20 Ağustos 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

20 Ağustos 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ ava taarruzu olursa sen bu kü- — man tekziblerine Tağmen, Bav - , mektedir. Hitlerin - Slovakyanın Danzı in nhakı 27 Kat'i Netice (1 inci sahifeden devam) İyi haber alan Alman mahfel - Terine mensub bir zat; «Şimdi rü- Cu etmektense, harbi göze ala - cağıze demiştir. Alman gazete « Jerinde Polonyaya karşı şiddetli hücumlara tekrar başlanmıştır. Artık bu gazeteler, demokrat dev- letlerin ihata siyasetlerinden bah- setmiyorlar. —Almanyanm garb devletlerinin Polonyayı tazyik e- döceklerinden ümidi kestiği için meselelerin hallini ya doğrudan doğruya Polonya ile anlaşmağa, Londra 20 (Hususi)-— Bütün Al- “yera garnizonlarından Slovakya- ya asker sevkiyatına devam edil- hududlarını 25 şene garanti etti- ğine dair söz verdiği halde, bugün Blovakya tamamile — Almanların #ekeri işgali altına geçmiştir. Al- manlar hududda bulunan Avus - turyalılara itimadları olmadığı - çin bunları geri çekmiş, yerlerine Alman kıt'aları ikame etmiştir. | Polonya hududuna giden yolların ; sür'atle İkmaline çalışılmakta - dır, Almanyadan vağgon vagon tel | öngüleri getirilmektedir. AVUPANIN MUKADDERFATI BUGÜNLERDE MEVZUU Roma 20 (Hususi) — Macar Ha- 'Agustostan Evvel mi? riciye Nazırı Kont Csaky birkaç gün istirahat etmek üzere İtal - | yanın şimalinde bir şehre git - miştir. Nazırın Kont Ciano ile, mü-| teakiben Musolini ile yaptığı gö- rüşmelerin neticesi hakkında kat'i birşey anlaşılamamıştır. Bu mülâkştta Macarjalanın, Al- mnan - İtalyan iskeri ittifakına gir- mesi meselesinin mevzuu bahsol- duğu zannedilmektedir. Maamafih Roma mehafili bu - günkü vaziyetin karışık ve tehli- keli olduğunu, gelecek günler - çinde —Avrupa — mukadderatının mevzuu bahsolduğunu temin et - mektedirler. Bu mukadderat bu- # müşahidlere inanmak lâzım ge- lirse pek karanlık görünmektedir. GARB DEVEETLERİ DE VAZİ- YETİ CİDDİ GÖRÜYORLAR Paris 20— Siyasi mehafil, önü- müzdeki günlerde vaziyetin haki- katen vehamet kesbetmesine ih- timal vermektedirler. Almanya #son üç günde yeni ihtiyat sınıfla- rımı silâh altına çağırmıştır. Londra gazeteleri de - vaziyeti ciddi görmektedirler. KOMİSERİNİN RAPORU Londra 20 (Hususi)— Hariciye Nazırı Lord Halifaks, Danzigdeki Milletlef cemiyeti komiseri Pro- fesör Burkhardın Hitlerle yaptı- B görüşmeler hakkırıda İngiliz Harıciye Nazırlığına — gönderdiği raporu tetkik etmiş ve bir sure - tini Fransız hükümetine gönder- miştir. Hava Taarruzunu Beklerken (1 inci sahifeden devam) Muş... Asıl adını pek söyliyen yok. Ona herkes «Baba: diyor. Şu anda, hava taarruzunun her &n beklendiği gü dakikâlarda ko- 'nuşuları mevzu hiç şüphesiz tay- yareye, gaze dair,.. : »— Baba - dedim - hakiki bir lede korkmaz masın? 'Tabakasından sarmakta olduğu gigarasını yarıda bırakarak başı- ni kaldırdı: — Onlar, seferberlikte kuleye tatturamadılar, şimdi mi tuttura- caklar?. — Cihan harbinde tayyareler daha mı teblikeli idi ki?. — Tayyareler değil, bu mevki tehlikeli idi. Üniversite binası o zaman Harbiye Nezareti idi. Gelen bütün düşman tayyare- leri harbiye nezaretine nişan âlı- — Bu hava taarruzlarımı anlat- sana biraz, nasıl oldu?. — Ben üç tanesini hatırlıyorum. Biz daha tâayyare bombasının ne olduğunu bilmiyorduk. Bir rama- zan gecesiydi. Bir tek düşman tayyaresi İstanbul üzerinde uç- mağa başladı. Vakit sahura ya - kındı, davül henüz çıkmamıştı. Düşman tayyaresi bir bomba attı. Beyazıdda şimdiki çinili fırının şubesinin bulunduğu yerde bir ah- Çılarr kahvesi vardı. Bomba oraya düştü. Kahvenin ön tarafını ber- bad etti. Bereket sokakta kimse -yoktu. Kahveci de iç taratlarda bir yerde yatıyondu. Ona da bir- şey olmadı. Bomba herhalde Har- biye nezaretini arıyordu. Bu, İs- tanbulun gördüğü ilk düşman tay- yaresi Idi. O zamana kadar ha - vaya karşı hiçbir tertibat abnma- mıştı. Bu taarruzdan sonra — bir takım tedbirler aldılar. Ahnan ter- tibat şöyle idi. Düşman tayyare- leri Çanakkale ufuklarından ge- çince, Çanakkaleden Çatalca ci- varından Hadımköy askeri mevki- ine telefon edecekler, Hadımköy de hususi telefonla (o zaman şir- ket telefonu yoktu) Mmerkez ku- mandanına tehlikeyi haber vere- cekti. Merkez kumandanlığı işte şu bina idi: (Beyazıdda Rektörlük evinin mütenazırı olan bina). O zaman buna hünkâr köşkü derlerdi. Merkez kumandanlığı kuleye te- Tefeon edecek, taarruz gündüz ise bir direğe sarı bir bayrak çeke - mı Bu sarı bayrağı gören hılk MR L düşman tayyarelerinin geldiği: anlasın da kaçsın diye.. — Neriye kaçsın? — Öteye beriye!, O zamân sığı- nak lâfı yoktu. Millet boğrumlara dolayordu. Diğer taraftan Has - köy, Selimiye; Beyoğlu ve diğer mıntakalardan düşman tayyare - lerine top ateşi açılacaktı. İşte bu tedbirler alındiktân son-, Ta ikinci düşman hücumu vaki ob du, Yine gece vakti gelmişlerdi. Bu Befr dört beş tayyare vardı. —Üç boniba attılar. Her seferinde har- biye nezaretine nişan alıyorlardı. Bombaların biri Beyazıd mey- danının tam ortasına düştü. Ün> versite kapısındaki saatlerin cam- ları ve civardaki bütün pencere camları parçalandı. İkinci bomba itfaiye ahırına düştü. Üçüncü bamba Beyazıd hamamının sokağına düştü. Fa - kat patlamadı. Bu suretle bu hü- cum esnasında yalnız itfeiye ah- rında iskartaya çıkarılmış sakat bir beygir öldü. Başka zayiat ol- madı. Yalnız şehrih her tarafından mü- dafaa için atılan topların çelik parçaları yine şehrin üzerine dü- şüyordu, Hattâ bu misketlerden biri bir evin çatısını delmişti. — Üçüncü hücum ne zaman ol- du? — Üçüncü hücumu gündüz yap- 'tılar. ait tara - fında bir Hacıköçekcamii vardır. İşte bir bomba o civara düştü. Bir kaç manifatura mağazası yıkıldı. 8-10 kişi yaralandı. Hattâ bir iki kişi de öldü. Fakat bizimkiler de top ateşine başladılar, İngiliz tayyarelerin - den birini Kartal çivarına düşür- düler. Benim hatırladığım bu ka- dar... RESMİ DAİRELERİN BİRER SIĞINAĞI BULUNACAK Hava taarruzlarından — körün- ma komisyonu; şehrimizin muh - telif semtlerinde umumi sığınak- Jar yapılmasını kararlaştırmıştır. Bu sığınakların inşasına resmi da- irelerden başlanacaktır. Bu su- Tetle her yesmi dairenin - sıhhiye müdürlüğünde olduğu gibi - bir sığınağı bulunacaktır. Diğer taraftan yeni yapılacak tekmil hususi ve resmi inşaatta mecburi olarak bulunacak olan sığınak yapılırken de mütehassıs- lar tarafından tetkik edilip fenni bir şekilde inşa olunacaktır, SAĞ0 aX EEİ Bugün (1 inci sahifeden devam) neticenin istihsali için büyük bir muharebe olacaktır. Kırmızi ör- dunun kuvvetleri bilhassa gayret göstermektedirler. Mareşaf Fevzi Çakmak buraya gelmiştir. Bugün harekât müdü- Tü ve başhakem ile birlikte ma - mevra sahasına giderek harekâtı takib edecektir. Milli Şef dün manevra sahasi - na giderlerken ve avdetlerinden sonra Kırkdarelinde — tetkiklerde bulunmuşlardır. Şehrin yukarı taraflarında Camiikebir mahalle- sinde kurulan göçmen evlerinin bulunduğu yere gelerek, bü ev - Terden birini görmek arzusunu iz- har etmişlerdir. O zaman hemen bütün göçmenler «bize buyurun Paşam» diye Milli Şefi davet e- diyorlardı. Milli Şef bu evlerden birine girdi. Çoluk çocuk bütün €v halkı Şefin etrafını sardılar. İsmet İnönü küçük ve temiz oda- da köşeye serili mindere otura- rak, ev sahibi Yunusla konuştu - lar, göçmenler hakkında bazı su- aller sordular ve buradan istas- yona dönerek istirahat için hu- Susi vagonlarına çekildiler. Milli Şef harekât sahasına gi- derken Doloz köyüne de uğrıya - rak, hayvan neslini ıslah istasyo- nunü, yehi yapılan İlk mektebi gezdiler. Bu köydeki tetkikat bir saat sürdü. HIKÂYE: Dört Gözle Bekliyoruz Teyze (4 üncü sayfadan devam) — Başka türlü olmaz... Gelecek sene teyzeyi görünce seyahatimi- ze dair ne anlatacağız? Hem git- 'tiğimiz yerlerden bir kartpostal bile almazsak ne der?, Kocası başını kaşıdı: — Bu da doğru, — Doğru elbette, Seninle vapu- ra bineriz, kendini benimle bera- ber vapurda, Marsilya yolunda ta | Oradan Parise, Pariş- | 'ten Nise veya Kana kadar uzanı- vız. Niste, büyük gazinonun önür- de, Paristen alacağımız son moda | bir tuvaletle resmi çeker, teyzene savvur et | gönderirsek mesele kalmaz, anla- din mı şimdi?. Anladı, öylesine anladı ki, kafa- #ına dank dedi, derhal kâğıda ka- leme sarıldı ve teyzösine mektup yazdı: *Dört gözle seni bekliyoruz tey- Beynelmilel Yardım Tayyareleri Amerikada bulunan — Baron Lizet dö Kapri Normandi vapu- rile Fransaya geldi. Bir müddet Pariste oturduktan sonra İsviçre- ye gidip mühim bir iş organize « decektir. Madam Lizet tayyarecidir. İs - viçrede Kızılhaçın yardımile bey- nelmilel yardım tayyareleri gru- pu kurmak istemektedir. Madam Lizet diyor ki: — Kızılhaçın emrinde hastâne tayyareleri olmalıdır. Bu tayya « reler doktorları ve hastabakıcı- ları ile büyük kazalara derhal ye- tişmelidirler. Harb aırasında da bu tayyârelerin €hemmiyeti çok büyük olacaktır. Herhalde İsviçre hükümetinin bana yardım edeceğine eminim Halktan da iane toplıyacağım, bir kaç tayyare alacağım. Önden sön- | Ta tayyarelere hastabakıcı ve dok- | | toz bulmak güç olmiyacaktır, «FATİH» ;i'efrikımu Yanılarımızın çokluğundan bu- gün dercedemedik. Özür dilerir. Türk Milletinin Büyük Kudreti (1 inci sahifeden devam) ve Türk milletinin büyük kudre- ti de esasen bundadır. Memleket- te hiçbir cebir, hiçbir zor ve reji- min hiçbir tazyiki olmadan Türk milleti sırf kendi milli şuuru ve vicdanı ile tek vücud ve tek kalb gibi yekpareleşmiş ve Milli Şefin, inkılâb mevkil iktidarının etra - fında derin bir itimadla toplan - mıştır. Şef, bir işaretile bütün bir mil- Teti tek adam gibi istediği hedele sevkedebleceği gibi; Şef de mil- Tetin tek adam halinde ifade ettiği hissiyat ve milli idealin tam ifa- desine sadık ve sahib bulunuyor. Bu karşılıklı itimad, derin sevgi, çözülmez bağdır ki, bugünün 2- hengini ve daima daha ileriye, da- ha iyiye ve daha yükseğe giden metin maneviyatını yaratıyor. ETEM İZZET BENİCE Profesör Nissen (1 inci sahifeden devamn) Bütün gençlik senelerini dün- yanın en maruf profesörü ve sadır cerrahisinin müessisi Saverbuch ile beraber geçiren ve ona mua - vinlik eden Nissen 982 de hükü - metimiz tarafından angaje edil - miş ve profesör 6 günden bugüne kadar yüzlerce talebe v bilhassa birçok asistan yetiştirmiştir. Evyelki sene Üniversite kon - ferans salonunda — «<insanın eli» hakkında verdiği mühim konfe - | ransta elini kaybeden bir adama tarafından nasıl takma el takıldı- | canlı misal getirmek suretile gösteren ve İstanbulda da bir mü- | hendise bu ameliyeyi doçentleri- 'nin önünde tekrar eden profesör iyatla takma ele has- mrym de vermiştir. Bundan dolayıdır ki profesö - rün bundan sonra Türkiyede kal- ması ve tâbüyetimize girmesi i- lim hayatımız için bir kazanç sa- yılmaktadır. —HĞH Silâh Şakırdısı Olmıyan BİR HARB İçinde yaşadığımız cihanı kor- kutan harb endişesidir. Harb de- diğimiz zaman, yalnız müthiş tah- | riplere, tüyler ünpertici kıt'alara meydan veren cidalleri değil, ay- mı zamanda yüksek bir gaye ile, Bilâh şakırdısı olmaksızır. ve bü: tün cihan tarafından sükün için- de her gün takip edilen diğer harp- | leri göz önüne getirmelidir. Salgın illetler, tehlikeli ve al- datıcı hastalıklar, bütün arz sa - kinlerini hötlerken, «Silâh başına» sesi de hekimlik lemi işçileri ara-| sında aksediyor. Sıtma ve âmili o- lan anofele karşı balen açılan sa- yaş, bu büyük mücadelenin lipik bir tmsalidir. Bunun için hekim- lerin elinde üç usul vardır: biri hastalığın tedavisi; ikincisi koruyul cu udhı_ıkı ittihazı, yani kinin isti mali; üçüncüsü ise, anofellerin im- | hasıdır. Şu üç vasıta bu dehşetli | Savaşta âdeta bir teslih teşkil edi- yor. Hastalık âmilinin önüne, batak- lıkların kuratulması suretiyle ge- çilmektedir ki, bu usul, anofelle - rin içinde türedikleri ve çoğakdık- darı sıhhate muzir arazi miktarı- m azaltıyor; hastalar ise, kinin is- timali ve koruyucu tedbirler itti - hazı sayesinde ifakat buluyorlar. | | ta saat 17.30 da bir Almah askeri | larına bildirmişlerdir. Otto Pechei- Makineye Verirken: Vaziyet Gittikçe Ciddileşiyor Londra 20 (AA) — «Sundan Times gazetesinin diplomatik mu- habirine göze Lord Halifaks'ın an- sızın Yörkshire'den Londraya a deti beynelmilel vaziyetteki veha- metin arlınası ile alâkadardır. *Sunday Expres» gazetesine gö- len malümata böre Fransanın ve İngilterenin gelecek günler zarfın- da husüle gelebilelek istisnal va- ziyeti karşılıyabilmeleri için ted- birler ittihaz edilecektir. Bugazetenin yazdığına göre Ma- caristanın askeri işgal altına alın- ması Polonya hükümeti tarafın- dan memleketin istiklâlini tehdit mahiyetinde telekki edildiği tak- dirde Fransa ile İngiltere, Polon- yaya verdikleri garantiyi tatbik e- deceklerdir. Siyast «Sunday Dis- paisch> — gazetesinin muharriri, Lord Halifaks'ın hariciye nezare- tine avdetinin İngiliz - Japon mü- zakerelerinin akamete uğradığı - na dair Tokyodan alınan haber- lerle aynı zamana tesadüf ettiği- Di yazmaktadır. .. Fransız Toprağına İnen Bir Alman Tayyaresi Verdün 20 (A.A.) — 18 ağustos- tayyaresi Montfaucon'a iki kilo - metrelik bir mesafede karaya in- miştir. Bir otokarla oradan geç - mekte olan Fransız askerleri tay- yarenin pilotunu tevkif etmiş - ler ve keyfiyeti hükümet makam- gner isminde olan pilet Verdün'e sevkedilmiştir. Verdiği İfadede tayyareci Hanover'den - Visba - den'e hareketettiğini fakat yolu- nu şaşırdığını iddia etmiştir, Tay- yareci yarım saat daha uçabile- cek benzini kaldığı için karaya in- | miştir. . © Hiç Bir Değişik'lik Yok. Berlin 20 (AA.) — Alman as- keri hazırlıklarının geniş mikyas- ta devam etmesini ve Polonyaya karşı gazetelerin şiddetle hücum eylemelerine rağmen hemen ha- rekete geçilmesi için henüz bir karar verilmemiştir. 771 ağustosta Hitlerin bir nutuk irad edeceği Tannenberg merasimi-i nin yapılmasından ve Nürenberg kongresinin toplanmasından vaz- geçildiğine dalr bir şayin dolaş - mış ise de alâkadar mahfellerde hiç bir değişiklik derpiş edilmedi. ği beyan olunmaktadır. BRPERERETTEREDA. Bir Cami Ve Bir -Türbenin Etrafınde Bazı Düşünceler (5 inci sayfadan devam) — Mikdad, halis muhlis, Türk adı. Sen neden TTürkçe konuşmu. yorsun? Bu bapta, Cemiyeti Akvam Sıtma komisyonunun ettiği ve el!'an eb mekte olduğu hizmetlerini, yaptığı derin tetkiklerini zikretmek lâ - zamdır. İşte bu tetkikler sayesindedir ki, Kullanılması icabeden kinin mik- tarı sıhhatle tesbit edilmiş ve ma- larya mevsimi esnasında tahaffuz maksadile, günde 400 miligram ki- nin, tedavi için ise $ - 7 gün müd- detle 1 - 1,30 gram alınması lâzım geldiği tahakkuk etmiştir. Sıtmanın hüküm sürdüğü kıtalar-. da yaşayan binlerle insan, kinin istimali guretile kendilerini koru- mağa veya tedaviyi, bir hayat ka- idesi olmak Üzere kabul etmişler. dir. Bu öyle bir kaldedir ki, artık hiç bir tebeddüle uğramaması bü- tün Xalple temenni olunur. — Çocuğum — konuşüyor. Ben 'Türklükle alâkam yok sanıyor - dum. Esasen biz Aleviler hep böy- le büyütülmüştük. Osmanlı imparatorluğunun in - || hilâlinden müessir olan sebeple- rin başpında mutlaka bu ikisi ge- lir: 1 — Türklüğünü unutmuş ol - || mak. 2 — Yabancı âbideleri korurken kendi vesikalarını ihmal etmiş bu- hanmak. Ekonomi, politike ve sosyoloji- | I İstanbul serbest güreş birin- ciliklerine dün akşam Süleyma- niye klübünün — Veznecilerdeki lokalinde devam edilmiş ve nes ticelendirilmiştir. Brincilikler, ayni zamanda İz mir fuarma gidecek güreş eki- pin tesbite de vesile verdiğin - den, bütün tanınmış güreşçileri- miz bu müsabakalarda yer a- mışlardır. Bu müsabakalar sonunda alı- man teknik derceler de şunlar- dır: 56 Kilo; Birinci Ahmet Çakır (Galate- saray), ikinci Mehmet Oktav (Kasımpaşa), üçüncü Ahmet Yo ner (Kasımpaşa). $i Kilo: Birinci Yaşar (1996 dünya şam piyonu), ikinel Halil Özer (açık tan), 86 Kilo: Güreş Birincilik Dün Neticelendir VA ” Birinci Servet Mef paşa), ikinci İzzet Kılığ Paşa). T Kilo: ğ Birinci Faik- (Geli ' ikinci Mustafa Çakır GÜE! 79 Kilo: Birinci Hasan Koş | ikinci Hayim Biçer (Y şa). #7 Kilo: j Birinci Ali Ahmet spor), ikinci Rız> (â$ Ağırsiklet; Birinci Mehmet Çi Tatasaray), ikinci SA met (Beşiktaş). Klüplerin aldığı t6f celer: 4 Birinci 11 puvanla B şa, ikinci 9 puvanla Gi üçüncü & puvanla Beşik düncü 3 puvanla şinci 1 puvanla Beykölğ Kızına Tasallut Ede; Canavar Bir Babi (1 inci sahifeden devam) leri kazanmakta ve babalarından ayrı yaşamaktadırlar. Abdullh 9 yaşındaki kızile Arnavutköyünde oda oda kiraya verilen büyük bir evin bir odasında yalnız başına o- turmaktadır. Son günlerde Abdullahın vazi- yetinden şüpmelenen oda komşu- larından bir kadın Abdullahla kı- zı arasında bir şeyler döndüğür- den şüphelenmiş ve merak saika- sile evin tütün amelesinin oturdu- a odanın anahtar deliğine gözü- Hü uydurarak komşusunu gözet- lemeğe başlamıştır. Kadın küçük kızın çırçıplak soyulmüş oldu; nu görerek komgu kadın keyfi - yellen diğer erkek iki komşusu- 'nu baberdar etmiştir. Filhakika erkekler de anahtar geliğinden ayni manzarayı görün- ce, kapıyı itmek suretile açmış - lar, Abdullahı süç üstü yakala - mışlar ve keyfiyetten zabıtayı da | haberdar etmişlerdir. Suçlu baba dün evrakik birlik- te müddeiumumiliğe gönderilmiş we sorguya çekildiği sırada şunla- n ıöyııııı;zu Sofya 20— Romen küriyesi er- kânıharb yüzbaşısı Paulitsunun o- tomobilde kaybolan mahrem çan- tası polisin bütün gayretine ve vâdedilen 50,000 deva mükâfata rağmen henüz bulunamamıştır. Hırsızlık hakkında — Şu tafsilât yerilmektedir: Yüzbapı Paulitsu salı günü Bük- rTeşten Sofyaya gelmiştir. 24 saat Kaldıktan sonra Belgrada gide - cekti. Belgrad sefarethanesine tes- him edilecek mahrem evrak 40 - 60) santim genişlik ve 20 santim kâ- hınlığında bir çantaya yerleştiri mişti. Çanta, Romanya Hariciye | Nezaretinin mührile mühürlen - mişti. Kuriye sefarethaneden istasyo- na gitmek üzere telefonla otomo- bil çağırtmış ve 1004 numaralı ve şoöför Nikolof'un idare ettiği ota- ye, psikolojiye taallük eden ih - malleri bundan sonra gelir, Bundan sonra, bu elim tecrübe- lerin tekerrürüne imkân olmıya: Mahrem Çantanıf” Esrarı — Ben bu kızı altı soydum. Bıh.ııı olmam " ETR, kız «babacığım» diyerek mek istedi. Bu şırada BU b içeri girdiler.» h : Abdallahın bu mklî" Der Bil şahitler meselenin bitmediğini iddia etmil #sırada 9 yaşındaki da ayrıca sorguya da: — Babam bunu dört payor. Ben'bunu ulem"" ni keserim» diyerek tuğu için sesimi çıkaraM WÜLN Ben artık amımla yaşamt Ü İıı ablama gönderin, demek # D babasıni itham etmiştif OğPDi Çazığun yüfüs Kâtıdt V ÜŞELK , Tunamamış - olduğunda! İf resmen tesbiti için MÜĞLREK , milikce evrak zabıtaya ” miş ve hâdise cürmü çıkarılarak takibatın Kümler dsiresinde cereiiliği to. sine karar verilmiştir. baba hâlâ Arnavutküy keinde mevkuf bulunü s İ » mobile binmiştir. oul' ' A'a hesabını görecek ve İ8” K decekti. Gazetelerin yâf” re, yüzbaşı çantayı 0107 rakmış veya unutmi İN da yüzbaşıya benziyefi * miş, çantayı almıştır. tı kuriye zannetmiş VE | karmamıştır. Halbuki deki çantasile otelin v gi dan girip diğer kapıstf N tır. Gazeteler, hcph" w meşgüldür. Utro gazetesinin Yi f“ p yüzbaşı, polis. müdür” y) otomobilde iken, Zorâ Pyyrt, göre ağzına sıktıği ’:.. ağır yaralanmıştır. YAYAY hastaneye kaldırılmı müdavata rağmen müştür, Şoför mevl SİNİR AĞRILARI — BA;::;STUK ÇARPINTI — BAŞ DÖN .' ASABİ ÖKSÜRÜKLER — UYKUSUZLUİ VE SİNİRDEN İLERİ GELEN Bütün Rakatsızlıkları

Bu sayıdan diğer sayfalar: