4 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

4 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünden Bugüne... Eski Harflerle Yazılmış Kitablar Sahaflar Çarşısında bir Kitabcının Anlattıkları “Artık Satamıyorum,, Dıyor ı Yazan: MEHMED FILRETI tanı ihtiyar bir ükkânı r çare fındandır. O- Sahaflar eski harf « kitablar — satar. ni yazı İle ya- bile yoktur. Diğer bulunı nedenber ğım kitabcı vardır. Bi danberi, Yalr yazılmış çarşısında, lerle kitabeılardı kiymejli kitablar © nda bulunur. İhtiyar kitabçı az 'a kanaa i kalbli, muh terem bir birçok ki- ondan ak | dan her ge- , un dül ar ve oradan koltuğ üç beş kitabla çıkarım. çişimde ğ nına v sun| Birkaç zamandır dükkânına memiştim. İhtiyar — dostum beni görünce, sitemli sitemli yüzüme bakti, sonra gülümsiyerek: — Nerelerdesin — yahu? dedi. Çoktanberi görünmi tine gelemiyorum. Kitabeı ile karşı karşıyı | duk, Konuşmağa başladık. Bir a- | Ta ona: — Alış veriş nasıl? diye sor - dum. İhtiyar kitabcı sedi: — Çok kötü! dedi. n kazancını hi cuz. Bundan yirmi evveline kadar İstanbuldaki esnaf urasında en fazla kazanan. en çok kâr temin eden kitabcılardı. O za- manlar hali karşı da- ha fazla heve nadoluya ve Sahaflar çarşı n okum; her hafta - B0 sandıki para kazanırdı, Bugün ise kitabcıların çoğu bir eseri satm almağa ve basmağa ce-| iyorlar. Çünkü basılan kitablar satılmıyor. Aylarca, yıl- larca vitrinlerde kalıyor ve niha- | yet kabları çıkarılarak — kilo ile | bakkallara satılıyar. Harf inkılâbından evvel müş - terilerimizin ekseriyetini genç - ler teşkil ederdi. Çok kazanırdık. 1 öğrenenlerin adedi i harflerle yazılmış kitab satanların — müşterileri de gittikçe azalmağa başladı. Üç dört sene evveline kadar en gok aranan ve satılan kitablar ro- manlardı. Roman okuma merak- hları da gündengüne azalma dır. Acaba yazılmış veya yazıl - makla olan Roman ve hikâye - ler halkı tatmin etmiyor mu? O- | kuyucu bunları beğenmiyor mu?, Ben bunun sebebini şöyle izah e- diyorum: Halk roman ve hikâye gibi eserleri boş zamanlarında eğlen- mek, tatlı vakit geçirmek için o- kur. Akşama kadar çalışan, didi- nen ve yorulan bir iş adamı, nel sonra, çin hiç | dönüp yemeğini yedi kafasını — Ginlendirmek Sahaflar çarşısındaki eski bir. kitabcı muharririmize anlatıyor şüphesiz bir roman veya hikâye | Fakat daha üç beş sahife okumadan, günün hâdise ve meseleleri onu düşün- | dürmeğe başlar. Okuduğundan bir! şey anlamaz, eseri beğenmez ve W kitabı kapamak — mocburiyetinde | kalır.. Kitabeı sustu. Birkaç saniye dü-| şündü, sonra sözüne devam ötti: , — Her sabah saat sekizde dük- kânı açıyor, akşam yedide kapı- yorum, Akşama kadar ancak üç beş kitab satıp bir ekmek parası kazanabi tablar satan genç bir kitabcının dükkânına girdim. Bu zat da şun- ları söyledi: — Ben yeni ve kullanılmış her çeşidden kitabları alıp satarım. çeşid — kitabları alıp — satarım. ve kazanan kitabcı benim.. Çün- kü, çarşıya satılmak için getirilen kitablara en fazla fiatı ben veririm. Ve bunları üç beş kuruş kârla sa- tarım. Bununla beraber kazandı- ğim para ile evimi ancak idare edebiliyorum. Müşterilerimin çoğunu talebe- ler teşkil eder. Şimdi pek alış ve- riş olmuyor. Eylül ve teşrinievvel İhtiyar kitaberdan — ayrıldık tan sonra, gene ayni çı yeni — harflerle — yazılmış acı gülüm- | zz 'Boğulmak Üzere Olanları Nasıl 'Kurtarmalı ? oğulmak tehlikesine ma - tarmak insani bir vazifedir. Fakat bu, bazan en iyi yüzücü- ler için bile tehlikelidir. Boğula- ni kurtarayım derken - kendileri de beraber boğulurlar. Fakat adam kurtarmanın da bir usulü r. Buna riayet et- | miyenler, kendi hayatlarını da tehlikeye koymuş olurlar. Boğul için en ziyade tavsi ir adamı kurtarmak sul şudur: Arkasındı sinden, boynundan veya koltuk - Tarının altından tul üstü yüzerek karaya çıkarmak... Bir defa ka; dan denize düşenlerin, veya yü- ! ve sitt- aylarında yani mektebler açıldığı sıralarda yüzüm gülmeğe başlar, Bu aylarda işim iyldir. zerken kuvveti kesilenlerin, - delâtı takallüs edenlerin soğuk- kanlılıklarını muhafaza etmeleri | kurtarılmalarında mühim bir â- | mildir. İtidalini kaybeden, suyun üze- rinde çırpınan, yakalayacak bir- şey arayanlardan kendinizi sakı- nınız. Hemen yanına yaklaşma- yınız, uzakca duürünüz, birakınız Yeni Tefrikamız Ölüm Çenberi Şimdiye Kadar Okuduğunuz Polis Romanlarının En Meraklısı ve En Heyecanlısı Yakında Başlıyacağız u meraklı Romanımızıda İskender F: ah_r;idin Sertellinin Son Derece Heyecanlı Diğer Yeni Bir Romanı Takib Edecektir KURNAZ BEZİRGÂN KARI, KOCA ARASINDA: BAra) AHIR ZAMAN ÇOCUKLARI! ört, beş yaşlarında bir ço- cuk bir gün babasının yazı D odasına girdi, ve : — Baba, dedi, ben evler le?... — Büyük annemle!... arkadaşımız, ciddi bir tavırla: — Annemle evlenmene razı o- | lacağımı mı zannediyorsun?... —Elbette.. Sen, benim annemle evlendiğin zaman bana sordun mu?. Levi ailesi,2 talimhanedeki mo- | dern apartmanlardan birine taşı- , Altlarındaki katta yaşlı ve kibar bir karı koca oturuyor. Levi ve kız kardeşi, bi karısı, karısının ant eş de çocuğu var. Sabahları şafakla beraber kalkı- yorlar, hızlı hiş bir aşlı zat, bir gün Leviyi görü- ültüden rahatsız oldukla- | y yere bir halı ser« ürüy gürültü yapıyorlar diyor, halı mı? cak para nerede şağı yüz lira ister, bunu bulmak kolay mı?.. Yaşlı zat, karısile görüşür, ve: «Şunlara, der, yüzlira Bir halı alıp sersinler, den kurtulalım. .» lim. gürültü- gün Leviye yüz lira gön- derirler. Gürültü kesilir. Çıt işi- Yaşlı zat, teşekkür etmek vinin dairesine gider, Yer- de halı filan görmeyince merakla sorar: — Hah almadınız mı?... — Hayır! altı keçeli birer çift terlik aldık. Bunu daha muvafık gördük.. Siz gürültüden kurtul- dunuz ya... Ona bakınız... Bayan — Sevgili kocacığım, bir, gün kayboluversem ne yaparsın?. Tasarruf yapar, para art: tırırım!... biraz su yulsun, kendinden geç - | sin... O vakit kolayca tutar, çıka- rırsınız. Omuzlarile boynumun a- rasına kolunuzun birini geçirir, | serbest kalan ayaklarınız ve kolu- nuzla yüzerek karaya getirirsiniz. Şayet, batmış ise, battığı yere | dalarsınız. Yukarıda tarif ettiği- miz gibi hareket edersiniz. Boğulmak tehlikesine maruz bulunanlar çok defalar, kendile- rini kurtarmaya gelenlerin boy- nuna sarılırlar, İki elinizle çene- sinin altından iterek uzaklaşma- | ya mecbur ediniz. Sıkması gev- şer. Eğer bileklerinden yakalar - sa dizlerinizle bileğine dayanı - niz, derhal Birakır, Eğer kollarile vücudünüzü kucaklar, ellerinizin hareketine mani olursa kollarınızı omuzlarına doğru ufki olarak ge- riniz, kendinizi kurtarırsınız. Kollarile vücudünüzü sarar, | kollarınızı serbest bırakırsa yu - karıda söylediğimiz nuzü çenes altına v iki kolu- tnız, | dizinize de midesine dayar, kendi- nizi kurtarırsınız. Runald Lindzey artık tekaüd e- | Londra gazetel A: ketlerile meşgul olurl. İçki Aleyh- darı Bir Elçi A!l'.e.kkul.l bir zamanlar içi yasak olmuştu. Senelerce devam ettikten sonra ya - sak nihayet kaldırıldı. İngiliz ge- | zetelerinde dedikodu tmevzuu olan yeni bir hâdise var. Vaşingtondak iliz elç.si Sir dileceği cihetle ye: tuk söyliyerek İngili: ve hava ordusuna mensub olan - ların içki içmeleri k k edimek lomiştir. İşte hâdise budur. Bunun etra- bir dedikodu oldu. 1 diyorlar ki: Amerikada içki yasak edilmişti. | ok kaçakçılık vukuatı ve ci - nayetler oldu. Amerikalılar ya - sağı kakdırdıklarına mumnundur- | lar, Şimdi Amerikaya gönderile- cek bir elçi nasıl olur da İçki ya- sağından bahseder? Fakat dedikodu bu — kadarla kalmıyor. Almanyada da heva, kara kuvvetlerine men- sub olanların ağızlarına bıra koy- mamaları isteniyor Şimdi Lord Lutyan İngiltere için istediği ya- gağı acaba Almanyaya bakarak mı istemiş?. Bahsin bu kadar uzama- sına belki de seböb yoktur. Fakat sörü uzatanlar Londralı gazete - öiler oluyor. inden evvel gelen dağ ve kır mevsiminde Avrupanın hemen her ye- | Tinde gençler, açık hava kamplarında beden hare- 5—S0ON TELGRAF —İHAZİRAN 1938 ———0 .—.00i Spor ve Açık Hava - ı Memleketimizde de geniş bir tatbik sahası bt lan açık hava ve sporun faydalarını spor yapan mütenasib endamlı genç kızın neş'e hareketlerinde görmek kabildir. Şu resimd: Altı Kocaya Varan Bir İngiliz Kadını ondra — gazeteleri şimdiye kadar altı kocaya — varmış | olan bir kadının hayatın - dan bahsediyorlar. Kadının yaşlı | oğulları vardır. Bunların en bü- | yüğü gazetecilere diyor ki: — Anamın hayatı pek maceralı geçmiştir. En son kocasını evvel- kilerden daha çok sevdğini söyle- | miştir. Annemin geçirdiği hayatı bir roman gibi Ben lli dört yaşlarındayım, An- nemin altıncı ve son kocası olan Modhurst çok sevimli bir adam- dı. Annem daha on yedi yaşların- da bir kız iken benim babamla ta- nışmış, mes'ud yaşamışlar. Fakat babam ölmüş. Ben o zaman se- kiz yaşlarında imişim. Annem ye- di sene dul kaklı. Sonra bir sigor- tacı ile evlendi. İki oğulları oldu. Benim annem becerikli bir ka- yazmağa başladım. Bu Kocalar Birer Birer Öldökler. için Zabıta Kadından Şübhe Ediyoı dındır. Bir çeşid kalem icad eti Suya batırılarak yazan bir kaler ki ucunda bazı kimyevi maddek bulunarak mürekkeb yerini tutı yardu. Övey babam artık sigo: tacılığı bıraktı, Annemin icad e tiği kalemi satmağa başladı. Ar Dem az zamanda zengin oldu. Li kin annemin yaşayışı başka tür lü Çok parası olduğu haki yine rahat değildi Annem ikinci kocasile de ye sene yaşadıktan sonra onu d kaybetti. Artık ondan sonra be de evlendim. Bir gün ben bir de niz kazasına uğradım. Beni kur tarmışlar. Bir yere götürerek y tırmışlardı. Annem de beni ara mağa gelmişti. Fakat benim bu lunduğum yerde birisine rasgel miş, ondan bana dair malümat sı (Devamı 7 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: