21 Ağustos 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

21 Ağustos 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Müşkülât Ortadan Kaldırılabilirmiş! Sulhsever Mihver hava — taarruzlarına rlü tedbirleri almakta Bili Nevra sa ilterenin en zi- yadı mel c le zar olur taarruza taarruzlarla umum! harb- Ge tatbik edilmek istendi. Al - ür zeplin bi nları üzerinde uçmak cesa- erdi. Fakat İngilizler o hiç unutma- tahrib edemer mandanberi hava vasıta- l ar mükemmel oldu ki ayyarelerle | ünkü ve yarı Almanlar Londra biliyorlar. Ona gör lar. Havadan taarruz içli Rus Milyonerinin Konağı " Moskovada Resmi Müzakerelere, Büyük Kabul Neresi Tahsis Edilir? - gızlarla, İngili sında müzakereler cereyan edi - | iyor, Fakat işin siyasi tarafından — bahsedecek değiliz. İngiliz, Fransız eralle - Bu müzakereleri Moskovada Rus Milyoneri meşhur Riyaboçinskinin bir zar db olduğu muhte- şem konağın bir dairesinde cere- | — yan etmektedir. Avrupa gazete - lerinin yazdığına göre - bu cesim — konak senelerdeniberi Rus hükü- — Metince Hariciye Nezareti binası hsis edilmiştir. Bilhassa alonlarında 935 de ğ Diyorum. — Yaptığınız d , Cariyeler, tpler, ya rım, iklarım, Her gün konağı sanlara or yüklerinden en küçük! — bir kıymet vermiyorum. — Filân paşa. 4 adarnlarım, Devletleri Görünmek İstiyorlar, Fakat... lu. Misafirlerim, dalkavukla- adamlarımın adamları m kapılarını aşındırıyorlar, İn - İngiliz ağır bombardıman tayyar elerinin uçuşlarından bir görünüş ların elinde ne kadar vesait bulu- nursa bulunsun söylemeğe hacet yok ki İngilizler de o kadar mü- dafaa çaresi temin etmişlerdir. Son manevralar bunu çok iyi gös- termiştir. Onun için Londrayı havadan ta- z ile altüst etmek düşünceleri artık hayalâttan ibaret kalıyor. Yalnız bu hayalâtın Almanlara bü- rları dokunacağını da söy-| geliyor. Çünkü İn - g gilizler havadan taarruz bahsin- | de çok hassas bulunuyorlar. Ü- mümi — harbdenberi - İngilizlerin Resimlerine Fransız Başvekili Laval ve Çekoe- lovakya Cumhur Reisi Beneş Mos- kovaya gittikleri zaman şerefle - rine bu konağın salonlarında par- lak resmi kabuller yapılmıştı. La- val Fransız - Rus, Benöş de Rus - Gekoslovak ittişaklarını imzala- mağa gitmişlerdi. Geçon birkaç a- olan Litvinof işte bu muh! konakta ecnebi misafirlerini a - | Şimdi artık — Litvinof | i değildir. Bir e ile Avrupa ga | Litvinof şimdi bir tarafa çekile- | dediği olamıyacağını, rek resmi hayattan uzak âşa -< maktadır. l zihnini meşgul eden bu meselede Almanlar hâlâ İngiliz paytahtını yakıp yıkmayı düşünürlerse İn - izlerin bunu affetmesine im - | kân yoktur. Meğer ki Almanlar bu düşüncelerinden vazge İngiliz matbustını bugünlerde Mmeşgul eden diğer bir cihet de Al manya ve İtalya hariciye nazırla- | rının mülâkatı oluyor. 'Taymis diyor k Bu mülâkat dokuz saat sürmüş- Üzak Şark, İspanya, orta Avrupa, Balkanlar hep bu mülâ- katta mevzuu bahsolmuştur. Yi- iyor ki Lel bir kısmını işgal et Taymsi bundan şunu hatırlatıyor: İtalya Hariciye Nazırı — Kont Clano birkaç ay evvel Varşovaya Orada şenliklerle karşı- O zaman ilân edilmişti ki İtalya ve Lahistan dostluğu müsbet neticeler vermeğe başla- mıştır diye. Fakat bu meticelerin ne olduğü hülü anlaşılmamıştı Taymis bundan sonra diyor ki: Herhalde mi ndür ki, İtal- ya Hariciye Nazırı, Almanyayı İ- tidale davet için nüfuzunu İisti- | mal etmiş olsun, Londralı gazete bundan sonra artık şu veya bu meselenin Av « rupaya taallük etmediğini, Al - manyanın istediği tarzda halle - bahsederken alara ukavemet gösterileceği gi- bi bugün âartık Rusyanında İngil tere ile be olduğ yor ve eğer Almanya bu yolda de- vam edecek olursa bir gün bütün (Devamı 7 inci sayfada) karşı BEŞ HAS da hiç bir ik hi lerine kadar hiç * yok. Hepsini ink üyoru: , her şeye doymak ist dır. İnsan kılığında hayva: ara kıymet vereyim, vur edebilirse şey yok. Her için yaşamak budur... Ve.. Her şeyi yaşamak, her orum. Bunun — Hayvanlaşmak.. Ooh.. Bu ne mükem- ırap yok, aşk yok, viodan eden, he KO oAAMEK ÜTÜ NE VAKİT İCAD OLUNDU? pantolonlarımı- iler 150 sene vel icad olunmuştur. Kömürle 1- lan ütülerin mucidi 'Tvamley we adlı bir İngilizdir. Pariste Cluny müzesinde çok garib bir ütü var- dır. SICAKLIK Yüz kilometro si bir otomobil le gitmek- te ol sür'atini biraz hafifi denbire di yere sürtün raret tevi ğaçlara mikrofor sürüle: ettikleri hahı suretle köylüle ranıp kurdlara karşı ATIL İTİ! e japoncada da h rakamlar vardır n hiçbizi 3742 numarayı al- miyorlar. BADEM ŞEKERİ — Badem şekeri, 15 inci yüz yılda Peke adlı bir Fransız şekerci ta- rafından imal edilmiştir. Reke bu yüzden çok zengin olmuştur. Bir sene içinde yalnız saraya ver- diği badem şekerleri için hazine- den 9,000 altın almıştır. UYKUSUZLUK Bazı ahvalde muhtelif se - beplerden insanlar hattâ sa - bahlara kadar uyuyamazlar. Uykusuzluk gençlere nisbet- le ihtiyarlarda fazla olur. Çok kahve, çay ve içki kullanmak da bu sebeplerdendir. Bazı seler yemeği müteakip u- yuyamazlar. Bu da mideleri- nin hazım Kabiliyeti iu halde fazla yemek yemeği itiyad edinmiş olmalarından ileri gelir. Bu sebepten yeme- fi müteakip bahçede gezmek uykuyu davet etmek için iy- dir. Pek sıcak veya soğuk, ya- hut yumuşak yatak da uyku- suzluğu davet edebilir. Ekzema, temriye, tuzlu bal- gam, dolama gibi hastalıklar- la pire, tahtakurusu, sivrisi- nek de insanı uyutmaz. Bu gi- bi sebepler ortadan kaldırıl- malıdır ki, uyku tabii haline TA Yazan : Elâm İzzet BENİCE namasına karaı şeyi benim için yaratıyorlar: — Ne vicdanlı H: — Ne hassas kadın!, — Bu ne fazile Ne şaheser Diyebiliyorlar, Hele, o biçare paşanın: — Bebek.. Dedikçe gözlerinin dibinden tutuştuğunu görü- ım. | verdi. Ördeklerin sularını tazele- VAR mefendi... Bahçe kapısının açılıp kapan- dığını duyan Leylâ kendi kendi- bugün erken geldi. Sonra kocasını kapıdan karşı- ladı: — Neye gekdin? Odaya girdiler. arıp —Bugün işin — Vardı amma Yatak Ahmed şapkı ylâ ok mu; ? dedi.. ancası- irdi. ycR- odasına gir z arka Leylâ korkudan. tit k sına bakıyordu. ed bir şe söylemeyince, ürkek ürkek Nakleden: İ ı SELÂMİ İZZET Dün gece üler... Hem de bir hiç için. il çalacak bir şey Bu iki oldu. Bu gete de Fatmayı | öldürdüler. | nan dudakları kurumuştu: — Kim ba cinayetleri işliş — Kim?.. Herkes bunu merak r. Dün bütün gün dört yanı aradılar, Jandarmanın, köylünüri | bakmadığı yer kalmadı. Şose dev- | riyeleri, katilin köyde bulunabile- iyorlar; şosede şüp- heli kimseye tesadüf edilmemiş. | — Saklanmış olacak. — Muhakkak. Her neyse, scn bana biraz yemek ver de işime gi- deyim. Burada kork: — Korkmam, Sen ge dar da kimseye kapıyı açmam. Za- vallı ihtiyarlar. Fatma da senin akraban olurdu değil mi? iktan. Daha doğrusu ba - | bir sihriyeti varmış.. — Seni çok severdi amma.. Bir müddet daha cinayetten ko- | nuştular, Malüm ya küçük köyler- de hâdiseler o kadar yeknasaktır | ki, en küçük vak'a dallanıp bu - | daklanır. Nerede kaldı ki, sırtısı- ra üç cinayet.. Leylâ yalnız kalınca otrafı top- ladı. Bahçeye çıktı. tavuklara yem di. Sonra içeri girdi. Kapıyı sür- meledi... Ne de meydanda başı boş dolaşan bir katil vardı Pencerenin önüne oturdu. Eli- ne iğne ipliğini aldı. kocası » nin çoraplarını tamire başladı. Birafta ses seda yoktu. Saat iş- liyor, arada bir tavuk gıdaklıyor- dü. Bir müddet bu sessizlik içinde bir ses duyuldu. Leylâ ürperdi, sa- — Bir, sağmal Cahut ta: — İşlenen bi 1 kurti Usmar n Bibi işletiyorum. Vi rmıştı. tokrar seş Benit ben... İhsan, fri cevab verdi! — Neredesin İhsan! — Üstünde, tavanarasında, — Orada ne yapıyorsun? — Beni dinle Leylâ... Aranılan adam, katil... Benim!.. Leylâ kulaklarımı tıkadı. Bayı- | lacak gibi oldu. Sonra sordu: — Çıldırdın narasının ci n bu tarafa gel-| ini görüyorum... Bi ra kapıyı çalacakla lar... Ne istersen onu yap, yalnız unutma ki.. — Sus! — Seni nasıl sevdiğimi bilir sin... Eğer beni reddetmeseydin, bugünkü hale düşmezdim. Buna biraz da sen sebep oldun ve beni.. — Katil oldun!.. — Leylât Köpek havladı, ayak sesleri du- | yulda.. — Sus, geldiler. Kapı vuruldu: — Kapıyı açınız. Ley piyi açtı: — Ödümü kopardınız, dedi... Buyurunuz giriniz. Ne istiyorsu- nuz? — Olup biteni duydunuz tabil. Kocanız söylemiştir... Arkadı lar sizin bahçede bir adam gör - düklerini söylediler. — Ben görmedim. — Nereden göreceksiniz. Amma san Hani eskiden babanızın işle- rine bakardı... — Katil o mu imiş! — Şimdilik malüm değil. Bir kere onu bulup ifadesini almamız lâzım! — Herhalde bur yacaksınız. (Devamı 6 ımcı sahifede) rda bulamı- k.. ltın madeni..: lulamıyor. O: 'e., Ona sadel — Müstahdem... DMuamelesi ayı verdiğim n neler yapmadım, neler idin yesinden kur! gın sahnelerine atmaktan korkmadı. Bana Ca- zmeğe çıkıyı ıyorum. O da urdığı günün erti Zei örmedim?, rmak için sefahatin ilen tek kelime bahsetmemek ve. Benim: — Cahit.. dığımız adamı tanırsınız: İh- | — Faulan milyoner... Diyorlar. — Ne demek?.. Diyip dudak büküyorum. Hayata kıymet ver- — Parra.. Bu hiç olan şeylerin hepsini getirebiliyor, hep- nsana izafe edebiliyor. - Bebek.. Kelimesi ağzından dudaklarını kavuran bir a- v dalgası gibi çıkıyor. Ve.. O, hâlâ benim için: Dememem için beni servete boğdu ve bana panya havuzlarında banyo etmeği öğretti, ve.. (Devamı var) Saat 19: Program. ; Saat 19.05: Müzik (Dans mi * PL) Saat 19.30: Türk müziği: İ7 saz faslı (Safiye Tokayın udf*'y le.) Saat 20.15: Konuşma. Saat 20.50: Türk müziği. yan: Müzeyyen Senar. Çalanl Vecihe Daryal, Cevdet Kot Kemal Niyazi - Hüseyni pefi' | vi 2 — Lemi - Hüseynt şafki (Zaman olur ki.) 3 — İsan V ran - Hüseyni şarkı: (Baygın #7 ların.) 4 — Sadettin Kı)'“’;. Hüseyni şarkı: (Ayrılık yıldöl mü.) 5 — Ud taksimi, 6 — Ni Halil - Karciğar şarkı: (AşF andım.) 7 — Lemi - Karciliş Şarkı: (Bir gölge ol) 8 —Ü Ahmet - Karcığır şarkı: (ü mı hicranım gibi.) 9 — Halk Wü küsü: (İki de turnam.) 10 ” Karciğar saz semaisi, Saat 21.30: Konuşma. — g Saat 21.45: Neş'eli plâklar * , Saat 21.50: Müzik (Melot PL) Saat 22: Müzik (Küçük ÜfŞ: w tra - Şef: Necip Aşkın.) 1 < ği ul Lineke - Darılma (Fani 2 — Franz Lehar - Götterl/ ; zetinden potpuri. 3 — M'y mann - Çariston - Dans. & S / Strauss - Cenub çiçekleri. & Eduard Künneke - Dans Süf den Blus. 6 — Paul Linekt * lur., Olür (Şen parça.) op Z dün 283, Henır Hİf 21 Ağustos PAZARTESİ Vakitler | Vasati

Bu sayıdan diğer sayfalar: