19 Şubat 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

19 Şubat 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şehir Gittikçe Ne Tarafa Doğru Akın Ediyor ?. Merkeze Doğru Bir Nüfus Ve Eina Kesafeti Pey Üati M üstakbel İstanbulun imar Plânını — yaparken, — şehrin Mmerkezini de tayin etmek y Hzm. Şehrin ortası neresi olmak Şözamdır?. Muhakkak ki, bugünkü alile İstanbul — imar edilemez. Ünkü, çok dağınık vaziyettedir. "u kere, İstanbul dediğimiz şehir *residir?, Malüm değildir. Ka - Yaklardan Çekmeceye kadar, hep “anbul mudur?, — Pendikten Ra ı':ğ" kadar büyük birşehir nasıl âr edilecek?, Eski — İstanbulun tf malümdur. Fakat, eski İs- Hanbul: diyince, yalnız surların & :": kasdettiğimi tabii anlıyorsu- - Eski İstanbul, bugünkü E- Nönü ve Fatih kazaları hudud- m." içinde kalan kıstmdır. Bu hu 'vd. Rgöre, şehrin ortası Şehzade u'îndmm. Şehzadebaşında Şeh- ? Camii duvarının — köşesinde Atta bir sütun bile vardır. Bu sü u:' tivayete göre, eşki İstanbu- Ü hesab cflerek bulunan tam Roktasıdır. Bu noktadan Ha- € olan mesafe ile Kumkapı ta- tüf Dda, sahile kadar olan me * aynıdır, _ı;;:hd_blılun_ farihdeki — vaziyeti hi 'dir. İstikbalde nasıl olacak? ; y_:' m:kıı etrafında şehri top- e 'P!:“ Bunu, profesör ve mi- Gkli, Plânında tabil tayin e- Fükat, bir de bugünkü İstanbu- torrkezini düşününüz.. Son o1 “cütdenberi, muhakkak ki, İs 'NLul büyük bir istihale geçir- Biştir. $ehrin bir kısım Mmınta - ':""ncı nüfus ve bina azalmış, bt MA mukabil, diğer bir kısım mın- Bişti Ta doğru kesafet peyda et- _iy'!- Hiçbir kuvvet altında ol- 'ln:"k' tabil bir cereyanla, İs- l Bi tarafına doğru N—.W eliyesini — bil Boğaziçi, Bakırköy, Üsküdaı inli Bebeği m öldürdü? endisine Güzelliğinden Ki K Ve Eoyunun Bu İsim Verilmiş T l,,::'*"dı. Moyfer'de Vine cad/ i Üzerindeki polis merkezi t komiserinin masası üze - telefon çalıyor: *İs merkezi mi?... , hemen şimdi Dover cad * 4 numaraya gidiniz. Bi | Allot Allot... B ÖRÜK İ GÜ ŞAKA MEKTEBDE: M vallim — Şu mayiin içe - risine gümüş bir sikke koy sam erir mi?,.. Talebe — Hayır, bay,.. Muallim — Niçin?... Neden böy le söylüyorsunm?... Talebe — Sikkeyi feda edip koy | KASAP DÜKKANINDA: Yaşlıca bir bayan, daima et al- dığı kasabın dükkânına gelir, bir | etten şikâyetle: | — Bu defa hiç memnun değilim Verdiğin et çok fena idi, İstediğin | zaman İyi bir parça veriyorsun. ! Geçen haftaki pirzı iyi idi. Fakat bu sefe: —Nasıl yyın bayan... yemin ederim ki geçen h: le evvelki gün verdiklerimi ayni parçadan kestim... | ar, İŞSİZ İMİŞ: Ferid,Aylardanberi işsiz dola - şıyor. Bir gün rıhtım üzerinde a kadaşlarından Caferle kazşılaşı -| yor. — Nasilsın, ağam?... — Çok fena... Henüz bir iş bu- lamadım, — Vah. vahi.., Hiç gazete oku- Bugünkü İstanbulun kalabalık semtlerinde yeni aparlımanlardan bırı yapmaktadır. Bu toplanma mer kezi olarak Taksun, gvsserebiliriz. 'Taksimden Şişliye, Kurtuluşa, | Beşiktaşa ve Karaköyt kadar res- medeceğiniz nısıf kuturlarla bir daire çizerseniz, bugünkü İstan- bulun en kesif mıntakasını bulur- sunuz. Son senelerde yapılan binaların mühim bir kısmı, hayalen çizdi - ğim bu dalre içinde kalıyor. Bina- analeyh, nüfuzu da en fazla, bu da-| ire içinde toplanıyor. Buna muka l Kısalığından yor. On... Hemen (İskotland yar) da haber veriyor ve kendi ken - dine: — Adam sende! diyor. Her za- manki gibi ya kaçık, aklı çalık bi rinin işi, ya da alelâde bir aşk ci- nayeti... Az sonrâ komiser ve İskotland yar memurları geliyorlar. 44 nu- maralı eve giriyorlar. Üçüncü ka ta çıkıyorlar. Burada da ses ve sada yok. Gürültü — yok. Herşey (Devamı 7 inci sahifedi taraflarındaki — nüfusun — gittikçe azaldığı muhakkaktır. Bütün iş sahaları İstanbul — tarafındadır. Herkes işine yakın oturmak isti- yor, Bunun sebebi nakil vasıta - ları ücretleridir. Bundan — başka, Halk, medeni - ihtiyaçlarıni daha muyor musun? Geçer gün tahlisi ye idaresinden bir dalgığ İstiyor- lardı. İyi de para vediyorlar. Haydi, durma git. İşte, tam tahli siye idaresinin önündeyiz. | Ferid, hemen koşar, idareye gi| der, herüz müracaat eden bu - Tunmadığı için derhal dalgıç kay dolunur. ve hemen işe başlaması lâzım geldiği söylenir . Dalgıç elbiselerini giydikten son ra kafasına madeni tası geçirirken — Bir şeye ihtiyacmız olur, ve ya bir fenalık hissederseniz he - | men ipi çekiniz, sizi yukarı alırız.| Ferid, denize girer, dibe kadar iner. Az sonra şiddetle ğe başlar. Büyük bir sür'atle dı- şarı çıkarırlar. Ve sebebini sorar lar: Vallahi, der. Kendime cesare vermek için elime tükürüyordum G Tükürük olduğu gibi suratıma ya $—SON TELGRAF—IYŞUBAT 199 Grip Hastalığı Nasıl Başladı Ve Yayıldı? ,, Babalarımız Bu Hastalığı Nasıl Tedavi Ederlerdi Biliyor musunuz ? rip, zannolunduğu gibi mo- dern bir hastalık değildir. Babalazımızın - babaları da bu hastal taliktarı buna karşı ko; makta âciz kalmışlardı. nisbeten çok bahtiyarız. Zira, grip ten muhafaza usüllerini biliyoruz Eski eserlere bakılırsa, eski h kimle rbuna (Enflüazza) is vermekten başka bir şey yapama mışlardı. Grip on üçüncü asırda bile ma- lümduü. assa mülâyim ve ra- tip geçen kış aylarında zuhur e- derdi. 1259, 1404 ve 1414 senele - rindeki grip salgını da pek müthiş oldu. Meraklıların kaydettiklerine gö , re 1404 senesi nisanın iptidasında| devlet ricali, memurlar, esnaf, hu | lâsa bütün şehir halkı gripten ya- | tıyordu. Daireler, mektebler, dük- kânların bir kısmı kapanmıştı. Bu na sebeb, baharın yağmurlu geç- mesi idi. Birsok kimseler ölmüştü 1404 deki grip salgını üç hafta | sürmüştü. 1427 deki salgın daha şiddetli olmuştu, Fakat çabuk geç mişti. İstanbul halkı — tamam on beş| gün nezleden, öksürükten kırıldı. | Bu hastalık, — (Grip) idi. Fakat henüz bu isim verilmemişti. (Bo- | yin hümması) deniliyordu. Ve has | talardan birinin tarifine göre: «Bu-| runun çeşme gibi» akması ile baş| lıyordu. .60 Maddeden Mürekkeb| Bir İlâç 1414 de İstanbul hekimleri, bu hastalığa karşı âciz bulundukl. ni itiraftan başka birşey yapamı pişiyordu... Sebebi bul... —: kolaylıkla ve sür'atle temin ot - mek; rahat ve nisbeten konforlu ikametgâhlarda oturmak eğlence yerlerine yakın bulunmak isti - yor. Şehirdeki bu toplanış bir takım iktısadi hareketler doğuruyor. Me kezi vazivette addetliğimiz o mev- hum dairenin içine isabet eden bi- nala:da, kiralar pahalı, diğer uzak mıntakalarda da. aksine olarak u- cuz oluyor. Fafat, bu- toplanma meselesinde de beş altı sene ev- | veline nisbetle, kiralar, çok ucuz | dur. Evvelce daha pahalı idi. Bu- | nun sebebi şu idi. Bu toplanış mın- | takasında, rağbet nishetinde fazl bina yoktu. Son beş altı sene için de bu bahsettiğimiz dalre içinde çok fazla bina yapıldı. Arz fazla- laştı. Taleb daha sakin bir hadde indi. Netice itibarile — kiralar da düştü. Bahsettiğimiz senelerde ay | lık kirasi 120 lira olan apartıman lar bugün 70 - 80 lirayadır. 90 1i- | raya olanlar 50 liradır. 60 liraya olanlar 35 lirayadır. Bu, tabit va- | sati bir hesabdır. Şehirdeki bu toplanış dükkân vı mağaza gibl ticaret müesseseleri üzerinde de müessir — oldu. Yine resmettiğimiz 0 dalre içinde bir çok yeniden ticari müesseseler ku ruldu. Bu bir zaruretti. Ayni za- maanda — mevcut — ticarethaneler - her neviden - mücsseselerini bü yültmek, daha modern bir hale sokmak ihtiyacını duydular. Şeh rin diğer mıntakalarından, birçok esnaf bu mıntakaya nakletti. Buna mukabil. Beyoğlu dediği-| miz, yani İstiklâl caddesinin bu- lunduğu mıntakadaki bina kira - ları çok düştü. Çünkü, İstiklâl cad desine amud ve muvazi cadde ve sokaklar içindeki binalar, ekseri- yetle eski yapılardır. Bunlardan mühim bir kısmı apartıman değil evdir. Tesisatı konforlu değildir. | cukların zesimlerini de koymuş- Sıhht şartları tamam değildir. Ek- | ,, pokter tetkikatın alt tarefını serisi karanlıklır. Bütün bu se -| v n meşrottiği yazıyı beblerden dolayı asıl Beyoğlunuı | Tze A e göbeği sayılabilecek — mıntakada | AM iyor. kiralar düş | rdüğünüz çocuklara: İşte, tabif bir seyirle, İ<LnnbııL| son on beş senede bu bali aldı.. ngiliz doktoru Pernynin ço- l cukler arasında yaptığı tet- kikat üzerine muhtelif tip- derdeki çocukların istidad ve ka- biliyetleri ve istikballeri için mü- him bir takım esaslar tesbit etti- #ini sırası geldikçe «Son Telgraf> yazmış ve bu tipleri gösteren ço- Ev kadını olacak bir kzx Gi | yorlardı. Evlâd Büyütme de Bir San'aüttır Ev Kadını Olacak Kızla Hariçte Çalışmıya İstidadı Olanları Ayırmak Lâzımdır tur. Buna cevab olarak çocuklar da bir şey söyler: — Kaptan olacağım. Makinist olacağım. Doktor olacağım! gibi büyükler de bu cevalları alınca gülerler, Çocuk bunları kendisine büyük bir itimad ile söyler. Bü yükler de gülerler ve inanmazlar Her ana, baba çocuğunu iyi yetiş- tirmek ister, Fakal anaların, ba- baların çoğunun bu hususla en u- fak bile bir fikri yoytur. Bunlar bilmezler ki çocuklar bir takım istidadlarla doğar ve bir çocuğu yetişlirmek için tatbik edilecek usul diğeri için muvafık gelmiye- bilir. Bir çocuğu şu veya bu tarz- da Lüyütmekle, ona bir takım şey- ler öğretmekle maksad hasıl olur zannedilmesin. Tahsil ve terbiye- nin mübim tesirleri vardır. Fakat çocukların mesleğini tayin etmek zamanı gelince onların yaradılı- şındaki istidad ve kabiliyetleri göz önüne getirmek mecburiyeti var- dır. Şunu da bilhassa unutmamak Tâzımdır ki bugün meslek intih: bu, iş sahibi olmak meseleleri yal- nız erkek çocuklar için değil, kız- lar için de çok düşündürücüdür. Bazı kızlar hariede çalışmak isti- dadındadır. Bazıları da evden di- caksın, diyo sormak âdet olmuş- W — Büyüdüğün zaman ne ola- | şarı çıkmak istemezler. Hep bu 1510 — hekimleri de. bu salgına karşı koyacak bir ilâç bulamadı - lar. Yalnız, tiryak gibi, kâfuri gi bi panzehir taşı gibi şeyleri tav - siyeye başladılar. Tiryak, uzun müddet gribe karş bir deva olarak kullanıldı. Faydası oluyor muydu? Asla.. 1676 senesi kış mevsimi sıcak ve yağmurlu idi. Grip salgını yine başlamıştı. O sırada İstanbula ge len bir ecnebi seyyahı, hatıraların da: «Martın yedinci günü bütün şehir halkı müthiş bir hummaya tutuldu. Herkes öksürüyor, her - kesin burnu akıyordu. Mısir çar- pısı esnafına gün doğdu. Bütün sene için hazırladıkları tiryak hab larını birkaç gün içinde satıp tü- kettiler, Bu öksürük salgınından kurtulan olmadı. Terkibinde, 60 muhtelif madde bulunuyordu. Meselâ: Zencefil, ka rabiber, girit otu, maydanoz to - farkları vaktinde anlamak İâzım geliyor. Resimleri görülen iki kız çocu- ğundan soldaki pek şayanı dik - kattir. Eğer kızınız buna benzi - yorsa onu dışarıda çalışacak diye yetiştirmeğe uğraşmayınız. — Bu tipte olan kızlar daha ziyade ev | Haricde çalışacak bir kız işlerile meşgul olarak birer ev ka- dını yetişmeyi isterler. Bu tipteki kız çocukları naziktir. Zeki olur- | lar ve bilhassa samimidirler. Ken- (Devamı 6 ci sahilede) | Yazan: BEDİ GÜNDÜZ I humu, afyon, kurumuş yılan yü - reği, kunduz böbreği Nlâh gibi. Bu muhtelif maddeler kurutulu 'a taş havanlarda iyice dö , toz haline getiriliyor, e lekten geçiriliyor, sonra treben * tin, beyaz bal karıştırılıyordu. Bu' suretle bir hamu ryapılıyor dü. Fakat hemen kullanılmıyordu y dinlendiriliyordu. Son- ra yeniden havana koauluyor, dö: vülüyordu. Kavra;/an Hastalık Bu, insanı birdenbire kavuran hastalığın henüz bir ismi yoktu. 1716 da frenkler, (Agripper — kavramak) — dan kinaye olarak — (grip) ismini verdiler. O sene grip Pariste şiddetle hü küm sürüyordu, — Hemen bütün Parisliler buna tutulmuşlardı. Bu hastalık birdenbire insana çarpan, bütün vücudü , kavrıyan bir salgın halinde zuhur ettiği içir en münasib isimde bu idi. 1803 de Parisdeki grip salgını kış iptidasında başladığı ve her zamrnkinden daha çok tahribat yaptı. Birçok maruf — kimselerin ölümüne sebeb oldu. Doktorların Münakaşası Birçok doktorlar, bilhassa Ano din gripin ilâcını bulduklarını id dia ve parlak afişlerle halka ilân ediyorlardı. Bu rekalamlar, devrin en maruf mütehassıslarından — doktor Şova | dö Boşeni kızdırdı. Bu döktör, Deba — gazetesinde yazdığı bir makalede, «<Gripin b derece tahribat yapmasına sebeb başlıca doktorların olduğu» söy « lüyor, Verdikleri ilâçların fayda- sız olduğunu iddia ediyordu: «Grip, diyordu. Rievi ve nezley müteallik tehlikesiz ve pek az sü ren bir hastalıktır. Bunun önünü almak, tedavi etmek için tam bi istirahat, perhiz ve sıcaklık ister, Şarlatanların tiryak hablarına, lâ palarına lüzum yoktur. Grip oldu nuz mu, hemen yatağa giriniz, sık sıkı örtününüz, sıcak bir ıhlamur içiniz. Sabaha bir şeyiniz kalmaz. Şimdi de grip hastalarına tav « siye olunan aşağı yukarı bu de » Bil mi?, Kralların Dayısı Kendisi kral olmamakla bera- ber gittiği payıtahtların sarayın- da hükümdar gibi karşılananlar da vardır. İşte böyle bir talihli: Danimarkalı Prens Valdemar ol- muştür. Avrupanın dayısı deni- len buü prens Avrupa hükümdar ailelerinden en büyüklerile ya - kın akraba idi. Ölen İngiliz kralı Beşinci Corcun annesi kraliçe A- leksandranın küçük kardeşi idi. Bu itibarla şimdiki kral Altıncı Corcun büyük dayısı idi. Prens Valdemar'ın yakın akrabası olan- lar şunlardır: İngiliz kralı, Dani- marka ikralı, Norveç ve Yunan kralları ve eski Rus Çarı Nikola- dır. Prens Valdemar bir zaman- lar 1887 de Bulgaristan prensliği teklif edilmiş ise de bunu kabul etmemiştir. Ölen İngiliz krah Be- şinel Corca yüzce pek ziyade ben- zediği için Londrada bazı mera - sim esnasında bulunduğu — vakit halk tarafından kral zannedile - rek alkışlandığı da olmuştur! Prens Valdemar geçen gün tam seksen yaşında olduğu halde ve» fat etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: