19 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

19 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AAA VOİKİ A N Ai YENİ ALINACAK OTOBÜSLER NASILDIR? elediyeye geçen tramvay i- daresi, şehir için satın alı: nacak yeni otobüslerin ha- le şartlarını bugünlerde ilân ede- cekmiş. Gazetelerin yazdığına gö- re, alınacak otobüsler hayli bü- yük olacak. Evvelâ, otobüslerde oturacak yer 40 kişilikdir. Sonra «bir kısım yolcular da» ayakta du- | rabileceklermiş... Avrupah fir - malar, belki, bizim İstanbulumu- zun nakil vasıtalarının hususiyot- lerini bilmezler.. Korkarım, ihale şartnamesinde eksiklikler bulu - nacak.. Buradaki «bir kısım yol- cular da» ayakta durabilecek ta- biri yerine: «40 kişi oturacak, ica- bında 50 kişi de istif halinde ayak- ta durabilecek» tabirinin konma- sı lâzımdır. Sonra, üç günde otobüsleri hur- d& diye atmıyalım . Belediye Daimt Encümeninin nazarı dikkatini çekerim. YA, PARANI; YA, CANINL.. — Sultanselimde, yangın yarinden geçmekte olan Musa isminde bi- rinin önüne, birdenbire, Ahmed adlı biri çıkmış... Elinde bıçak ol duğu halde: — Ya paranı, ya canını, deriş.. Musa, parasını vermeğe yanaş- mamış... Bu imtina karşısında, Ah- med de, Musayı yere yatırmış, göğsüne bıçağını dayamış ve ya- ralamış.. Bu işde, Ahmedin kabahati var mı?. Kabahat Musada... Belli ki, Ahmed, sözünün eri bir adam... Ver parayı, kurtul. Yangın yerin- de yaralanmanın manası var mı, vaktile, bu işi gayet iyi, temiz ve Banknotlarımızı Ken- dimiz Basacağız Bi müddettenberi Avrupada tetkikte bulunan — Darbhane ve damga matbansı müdürü Fuad ile, Cumhuriyet Merkez Bankası mü- zırladıkları raportarı vermişlerdir. Yapılan tetkikler kâğıd paraları- mazın ve kıymetli evrakın mem - leket dahilinde — yapılması için icabeden hususlara mütedair bu- lunmuştur. Öğrendiğimize — göre yakında şehrimlade yeni bir matbas ku- rularak burada bankmot ve kıy - metli evrak basılabilecektir. No. 9 — Felsefenizi aynen kabul ede- miyeceğim hamımefendi! Maama- #ih sözleriniz insanı bir hayli dü- — Sesiniz var mı? — Şarkı okuyacak kadar.. Pelin birden suyun üstüne eh lerini vurarak Necdetin yüzünü aslattıktan sonra: — Kuzum doktor, ne olur? Hay- di bir şarkı söyle de dinliyelim. Diye yalvarmağa başladı. Necdetin sabrı tükenmişti. — Ayol. dedi, aceleniz ne? Plâj- dan çıktıktan sonra — yaparız bu İi — A canım.. Siz çok çekingen - BULMAK LÂZIM ————-——————î —— Yazan: İskender F. SERTELLİ ——— KARŞISINDA AY L KA U itinalı yapıyorlarmış... Sonradan, işe, bile, dalavere, sahtekârlık ka- rışmış. Pastırmalar, - gayrisıhhi, pis bir hale gelmiş.. Kayseri pastırmasına bugünkü şöhretini temin eden, asırlarca ev- vel mevcud moderu mezbahalar | değildi ya... Hüsnüniyet, iyi tica- ret ahlâkı ve temiz iş idi. - Yeni mezbaha hayırlı olsun- Fakat, iş- lerimizde bile yoluna saparsak, 90 tane modern mezbahanın lemcü alılsa, yine vizgelir. BAŞCANAVARI DA Madridde, bilmem hangi hapis- hanede kapıcılık yapan bir adama «Canavars lâkabırı verdiler ve adamı tevkif ettiler... Suçu şu tmiş: İspanya dahili harbinde 225 kişiyi öldürmüş. Bu havadisi veren ajans telg - rafı kısa olduğu için, fazla tefsi - lât yok... Bir mana da çıkmıyor.. Harbde adam öldürmek canavarlık mı?. İspanyanın seneler süren da- hili harbinde bir buçuk milyon in- san öldü. O halde bu zavallıların ölümüne sebeb olan «Başcanavarı kimse, onu da bulup tevkif etmeli. YAĞAN YÖMURLAR NE HALE GETİRİRDİ?. —— İstatistikler ilerliyor. — Âlimler yorulmamış, üşenmemiş, bir se - nede dünya üzerine yağan yağ - muru hesablamışlar. Eğer, bir yılda, yağan yağmurların hepsi, bir su tabakası halinde, toprak - ların ütstünde dursa, yer içmese, güneş tebahhur ettirmese imiş, küremizi, bir metre yüksekliğin- de bir su kaplarmış.. Demek ki 6- zaman, hepimiz, belimizden aşağı bu su içinde bulunacaktık. Bu hal, belki, yazın zevklı ve serin olur- du., Fakat, bir de kışı düşünün.. Böyle birşey olsaydı, plâj sahib - derinin yıldızı, ebediyen sönerdi.. Gazeteler, plâjlarda ihtikâr ya - piliyor, diye yı—ıııdı bir mev- zu kaybetmiş olur! Belediye, cıddelcn sulamağa | lüzum görmez, tasarruf ederdi. Hurda otobüslerden kurtulur, İs- tanbul sokaklarında pazar kayık- Jarı, mavnalarla dolaşırdık.. AHMED RAUF Bayazıd İnkılâb Müzesi Beyazıdda kurulmakta olan in- kılâb müzesinin önümüzdeki hafta içinde açılması kuvvetle muhte- meldir. Bu müzenin müdürlüğüne tayin edilen Konya müzesi müdür mu- avini Şemsi şehrimize gelmiştir. Mumaileyh müzede bütün in - kilâb eserlerimizin bulunması için| bilhassa çalışacaktır. Diğer taraf- tan müzenin etrafında ve önün- deki dükkânların yıkılarak bura- | sının açılması hususundaki istim- lâk münmeleleri de hemen biti- rilmiş gibidir. Yıkma işine de bu- günlerde başlanacaktır. Bu, öir atölye işi, bir büro işi değil. Bunun ölçüsü, zamanı 0 lur mu? Bırakınız da Doktor beyi dinliyelim.. Necdet suyun içinde bunalıyor- dü. Feridun genç kızdan bu alâka- yı gördükçe, sevincinden çıldırı- yordu. — Merak etmeyin! dedi. İşte si- ze yeni çıkan bir şarkıyı okuyo> rTumMm.. Sevdalı akşamlar tekin değildir. Çok dolaşma gönül viranesinde! Gurürlü güneşin - boyun — iğildi. | metini ve her aileye tevzi nisbes | | dere talik olunmak — suretile ilân Şaka yoktur aşkın efsanesinde. Aşçılık ve Otelcilik Sanatı Limanlar Umum Mü- dürlüğü Deniz Bankın Eski Tasavvurlarını Tedkik Ediyor Deniz Bank, inşası Benelerden- beri ikmal edilemiyen Galata yol- Cü ıılımuxıdı lokanla tesis etmek , daha yalcu salonu binası ııeyııını gölmeden — hazırlıklara başlamış, modern garson yetiştir- mek üzere Avrupadan mütehassıs getirtmişti. Bu mütehassıs memlekotine AJ det etmiştir. Stajiyer garson nam-, zedleri de şimdilik bu işten vez- | geçmişlerdir. Deniz Bank ayni za-| manda İstarbulda modern otel - cilik ihdasına da çalışmıştır. Bu iş için seçilen mütehassıs da Lozan etelcilik mektebi müdürü Mon - nez idi. Yeni Himanlar umum müdür- düğü faaliyete göçerken hazırlık olmak üzere Deniz Bankın İstan- bul limanına aid işlerini gözden Beçirmiş ve bu arada aşçılık. gar- sonluk ve oötelcilik projelerine rastlamıştır. Limalar umum müdürlüğü yeni Galata yolcu — salonunü bü sene Cumhuriyet bayramına yetiştir - meğe karar — verdiğinden Deniz Bankın projeler! üzerinde tetki - kata başlamıştır. Bu projelerin ka-| biliyeti tafbikiyesi olup olmadığı hakkında yakında dir karar veri- lecektir. Çiftçilere Toprak Toprağa mauhtaç ziraat erbabınal veya köylülere hasineye veya fira-| r eşhasa, mübadil Rumlara aid a- razinin tevzü hakkındaki talimat-| namenin bazı maddeleri değişti - rilmiştir. Bu şekle göre muhfaç çiftçilere arazi tevzü için valilere müracaat olunacaktır. Valilerin reisliğinde bir <arazi tevzi eheyeti. — teşkil olunacak ve tevzii Jâzım gelen a- gaziyi, arazinin iyi, orta ve aşağı olmasına göre her dekarının kıy- tini tesbit edeceklir. Bu hususta birer cetvel hazırlanarak arazi ve-| rilecek kimseler ve alacakları a- raziler bu surtele münasib yer - edilecektir. Bu cetvellere itiraz etmek isti- yetine bildirileceklir. Tevzi be- yetine ildireceklerdir. Tevzi he- yeti tarafından yapılacak tetkikat nihayetinde yanlışlık veya haksız- lik olduğu anlaşılırsa düzeltile - cektir. Bedelleri 20 senede ve 20 müsavi) | sulh cephesinin bugüne kadar ka- | sulhu kurtarabilecek tek bir il- ( sulhu sevenlerin ve istiyenlerin Nadir Nadi -Çıhuk olmak lâ - zım, isimli bugünkü başmakale- sinde Sovyet - İngiliz müzakere- lerinin uzayıp gitmesi yüzünden zandığı muvallakiyetlerin sarsıl- ma tehlikesine maruz bulunduğu- nu kaydetmekte ve bilâhare ba- Tt fıçısının parlamak üzere bu- lunduğunu söyliyecek: «Bu feci hüdiseye nasıl mâni olabiliriz? Belki işişten geçmiştir. Belki artık kimsenin alabileceği kat'i bir tedbir kalmamıştır. Fakat maal mevcudsa bu, yalnız ve ancak yekpare bir kaya halihde birleş - melerinden ibaret olabilir. Tereddüdler, müzakereler ve pazarlıklar içinde geçen her gün * dikkat edelim - bizi uçurumun kenarına biraz daha yaklaştırmak- | tan başka hişbir netice veremez. O uçurum ki, insanlığın en genç, gn yaşıyan kısmını doymak bil- moz bir cımavar ağzile yutacak ve geriye çürük, ezilmiş, pıhla ha- linde bir posa bıracaktır.. demek- tedir. TAN: Zekeriya Sertel <Uzak Şarktaki hâdise niçin mühimdir?» — İsimli bugünkü başmakalesinde Tien-Sin| şehrinde imtiyazlı maıntakanın ja- ponlar tarafından ablukası üze- rine hâdis olan son gergin vazi - yetten bahsetmekte ve ezcümle: «Tien - Sin hâdisesinin Avrupa hâdiseleri ile olan alâkası inkâr edilemez. Japonya daima Avrupa devlet- lerinin en meşgul olduğu zaman- larda bu devletlere karşı tocavü- zünü arttırmıştır. Bu defa da İngiliz - Rus müza- kerelerinin cereyan ettiği bir an- da japonların böyle bir hâdise çı- karmaları hiç de tesadüfi değil - dir. Onun için Uzak Şark hâdisele- zinin bugün aldığı şekil 'Avrupa demökrasilerini düşündüren bir ehemmiyet kesbetmiştir. demek- “ tedir, VAKİT: Asım Us «Almanlara göre Av- Tupa vicdanı» isimli bugünkü baş maükalesinde bir Alman gazetesinin «Danzig memeleş. Almanya için bir harb vesilesi olamaz. Danzig gibi ehemmiyetsiz bir meseleden dolayı harbe müracast etmek - Ççih Almanyanın Avrupa vicda - Nından büsbütün mahrum bulun- ması iktiza eder!'» şeklindeki bir yazısımı mevzuu bahsederek, bu teminata memnun olduğunu söy- ledikten sonra diyor €: *Bizim fkrimizce Avrupa hâ- lâ büyük ve umumi bir harb teh- Tikeş: içindedir. Bunun delili de ne Almanyanın, ne de İtalyanın isteklerini cihan efkârı umumiye- sine karşı açıkça söylemekten çe- kinmeleridir. Ne vak't Almanya taksitte ödenmek suretile tevzi 0- Tunacak arazi hazineye aid ise; zine namına, evkâfa aid ise evkaf namına ipotek edilecektir. Borçlarını birden verenlere ise hemen kat'i ferağ yapılabilecektir. Feridün birdenbire durdu. Ve dikkatle genç kızın yüzüne baktı: — Bunun güftesi Neyzen Tövfi- Bindir, hanımefendi! Bu şarkıyı ben çok geverim. Pelin: — Benim de hoşuma gitti, dedi, bilhassa siz okuduktan sonra... Necdet kaşlarını kaldırdı: — Bravo doktor.. Seni çoktan- beri dinlememiştim. Ben görmiye- | H sazı sözü haylı ilerletmişein! — Sen bilirsin ki, bon musikiyi çok severim. Vakit buldukça bes- tekârların peşinden koşar duru - TUM. Yavaş yavaş yüzerek çıktılar. Güneş battığı halde ortalık bi- raz olsun serinlememişti. Kumla- rın üstü çok kızgındı. Pelin bir - sahile kendini yere attı. Kum- | larda boylu boyunca uzandı. — Ah, şurada tabil bir plâj ol- ile İtalya davalarını açıkça söy - lemeğe cesaret edebilirlerse ancak © vakit cihan harb tehlikesinden kurtulmuş olacaktır ve ancak ön- dan sonra Avrupa milletleri bir konferans enasası etrafında top - saydı, ne iyi olacaktı. Feridun genç kızın yanıma otur- du. — Sun'i şeylerden hoşlanma - dığınızı anlıyorum, hanımefendi! x3€n de her şeyin tablisini severim. Necdet ayakta duruyordu. O da lâfa karıştı: — Bir şeyin aslı olmuyan yerde taklidine kıymet verilir. Bu kai- deyi inkâr edemezsiniz ya? Bu sırada, denizde kaybolan gençler de sahile çıkmışlar ve kumluğun ötebaşında uzanmış - Tardı. Gazinoda müzik başlamıştı. Pelin: — Yine alafranga çalıyor.. An- lamadığım morsolar.. ve ruhuma yabancı gelen nağmeler.. Şusahte temayüllerden ve yapmacıklar - Gan o kadar iğreniyorum ki... Diye söyleniyordu. Necdet birdenbire genç kıza şöyle bir teklifte bulundu" | | lanarak birbirlerile devamlı - bir dünya sulhunun şartlarını arala - rında kararlaştıracaklardır.» YENİ SABAN: Hüseyin Cahid Yalçın Paristen gönderdiği «Lord Halifaksın nut- ku» isimli bugünkü başmakalesin- de İngiliz Hariciye Nazırının ge- çenlerde avam kamarasında söy- lediği nutku mevzun bahsederek diyor ki: «Almanya ile İtalya cihan ef - kârı umumiyesi karşısında mü - dafaası kabil, baklı bir takam ta- leplerden başka bir niyet besle- meselerdi Lord Halifaksın sözle- Tini sened iStihaz ederek dorhal müzakereye başlarlardı. Çünkü bu kadar yumuşak Mmüsaadeli ve vâdeli sözlerden #onca bundan başka makül bir harekete yer yok- tu. Fakat, mantteessüf, İngiltere Hariciye Nazırının nütkü man - tıkan ümid edilebilecek iyi veti « veyi tevlid edemedi. Çünkü kar- şıda mantık dairesinde hareket eden kimse yok. Almanya ile İtal- ya yalnız yumruk sallamak — ve mütecavizanc sözler söylemekten başka birşey yapmayı bilmiyor - lar.> Bütün Büyük Camilerin Etrafı Açılacak Evvelâ Beyazıd ve Nuruosmaniyeden İşe Başlanacak Şehrimizdeki büyük - camilerin hemen hepsinin etrafının peyder- pey açılmak — süretile bunların * Yenicamide olduğu gibi - bütün; ihtişamile meydana çıkarılması i- çın yakında muhtelif semtlerde fa- aliyete geçilecektir. Bu hususta hâ- len esaslı tetkikler yapılmakladır. Bu işe, Beyazıd, Beşiktaş ve Nüruosmaniyeden başlanscağı an-/ naktadır. x— Sigara ihracatı laşı! İnhimlırîâaresi Geniş Propaganda Yapacak fohisarlar idaresi sigara ihraca-, tımızın artması için yeniden bazı kararlar vermiştir. Türk $ig Avrupada çok — beğenilmektedir. Ancak sigeralarımız bütün Avru- | pa memleketlerinin her köşesine tamamen yayılmamış. lüyıkile ta- mıtılmamıştır. İnhisarlar idaresi bu ciheti e- hemmiyetle gözönütde tutarak geniş nisbetlte propaganda yap - mak üzere faaliyele geçmiştir. Ay-i ni zamanda yaprak tütün ihracalı da bir kat daha arttırılacaktır. İnhisarlar umum — müdürlüğü prapagandaya geniş yer verilmesi icab ettiği mütaleasını İnhisarlar Vekâletine bildirmiş ve teklif edi- len mühim bir propaganda tahsi- satı Vekâletçe kabul olunmuştur. — Giyinsek de gazinoda bira iç- sek.. Hem üzün uzun konuşur, hem de eğlenirdik.. Ne dersiniz? Pelin yavaşca gözünün uciyle doktorun yüzüne baktı. — Siz ne fikirdesiniz, Feridun beyt — Nasıl isterseniz, hanımefendi! Ben size tâbilm. — © halde giyinelim... Ve birden yattığı yerden kalktı.. kabinesine gitti. İki arkadaş genç kızdan önce giyinip çıktılar. Nocdet önden yürüyordu. Pelin bir aralık - Feridunun hiç bekle- mediği bir dakikada - kulağın: e- — Bir söat sonra Kadıköyüne gideceğim, dokter! Hava karardı. Bana uraya kadar arkadaşlık yap- mak lütfunda bulunur misiniz? Feridun sevinçle cevap verdi: — Memnuniyetle, Zaten ben de bu gece Kadıköyüne inecektim. — Needetin köşkünde kâlmak arı| Amele için — Kurslar Nizamname Hükümleri Dahilinde Hazırlıklara Başlandı Mâaden ocaklarile 100 veya daha| fazla işçi çalıştıran müesseselerde çırak, kalfa ve ustalar için moc - buri olarak amele kursları açıl - ması hakkıdaki nizamname hü - kümleri detilinde — hazırlıklara başlanmıştır. Nizamnameye tâbi müesseseler 15 temmuz 839 tarihine kadar, a- çacakları kurslara aid müfredat programlarını hazırlıyarak İkti - sad Vekâletine göndermeğe mec- bur tutulmuşlardır. Vekâlet müt- redat rogramları üzerinde tetki - kat yapacak, ya aynen tasdik ve- yahud tadil ederek müesseselere Bgönderecektir. Mücsseseler kurs- larda Vekâlet tarafından tasdik e- dilmiş olan müfredat program - larint tatbika mecbardurlar. Ve- rilen mühlet içne müfredat pro- gramimi tanzim edip —Ankaraya | göndermiyen müesseselerin pro - | | gramlarını İktisad Vekâleti hazır-i Kyacaktır. Amele kurslarının açılmasından | gaye, memlekette mütehassıs işçi yeliştirmektir. En küçük — işçiden en büyüğüne kadar olmak üzere bütün ameleye birer ehliyetname verilecektir. Kurslara devam etmiyen, imti- hanlara girmiyen ve dolayısile eh- liyetname alamlıyan amele ehli - yetsiz addolunacaktır. İş arayan a-. melenin aradığı işin ehli olması icabedeceğinden ehliyetnamesiz a- mele iş bulamıyacaktır. Çırak, kalfa ve usta kursları ay-) v ayrıdır. Çırak kursundan çıkan- lara çırak, kalda kursundan me _1 zun olanlara kalfa ve usta kursunu, bitrenlere de ustalık ehliyetna - maesi verilecektir. Bu ehliyetna - gneler İktisad Vekâleti tarafından | tasdik edilecektir. Çirak kürsünü — müvaffakiyelle ikmal eden çıraklar muayyen bir müddetten sonta kalfalık kur - suna devam ederek kalfalığa ter- fi edebileceklerdir. Kalfalar da ayni şekilde usta olabileceklerdir. Karslara devam mecburiyeti ol- yevmiyesini kesen — müesseseler cezalandırılacaklardır. Kırk Mekteb Tamir | Edilecek Maarif müdürlüğü tamirleri i- cabeden İstanbul dahilindeki lk mekteb binalarından şimdiye ka- dar 40 dan fazlasının tamirini iha-| le etmiştir. Geriye 23 mektebin tamiri daha kalmıştır. Tamirler; imtihanlar biter bitmez yani önü- müzdeki hafta içinde 63 mektebde| birden başlıyacaktır. Bütün tamirler talil ayları için- de bilirilmiş olacaktır. Bu suretle mektebler açılır açılmaz talebeler her şeyi hazır bulacaklardır. duğu için kursa giden amelenin | İBir Türlü Yapılamıyamlı | da gizlenmiştir. İhtilâf noktaları- Anlaşma Yazan: Ahmed Şükrü ESMER —— Sovyetlerin de sulh cephesine iştiraklerini temin için İngiltere ve Frunsa tarafından yapılan te- şebbüsler etrafındaki müzakere - ler hâlâ esrar perdesinin arkasın- nn mahiyeti malümdur: 1— İngiltere ve Fransa, Sov « yetlere yaptıkları teklifte üç tar raflı yardım paktını müphem bu- rette Milletler Cemiyeti misakına bağlamışlardı. Bu, Sovyetlerin haklı şüphelerini celbetti. İngil- terenin bu şüpheyi izale edecek izahatta bulunduğu, hattâ yapı- lacak anlaşmayı cemiyet misakın- dan ayırmıya 'razı oldüğu bildi - rildi. Binaenaleyhı geçen haftadan- beri bu Hhtilâfa halledilmiş naza- rile bakılmakta idi. 2— İkinei bir htilâf noktası da Sovyetlerin kendilerine komşu 0- lan Üç Baltık memleketini - Fin- landiya, Letonya Ve Estonya - garanti altına almak noktasındaki ısrarlarından doğmuştu. İngiltere- nin bu garantiye yanaşmak iste « mediğine ve esasen her üç Baltık memleketinin de gerantiyi red - detmiş olmalarına göre, bu, bi - rinci noktadan da deha zor bir #htilâf gibi görünüyordu. Bunun- la beraber, İngiltere ve Pransa hükümetlerinin Sovyet noktai na- zarını tatmin edecek bir formül büuldukları söylendi ve geçen haf- tanın sonuna doğru bu formülün İngiliz hariciye memurlarından Strang tarafından Moskovaya gö- türüleceği büdirilmişti. Strang geçen pazartesi günü Londradan tayyare ile uçarak Varşovaya gitmiş ve oradan da trenle Moskovaya vüsı olmuştur. Şimdi Londradan geler haberlerdi Sirangın böyle bir formülü hâ - mil olmadığı ve müzakerelere de- vam etmek üzere Moskovaya git- tiği bikdiriliyor. Taymis garetesi bu mosele üzerinde diyor ki: «Strang bir formülü bâmi - ola- mazdı. Çünkü böyle bir formül bulunsaydı Moskovaya telgrafla gönderilirdi. Hariciye memuru, Moskovaya, yapılacak olan müza- kerelerde İngiliz sefirine yardım etmek maksadile gitmiştir.. Şu halde müzakereler ne âlem- âe* Bu mesele üzerinde henür Miskovadan dışar: bir haber sız- mamıştır. Yalnız Tass ajansı, dün werdiği bir haberde «Sovyet halk komiserliği mahtillerindeki Int- bam, bu görüşme neticesinin ve İng'liz - Fransız metinlerinin tet- kikinin tamamile müsaid olduğu- nu» bildirmektedir. Filhakika bu- şındanberi, bu İngiliz - Sovyet pi rüşmelerini tebarüz ettiren —bir husüsiyet nikbinliktir. Bunurla beraber bugüne kadar bu m'kbin- Tiğin İngiliz ve Fransız mahfil'e- rine inhisar ettiğ' ve Sovyet mah- filleri tarafından iştirak edilme - diği de gözönünde tutulmak lâ - zımdir, Bu itibarladır ki nihal o- larak evet veya hayır cevakını ve- niyetinde değil misiniz? — Hayır.. — O halde Nocdet, Kadıköyü- na birlikte ineceğimizi duyma - sın.. Şosede buluşuruz, olmaz mı? — Teşekkür ederim.. Göz göze geldiler.. aeüaller, Feridün birdenbire damarları - nin tatuştuğunu hisseder gibi ol- dü. Yürüdüler. Gazinoda.. Necdet sahile yakın bir masa gösteriyor: — Buraya oturâlim mı? | Pelin: — Çok iyi, dedi, fazla vaktim yok amma.. Hatırınız için bizaz oturabilirim. Necdet tekrar sinirlendi: — Hülü Kadıköye gitmek niye- tinde miziniz? (Deramı var) vecek vaziyette olan Sovyetlersn nikbin olmuıya başlamaları, bu Mmüzakerelerin müsbet bir netice- ye varmasını, sulh namine İayürlü görenler için de bir nikbini'k ve- silesi olrtahdır. Almanyanın manevra yaptığı - a şüphe yoktur. Bazan birbirine mütenakız olan bu manevralar, <edricen kuvret « leşmekte olan sülh cephes. karşı- sında azıcık şaşkınlık eseri de ola- bilir. Pakat İngilterenin ve Sov- yetlerin müteyakk.z bulunmaları ve hatlâ bu manevralara muka - bele etmeleri lüzündir ve en iyi mukabele de Moskova görüşme - lerini en kısa bir zamanda müs - bet bir neticeye vardırmaktır. * Kizılay Hemşireler okulu di rektörlüğü, diplomaların veril - mesi münasebetile 24 haziran cu- martesi günü sast 17 de bir tören tertib etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: