19 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

19 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ihver devletlerinin politika M âlemindeki faaliyeti devam ettiğine şüpeh yok. Bunun her gün tbaşka bir tezahürü göze çarpıyor. Almanya son zamanlarda Baltık devletlerile son derece meş- guldü. İskandinavya ve Baltık devletleri nezdinde Berlin diplo - matlarının faaliyeti eksilmemiş artmıştır. Diğer taraftan İtalya da başka taraflarda buna benzer bir faaliyetten geri kalmıyor. Bunun misali Mısırda sarfedilen messi- dir. Arab âleminin gazeteleri bu- munla çok meşgüldür. İtalyan dip- lomatları Misir hükümeli ile mü- zakerelere girişerek bir ademi te- cavüz misakı aktetmek istiyorlar. ltalyanın Misıra karşı herhangi [ fecavüz emelinde olmadığını temin etmek için fırsat kaçırma- mışlardır. Geçenlerde İtalyan — Mareğalı | Balbo'nun Kahireyi ziyareti de | gazete sütunlarında az neşriyata | yol açmadı. Ondan sonra da İtal: ya kralının Mısır kralına bir mek- tup göndereceğinden bahsedildi.. Fakat Mısırlılar kendi memleket- lerini kendileri müdafaa etmeğe karar vermiş oldukları için İta- »yanın böyle bir ademi tecavüz mu- ahedesini ileri sürmesi Mısır hü- kümetini Romaya daha ziyade yakınlaştırmağa kâfi görülmüyor, Bir de Masir ilo İngiltere arasında bir ittifak vardır. İtalya ile ade- Süveyş Kanalına Hâkim Olmak... Mısır - İngiliz İttifakını. Derhal Harekete Getirecek İngilizler, Arabistanla Mısırı Bağlamak İçin Eskiden Kalma Büyük Yolu Tamire Başladılar süveyş kanalında bir İngiliz ticaret gemisi mi tecavüz muahedesi akti bu it- tifak ile uygun olmıyacaktır. İn - giltere bu ittifaka göre Misırın hududünu, limanlarını ve sairesi ni müdatfaa etmeği taahhüd edi yor. Sonra Misir. gazetelerinin söylediği gibi İtalya tarafından Kahireye dostluk teminatı verilir- ken Mısır hududunda bugün 80000 kişilik bir kuvvet bulundurulu - yor. Alman zabitleri İtalyan or- dusunu teftiş etmek üzere Mısır hududunda dolaşıyorlar. Libyanın artık Berlin - Roma mihveri için istikbalde en mühim bir askeri hareket noktası olacağını gizlemi- yorlar. Mısırlıların İtalyaya kar- gı olan duyguları hep sulhun mu- / affetmiyeceğim. “Yalrız yadırgıyordum. — insanları / hâdiseyi yadırgıyordum, korkulu bi “İiba Paşanın: — Buyurun, salona geçelim... — Biz buradayız... “gönlürücü bir ihtişam ve ziynet!. Açim içime sığmıyor. — — Bvdekiler şimdi sokaklara tutabilmişler, çabuk kurtulmuşlar, Prag Heyecan İçinde! | Çekya'nın ve Slavakyanın Almanya tarafından filen işgaline karar ve- | #ilmiş olması korkusu hem Çekistan'da, hem de Slovakyada büyük bir heyecan uyandırmıştır. Yukarıki resim endişeli günler geçiren güzel Prıw şehrinin bir sokağını ,aıımym — Affınızı dilerim hanımefendi. Motör maki- nistinin bir dalgınlığı oldu. Bu büyük kabahatini Ancak, ben henüz bütün bu sözleri noktası nok- tasına dinliyecek, cevab verecek hale gelmiştim. yadırgıyordum, Demesi ile yürüdük. İç içe açılan ve uzanan — Mmükemmel salonlar. İlk bakışla, varlığın: Diye insan gözüne haykırdığı seziliyor. Büş Beylişesi ile kıvranıyordum. Bekliyordum ki, izlerini bitirsin, müsaadesini rica edeyim. O latıyordu. Adadan dönüyormuşlar ve. Mo- “tör bütün hızı ile geliyormuş. Karanlığın, sandalda fener olmayışın, dalgınlığın, çarçabuk manevra ya- pamayışın tesiri olmuş, motör sandala bindirmiş biz.. denize dökülmüşüz. Cahid ve Şadan sanda- San ir rüyadan v /— yyanmışlar gibi hep kendimi yokluyordum. Yine ga- hafazası yolundadır. Her ne kadar son senelerde Misir ile İtalya ara- sında bir hayli meseleler çıkmış ise de hatırlardadır ki 935 de Ha- beşistan harbi çıktığı zaman Mı - sır ile İtalyanın münasebatı da şa- yanı dikkat bir safhaya girmişti. Habeşistan İtalyanların eline geç- tiktenberi Mışır ile İtalya arasın- da gene bir takım meseleler var- dır. Huduüt meseleleri, Süveyş ka- nalı meselesi gibi. Fakat şimdiye kadar bunların yüzünden iki ta- rafın münasebatı bozulmuş olma- | dı. Yalnız İtalya ile Almanya dost- tur. Nihayet ittifaka kadar varan teşriki mesa din - Rot faaliyeti endişeye düşmüş oluyorlar, Bu Vaziyet ise Mısırlıları kendi müdafaalı m imeğe kanalı için İtaly gelince; Romanın iste- Süveyş ileri sürdü- sinde daha bir t mak, kanaldan alınan ücretleri in- dirmek, nihayet bugünkü idare- yi beynelmili şekle koymak- tır, İtalyan gazetelerinin bher ve- sile ile yazdıkları bu suretle hulâ- sa edilebilir. Fakat kanalın Mısır toprağında olması dolayısile bey- nelmilel bir şekilde idaresine im- kân görülmüyor. Kanalın hisse se- netlerinin çoğu İngilizlerin elin - dedir. Vaktile kanalın kazılması için konmuş olan sermaye de Fransız- larındır. İşte bunu ileri sürerek Fransa ile İngiltere de kanalın başkasına geçmesine hiç razı de - gillerdir. Süveyş kanalı, İngiliz İmparatorluk yollarının müdafı S1 için lâzım olmak itibarile evve- (Devamı 7 inci sayfada) man sandalın altında kalmışım, epeyce su yutmü- şum, ölüm tehlikesi geçirmişim, Motör, hepimizi olunmuşum, Fakat, Yalnırz. benim — Sırım.. Dedikleri şey.. küldüler... deki tam anlaşılışı cümlesinin başında Ben kapakla- — anlattı. almış, Paşanın doktofu yalıda yokmuş, bir bağka- sı getirilmiş, tedavi edilmişim ve istirahate terk Paşanın anlatışı tuhaf. Hoş ken: disi de az tuhaf değil ya?.. Uzun, dal gibi ince bir boyu var. Zayıf, kupkuru. Bıyıkları kurpık ve kı- Yüz derileri: Kara, kösele rengi, Kırk beş el- lilik ferah ferah var. Tepesi de hayli açılmış. Dil- ise, çirkin bir adam. Yalnız in- sanı hayretten hayrete düşürecek kadar geveze. Bü- tün sempatisi konuşuşunda ve çok nazik görünü- şünde, Kazayı anlatr bitirinciye kadar belki her bir defa af dile di, üıünmıünü LzEvvin imazi ransada üç yüz türlü peyuir ya-. pilir. Bunların çoğu — dünyaca tanılmıştır. Ve büyük bir işti. ha ile yenilir. Plin Ansiyon; iki bin sene evvel Go- Tualılar tarafından yapılan peynirle Tim nefazetinden bahseder. Bri peyniri, oatncu —asırda Marol peyniri de on birinci asırda yapıl - mıya başlanmıştır. İki asır sonra da İs- vicrenin Grüyer şehrinde nefis bir pey- nir imaline başlandı ve şehrin ismi verildi. Fransızların pek — sevdikleri Ka - member peynirleri 18 inci asrın İpti- dalarında Mari Hartel adlı bir çiftet kadın larafından icad edildi. EN ÇOK SEVİLEN SÖZ Müsabaka şu: Çok lallı ve çok sex üçer kelime bulmak. Müsabakaya işlirak eden yürbin okuyu cunun yüsde 80 ni, dünyada en tatlı ve tetâffuzu en çok hoşa giden Üç ke- ilmenin «İ love you - Senl / seviyoruma; geri kalan yüzde 20 «i de: «Affettim Senlle ve «borcumu Ödeyeceğim sa - nat> olduğunu söylemişler. Hakikalen, «rteni veviyorum .» ke- limesi kadar hoşa giden bir söz yok- tur, İnsan nekadar katı yürekli, hod - bin ve zalim olsa güzel bir çift dudak- fan çıkan bü kısa cümle — karşısında hissiz kalamaz. <Affottim senin de öy- e. «borcunu öderecekim!e sözünün de hoşa gideceği yünhestz. İkinci suale gelince: Buna — verilen cevabların hemen hepsi ölüme aid... LRECEL MÜSADAKASI Şikazoda bir «reçel yapmakı mü - zabakası tertib edilmiş. Müsabakaya 100 kadın 1 de erkek İştirak etmiş. mişler. Davki Mipi adlı bu talihil, re- gel yapmasını büyük annesinden öğ- Tendiğini söylemiş. Ba suretle — şeref yine kadınlara aid demek. Kefakla EReüL. GECE SİLAHLI. Gündüzleri polislik, geceleri de ka- fti e beraber evleri soyan bir polis | müş, D hangi vapurla i- memuru beş, karısı da üç sene hapse mahküm oldu. Bu haberi, bir Paris gazetesinde e- kuyunca: «Gündüz. külâhlı, rece si - dâhlı...r diye derler demekten kendi- mizi alamadık. Fransanın Tur şehrinde polislik e- den bu adamıla karısı, şimdiye kadar tamam olur Üç evi soymuşlar.. Doktorun Öğütleri: Ellerin Muhafazası G üneşten yanan, esmer - leşen elleri beyazlatmak| için aşağıdaki pomayı kullanmalı: Bal 15 g. Sabun tozu 75 » Gliserin 40 » Keten tohumu tozu — 30 » Talk 25 » Pudra 15 » Bunların hepsini bir kaba, kabı da Ben mariye koyunuz Karıştırarak kaynatınız. Son- ra porselen kavanozlarda sak- Tayınız. — Arasıra elinizi bu- nunla oğuşturursanız esmer - likleri gider, beyazlaşır, yu- muşar, Haşlanmış patatesi ezer, bi- Taz süt karıştırırsanız bu da elleri beyazlaştırır, yumuşa - BOT S L AA SNDN Kimin aklına gelirdi ki, günün birinde böyle bir tesadüf olacak, Biz, Ekremle yarışa çıkacağız, paşanın motörü sandalımıza bindirecek, denize dö- — küleceğiz. Sonra da ölümün ağzından derlenip bu- raya getirileceğiz. Ben yalnız bu pâşanın İsmini bir de: — Servet anda, debdebe, onda, yaşayış onda.. Zamanın Karunu! Deııdiklni bilirdim, halbuki, onun yanında, o- yatmak, birden- bire insana ne tuhaf geliyor. İnsan da garip şey. Büyük bir ölüm tehlikesi geçirdiğini unutuyor da bunları düşünüyor. Yalıda kafamı saran istifhamlardan biri de hiç beyaz kadın görmemek oldu. Gözümü açtım, kar- gımda siyah bir kadın! Salona çıktık iki siyah ka- dan!.. Likör içtim, siyah kadın! Kahve getiren si- BES HASTA VAR H İKÂYE Vapurdaki Kadın rak ediyor- sanız, onü Kadıköy va- purunda görebi - lirsiniz. Sabahları niyor, bilmiyo - rüm. Fakat, âk - şamları, ekseriya 20,30 vapurile, ba- zan da 19,50 — ile köye döner.. Lüks mevklin güvertesinde o - turur.. Hemen, her akşam ayni yer- dedir. — Vapurün hareketinden beş on dakika evvel gelir.. Camlı kapr dan lüks mevkie girin.. Bir adım a» tın, durun, sağı- nıza bakın, onu, arkasını camlı pa- ravana — dayamış, koltuğuna gömül- sigarasını yakmış — olduğu halde görürsü - nüz.. Mutlaka, ba cak bacak üstü - ne atmıştır. Güveftenin, ta ke- narındaki koltuktadır. Eğer, bu- rası daha evvel, başka bir yolcu | tarafından kapılmış ise, yine o civarda, yüzünü denize dönmüş, koltuklardan birinde - oturuyor - dur. Bu kadın kimdir?. Bilmiyorum- | Çok merak ediyorsanız, söyledi - ğim vapurla, bir akşam Kadıköye geçiniz. Tarif ettiğim yerde göre- ceğiniz kadım işte olur. Nasıl an- lıyacaksınız?. Endişeniz yerinde- dür. Fakat, size şunu söyliyeyim ki, lüks mevkle girdiğiniz zaman, ondan başka, ir kadın dikkat mazarınızı bu kadar çekmiyecek - tir. Orada en harikulâde, en güzel, en ekzeantrik, sah'b göreceğiniz kadın, işte o, kendisidir. Onu, orada oturduğu koltukta, el lacak, göreceksiniz.. — Acaba, bu mu diye biran bi- le tereddüd etmiyeci nim., Çünkü, o, başka hiç dınla mukayese edilmiyecek ka - dar husus'yetier tüktur. Onu, hayalinizde yaşattı- ğınız başka hiçbir kadına benze- temiyeceksiniz.. 'Onu tanıyabilmeniz için, bu i- zahatım kâfidir. Fakat, biraz da- ha tafsilât vereyim: Elbisesini tarif etmek isterdim.. Fakat, he yazık.. Tarif edemiye - ceğim.. Çünkü, onu her akşam bir başka elbise ile görüyorum. Yal- nız, elbiselerinin ana hatlarını söy- liyebilirim. Dalma - koyu renkte giyiniz.. Etekliği başka, ceketi başkadır.. Kolunda dama bir per- desü, bir bua vardır. Küçük bir çanta taşır. Onu, hiç bir akşam şapkalı görmedim. Dalma, başı a- ran baktıran mütenasib bir vücu- dü vardır. Zayıf, uzun boylu, sa- rışın bir kadın. Omuzlarına ka- dar dökülen uzun saçları var.. Saç- larının ucu, içeriye doğru kıvril- maştır, Üstü hafif dalgalıdır. Geniş bir alnı var- Saçlarını hemen hö- men ortadan ikiye ayırır, Başı dik ve mağrur bakışlıdır. Henüz ren- gini tayin edemediğim, güzel göz- ler' var.. Kirpikleri uzun ve kıv« rum kıvrımdır. İnce, düz hatlı bur- nunun ucu hafif kalkık, burun de-| likleri iricedir.. Onun bakışı. bu- rün ve ağız nahiyesinin insanın üzerindeki ilk tesiri, Venüsü ha- tırlatır.. Bütün insan dünyaya yük- kten bakan dakilere ız.. O, ge- a gömüklüğü zaman, hakaret e . Dönüp kime Uzun uzün denizi denizden ayı- yan bir mah- | rıp, başını çevirerek, dakikalar - danberi hayran hayran kendisini seyreden yolcular tarafına baktığı nadiren vükidir. Fakat, o zaman da nazarlarla gözlerini gezdirir.. O anda, sakın: «Bana baktı.» veh- mine kapılmayınız. Vapura gir - dikten sonra, bir siğara yakar.. Ö- nun, paketini çantasından bir ç- karışı, kibrit çakışı, sonra, kibrit çöpünü bir jestle den'ze fırlatışı vardır.. Sık sık sigara içer.. Vapur, Kadıköy iskelesine yanaştığı za- man, o, üç sigara tamamlaşnıştır. Ekseri akşamları asabi, yorgun görünür.. Bu kadın her gün nereye gidiyor?. Bir yerde çalıştığı mu- hakkak.. Fakat, nerede? . Onun çıktır. Giydiğini nefis bir surette | milliyeti, dini, adı, işi, adresi ne- yakıştırır. İnsanı, dakikalarca haj m kadın!, Ve.. Hepsinden biraz ıçııı Paşal.. Sonra, Paşanın karısı yok mu, kızı yok muü, kendinden başka kimsesi yok mu?.. Gözünün içi- ne bakan emrini dinliyen. gelen giren yürüyne, gezen hep bü putlaşmış ve makineleşmiş siyahlar! Paşa, kazayı anlatmasını bitirir bitirmez, he- men toplandım, teşekkürlerimle beraber: dir? Bütün bunlar, lüks mevkiin — Müsaadenizi rica ediyoruz.. Dedim. Kararlı bir sükün içinde.. — Yok.. Olmaz etendim.. Demesin mi?.. — Aman Paşam, çok geciktik. Diyecek oldum, sözümü yarıda bıraktı: — Daha yemek yemedik Hanımefendi. Sizin iyileşmenizi bekliyorduk.. Dedi ve.. Anlatmak istedi; lim. — Akşamdanberi bu kadar kahra katlandık. Müsaaed edin de şimdi ağız tadile bir yemek yiye- Tabit Paşanın umurunda olmaz. Evde bekler- lermiş, meraklanırlarmış, babası Şadamı, annem be- ni arar dururlarmış. bunlar Paşanın nesine. O, her- kesi kendisi gibi zannedebilir, Onun içindir ki, bu sefer hep bir ağızdan: — (Devamı var) |i | garkı - Gönlümü hierana yaktı. Yazan: REŞAD FEYZİ güverte yolcuları için meçhuldür. Malüm olan tarafı, bir sinema yıle dızı kadar esrarengiz görünen gü- zel bir kadının seyahat ettiğ'dir. Onu, ilk gördüğünüz zaman, Greta Garbo'ya, Marlen Ditrih'e ben - zeteceksiniz.. Biliyorum.. Çünkü. llk defa, benim üzerimde do bi tesiri bırakmıştı. Onu jilk defa, bir akşam, lüks mevkle girerkön cam- l kapının önünde gördüm. İçeri girdi ve durdu.. Sert hareketlerle tarif ettiğim, her zaman oturduğu “köşeye baktı.. Başını keskla ha- rektlerle bal rengi saçlarını dab- galandırarak, etrafa bir göz gez- dirişi, geniş, sivri omuzlarını öne vererek garib hat ketleri, - asabi bir yürüyüşü vardır.. Onu ilk dafa bu sahnede gördüm.. Ve 9 güc, bacaklarının, küçücük ayaklarınız ne harikülâde bir armoni ile ya- ratıldığını hayretle seyretmişt:m. O, daima yalnız seyahat eder. Daha bir akşam, bir arkadaşile, bir ahbabı beraber vapura gir - Alğini, veya orada rastlayıp konuş- tuğunu, yahud selâmlaştığını gör- medim... Bu kadın, kafamın içinde geniş bir muamma yarattı. Günlerdir, (Devamı 7 inci sayfada) Ankara Radyosu BUGÜN 1900 Program. 1005 Müzik (Bir solist — PL). 19.15 TTürk müziği (Fasıl heyeli). 20 Memleket saat ayarı, ağans ve metcoroloji baberleri. 2015 Neş'eli plâklar - R. 2020 Türk müziği. 1 — Bayati araban peşrevi. £ — Haşlın Bey - bayati araban çar Nimeti vaslın için. 3 — Rahmi Beyin - Bayali araban 4 — Kanun taksimi. 5 — Su yolcu - bayati araban şarkı » Neyleyeyim ulcedeyim olamam. 6 — Bayali araban şarkı Düşme dağ Ga gezen geyiğin. T — Bayati araban saz semali. 8 — Salâhaddin — Pınar - Hürram şarkı - Ümldini kirpiklerine. 10 — Hayri Yenişün - Hüzzam çar- kı - Ölürsem yazıklır sana kanmadan. 21 Konuşma (Doktorun saati), 2L15 Müzik (Ferhunde Erkin la - 28 Müzik (Küçük — orkestra Necip Aşkın) 23 Son ajana haberleri, ziraat, e ham tahvilât, kambiyo - mutuk bor » GASi (Fiat). 2220 Mürzik (Ca sband - Pi). 23.55-24 Yarınki program. YARIN 12.20 Program, 12.28 Türk müziği 1 — Perahfeza peşrevi. ? — Dede - Bultaniyezâh ikinel hes- te - Canü dilimiz Tütfu. 13 Memleket saat ayarı, alans ve IKIS Müzik (operetler - Pi.) 18.45-14 — Konuşma (Kadın mati - Ev hayatma dalr). 4357 Hieri Cemaziyelevvel 1 1355 Rumt

Bu sayıdan diğer sayfalar: