12 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

12 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Günün Meselesi: EBütün Mezarlıklar Park Oluyor Şimdiya Kadar Yirmi Mezarlığın Park Haline ifrağı kararlaştı dahilinde bulunan — bütün metruk ve harab merarlık- Tarı tesbit ederek bunların kal- dırılması ve bu yerlerin teşçir olunarak park haline ifrağı işi- ne sür'atle devam etmektedir. Kısa bir zamanda çirkin ve harab bir manzara gösteren bü- l stanbul Belediyesi şehir l tün mezarlıkların islah oluna- rak yeşillik haline — getirilmiş olduğu görülecektir. Belediye- e bir heyet park baline ifrağ olunacak mezarlıkları tesbit et- mektedir. Bu beyet şimdiye kadar 20 mezarlığın park ha- line ifrağını kararlaştırmıştır. Trenlerde Yolcu Tarifeleri Bütün Hatlarda Yapılan Değişiklikler muvasalat saatlerinde mühim de- gişiklikler yapıldığını kısaca ha- ber vermiştik. Bugün yeni tarifeleri yazıyoruz! CENUB HATTI 'Sıvas - Samsun treni Samsun- dan 11,30 da Sıvastan 3,20 de kal- kacak, Samsuna 16,10 da, Srvasa da 115 de varacaktır. Haydanpaşa - Konya treni Hay- darpaşadan her gün 9,25 de kal - kacak, Diyarbakıra 2025 de va- racaktır. Diyasbakırdan her gün kalkan 7,80 treni de 18,55 de Hay- darpaşaya varacaktır. Yeniceden her gün 18,05 de kalkan bir tren Elârıga 18,1$ de Elâzıgdan 11445 de kalkan bir tren de Yeniceye 142 de varacaktır. Ankara Diyarbakır trenleri Ankaradan 9,25 de hareketle D- Yolcu trenlerinin hareket ve h Kamen yarbakıra 2025 de. Diyarbakır - | dan 730 da kalkarak 19,10 da An- karaya gelecektir. Ankara - Ada- a arasındaki katar ise Adanadan 13,30 da Ankaradan da 12,45 de kalkacak, Adanaya 1402 de, An- karaya da 14,42 de varacaktır. Ankaradan pazartesi, çarşamba, cuma günleri saat 21,23 de kalkan tren 16,37 de Meydamekbeze va- racak. Meydamiekbezden pazar, ve cuma günleri saat 10,45 de kalkan tren de sabah se- at 8 de şehrimize gelecektir. EGE MINTAKASI Ankara - Aydın - Tire - İzmir treni Ankaradan pazartesi, çar - gamba, cuma, pazar günleri saat 20,20 de hareket edecek ve Ay - dina 2854 de vararak, İzmire de 5A0 da muvasalat edecektir. Al - sandaktan pazartesi, çarşamba, cuma ve pazar günleri saat 22,80 de kalkarak Aydına saat 400 de Ankaraya da 8,10 da varacaktır. Nazillide 5,18 de kalkan ayrı bir tren 16,35 de Alsancaka, Alsan - €aktan 10 da kalkan bir tren de 20,42 de Nazilliye varacaktır. Ke- za Nazilliden 22,14 de kalkan bir tren 18 de İzmire, İzmirden 9,21 de kalkan bir tren de 5,05 de Na- zilliye varacaklır. Her gün Öde- mişten 6,20 de kalkan bir tren 9,55 de İzmire, İzmirnden 18 de kalkan bir tnen de 21,97 de Öder varâ- No. 5 — Hayır, benim söylemek iste- diğim boşka... Bir adamın böyle aşağı tabakadan bir Yunanlıya işi| düşerse, artık ona başka türlü mu- amele etmek tüzim gelir. Taban- gayı tam psikolojik bir zamanda kullanmasını bilmek, hiç şaşma- 'yan bir tesir hasıl eder. Tabanca- Tüz var mi? Centam yazı masasına doğru yü- Tüdü, gözlerden birini açtı, küçük kalibrede bir Brovning tabancası çıkardı: — İşte bendeki tabanca bu! de- Ği. Daha şimdiye kadar tecrübe bile etmedim. Romanlarıma me rak salan tanımadığım bir oku - yucum hediye olarak göndermiş. eaktır. Nazilliden ayrıca sabah sa- at 6,80 da kalkan, İzmirden 15 de kalken bir tren Nazilliye 21,05 de, İzmire de 12,30 da varacaktır. Bunun dışında olarak her gün Kayseriden 8,0 da kalkan tren 1222 de Ulukışlıya, Ulukışladan 14,45 de kalkan tren de 18,36 da Kayseriye varacaktır. Erzincandan pazartesi, perşem- be günleri saat 1655 de kalkan #ren saat 20,25 de Diyarbakıra, Di- yarbakırdan salı ve cuma günleri sast 7,30 da kalkan bir tren de 1022 de Erzincana varacaklır. Rasadhane Islah Ediliyor Maarif Vekâleti Yeni Bir Proje Hazırladı Maarif Vekâleti Kandilli Ra - sathanesinin aslahı için yeni bir proje hazırlamıştır. Bu projeye göre rasadhâne iki gubeye ayrılacaktır. Bunlardan biri beyet şubesi, di- ğeri de jeofizik şubesi olacaktır. Hey'et şubesi, hey'et ve fiziki hey'et namile iki kısma ayrıla - cük. jeofizik — şübesi ise zelzele, miknatıs, cazibe, metereoloji, yer ve gök elektriği şubelerini ihtiva edecektir. İkinci kısmın bilhassa miknatıs şubesi çok ehemmiyetli - dir. Bu şube tayyarelerimize pusu-| lalarını ayar imkânını verecek - tir. Rasadhane müdürünün bir baş- muavini bulunacak, diğer iki şu- benin başında da ayrı ayrı mus- vinler çalışacaktır. Talşla Liselerde Sözlü İmtihanlar Liselerde sözlü imtihanlara bu Sabahtan itibaren — başlanmıştır. İmtihanlar, 30 haziran günü bite- cektir, Sözlü imtihanlarda 3 dersten ikmale kalanlar veya meşru bir mazeret dolayısile bu imtihanlara giremiyenler eylülde yapılacak, engel imtihanına kabul edilecek- lerdir. Galiba bu meçhul zat, roman larımı okudukça, benim tabanca- lar, hançerler, zehirli oklar ara- sında yaşadığımı zarmediyor. — Bari kullanmasını - biliyor musunuz? — Dedim ya, daha hiç tecrübe etmedim. © sırada kapıyı havere durdu. Centam: — Güliba posta gelmiş olacak, dedi vuruldu, mu- Centama tepsl üzerinde bir mek- | tüb getirdi. * Centam zarfı aldı, açti, mektu- buü okudu. Yüzünü buruşturdu: — Vassalarodan bir mektub! dedi. Sarı Yanis tabancayı muayene ederken: z relalan Mektubda şu satırlar vardı: *Sizi bu akşam mubakkak gör- meliyim. İstasyonun karşı tara - ku lığın kenarında se- Filhakika içeriye giren hizmetçi Kâğıddan Süt Şişesi ehrin süt işini tetkik eden mülehassıs — kemisyonun teklil ettiği yegüne oriğinal tedbir, güliba, sütlerin kâğıd şi- peler içinde satılmasıdır. Sanki, kâğıd şişelerin; sütlerin temizli- Kini, su katılmamasını, ucuzluğu- nu, tazeliğini, muntazam teşkilâ- tanı, hulâsa herşeyini temin ede - ) cek sanırsınız.. Bir küğıd şişe hi- küyesidir, gidiyor. Dünyanın kaç diyarında kâğıd şişe kullanıldı - gını, hakikaten merak ediyoruz. Hâlâ bakır kaplar içinde ye - mek yenen bir memleketie kâ - Bettan süt şişelerinin pralik, sağ- Tam ve kullanışlı — olabileceğine inanmıyoruz, Bize fantezi, göste- riş, mukallidlik lâzum değil, ken- di bünye, hususiyet ve ihtiyaç - larınıza uygun müsbet iş lâzım- dır. BURHAN CEVAD Şamandıralar Çoğaltılacak Limanları Islah Proje- sinin Tatbikine Devam Edilecek 1 temmuzdan itibaren faaliyete geçecek olan limanlar umum mü- dürlüğü İstanbul limanı dahilin- deki şamandıra işlerinin esasir bir sürette halledilmesi işini eline a- lacaktır. Limanda mevcud ça - mandıraların tamirat ve yenilen- e masrafı her sene 16,000 lirayı geçmekte olduğundan bu paradan tasarruf çareleri. aranacaktır. İstarbul himanının asri şekli ik- mal edilinciye kadar bu şaman- daraların ihtiyacı karşılıyamıya - cağı anlaşıkmış ve fazlalaştırı! - ması zaruri görülmüştür. Limanlar umum müdürlüğü bun- dan başka memleketin birçok yer- lerinde limanları ıslah programı- nin tatbikine hararetle devam e- decektir. Diğer taraftanr Müna - kalât Vekâletine bağlanan mıntaka| Niman merkezleri de yeni yapıla- cak olan liman binalarının tamam- Tanms işlerini tacil edecektir. 5 Kuruşa Müşteri Taşıyan Otomobiller Şehrin bazı mıntakalarında bir takım eski arabalarla çalışan şo- dörler Belediye nizamnsmeleri haricinde seferler yapmağa baş - lamışlardır. Beyazıddan Atikalipa- Şaya kadar bir kişiyi beş kuruşa taşıyan bu arabalar tramvay ve otobüslere rekabet etmektedirler, Bundan başka şehrin daha bazı semtlerinde yapılan bu gibi ha - reketlerin önüne geçmek için Be- lediye evvelce bir karar vermişti, Son zamanlarda bu hareketlerin yyeniden başlaması üzerine Beledi- ye alükadar şubelere emirler ve- verek bu gibi birçok cihetçe mah-| zurlu görülen bu nakliyatın önü- ve geçilmesini bildirmiştir. ÖLÜM ÇENBERİ ZABITA ROMANI at on birde bekliyeceğim. Eğer | hayatınızı seviyorsanız, külliyetli bir para ile gelmeniz lâzımdır.> Mektubun altında Vassalaro - 1nun imzası da vardı. Centam mektubu yüksek sesle okudu: — Böyle bir mektub yazmak - çin bir insanım dek olması lâzım- dır, dedi, ber randevuya gidece- ğim, heride öyle bir nezaket dersi masın! vereceğim ki, ömrü oldukça unut- z POLİS Ve..Mahkemeler | timal ederek, bir çile iplik çalan Gebine j | Giren El! Sabıkalı Hüseyin Beraat Etti ünevver isminde genç bir Mdîkühnlln cebinden yan - kesicilik suretile para çan- | tasını aşırmaktan suçlu, Topha - nede, Böğrakesende, Kör Alinin kahvesinde ikamet eden sabıka - hlardan hamal Hüseyin Kalenin duruşmasına Öçüncü sülh ce 28 mahkemesinde bakıldı. Davacı genç kız mahkemede hâ- diseyi şöyle anlattı: — Bvvelki gün, sabahleyin, Sul- tanhamamında, Atabek hanının önünden geçiyordum. Çalınan pa- râ çantam mantomun cebinde |- &i. İçinde 15 kuruş İle, bazı kâ - ğidlar vardı. Hanm önü çok ka - labalık idi. Suçlu Hüseyin de be- ni takib ediyordu. Bir ara cebime bir elin girdiğini hissettim. Der- bal eli cebime soktum. Fakat çantamı bulamadım. Geriye dön- düğüm zaman suçlunun kaçtığını gördüm. Onu kovalamağa başla dim ve biraz sonra kendisini ya- kaladım. Çantamı istedim. — Ben çalmadım, dedi. Bu ee- nada yanımıza gelen bir polis me- muru onun ceblerini aradı, fakat çantamı bulamadı. Benim kanaa- time göre çantamı bu adam çak- dı; onu ya başka bir arkadaşına verdi, veyahud da korktu, çanta- DU âttı. Hasan Kale suçunu ink&r etti ve şunları söyledi: — Ben hamalım. Hödise günü Atebek hanının önünde bulunu « yordum. Bu sırada kendisini ta - Dımadığım bir zat, karşıki kaldı- yımdan eli ile işaret ederek: — Hamal! diye beni çağırdı.. Koşarak ona doğru- gidiyordum. Bu genç kız beni takib etti ve müş- terinin yanına gilmeden kolum - dan tuttu: : — Sen benim çantamı çaldın! Kız beni hırsz veya yankesici zannetmişti. Halbuki benim bu gibi işlerden kat'iyyen sabıkam yoktur. Yalnız emniyeti suilsti - malden birkaç defa mahküm ol- dum. Davacıya: — Kızım, dedim. Sen yanılı - yarsun, ben hamalım, hırriz de ğilim! | Genç kız bü sözlerime inanmz: ı ve beni polise teslim etti. Davacı Münevver mahkemede, para çantasının Hüseyin Kale ta- rafından çalındığını kat'i delil - lerle isbat edemediğinden hâkim, suçlunun beraatine ve tahliyesine karar verdi. a sesini çıkarmadan okudu. Mektubu geri verirken dedi ki: — Bana kalırsa, oraya tabanca- marı almadan gitmeyiniz. Centam saatine baktı: — Daha bir saat vakit var, de- di, fakat oraya gidinceye kadar da “yimmi dakika ister. — Hakikaten bu randevuya git- mek niyetinde misiniz? — Elbetle! Gitmezsem, — herif belki do buraya gelir, bir rezalet çıkanır. Belki değil, muhakkak! — E peki- Para de istiyor. - a DalgınBir | Kadın İşçi Bir Çile ipliği Omu- da Unutmuş K azliçeşmede, Santral men- Gucat fabrikasındâ işçi iken fabrikadan emniyeti sulis- Fatmanın duruşmasına Sultan - ahmed üçüncü sulh ceza mah - kemesinde başlandı. Fatma ken- disine isnad edilen hırsızlık su- çunu inkâr etti ve ve dedi ki: «— Ben çok dalgın ve unutgan bir kadınım. Hüdise günü, fabri- kada işimle meşguldüm. Paydos düdüğü çalındı. Derhal elimdeki ipliği bırakarak, odadan çıktım. Mantomu giydim. Biraz sonra kontrol memuru Bayan Naciye üzerimi ararken, mantomun al - tında, sol omuzumda unutmuş ol- duğum bir çile ipliği çıkardı. Br- tesi günü beni fabrikadan kov- dular. Ben bu bir çile ipliği fabrika « dan çalmadım. Onu dalgınlıkla o- muzumda unutmuşum. Hazırlık tahkikatında ifadeleri bulunan şahidlerin de çağırıla - rak dinlenmeleri için muhakeme 22 hazlirana bırakıldı. —- — Karısını Yaralıyan Koca Karım Fazileti döğmekten — ve rakı şişesile başına vurmak sure- tile onu yaralamaktan suçlu Ah- med isminde bir gencin duruşma- sına —asliye —dördüncü — ceza mahkemesinde — başlandı. - Suçlu Ahmed mahkemede şu ifadeyi ver-! di: — Müşteki Fazilet nikâhlı ka- yumdar. İrfan Bey isminde bir zat- la ayni evde oturuyoruz. Hâdise günü eve geldiğim zaman karımı bizim oturduğumuz alt katta bu- lamadım. Şüphe üzerine ikinci kata çıktım. İrfan Beyin odasına girdim. İçeride karım — Faziletle İrfandan başka daha birkaç kişi vardı. Odanın ortasındaki büyük masanın üzerinde birkaç içki ka ehi ile, bir iki şişe rakı vardı. Ka- rım ile İrfan Bey de meze hazır- lamakla meşguldüler. Fazilet; yabancı erkekleç ara- sında gördüğüm için öfkelenmiş- tim, Karıma aşağıya inmesini söy- dedim. Bu sırada İrfan Bey yanı- ma geldi, bana fena sözlerle ha- karet etti. Ben de ona mukabele ettir. İrfan Beyin arkadaşların- dan biri boç bir “akı şişesini vur- mak üyere bans attı. Fakat bu gişe zarmun başına isabet etti... Sonr: İrfan Bey ve arkadaşları döğmek için üzerime saldudılar. Ben de kendimi müdafaa etmek için cebimden eğeyi çıkardım... Centam cevab vermedi. Yeni - den mektubi bir göz attı. Vassa- laronun bu mektub kâğıdı da aca- b bir Kâğıdtı. Sünger kâğıdı gibi yumuşak birşeydi. Hattâ bazı yer- Jerde mürekkeb yayılmıştı. Centam: — Ben lbu mektubu saklıyaca - um, dedi. — Çok iyi yaparamız. Vassala- 10 #iza böyle bir mektub gönder mekle ne kadar Budalahk yapı> Üniversite Talebesi Artıyor Talebe Tehacümüne Karşı Tedbirlar Alınacak İstanbul Üniversitesine bu sene jyeniden yazılacak olan talebeni: miktarının her seneden çok fazla | olacağı tahmin olunmaktadır. Geçen sene fakültelere yazılan talebe miktarı 1591 di. Bu miktar dan 250 tanesi kayıd muamelele- Tini Ikmal etmediklerinden fa- külteler 1300 yeni talöbe almışlar dir. Bu sene bu miktarın daha fazla olacağı tahmin ölunmakta- dir. Üniversite Rektörlüğü herhan- gi bir talebe tehacümü karşısın- da müşkülüta maruz kalmamak için şimdiden tedbirler derpiş et- mektedir. Vaziyet, Maarif Vekâ- letine de ayrıca bildirilmiştir. ! “ Alaminüt Permanant,, Beldiye Seyyar Ber- berleri İşten Menedecek Beleğiyenin her sene aldığı sıkı tedbirlere rağmen bu sene de &- caklar başlayınca birçok semt - lerde ve ekserisi sayfiye yerlerin- de olmak üzere seyyar berberler .tekrar gözükmeğe başlamıştır. Ya- zın şehirdeki halkın büyük bir kısmı sayfiyeye gittiği için ber - berler ve berber çırakları seyyar çantalarla evleri dolaşmaktadır- Ekserisi kadınlara aid malzeme daşıyarak “alaminüt permanant, gndüle ve saire yapan bu gibi es- nafın tecrübe edilmesi için Bele- diye yeniden bazı kararlar almak medburiyeti karşısında kalmıştır. kalfaları, bilhassa pazar günleri bu sayfiyelere gelerek hem ha- vadan istifade etmekte, bir taraf- tan da seyyar berberlik yapmak - tadırlar. Dükkân sahibi berberle- rin hakkına tecavüz demek olan ve hafta tatili kanununa muhalif bulunan bu hareketin önlenmesi için Belediyece alâkadarlara &- mir verilmiştir. KISA POLİS HABERLERİ * Güalata Zurefa sokağında u- murmi evlerden birinde oturan He- man adında bir kadın sarhoş bir halde merdivenden çıkarken dü- şerek başından yaralanmıştır. * Osmanbeyden geçmekte ölen kurmızı renkte bir motosiklet Tak- sim orta okulu hademelerinden Selim oğlu Aliyi muhtelif yerle - | Tinden ağır surette yaralamıştı Kendimi kaybetmiştim, ne yapt- gem bilmiyordum. Eğe ile karı- mı döğdüğümü hatırlamıyorum. Şahidlerin de çağırılarak- din- Jenmeleri için mühakeme - başka buki elinize kendi aleyhine kuv- vetli bir silâh venmiş oluyor. Öy- le değil mi? Odanın bir köşesinde küçük bir kasa vardı. Centam cebinden a - nahtarını çıkararak, kasayı açtı, küçük bir gözü çekti. Mektubu bu- Taya koyduktan sonra, kasayı kapattı. Sar) Yanis bu hareketleri dik- Kkatle takib ediyordu. Birden uya- ğa kalktı. Artık gitmek >muş gibi bir vaziyet aldı: — Ben de size bu randevuya kadar refakat etmek isterdim de- di, fakat benim de gürülecek bazı müstacel işlerim var. Yalnız he olur, ne olmaz, tabancanızı | dan gitmezseniz, herhalde iyi - |lur diye düşünüyorum. Eğer şü or - ğınin tarkında değil galiba! Her | müsbet bilgiden uzak kalmak İstanbulda çalışan bazı berber İEntarisini Temizlerken ğ H î;/’; A Ankarada Açılacak Kurs mkurada, — bir *Belediye ler haber ver r, Yazıldı- ğma göre, kursta tahsil müddeti bir senedir. Buraya lise mezun » Idrı almacaktır. Sayıları beş yüzü göçen Türkiye belediyelerinden €en az birer genç bu kurslara göne — derilecektir. Tahsil müddeti zar« fında, bu gençlere ayrıca otuzar — lira maaş da verilecektir. Kurslarda, şehirciliğe, su işle- rine aid dersler güsterilecek, bu« radan mezan olanlar, mühendis ve mimarların yanında bir müd - det staj gördükten sonra, mensub oldukları şehir ve kasabalardaki belediye teşkilâtında vazife ala- caklardır. Bu fikir, Türkiye belediyeleri- nin muhtaç olduğu elemanları tiştirmeğe doğru atılmış bir a dımdır. Şehirciliğin, belediyecili- &in büyük bir ihtias ve ilim şu- — besi olduğu ve gittikçe şümullen- diği bu devirde, hölâü, teknik ve bette doğru olamazdı. Hükümetüi açacağı bildirilen bu kursların, çok yakın zamanda kurulacağını ümid etmek istediğimiz, şehirci lik yüksek mekteblerine bir basa- mak olmasını temenni ederiz, Modern fikirli belediyeciler, bu- Tundukları şehirlerde yaşıyan va- tandaşlara da, şehrin ne demek — olduğunu daha iyi propaganda edeceklerdir. Çünkü, hemşehrile- rinde medeni şehir fikri olmuyan beldelerin imarı, temizlenmesi çok güçtür. Şehirlerde muvatfakiyet, bele- diye teşkiliğtlarile hemşehrilerin birbirini tamamlıyan gayret vi ihtimamı ile elde edilir. REŞAD FEYZİ Benzin Parladı Beşiktaşta Şenlikdede soka Banda 17 numaralı evde oturan İva. mail kızı Keziban benzinle enta- risini temizlemekte iken mange'- dan sıçrayan kıvılcımdan benzin parlamış, Keziban mühtelif yer. Terinden yanmıştır. Birimizin Derdi. Hepimizin Derdi Kedili Kütübhane : Okuyucularımızdan biri gön - Gerdiği mektubda kısaca diyer ki: #«— Geçenlerde bir gün hir ki- tab okumak üzere Beyazıddaki hemen aklı başına pelir. Baka ne kadar yumuşar Sarı Yanis kütüphaneden na geçli. Piyano başında ot Gras ayağa kalktı. Misafire: «Pek çabuk gidiyorsunuz. töbinde nazikâne bir iki söyledi. Fakat Sarı Yaniz ba zakete aldanmamıştı. Kadının. lerinden, bir ayak evvel gilmesi ni ne kadar candan arzu ettiğ anlamıştı. Sarı Yanis öyle zev, hire papuç bırakanlardan dc, Arkasından salona giren Cen » tam: TM *l — Gidip bakayım, — şofürür belki de uyuyor, dedi ve diışı çıktığı Zzaman, Sani Yanis kadına dedi ki: “Vassalaro denilen Bd kanlı var

Bu sayıdan diğer sayfalar: