlı öl- dükten sonra ormanlarda dola - şarak 120 aspirin yutan ve nihas yet sevgilisinin cesedi yakininde baygın bir halde kalan kızın iki sene müddetle polis nezareti al- tında kalmasına karar vermiştir. Kızın babası da bunun üzerine kızının kendisine teslim edilme - sini, kendisinin kımına lâzım gel- diği gibi bakacağını söylemiştir. | | | İ | Bir daha böyle aspirin ve saire yulmasın diye, Diğer taraftan ölen delikanlının annesi de mahkemede bulunma - makla beraber kendisini gidip gö- ren gazetecilere sönları söylemiş- tir: — Hettinin anası, babası kızla- rının benim oğluma — varmasına razı olmamışlardı. Daeha üç sena lâzım — olduğunu söylüyorlardı. sene sonra yirmi cek, o zaman İstediğ tihab etmekte Bunun üzerine iki genç daha üç sene beklemek mecburiyetinde kalacaklarını düşüncrek — meyus olmuşlar, birlikte böyle yels le bir karar vermişlerdir. Oğlum çok meyus olmuştu. Bastonla döğülen ço- cuğun muhakemesi (4 üncü sahifeden devam) rışarak çocuklarına fenalik eden anneler, babalar aleyhinde taki- bata girişmektedir. Kızın babası aleyhindeki it - hamları reddederek: — Hayır, diyor, ben kızımın ü- zerine hücum ederek onu dövme- dim, Fakat mahkemede tahkikatın neticesi olarak iddia edilen cihı babanın çocuğunu bastonla döv - düğü ve vücudünün muhtelif yer- lerini yaralamış olduğudur. Ço- cukları koruma cemiyeti namına mahkemede ifadede bulunan bir mütettiş de şunları söylemektedir: — Ben çocuğun babasma her- şeyi sordum. Nasıl olduğunu on- eli Ğ ü — Bana dedi ki: Kızım yalağ söylüyordu. Ona bastonla vur - dum. İki defa vurdum. Baston kı- rıldı. Maksadım korkutmaktı. Bir daha yalan söylemesin diye bunu yapmıştım. Çocuğun babası böy- le diyordu. O bunları söylerken kız da orada bulunuyordu. Ba - basına dedi ki: Hayır öyle değil. Siz bana i- ki defadan ziyade vurdunuz. Hem de ben yalan söylemiyordum. Bu babanın beş çocuğu vardız. Çocuklara bakan bir kadın var - dır. Mahkemede bu kadın da şun- darı söylüyor: — Kızın arkasında bastönun yerlerini görüyordüm. Bunu ba- onun arkasında kıracağım ded Fakat çocuğun babası ile bu kadın arasında mahkemede bir müna- kaşa başlamış, kızın yalan söyle- yip söylememesi üzerine kadın demiştir ki: — Ben çocuğu dövmesi için ba- (4 üncü sahifeden devam) suretle olursu olsun İspanya da- hilt harbinden çekilmesi isten - mektedir. Almanyanın - İspanya işlerine İtalya derecesinde karış- madığı malümdur. Fakat Alman- yanın müdahalesi şimdiye kadar daima müessir olmuştur. Eğer Al- manya artık İspanya - işlerinden | kendini çektiğini büsbütün göz- terecek olursa o zaman İspanya dahili harbi ve bunun orlaya koy duğu meseleler kolaylıkla netice- lenecek — sayılmaktadır. - Londra mehafilinin tahminlerine göre, İs- panıya işlerinin halli tçin Alman- ya tarafından ortaya - bir takım engeller çıkarılmak istenmiye - cektir. Almanya bu meselenin bir | an evvel halledilmesine taraftar görünmektedir. 3— Üçüncü nokta yukarıki sa- yılanlardan z ehemmiyetli de - ğildir. Çünkü Almanyarın istik. baline, bundan sonraki inkişafına | şiddetle temas eden meseleler bu- rada toplasıyor. Bu üçüncü nokta sumumi bir anlaşma» dir. Yanı Berlin ile Londra arasında umu- MAHMNUD YESARİ | mi bir anlaşma elde edilerek şim- Sıra başkaarına iyor? | | İ basına birşey dememiştim. Bunun üzerine hâkim şu suali sormuştur: — Bu kızın bir çocuk olduğunu bepiniz biliyorsunuz * değil mi?, Onun arasıra okşanması - lâzım geldiği kanaatinde misiniz? Buna cevab olarak kadın tas - dik etmiş, ondan sonra çocukların en büyüğü olan erkek çocuk din- lenmiştir. Ona şu sorulmuştur: — Kız kardeşiniz nasıl bir ço- cuktur? — Kardeşim iyi bir çocuktur. Doğru sözlüdür. Fakat bü olan şeyin sebebi şadur ki bize bakan kadın kardeşimden şikâyet etmiş. Onun cezalardırılması tâzım ge- diğini söylemişti. Babamın kar - deşimi bastonla dövdüğünü gör - medim. Bizim anmemiz öldü. Ba- bam o zamandanberi bize iyi bak- maktadır. Bundan — sonra — çocukların babasına avukatlık eden ve- kil mahkemeye bir takım mek- tublar göstermiştir. Bunlar ço - cuklarina çok iyi baktığına datr çocukların bulunduğu mekteb - lerden bubalarına yollanmış tak- dir mektubları idi. Neticede hâ - kira demiştir ki: — Bu baba herhalde çok yoru- lan bir adamdır. Çocuklarına da iyi baktığı anlaşılıyor. Bu defa - | Hik hakkındaki takibat duracak - tur. On iki ay zarfında eğer hak - kında yeniden böyle bir şikâyet o- . lur da mahkemeye gelecek olur- sa bu seferki takibata da devam etmek suretile 0 zaman yeniden muhakeme edilerek hüküm veri- lecektir. Bir baba bilmeli ki kü.- çük bir çocuğu terbiye etmek lâ- |) zım gelince pek ziyade dikkatli | olmak lâzımdır. diye kadar aradaki münascbatır. düzelmesine daima engel olan hal- lerin ortadan kalkması demektir. Fakat bu ciheti daha etraflı ve geniş olarak tahlil ötmek icab e- diyor: Almanyanın iptidai mad -« delere ihtiyacı vardır. Demir, çe lik, kömür, bakır, pamuk, kau - çuk ve saire gibi. Bu mevaddı ip- tidsiye meselesi Almanya ile İn- gillere ve Pransa arasında müza- kere sözleri ortaya çıkar çılkımaz dalma ileri sürülen bir meseledir. Dünyada bir takım memleketler iptidei maddeler itibarlle zengin- dir. Bir takımı da zengin değildir. Bunları hariçten tedarike mec - bur kalmaktadır. Almanya da kendisine lâzım olan, bilhassa gi- | rişmiş olduğu silâhlanma faaliye- tinde elzem olan iptidai maddele- ri dışarıdan getirtiyor. Fabrika - larını bunlarla işletiyor. Onun :- çin dünya sulhunur kuvvetlen - mesi yolunda söze başlandığı za- man Almanyanın iptidai madde'er cihetinden diğer zengin memle - ketlerden kolaylık görmesi - İleri sürülmektedir. Sonru Almanyaya iktısadi. ko: İkile konmak için tcara dahi verile-| Gazeteciler takımı Bu hafta Süleymaniye ile karşılaşıyor. Bu pazar günü Süleymeniye ku- lübünün meydana getirdiği aa - hanın resmi küşadı yapılacaktır. Bu münasebetle evvelce de yaz - dığımız gibi matbuat — takımile | Süleymaniye takımları karşıla - şacaktır. Bir senedenbert rakib - lerini büyük bic sayı Zarkile (!) mağlüb eden Matbust takımının da bu Mmaçı da yine büyük bir sayı farkile ()) kazamacağını tah- bin edilmektedir. Son dakikaya kadar her iki ta- kım da gizli tutulmaktadır., Biz buna rağmen — matbuat takımı - man şüşekilde, olacağı kanaatinde- yiz. Namık (fotaj, Refik, Ercümend (ressam) — Ahmed Adem, Âli foto Besim, Şazi, Sedad, Osman, Ulvi den teşekkül edecektir. Evvel saat 12,30 da matbuat ta- kımına bir kuzu ziyaleti. verile - cek ve 15,30 da maça başlanacak- tır. Maçtan sonra da Galatasaray birinci takımile — Süleymaniye birinci takımları karşılaşacaklar- dir. Taksimdeki boks maçları 4 Teşrinievvelde Yergo- Kiryakokarşılaşacaklar 4 birinciteşrin akşamı saat 830 da Taksim stadında — senenin en büyük boks maçı Kiryako ile Yor- go arasında — yapılacaktır. Malüm olduğu üzere bu iki boksör geçen sene Beyoğlu Halkevinde karşı- Tamışlardı. O zamam bu maçı 8 8 ravundda Yorgo kazanmıştı. Bu maç aşağı yukarı o zaman yapılan müsabakanın bir revanşı mahiye- tindedir. İngiiterede lik maçları Arsenli takımı şampi- yon elacak mı? İngilterenin en kuvvetli takım- larından olan Arsenal takımı sön zamanlarda bütün takımları mağ- lüb etmeğe başlamıştır.Bu müna- sebetle geçen hafta içinde İngil - — terede yapılan lik maçlarının ek- serisini kazanmıştır. Porstmut la- kımmımı 5-1 mağlüb etmiştir. Bun- dan başka — geçen sene İngiltere — — kral kupasının finaline kadar çı- kan ve meşhur Everton takımını damağlâb etmiştir. Arsenal — takımı bu seneki lik maçlarına gayet İyi bir talih ile başlamıştır. ve şimdi birinci plün> dadır, Fransa lik maçlarında Rasing bu sene mağlüb oldu Fransa lik maçları hararetle de vam etmektedir. Bu haflaki lik maçlarında, bazı sürprizler de ol- maktadır. Fransa lik maçlarımın neticelerini yazıyoruz: Hovre - Raany 2- 1 Sirazbürg - Şoso 2 -0 Lüle - Rube 2-1 Son puvan vaziyeti de şudur: 1 — Lille 6 puvan - 2 — Hövre 5 puvan 3 — Sete, Marsilya, Sentetziya * er puvan, Şöşo, Rücn 3 er pü- vanMeç, Len, Rube, — Strazburg 2 şer puvan Rasing de 1 puvanla sonuncudur. Bu maçların en şa- yanı dikkat tarafıneticede hiç şüp- hesiz Rasing ile Şaşo'nun mağlü- biyetidir. İsviçre - Lüksenburg maçı berabere neticelendi ğ Geçen pazar günü İsviçre (B) — ile Lüksenborg takımları da kar- şılaşmışlardır. Maç baştan başa heyecanla geçmiş ve birinci devre sıfır sıfırabitmiştir. İkinci dev - — rede her iki takım ikişer sayı ya- parak 2-2 berabere kalmışlardır. —— DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI «Gemi demirleri örlüsü kama Ç'- visinin ve buna mümüasil mevaddın ülmesi usulü» hakkındaki ihti- ra için alınmış olan 2 ilkteşrin 1929 'tarih ve 1008 numaralı ihtira bera-| 'tının ihtiva ettiği hukuk bu kert başkasına devir. ve yahut mevk bileceği teklif editmekle — olmakla bu hususta fazla malâmat edinmek istiyenlerin Galatada, Aslan Tlan 5 nci kat 1-3 numaralara müracaat, eylemeleri olunur. ——— laylıklar göstermek ciheti de ge- liyor. Daha sonra da Almanyaya Umumi Harbden sönra elinden a- tınmış olan müstemlekelerinin bir kısmını vermek meselesi kendini gösteriyor. İşte Almanya lle böy- le sumümi bir anlaşma» ya var- mak ıçin bu noktalar gözden ka- çırılmamaktadır. Halbuki bütün | bunların anahtarı da İngilterenin | elinde bulunuyor. | Eğer böyle umumit bir anlaşma ya varıtırsa buna karşılık olarak İngilterenin de çok chemmiyet verdiği bir cihet daha vardır ki © da silâhların azaltılmasıdır. Al- manya ile bilhassa hava kuvvet- lerini daha ziyade arttırmamak için bir anlaşma elde etmek İn- | gitere için ötedenberi takib edi- len bir maksaddır. İşte İngiliz matbuatında Çem- berlayn .- Hitler Mülâkatı vesile- sile tazelenen bu mevzulara ba- | kılırsa tarihi mülâkatta bunlara temas edildiği anlaşılmaktadır. Fakat ilk mesele Çekoslovakyı meselesidir. *Vekaylin inkişafı İngiliz poli- tikasının hedeflerine varılmak i- çin ne yollardan gideceğini gös- | bek) te, Cumartesi (A. Hisar) da teş (RADYO| İSTANBUL RADYOSU 1830 Dans müsikisi (plâk), 19,00 Spor müsahabeleri, Fşref Şefik tarafından, 19,30 Dans musikisi (plâk), 1955 Borsa haberleri, 2000 — Sast ayarı: Grenviç rasathane - sinden naklen Belma ve arkadaşe — Tarı tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2040 Ajans haber- leri, 20,47 Ömer Rıza Doğrul tara- fından arabca söylev, 21,90 Şan: — Macar artisllerinden Kato - Lezay, — Stüdyo orkestrasr refakatile, 22,80 — Rifat ve arkadaşları — tarafından Türk müs'kisi veh alk şarkıları, 22,10 Hava rapouru, 22,13 Darüt- talimi musiki heyeti: Fahri ve ar- — kadaşları, 22,50 Son haberler ve —— ertesi günün programı, 2300 Sasi ayarı, İstiklâl marşı, son. — — — ANKARA RADYOSU Akşam neşriyatı: ü 18,30: Karışık plâk — neşriyatı. 19,15: Türk musikisi ve halk şar- kıları (Salâhaddin ve Safiya 'To - — kay). 20: Saat —ayarı ve arahça heşriyat. 20,15: Radyofonik teme — sil: (Gençler grupu — tarafından), 21: Şan plâkları. 21.15; Stüdyo sa lon orkestrası. 22: Ajans haberleri we hava raporu. 22,15: — Yarımki program. Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU Bu gece (Heybeli) de Cuma NURRABA

Bu sayıdan diğer sayfalar: