12 Eylül 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

12 Eylül 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | | | İ 2—SON TELGRAF -İ2 EYLÜL 1939 —— — a VBIR İ AM ni GEMİSİNİ KURTARAN KAPTANDIR, DERLER Deniz ticaret filomuza kaptan ye- iştiren bir mücssese olan Yüksek De- nİz Ticaret mektebi, gittikçe rağbet - fen düşen bir mücasese halini almış, Çünkü, yüksek tahsilini bitirerek bu- Tadan mezun olan gençler, ancak, ay- da 40 - 50 llra bir maaş alabiliyorlar- | muş. Yeni barem kanunu, bu genç - leri şümülü içine alamıyormuş. — Bu yüzden, bir kasım gençler, kaptan 0- İacakları yerde, başka dairelerde iş »- diyoralrmış.. Bir ksım kaplanlar da, Dü vazifelerinden ayrılmak arrusunu Güstermişler. Biz, bu hüdiseye o kadar hayrel e- dik ki, hatta, işin böyle olduğuna inan- mamak istiyoruz. Maamafih, bu gençler yine iyi kap- Yan sayılır. Çünkü, malâm ya, gemisini Kurtaran kaptandır, derler, Onlar da Şakayı kurlarıp başka tarafa gidiyor- Tarmış. Mesele yok.. İSTANBULUN KT MESELESİ TAZELENDİ İstanbalun et meselesini tetkik için yeni bir kamisyon teşekkül ediyor - muş. Bu kaçıncı komisyen, kaçıncı telkik?. Hani, nerede, bir Ikl yıl evvel '#lin on kuruş ucuzlıyacağı söylenmiz- M Kasabi da, celebi de, toptancı da #öz vermişlerdi. Eğer, yine onların sözüle yeni bir karara varılacaksa, işimiz. tamamdır. Boşboşuna, İstanbulun et meselesi di- ye, başımıza yeni bir mesele çıkarını- yalem. Çünkü, İstanbulun et meselesi, birkaç açıkgözün ekmek meselesidir. © açıkgözleri ortadan - kaldırakiliyor. musunuz?, Ne Alâ.. KADINLAR TEMİZLİGİ DAHA İYİ BİLİRLER Temizlik amelesi bulunamadığı içle. | kadınlardan da, müracaat edenler, cöp- | gü olarak yanlacakmış. Bizce, temiz- yetini tetkik edereş nın vereceği karar kendi Garb diyor ki iya- üi elinde değii, tereceği vaziyete | bağlı rimizce bu harekât bütün ikozla: rak çok seri va çok şilmullü bir tarzda korkunç hamlelerle yapıl- mali ve derhal yayılmalıdır. - Yoksa Almanya meydanı — dat boş bulursa, Lehistan boşuna kurban edil miş olur, İtalyanın da sair devlet ve milletlerin de vaziyeti eli şekil alabilir.> ephesinin F ekeriya Sertel, Alman halkının gölleri — tarafından — aktatıldığını - ve bugün Alman ordusunun hakiki vazi- | geti, hattâ İngilizlerle harb halinde ol- duklarını bilmediğini yazaruk, İngiliz- ,ler tarafından dördüncü — harb silâhı Glan propaganda vasıtalarına müra- esatla bu halkın aydınlatılmasının her geyden müessir olduğunu yazıyor. «Gö- Tingin son nutku İngilizlerin attıkları beyannamelerin Alman halkı iizerinde | Zaptığı mühim testre bir delildir> di yor. CUMHURİYET; Yunus Nadi, <«Hükümetin beyann GANGSTERLER CELLÂD VAYT GNT or n Ikat bu yedi milyon lerinde yer tuttuğunu pek iyi an- lhyordu. Şimdi bu müşkül vazi - yetten hiç zararsız yaka; mak lâzımdı. Sanki onun bu düşüncesine ce- Vab veriyormuş gibi. Orkrid ayağa kalktı — Sana ne söy dedi, artık intiha Bana düşüyor. Templar n di: — İntihab ettim, dedi. — Pekâlâ, dedi. o halde yaka - mazı kurtardınız, Fakat Orkrid emin değildi. Bu işin bu derece basit bir şekilde halledilebileceğine| bir türlü inanmıyordu. Markus Yild çantası koltuğun - 4 baktı. Adamlardan biri 1 açtı. Örkrid baş hâkimi | diğmizi anladın, etmek şıkkı da | takib etti. — Giderken: — Pekâlâ Duç, dedi, mutabıkız. WADİSELERTKARSI azelelei KARŞISINDA Son Telgraf- lik amelesini her zaman ve daima ka- dınlardan yapmalıdır. Bir kere, kadın» darın eli, süpürre tatmağa daha yat- Kındır, Bundan başka, kadınların tes mizlik telâkkisi daha ileridir. Sonra, kak daha titiz ve meraklıdır. kat, diyeceksiniz ki: Böyle kadın, şimdi neredet, O eskidenmişi, Bu fi- kir de doğrudur. VARŞOYA MÜDAFAASI PARLAK BİR DESTANDIR Harb bavadisleri ile aranız masti Vallahi açıkça söylemek Jüzim gelirse, garb cephesindeki muharebelerden hen birşey anlamıyorum, Buna mükabi, şark cephesi dehşet! Kan gövdeyi gö- türüyor. Fakat, Polonyalıların kahra- manlığı, muhakkak ki, bütün dünyada fakdir uyandırdı. Hole, Varşova mü- dafaası, başlıbaşına bir destandır. Za- fer, elbette - Polonyalıların ulacaklır. Çünkü, bu badirede masum ve günalı- olan onlardır. Evlerinde, barkların- da rahat arahat oturup dururken, ta- arramı uğradılar. SABAHLARI TIRAŞ OLMIYAN İNSANLAR Traş mevrulü, dün, bir gazelede bir yazı okudum. Sabahları iyi ve te- male firaş olan bir adam sıhhatli — ve keyfi yerinde olurmuş.. Bu, muhak kak.. Teorübe ile sabil.. Garb memle- ketlerinde, her sabah fıraş olmak bir zarüret, bir âdet hakmündedir. Nasıl her sabah kalkar işimize gidersek, tıp- Ki onum gibi, her sabah kalkınca tıraş olmak da bir iştir. Pakat, şark memle- ketlerinde tıraş olmak Adeta bir lüks, Bir angarya, bir züppeliktir. Sabahlerin, bühassa — kalabalık bir | Aramvayda, sahanlıkta skışmış gi yorsunuz.. Sağınızda solunuzda, sakalı bir karış uzamış, yüzünü bile iyloe kamamış insanlar görürsünüz. Bunlar, size, ne kadar rahatsızlık verir. Fakat, bizzat kendileri, rahatsır ol- mazlar mı?. Bu nokta, şayanı hayrettir. AHMED RAUF başlıklı” yazısın isteki beyanatını taklil ediyor ve diyor ki: «Bu beyanatın sonunda Mec- | ön intibar şöyle huli Avrupayı yakmağa başlıya kadar teessüfe şayan olursa olsun, mem leketimize taallüku ba bu badireyi şeref ve Başvekilin lunabilir: harb ne | undan, — biz iysiyetim latabilecek bir vaziyeti kü harb karşısında Türkiyenin vaziyeti nedir?> — sualini sörüyor ve diyor kiz «Bu #üale bugün | Büşvekil cevab verdi karbin | bühassa Akdeniz ve Balkanlar mühü- | tinde ihtilâtlar y dikkat | ediyor ve bu harb yeni termedikçe meveud anlaşımalar resinde harb harici kalmak azminde bulunuyor.> YENİ SABAH: Hüseyin Cahid Yalçın: «Almanya bugün İtalyanın yardımını islemiyor. Fakat yarın Pransız ve İngiliz kuvvet- vetleri karşısında sıkışırsa bu yardımı istiyecek midir?» diye soruyor. İtal- yanın harbden evvel ve harbden son- Faki vatiyetini teikik ederek yukarı. daki sualin cevabını. hâdisatın vere- ceğini yazıyor, Kapı tekrar anahtarla kapandı. | Meclis sona ermişti O zaman Kulman'ın sesi dü - isin nesin? Gel ba- kalım buraya? Salandakilerin sinirleri yeniden r — gayet sakin ve adım ilerledi. O da- ika kendi tarafından herhangi aksi bir muümelenin cok kötü ne- aşlı, Çete re- yukarıdan — aşağıya süzerken, gülümseyor ve hoş gö - rünmeğe çalışıyordu. Kulman dedi ki — Sen merd bir adamsın. Bizim canımızı sıkacak epeyce İşler yap- | kat ben diyorum ki.. | Durdu, tükrüğünü yuttu ve ilâ- | ve etti: — Şimdi git, öteki odada bekle! Malüm ya! Kulman'ın «git ötek odada bekle» demesi idam hük - | müne muadildi. | Tempları bileklerinden yakala - dılar. Hiç mukavemet etmedi. Öte- ki odaya götürdüler. Kulman ba- şının bir hareketile iki adam tayin| — Co sen bir, Maksi sen iki, bu adamı şöyle öteki dünyaya doğru bir dolaştırıyerin, sonra gelip beni görün. POLİS MAHKEV;IEI.HR Başkasının kılığında Bir sahle vekâletname tanzim et - mektlen maznun ve sahtekârlıktan mü- teaddid sabıkaları buluman Filib oğlu Hikmet Emin - namı diğeri Koçe - | ile süç arkadaşı Mihran Elmayanın dürüşmasına İstanbul Ağırceza mah kemesinde devam edilmiştir. Dünkü celsede yalnız Kalef Gabayana adında bir avukat şahid sıfatile dinlenmiştir. Bu zat mahkemede şu ifadeyi vermiş- dür: «— Raşel vefal ettikten bir müddet sonra, Raşelin veresesinden vekâletini üze ak rese vekili olarak, Beyoğlü ahkâmı şahsiye mahkemesine müracaat ettim. Ba sırada ölen Raşelin 8000 lira bercu olduğunu öğrendim. Alacaklılar ara- sında Hikmet Eminle, Mihranın karısı Mari de vardı. Halbuki tereke docy Sini tetkik ettiğim zaman, Raşelin hiç bir kimseye 10 para dahi borcu ol - madığını anladım. Tahkikata başladım.| Bir şün Hikmet Emini yanhaneme gağırtım.. Hikmet Emin bana şunları söyledi: — Raşel hayatta iken; bir gün Mih- ran beni evine çağırttı. Raşele ald evi karısı Mari üzerine ipotek ettirmek 1- çin kendisine yol göstermemi, rica etti. Mihran o zaman dostüm olduğu için onu kıramadım. — Peki dedim. Ertesi günü Mihram ben ve Efinya isminde bir kadın ne- | fere gittik. Kadının yüzünde siyah bir tül vardı: noterde, kendisine öürettiğimiz şekilde, Raşel olduğunu, ve Mihrant kendisine vekli tayin et- mek istediğini söyledi. Tauzim edilen sahte vekâletname de Raşel B bin lira borçla gösleriliyordu. Efinya bunu im- v etti. Mihran elinde Raşcliı nukabi Raşel ölür ölmes, vekâletname; karısı Martye kullanarak, dan borcuna evini, Mariye KSa retile verdi. Hikmet Eminden sonru görüştüm. Bu kadın da: — Bir gün Mihran ve Hikmet Emin beni motere götürdüler. Orada Ruşel yerine bir kâğıdı mzaladımsa da bu- nun neye dalir olduğu dedi. 3000 Hiraya ipot Külnya ile Bundan sonra sahte vekiletnameyi telkik ettim. Vekâletmameye Raşelin 30 sene evvel, henüz 20 yaşında iken | gektirmiş olduğu bir resmi yapıstırıl- mıştı. Bunun üzerine derhal mahke - Duraşmanın devamıi 3 teşrinlevvele, | turakılasıştır. ee a Zahire - piyasası Mevsim sonu yeni zahire mahsulümüzün ya henüz gelmeğe başlaması x; lmaktadır. Bi mıntakalarda yeni pirinç, fasulye ve diğer zahire mâahsulümüz idrak - edildiğinden piyasaya gelmeğe başlamıştır. Bu suretle yağ ve zeytinvağı fiatların- da da düşüklük başlamıştır. Bu sene mahsul çok bol ve be - reketli olduğundan ve son siyasi vaziyet dolayısile rimizde taleb- ler de arttığından tüccarlar Anado- luya mühim ti sipa - rişir vermişlerdir. 'da ynni w söylemek - dılar ve *A - İk adam hiçbi duvard z> | takib & ikisi de ellerini ceblerine müşlerdi. Kapı arkalar pandı. Geçen uzun saniyel Sıhda kimse yerinder — kımılda « madı. O zaman Kulman cebinden bü- k bir mendil çıkararak açtı vı gözlerine götürdü. Bir hıçkırık se- si duyuldü. Gangisterler gülüm - Tine bakıştılar, Ay ışığı kaybo bulutlar kararmağa Metropoliten kulesinin arısından sonra saat biri caldı. Nevyork banliyösünde her şey uyuyordu. Tempları, tabancanın namlusu ensesinde olduğu halde Sarley barından çıkardılar, şose nin kenarında bekliyen siyah bir otamobile - bindirdi Templar Felder'in yanına oturdu. Biraz son- 'a daCo yanlarıma geldi. İki adam, *Aziz» in iki tarafını almışla: defa Gangisterlerin artık hiç bir geyi tesadüfe bırakmak istemedi başlam dam da direksiyona Şoför motörü acarken, Templar caddeye bir göz attı. Bir iki yolcu, başlarını bile çevirmeden sik adım- larla yürüyüp gidiyorlardı. O za- man Templar, tek başına kaldı - kanı anlamıştı. Fakat birdenbire Fay Edvard'ın barım — kapısında durduğunu gördi Eğilmiş şapkasının kenarı genç kadının gözlerini büsbütü kapa » a bülmiyorum, | | & Kızılay hastabakıcı lebe kaydına devam e- ihtikârla baş vuruldu asında yermemel iz piy ihtikâra meydan zere muntazam lar yapmal tedbirlere ide kanunu kuluna yeni dilmektedi: rakslm kaşlası yeni imar plânuna | piün | plânları y İ 1 edilip edi ktadı: tir. Doktu mıştir. * İlk okul nün bu seneden itibaren kaldırı! arda çi na çalışilacaktı * Ecnebi vapur mil ve tahliye am lâf çıktığından müdiriyet mele işletmektedir. tıyordu. Templar, kadını: disine b yordu. :mişti. Bın dalgin sigarasını H çakan elleri hat | muştu. Toplanan | , Felder, bir gözle bakmıştı. Felder alay ederek: kılma canım, bak, bak! Ka- iba, dedi. M bir t din hoşuna git gayet fa harici K ve konirob ve bu hususta alınacak| a müteşekkil - hem fiat kontro- üzerine de mec HABERLER . | da yapıla- tatbikat e tedrisal usul! Bankasına ya- edilmemiş- vüzilesine başla: ında çalışan tah- ile üman işk Orkrid ile pazarlık ya- la, genç kadın hiç bir e bulunmamış, sadece dal- kaldırmamıştı. treme- konuşuyor ve hatta Templara da- ha yaşıyacak bir Allaha dua etme: saati varsa, söylüyordu. Templar, yine her zamanki gibi üyordu. Genç kadının san- çeçmek istiyarmuş gibi. herhangi | Belediye teş- lüğü ve em- rafından sıkı am hükmünü verdiği az Tempları kapı dışariya et| 1 zaman, ona gayet müsterih otomobilin arkasından yürüdüğü- nü gördü. Co otomobilin arka pet siyah perdesini sonra sol pencerelerinin perdelrini de indirdi. Templar alay eder gibi: — Bu otı ze otomobiline benziyor, dedi. mobil sahiden bir cena-, — Co hamurdandı. Şoförün am- zuna dokundu: — Haydi marş! dedi — Otomobil hareket tti. Temp- layandı. Nefsine olan| imen, arada bir sır - afif ürpermele; hissediyordu. geçtiğini (Devamı var) kıp bakmadığın! göremi- | | küvvel — maneviye ve/ mücadele l Fitozoru İstanbulda tedbirlere |Dünya nereye gidiyor?. Küçük bir cemiyet olan devlet hu- | dudları içinde yaşıyan vatandaşların birbirlerile olan münasebetlerini, hak ve vazifelerini, bir takım kanunlar ta- yin eder, Bu kanunlar hükümsüz kal- dığı anda, orada anarşi başlar. Kuv - vetli, dalma haklı olduğu der, Ve iddimsını da sureta isbat eder. mun içindir ki, artık, bazünkü mo- dern cemiyetlerde «bizzat ihkakı hak» yoktur. Dünya, daha geniş bir cemiyet de- Hi midir?. O halde, bir devlet hudud- ları içinde nasıl muayyen ve müslakar kanunlar mer'i ise, bütün cihana şa- Mmül, ayni kudrette bir takım kaldeler bulunmak iktiza eder. Evvelce, bu hi kümleri ihtiva eden mevzualn heyeti mecmuasına ehukuku umümiyel dü- vel> adı verilirdi. İşle bu hükümler mer'iyetlen sakıt olduğu andan itibarendir ki, yeryü - zünde anarşi başlamıştır. Bircok dev- letler emniyette değildir. Hakları mah- fuz değildir. Kuvvetliler, ayni zaman- da haklı olduklarını iddla elnişler ve zahirde, bunu isbata kalkışmışlardır. Yeryüzünün utmuştur. bir küvvet — istatistiği selesi olmuştur. Herkeste bir ürperme yar: Buşün mer'i olan usul şudarı Filân devletin nüfasu me kadar, tay- yaresi ne kadar, tank adedi ne kadar, Şirpzesi b Mesele me- olan rakan fatistik, öğer birim mecmurmdan ham, yok, vi deleri kuvvetlerimirir aşağı ise, haydi. baka- hemen oraya saldırıyocur. aziyenin müsbet ve kat'i kal macibince de galehe oluyor. düped ralı Bu, t sorbatıktıi Nasil küçük bir devlet hududları niyet olan e diğı hu buna mâni ise, DAzISU n bir zayıf yaksa ve lmilel yet ayni kud- tabi. olmak vetli bir. pehlivanın, yatandaşı döğmek h kanunlar mimasebe rette hüküm ve kaldelere zde de beşi Yoksa, hu gidişle. yeryüzünün çeh- Fesi eşkiya — tarafından b dağbaşı çifiliği cektir. silmaş. bir nanzarasını arzede EEŞAD FEYZİ Fıçı kullanmak yasak şehir dahilinde ü ve İçme suyu kddia e- | | menetmeği | hta fiçi ığunda hh kısa bir za: lar pis-) bun! nda dama- veya şişoye tahvli istene - â künklerle bep- cak- kadar ar varsa mir boru DU ti | İ Şüphe | Talebe Yurdu Vekâletten bu hususda tahsisat istendi © Rektörlüğü yeni ta- e lokalinin bir başlanması ve Ün lebe yurdu an evvel ( Mezkür yurd ve lokalin plâ: projeleri tamamen hazırlanmıştır. İş yalnız tahsisat gönderilmesine kalmşıtır. an bi haftadanber Anadoludan Üniversite- üzere büyük bir talebe | akını başlamıştır. | Mevcud hemen muştur. yerlerin tutul- yurdlardaki epsi daha şimdidı tA KA Köylü çeşme Üsküdar kaymakan kasındaki bazı köyler halkı kay - makamlığa müracaat ederek köy- lerinde umumi çeşi | istemişler ve bu suretle susuzluk derdinden kurtarılmalarını rica et mişerdir. Ezcümle Umran: Çekme köy, Sultan cif' dar, Reşadiye köyleri çok saf, cok temiz memba suları bulunmuş, hatta bunlar - köylere kadar getirilmiştir. Belediye reisliği vardım ettiği | takdirde ilk evvelâ bu köylere u- müumi çeşme yapılacaktır. Vaziyet | kik aktadır. Dudullu, | , Alem- ciyarında Kalay fiyatları yükseldi Son günlerde şehrimizde kalây zeümle | a çıkmıştır. asında çikola - kerlemeciler Çikolata ve şekerlemeleri yaldız - ilara ambalâj yapmağı ka- rdır. Mahalle arala- tırmışlardır. | Yeni Validehanı nbul Evkaf müdür ndan, Eminönündi Valide hanı ye yıktırılan ne — Yenipostane caddesinde yaptırılmakta olan ye- e hanının mühim bir kıs- t bitmiştir. 6 kattan ibaret olan bu büyük binanın 5 katı ikmâl e- dilm n iç kısımları da kı tirilecek ve 60 odalı yeni V nide kiraya v caktır. ni İ TARİHRTEN ALINAN MİSA Alman ordusunun içy LLEîl : Zafer uzu zafer, sonra mağlubiyet ! Bir ordunun maneviyatının sağlam olması için | harbin zaruri bulunduğuna kanaat getirmesi lâzım İngilka gazeleleri meselelerini çok iyi takib etmekle ta- Binsuş «Deyli Telgrafe gazetesi bu- zünkü Almanyanın haleti ruhiyesine ve Alman ordusunun hakikaten harb elmeyi isteyiy istemediğine dair bir yazı meşrediyor. 932 den 38 senesine kadar Almanyada kalmış olan vükif Di muharririn bu yazısından şöyle bir ulasa çıkarmak Çaydasır olmiyacak: Hugünkü Alman ordasu 1914 - 18 harbinde döğüyen, yahud 1866 ve harblerini kazanan ve yahud da 1813 de kurtuluş harbini yapan ordu mu- dür? Almanyada bulunarak vaziyeti tetkik edenler bu suali soruşturuyor- lar. Tarihteki vekayi göstermiştir. ki eğer Alman ordüsünün küvvel manı viyesi eksilirse karşıda düşmana ko- Tayca mağlüb olurlar, 1806 de Napol- yon ücrelli ve derebeyi tarzında top- lanan — Purasya ordularını — yendikçe yehmiş, © zaman bu Alman ordüları mağlüb olmuş. Buna mukabil Framsız yatandaşlarından toplanan Pransız or- düsu ise galib gelmiştir. Sonra Napolyon ordularını cıkarmak Açin açılan 1813 kurtulüş harbinde ise Almanlar galib geldiler. Bu dersler Alman erkâniharbiyesince meçhul d Hildir. Onun için Alman ordusu için en birinci hareket düstürü şu olmuşlur. Eber her askerin düğüşmek arzusu ve teşebbüs kabiliyeti yerinde ise orduyu devamlı bir taarruz hareketine sokmalı. Bu kaldeye bakınca harb meselesi meselesi — olu- yör. Diğer bir nelice daha çıkıyor ki ©e da milletin arzusuna güvenebileri' kamandanlar muvaffakiyetle harbe « debilirler, Buzün de Alman ordüsunu idare e- denlerin kanaati budur. Fakat harbde Kâzım olan fikir birliği, kanaat birliği, sunda — dünza | Emel birliği Almanyanın bugünkü i- daresinde Kabil olmuyacaktır. Vaktile Prusya ordusunun ea büyük bir ku mandanı elan Klavzeviç ısrar ile söy- | ledi ki harbde kuvvel maneviye her #eri halleden bir âmildir. Ordu büyü- dükçe kuvvel müneviye ihtiyacı da arlar. 1914 de Alman ordüları kaman- danları bunu düşünmüşlerdi. Onun için cephe gerisindeki siyasi fırkaların, sos- yal demokratların ve işçi teşkilktının reklerinin müzaheretini temine ehem- miyet vermişlerdi. Bugün ise Almanyada böyle bir mü- zaheret yoklur. Onun için Alman se- ferberliği ve bunun neticesi olan harb muvaffakiyete eremiyecektir. Ordu nun küvvel maneviyesi sağlam dür « mak için harbin zaruri olduğuna ka- nani getirmiş olması lazımdır. Dokter Göbelsin propazandasına rağmen Al manyada yeniden arazi almak için tek- Tar bir harbe girişmeğe — Almanyada pek ar taraftar bulunabilir. Arazl al- mak arrusu ancak Hitlerin beslediği birşeydir. Bir de muvaffak olmak için harb ga- zun geliyor ki Lehistanın aleyhine Al- manyanın arazisini büyülmek gibi bir gaye bana muvafık değildir. Bir kere Hiltlerin siyasi hareketleri dalma bir karanlık içinde bulundarular, bunlara karşı millet tazafından aksülümel gös- terileceğinden korkulur. Böyle olunca millet ile onu idara eden arasında ha- | rekel birliği olmaz demektir. Harbin muvaffakiyeti icin harbe - den milletin tamamile birleşmiş olma- s Tüzamdır. Buzünkü Almanyada sor- Ja böyle bir birlik hasıl olsa bile böy- de şerali altındaki birlikten parlak me- ticeler almamaz. | Ali KEMAL SUNMAN' DEKiMMİ Almanyanın yanlış hesabı Yazan: Ahmed Şükrü KEMER Alman - Sövyet puktinin imzasile anu takib eden harbin ilânından do - #an heyecan yavaş yavaş zail oldukça lmiya başladı: Anla- ü n başladığı - bu Polonya harbi, ik: uf bir laşmanın tatbikatında hamleyi toşkil etmiyor. Almanyanın mukadde- ratını idare edenler, Sövyet paktının ine karşı tarafın tesllm ve Ve yeni bir <Mü- ledebi- 3 zannetmişler nihsile Polonya meselesin leceklerini umm Ka edii rında 18 6 harb ihti- nazi müttefiklerinden anla Hitler ha mali belirince, Bur yeraber, Binaenaleyh İngillerer n barbe İştira mazi partisi Lderlerinin hesablarını at üst etmiştii mya, bu yanlış hes yalnızı rihte için üçüncü içine bunun Bununla be: zimamdarla - n gimdi harbi kısa ke anlaşılmaktadır. Tatbik nülen politika tâbiyesi şudur: ya Polonyayı işgal ettikt da kendi maksadlarına ölet olacak bit hükümet kurarak İngiltereye ve Pran- aya sulh teklif etmek. Filhakika ha- rekâtin. başlangıcmdanberi Almanların takib ettikleri politika, böyle bir ma nevra çevirmek istediklerine şüphe bi- rakmamaktadır. Krakovi şehri işgal edilir edilmez, Almanlar, Pilsudskinin mezarına bir çelenk koymuşlar. Şundi d& Pilsudskinin politikasını takib ete cek bir Polonya hükün kür masından - bahsetmektedirler. Malüme dur ki Pilsudski, Pok yük komşusu olan Sovyeti meğe çalığ- düşü- Alman- yya arasında Almanyayı tercih edi lanya hükümet hede in bir tecellidir ki gelen felüketler Ce etti lonyanın bundan Bugün Kib edil beş senedenberi yor. Almanya da mişlir. Eğer Alınan koyu Püsudeki polli ik bir Pu « upa harbi konya ast oli Beckten dahi 281 takid edenec bir Polonya hükümeti kurdukdan son ra sulh yapabileceklerine inanıyorl. Hesablarının yanlış olduğunu dır. Çünkü h iyanın Almanyaya defa daha anlıyacakla geyden önce, Polar ilhakı demek olan böyle wyetler razı olmıyacaklardır. Bundan başka İngilterenin ve Pran- sanın da Polonyada yapılacak bir © n sonra sulh yap dir. İngiltere evvel, nazi rejiminin yıkıl gt olarak ileri sürmekte » * Fransa here sını sülh dirler. Binaenaleyh mesele Polonyayı, Ce > koslovakyayı ve şu ve bu devleti de- Avrapayı kurtarmak meselesidir rrererArALALALALARALAAAAAA Almanyada yapılan vapurlarımız Almanyada Krop fabrikaların- da yapılan vapurlarımız, son va - ziyet dolayısile teslim edilmiyor - du, Denizyoları ile Krop fabrikası arasında yapılan müzak rika bütün taksi şartile vapurla! bildirmiştir. Bunlardan Doğu va- purunun bütün taksitleri ödenmiş- tir. Diğerlerinin de yarı paraları verilmiştir. Fakat fabrika vapur- layı ancak Alman suları slin. edebileceğini Türk kara sularına kadar getiremiyeceğini de bildk- miştir ki, bu şekil ile vaziyet yeni bir çıkmaza girmiş oluyor. Bu sabahki sis Bu sabüh boğuzda kesif bir sis vare d. Bu yüzden vapurların seyrüseler- lerindeki intizam bozulmuş ve boğut yolcuları daha geç İstanbula inmişler- dir, Sevahili mütı zeterleri de — sist mıştır. Saat sekize doğru ita başlamıştı Birimizin Derdi Hepimizin Derdi imumi saatler azdı: vire vapurlarının üüü üğrür siş dağılma- Bir okuyucumuz yazıyor: «İstanbul büyüktür ve bir iş şehridir. - Çoğumuzun cebimizde saatlerimiz yoktur. Bilhassa İşine zİdip gelen memurlardan, müs - tahdeminden ve amelelerden ç Kunun.. Şehirdeki umumi xaatler tse, hiç farkma varmadığımız hal- de büyük hizmeller ifa etmekte - dirler. Fakat zaten çoğu hususi mücsseseler tarafından — konmuş bu saatler Ihtiyaca kifayel etme - mektedir. Şehrin daha birçok ka- dabalık ve işlek yerleri vardır. ki, buralarda umümi saat yoktur, Bu Ahtiyac az masrafla ziderilebilir..

Bu sayıdan diğer sayfalar: