7 Ocak 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

7 Ocak 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t KiZü 2 DÜNYADA KABARMA MEVSİMİ ŞİMDİ GALİPA Dereler taştı, sular kabardı, bir kısını köylerimiz su aklında kaldı. 7 son verdikleri habere Dicle de kabarmış.. 1940 yılı rma senesi oldu. Kar ler birbirine kabarıyor, kabarıyor, ordular kabarıvor. borç hesapları kabarıyor, Ayranlar ka- der kabarıyor. > barışın bir durulma zamanı gelmezse, fena.. Fakat, h nadan sonra, bir sükünet gelir, - Onu bekliyoruz. İBBA ODASINDA KALKAN BİR HAK bba odasında, haysiyet diva- a azalarının huzür hakkı ilga e- dülmiş. Yerinde ve isabetli bir ka- tar. Aksi hakie, divanı haysiyetin azası için, böyle bir huzura hak talep etmek, pek de haysiyetli bir iş olmazdı. Haysiyet divanı, het - | şeyden önce, bizzat kendisi, bir haysiyet nümünesi olmak icap et- mez mit. Bamı huzurlar vardır ki, esasen ebak» sızdır. Burlara ne buyurur 4 OTOBÜSLERİN YO | siniz?. Ü HER GÜN VAZİFESİNE ce, halke ilân edilmek | lirdi. Belediyemiz unuttu mu, der- ,.BİSİKLETLE GİDİYORMUŞ zete Avrupoda bir veli - ahdın, ber sabah ve akşam, vazi fesine bisikletle gidip geldiğini, garip şuunlar sütununda, meraklı bir mevzu olarak yazıyor. Bu ka- dar şayat ikkat bir seyahat sra- mıyorsa, İstanbulu ne diye unutu- yoruz. Biz. her sabah tramvayla işimik 2€ gidiyoruz, sağ ve salim, gide - ceğiimiz yerde iniyor ve işimizi Rö- rüyoruz. Nasıl ezilmiyoruz, bayı tüden asabımız bozulmuyor, hay- rettir, vallahi?. -EN İNCE SİGARA Sigara kâğklarının incel: lüm.. İşte, bizim bildiğimiz bu si- gara kâğıtlarından daha inceleri varmış.. Bunlar şeffafmış.. Bir ta- | rafından bakıklığı zaman, arkası gbrünüyormuş.. Bu kâğıtlarla sa- rılmış tütün içmek şüphesiz, dâha köge_k!er Finolardan başka, kurt İcinsleri apartmanlardan toplanıyor Civar halkı ve müuhiti ettikleri düşüncesile aparlıman ve | ti ile sair evlerde; kurt menedildiği tekmil belediye şube- lerine tamim olummustur. Bu emir| köpek besli - | mmak ndek toplanmasına b lan elverişli ol açıldığını yazdığımız eköpel dır. L essesesi» ne gönderilecekler ve o- a, Avrupada olduğu gibi, polis, hizmetlerinde | ak Ü- zere talim edilip yetiştirilecekler- sıhhiye ve o kendilerinden istifade olunn dir, Belediyenin bu son kararı mu- cibince apartıman ve evlerde bun-| finolar; küçük dan sonna yalnız könekler — beslenel | Bunlar için de Beledi: olunup m Camilerin tamiri için yeni tahsisat kurt köpek- | Kurtcinsi | Ankaraya | yeni şose İstanbul - Ankara as-| faltı için Marita faali- | | — yete geçilecek —| | İstanbul Ile Ankara arasında ya- için marttan ( Reçilecektir. e göre yolun esas Bağdat caddes'ni ve eski istika - metini p edecektir. 'afıa eği gibi. başta İstanbul belediyesi olmak üzere asfaltın geçtiği tekmil vilâyet bes | lediyeleri de tahsisat ayıracak - | lardır. İstanbul - Londra asfalt yolu - | 'nun temadisini teşkil edecek olan t — şosesine sadi bakımlardan da miyet verilmekte- uristik ve büyük bir el dir. İleride bu şose Bağdada kadar da temdit olunacaktır. Bu süretle Av- rupa ile orta Asya arasında büyük bir kısmı memleketimizden gec - mek üzere yeni ve çok mühim bir muvasala tem olaçaktır. eee aBai Semsiyeli işaret Tiyatroda seyirciler İstanbul belediyesinin Tepeba- şandaki dram tiyalrosu keridorla- tinda: Tiyatroda fındık fistık yenmez. Konuuşulmaz. Gibi ihtar cümlelerini havi a« | fişleri ilk gördüğüm gün, iliraf e- deyim ki, bu hareketi, biraz fazia bulmuş; hattâ, heraşehrilerime karşı, bir bakareti tazammun ede bileceğini düşünmüştüm. Perşcmbe gecesi, Tiyatrodayım. Y Perde Ön sıra koltuklar « dan birinde olurmama — tağme kaç gündür, nezleden biraz ağırca işilen kulaklarıma avuçiarımı yut- damacı yaparak, bazı artistlerimizin | yavaş konuşmak itiyatlarını, bu | sureüle, kendime güze ayarlamıya çalışıyorum, Sağımdaki koltukta bir zat var, Bütün bir ssrada oturan insanların hepsini birden, rahatsız edecek ve sallıyacak derecede bir kuv - vetle, deptenip duruyor. Upuzun bir sıra kollukların hepsini bir - den, yerinden sarsacak derecede bir kuvvet sahibi olan bu zata kar- kat, iş, bununla bitmiyor, İ Arkamıdan hariı hatiude bir ses. Nihayet dayanamıyorum, dö- nüp bakıyorum: Hayrel, Gayel şik | giyinmiş, makyağını itina ile yapa- bilmiş, bir hatan, kucağına koy - Nişan ve düğ üğünler Bu husustaki son ka- rarlar alâkadarlara bildirildi Bu suretle badema ot veya çalgılı salonlarda düğün, ni- daki kayıd da Ayrıca yeni karara göre düğün yalnız birer gün devam edecektir. Bir günden fazla calı caktırılamıyacağı gibi; hiç bir suretle de çengi oynetti - | Tılamıyacaktır. gemimeğiri Geceleri müşteri alân | hamamlar Hamamlarda geceleri kimşenin yatırılmaması belediyece bildirildiği Beyotlu ve G verlerdeki bazı hamâmcıların riye gecelik müşteri aldıktı kapılarını kapadıkları ve ve nişan Finlandiyaya yardın Yazan: Ali Kemal SÜNM. Fini müharebeler döğ vam ediyor, daha ne kadar dev edeceği de malüm değild Finlandiyalılar için iklimin coğrafyanın bu müdafan harbil de bu kadar müsnit olması onlal diğer elzem olan vesaite muhti olmaktan kurtaramamısı orada gördükleri herli övvel Finlere müessir su: dım edilmesinin pek zarı merkezindedir. Finlandiy meti taralından bi heyel gönderilmis, oradan hat mülzemesi al m unlaşılını tır. Alınaı yaredir. Amerika donanmasında çıkarılmaş 44 tayyare de V ile y olduğ! tan Bi eaatine — cevap memleketler Finlandiyaya yardırt kararındadır. Fakat şimdi hemet bir yardımıda bul: hazırlanarak ileride kendileri bekici müğveneli yeri y meleri aküi hütüm tahminlere göre F daha uzü a mümkün mertehe çal | isteniyor. İsveç ile Finlandiyanın y adi iki komşusu yardıma başlır ve huna büyük bir gayretir de * vam ediyorlar, bu her iki kome su memlekelin vaziyeti ne kadaf Sehrimizdeki kıymetli camilerin| tamirlerine faaliyetle devam olun-| mektadır. Evkaf umtum müdürlüğü retle emre muhalif haceket et - tikleri anlaşılmıştır. Belediye — relaliği dün subelere | DEGİŞTİRİLMESİ İŞİ Beyoğluna çıkan otobüsterm yolu. e Lesl l ve | duğu yarım kiloluk dolu bir kese | kürsüleri | küğıdına, avuçlarını daldırıp dal- | nazik olduğunu söylemeğe Hizunt de ede anlatamıyorlar. Bir arka- | öniğeR daş: değişti. Şoför, otobüs sahibi, yolcu, herkes şikâyetçi.. Belki, bu yeni kanar, Sişhane yokuşundaki izdi- hazn hefifletmek için yapıldı. Fa- kat, karar o kadar ani ve habersiz tatbik edildi ki, yolcular bilhassa — Kiıldgn ince. kılıçtan keskin.. Dedi.. Bir diğer arkadaş da: — Mutlaka bir tesbih yapmak Jâzımsa, dedi, bu kâğıtlar, gıda maddeleri ihtikârmdan daha ince #k günlerde, neye uğradıklarını bilmediler. Birçok yanlış binen - bir iş, deyip geçmek İâzım.. AHMET RAUF Sahe nişanlın İi kadınla bir genc kızı dolar- dırmaktan suçlu olan Moiz ismin- de bir Musevi gencinin muhake- mesine devam olunmuştur. ——— Tddiaya göre yakışıklı, sık giyi- | ben Moiz bir müddet evvel iki ka- dınla tanışmış ve onlara evvelâ İlâmaşk ettikten sonra sözde ne sanlanın evlenecekmiş gibi yapar rak para çekmiştir. Oldukça yaslı bulunan kadın - lar gene del!kanlının aldatıcı söz- lerine ve parlak vaitlerine kapı - ksrak ona elbise, çamasır dikleri gibi ayrıca müteaddit vesi- de para vermişlerdir. Moiz ikârlarını yolduktan ve artık daha fazla bir şey koparamıyaca- Bıni anladıktan sonra ortadan kay- bolmustur. Bu suretle Beyoğlu semtinde iki kadını kandırıb dolandıran suclu, nihavet İstenbul tarafına da mu- sallat olmuş ve bu sefer, Marbuc> cularda bir fabrikada ekip başı o- larak calışan Suzan isminde bir gene kızı “özüne kestirmiştir. Tlk tanıştıkları zamanlarda Su - zan venç dşıkına — kapılmışsa da biraz sonra epara sızdırma» faslı başlavınca hemen aklını - başına Yazan ; İskender F. SERTELLİ BAR ÇİÇEKLERİ Gene kız bundan sonra. Cemilin| annesinin ve daha sonra da Ce - milin elini sıktı.. Bir adım geriye cekilerek, büyük duvar aynasının önündeki koltuğa oturdu. O, cok sıkılgan, utangaç bir kız gibi görürüyordu. Ayni zamanda da çok beyecanlıydı. Bir dizini bi- Takın ötekini oynatıyor ve bunun bir ayıp hareket olduğunu hatır- lvarak Guruyor, sonra tekrar ken- dinden gecerek dizlerini oynatma-| a başlıyordu. Genç kız cilden güzeldi.. Sevim-| bBydi.. Yaşı yirmiden fazla görün- müyordu. Cem:l onu virmisindoa | bile genç Ve körpe Rörmüştü. Mısır püskülü gibi sırı dalgah saçları, uzun boyu, tot'ı gülüs - leri ve bilhassa sehhar bakışlarile| Cemilin ona bir unda tatulmama- gina imkân voktı. Cemilin babası konuşkan bir a damdı. . BMüstakbel gelinine sardu: — Adınızı öğrenebilir. miyim, hanım kızım? Genç kızın yanakları al al oldu.| ın Marifetleri toplamış ve âsık rolunda karşı - sına çıkan Moizin &sıl maksadını sezmekte gecikmemistir. Ondan kurnaz ve acıkgöz olduğu anlasılan Suzan; nihayet delikan- lanın nişan teklifini de kabul et miştir. Nihayet venc kızm biriken kazancını aldığı bir gün bu sahte nişanlı alelâcele yanına gelerek cok müstacel bür iş icin 10 lira is- teyince Suzan bu sarayı iki arka- daşının yanında vermiş; fakat a- | kabinde de arkadaşlarile birlikte Moizi gizlice takibe başlamıştır. Askasından gelenlerden tama « men bihaber olan genc adam biraz sonra bir mahallebiciye girmiş ve orada bekliyen yeni bir avına da- ha mülâki olmuştur. Lâkin peşinden çıkagelen Su - zanla arkadaslarının bu hâdiseyi tesbitleri ve kavga çıkarmaları ü- | zerine iş meydana çıkmıştır. Dünkü sorgusunda Moiz cürüm- lerini tamamen inkâr etmiş ve: — Paraları ben istemedim. Yal- nız; işsiz olduğumu öğrenince ken-| dileri verdiler!..» demiştir. | Muhakeme şahit celbi için baş- ka bir güne talik olunmuştur. — * yeni yıl bütcesine de bu hususta mühim bir tahsisat koyacığı dün İstanbul evkaf müdürlüğü den bazı malümet istem'ştir Ezcümle geçen sene Sultanah « Yenicami Eyüp camii için evvelki| met ca: icin 30 bir sene 6 bin ve ayrıca geçen yılda da 10 bin İlra sarfolunmuştur. H iç'n 22 bin Sıhhiye gönüllü küçük zabit mektebi Tahsil müddetleri şimdiye ka- dar 17 aydan ibaret bulunan «sah- hiye gedikli kücük zabit mektep- | lerie nde badema iki sene müd - yapılacağı şehri - mizdeki alâkadarlara tebliğ olun- detle tedrisat muştur. Ikl,(,'UK ıuın_'ku-;nl şaat işlerinde na- nak üzere şehrin jeolojik bir haritasını yaptıracak- tır, * Makaracılarır. kurdukları |. mited şirketle bu şirketlerin mik- tarı on biri bulmuştur. thalâı fir- maları limited şirketler kurunca bu miktar otuzu bulacaktır. * Belediye hâl haricinde porta- kalların mutavass.tlar tarafından satılmasına müsaade etmiştir. Bu- günlerde pivasaya çok miktarda | portakal çıkırılacaktır. * Süt fabrikası inşası için biri İngiliz, biri İtalyan iki firma be- lediyeye müracaat otmiştir. W Eminönünde küçük mescidin istimlâki için belediye ile evkaf arasında bir anlaşmıya var.lmış- tır. Mescidin ve buradaki binala- rin yılılmasına yakında başlana - cak idan Belediyece muhtelif meydanlara konulmak üzere yantırılacağını yazdığımız semsiyeli ve elektrikli işaret kürsülerinin hazırlanması « na baslanmıştır. İlk partide bun - lardan Karaköy ve Galat; meydanlarına ik'ger, Panaa! li, Sishane ve Tophaneye de birer tane vazolunacaktır. ielirlür |Modeluçak müsabakası| geri bırakıldı 'Türk hava kurumu tarafından amatörler arasında bugün Yeşil- köyde yapılacak olan «model uçak müsabakası» havanın fenalığın - | | dan ve daha geniş bir nisbetle işti-. rak edilebilmesini temin için haf- taya pazara bırakılmıştır. DERE el LA Böyle yol yapılmaz Bir okuyuzumuz şu satırları ya- | zıyor: «— Sehrin bazı sokaklarındaki Arnavut kaldırımlarını tamir için boşboşuna para, vakit ve enerji sarfediliyor. Boşboşuna diyerum, günkü, sebebi şu: Bozuk kaldırı - mın taşları sökülüyor, altı bes - lermemiş zeminin üzerine tekrar sıralanıyor ve aralarına da toprak konuyor. Bir yağmur yağdı mu, ü- zerinden de bir iki kamyon geç mi, yol bozuluyor, eskisinden da- ha çok çamur oluyar. 1540 senesinde bu şekilde yol ftamiri nerede gürülmüştür?. İşte, bu şekilde, daha bir iki ay evvel yapılan birkoç sokak biliyorum ki, bugün bozulmuştur.. BÜRHAN CEVAT —e EZ AMT TTTT | No 38 Cemil gülümsedi.. Ve babasına dönerek: — Bir küçük kandesim olsaydı, adını Selma koyardık.. diye het zaman söyler dururdum, değtü mi | baba? Selma önüne bakmıstı. Belliydi ki, o da Cemili beğen - misti, İsim vesile konusmalarına yol açmışlı.. Cemil, Selmaya sordu: — Şurada duran piyanoyu siz mi çalıvorsunuz? Selma sıkılarak cevap verdi — — Evet. Fakat, henüz etütler ü- gerinde dolaşıyorum. Morsolara ge- Çemedim. — Piyano diğer sazlara benze- mez.. Öğrenmek icin vıllar lâzım. Nekadar zamandır. meşgülsünüz işaret etmeme müssade - edini: Zira, çocuklarda bile efâdleri çab ma devri bir seneyi geçmez. — Muntazam çalmadığımı he- saba katarsak.. morso çalmanızı israr edecek ka- dar savgısız değilim. Cemil piyar Notaları evirip.çeviriyordu. İki alle erkâmı köşesinde - “ençleri sezbest bıra- karak - Jâfa deimıslardı Cemilin eline Betholc: rakları bir hayli senfonisi geçti. İçin için güldü. — Bu, hocamın notasıdır, dedi. Bazan coşar da.. Bethofen'i de çok gever.. Calmağa baslar. Cemil notaları karıştırırken eli- klâsik parça geçi — Hocanız (Bah) dan da hoş - &rım kalmış sen-| lanıyor galiba? fonisi nesadar güzeldir.. Selma Sudakları — Evet, Hocam gok haşlanır, beyefendi! — Ben de çok severim klâsik Mmusikisinden hiç musikiyi. Caz hoşlanmam. — Ben de öyle. Bilmem, Min tesiri allında n tabif müzik ladım tarafa sürüklüyor. Klâsik garp mu- sikisi zevklerimi okşuyor. — Şopeni sever misiniz? — Hocam bir gün onun (bahar çiçekleri) ni çalmıştı. Bayıldım.. başka maroalarını vermedi.| manalı bir tavırla ba » gmı salladı: salonun diğer yroranmış bir ucile güldü:| ik musikiden etüdlerden bahsediyorsunuz? Ben bir sev çalınam amma, hem nota- dan hem de musikiden anladığımı itiraf ederim. — O hakle siz de yalan söylü - vorsunuz! — Nerden anladınız? | — Notanın düinden anlamak için mutlaka bir şev çalmanız Lüzımdır. Demek ki siz de... Cemil gene kızın sözünü kesti: « Evet.. Ben de Uzaktan bu konuşmalara kulak misafiri olanlar hep birden: — Vallahi, ne iyi olur dediler, biz de istifade ederi: Cemilin babası ilâve etti: — Oğlum kemanda nek yenidir amma, güzel yay çeker.. Hanım kı- zıma arkadaşlık yapabilir. Selma, bu emriyaki karşısında itiraza fırsat bulamadı.. Piyanonun önüne oturdu. Önüne bir küçük nota açtı: — Sön dersim.. İsterseni birlikte çalalım. Bir gerenat. 'emil notava şöyle bir x Kemanı aldı: — Hay hay.. Ruyurunuz, hanı- mefendi Cemil çok tyi keman çalı Muhtelif saz öletlerine ka: yabancı değildi. Alaturka musiki- den fazla anlamamakla baraber, tti yordu. | | başlıyarak neticelenen ve yahut | balâ devam eden harp harekâtı | bitev harekât istikbal için pek bü- ! her tarafına mülessir olacak su - dırıp, Amerikanfıslığı çıkarıyor ve bunları çatır çutur âliyet ve ke - yilie yiyor. Bu sefer, başka bir sos. Sol ta- rafımdaki locaların arkasından bir teneke üzerine su damlamasını an- dıran mutterit ve mütemadi bir tıp tıp. Bu ses dört boş metrelik bhir mesale içinde, uzunlamasına ge- ziniyor. Bu gürültü nedir?. Anlı- yamadım. İşte üyatroyu, bu âsap gerginliği içinde seyrettim. Kozidorlara yapıştırılan aliş « lere, şu cümlenin itâvesini istiyo- Tum: İnsan olmuyanlar tiyatroya gel- memelidir, REŞAT FEYZİ ı Avrupa Harbinin Yeni Meseleleri l | Lehistanla Finlandiyanın farkı Finlandiyalılar — böyle —da - | yandılar, acaba Lehler neden ça- bucak mağlüp oluverdiler?. gibl sualler sık sık soruşturulmakta - dır. Avrupada şu beş ay zarlında orlaya yepyeni meseleler çıkar * maş oldu. Evvelâ Lehistanın uğ - radığı âkıbet var. Lehistanda olup yük bir tetkik mevzuu olacuğı gi- bi bugün hâlâ devam eden Fınla: diyadaki muharebeden çok ibret alenacak cihetler görürüyor. Fran- sa ve İngiltere ile Almanya ara - sında durgun bir haldeki harp de başka, Gerek Lehistana karşı ya- pılan harekâtta, gerek Finlandi » yadaki muharebede taarruz mev- künde bulunmuş olanların tatbık ettikleri usudler — birbirinla çok benzeridir. Avrupalı askeri mütle- hassısların bütün vekayii topl yarak yaptıkları tahlislerden — ve çıkardıkları neticelerden anlaşı - lan <u oluyor: Lehistanda ve Finlandiyada ta- arruz edenderin usuleri şöyledir: I— Birdenbire taarruz ederek Şaşırtmak; 2— Çok kuvvet göndererek sa- yı itibarile üstün olmak; 3— Zarhlı harp vasıtalarını bol bol kullanmak; #— Büuhassa tayyare faaliyetini son dereceye vardırmak; ö— Taarruz edilen memleketin retle muhtelil yerlerden harekele geçmek gibi. Lehislanda Vistül nehri bavza - sındaki harekât böyle olmuş, Fin- Tandiyada Karelyada da buna ben- zeri yapılmışlır. Fakat ayni usul- ler her iki tarafla da ayni neticeyi vermemiştir. Lehistanın kuvvet- leri üç haftada ezilmiş oldu. Fakat Finlandiyanın adet itibarile küçük olan ordusu üç haflsdan daha çok bir müddettir çetin bir muhare- beye devam edip duruyor. Lehis- dan ile Finlandiya arasındaki bu farkı düşündükçe insanın hayreti artıyor. Fakal erbabınca bu key- fiyetin izahı pek kolay görülmek- tedir. Lehistanın garptaki hududu a- çıktır,( düzdür. Üç tarafı da düş- man memleketi ile sarılmıştır. O düşman ki her suretle vessite mı lik bulunuyordu. Finlandiyanın ise ormanları vardır, gölleri var- dır, sarp kayaları vardır. Memle- ketin bütün şark kısmında Ladoga | dücrine müslahkem bir müdafan | gönderdiği bir emirle buna kat'iy-İ 'yen meydan verilmemesini, ha - mamlkarın sık sık ve âni kontrol edilmelerini tebliğ tir Yeni asistanlar alınacak Bahçivanlık, makineleri, sütçülük, zirsat kimya, ihtimar | , zooloji le bir çöl bulunuyor ki şarki Ka- reiyadan buraya gelebilmek için | ancak iki veya üç yol vardır. Görülüyer ki coğrafi ve tabil vaziyel Finlerin çok İehöndedir. Bu mevzuda tafsilât - verildikçe keyfiyet daha açık surette anla - şılmaktadır. Lehlerin hali ise büs- tün başka idiz Lehlerin müstahkem mevrile rinden hiçbirinin sahası 15 kilo - metrodan ileri gecmezken Finler tabü münialardan istifade ile ken- hatlı yapmışlardır. Ladoganın şi- mal de Finler düşman tanklarını hazırlamış, kurmuşlardır. — İasan gayret ve himmetinin kıymeti pek büyük olan bu müdafaada tabil şeraitin yardımını gürmemek ka- bi değildir. Lehistan taarruza uğradığı za- man mevsim sonbahar haşlangıcı idi Yerler kurumuş, daha yağ - murlar başlamanıştı. Lehler her «ene olduğu gibi şiddetli yağmur- ların yağacağını beklerken düş- man tankisrı hiçbir yerde çamura saplanmaksızın içeri girmişlerdi. Finlandiyaya taarruz edenler İse kışın başlangıcında harekete gec- miş oldular. Günler kısaldıkça kı- salmış, kar ise her tarafı kapla - mıştı. İşte iklimin, coğrafyanın bu müsait şeraiti içinde vatanlarını müdalaayı çok iyi bilen Finlerin muvaliakiyeti pek yerinde olarak dünyanın takdirini celbetmiş ol- ©x. Karelya berzahı dar bir yer- dir, Finlandiyayı iyi bilen Avru- paldarın yazdıklarına göre burası cesim orduların harekâtına müsa- ade edemiyecek derecede dardır. | Ladoganın şimalinde ise toârruz kuvvetlerinin neden muvaffak e- lamıyacakları yukarıda anlatılan coğrafi ve tabti sebeplerden anla- şılmaktadır. Hulisa sayı itibarile üstün olmak bu şerait için de fay- da vermedi. Bunun gibi tabi ve coğrafi büyük büyük engelleri hi- çe sayarak yelmız makine ve me- törün üstünlüğüne hürmet etmek de maksada varmağa kâfi değil- Erbabının buradan çıkardığı im bir ders vardır: Yeni barp vasıtaları, makineler, motörler ne kadar milessir birer âmil olursa olsun harp san'alının ki onları değiştirememiştir. Yeni | vesnit karşısında eskileri hiçe say- mak eniz değil. Her çeşit silâh ara- sında, harbin bütün vasıtaları ara- | tahliyesi bu şiddetli kış | minde hiç kolay işlerden değildil Amerikadan yardım gitgide mür essir bir şekle girecektir. Avrupaf man iki büyük devleti olam Frai ile İngiltereye gelince; bunlarıdi da bugün büyük bir harbe girmi oldukarı besbellidir. Hler iki deve | let olanca küvvetile hazırlanarak yarının türlü ihtimallerini karşı hıyacaklardır. Fransızlar ve İngilizler Finlandiyaya yardım edilmekte © dir. Cenubi Alril ndan Finlanı 'e gönderileceği bildü at ne kadar vardım edilsi yardıma o kadar ihliyaç vardıf. Bilbassa Finlandiya şehirlerinil harp dolayısile tahliye edilmesik ihtiyarların, çocukların nakli gübi çok dikkat ve ihtimam istiyen İş7 lerde — Finlandiyalılara — edilecek maddi ve manevi yardımın onlaf” ça nasıl karşılanacağını tarife ha cet olmasa gerektir. Kış, memleketin müdüufaası P çin Finlere çok büyük bir yardırt? € oldu. Fakal çocukların, ihtiyaf” ların, hastaların nakli, şehirlerli mevsi* Avrupa matbuatınca Finlandiyayf yardım keyfiyeti yelnız imsaniyi noktasından görülmesi lüzum olaf bir vazifeden ibaret kalmıyor. Bi ayni zamanda siyasi bir vazife 07 larak - görülüyor. Finlandiyanık mağlüp olması halinde şimali AV* rupada neler olacağı az çok ko laylıkla gözönüre getirilmekti İskandinav devletlerinin o zamâli ne hale gireceklerine dair - türlü ihtimaller vardır ki bunların hK" biri onların lehinde değildir. İs < kandinavyanın taksimi, ondan soitf ra beşka taraflara karşı hareket saire hep bu ihtimllerin dahilind? görülmektedir. İşte bunun için sİl mali Avrupa vekayli hiç İhmi edilemiyor. Abbasağa parkına lâmbalar konuyor Beş'kteşta mezarlıktan çevrile Abbasağa parkının tanzim olun ması ve geceleri de elektrikle &| dınlafılması kararlastırılmıştar. B nun için ikisi kapılara, diğer iki de ortaya olmak üzere simd parka dört büyük elektrik lâm bası asılacaktır. Birimizin Derdi HepimizinDerdi Fakir hastaların 25 kuruşu Bir okuyucumuz yazıyor. «Hastanelerden alınan 25 kuruş ücretin kaldırılması - çin bundan bir müddet evvel güzetenizin — yazdığı şikâyote kimse uldırış etmedi. Bu pa” | rayı veremiyen fakir hasta * dardan fakrihal mazbatası is- teniyor. Halbuki bu mazbata- yı çıkartmak için kırk, eli kuruş para sarfetmek - lâzınk Aradan da birkaç gün geçerf- ©O vakte kadar da h ler H | | f | ! ta bekr ş 25 kuruş için fakif | hastaların hayatını teblil bırakmak ne dereceye Ve bir tek kelime — ile cevap Cemil kaşlarını kaldırarak gül- z düz — Hayır.. Hayır.. Ne söyleseniz inanmam. Eminimki güzel morso- lar çalıyorsunuz. Maamalih, bir — Anhısıldı, kücük hanmım! Siz büyük bir tevazu gösteriyorsunuz. Bah'lar, Bethofen'ler, — Şopen'ler »iyanonuzun üslünde yığın yığın duruyor, Ve siz hâlâ banş intidai ut, kanun &a çalabilirdi. gölünün şimalinde 400 kilemetro- Müzik başlamıştı. Tak bir orman sahası vardır ki bus Cemilin babası, karısının yüzüne| nu şarktan garba kadar dolaşa - bakıyor ve gülümsüyordu | bilmek için ancak pek az yol var- € Devsinı Var ) | dır, Daha yukarıda şimalde ise öy- sında gayet sıkı bir irtibat ve benk bulunacak. Muharebe etme- min şekilleri değişiyor; fakat tü- biye ve sevkulceys esasları hep övle kalıyor. .. doğrüdür?. Bu muam düzeltilmesine ve daha kıtf bir zamanda yapılrzasına bir | kikatcn imkân yok mudur? ” — Teşekkür ederim, Çok güzel, gok ahenkli bir isim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: