12 Ağustos 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

12 Ağustos 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eski istanbula Hasret Ecnebiler Nedense Şehrimizin Değişmesini Pek İstemiyorlar Yazan: ZEKİ CEMAL I Ç .h""l İstanbulda, son yıllarda k " Sk ev, apartıman yapıldı k; ;,;'._ St yıldır bu şehre gelmiyen, unaç £ Pambaşka bir diyarda hıwvı hele İstanbulun bazı h""dk d_s dolaşırken âdeta ya - (H' hissediyormuş. şy*ı) diyorum. Çünkü biz için- mıü“lğımıı bu şehirdeki deği- “w"” Pek farkında değiliz. lt Bana bütün inceliklerile ' bir Fransız kadını oldu. Kamala Anadolu sahilindeki bir Ce oturmuş, ilâhi bir şiir 0- b güzel İstanbulun manza- h"*-î::— ul]!:yı bakıyor hem de ı*"ını.. dedim, Yeni İstanbulu !h:dhiz Mi? Siz görmiyeli hay- İşmiş olacak! di AA gözleri birdenbire par- <I Sini çekerek: 'ilmazsanız.. dedi, size bü- Wduklarımı açıkca söyliye- Stanbula ilk defa Umumi Kiçüy VY gelmiştim. ı“d_k iken mektepte Türklere, “Yarlarına dair o kadar çok Yi ik emelimdi. Ni- ü ir fırsat, babamın İs- hç MAki ticarek işi beni de bu- O çalar sürükledi. Baz Skü heyocanımı hiç unut - ününüz bir kere. Yıl isine — mütehassir bir Tövgilisine kavuşunca ge- '—%Mymm. Ben ondan da- © ,2 heyecan içinde idim. Nkü İstanbul sanki hafı - Ha PaAkşolmuştur. — Rihtimdan l'"'mîalîm"'" çıkan arabalar.. W,,,î'"'lı birlikte bir faytona bin- Te İlk işittiğim; yanık sesli bir şain o zamana kadar düy- Baş gi Bir nağme ile söylediği hN s:'t Ondan sonra gür sesli, Tn h erkek sesli satıcıla- Grkırışları, S SI Uğumuz otelin arka pen- ice doğru bakıyordu. A- Fabbi o ne manzara idi. Soğru yükselen Türk ve '““ şehrin siloeti arkasında Büneşi, bütün bu güzel- Yeg, “Merek 1â bana kada Teyge Üh bu şark güneş Tz giy Bana.. Şark memieketi - Bi İ ve onun heyeca: Memleketlerinde kat Bülgiç kıı!m“ Bün şehirde dolaşırken z GÜT gehir laş UY A Çıkan kafesli evler.. pe- Yoygmlanlar.. hocalar.. camiler, şa- '&n) KNN iae, Müzeler, mukaddes bi- Yar NIl k * Çök asık ve donuk çeh- v p —k.ı__;“"*_ tam bir yıl İstanbu- :Niı' "5'=<4 İstanbulun dötr mev- AŞAMuş, yazımı, kışını, say- 2 M Ğ&Wu hayatını kana kana '.ku“m ı"mm 27 yıl sonra tekrar Na Eelince her çeyi değiş- ]“hm. n h .,h"’ğ'acığmıu vadettiniz de- İm &, Ki İstanbuldaki bir çok E'*iıı Odern bir memleket için - Kabul ediyorum. Kafes- lı.hâ“ kadınlar.. tlr.ku #tyler de eksik idi. E- g—“ Mvaylar, otomobil - di k"l.,,_:'“"'il-n—x atılmış, eksik « MAt Beyoğul, t h“:“âlu taddesinden ge- Na düre vasıtala- Gektiğ, VN goförün, vatma - S T müşkala Rötüy, Ykülâtı ve hattâ e- "':ı. Yör musunuz?. 'ar ve binalar. Şu WIsumbıılıııı gittikçe güzelleşen ma nzaralarından: Beyazıd meydanı | manzaraya bakımız. Cihangirin heybetli Türk evleri yanında bir- denbire yükselen betonlara., San- ki garib garib yukarıdan müsteh- zi bakıyor. Kübik binaların ya - nındaki cüce evler utanmış gibi.. Fakat şunu da söyliyeyim ki? Siz Türkler kadar güzel san'atlere meftun, zevki selimi eşsiz bir mil- let yoktur. Teker teker evlere, a- partımanlara bakarsanız hayret- ten, parmağınızı isınmaktan baş- ka çare yoktur. Burada öyle kübik apartımanlar gördüm ki.. başka Avrupa şehrin- de rakibi yoktur. Hele sayfiye yerinde, Adada, l Modada, Suadiyede, Floryada, Boğazda öyle köşkler, yalılar gör- düm ki.. bir cennet evi, bir peri yuvası eminim ki bundan daha güzel değildir. Fakat eski İstan - bul ile yeni inşaat bir araya ge- ' lince insana, ihtiyar bir kadının 18 yaşındaki kız tuvaleti ile baloya gitmesi hissini veriyor. Zira şehirde bir ahenk kalma- mış. Yollar şehre uygun değil.. He- le evler kal'iyyen birbirile imti- zae etmemiş. Biri kısa, biri uzun.. biri kübik, biri eski setil.. biri yas- (Devamı 7 inci sayfada) İki Bin Liraya Mal Paris geçen akşam geç vakit | bekliyor, aksi gibi de otobüz bir türlü gelmiyordu. Adamcağız bir iki kere burnunu sildi, nihayet aksırdı: — Hapşu!. Tamam, işte nezle oldum!. 'Tam bu sırada, omuz başında bir ses duydu: Çok yaşa!, Bay Mangemil dönüp baktı. Yanında ufak tefek, sarışın, gü- zel bir kadın ddruyordu. Nezle o- dan lâf olsun diye sordu: — Biz de mi otobüs bekliyor - sunuz? — Evet, amma bir türlü gelmi- çay içeceğim. Siz de gelir misiniz? — Teşekkür ederim. Ben de ü- şüdüm. Bir çay içerim. | — Adnı? — Totoş! Bir kahvede oturdular, çay iç- tiler, konuştular, ahbab oldular ve beraber Bay Mangemil, Pirene sokağındaki evine gittiler, Bay Mangemil yeni ahbabma, bayan Totoşa evini gezdirdi ve boş bulurdu, cimaslarını gösterdi. Hele plâtin üstüne işlenmiş pır- lanta bir yüzüğü vardı ki, sokağa atılsa iki bin lira ederdi. Neyse o gece yattılar, Ertesi sa- bah Bay Mangemilin nczlesi art- ti Totoş: hayli serindi. Bay Mangemil otobüs Olan Bir “Çok Yaşal|,, Yolda RastgeleBirGüzel Kadınla Ahbab Olmak Tehlikelidir | j — Size vantoz çekeyim! dedi. Bay Mangemili yüzükoyun ya- tırdı, arkasına on iki tane vantoz çekti, üstünü örttü: — Ben dedi karşı kakveye gi- dip sıcak birşey içeyim, şimdi ge- lirira!. Bay Mangemil hayli bekledi. Kadının gelmediğini görünce van- tozları çıkardı, paltosunu giydi, kahveye gitti. Hiçbir kadın gelip çay İçmemişti. | — Şüphelendi, evine geldi. Birçok ufak tefek eşyasile iki bin liralık yüzüğünün yerinde yeller esi iyordu. Ait na ee | | REKLÂM Hani yollarda görüyorsunuz, minimini otomobiller var, insa « nn kucağına alacağı geliyor. Bir gün, meşhur palavracılar « dan biri bu otomobillerin acan - tasına girdi. Satış memuru baş- ludı malını methetmeğe: | — Bu yeni tip beş beygir kuv- vetindeki otomobillerimiz fevka- | lâdedir. Her gün düzüne ile satı- | her derde devadır. Hasta mısın, ağrınız sızınız mı var, bol bol gülünüz. Biri sordu: — Doktor dudaklarımda çatlak veya uçuk varsa gülmek deva e- lur mu?. KABAHAT j Fransanım büyük bir balıkçı şehrinde, hâkim belediye reisine, valiye bir ziyafet veriyor. Solfraya oturunca hizmetçi: — Bu gece balık yök dedi. Hâkim kızdı: — Bu atffedilmez bir kabahat Meaci. — Kabahat sizin, Bize balık ge- firen Justeni balık — kaçakçılığı y hapse mah - Esrarengiz Toplar | Koca Bir Şehrin Zabı- tası ile Adliyesini Ayaklandıran Toplar Ne imiş ?. Fransada Arras şehri vardır. Bü şehrin de, her şehrin olduğu | Bibi, zabıtası vardır. İşte bunun i- çin iki polis, büyük şosede devriye | gezerlerkön Yerdü bir çok top gör- düler, Garib şey!.. Yolda bir alay topün ne münasebeti vardı?. Polislerden biri toplardan bir- kaç tanesini aldı. Doğru eczahane- | ye girdi. Orada bir kimyager bul- | du. Derhal incelemeler başladı. Topları kestiler, içlerinde kapsül buldular, Dikkat!., Bunlar muhakkak yan- gın çıkarıcı madde idi, | Hemen adliyeye haber verdiler, Suaikasd, isyan gibi şeyler ilk ha- tıra gelen şeyler oldu. Nihayet işin iç yüzü, anlaşıldı. Zabıta ve adliyeyi ayaklandıran bu toplar tenis topu imiş. F ikadan, kamyonlarla sevke- dilen toplardan bir kaç tanesi yol- da düşmü; Kiracılar Nerede ? Sandık Duruyordu | Amma, içinden Çıka | Çıka... Sen nehrinin bir m günleri çok rağbet otelleri, sevimli pi Geçen hafta genç bri karı, ko- ca, Bayan Marsanin oteline gel- Bir ay için iki yataklı bir o- adılar. Getirdikleri büyük sandığı odaya çıkarıp yerleştir- Bu genç karı, koca çok sevimli iki insandı. Bayan Marşan bu ye- ni kiracılarına bayılıyordu. Yiye- ceğin iyisini onlara veriyordu. Ay sonunda bay otelci bayan- dan hesabını istedi. Yüz elli lira idi. Pusulayı aldı, otelci bayana yemeği biraz erkence vermesini rica etti, karı koca karınlarını do- yurup gittiler, İşte gidiş o gidiş.. Otelej bayna üç gün bekledikten sonra zabıta- ya haber verdi. Memurlar orta- dan kaybolan kiracıların odasına çıktılar. Sandık orada duruyor - Ha ERRÜİeei ha du. Açtılar. Ne buldular beğenir- siniz! Sandık kum dolu idi. Mamaad: İskoçyada seyyahları gezdiren bir tren, Stemu- | | son stasyonundan kalktıktan biraz raz da serbest dolaşmak istemiş olacak ki - rayları terk edip, bir evin bahçesine girdi. 5— SON TELGRAF —12 AâĞUsTOS 1 Bahçeye Giren Tren sonra - canı bi- Eğer insanca zayiat olmasaydı, buna hoş bir | kaza diyebilirdik, ne yazık ki trenin bu serseriliği | beş on gişinin canına mal oldu. Çocuklarım İçin.. Fakat Çocukları 'İçin | Çaldığını Söytüyen Hırsız! Ömründe Evlenmemiştil Otuz boş yaşlarında bir adam, omuzunda büyük bir çuval, ağır ağır Göbolen caddesinden geli- yordu. Çuvakda 40 çift iskarpin vardı. Bu iskarpinleri nereden almıştı?| Söyliyelim: Monj sokağındaki bir kunduracı dükkânından Çal- mişti. Yaolda zabıta memurları adamın halinden şüphelendiler, çevirdi - ler ve sordular — Adın ne? — Etiyen Rel, —- Âç gu çuvalı, Çuval açıldı, İçinden kırk çift kundura çıkınca adamı karakola 0 düler. Bu., sırada Monj s0- kağındaki kurdı uracı da karakola geldi. İş anlaşıldı. | Etiyen Rel başladı yalvarmağı — Beni hapse atmayınız. İşsi - zim, çoluk çocuk sahibiyim. Aile- mi yahnayak dolaştırmamak için kdndura çaldım. Bir daha yap - mam. Zabıta Relin hüviyetini tesbit etti. Hırsız ömründe evlenmemişti. Kimsesi yoktu. İhtiyar Adam Karısını Niçin Öldürdü ? Versayda — Tornel — sokağında bir evde o nsenedenberi bir karı koca yaşamaktadır. Bay Korbiye ile Bayan Gabriel Kadın eski terzidir; Korbiye ile evlendikten sonra terziliği bı- ye aşçı İdi. İş başın- , bir bacağı- er ve kendisine kaydıha- yat şartile aylık bağladılar. Karı koca son zamanlarda kı- zışmağa başlamışlardı. Kadın ko- cası için: — Muhakkâk çıldırdı, durup dururkea kavga çıkarıyor! diyor- du. Geçen gece karı koca yine kav- ga ettiler. Uzanca bir atışmadan sonra yatıştılar. Yataklarına gir- diler. Biraz sonra yatakta yine kavgaya başladılar. Koca birden- bire karısnın gırtlağına sarıldı, sıktı, sıktı, boğdu. Tevkif edilen dedi ki: — Karım bana cehennem hayatı yaşatıyordu. »Dün gece de beni atil ifadesinde Bayan Zükerman, yirmi üç ya- şında bir kadındır. Viyananın meşhur artiştlerinden — biridir. Belki kendini bütün dünyaya ta- nıtamamıştır amma, orta Avrupa- da şöhreti vardır. Viyananın işgalinden sonra Ba- yan Zükerman ortadan kaybol - dövdü, ben de deli oldum, girt- lağına sarılmışım. 63 yaşından sonra katil olan ve 56 yaşındaki karısını öldüren a- dam tıbbiadliye sevkedilmiştir. Bay Kroneman — mütekaiddir. Atcambazı maskaralığından te - kaüde çıkarıldı. Şimdi bol para alıp keyfine bakıyor. İşte bu iş- Viyanalı YahudiArtisi Nerelere Kaçtı? Bütün Orta Avrupanın Tanıdığı Bu Kadın Bir Balıkçı Kulübesinde Yaşıyor muştu. Yahudi olduğu için ka - dının nereye gittiğini merak eden ler çoktu. Gazeteciler aramağa başladılar Nihayet bir İngiliz gazeteci Ya hudi artisti şeytanın bile bula - muyacağı bir yerde buldu. (Devamı T inct sayfada) Kibrit Çöpünden Keman AT F ÜN için bu zat kibrit çöplerinden bir - keman yaptı. Tam bir sene çalıştı İşin asıl tuhafı meşhur Dani - markalı kemancı Fini Henrik bu kibrit çöpü klimanla bir konser sizlik zamanında boş durmamak | verdi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: