9 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

9 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ HADİSELER KARŞISINDA YARIM AKILLI İNSANLAR ÇOK MU? kal hastanesine yeni bir pav- yön ilâve edildi. Fakat, has- A tane başdaktoru, — kiymetli rofesör Mazhar Osman söylediği nutukta, hastanenin 18 bin yataklı| olması lâzım geldiğini söylemiş.. Halbuki şimdi 2200 yatak var - miş! Fakat, Mazhar Osmanın 18 bin vatandaşa daha ne kasdi var ki, hepsini oraya toplamak istiyor?. Zaten akıl doktorlarına nazaran, edelir nin manası bizim anla - dığımız gibi değildir. Onlara na- zaran, her gün yolda, tramvayda,| vapurda rastladığımız insanlar - dan bir kısmı hep yarım akıllıdır. VAZİFE İCABI İÇKİ İÇİYORMUŞ İki sarhoş kadın mahkemeye ve- rilmişler.. Birk mahkemede: — Vazife icabı içiyorum, demlş.. Öseki de: — İçkiden vaz geçemiyorum, ne) yapayım, demiş.. İkincisinin cevabı haydi ne ise.. Fakat, birinelaini —anlıyamadık.. Bu, hangi vazifedir ki, içki içmeği icab ettiriyor? Sonradan anladık ki, henüz 22 yaşlarında olan bu genç, sarişın ve mıuı kadın bir barda — artist Bi genç muharrir arkadaş, ge- zetesinde, göyle bir anket açmış: — Niçin şair yetişmiyr. Bu suak, tanınmış - şairlerimiz govablar veriyorlar. Eğer, bu su- Ali, buna da sormuş olsalardı - bir okuyucu sıfatile - gu cevabı verir- dim: — Gençlerin gözü açıldı.. Artık Kimse, aç karnına — yaşamak Soh -Telgroaf» filân, kurulduğu vakit, dolgunca maaşlı bir iş buluyor.. Şairliğin maaşı, ücreti, tahsi - sütı, İkramiyesi var mu ki?.. BAŞMAKALELER VE DIŞ SİYASET Son Posta refikimiz merak e- dip, bir günde İstanbulda kaç tane| günlük gazete çıktığını araştır - miş: 9 tane imiş. — Arkadaşımız dikkat etmiş, Bir günde bu dokuz gazetenin hepsi de, başmakalele- rinde diş siyasetten bahsediyor - refikimizin başmakı ne var, dedik: Bir s«akıl hastanesi>| olduğunu gördük. TÜRKÇEYİ BİZ DE İYİ ÖĞRENSEK Şu bizim türkçe ne zavazn hale geldi. Bu şikâyeti yapan biz ga- zeteler, en büyük lisan lâübali - liklerini de yine biz, kendimiz ya- parız, Dünkü Cumhuriyet gazete- sinde 38 puntu ile, şöyle bir ser - levha vardı: «Galatasari bahçe tekalidlerinin maçı 'Bu serlevhayı — yazan «mütekaidlerinin» demek ister.. Fakat, diyememiş Bizim bildiği - Mize göre, orada bir alfibe müte- hassısı Lâtif Erener var. Bari ona sorsalardı.. - Fener- KÖPRÜLER, KANALLAR ——— YAPILIYOR Şehrin imarı sözleri bugünlerdel çok geçiyor. Dünkü gazetelerde, yine, ezeli imar fantezileri görül- | meğe başlandı: Sarayburnundan Haydarpaşaya denizaltından —tünel yapılacak, Boğazkesenden Taksime köptü | yapılacak, Azabkapıdan Tozkopa- rana köprü yapılacak Bunları bizim gazeleci arkadaş- lar mı yapıyor. yoksa, hakikaten, * Sarıyerliler Maarif Vekâle - tine müraçcaat ederek Sarıyerde bir orta mekteb açılmasını istemiş - Jerdi * Eminönü Halkevine ilâveten yapılmakta.olan spor salonu tah- sisatı inşaat için kâfi gelmemiştir. 52 bin liraya daha ihtiyaç görül - mektedir. * Sultanahmedde yapılacak ye- ni adliye sarayı plânları üzerinde Vekâlet, bazı tadilât yapılmasına lüzum görmüştür. * Şehrimizde misafir bulunan Yunan bahriyelileri şayanı tema- ga yerleri gezmektedirler. Pazar- tesi günü Köstenceye hareket e- decekerdir. * İngiliz Kralının doğum yıldö- nümü münasebetile dün şehri - mizdeki İngiliz konsolosluğunda bir gardenparti verilmiştir. * Eminönü meydanı — etrafına Tarihi Roman: No. 106 — Selime çok benziyor.. Onu ben büyteceğim.. Ona babahk ya- pacağım. Diye söylendi. Tahir, zindandan çıkışına sevinmişti. Fakat, gözle- ri her yerde Maryazayı arıyor - du. Habibe de güzel bir kadındı, Maryanadan daha caz'beli gözle- ri ve uzun kirpikleri vardı. Lâkin, O, ne de olsa bir dağ güzeliydi. Habibe Lübnanlıydı. Maryanaya gelince.. Onun in » celiği, zekâsı, bir erkeği çarça « — buk avlamak ve kalbine girmek b ıııınıınılıkı kabiliyet ve lqıdı- Te bibe ile KÜÇÜK HABERLE Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli R| beş büyük saray yapılacaktır. Pros- tuğ nâzım plânında, — meydanın | müstakbej şekli ve yapılacak bi- nalar gösterilmiştir. Bu binalar - dan bir kısmı Eminönü kayma - kamlık daireleri olacaktır. * Denizbanktaki işleri ve mu- amelâtı tasfiye için muvakkat bir heyet işe başlamak üzeredir. Dev- let limanları umumt müdürü Ra- ufi Manyasi yarın şehrimize dö- necektir. Taksiâiıcâsînî Fiskiyeli Havuz Meccani bir şehir bahçesi ha - Hine getirilmekte olan Taksim be- lediye bahçesinde 17 metro kül- runda büyük bir havuz inşa edil- mesi kararlaştırılarak keşifnamesi| hazırlanmıştır. Bu havuzun yalnız su fışkırtma ve renklendirme tesisatı için 10 bin lira sarfolunacaktır. Yazan: CELAL CENGİZ yecek kadar büyüktü.. İnce idi. Maryana, Hâlife -Abdülmeleği bile - kadınlardan hoşlanmazken - teshri etmişti. Tahir, biraz oturduktan sonra, kalktı: — Benim işlerim var, Habibe! Soranlara düğün hazırlığı yaptı- Humızı söylersin. Nikâh ve düğün masarifimizi halife verecek. - Bu bizim için, öğünmeğe değer şe- refli bir iş değil midir? Habibe bunu duyunca büsbü - tün sevindi. - Kıd.îıııl talihsiz M.r lld.ııı | sanıyı ilah .—L_—w arkadaş | Yapılacak Ekmek Fabrikası Fırıncılar İnşaya Talib' Olduklarını Bildirdiler | mek fabrikası ası için Belediyeyeye yapılan müracaatlar artmaktadır. Şimdiye kadar yirmi beş firma müracaat ct Bunların ara- sında Alman, İngiliz ve Macar firmaları da vardır. Teklifler tetkik olunmaktadır. Diğer taraftan İstanbul fırıncı- ları da Belediyeye bir müracaatta | bulunmuşlardır. Bunlar İtanbulda ekmek fabri- kasını Belediye inşa ederek kendi, işletmeğe başladığı takdirde 6 bin) kişinin işsiz kalacağını iddla et - mişler ve ekmek fabrikasını ken-i dileri birleşerek inşaya talib ol- muşlardır. Bunün için de Belediyeden 2 senelik bir müddet istem! lezdh' Belediye relisli, sına iştirak edecek fırıneıların biz | listesinin getirilmesini kendilerine bildirmiştir. | Sular Umum Müdürü Şehrimizde Marmara Havzasında 600 bin Dekar Arazi Su istilâsından Kurtarılıyor Nafıa Vekületi sular umum mü- | dürü Salâhaddin dün Bursadan : şehrimize gelmiştir. Mumaileyh Mustafakemalpaşa ve Karacabey ovalarındaki ıslah ameliyatı işleri-i ni teftiş etmiştir. Öğrendiğimize göre Nalıa Ve- kâleti büyük su projesi üzerinde- ki faaliyetini bir kat daha arttır- | mıştır. Ezcümle Marmara havza- | sındaki birçok su işleri ihale e - | Gümiştir. Bu suretle 600 bin dekar arazi sü istilâsından kurtarılacak ve 430 bin dekar arazi de sulana- bilecektir. Ayrıca Malatya, Karadeniz hav- zası orta ve şarki Anadoluda da | birçok işleri başarılmış ve bir kış- mi da ihale olunmuşlur. Salâhaddinin buradan Trakya - ya geçmesi muhtemeldir. ea Temizlik Kadrosu | Takviye Ediliyor 'Temizlik kadrosu mevcudünün, | yaz münasebetile erttıtılması ka- rarlaştırılmışlır. Alınacak — yeni | temizlik müstahdemleri bilhassa Adalar, Suadiye, Bostancı, Yaka- cık gibi sayfiye yerlerine gönderi- lerek bu yerlerdeki kadrolar tak- viye edilecektir. Diğer taraftan Beledyie Avru- 'padan daha sekiz çöp kamyonu getirtecektir. Bundan başka iki aded arozözün siparişi için yapı- lan mukavele de imzalanmıştır. — | | ki, talih kuşunu benim başıma da | kondurdu. Artık candan sevine - | rek, ben de herkes gibi.gülebili - vim. Tahir ata bindi. | — Evden uzaklaştı. * 4 MARYANA KAÇMAĞA KARAR VERDİ Tahir o gün Habibeden dögün- ce, Maryanaya Hacer vasıtasile bir haber gönderdi: *Cevab bekliyorum. Zindandan çıkmakla kurtulmuş değilim. Kaç- mağa hazırım» dedi, | — Maryana artık Hacerle en mah- rem mevzuları da serbesiçe konu- şabiliyordu. Onu çok denemişti. Kendisine güveni vardı. Hacer cesur, temiz yürekli ve fedakâr bir kızdı. Bütün emeli o- nunla birlikte Bağdada kaçmak, oradaki ailesine kavuşmaktı. receksiniz, değil mi | î — Beni mutlaka beraber götü- İSLLEE”"KARS| —Ği ö26leler CU“'IIUBm — Yumu Nadi: «Emniyet buhra- mnına karşı tedbirler» isimli bu -« günkü başmakalesinde, mihver - Gilerin son zamanlarda yaptıkları işleri hulâsa ederek, dünyayı Sâ- ran emniyetsizliğin seboblerini i- zah etmekte ve Çermberlayn'ın Mü- mihdenberi nasıj bir yolda yürü- mekte olduğunu kaydetmektedir. Yunus Nadi, dünyanın bugünkü ahvali karşısında, Türkiyenin va- ziytinin ne olduğu noktasına kelâm ederek, Balkanların ve Ak- deniz emniyetinin ezaslarını te - barüz ettirdikten sonra, diyor ki: yın Milli Şefimiz Türk mil- letinin vaziyet ve vazifesini olan- ca açıklığile ortaya koydu: Varlı- ğimızı korumak ve sulhun muzaf- feriyet ve hâkimiyetini - mahfuz tutmak için fedakârlıkların en ile- risini şimdiden göze almış ve bü- tün milletçe kahraman Başbuğu- Muzun etrafında toplanmış bulu- muyoruz..> 'TAN: M. Zekeriyya Sertel: «Hâdisele-| rin iç yüzü. serleyhalı başmaka- lesinde bugünkü dünyanın karı - | Şik halini tetkik etmekte ve hu- zurun veya harbin Hitler'in arzu- suna bağlı olduğunu kaydederek Almanyanın önümüzdeki üç ay içinde başaracağı işleri zikret - mekte, bu meyanda Dandig mese- lesini halledeceğini üç ay Sonra umumi harbe başlır yacağını ilâve etmektedir. Almanyanın bü yakın harb için, şimdi, hazırlıklar görmekte oldu- ğunu, bunun için de giltikçe kuve vetlenmek. islediğini kaydetmek- te, Ribbentrop'un Hitler nezdin - deki mevkiine işaret ederek, Al- manyanın bareket tarzının, Alman Hariciye Nazırı tarafından çizildi- ğini söylemektedir. VAKİT: Bugünkü Vaktin başmakalesini yazmış olan Sadri Ertem; «Batem hikâyesi» başlıklı yazısında, ba - rem kanununun mana ve mahi - yetini tahli! etmekte, ücretli me- murların,banka ve diğer müese- selerde çalışan vatandaşların vazi- yeline temas etmekte ve barem kanununun ruhunun ne olduğu - | nu izah etmektedir. Muharrir, makalesinde: «Bu meseleyi bir ka- nun mevzuu telâkki etmekten zi- yade bir kültür hareketi addet- mek, ona göre esaslı çareler ara- mak lâzımdır. demektedir. Muharrir bundan sonra, 1913 yılında neşredilmiş bir İstatistiğe | göre, devlet dairelerinde çalışan memurların tahsil derecelerine te- mas etmekte ve ücretlerin nasıl ve neden arttığını, masşlı vazife- Terden nasıl ücretli vazifelere akın olduğunu işaret etmektedir. BELARM, Hüseyin Cahid Yalçın: «Yugos- | lavya ve Almanya» serlevhalı bu- günkü başmakalesinde, son veka- yiden sonra, Belgradın nasıl bir yol tutacağının, bütün dünyada merakla beklendiğini kaydetmek- te, Almanyanın — Yugosinvyayı, mutlaka mihvere iltihak ettirmek| yerek, Ha kapansrak yalvarıyordu. Haliferin gözdesi, Hacere söz vermişti. Saraydan uzaklaşırken, onu da beraber gölürecekti. Zaten enun böyle bir kadına çok iht'yacı | vardı. Maryana titiz, hırçın bir kadındı. onun kahrını Hacerden başka kim çekecekti? Artık, Tahirle birlikte Bağdada kaçmağa karar vermişlerdi. Mar yanu, o gün akşam üstü Tahire şu kısa haberi gönderdi: «Ben hazırım. Son kararımı ver-| dim. Hacer, sew ve ben.. Üçümüz için birer at hazırla!» Hacer bü mektubu Tahire gö- türdü. Tahirin içinde hâlk Silimmiyen bir şüphe vardı: - Acaba Maryana beni aldâtıyor mu?!, Diyordu. | maj verilemiyeceğini söyledikten FiMANI için gayretlerini tebarüz ettirmeke| tedir.» Muharrir, Yugolavyanın Balkan antantından ayrılabileceğine ihti- snra, Hitler'le, Prens Pol arasın- da, son vukua gelen görüşmeleri tetkik etmekte ve Yugoslavyanın bugün, yarın, tutacağı yolu tayin etmesi lâzım geldiğini işaret et mektedir. Hüseyin Cahid bundan sonra, bizim temennimizin Yugoslavya- nın daima hür ve müstakil kal - ması olduğunu İlâve etmektedir. İKDAM: İkdam refikimiz, bugünkü im- zasız başmakalesinde <siyasi an- laşmalarda iktısadi esaslar» 1 tet- kik etmekte ve Almanyanın Av- rupa ve Balkan memleketleri ü- zerinde nasıl müessir olmağa ça- lıştığını izah ederek, dünya poli- tika âleminin geniş iktısadi esasla- ra dayandığını anlatmaktadır. Di- ğer taraftan, İngilterenin ay lere İktısadi' kolaylıklar göster lduğunu- tebarüz et mekte, sulh cephesinin — gittikçe takviye edildiği izah olunmaktadır. Makalode: #İngiltere ve F nin Balkan memleketlerine ya * pacakları krediler, ticaret müna- sebetlerini genişletmeleri, sal yı totaliter devletlere kapamağı ta- zammun etmez» denmektedir. A newrika;ır VA Filmleri Gibi Adana İş Bankası Müdürünü Tehdid Edenler Kimlermiş? Adanada çok garib bir tehdid hâdisesi olmuştur. İş Bankası mü- dürü Hâmidin evinin kapısının iÇ tarafına son zamanlarda bazı ufak pusulalar atılarak muayyen bir yere para bırakması aksi tak- dirde kendisinin öldürüleceği bil- dirilmiştir. Müdürün zabıtaya vaki şikâyeti| üzerine evi ve banka kapısı gizli bir tarassud altına alınmıştır. Ev-) velki gün evin kapısına iki küçük çocuğun yaklaşarak içeriye bir kâ- ind attığını gören gözcü polis me- murları saklandıkları yerlerden çıkarak bu çocukları yakalamış - lardır. Ali Ulvi oğlu İlhan ve Aziz oğlu, Şinasi isimlerindeki bu çocuklar mektubları kendileri —attıklarını itiraf etmişlerdir. Mektublar üzerinde yapılan tet-| kikattan da yazıların İlhanın ab- Jesı 19 yaşında Nazmiye tara dan yazıldığı ve kalemle kâğıd - ların, mürekkeblerin de Şinasi - mnin ablası 1$ yaşında Cemile ta- rafından verildiği anlaşılmıştır. Küçük yaşta kolayca para bul- mak için Roman ve filim kahra- manlarını taklide yeltenen bu iki genç kız ile maksadlarına âlet et- tikleri küçük kardeşleri hakkın- da tahkikata devam olunmakta - dır. Şeyh Saidin, ölmediğine dair, halk ağzında da bir takım sözler dolaşmağa başlamıştı. Bu şayla- lar halifenin kulağına gidecek o- lursa, Maryana çok müşkül vazi- yete düşecekti. O zaman hal'fe, Onun yaptıklarının hiç birine inan- mıyacak ve Tahirle anlaşarak ken-i disini aldattıklarına zahib olarak, ikisini de idam eltirecekti. Maryana bu korkünç — âkıbeti gözile görüyorda. Çok düşündü... Bütün geceyi sabaha kadar uy - kusuz geçirdi.. Vaziyeti iyice mu- hakeme etti. Kaçmaktan — başka yol yoktu. Şeyh Sald tehlikesi başgöster- miş bulunuyordu. İki gece sonra, halife, yeğeninin Tuma kapısındaki sayfiyesine ye- meğe gidecekti. Tahir, saraydan kaçmak için o Oysa ki, Maryana son kararını çoktan vermiş, kaçmaktan başka kurtuluş yolu 'olmadığını anla - geceyi tasarlamıştı. Hâyvanlarını tedarik ederek, bu fikrini Marya- naya da bildirmişti. O da elaltın- dan hazı n Meriçte iki Yeni Köprü Türk ve Yunan Hükü- metlerile Müştereken Yapılacak | Meriç nehri üzerinde İpsala ci- | varında Yunan hükümetile hükü- | metimiz arasında — müşterek bir köprü yapılması ve ayrıca Pityon köprüsünün de müştereken ta - mir olunması kararlaştırılmıştır. 1 inci köprünün yerini tamir ot mek ve ikinci köprünün de tami- Tine ald esasları konuşmak üzere evvelki gün hükümetimizle Yu - nan delegeleri arasında bir top - | lantı yapılmıştır.. Bu - toplantıda hükümetimiz namına istihkâm ak| bayı Celâl Karahan, kurmay yüz- başı İhsan Ezgil, Nafıa Vekâleti şose ve köprüler dairesi mühen - dislerinden Kema) Hayırlıoğlu tirak. etmiştir. İzmir Fuarı 20 Ağustosta Açılıyor Küşad Resminin Başvekil Tarafından Yapılması Muhtemel Açılma tarihi gittikçe yaklaş - makta ilan beynelmilel İzmir fu- arına harioden yapılan müracaat- | lar artmağa başlamıştır. Hrict iştiraklar arasında naza rı dikkati celbeden memleketler başta İngiltere olmak üzere, Al - | manya, Belçika, İsviçre ve Ameri- kadır. Fransadan da hüsüst iştirakle. rin artacağı zannedilmektedir. Almanyadan hususl iştrakler de arttaktadır. Ezcümle maruf AL- | man radyo firmaları yer kirala- | mışlar, müteaddid Alman sanayi müesseseleri de pavyon ayırttır. mışlardır. Belçika ve İran hükümetleri de Tesmen iştirak kararlarını bildir- mişlerdir. Fuarın açılış tarihi olarak 20 ağustos tesbit edilmiştir. Resmi küşada Başvekil ile İktısad, Tica- ret ve Muhabere, Münakalât Ve- killeri davet olunacaklardır. Baş- vekilin bir resmi küşad nulku söy- lemesi çok muhtemeldir. Fuar 31 gün açık kalacaktır. eai İki Sıhhiye Müfettişi Peynirden Ze irlendi Şehrimiz tubbı adli müdüri ğüne tahlil edilmek üzere Bar - tından birkaç parça zehirli pey- nir gönderilmiştir. Bu peynirlerle muhitin sıhhi vaziyetini tetkik ve sıhhat müesseselerini teftiş et - | mek maksadile — Bartına giden Sıhhat ve İçtimai Muavenet Ve- kâleti müfettişleri zehirlenme a- lâlmi göstermişlerdi. Bu hâdise münasebetile Bartında pazara ge-) tirilen bütün — peynirlerle gıda | maddeleri sıkı bir kontroldan ge- çirilmiş ve bozuk peynirler top - lattırılmıştır. nuşMAlarına devam ediyordu. uzaklaşacaklar ve bir daha sara- ya dönmiyeceklerdi. Tahir, firar hazırlığile uğraşır. ken, zavâllı Habibe de düğün ha- zırlığı yapıyordu. Habibenin bir- şeyden haberi yoktu. Yalnız, genç kadının bir ufak şüphesi vardı: Tahir o gündenceri görünmemişti. Onu zindandan kurtaran kendisi Kdi. Tahir mademki - halifenin e- mir ve arzusile - Habibe ile ev- lenecekti. Neden anun evine sık sık uğramıyordu? * Habibenin kafasında yer tutan bu küçük şüphe, günler Beçtikçe büyüyordu. Habibe birşey bilmiyordu. Sa- dece sebebi meçhul bir şüphe i- çinde bocalayıp duruyor.. Bir yan- dan da düğün hazırlığı görüyor - du. Artık hakifenin Tuma kapısın İki gün sonra, ikisi de Şamdan ! Garib Bir Zeyil Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Almanya ve İtalya İspanye hat” binin karışmazlık tarihine gi ve garib olduğu kadar da “bret verici bir zeyil yazmış buluğu: yorlar. İspanya facissına ilâvü edilen bu yeni babın şümul VW ehemmiyetini anlıyabilmek — içiğ Franko ihtilâlinin başladığı tark hi ve bu ihtilâle karşı devletleril aldıkları vaziyeti hatırlamak Vâr zımdır: İspanyada seçim yapil * mığ ve halk cephesi kombinezo * nu kazanmıştı. Bunun akabindi yani temmuz 1936 tarikindedir l Franko ayaklanmıştır. Franko'yü için mesele teşkil etmezdi. Fakili Frankoya dışarıdan külliyerli mil” tarda yardım yapılmakta olduğu söylenmişti. İulya ve Almanyâ derhal bunu tekzib ettiler. Her & ki memleket gazeteleri, bu ha - berlerin demokrat, yahudi ve Bo şevik matbuat tarafırdan kasdei uydurulduğunu yazdılar, — Resmi makamlar da hiç sıkılmadan bü isnadları tekrar etti. İşler karı * şınca İspanya işlerine karışma « mağı tenin etmek için Londradâ 'bir karışmazlık komisyunu ku * ruldu. Almanya ile İtalya bu ko- misyonun azaları oldular ve dei> ma İspanya harbine müdahale et mediklerini ve etmiyeceklerini tekrar ettiler. Şimdi amtık İspanya harbi nihar yetlenmiştir. Franko zaferi ka - zardı ve bu memlekette bulunan «göhüllülerin» geri çekilmelerine başlandığı sırada neye şahid olu- yoruz? İspanya barbine müdahale etmediklerini temin eden ağızlar şimdi bu harbi kazanmış olmak tadırlar. Ve müdahalenin şümu- lü ve genişliği hakkındaki ifşaat karşısında böyle bir iddiadı bur lunmalarına hak vermek ical e- | dec. Filhakika Hitlerin İspanyı- dan geri gelen Alman kıt'aların: kötab eden nutkunda — söylediği sözlere ve şimdiye kadar Fam - burga çıkan askerlerin miktarına bakılınca. bu müdahalenin iki nok> tadan dikkati celbetmekte clduğu görülür: 1— Müdahalenin başlangıç ta- Tihi, 2— Müdahalenin ölçüsü. İspanya ihtilâli 1936 senesinin temmuzunda başlamığtır. Şimdi Hitlerin ağzından öğreniyoruz ki Alman ve İtalyan müdahaiesi de temmuz 1936 da başlamıştır. ler nutkunda demiştir ki: — Htalya ile tamamile anlaştık- tan sonra temmuz 1938 da Fran- koya yahdım etmeğe karar ver - dik. Demek ki Hitler, bir faraften bu yandımı yaparken, diğez ta - raftan yardım haberlerini yazan gazeteleri, yalancılık, ve fesadgi lıkla itham etmekte İdf Acagı şimdi başka vesilelerle yap'lmak- ta olan ayni ifhamların, gene bir politika manevrası olmadı - #aından nasıl emin olabiliriz?, Nachtanagabe gazetesi — asker- lerin İspanyaya ilk defa olarak nasıl gittiklerini daha etraflı o larak anlatmaktadır: Bu gezete (Devamı 6 1ncı sahifede) daki yeğeninin sayfiyesine gide - ceği gece hulül etmişti. Tahirle Maryana o gece ortalık uyuduk - lan sonra atlara binip kaçacak - lardı, Sarayda telâşlı koşuşmalar başe lamıştı, Halife Abdülmelik sokağa çıkm — yordu. Tahir sarayda kalmıştı. Maryana, halifeyi “pencereden seyrediyordu. Abdülmelik o gece yeğeninde misafir ikalacaktı. *& *Ş$EYH SAİD GELİYOR!.» Bütün ömrünü iyilik yapmakla geçiren halfe Abdülmelik o ak- şam yeğeninin evinde yemek yer- | Ken, mel'unane fikir ve teşebbüs. lerle Şam üzerine yürümek isti - yen bir takım hainler, islâmiyeti bütün dünyaya yayan böyle bir halifeyi devirmeğe azmetmişlerdi. O pöevami tenkil etmek İspanya hükümetl — şerefini kendi üzerlerine almak- — l

Bu sayıdan diğer sayfalar: