20 Mayıs 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

20 Mayıs 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Avrupalı Gözü İle .'SON TELGR tAF — 20 M/YIS 19 Arnavud Kadınları Tirana Giden Bir Fransız Gazetecisinin Anlattıkları «Arnavut kızları birine gönül verip evlenemezler. Genç kızlar, babalarına itaste mecburdurlar, Emirlerinden katiyen dışarı çıka- mazlar. Kocaya varma çağları ge- lince bunu babaları intihap eder. Damad, 10 - 30 altın ağırlık ver- mek mecburiyetindedir. Bu para ile kızın cehizi tamamlanır. Bazan, çocukları ve daha be- Şikte iken nışanlarlar, büyüdük- leri zaman evlendirirler. Hilâfın- da hareket ancak kanla temizle - hir.> Bu satırları yazan Parisli bir gazetecidir. Tiranda iken bir düğünde bu- Tunmuş, intibalarını şu suretle an- latıyor: «Rehberim yavaşca kulağıma hısıldadı: — Gelin büyük ve çok zengin bir aileye mensup... Davetliler de çok. Hakikater az sonra bir çok kimseler geldi. Salonu doldurdu. Gelinin önünde duruyarlar, bakı- yorlar, tebrik ediyorlar, çekili - yorlardı. Gelinin çok güzel siyah saçları, iri ve tatlı bakışlı gözleri vardı. Cihaz takımları sedirlerin üzerne serlmşti. Düğün merasimi ertesi günü yapılacaktı. Zevc, henüz zevcesini görmemişti. Gözleri nasıl, kaşları nasıl bilmiyordu. Arnavut — kızları, babalarının seçtikleri adamla evlenmeyi red- dedemezler. Kocaya varmıyacak- larını söylerler. İhtiyarlar meclisi toplanır. Kızı ikna etmeye çalı- şar. Genç kız israr ederse artık er- kek gibi giyinmeye, silüh taşıma» ya, çalışmağa ve lüzumunda hem- şirelerini de beslemek mecburiye- tindedir. Erkek bulunmadığı za- manda sile reisi vazifesini görür. Katolik Arnavutlar daha ser - besttirler. Dağlılar, sularını, o- dunlarını, çocuklarının beşikleri- ni arkalarında taşırlar. Tarlalar da çalışırlar, kumaş dokurlar, mı- sır unundan ekmek yuğururlar, pişirirler Erkekler yatakta, ka - dınlar da yerde yatarlar. Erkek- lerin hizmetini görürler. Fakat herkesin yanında beraber oturup yemek yemezler. Hali vakti yerin- de olanların hizmetcileri vardır. Arnavut kadınlarının bütün ser- veti üzerindedir. Boyunlarında dizi dizi altınlar, inciler bulunur. Çok süslü gezmekten hoşlanırlar. Katolik kadınlar, siyah ipek İş- lemeli kırmızı çepkenler, manto- lar giyerler, başlarına beyaz mus- lin bir örtü örterler. Müslüman — kadınların örtüyü tamamile terkettikleri döğrü de- Bildir. Yalnız memurların, zabit- lerin zevceleri Avrupalı gibi gi- yinirler, Fransız gazetecisi bundan son- ra Mat kabilesine mensup bir bay- raktar hikâyesini de şöyle anlatı- yor: «Bu sert tabiatlı ihtiyanın bir oğlu vardı. Az evvel evlenmişti. Karısını asrileştirmek — istiyordu. Bir şapka, ipek çoraplar satın al- dı, terziye bir tayyör ısmarladı. Bal Bayraktaz bunu haber aldı, krala bir mektub yazdı, oğlunun cezalan- dırılmasını istedi. Tabif kral aldır-i madi. Bunun üzerine ihtiyar, bir gün atına bindi, piştovunu yanına; aldı. Oğlunun bulunduğu şehre geldi, evine girdi. Gelinini elin- den tuttu, beygirin terkesine bin- dirdi. Çekti gitti. Gelinin ne ol- duğunu, nereye gittiği anlaşıla- madı. AŞK CİNAYETLERİ Dukağin kanununu biliyor mı- sınız?.. «Hiç kimse, karısına öl- dürmek hakkını haiz değildir. Me- ğer ki onu zina halinde yakala - mış ola... Kmuııin, şüphe üzerine ceza vermek hakkı yoktur...» Hakaret ve kan davalarına ba- kan ihtiyarlar meclisi bu iki mad- deye çok riayet ederler. Bu kabilede bir İşkiptar, karı- sının ihanetinden şüpheleniyor- du. Bir kaç gün kendisini taras- sud etti. Sonra bir gün şehre gi- deceğini söyliyerek evinden ay- rıldı. Hava kararınca geldi, evin arka tarafındaki kapıdan içeri girdi, yavaşca tavan arasına çık- tı, saklandı. Evvelce tavanda kü- çük iki delik açmıştı; bunun bi. Tine tüfeğinin namlusunu, diğeri- ne de gözlerini yapıştırdı. Heye- eanla bekliyordu. Az sonra karısı, sevgilisi ile beraber odaya girdi. Soyundular, yattılar, birbirine sa- rıldılar. İşkiptar tetiği çekti, çı- kan kurşun kadının da, sevgilis> nin de göğüslerini deldi... İhtiyarlar meclisi, fevkalâde o- Jarak toplandı. İşkiptar — vak'ayı anlattı, İhtiyarlardan biri sordu: — Aşıkı olduğuna emin mi - sin?... — Bvet... *& İsbatın var mı?... — Var... Hazır bulunanlar âyağa kalktı- lar, önünde eğildiler, ve: — İyi yapmışsın Dediler. Vak'ayı bana hikâye e- den rehberim: — Dikkat ettiniz mi, dedi. İki- #ini bir kurşunda öldürmüş... Ak- sini yapmış, yani ayrı ayrı kur- şunla öldürmüş olsa idi, haksız ııyıhrdı Bir Yorgancı ya Ağır Surette Yaraladılar (i inci sahifeden devam) Hüsnü adında biri ahçılık etmek- 'te ve haftada bir gün izinli olarak Tophanedeki evine giderek vak- tini karısı Vastiye ile geçirmekte- dir. Son zamanlarda izinli günle - rinde kocatının eve gelmediğin - den şüphelenen Vasfiye kocasının ayni sanatoryomda hastabakıcı - hk yapan Şemiha Altınbaş adın- da bir kadınla seviştiği zanınına kapılarak kodesile bfr karşılap masında kavga etmeğe başlamış - Yazan: İskender F. Sertelli Tkalede de vteşrih — ettiğimiz gibi manya lluılye Nazırının Balkan Yanlış Yoldan Yürüyorlar — | ( inci sahifeden devam) | bin başladığı günden bugüne ka- dar Türkiye ile Almanya arasın- da dostluk ve sempatiden başka hiçbir hareket vukuâ gelmiş de- ğildir. Bugün için de bizim vaziş yetimizde hiçbir değişiklik yok- tur. Ne matbuatımız, ne hüküme- timiz, ne de herhangi bir efkârı - Mmumiye müessesesi bu hissin ve bu tutumun dışına çıkmış değil - dir. İngiltere ile akdettiğimiz it- tifakın da herhangi bir devlet ve- ya Almanya aleyhine matuf hiç- bir tarafı yoktur. Hedef doğru - dan doğruya mütecaviz ve müte- arrız olduğu gibi emniyet ve sul- hü korumaktır. — Mütecaviz ve mütearrız dev-| let hangisidir? Sualinin ise bugün — için yeri yoktur. Hareket ihtiyati olduğuna göre mütecaviz ve mütearrız da ancak fiili icablar vukuünda ken- disini ortaya koyar. Bu — itibarla bu dakikada kendisine karşı cep- he aldığımız, hasım telâkki etti- ğimiz hiçbir devlet yoktur. Ken- dilerini bu vaziyette görenler var- sa onlar da esasen ihtiyati ve te- dafül tedbirlerimizde bize hak ka- zandırmış olanlar, olabilir. Vaziyetimiz bu kadar sarih ve açık iken Alman — matbualının 'Türkiye - İngiliz ittifakını ele a- maları ve Balkan mülletleri ara- sına fitne sokmuya — çalışmaları hakikaten — garibdir. Güya, biz Balkan devletlerine sormadan İn- giütere ile ittifak yapmışız. Ve. yine güya bu ittifak Balkan pük- tına aykırı imiş. Ve.. yine bu ha- | reketimizle kendi kendimizi Avru- padan uzaklaştırıyor, Balkan mil- letlerinin istiklâlini eenebi nüfuz- larına âlet ediyormuşuz. Bu iti - barla Balkan birliği artık mefsuh addedilebilecek bir vaziyet ifadesi içinde bulunuyormuş. Bütün bunlar © kadar yanlış, o kadar hatalı şeyler ki biç birinin hakikat ve vakıalar kar; Üer tutar tarafı yoktur. Bilâkis, bir iki ğün önce yazdığımız bir ma- 'Türk - İngiliz anlaşması Balkan- lara bilhessa ferahlık, — emniyet, huzur ve iötikrâr getirmiş, Ba) - | kan birliğinin sulhçü cephesi ve yekpare kudreti etrafında hasıl edilmek istenen bütün şüpheleri dağıtmıştır. Bunun, en mütebariz delil ve vesikaları da başta Ro - tir. Dün Adıyı pdm Vasfiye ko- | casile tekrar kavgaya tutuşmuş - muştur. Bir aralık kocasının: «— Artık Fazla kaçtın!> w üzerine hiddetinden gözleri kara- ran Vasfiye yastığın altında bu- lunan tabancayı kaptığı gibi ko- casına aleş etmek istemiş, Hüs - nü de karısının ellerine yapışarak elindeki tabancayı almak isterken, tabanca ateş almış ve çıkan kuür- şun Hüsnüyü — parmaklarından yaralamıştır. Vasfiye gürültü ve tabanca sesi | üzerine Hüsnünün odasına giren- lerin arasında Semihayı görünce eline geçirdiği tabakla kadını ba- pından yaraladıktan sonra, saçla- rından yakalıyarak dövmiye baş - lamıştır. Yaralılar tedavi altına alınmışlar, Vasfiye —yakalanarak tahkikata başlanmıştır. Kolları da sırtı kadar kuvvet - liydi. Arkasında üç kişinin güç - Tükle taşıdığı kaya parçalarımı yo- rulmadan ve irkilmeden götürür. dü. Zayıf, kuvvetsiz ve beceriksiz çocuklarla düşüp kalkmaktan hoş- | lanmazdı. Onlara; — Sizinle konuşmaktan buna - hıyorum. Dağlarda geyik ve bo - Halarla oynaşmak benim için da- ba eğlenceli oluyor! Derdi. Buran, Sirtellâdan gelen yeni arkadaşının da kendisi gibi kuv- vetli ve becerikli bir çocuk oldu- ğunu görünce: — BSeninle birleşsek, yere gelmez! Diye seviniyor — ve mmuzlarını kaldırarak dolaşıyondu. Buran bir akşam Tanrının oğ- lunu yemeğe davet etmişti. Buranın ihtiyar anasından baş- ka kimsesi yoktu. Babası savaştan kimbilir ne zaman dönecekli, Azak o akgşam ııhdıpıııdır - din am sırtımız. — Ben burada çok kalacak de- #ilim, dedi. Kendime benim gibi ölümden yılmaz bir arkadaş âTı- yorum. (Hamat) a gideceğim ve babamı öldüren generalin kalası- ni kopartp Sirlellöya götürece « ğim. Buran bu sözleri dinlerken tüy- leri ürperivermişti. İçinden: — Bu çocuk benden de cesur.. Birtellâdan kalkıp yalnız başına buraya kadar gelmiş. Buradan da Hamata gidecek, Ne mutlu ona. Birliği ekonomi konseyinde irad ettiği nutuk ve bütün Balkan ga- zetelerinin neşriyatıdır. Bir ara - lik cebir ve zer ihtimalleri kar- şısında düşündüğünü düşündüğü gibi söylemek fırsalını bulamıyan | Yugoslavya ve Romanyanın dahi bugün nekadar ferahlamış oldu- | ğu ve Bulgaristanın bile vâziye- tini daha yizade netleştirmiş bu- lunduğu göz önündedir. Bunun içindir ki, Alman gaze- | geleri yanlış yoldan yürüyorlar ve neşriyatlgrile Balkan milletleri - ni, Balkan birliğini hâlâ tanıma- mış ve anlamamış olduklarını is- bat ediyorlar. Balkanlarda husust menfaatlere ve telkinlere yapılacak, bugünkü birlik ve nizam dışına çıkacak tek millet tasavvur edilemiyeceği ka-| dar İngiliz Başvekilinin dün mec- liste de söylediği gibi İngiltere ve Türkiye Balkanlarda da emniyet ve sulhu bilhassa deruhde etmiş bulunuyorlar. İngiliz Başvekilinin Türk - İn- | giliz anlaşmasından bahsederken Türkiye için «Büyük ve erkek millet» demesi bile Balkanlar da- vası ve Almanya karşısındaki tar- zi harekçtimizi izah etmiye kâ - fidir. Bü büyük ve erkek milletin mevcudiyeti gerek Balkanlarda, gerek bütün Avrupa nizamında verdiği sözler, yaptığı ittifaklar, | tesis ettiği dostluklar bakımından daima en büyük teminat ve. en büyük zâmandır. Bu açık, kuvvetli, sulha emni- yet ve güvenle bağlı vaziyetimiz karşısında bizden şüphe edenler ancak bize dost olmıyanlar ola - bilirler. m İZZI.'I' BD!“I “Kont Ciyano Birline Hareket Etti (1 inci sahifeden devam) nin şümulü hakkında — söylediği sözleri, siyasi mehadil ehemmiyet- le karşılamaktadır. - Çemberlayn demiştir ki: «12 mayısta müşte - reken ilân edilen muahedenin kar- şılıkl mahiyetine ehemmiyet ve- riyoruz. Bir harbe sürüklendiği - Miz takdirde, Almanyanın civa - rında bize bütün kuvvetlerile yar- dım edecek büyük ve erkek — bir milletin bulunduğunu düşünmek memnuniyet verici bir hâdisedir.» Çemberlayn bu anlaşmanın Bal- kanlarda da tatbik edileceğini ve cağını söylemiştir . 'TÜRK - FRANSIZ . MÜZAKERELERİ Paris 20 (Hususi)— Fransız â- yan hariciye encümeni reisi Be- renker demiştir ki: «Türkiye ile Fransa arasında Türk - İngiliz ve- sikasına mümasil bir vesika imza | arıza olmamıştır. İstanbullu Ha- | de yapılan ihbarın doğru olmı mek için Bisikletçiler Bu Akşam | Dönüyorlar Edirne 20 (Hususi) — İstanbul- Edirne arasında bisiklet yarışına çıkmış olan otuz sekiz bisikletçi dün akşam saat 520 de buraya gelmişler, şehir mümessillerinin ve halkın cöşkun tezahüratile kar- şılanmışlardır. Yorgun bisikletçi- lerin derhal istirahatleri temin e- dilmiştir. Bisikletçiler İstanbula dönüş müsabakası için bu sabah bura - dân hüreket etmişler, yine ka - | labalik bir halk kütlesi tarafın- | dan uğurlanmışlardır. Yol mun - tazam olduğu için gelirken hiçbir Talambo 8 saat 20 dakikada birinci İspanyada Sivil Seferberlik —| ( inci sahifeden devam) | milletinin bundan sonra yekpare bir bütle halinde elbirliğile mem- leketin kalkırmasına çalışacağını süylemiştir. Bugün Santa Barbara kilise - sinde de ruhani bir âyin yapılmış- tır. Londra 20 (Hususi) — Gazete- ler, Madriddeki büyük geçid res- minden sonra, İlalyan ve Alman kıt'alarının memleketlerine sevk edilmelerine intizar edildiğini ya- zıyorlar. Burgos hükümeti ile Ro- ma arasında bu hususta müzake- edilmektedir. — Kıt'aların man memleketlerine hi decekleri henüz malüm d Madrid 20 (Hususi)- S hükümeti bütün memlexette # | seferberlik llân etmiştir. 17 yaşından $0 yaşına kadâf Ü meslekten her vatandaş !'”'P kılmış olan memleketin hef kundan kalkınması ve imari Hükümetin göstereceği ıık** nüllü olarak çalışacaklardir | sivillerin çalışmaları askeri © kamlar tarafından konrol reler devam etmekle olduğu zan | cektir. V Eyup Kazası idare Hey'etinder Müzayedeye vazolu. ) olarak Edirneye gelmiştir. Maa- nan emlâkin b mafih asıl birincilik dönüş müsa- (Kıymeti Cinsi Zira — No. — Mahalle Hudud Mutasar- bakasındaki tasnifin — neticesine |Mukay. mik- veya ve rıfın bağlıdır. Bisikletçiler bu akşam | Yedesi tarı kariyesi — evsalı — ismi İstanbula varmış olacaklardır. DÜ Rönlle Yer c0i bie — —) 360 Bahçeli O m nimahalle Tapı — Çorapçı 9D ev < 23,13 19,21 kay- Salih £ İngiliz -Sovyet p ğ ŞERAİT ; | Anlaşması (£ imet sahifeden devam) | kerelerindeki engelleri kaldı cak mahiyette — olacağına şüphe edilmemektedir. Mühalefet liderleri de Rusya ile sür'atle anlaşmak lâzım geldiğini söylüyorlar. Bu defa Sovyet Rusya ile üç faraflı müşterek bir beyanname, imzalanacağı kuvvetle ümid edil- mektedir. e yi Esnaf Hastanesindeki Hırsızlık ihbarı Yalan * Sultanahmeddeki esnaf hasta - nesinden 16 takım fincan, tabak ve saire çalındığı yazılmıştı. «Nuh biri sadık» imzasile polise yapı - lan bu ihbar tahkikat neticesin- dığı, hastanede herhangi bir hır- sızlık yapılmadığı anlaşılmaştır. Böbreklerden idrar terbasına kadar yollardaki hastalıkların mikroblarını kökünden temizle- (HELMOBLÖ) kullınmıı. HELMOBLÖ :- vzun müddetli bir muahede ile bu Böbreklerin çalışma kudretini artırır, kadın, etkek idrar kekaklani anlaşma ahkâmının teyid oluna- (mı, eski ve yeni bolsoğukluğunu, mesane - iltihabını, bel ağrısını, sik 'sık idarar bozmak ve bozarken yanmak hallerini giderir. Bol idrar te- min eder. İdrarda kumun, mesanede taşların *Tİ teşekkülüne Sihhat Vekâletinin ruhsatını DİKKAT. HELMOBLÖ, Balâda bertafsil izah olduğu üzere Salih'in gümrün vergis olan deynine mukabil uhdei tasarrufunda bulunan yeni 19, 21 bahçeli ev şeraiti Mtiyeye tevfikan mevkli müzayedeye — vazedili Şöyle ki: Madde 1— tarihinden itibaren yirmi bir gün hitamında 4 | evveliye tarihinden itibaren de on gün zarfında yüzde üçten olmamak üzere ve vuku bulacak, zamlar bilkabul müzayedesine |la müddeti mezküre hitamında ihalei kal'iyyesi icra olunacaktırı Madde 2— Müzayedeye iştirak eden talibler bedeli müzay yüzde on nisbetinde teminat akçesi ita eyliyecekler ve yahut o 1i muteber kefil göstereceklerdir. Madde 3— Tekabül edecek bedel ihalei kat'iye mu.ımeısın“ e binde teminat akçesini mahsubundan sonra nakten ve def'ateni Hü terdarlık malsandığına tesviye edilecek ve müddet zarfında tesviyesi hzlinde müşteri beyninde nükül etmiş addedileceğindef pozito ekçesi mevkuf tutularak ömvali gaşri menkulesinin hakkındaki nizamnamenin onuncu yede Yerasile tekerrür edecek bedel sabıkından noksan zuhur *&7 farkı masarifi vâkıasile maadepozito akçesinden mahsup edilecei' Ükidayet etmediği takdirde üst tarafı dahi talibi evvelden | istifa edilecektir. : Madde 4— Taliplerin işbu müzayedede şeraiti hilâfında vrik cak iddia ve salâhiyetleri mesmu olmayacağı gibi yüzde bir tel SNT Y maddesi hükmünce tekrar taliki ferağ harcı ve mesarifi satresi müşteriye sid olacaklır. mani olur. haizdir. Her eczanede — bulunur. Adrarınızı temizliyerek mavileştirir. edilecektir. Hatay meselesinde de prensip itibarile anlaşma olduğu için, imzanın bugün yarın tahak- kuk etmesi beklenebilir.» Belgrad 20 (Hususi)— Yugos- | lav Hariciye Nazırı Marinkoviç Romanya Hariciye Nazırı Gafen- koyu hududda Tuna üzerinde gö- rüşmeğe çağırmıştır. Bü mülâ - kat yarın sabah bir vapurda icra edilecektir. de ondan bahtlı kimse bulunmi - yacak, Buran bu sözleri işitince, birden damarlarındaki kanın tutuştuğu- 'nu duydu.. Yerinde oturamadı. — Ben, seninle birlikte gelsem, bir işe yarar mıyım?. “Azak da zaten arkadaşından bu- nu bekliyordu: — Seni ilk gördüğüm gün gö - züme kestirmşitim, İkimiz bir - leşsek, yenilmez bir kuvvet olu- Tüz. Diyerek Buranın boynuna sa - rıldı. — Fakat, yola çıkmadan - ölün- çiye kadar kardeş kalmak için - and | içmeliyiz. Buran kaşlarını çattı: — Kuru and yetmez. Ataları - mız gibi, biz de kanlarımızi içe- | lim, Nipurlular kaz kardeşi - olmak için, eski âdetlerini unutmamış - Gümrükte Eşya Satılıyor İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünden : Eşyanın MKN Marka No, 6119 18 002 — 6003 18 5576 6115 6120 6116 5385 6428 6101 M 6123 6125 BU RE.. Hİ NB . R! âıâi"âııığ'ââı GW GwW 1858/3 1658/2 Miktarı Değeri Eşya Cinsi ——— Kilo — Gram — Lira Kurüş A € — — 606 — — İpek kördelü j 3 30 — 191 — 86 — Gayri merkür uçan yağlardan B Si0 2315 — 80 — Gayri mezkür uçan yağlardı esansı $ 5 480 — 33990 — 76 — Gayri mezkür uçan yağlardan — 6 30 3M — 40 İpekli mendil ve boyun atkısı 85 — 500 2076 — — İpek kordeli . 8 800 — 433 60 İpek kadın fittam sekiz adet —— 8 220 — 208 — 20 İpek örme masa örtüsü Z 4 10 368 72 — Sun'i ipek mensucat ğ 10 900 — 884 — 80 İpek mensicat a 3 300 — 138 — 60 Terbiye görmüş samu- postu B — — 80 — — İpekli pamuklü kordelt 4 2 S00 li7 80 İpekli pamuklu kordelâ ——— *« — 2388 — — İpekli pamuklu kordeli B 600 — 528 — 75 — Benebi yün bayrak 3 — O m6e — — Tpekli pamuklu kördeli — — 62 — — 917 — 28 — Vapur direği K 2 — 06 — İpekli pamuklu kordelâ İ 88 — 600 — 116 — 80 El'abi meriye ğ M e 9 — — Maştaplı kibrit “Yukarıda yazılı eşyalar 1549 sayık kanun mücibince 26/5/039 gününde ssat 13 de 2400 sayılı KM |hükümleri datresinde Sirkecide Reşadiye caddesindeki Gümrük Satış Müdürlüğü salonunda açık |ma ile debile ve harice satılır. İsteklilerden Maliye unvan tezkeresile Ticaret Odası vesikası ve yahud yedi buçuk pey akçesi makbuzu aranır. Şartnameler her gün dül Tülebilir. Pey akçelerinin saat 12 ye kadar vezneye yalırılması ve bu saatten sonra kat'iyyen PptY edilmiyeceği peşin para ile mal almak istiyenlerden bu belgeler aran maz, Her gün mütelerrik wX* değeri — nisbetinde — yüzde ları vürdir. Bunların listesi satış salonu kapısında asılıdır. M_J_M ikamet texkeresile

Bu sayıdan diğer sayfalar: