16 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

16 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Harb Mes'uliyeti Kabul Edilemez! Fakat Av Avrıvpadakı Son Ümidsizlik Devam Ediyor Bu Buhran Geçınce Sulh Kuvvetlenecektir ! Eğer Avrupada bir harb çıkar- tmek iddiası herhab İmasa gerek. Avru- ınyanın sözü ge- bir harb çıkacak mihver devletler bilhassa Almanya sebeb olacak- tir. Harbi mihver devletleri davet e- decek, çıkaracak görünüyor. Şu halde sulh cephesi devletleri baş- ta İngiltere ve Fransa olduğu hal- de tedafül vaziyette kalacaklar - dir. Harbin bütün maddi ve ma- mihver devlet - a lenecektir. Fakat Almanya ile İtalya haki- imışlarsa bu- İşte Avrupanın ileri gelen si - yasi ve askeri muharrirlerini bu- günlerde en ziyade meşgul eden mesele, Vakit geçtikçe onların aleyhine bir vaziyet oluyor. Çünkü sulh cephesi kuvvetlenmektedir. Geçen günler İngiltere ve Fran- le bu devletlerin müttefikleri Musolin! ile Yalnız Kedi Resmi Yapan Ressam öldü Bu İngiliz Ressamı Tabloları İlew Kedileri Herkese Sevdirmiş İngiliz ressamlarından biri de yalnız kedi resimleri " yapmakla şöhret, kazanmıştır. Fakat Louis Vaih ismindeki bu san'atkâr tali- siz bir adamdır. Kendisi epey za- mandanberi akıl hastalığı dolayı- sile şifahanede yatıyormuş. Geçen gün orada vefat etmiştir. Londra gazetelerinin yazdığına göre bu san'atkâr İngilizlerde kedi sve - Mek kedilere bakmak me- rakını uyandırmıştır. Onun yaptı- ği kedi resimleri bu hayvanları herkese sevdiriyordu. Ressamın yaptığı resimlere çok defa 100 İn- giliz lirası verildiği oluyordu. Bu — aa — Bir Alman Kıtası dir. O halde Berlin - Roma mih- veri bekliyorsa bundan iki hti- mal hatıra geliyor: 1— Sinyor Musolini ile Hitler daha kat'i kararlarını veremediler. 2— Müusolin! ile Hitler bu işte gecikerek karşı tarafa vakit ka- zandırmış olduklarını görüyorlar- 8a da diplomatlık sahasında mu- vaffakiyetler elde ederek az çok kendilerini teselli etmeği düşü - | miynrîar. etlerile sulh Tİ arasında müt - arışı vardır. | da değil, di da fanliyet ik re ile Fran- e silâhlanı - birçok devletle cephesi iml hem de hesaba göre kendisinin pek zengin ve refah içinde yaşar bir adam | | olması lüzim geliyordu. Fakat kış metli san'atkâr pek cömerd bir adammış. Önun nazarında para- nın öyle büyük bir ehemmiye ve kıymeti yoktu. Eline geçeni sarfe- derdi. Kızkardeşi anlatıyor: — Eğer eline bir lira geçse bu- nun yarısını mutlaka — başkasına verirdi!. Yetmiş dokuz yaşında ölen san- atkâr hayatının son dokuz senesini hastanede- geçirmişt kendi ittifaklarına almağa mu - vaffak oluyorlar, Sulh - cephesi devletleri bu hususta da ileride- Almanya bilhassa mart ayın - danberi müşkül zamanlar geçir - mekte, karar verememektedir. Diğer taraftan İtalyan diplo - matları için de böyle bir faaliyet lüzumu kendini şiddetle duyur - muştur: Alman Hariciye Nazırı ile İtalya Hariciye Nazırı hermen dai- mi surette t ve ziyaret ha- Üündedirler. Gidiyorlar, gellyorlar. Demek ki mihver devletleri leştirmek | ay . Fakat Lâkin Al- rlarından maksadına vi buna muva manya ene mayısta Çe- alamak istiyen aman muvaffak mksadından vaz- edi. Geçen sene eylülde İs- da çin artık emrivakiler yaparak mak- k politikası gitgide mü- devletlerinin karşısında kuvvetli bir sulh cephesi bulunuyor. Yani tocavüz ve taarruza karşı muka- vemet cephesi... Onun için bundan sonra emri- vakiler yapmağa kalkarken pek ciddi tehlikelerle karşılaşmak za- rüzeti vardır ki bunun neticesi vep devletlerine ve bilhassa Almanyaya çok korkunç olacak- tır, Avrupa matbuatının merakla ortaya koyduğu bu mesele de bu- günkü Avrupanın vaziyetini lâyı- r ederek Almanya için acak herhangi bir hare- ketin pek acı neticeler vereceğini bütün Almanların anlayıp anlıya- BİR MİLYAR Vakti müsald olan bir istatistik meraklısı, binden, bir milyara ka- dar rakamları yazı ile yazmak için ne kadar har£ kullanmak lâzım geldiğini hesab etmiş... Yaptığı hesaba göre bir mil; ra kadar olan rakamlar: birer bi rer yazmak için tamam 45 mi 32,998,008 harf lâzımdır. şu ki bu 5 bin Dakikada duğu dar saym dadler 18 mil- | aktadı 250 hece telâffuz ol- | rzedilse b Me tırılan mühür mumları z kırmızı renkdisi kullanılır, pada ise bunun her rengi yrı ayrı maksadalrla zerine beyaz ren ları yapıştırılır. Vefat haberini vo- ren mektublara da siyah... Me- nekşe renkli mühür mumları aka- d a mahtustur. Ye - enklisi kullanılır. Aşıklar, mektublarının zarfla - rına yakut renkli mum yapıştı - rırlar. Eğer bunlardan biri yalnız ümid ile yaşıyorsa, yeşil renkli mum kullanılır. Ömrünün sonu- na kadar sadık kalacağını anlat- mak isterse mavi renkli, kıskanç- östermek için de sarı renkli mumu kullanılır. Doktorun Öğütleri: SOFRADA Daima güler yüz Cansıkıcı rrübahaselerden çe- kininiz. Hiddetli olduğunuz zamanlar sofraya oturmayınız. en yenen yemekli zmolunur, Heyecanınız dar birşey yeme- ofrada kavga etmek, ço- cukları terbiyeye kalkışmak da Kitab ve gazele okumayınız. En azı bir saat kadar istirahat ediniz. Sevmediğiniz — yemekleri ağır yiyiniz ve ye diğiniz şeyleri iyice çiğneyi: nİz, Az su içiniz. Midesi sağ- lam, vücudü kuvvetli olanlar yemekte bol bol su ve ispir- tolu içkiler içerlet ve bir ma- zarratını — görmiyeceklerini zannederler. Halbuki bu fikir yanlıştır. Yemekte şarab, bira Bibi şeyler değil, az miktarda iyi su içmelidir. Çi madıklarıdır. çi Bugünlük sözün kısası şu olu- yor: Mihver devletleri harbi göze alamıyorlar. Fakat Avrupada u- mumi bir emniyetsizlik vardır. Bu emniyetsizlik kalktığı gündür ki nüzü yormayınız. üvvetlenmiş olacaktır, Ve dehşetli bir ihtiras ile ilâve etti: — Belkis. Belkiş!.. şunu kaçırmağa Başıma kon 1. Bak halime titri afı felç inecek gibi , acı bana. çıkardı en al bunu da kendi elinle geriya ver.. Belki, benim üzerime fenalık gelir. Sen de günaha girersin. Dedi, Bir saniye düşündüm. — Sahiden acınacak bir hal Dedim. Öyleya, aramızda ne fark var?, O para- yorum. Onu kaçırmaktan- an bu devlet ku- yorum. Ölüyor oluyorum, Kur- Rüştü Efendiyi bu İyi: şünebilir. Yahut da biraz haklı olmakla beraber halde görür, i mi, gitmeli: — Paşam, dediğin şey olmaz, imkânsız. Aklı- nızdan çıkarınız, Demek ve bu meseleyi kökünden kesip atmak yı seviyor. Ben Cahidt seviyorum. Nasıl ki, ben Ca- hit için her şeyi, h: razı isem © edamcağızında paraya karşı bu zâfı var, Onu da haklı görmek lâzımdı. Onun içindir ki. — Hayır, Para senin yanında kalsın. Ben, ken- dim yine gider, söyliyeceklerimi söylerim. Dedim ve.. Paşayı görmiye razı oldum. Düşü - nüyorum, babamıt, dediği gibi başka çare de yok! Belki bu adam benim önüun servetine metelik ver- Mediğimi aklına getirmez de, fazla para çekmek ve en fazla kâtla kendimi ona satmak istediğimi dü- lâzım. O zaman Rüştü Ef. de dostluğunu muhafa- za edebilirse etsin ve beklediği son gürlüğünden do« ya doya istifade etsin! Babam, bu kararımdan pek memnun oldu: — Hah şöyle kurtar beni.. Dedi. Onun hiç bir şey düşündi ri parada. iğü yok. Aklı fik- Belki, senin sözlerinden sonra beh altın ke- ini geriye uzatırken, hayır kalsın sizde, bizim cebimizden çıkan geriye girmez. Diyiverir de ben Yazan *-Etem qu DSN BEŞ HASTA. VAR de ön Y gün, na uzattı. — Bak, kızım! lenme çağına gi nada her mi, Annemin, uzattığı aynaya dile- katle baktım, Birdenbire şaşır anki © gün aynaya ilk defa ba- kıyor gibiydim.. Gözlerimin fında ince çizgiler, kaşlarımın tünde bir takım düm. yaşına basmıştım. Bir annem, elindeki aynayı ba- dedi, Artık ev- Kondini ay- zamanki gibi çocuk gör cektin..! . ti buruşukluklar — Anne! - diye bağırdım. Be - im yaşım bu kadar ilerlemiş mi? Annem aynayı gardirobuna koy Fotoğrafta objektlif nasıl bir maddeyi aynen tesbit ederse, ay- ıpkı öyledir. ve hakiki görünüşünü insanın yü- elimden aldı. züne vurur.-Bu iki şeyden hakikati saklıyamaz. | Babam bir gün fotoğrafı çıkart- | muştı. Akşam üstü eve geldiği zaman cebinden bir zarf çıkardı: — Fabrikadan resmimi istedi - ler. Fakat, ben güzel bir adam de- siz de Insafla söyle- | dar çirkin miyim? san m amimi hur fotoğrafhanesinde çekllön bu resimler babama hiç de benzemi- yyordu. Onun şikâyet etmekte hak- Eğer gençliğimde ve bilhası a bu iş başıma 1 parçalayıp n, diyordu. Gerçek, babam o kadar güzel ve kışıklı bir erkek değildi amma.. ccede çirkin değildi. Baba- — Demek m bazan al ğil mi, baba? Babam bana hak verdi: — Bazan değil, kızım, çok defa aldatır insanı. Objektif, mahir bir hokkabaza benzer. Bazan güzeli çirkin, bazan de çirkini güzel gös- terir. Arkadaşlarım bana: — Sen bepimizden güzelsin. Herhalde iyi, güzel bir erkekle evleneceksin! Derlerdi. Ben, arkadaşlarımın sözlerini anneme söyledikçe, o der-| hal gardroptan aynasını - çıkarıp elime uzatır: — Arkadaşlarının sözüne kan « ma! Dünyada ayna kadar hakika- ti gösteren bir şey yoktur, derdi. Annemin aynasına baktığım za- man kendimi daima çirkir ve bu- ralar da elinizde kalmaz! Dehşetli de korkuyor. - Peki. Kızım Dedi, sustu. S taırır, onun doyülm: bizder şikri atı Zavallı adamo!. ümün sonunda helâlinden şöyle bir kaç yüz altın bir arada görürüm. Gel seni alnından öpeyim! Diye, , üni, nefretini unuttu! Eğer, bu paralar bende Belkis, Ona dikkat et.. Di erinde zap zıp zıpladı. Ve.. kalmazsa ölürüm Hemencecik izin alıp gelecek... Dedik. Gece al | çok zaman önce ke de duruyor. Yüzüne dikkatle bak.. duyar gibi kesiyi okşamağa, altınları elinde ğa başladı. Sabahleyin konuştuk. Hemen Gdaireye inecek — Beraber akşama doğru yalıya gideriz.. ruşuk yüzlü görür ve ümldsizli » Be düşerdim. Artık, annemin aynasından baş- ka hiç bir şeye inanmıyordum. Ne fotoğrafcıların objektifine.. Ne de başkalarının aynalarına, Çünkü annem bana bir gün ay- | nalardan bahsederken, bunların nasıl yapıldığını anlattı; Kızım! dedi - İnsanlar daima kendilerini güzel, yakışıklı, se - vimli görmek isterler, Yaşları i- lerlese bile bu arzularını yene - .. Yirmi yaşında bir kız ken- nasıl görürse, kırkına geldi- öyle görür. | ni ın da kendini | Bir takım ayna tecirleri bu sırrı | tmişler we heri kendilerini güzel göster- menin yolunu lar. Herkes- te, her yerde gör olduğu gibi deği gösterir. Ve aynalar, in: olmadığı gibi hoşlandıkları için, kendilerinin o leri halde, bu hâdise hislerini ök- şâr.. Bununla avunurlar. Yer yü- zünde hiç bir ayna yoktur ki, in- sanı olduğu gibi göstersi eme sordum: Onu ne- O zaman « — Ya sendeki ayna... reden buldun sen? Annem gülerek cevab verdi: — Bu ayna, (lk icad edildiği de- virlerde, insanı olduğu gibi gös- teren bir şekilde yapılmıştır. Bü- yük baban, bunu Afrikadan getir- mişti.. — O halde ne yapmalı? Demek ben çok çirkin bir kızım, öyle mi? | — Bünü bana neden soruyorsun?| İşte, hakikati gösteren ayna elin- Güzel misin, çirkin misin kolay- ca anlarsın! ——— pekil mra çocuğunu sever, onu Sıkiş- zevkini dudaklarından ve kal- n keselerini yatağının üzerine r. Peder bey, bundan sonra ferahladı. — Hanim artık bir kahve pişir de. Ağız tadile içeyim. Dedi. Bana da döndü — Ah kızım ah. er, bu evlenmeği kabul et- seydin. Rüştü Efendinin her tarafı bu keselerle do- lu olacaktı.. Diye bir şı sustardı — Bir daha bana bundan bahsederseniz, bu yler söylemek istedi, Fakat, çabuk koymuş. yüzünü gözünü onlara süre süre uyu - muş. Sabahleyin de sıkı sıkı anneme tenbih edi- yordu: — Aman hanımcığım, bunları sandığın altına koy! Bu akşam götüreceğim amma, bir daha göri- ye gilmemecesine getireceğim. Ve., Kendi kendisine söyleniyordu: — Aman Allahım sen bunlardan beni ayırmı Ölürüm! (Devamı var) S HİKÂYE:? Sihirli Ayna D Annemin gikli Baktım.. İtiraf edeyim ki, kendim” korkuyor, hattâ tiksiniyordu!i" aynasına * Fakat bir gün, bu aynanın siff ( ni anladım. Meğer annem, b gözüme kestirdiğim genci ıı—" yormuş. Babamdan ayrılmağt 't rar vermiş. Evet., o, biraz sonra baban ayrıldı.. Ve benim evlenmek Ü iğtm genci elimden aldı. Önl seyahatı Şimdi düşünüyorum: — Beni bu aynay tkâür imal eti İRAaDv. ANKARA RADYO DALGA UZUNLUĞU T.AG, 19,74 m. 15195 Kes. 'T.AP, 3179m, 9465 Kes. 1639 m. — 138 Kes, 120 SH BUGÜN 18,30 Program. 18,35 Müzik (Şen İbrahim Özgür ve / 19 Çocük sai 19,25 Türk 20 Memleket saat ayarı, | ve meteoroloji haberleri 20,10 Neşeli plâklar - R. 20,15 Türk müziği, 21 Müzik — (Riyaseti Cunf bandosu - Şef: İhsan Künçer) d 215 Anadolu ajansı (spof visi). 22.00 Müzik )Cazband - Pi 2246 - 23 Son ajana habeft | ve yarınki program, YARIN 12,30 Program, ı 18 ve meteoroloji haberleri. 13,15 - 14 Müzik (Karışık ram - Pl). Memleket | 1357 Hicri 1355 nuf'ı Cemaziyelevvel | — Temmuf 28 3 39, Ay, 7, Gün 197, Hızır 16 Temmuz PAZAR ı Vakitler | Vasati v

Bu sayıdan diğer sayfalar: