2 Nisan 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

2 Nisan 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| ?— SON TELGRAF ÜSKÜDAR TRAMVAYLARI alnaelaamaşneaeemainiü , TOPLANTISI *e ) sküdar tramvaylarının umu- PFİZ değil ki... Her aklımıza gele- mi heyet toplanması oldu. Hayli münakaşalı — geçmiş. Fakat, bu münakaşalar nelerdir? Gazetelerden hiçbiri — tafsilâtile yazmıyor. Acaba, dedik, toplan - | © mahrem mi oldu.. Zannetmiyo- | ruz. Yalnız, şu netice anlaşılmış | ki, bu tramvaylar, İstonbul Bele- | diyesinin başına bir yük imiş. Zavallı Üsküdar! Çok sevdiğim bu İstanbul köşesinin tramvayla- Tına bile nazar değiyor. Bir tür - Yü, belini doğrultamadı. gitti. İn- gallah düzelir. Başka ne söylüve lim?., ÜST DUDAĞI OLMIYAN ÇOCUK İzmirde hılkat garibesi bir ço- cuk doğmuş... Üst dudağı yokmuş. Bu çocuk nasıl konuşacak., keli - meler ağrından dökülmez mi? Bü çocuk öyle bir vatandaş olacak ki, istemiyerek, bazı şeyler söyliye- cek.. Herkes, onun aklından ge - çen şeyleri anlayıverecek. Çocu- Bün başına gelecekleri düşünüyor musunuz?. Halbuki, bu zamanda aklındakini söylemek ne büyük gaflara sebep oluyor.. NEVYORK SERGİSİNE GEMİ Mİ GÖNDERMELİ?. Son Posta refikimiz çok oriji « nal bir dikir ortaya atıyor. Arka- daşımızın yazdığına göre, Son Postanın Amerika hususi muha- biri (!) bizim Mecidiye kruva - zörümüzün Nevyork sergisi mü- nasebetile, Nevyorka gönderilme- sini teklif ediyormuş.. Malüm ya, Mocidiye Amerikada inşa edil - miştir, k Mecidiyenin Amerikaya gönde- rilmesi bizim için çok iyi bir pro- paganda olacakmış! Neden - pro- IKUğÜK HABERLER' * Üç gün evvel Beyoğlunda dostu Despina'yı sokak ortasında bıçaklıyarak öldüren şoför Mah- | mud yakayı ele vermiş ve adil - | yece “tövilif/ olunmuştur. — Katil kabahati Despina'ya atfederek işi | bir kaza şeklinde göstermekte - dir. ö 'k Sirkecide Gazianteb otelinde oturan İzmirli Hüsnü adında bi- risi dün ölü olarak bulunmuştur. Tahkikat yapılmaktadır. * Son çıkan - beden “terbiyesi kanunu mucibince Üniversitede de bir spor kulübü tesis edilecek. tir.: 4 Babıali caddesinin bir kaç gün sonra asfalt olarak düzelti. Teteğini yazmıştık, Buradan çıkâ- cak parkeler vilâyet bahçesinde vilâyetle defterdarlık binaları a- Tasına döşenecektir. * Ekmek narhı üzerinde yarın tetkikat yapılacaktır. Ekmek fi- atının on para dahâ indirilmesi mümkün görülmektedir. l Taribi Roman: No. 39 — Evet. Fakat, bir insan değil Birkaç insan bir den bağırıyor. Kulaklarını duvara dayadılar. Fetma gözlerini açarak murıl - dandı: Bu, bir müslüman sesi.. <«Da- _ı,_. diye haykiriyor. Selim herşeyi anlamış gibi ba- HÂDİSELER KARŞISINDA |yada biraktığı eserlerin - hemen Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli —2NİSAN 1998 Son Telgraf paganda olacak?. Anlıyamadık!. Mecidiyeyi madem ki, Ameril hlar yaptı. Bu, onlar için bir sür- dıkça, hafiflik edip etmedi- imizi de düşünsek, ne tyi olur.. 25 SENEDE 10 BİN ÇOCUK DOĞURTMUŞ İzmirde, bir doktor, 25 senelik meslek hayatında 10 bin çocuk do-| ğurtmuş.. Kendisini tebrik ede- Tiz. Bu 10 bin sayısını gözünüzün önüne getiriniz. Bütün bu yav - rularm bir arada oluşunü düşü- nünüz. İşte bir döktar ki, çocuk doğurtan bir doktordan daha faz- Ja ne hizmet beklenir?. Bu dokto- run kıymetli memleket hizmeti, diğer kadın doktorlarının kula - fana küpe olmalıdır. Ananın sıhht waziyeti iyi değil, diye, bir de ço- cuk düşürten doktorları hatırla - dik.. JBAKİNİN ESERLERİNİ ANLAMAK MESELESİ LANLAMAK MESELESİ Şair Bâki gecesi yapıldı. Bükı- nin eserleri okunmuş, hayatından bahsedilmiş. Bâki, divan edebi - yatının en mümtaz, birinci plân- da gelen sanatkârlarından biri - dir. Tabil. lisanı eskidir. Bugün- | kü nesil, Bâkiyi metinler üzerin- den anlıyamaz. Birkaç yıl sonra, artık divan şairlerinir eserlerini metinlerinden okuyup tetkik et- mek hiç kabil olmıyacak. Divan şairlerinin sanat eserlerini de ih- mal edemeyiz. O halde, ne ola - cak? Bunun için de bir tedbir al- sak.. Divan şairlerinin - okunup anlaşılması, yalnız mütehassıs - ların kıvıracağı bir iş mi olacak?. Bu iş için Nurullah Ataç aca - ba ne der?, Mutlaka, orijinal bir fikri vardır. Meselâ: — Bütün divanları yakmalı, di- yebilir... AHMED RAUF v& Tünceli saylavlığına seçilen İnhisarlar Umum Müdürü Mit - hat Yenel dün Ankaraya gitmiştir.| İnhisarlarda yapılacak değişiklik- ler hakkındaki mütaleasını da bir rapor halinde Vekâlete bildirce - | cektir. * Mimar Sinan'ın ölümünün | yildönümü — dol: büyük bir ihtifal yapılacaktır. U- mumf Müfettişlik Sinan'ın Trak- hepsini tamir ettirmiştir. *& İnhisarlar Umum Müdürlü- ğüne tütün işleri müdürü Adnan Taşpınar tayin edilmiştir. * Meşhur katil Vaydınen ida- | ma mahküm edilmiştir. * Başvekil dün Hava Kuru - munda tetkikler yapmıştır. Ankara'ya Dönen Vekiller Kubilay ihtifali Günü Bugün Menemende Büyük Bir ihtifal Var Feci bir şekilde öldürülen aziz inkılâp şehidinin hatırasını teb - cilen bugün Menemende Kubilây übidesi önünde büyük merasim yapılmaktadır. Merasim programı; İzmir Parti Başkanlığı tarafından dolgun bir. şekilde hazırlanmıştır. İzmirden kalabalık bir talebe ve gençlik ka- filesini merasim yerine götür - mek üzere iki hususl tren kaldı- rılmıştır. Ayrıca civar kazalar ve Maniza vilâyeti gençliği de ihtifale işti - rak etmektedir, Şehrimizde ve diğer Halkev - lerinde de aziz inkılâp şehidinin hatırası anılacaktır. Ortada Olmıyan Altınlar Eski Tramvay Şirketi — teavün | sandığında birikmiş olan paralar- | dan mühim bir kısmının evvelce mezkür şirket erkânı tarafından altına tahvil olunduğunu ve son- ra bu altınların memleket hari - cine kaçırılmış olmasından şüp - he edildiği yazılmıştı. Şirket; hükümete intikal ettik-| ten sonra; gümrük muhafaza ko- | mutanlığı kaçakçılık demek olan bu işle ehemmiyetle moşgul ol - muş ve eski şirkete; bu altınları ne yaptığını sorması üzerine <al- tınlar Merkez — Bankasındadır!» şeklinde bir cevap verilmişti. Gümrük muhafaza komutanlı- ği bu cevap üzerine keyfiyeti Merkez Bankasırdan tahkik et - miş fakat; altınlar bulunamamış- tır. Bunun üzerine; eski — tramvay girketi; dün <kaçakçılık» iddiasi- le müddelumumiliğe verilmiştir. Ortada olmıyan altınların yekü - nu 12 bin liradır. Asliye 5 inci Ceza Muhakeme- si; dünden itibaren bu işle eham- miyetle meşgul olmağa başlamış- tır. POLİiS Ve.. Mahkemeler Bize Dört| Tane- Acı Kahve Kahvecinin Üzerine Çullanmışlar €çen sene, bir gece Ferikö- yünde İsmall, Niyazi, Meh- | ined ve Kâzım isminde dört| arkadaş, bir meyhanede kafaları | iyice tütsüledikten sonra, Mah - mud adında bir zatin kahvesine gitmişler... Dört sarhoş arkadaş | bir masayı işgal ettikten sonra iç- lerinden Mehmed kahveci Mah - muda: — Bize dört tane acı kahve ge- tir, diye emretmiş. Fakat daha kahveler getirilmeden, sarhoş bay- lar yerlerinden kalkarak, Mah - mudün yanına gelmişler ve döre dü de birdenbire kahvecinin üze- rine çullanarak dövmeğe başla « mışlardır. Bu sırada - Mehmed; kahveye giren ve onları ayırmak isteyen bekçi Veysel ile Ali Os- manı da tokatlamıştır. BSuçluların muhakemesine dün Asliye Birinci Cezada devam e -« dildi. Ve hâdise şahidi olarak Saf- fet ile Arslan sorguya çekildi. Satfet, suçlulardan Mehmedden korktuğu için hazıtlık tahkikatın-i da verdiği ifadeyi değiştirerek, on- ların lehinde söz söyledi. Müddotumumi; yalan beyanat- ta bulunan Saffetin hazırlık tah- kikatındaki Hadesi Tle mahkeme- de verdiği ifade suretinin birbiri- ne bağlanarak, şahid hekkında ka- nuti takibat yapılmak üzere me- muriyeline verilmesini istedi Bundan başka, suçun devlet ve hükümet nüfuzüuna mücssir fiil - lerden olması hasebile ve ömme şahidlerinin verdiği ifadelerden düvdüğü gidi, bazı kim- de yalan şahadefe teşvik et- iği anlaşılan Mehmedin do tev - kifine karar verilmesini talep et- ü Mehmed tevkif edildi, bekçi Ali| Osman ile Veyselin de dinlen - KISA POLİS HABERLERİ * Balatta Püskürücü sokağın- da oturan Ahmed oğlu Veli adın- da biri ayni evde ve ayni odada yatan arkadaşı Velinin on lira- sını çaldığından yakalanmıştır. * Şaban adında bir sabıkalı Beyoğlunda tramvayda Kostan - tin adında birinin cebinden para cüzdanını çalarken suç Üstünde yakalanmıştır. * Hüseyin adında biri Kadı - köyde bir yapıda çalışan Abdul- Maliye ve Nafıa Vekilleri dün akşamki ekspresle Ankaraya dön- müşlerdir. Yazan: CELAL CENGİZ: İki metro yukarıda göle bakan | küçük bir pencere vardı. Bu pen- lah adında bir amelerin yorganı- n çalmış, savuşurken suç üstün- de yakalanmıştır. larına basarak yükarıya — Kalktı. Küçük pencereye bir gece kuşu gibi yapıştı. Fatma' bu delikten içeri bakar. ken, birdenbire başı döndü.. Ken- “dini tutmasaydı, göle yuvarlana- | caktı. — Cehennimin kapısı önünde | miyim? Burası neresi?.. Diye bağırmak istedi. Ve ağzını aşağıya Ççevirererek cere, bir insan sığamıyacak kadar| yavaşça: küçüktü. Selim: — Sana omuz vereyim, Fatma! - Selim, dedi, — söylediklerin doğru imiş. Şatonün - zemin katı Yukarıya uzan ve oradan içeriye | mahşer yerine benziyor. Gözümle bak. Belki bir şeyler görebilirsin! | görebildiğim sekiz on müslüman Bu işi yapmak kolay değildi. | muharibi, bir kaç cellâdın elinde meleri için, duruşma ön bir Ni - sana bırakıldı. ———LML—L—LLELM—”Z: * Feride adında bir kadın Ye- şildirekte oturan Sadık adında bi- rinin on lira parasile iki saat ve- sair eşyalarını çaldığından yaka- lanmıştır. * * Taksimde Faik bey sokağında 108 numaralı evde oturan Marika adında yaşlı bir kadın Taksim bahi çesinde dolaşmakta iken ayağı ka-, yarak düşmüş ve başından yara- lanmıştır. W Küçükpazarda- oturan Meh- med oğlu Hakkş adında biri ken- dini bilmeyecek derecede sarhoş bir halde sokaklarda ötekine be- rikine sarkıntılık ederken yaka- lanmıştır. seyredelim: Sinyor Fernandenin cellâdları | şatonun zemin katma jndikleri za-| 4 TMan, loş ve geniş bir taş odada o- tuza yakın müslüman — muharibi yerde yatıyordu. Cellâdlar içeri gitdiği zaman basık tavanlı bu mezbahada uğultuya benzer ha - zih bir ses yükseliyordu. Cellâd - ların arkasından giren sekiz kam- çıer derhal kamçılarını şaklatu - rak, yerde yatan bacakları 2in - cirli esirleri döğmeğe başlamış - lardı. Papas Fernando çellâdlara esirlerden yalız bir kişinin işken- ce ile öldürülmesini emretmişti. Diğer esirler bu zavallı adamın gını sallıyara *çok dâr bir taşın çıkıntısı üzerinde/ Can çekişiyorlar... işkence ile öldürüldüğünü gözle- O — Evet, esir müslüman - | duruyorlardı: Fatma itidalini toplyarak gö - | rile göreceklerdi. Acaba bu ölecek; lar görüyor, ——— Fatma: zünü şatonun içine dikti. zavallı kim olacaktı? Aylardan - —Esir © anlar mı dedin? | — Her şeye katlanacağız. Hay-| — Endülüs tarihinde mühim ve | beri saçları, sakalları uzamış olan| — — Öyle ya. Kumandanımız bas | di eğil. tüyler ürpertici bir sahne teşkil | esirler, her gün kendilerine verl-, na şatonun zindanında — birçok | — Diyerek Selimin omzuna sarıl- Mhmı&o—nmnnhıknhwpımhmemkhn- Selin yapılan zu-| şıyorlardı. Hava, güneş, yüzü gör- Kadın Deniz Gibidir Diyerek Dürdü Birden Hiç inanmak Olmaz ha! eza mahkemeleri korido - runda bir kanapeye otur - muş, meraklı nazarlarla ge- Hp geçenleri seyrediyordu. Yaşı altmışı geçmiş, — saçları ağarmış, siyah gözlerinin feri kaçmış, İh- | tiyaz bir kadındı. Yanına sokul- dum: — Burada niçin bekliyorsun tey-i zeciğim? Asliye Birinci Cezanın kapısı- ni işaret etti: — Şurada, oğlumun muhake- mesi var da.. Kadın sözünü bitiremedi, ağla- mağa başladı: — Neden ağlıyorsun teyze? Yaşlı gözlerini gözlerime dik - | — Ben ağlamayayım da, kim ağ- lasin evlâdım!.. Mantosunun cebinden çıkardı- h küçük beyaz mendili ile gözle- rinin yaşını sildi, sonra ağır ağır anlatmağa başladı: — Geçen sene başırıza bir fes lâket geldi, yurdumuz, yuvamız dağıldı, perişan olduk!... Oğlum Ahmed kıskançlık yü- zünden Ali isminde birini yara - ladı. 2,5 sene hüküm yedi. Sözde Aliyi öldürmek kasdi ile yarala- muş.. Halbuki hiç de öyle değil ev- lâdim. Bir gün parkda.., Kudın sustu. Kısa bir müddet düşündü. Sonra: — Sans olup biteni baştan an- latayım, dedi. Ahmed, içeriye gir- meden evvel Çarşıkapıda kundu- racılık yapardı. Onu Çarşı - için- de tanımıyan ve kendisini sev - miyen yoktur. Çok iyı kalbli, kim- seyi gücendirmez, hakikatli, na - muslu ve dürüst bir çocuktur. Ahmed, yedi sene evvel Me - liha isminde bir- kızla evlendi. Geçen seneye kadar karı koca ga- yet iyi geçiniyorlardı. Fakat, ge- çen sene Melihanın ahlâkı bo « zuldu. Yabancı erkeklerle görü - şerek, kocasına hiyanet etmeğe başladı. Bunu evvelâ ben haber aldım, fakat oğlum pek asabi ol- duğu için, belki de bir cinayet İş- ler, diye korktum, ona söyleme- dim. Aradan çok zaman geçme - den Ahmed de meseieyi öğrendi. | Bir gün bana karısının Ali ismin- de biri ile münasebette bulundu- Runu söyledi. O sırada oğluma dikkat ettim, pek muztarib görü- nüyordu. Kalbini sızlatan büyük acının tesiri ile gözleri yaşarmış- tL. Onu teşelli için; — Üzülme evlâdım, dedim. O- nu boşa, Melihadan artık hayır | gelmez, onu defet başından; ben pek namuslu bir kızcağız bulu « akıllarından bile geçirmiyorlardı.| lar. Cellâdlardan biri yerde yutanlara şöyle bir göz attı.. En uzun sakallı| ve heybetli bir müslümanı gözü- ne kestirdi.. Yanına sokuldu.. çısını sallıyarak ensesine, daha son- ra çıplak omuzlarına indirdi. Esir: — Dahilek... Dahilek... Diye yalvarıyordu. Diğer esirler korkudan titriyor- yorlardı. - Kamçı atmak sırası diğer collâd lara gelmişti. Dört cellâd birden bu zavallı adamı o kudar çok dö düler, ve şırtından bacaklarından,| rası senindir! kollarından o kadar çok kan akıt- tılar ki. Cansiz olarak arkadaşla- rının üzerine düştüğü zaman, bu korkunç ve tüyler ürpertici sah- neyi pencereden seyretmekte o - lan Fatma bile teessürünü giz » WWI. başını geriye çek « — Selim, tahammülüm kalma- Canlı Manken | Usulü — Bu Yıl Tecrübe Ediliyor Akşam kız sanat mekteplerinin çok kuvvetli tedrisatta bulunduk- larnı, buraya devam eden kızla- Tımızın tam manası ile birer (ev hanımı) olarak yetiştiklerini yaz- mıştık, Sanat mektepleri, her ge- ne olduğu gibi. bu”tahsil devresi sonunda da bir yıllık faaliyeti l gösterir sergiler açacaktır. Buü sene kız sanat mektepleri sergilerinde de yepyeni bir usul . tatbik edilecektir: Canlı manken, Buna göre, bir talebe, kendi dik- tiği elbiseyi kendisi giyerek teş - hir edecektir. Bu hüsustaki hazır- lıklara devam edilmektedir. ——— İki Tayin Eski Kastamonu mebusu Şük - rü Şenozanın sıhhat ve İçtimat Muavenet Vekâleti Sıhhi Ensti - tüler lâboratuvar şefliğine, eski Burdur mebusu Halid Anaranın kömür şirketi idare meelisi aza- lığına tayinleri kararlaşmıştır. rum, dedim. Ahmed bitkin bir sesle: — Hayır anne, hayız. dedi. Ben Melihayi çok seviyorum, ondan ayrılamam!.. Bir gün kızımın evine gitmiş - tim. O gün Ahmed, evden çıkar- ken, Meliha: — Bugün öğleden sonra hama- ma gideceğim. sen eve biraz geç gel! diyor. Oğlum akşam evine döndüğü zaman, kapının kilitli olduğunu görüyor, Ve o sırada komşu ka- dinlardan biri başını pencereden uzatarak, Ahmede hsyretle: — Siz bugün bu evden taşınma-| dınız mi? diye soruyor.. Meseleden haberi olmıyan za- wallı oğlum saf saf kadının yüzü- ne bakarken komşu kadın anla- tıyor: — Bugün öğleden evvel, karı- diz evin bütün eşyasını bir ara- baya yükleterek götürdü. Ahmed biraz sonra bir parkta ge- zinirken kanapelerden birinde ka-| rısı ile fşıkını görüyor, O sırada evlâdımın başına sanki bir kazan kaynar su dökülüyor. Öfkeli a - | dımlarla onlara doğrü- yaklaşı - yor. Ali yerinden kalkarak onun üzerine hücum ediyor. Çocuğun boğazına sarılarak sıxmağa baş - lhıyor. Ahmed de kendisini müda- faa için Aliyi kaba etinden yara- liyor, İşte oğlum, bu yaralama çundan dolayı 2,5 seneye mah - küm oldu. O zamandanberi, Meli- ha. Ali ile beraber oturuyor. Ah- med de geçenlerde, nikâhlı karısı olduğu halde başka bir erkekle oturduğu için onu mahktmeye verdi. İhtiyar kadının yanından ayrı- brken, dikkat ettim, gözleri gene dolmuştu. Derin derin içini çeke- rek söylendi: — Zavallı çocuğum!. — Vefasız bir kadın yüzünden daha pek genç yaşında sabıkalı oldun... MEHMED HİCRET — Diye mırıldanmıştı. Fatmanın zindanda neler gördü - ğünü bilmiyordu. Fatmaya gavaşça seslendi: — Orasını ben de göremez mi- yim? — Görebilirsin, Selim.. Ve gör- melisin! Dedi, Selimin omazundan atla - di. — Haydi, şimdi mezbahada bo- gazlanan masumları seyretmek si- Polonya ve Almany: Yazan: Ahmed Şükrü ESMEİ Çeköslovakyanın parçalarıma sından ve bilhassa Memel şehri nin ilhakından sonra Almanya # Polonya arasındaki münasebel gittikçe gerginleşiyor. Polonyani her tarafında Almanya — aleyhir nümayişler yapılmaktadır. Di; taraftan Alman-gazeteleri Polo yayı şiddetle tenkid etmekte Polonyalılar da bu tenkidleri vabsız — birakmadıklarından memleket gazeleleri arasında detli bir polemik başlamış bu! maktadır. Ajans telgrafları, hi gün bu münasebetler hakkı yeni bir heyecanlı haher veri; Almanyanın, Dançig ve Polon nın Berlin - Roma mihyeri de! letlerine karşı takip edeceği yazet meseleleri üzerinde göri mek üzere Hariciye V_elq_li Bec Berline çağırdı, fakat Beck'in V daveti kabul etmediği bildiril | Berline qğ: Şuşni ?mw&âü bir mana ide etmeye lamıştır. Almanya hakikaten — Polon; ya karşı taarruza girismek Ü midir? Almanyanın Polonya ergeç çarpışacağına şitphe yokti Bunun sebebini anlarnak için ritaya Bakmak kâfidir. Hitler ( tidara geçmezden evvel Almat yanın tazyikine hedef olan At rupa devleti Polonya idi. Faki Hitler Almanyanın mukadderit tını eline aldıktarı sonra 1934 nesinde Palonya ile ön sene içiti bir mukavele imzaladı. Bu $ le şark cephesinden vaziyı emniyet altına aldıktan sonra 00 ta Avrupadaki teşebbüsüne ba: ladı. Almanyanın kollektif barı sistemini yıkması,orta Avrupadi hâkimiyet kurması, şarka doğ genişlemesi, bütün bünlar, Polor yyanın menfaatlerine uygun -değil di Fakat Pölonya devlet adamlasf rı oportünist bir siyaset takip derek günlerini geçirmiye çalır tılar. Biraz da Fransı tarafındı istihfaf görmeleri hassasiyetlerinii rencide etti. Çekoslevakyaya ka: gı da sebepsiz bir düşmanlık hissl beslemekte idiler. Bütün bu se- bepler bir araya geldi ve Polonya orta Avrupadaki Alman hegemo: yasının kurulmasına ücdeta yar - dımcı vazifesini gördü. Şimdi Polonyanın vaziyeti zors laşmıştır. Almanya Slovakyayı hit mayesi altına alarak cenuptan Polonya ile hududunu uzatmıştır. Şimalden Memel'i alarak ve Lit- vanyada nüfuz tesis ederek bu cepheden de Polonyayı çember i- çine almıştır. Şimdi de Dançig meselesi, koridor meselesi, ekslli. yetler meselesi ortayâ atılmıştır. Bununla beraber Almanyanın Po- Jonyaya her halde bugün için bir. taarruz maksadı beslemekte ol- duğu şüphelidir. Bilâkıs Almanya Polonya ile daba bir müddet iyi geçinmek İstiyor. Fakat Alman- ya, garbi Avrupa - Cevletleriyle, Savyet Rusya arasında kurülmas âina çalışılan kombinezon içinde (Devamı 6 mcı sahifede) Bugün Nöbetçi Eczahaneler Bu pazar, şehrin muhtelif semt- lerinde nöbetçi kalacak oczahane- ler şunlardır: —— Bakırköyünde: Hilâl. Üsküdar- da: Merkez, Selimiye. Sarıyerde: Osman. Eyübde: Hikmet, Kadı- köyünde: Atğeddin (Moda), Rifat Sargun (Pazaryolu), Halid Uluer | B (İskele caddesi), Eminönünde: Hikmet - Cemil (Küçükpazar), lerini gıcırdatarak ağlıyordu. Arif Neşet (Ankara caddesi). H Selim: Hüsnü (Bahçekapı). Kumkapıda? — Metin ol, Fatma' dedi. Günün| Süreyya; Beşiktaşda; Süleyman birinde bu zalimlerden öc almak | Receb. Fatihde' Hüsameddin. (Bar fırsatını bulacağımızdan eminim. | lat) Çola (Samatya). Nazım (Top Görülüyor ki. papasın maiyetin: | kapı). Penev (Aksaray). Suad de cellâdlardan başka bir kuvveti | (Karagümrük)... " Asaf. Taşın Üstünde titriyor ve diş- NBS n a

Bu sayıdan diğer sayfalar: