8 Nisan 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

8 Nisan 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KENİ KAĞID SEPETLERİ VE TEMİZLİK tamvay durak yerlerine ko-| nan çöp kutulası çok şık.. Kutuların şeklini kim bul- du ise zevk sahibi imiş.. Şimdi, İstanbullular, yuvaş yavaş temiz- liğe alıştılar. Tramvay biletlerini! bu kutulara atıyorlar. Yerlere fır-| latmnıyorlar. Geçen gün, bir tram-, vay durak yerinde bir bemşehri, HADİSELĞR KARŞISINDA I Son Telgraf makalede şu serlevhayı gördüm: «Beyinde kopan fırtına'ar.».. Bu | sihhi makale, tam zamanında ya- zalmış.. Bugünlerde beyinlerde öy- le fırtınalar oluyor ki sormayın.. Kafaların içindeki bu - fırtınayı nasıl dindirmeli?. Ne yapmalıt. Orasını galiba kimse bizmiyor. Doktorlar, âMimler, şu günlerde bulslaar.. toplansalar, bir araya gelseler de/ Canlı Manken Usulü Bu Ayın 16 sında Tatbik Ediliyor Akşam kız san'at mekteblerin- de canlı manken usulü ihdas edil-| diğini yazmıştık. Bu husus Ve- köletin tasvibine mazhar olmuş - tur. Mektebler, canlı manken tat- bikatı için hazırlıklarına devam P O İsviçreden Çine Gider ken LiS Ve.: Mahkemeler Tabanca Tehdidi Altında Mimar Sinan ihtifali Yarın Yapılacak Merasim Tafsilatı 'Yarın koca Türk mimarı Sina- mın ölümünün 451 inci yıldönümü-| dür bu münasebetle, her sene ol- duğu gibi yarın da bir «Sinan İh- tilali» yapılacaktır. Bu hususta ha- zarlanan program şudur: Saat 16 İtalya ve Arhıvu Yazan: Ahmed Şükrü ESMİ Bir senedenberi, müheyyiç #W berlere alışmış isek de İu Arnavutluk hakkındaki vurları tehlikeyi Balkan ya dasına İkadar. getirdiğinden haber bütün Balkan milletleri #f| yeni bir heyecan mevzuu teşik etmiştir. Birkaç gündenberi İ ya'nın Arnavutluğu askeri işgi Çok saygılı olacak, öksürürken bi-| ZAVALLI İLKBAHAR etmektedirler, Canlı manken usu-! le, bu çöp kutusuna - eğiliyordu. Ağzından çıkan mikrobların kal- dirım üstüne düşmesine gönlü ra- z değil. Gördünüz mü kibarlığı?.| ARNAVUDLUKTA HARB BAŞLADI İŞTE.. Arantudlukda harb başladı.. İ- talyanlara «buyurun» demediler.. Erkek gibi çarpışmağa başladılar. | Orta Avrupada boyun eğen diğer| devletler, Arnavudluğa baksın - lar da, utansınlar.. Arnavudlukta başlıyan bu çarpışma, bir dünya | harbi doğurur mu?. Şımdiden kes-| tirmek kolay değildir. Fâkat, İn- gillere ordusunda ve donanmasın- da son alınan öyle tedbirler var ki, bu tedbirlere, büyük harbdenberi hiç baş vurulmamıştı.. Haydi. ha- yırlısı. KÖROĞLU DESTANI HANGİ KÖROĞLU.. ——— Dostumuz — Müurad — Sertoğlu «Köroğlu» destanını bir roman hâ- linde yazmağa başlıyacağını ilân ediyor. Öyle bir zamradayız ki, Köroğulları çoğaldı.. Hangi Ki oğlunun deslanını yazıyor acı Güneşi inkâr eden körler zuhur etti. Fakat, —bize öyle gelir ki, arkadaşımız güneşi inkâr eden Köroğlunun destanını yazmağa yanaşmaz. Fakat, ayni Köroğlunun başka destanlarını yazıp duru - * Belediyo — Kurmağalıdereyi hemen, temizlemek için Trak du- basını kiralamıştır. Dere bir kanal haline getirilecektir. *4E'Tüman işletmesi müdürü Ra- ufi Manyaslı Münakale Vekâleti- nin daveti üzerine Ankaraya git- Mmiçtir. * İktisad Vekili Hüsnü Çakır ( şebrimizdeki sanayi işleri Üzerin-) de tetkiklerde — bulunmaktadır. Yarın akşam Ankaraya dönecek- üir. * Tütüncüler birliği titaret o- desında toplanarak — nizamname- de yapılacak tadilitı tesbit etmiş- tir. SULH PERİSİ NERDESİN? Zavallı ilkbahar.. Tedı damağın-i da kaldı.. Havalar açtı. güneş gü- Tukda patlıyan silâhlar, adeta, ba- harin müjdecisi oldular. Zaten, bu yıl, ilkbaharın, böyle netameli olacağı seziliyordu. Zavallı bahar.. Çiçeklerin, gül - seslerine karıştı.. Neredesin sulh perisit, FLORYA VE PLAJ FİATLARINA DAİR Floryanın ağaçlandırılması için yeni bir program yapıldı. Florya tablat itibarile güzei bir yerdir. Fakat, çıplak bir arazi parçasıdır. Program mucibince, bu civar a - ğaçlandırılınca, Florye, zarif. mo- dern bir plâj şehri olaraktır. Bu yaz, Floryada plâj fiatları nasıl o- lacak, Şimdiden bilmiyoruz. Dün- yada, umumi bir harb çıkmaz da, ağzımızın tadile banyo almak için Floryaya gitmeğe vakit bulabilir- sek, geçen mevsimlerde olduğu gi- gi yine kazıklanmıyalırn.. - Yeni Belediye reisimizden bilhassa ri- camız, bu sene, şu piâj fiatlarını bir hale yola koysun. Eğer, bu işi yaparsa, bütün İstanbulluların hayır duasını alır.. Pahalıliık yü« zünden deniz yüzü görmiyen, de- | niz nedir, bilmiyen vatandaşlara da iyilik etmğ olur. AHMED RAUF * Neşriyat kongresinin mayısın | birinde Ankarada toplanmasına karar verilmiştir. İstanbul gazete-| cileri bugün toplanarak telif, ikti-| bas ve tercüme mevzularını gö - rüşerek Vekâlete bir rapor gön - dereceklerdir. * Bu sene ilk mekteb talebe ve| müallimleri için şehrin muhtelif | yerlerinde beş kamp açılacaktır. * Şair Hâmidin ölümünün ü- çüncü yıldönümü münasebetile ayın on ikisinde Üniversitede bir ihtifal yapılacaktır. & Bütçenin müsaadesizliğinden) dolayı Belediye, <Yeşilay» ı iste- diği yardımı yerine getiremiye' - cektir. * Vali ve Belediye reisi Lülti Kırdar sular idaresi müdürü ile * Dokumacılık san'atını bilen ve başka kazanç vasıtası olmuyan köylüye bedava el dokuma tez - —— Tarihi Romaunı No, 45 rülmüş bir duvar var. Bu duvarı aşamadık dediler. Selim yol altında tehlikeli bir maceraya atılmak niyetinde de- Hildi. Zaten bu kadar dar bir yol- dan « sonu kale içine dayansa bi- le - asker sevkine imkân yoktu. Yolun Götebaşında düşmanın bü- yük kuvvetleri vardı. Selim o geceyi papas Fernan - do'nun Şatosunda geçirmeğe ka- vermişti. ::ıımvoı. DİLBERİ GÖZLE - RİNİ AÇINCA.. _Yolımıııındıld"llbl Halifenin Sarayında ' | Bir ispanyol Güzeli birlikte Terkosa giderek tetkikatta| bulunmuştur.. Dört terşih havuzu| da yapılacak, bunun için 600.000 Hira ayrılacaktır. Yazan: CELAL CENGİZ çökmüştü. Selim şatodaki esirleri de karar- gâha göndermişti. Şatonun içthde ve etrafında ka- lan Arab nöbetçileri milli şarkı- lar söyliyerek eğleniyorlardı. Şatonun ambarları erzakla do lu idi. Fernando çok sefih bir a- dam olduğundan, İspanyanın en meşhur ve nefis şarabları da alt kattaki bodrumlara küplerle gö- mülmüştü. Suriye ve Cezayirden len yüzünü gösterdi. Fakat, silâh; sesleri de beraber geldi. Arnavud-| lerin kokusu, kuşların cıvıltısı top| buraya gelen Arablar ilk defa Fer- nando'nun şatosunda şarab içti- ler ve o gece sarhoş oldulür. lünde esas, bir talebenin kendi gı İstanbulda Soygunculuğa tiği elbiseyi giyerek teşhir etme- sidir, Bilhassa Paris ve Londra gi-| bi büyük şehirlerde kadın elbisa ve tuvalet eşyası satan müesse - selerde bu usul çok faydalı neti- celer vermektedir. Bu müessesele- rin sisteminden ayrılan tarafımız şudur: Onlar, başkalarının diktik-| lerini prezantabl kadınlara giy - dirip satış temin ediyorlar, Bizim san'at mekteblerimizde ise tamae| men terbiyevi bir gaye takib e- dilecek, talebe, kendi diktiği el- biseyi kendisi giyecektir. Canlı manken usulü ilk defa olarak, Ca-) Baloğlundaki — Akşam kız san'at mektebinde bu ayın 18 sında tat -| bik edilecektir. Talebe kendi dik- tiğini giyerek o gün crada hazır bulunacak olan İstanbul Vali ve Belediye reisi Lütfi Kırdarın ö- nünde geçid resmi yapacaktır. KISA POLİS HABERLER! * Hüseyin ve Muhiddin adında| iki adam Balta limanırda Beledi- ye tarafından yapılmakta olan yol üzerindeki köprü kızaklarını vinç ile çakmaktalarken vincin kopan kolu her iki amelenin üzerine düe| gerek Hüseyin bacağından, Mu - hiddin de kolundan yaralanmış - lardır. * Şoför Abdullahın idaresinde- ki otobüs Fatihde Ziya oğlu Yıl- müza çarparak başından yarala - miştir. * Pangaltıda Sungur sokağın- da oturan İstelyo kızı Marika Be- yoğlunda Tokatliyan önünde tram- vaya binmek isterken düşerek ba- şından yaralanmıştır. * Evvelce istirdad edilmiş olan on beş otobüsün ruhsatiyeleri ia- de edilmiştir. * Eaki ordu meb'usu Faik E - tibank, eski Balıkesri meb'usu Ce- mal Esener Sümerbank, emekli General Cafer Tayyar Denizbank idare meclisi azalıklarına tayin e- dilmişlerdir. * Avustralya Başvekili Lion dün Sidney'de vefat etmiştir. Alt- mış yaşında olan Başvekil kalb sektesinden Ölmüştür. * İrak meclisi, Kral Gazinin wefatı üzerine Emir Abdullahın niyabetini tasvib etmiştir. Alelü- sul istifasını veren Nuri Sald Pa- şa kabinesi yerinde kalmıştır. tığı için, akıncıları eğlenmekte ve| içmekte serbest bırakmıştır. Elhâris bu bâdiseyi duysaydı, belki de Selimi azlederdi. Fakat, mücahidler ağız birliği yaparak, döndükleri zaman hiçbir şey söy- lememeğe karar vermişlerdi. Yal- nız kapılarda nöbet bekliyen yh-mll mücahid - bunlar da diğerlerine nisbetle yaşlı ve mütcassıb kimse- lerdi - ayık bulunuyor ve şarab içmiyorlardı. Selim bir müddet mücahidlerle hesbihal ettikten sonra: —'Bu hüviyeti — meçhul kadın hâlâ uyanmadı. Acaba büyüledi- ler mi onu? Bu muammayı her | halde halletmeliyim.. Diyerek tekrar, genç kadının yattığı odaya çıktı. fspanyol dil- beri hâlâ uyuyordu. Selim odanın bir köşesinde du- ran büyük şamdanı yaktı. ( KA VT Gr NMj Kalkan Ecnebi Delikanlı H enüz yirmi bir yaşında bir delikanlı olan Jozet Muller, bundan — birkaç »y evvel, Çinde bulunan dayısının . yanına tı- Genç adılm, yaya seyahat edi- yordu. Cebinde ancak birkaç aylık iaşesini temin edecek kadar pa - talyaya geldi. Beş ön gün orada gezip dolaştı. Sonra Balkanlar yo- hu ile İstanbula hareket etti. Jozef Muller, İstanbula verdiği gün, pek az parası kalmıştı. Hal - buki Çin, İstanbuldan daha çok w- zakta bulunuyordu. Çocuk birkaç gün içinde elindeki parayı bitir- mişti, Genç seyyah düşünüyordu: Ne yapacaktı? Nasıl geçinecekti? Tam üç gün aç kaldı. Bir serscri Bibi İstanbul sokaklarında dolaştı, durdu. Jozetfin gıdasızlıktan avurtları çükurlaştı. Delikanlı zayıfladı. Yü- zü limon gibi sarardı. Zavallı ço- cuk, artık açlığa tahammül ede- miyecek hale geldi. Karnını doyurmak için çalacak- tı, vuracaktı, yankesicilik yapa - caktı. Fakat bu işte nasıl muvâf- fak olacaktı?.. Jozef, çocuk iken bir macera ro- manı okumuştu. Bu romanın kah-| Tamanı meşbur bir . hırsızdı. Bu zat, dalma yanında bir miktar eter bulundurur ve soymak için gir - diği evlerde, ev sahiblerine bu e- teri koklatmak suretlie onları ba- yıltır ve sonra rahat rahat işini görürdü. Delikanlı onun gibi yapmağa karar verdi. Eşyasından birini sat-' tu Bununla cezaneden bir şişe e- | ter aldı. Sonra Beyoğlunda Firuza- ğa mahallesinde, büyük apartıman- lardan birinin önünde bir zata te- sadüf etti. Bu adam, siprota şir - ketlerinden birinde çelışan ve Jo- zef Müullerin girmek istediği apar- ftımanda oturan Markoviç idi. Cümle kapısından beraber gir- diler. Fakat Markoviç, kâpıyı ka- par kapamaz, Jozef birdenbire ©- gitmek üzere İsviçreden yola çık-, Tası vardı. Delikanlı, İsviçreden İ- Dizini Makineye Keptır. başladı. tayı almak istiyordu. Fakat deli> | Kanlı.daha eteri kullanmağa va - ; kit bulmadan, gürültüyü duyga Markaviçin karısı Eleni, kızı Mar-, çelâ ile misafirleri Maryo aşağı indiler. Maryo, Jozefi — yakaladı, faakt burnuna bir yumruk yiyin- ce, onu bıraktı. Jozef apsrtıman- dan çıktı, kaçmağa başladı. Ve biki Selim, genç kadının başucuna oturmuştu. Dışardan şarab içerek neş'ele- nen mücahidlerin şen kahkahaları! yükseliyordu. Selim ellerini İspanyol dilberi- |arını sıkmağa ve çimdiklemeğe başladı. Genç kadının birdenbire kımıl- | dandığını gören Selim artık hileyi! | anlamıştı. | Kollarını biraz daha fazlaca sı-| kınca, hüviyeti meçhul kadın göz- | kerini kırpıştırarak bağırdı: — Benden ne İstiyorsunuz? ni neden rahat bırakmıyorsunuz? Genç kadın gözlerini açmıştı. Selim gülerek sordu: — Ne zamana kadar uyumak nun gırtlağına sarıldı, mkmığı: Jozet, Markoviçin elinde, içinde| - para bulunduğunu zannettiği çan-| TSZ Sonra bekçiler tarafından ya- Bulamamış !.. oturmakta olan İbrahim is- minde bir şahsı gece vakti tabanca ile tehdid etmekten saçlu Sabahat Hakkınm muhakeme - sine dün de asliye dördüncü ce - zada devam edildi. Hâdisenin sebebi şudur: Makbule, bir müddettenberi Sa-| bahat Hakkının yanında hizmetçi dir. Bu — kadının iki kızı vardır. Makbule, kızlarından — Saimeyi Beyoğlunda bir apartımana ka - pici yerleştirmiştir. — Diğer kızı Gülsümü de İbrahime hizmetçi vermiştir. Hâdise akşamı, Sabahat Hakkı İbrahimin evine gelerek, Apar - | tımandan kaçan Makbulenin ne - reye git İbrahim: — On beş gün evvel bize gel- di, kızını da beraber alarak gitti 1 soruyor. Fakat adresini bilmiyorum. mzı-i seniz bir defa Salmenin bulundu-| u apartımana uğrayın ve kızına.) annesile, kız kardeşinin gittiklerini sorun.. diyor. nereye Sabahat, mezkür apartrmana gi-) diyor. Fakat arsdığı kadını orada bulamayınca, tekrar İbrahimin c- vine geliyor; hâmil bulunduğu ta- bancayı genç adama doğrultuyor ve: — Sen onların nerede olduğunu| biliyorsun! Eğer oturdukları yeri söylemezsen seni öldürürüm! Diyerek, İbrahimi tehdid ediyor.| Dünkü celsede Sabahatin mü - dafan şahidleri dinlenecekti. Fa- kat şahidler gelmediği için duruş- ma 28 nisana bırakıldı. Feshane fabrikasında çalı - şan Ali Rıza fabrikada çalışırken kolunu ve dizini makincye kasp - tırmış, tedavi için kaldınIdığı Be- yoğlu hastanesinde ölmüştür. Merdivenden Düştü Uzunçarşıda 113 numaralı sa- raç dükkânında çıraklık eden Mah- mud adında bir çocuk merdiven - den düşerek yaralanmıştır. kâalandı. Jozef Mullerin muhakemesine dün ağır cezada başlandı . Jozet suçunu itiraf etti. Maznunun, İs- viçre konsoloshanesinde bulundu-| MEHMED HİCRET cularız.. Seni bundan fazla bekli- kında.. Ve gözlerini uğuşturarak cevab verdi: — Sinyor Fernando burada yok mu? — Hayır, Dona! Biz de onu ara- mağa gelmiştik.. Burada senden Aradığı Kadını Yerinde! eçen sene, Sultanahmedde | | da ihtifal İstiklâl marşile caktır. Bundan sonra yüksek mü-| hendis mektebi son sınıf talebe - sinden Fatih Özlen, Üniversite e- debiyat fakültesi tarih bölümün - den Ekrem Üçyiğit mimârlar ve mühendislerle teknik okulu me- zunları namına Belediye imar şu- besi mühendisi Salim Derin tara- fından, Sinanın kabri başında nu- tuklar söylenecek, merasime İs- tiklâl marşile —son - verilecektir. İhtifalden — evvel saat 13,30 da civar orta mektebler, Hseler, yük- sek mühendis mektebi, güzel san-| atlar akademisi ve teknik okulun- | dan gelecek talebe ile salr istiyen-| lere, evkaf mimarlarından Mus - tafa, Süleymaniye cemlinde iza- hat verilecektir. Gece 20,80 Eminönü Halkevinde! mimar Kemal Altan tarafından (Mimar Sinan ve eserleri) mev - zulu bir konferans vetilecektir. Bu münasebetle, bugün ilk mek- teblerde talebeye mimar Sinalt hakkında malümat verilccektir. Fındıklı Ve Nişantaşı Hırsızları Dün Zabıta Bunları Yakaladı Birkaç gün ev - vel biri Fındık » P lıda diğeri Vali konağı caddesinde olmak — üzere iki dükkâna — giren meçhal — hırsızlar birçok eşvaları ça- larak- savuşmuş - lardı Emniyet mü - dürlüğü ikinci şu- be ikinci — kısım memurları tara « fından — yapılan tahkikat netice - sinde het iki dük- kâr Mihal — oğlu İstefo, Ali oğlu N Şükrü ve Artin diğer aâdile Hasan etmiş ve her üçünü de yakalıya- rak adliyeye teslim etmiştir. Bun-. ların çaldıkları eşyalar da sahib- lerine iade edilmiştir. rahatsızdım.. Onlarla beraber kaç- mağa muvaffak olamadım.. Kor- kudan burada bayılıp kalmışım. Selim, bu genç ve güzel kadının, şatoda bir maksadla bırakıldığını tahminde gecikmemişti. — Fakat, nin göğsüne götürdü.. kendisine bir şey söylemedi. Ve — Hâlâ uyanmıyacak mısın? bir şey anlamamış ö B Diye bağırdı. Ve baygın olup ol- — Fernando neden — kaçtı bu madığını denemek için, elile kol- muhteşem kaleden? — Burası bir evdir. Düşmanı uzaktan görünce, böyle müdafaa- sız bir evde nasıl kalabilirdi? — Nereye gitti? — İşbilye kalesine. — Orasını kendisi için daha e- min mi buldu? yanın en emin bir yeridir. Oraya yere gireriz. Çok yakında oraya da '*'İ'“, ılr_dwmm görecekler. (Devamı vaz — Şüphesiz. İşbilye kalesi dün- altna alacağından bahsedilmek” idi. Londra'dan verilen bir hab de de İtalya'nın İspanya ile blf” likte Bebelitarık'ı almağa teş büs edeceği bildiriliyordu. NO€f) mal zamanlarda bunlara ihtimök verilemezdi. Fakat bugün he mürakündür. İtalya'nın Fragii dan konsesiyon koparmak için #f riştiği teşebbüste muvaffak ol muyacağını anlayınca, Arnavutif| ğa dönmüş olması ihtimali va: Belki de İtalya, Tunus'tan, KOf? sika'dan bahsederken, Arnavı luğu düşünüyordu. Herhalde İtW ya'nın Arnavutluk üzer! mellerinin çok eski bir tarihi © duğu malümdür. İtalya, bu memlekete Osm imparatorluğunun bir cüzü oldi | u zamandan göz koymuştu. BAF kan muharebeleri içinde Arsa ?| vutluğun Sirbistan tarafırdlan İf tilâşına müni olan iki devlettif biri, İtalya idi. İtalya'nın ısrarilf mınmış ve Londra konferai hududları Fakat devlet mekanizması Tulmazdan evvel herb geldi ç: Büyük Harb başladıktan sonra F talya, harbe iştirak etmek için tilâf devletlerinden istediği şey ler arasına Arnavutluğu da k0) muştu. Ve 1915 nisan mukavelE) âine şöyle bir kayıd konuldı lonya limanı ve bunun askeri & | hetten müdafaasını temin için )"g' pılacak istihkâmlara mahsus ol#” | rak limanın etrafında kâfi mektâf | arazi ve Saseno adası kat'i suretif | İtalya'ya verilecektir.. İtalya, Avlonya'yı almakla AĞ riyatik denizinin - Cebelitarık'ın! | ele geçirmiş oluyordu. Fakat Itah “ya harbden çıkar çıkmaz anarşi F Çine atıldı. Va bu zayıf vaziyeti dantduğu birçok şeyleri elde ed€ | medi, Bununla beraber, 1921 se * nesi ikinciteşrininde sefirler kot” | feransı İtalya'nın Arnavutluk Ü” zerinde bir hakkını tanıdı: Eğef | Arnavutluğun istiklâli ve mülki | tamamlığı tehlikeye düşecek 0 * lursa, İtalya bu memleketi korU” mak vazifesini üzerine aldı. Ha * | kikatte bu kayıd * Arnavutluğu! istiklâlini tehlikeye düşürmüşü Arnavutluğun istiklâlile hakiki olarak iki devlet alâkadardı: Yü güslavya ve Yunanistan. Ve bu Kİ devlet Arnavutluğun — istiklâlii | koruyucusundan, korumuya ça lıştıkça, faşist İtalya bu memle ket üzerindeki nüfuzunu takvi etti. Nihayet 1926 genesi birinci teş” rinde İtalya ile Arnavutluk sındaki Tiran muahedesi imza dandı. Ertesi sene bu mukavel€ yirmi senelik bir askeri ittifakl takviye edildi. Bundan sonra İtel” Arnavultluğa —para ikraz etmiyt başladı. Arnavutluk ordusu İtal' yan mütehassısları tarafından tef sik ve aslah edildi. 1931 sonaia” de İtalya Arnavutluğa yüz mil * “yon liretlik faizsiz bir istikraz parak Arnavutluğu iktısadi nü fuzu altına aldı. Arnavutluk İ yan tebaasının serbesi m ret hakkını tanıdı. Petrol madet” derini işletmek imtiyazını aldı. — Bu vaziyeti Yugoslavya uzak” 'tan endişe ile seyrediyordu. Ar © navutluk da İtalya ile münase betlerinin aldığı cereyandan kork” tuğu için Tiran —muahedesinit müddeti bittiği zaman bunu tec dit etmek istemedi İtalya kredi) kesti. Askeri heyetini geri çekti Bundan sonra da tehdidkâr vaziyet aldı. Geçirilen yeni yeni merhalelerden sonra bugünkü V? .

Bu sayıdan diğer sayfalar: