17 Mayıs 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

17 Mayıs 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SA SS SYA G NNK AÇ DA 2 SF ŞN Aİİİ SYN S SA # ŞTT OFT S F VP AA #OŞ Yü T HDLA SN OÇ AŞ SAD AŞ ef ASAi Gi HÂDİSELER DA V DA ZAVALLI ADALET DİVANI Lâhey beynelmilel adalet ninın bulunduğu topraklar, şimdi harp sahası' Zavallı âdalet diva- mı, dünyaya adalet dağitirken, biz- zat kendisini bile - haksızlıktan, tecavüzden kurtaramadı. Gazeteler yazıyor: Beynelimilel divanı adalet, Cenevreye, Millet- | ler Cemiyetinin bulunduğu yere taşınıyormuş! Allah vere de, bir &ün, Milletler Cemlyeti de, Cenev- reden bir başka yere nakletmeğe Tüzum görmese... PARAŞÜTÇÜ RAHİBELER Almanlar, Belçika Kraliçesinin sarayına rahibe kıyafetinde para- şütçü asker indirmişler!, —Papas kıyafetinde paraşütçüden — sonra, biltabi, rahibelere de lüzüm var- dı. Öyle ya, papaslar, yalnız baş- larına ne yapsınlar?. Kraliçenin sarayına rahibelerin inmesi garip! Acaba, daha nazikâ- ne, daha temiz pâk, daha ulvi bir manzara yaratmak icin mi?. Seyyah, papas, köylü, rahibe kılıklı paraşütçülerden sonra, f- zaklı, #mokinli paraşütçülerin in- anesi beklenebilir. Yahu, harp mi yapıyorlar, yol salaş tiyatrosunda orta avunu ::' oynuyorlar?, | ÇÖRÇİLİN KRAVATLARI Yeni İngiliz Başvekili Çörçilin tamam $00 tano papyon kravatı Bir çocuk cesedi mezardan çıkarıldı. Jeri da 9 ay hapse mahkümm edil-| Mahkeme kararile dün bir ço. cuğun cesedi mezardan çıkarıl - moştır: j Aksaravda ahçı Recebin çocuğu 13 vaşında Zeki tramvay altında kalmış, kaldırıldığı hastanede öl- müştü. Çocuğun tramvay altın - dan çıkarılırken grikonun yanlış konmaâsı neticesinde arabanın tek- rar düşmesi neticesinde mi yoksa arabanın ilk sadmesile mi aldığı yaralardan öldüğünün tesbiti için mahkeme kararile cesedi dün Mer- kezefendideki mezarından çıka - rılmıştır. Asliye ikinci ceza mah- kemesi hâkim muavini Ömterin ni- yabeti altında müddetimami mu- avini Kemal ve adliye doktoru En- ver Karan ve çocuğun babası Re- cebin önünde mezar açılmış ve adaleleri çürümüş olan cesedin | bakiyesi morga nakledilmiştir. & Beyoğlunda Ağacami civarın- da Fransuanın evine giderek el- lerini ve gözlerini bağlayıp zor- la parasını ve eşyasını almak - tan maznun Jorj, Marko, Kirya- ko ve Raülün muhakemeleri bi- rinci ağır cezada bitmiştir. Hidisenin gasp değil, sirkat mahiyetinde olduğu anlaşılmış, Raül 2 sene 2 ay 20 gün, Marko ile Kiryako birer buçuk sehe ve Son Telgraf varmış! Yeni başvekil, kat'iyyen uzun kravat takmaz, çok kısa, kü- çücük papyon kravatlarını tercih edermiş! Allah selâmet versin, Çember - layn da şemsiye meraklısı idi. Galiba, Çorcilin Dapyon kıravatı merakı, onun, hârbi uzun değil, iısa bir zamanda bitireceğine de- lâlettir. SOKAKLARIN İSİMLERİ B'zim şehir meelisine de bir i- | sim değiştirmek merakı ârız oldu. | n; Bütün İstanbul sokaklakının adla- rını değiştiriyor. Arslan, kaplan, ceylân isminde yeni yeni soka- lar türedi.. Bir gün, İstanbulda, miz yeri şaşıracağız. Geçen günkü toplantısmda da, Aksaraydaki Horhor İsminin de- mesi ve yerine, bilmem ne Memiş konması teklif edilmiş!. Yahu, kırk yıllık — Horhordan ne zarar gördünüz?. ALATURKA gideceği- MUSİKİYE DAİR Alaturka sazın da, yeni kurulan devlet konservatuarında okutul - masını istiyen bazı meb'uslarımı- zın teklifleri gazetelerde, şiddetli mukabeleler — şeklinde mevzuu bahsoluyor. Fakat, neden kızıyorsünüz?. A- laturka musiki de okutulsa, sanki ne çıkar?, Fena mı, öyle bir konservatuar vücude getirmiş olu «her telden çalar» ismine mişlerdir. FECİ BİR KAZA Dursunbey ile Balıkesir arâsın- daki Piribeyler istasyonunda ma- Tif bir marşandiz izenile çarpış — . çarpış — Bu sademe esnasında vagonlar içiçe geçmiş, yolcu bulunmadığı icin valnız şeftren Tahsin lie gar- döfren Ahmet ağır surette yara - lanarak' ölmüşlerdir. Bu kazazedelerin cenazesi üçün- cü isletme müdürlüğü tarafından merasimle kaldırılımıştır. SARHOŞ KADIN Anjel isminde genç bir kadın dünr gece sarhoş bir vaziyetle Ga- latada Necatibey caddesinden ge- verken Vangel adında bir dükkân- cının camına çarpıp kırmıştır. Sarhoş kadın yakalanmıştır. Altın fiatları ve kaçakçılık Şebrimizde altın flatları 2220 kuruşa çıkmıştır. — Suriyede bir 'Türk altımı 34 liraya satıldığı için bazı kimselerin memleket hari - cine altın kaçırmağa teşebbüs et- tikleri de anlaşılmıştır. | Evlerde sığınaklar Hangi ev ve apartımanlar sığınak ve siper inşası- na mecbur tutuluyor ? Şehrimizdeki ev ve apartıman sahiplerinin sığınak ve siper yap- ma mecburiyetlerinin bazı yer - lerde yanlış anlaşıldığı görülmüş- tür, Vali ve belediye reisi B. Lütfi Kırdar bir muharririmize dün şu izahatı vermiştir: «— Üç kattan fazla *katı bulu- yaçları karşılıyabilecek bir sşekil- de bulunacaktır. Ahşap binalara gelince; Tekmil bahceli ev sahibleri bahçelerinde birer siper yapmağa mecburdur. lar. Bahçesi mevcut olmıyan ev sahipleri ise, bulundukları yerin mlis karakoluna müracaat ederek civardaki arsalarda müşterek si « per yanacaklardır. Korunma odalarının pencerele- rinde kum torbaları bulunacak ve yahut da iceriye hava lazyik et - mmemesi için tahta veya demir ka- paklar yapılacaktır. Bu mecburivetlerin 1,5 ay içinde muhakkak yerine getirilmesi icap etmektedir. Diğer taraftan — kazalarda ve muhtelif mıntakalarda nümune sı- Banakları yapılmıştır. Sığınakların kapılarında eburası umumi halk sığınafıdır» diye levhalar ve «gaz- den korunma» talimatnameleri a- sılmıştır.» Evkaf mütekait ve eytamı Eski mütekait, eytam ve erami- lin maaşlarına yapılan yüzde 25 | zamımın hususl veya mülhak büt- çelerden maaş alanlara da şamil olup olmadığı henüz malüm de - Bildir. Bu meyanda evkaf müteksit, ey- tam ve eramilinin de zamdan isti- fade edip etmiyecekleri yakında anlaşılacaktır. aa KÜÇÜK HABERLER * Belediye ve hususi idareden maaş akmakta olan mütekait, ey- tam ve eramilin 1940 mali yılı bi- rinci altı aylık yoklamalarına ö- nümüzdeki pazartesi günü başla- nılacaktır. Yoklamalar 8 haziran pazattesi gününe kadar devanı e- decektir. Yoklamalarını yaptıranlara ye- ni cüzdanlar verilecektir. * Hüsnü, Ali ve Tatar İsmail adlarında 3 sabıkalı afyon ve ero- in satarlarken yakalanmışlardır, ww Şehrimizdeki bazı dokuma tezgâhları sahipleri dün ticaret müdürlüğüne müracaat ederek kâ- fi miktarda pamuk ipliği bulı madıklarını söylemişlerdir. Mü - dürlük vaziyeti Ankaraya bildir- miştir, v Beyoğlu kaymakamlığı da- hilinde bir yılda 20 bin esnafa be- lediyece para cezası kesildiği ve bu suretle 60 bin lira elde edildiği ilmıstır. Cezaların 10 bini ve- saiti nakliyeye alttir. * İtalyan vapurları limanımısla İtalya arasında tekrar ve mun- tazaman seferlere başlamışlardır. Su satan Şehrimizde seyyar ve sabit su satışları için yeni bazı kararlar verildi (Memba sularının işletilmesi ve nakilleri ile şehrimizde su satışı hakkında yeni zabıtai — belediye talimatnamesine konulan hüküm- ler Şehir meclisince evvelki gün müzakere ve kabül - olunmuştur. Bu yeni esaslara göre bardakla su yalnız şekerci, pastacı, mahal- lebici, tütüncü, lokanta ve ben - zerlerinde satılabilecektir. Bar - daklar içine el sokulmadan yıka- nacaktır. Soyyar su satışı da muhakkak ağızları musluklu kaplarla yapı - lacaktır. Kova, testi, bakraç ile sü satış vasaktır. Seyyar — sucular kapların üzerine sattıkları suyun ismini gösterir büyük — etiketler koymağa mecbür tutulmuşlardır. Memba sularından başka hiçbir su seyyar ve sabit olara& bardak- la kat'iyyen satılamıyacaktır. Diğer taraftan memba sularının her semtte buzlu olmak şartile a- zami 30 para,ya, bulsuz 90 paraya üzerlerinde muhakkak — fiatlarını | hakkında belediye reisliğ'nin son kararı bugünlerde tekmil kayma- kamlıklara tebliğ olunacaktır, Balkan antantı ekono- mik konseyindeki hey'etimiz Avın 27 sinde Yugoslavyada toplanacağını haber — verdiğimiz | Balkan antantı ekonomik konse - yinde memleketimizi temsil vde- cek olan heyetimizin azaları seçil- mistir. Trabzon meb'usu Hasan Sakanın | Vekâleti müsteşarı Halit Nazmi, posta, telgraf ve telefon — umum müdürü Kadti Muslu oğlu ve kon- sey kâtibi umumisi Şinasiden mü- rekkeptir. Heyet azaları pazar - tesl günü Ankaradan şehrimize hareket edeceklerdir. el istiklâl Jisesi mezunları kongresi İstiklâl lisesindön mezun olan - lar cemiyetinin yıllık kongresi bu Dazar "ünü saat 10 da Eminönü Halkevinde Yapılacaktır. Cemiyet; azaları ve davetlileri için bu mevsimde — Çınarcığa bir Wanbur pezintisi tertibini de düşün- mektedir. | İşte oluyor !.. Eminönü meydanı şu hakikaten meydana baş- ladı. Güzel oluyor. Yapılan iş sür- atlendirildi. Vaktile yazmıştık. Be- lediye erkânı biraz kırmışlardı. Ağır gidiyor, demistik. Bu eski id- diamızı simdi hâdiseler de isbat ediyor. Aylarca sarfedilen emek neticesi ile, son bir iki haftadır sarfedile) emek meticesi bir mi? Demek, işe sür'at ve- rince oluyormuş!'. BÜRHAN CEVAT Yazan: Iskender F, SERTELLİ Öyle engin bir deniz tasavvur e- gin ki. önünden ancak haftâda bir vapur vecen bir fener kulesinde yaşıyan fener bekçisi var. Mem - leketinden, çocuklarından, âilesin- den hasılı bütün zevklerinden, bü- tün dünadan uzak kalmış ve yıl- larca insan vüzü #örmeden - deniz ortasında - dalgalar arasında coş- kun rüzgârlara göğüs gererek ya- şıvor. Böyle bir adamın hayatı el- bette - basit olmakla beraber - çok hevecanlı maceralarla — doludur. Halbuki bu zavallı bekçinin öm- | rü. Fenerbahce gibi dünyanın en | Hüzel yerinde ve insanlar arasında | geciyar. — Ben cok acırım fener bek - | çisinin boşuna geçen hayatına.. — Ben de gıpla ederim. — Olabilir.. Bir telâkki mese- lesi, Neriman hanım, kızının herhan- gi bir mesele üzerinde münakaşa yapmasını istemediğii için, derhal müdahale etti: — En çok hangi Yemekleri se < versiniz, Şehsüvar Bey? Şehsüvar gülümsedi: — Vallahi, hoşlanmadığlınız ba- hisleri kapatmakta o kadar meha- | retiniz var ki, Neriman banıme. fendi! Bendenizin hangi yemek - leri sevdiğimi soruyorsunuz, de« Ril mi? Evet.., arzedeyim; Her ye- e|HIRSİZ KiM? |) Aşk ve macera romanı; 11 meği, yerken çok severim. Yadır- Rıyarak yediğim hiçbir. yemek voktur. Hattâ bir yemeği on gün sıra ile Üstüste önüme koysalar, yine ayni lezzetle yerim. Nebahat: — Bravo, dedi, siz hiç de gö- ründüğünüz gil r bir dama benzemiyorsunuz!. Bu de- diklerinizi ancak azimkâr kimse- ler yapabilir. — Bendenizin sebatkâr olmadı- fumı nereden ve nasıl tahmin et- tiniz, küçük hanım? — Demindenberi konuştuğunuz sözlerden.. — Sizin yanınızda sebatsızlığımı ifade eden hiçbir harekette bu - lunmadığım gibi, sözlerimde de ciddiyet ve hakikatten başka bir sey yoktur zannederim. İnsana <cok çabuk ve insafsızca kıyıyor - sunuz doğrusu!. Ana kız kahkaha ile güklüler, Nebahat annesine sokuldu: »- Hakikaten çok nekre, cok şen bir adam... -Akşam yemeğinde n;;u Rü:tcilmkl sıâwyıınım. 'enerbahçeden önüyorlardı. Sehsüvar: ni — Güneş ufukta batarken, suda yıkanıyor gibi... Denize ne tatlı bir var, c Diye söylendi. Nebahat: x— Bir şalr, güneşin batışını, öun- - dan başka türlü ilade edemez. Dedi.. ve başını arkaya çevirdi: — Cidden Iâtif, eşsiz bir man- zara. Neriman hanım da durdu arkasına döndü: — Bu gurubu Fenerbahçeden de, Göztepeden de yirmi beş yıl- dır ayni şekilde seyrediyorum. Gü- neş her akşam ufukta denize da- kaybolur. Fakat, ertesi gün Onün doğuşunu ekseriya göremem, Nebahat cevap verdi: — Annem sabah uykularını çok sever de. Şehsuvar başını salıyarak, Ne- riman hanıma hitaben; — Birşeyin ölümünü yirmi beş yıl mütemadiyen seyretmek.. Bu ne hazin bir temaşa!. k Nebahat, Şehsüvara cevap ver- : ve — Demek ki, siz onu öldü sa - nıyorsunuz!. Halbuki, o, ertesi gün tekrar doğmakla, size yaşadığını isbat ediyor. | ——Simdiye kadar gelip geçen milvarlarca insan, bu muhteşem ölüm ve doğuş sahnelerine şahit olmuşlar. Bu, yirmi beş yıllık ye- ni bir hâdise değil... Nebahat birdendire ciddileşu. Şehsüvarı tetkike başladı. Yeni tanıştığı şair, züppe ve alayişe düşk kün bir genç değildi. Hattâ ken - disine talip olanların birçoğundan da sempatik görünüyordu. Şehsüvar şemli.. kayıtsızdı.. gam ve kederin, hüznün, gururun düş- manıydı. O, bu düşmanlığını, © akşam köşke gelmeden, yolda iz- har etmişti. Sehsüvarın meçhul ve muamma |- tarafı yok gibiydi. herkes tarafından kol bilen bir kitaba ben: Düşündüğünü derhal söyler, sır saklamayı manasız bir üzüntü te- lâkki eder ve bilhassa güzelliğine | parasına güvenen kadınlardan hiç hoşlanmaz, onlarla dalma alay e- derdi. Bereket versin ki, ne Neriman Hanım, ne de kızı Nebahat, bu ka- bil kadınlardan değillerdi. O, sahifeleri a dı. Gün görmüş, para görmüş, ser- vet ve debdebe #örmüs, gençliğini bolluk ve ihtişam içinde geçir - mişti. Nebahatin de gözü toktu. Hele ©, güzelliğinden hiç de bahsetmez hattâ kendisini vüzeller sırasında bile saymazdı, Sehsüvar köşke yaklaştığı za- man: — İşte. tam aradığım bir kız. divordu, ben onun böyle cana ya- kın ve akıllı birşey olduğunu bil- seydim, daha o Almanyadan döne meden, Neriman hanıma kapısını | açar.. türkçesi kızını kendisinden | isterdim. Maamafih önümüzde, yol, henüz açıktır. Ben do talipler arasında bir yer alabilirim, Köşke girdiler. Ortalık kararıyordu. Bahçede bir gölgenin dolaştığını gören Nebahat, Nevzadı uzaktan tanımıştı.. Annesinden aytıldı. ilerledi. Nevzat koştu: — Nereden böyle, Nebahat ha- nım?. (Devamı var) lar [ satılabileceği ve memba sularının | gösteren etiketler de bulunacağı | | reisliğinde bulunan heyet, Ticaret | Neriman çok mütevazi bir kadın- Bu yaylanın çocukları | Cekoslovakya, kahza kavrama- dan teslim oldu. Çünkü, bu dev - lei, müttehit, mülesanit, ayni kan- dan gelmiş bir millete da: yordu. Polonyada ancak süren mukavemet, $4 milyonluk nülusun, pamuk ipliği mış sun' r millet birliğinden başka birşey olmadığını isbat etti. Norveç, dahilde — milliyetçilik mefkut bulunmasına Nihayet, Holandanın için için bir çatı kemirdiği ve çökerttiği manzarasıdır. Soön gelen haberler, Holanda (a- ciasının baş rollerinde, müstevli kıt'alarından çok, Holandalı nazi- lerin iş gördüğünü ortaya koyu - yor. Bir memleket düşününüz ki, is- devletin davasını tahakkuk ettir- | tilâ emellerile meşbü bir yabancı mekle muvazzaf, ayni kandan, on binler, hattâ yüz binlerce insanla | meskün... Bunlar, öyle bir takım tipler ki, | memleketin her tarafına, iş adamı, sanayici, bankacı, mütehassıs, sey- yah ve daha binbir çeşit isim ve | kisve allında dağılmışlar, — uzun yıllardanberi yerleşmiş ve çalışı- yorlar, Hattâ, ana, baba soyu, daha bi- rinci batında, © milletin öz kanm- dan ayrılan bir takım garip insan- ların, o devletin bir takım resmi vazile ve salühiyet makamlarını da işgal ettitini düşününüz. Toprak içi atan için, istiklâl ve hürriyet kelime ile in- sanlık namusu için ölmesini bilen, fedakârlığa, feragale katlanmayı minnet telâkki eden insanlar, tabii- dir ki böyle memleketlerde az bu- | lunacaktır. Bir de, irneden Erzuruma gzanan hırçin yayla çocuklarına | bakımız: «Ne mutlu Türküm di- REŞAT FEYZİ —e Ekalliyet mektepleri maaş vermiyor Şehrimizdeki — bazı ekalliyot mektenlerinde çalışan türkçe va kültür dersleri- — öğretmenlerinin zaaaşları hâlâ verilmemistir. Ezcümle Ermeni ve Rum okul- larında 2,5 avdır bir türlü maaş alamıyan muallimler mevcut ol- duğu da anlaşılmıştır. Bu kabil yauallimler parasızlıktan müşkül vaziyete düstüklerinden işe maa- rif müdürlüöünün el koymasını is- temislerdir. e— Kaliforniyadan limon fidamı getirtiliyor Memleketimizde limon yetişti - rilmesini arttırmak üzere vabancı memleketlerden ve bilhassa Ka- liforniyadan — Evraka ve Lizbon nevilerinden limon fidanları ge - tirtilmesi kanarlaştırılmıştır. Bu fidanlar Alanya ile dider yerlere | damızlık olarak dikilecektir. | Diöer taraftan Kartal havali - sinde limon — yetiştirmek için de | növer de Köstenceve gidecektir. ei Yeni okul kitapları Maarif Vekâletinin 3 ve 4 biner lira mükâfatlı müsabakaları büyük rağbet gördü Mektep kilaplarını peyderpey yenilemekte olan Maaril Vekâleti bu kerre, ilk okulların 4 üncü ve 5 inci sınıfları için de iki ciltten müteşekkil bir *tabiat bilgisi» mü- sabakası açmıstır. Müsabaka kânunusaninin 31 in- ci günü akşamı neticelenecektir. Birinciliği kazanan kitaplar üç yıl müddetle ilk mekteplerde ©- kutulacak muharririne her yıl için 1000 lira olmak üzere 3000 lira te- lit verilecektir. İkinciliği kazanan kitap aahibi- ne de 1000 lira, ücüncü, dördüncü ve beşinci çıkanlara da 400 er lira mükâfat verilecektir. Diğer taraftan ilk akulların kı- raat kitavları için açılan müsaba- ka büyük bir raöbet görmüşt Müfkâfatlar memleketimizde ve - rilmemiş yükseklikte olduğundan gsimdiden birçok muallimler eser hazırlamağa başlamışlardır. Bükreşe gidecek ikinci bisikletçi kafilesi Çarşamba günü Bükreşte ya « pılacak olan Balkanlılar arası bi- siklet müsabakalarına iştirak ©- decek olan bisikletçilerimizin ilk kafilesi geçen — cumartesi günü Romanvaya hareket etmiştir. İkinci kafile de bugün Anka - radan, yarın da lamanmuzdan va- purla Romanyaya gidecektir. Ayni vapurla Bükreş büyük el- gimiz B. Hamdullah Suphi Tan- Elçilik binalarının inşaat malzemesi ları için 1 haziran | 1938 denberi hariçten — getirilmiş | bulunan ve daha 3 yıl müddetle de getirilecek olan her türlü inşaat malzemesinden gümrük resmi a- lınmaması kararlaştırılmıştır. Bu binaların tabuya tescili, harç| ve kaydiyeleri de, - mukabiliyet sartile - muaf tutulmuştur. adai Eleme imtihanları Dünden itibaren dersleri kesil- miş olan yüksek ticaret ve iktısat mekteplerinde eleme imtihanla - rına yarından itibaren başlanıla - caktır. Güzel san'atlar akademi - #inde de dersler dün kesilmistir. İmtihanlar ay sonunda başla - yacaktır. ÇA n Kaçak hayvanlar Vilâyetimiz. kaza ve köylerile diğer yerlerde hayvan sayımından sonra cöbanlar nezdinde bulunan kaçak hayvanların sahipleri belli olmadığı takdinde bu hayvanlar irin sobanlara vengi tarhettiril - memesi ve 29 uncu maddeye gö- re hareket olunması dün Defter- veni tecrübeler yapılacaktır. Evveldenberi ileri sürülen tah- minler hatırlardadır. Geçen teş - rinisani ve kânunusani ayları hop Almanların Holandaya, Lüksem- burg ve Belçikaya taarruz edecek- | lerini söylemekle geçmişti. Lâkin © aylarda Almanlar bu taarruzu göze alamamışlar, daha - ziyade 'in - Rus harbinin nereye vara - cağını düşünmekle mesgul ol - uşlardı. Fakat Holanda ve Bek- çikaya taarruz plânı ortadan kalk- mış değildi. Bilâkis hele yeçen ay Danimarka malüm şekilde ele ge- çirildikten sonra Almanların bu kadarla kalmak istemiyecekleri ko- laylıkla tahmin ediliyordu. Lâkin Alman devlet reisi şimdiye kadar hep tasavyurlarından renk ver - miyerek birdenbire harekete geç- mis olmakla şöhret kazandığı için bundan soura Almanların nereyo taarruz edecekleri ax merak edil- miyor değildi. Çünkü ortada muh- telif faraziyeler vardır. Almanla- rın laya, Belçikaya tanrruz. edeceklerine göre erbap Avrupalı mü 'a bundan — aylarca olduktan sonra tekrar ehemmi - yet almış oldu. Söyle ki: Holandaya, Belçikaya tanrruz geçen kış aylarında yapılması mu- vafık görülmemiştir. Fakat bahar gelince Almanlar mutlaka bunu yapacaklar deniyordu. Müttefik - lerce buna muhakka nazarile ba- I Avrupa Harbinin Yen Meseleleri Almanlar harbi bitirmek kararında evvel yürütülen bu faraziyeler bu- | gün artık o taarruz bir emrivaki | darlığa bildirilmiştir. tan müttefik kuvvetlerin ahnelere dağ mrak Bi dağıtılmıyarak muha faza edilmesi çok düşünülmüştür. Bir de artık bitaraflıkları ihlâl e- dilmiş olan Holanda ile Belçika - mın kuvvetleri de müttefiklerinki ile birleşmiş oluyor. Günü gününe gelen malümat bir taraftan takip edilirken batıra Betirilecek diğer bir nokta daha | vardır ki o da 940 senesi harekâ- tının bu harbin neticesi üzerinde pek müessir olacağı fikridir. Al manların düşüncelerine dair şim- memleketler kılmış, onun için günden güne ar- İtalya'nın mey' muhare Yazan: ALİ KEMAL » matinkt b Romadan gelen aai Habeşistan harbi Siri tere aleyhinde yıw“”_ğ ları hatırlatıyor. İtaly9 Tsyal Pildir. Şimdiye VA medi, Fakat sodece KATFİ yi kaldı. Almanva ile d;:“y Sadık, fakat «i l yor. Yeni ööreniliyor F ga 'nun vaziyetini tarif iciğ Run bir tebir bulunmüğ İi evvelki İtalya. 5“"“;':»" mak istenen şudur 'J girmedi. Fakat hep BÜNFi lacak?.. Hayır.. !ulî'::f ancak harbe girecek ÖL e # ketin vaziyetidir. Yafİ sinde bulunuyor. | İtalva hakikatte :ıî::“ı bine pronaganda, fiT ile iktısadi faaliyet VE SĞİnE l rak etmiş bulunuyur. Yipyal hardbe etmiyor. Bi a Ti İtalya iki recedine t liyordu. Gayri ııııül'.'ı'.,g.)J nuna kadar ':;_r* gilgide mütt rafına mı geçecekti? ““,İ' Fakat Brenner'de İit met reisi ile Alman arasındaki mülükat ReRği cağı kat'i isti göründü, Çünkü, artik İrgil hareketile AlmanyayA £ ğ duğunu gizlemeğe le kalmıvor, MN gittikçe aykırı bir y) du. Bugün İtalyada “fan aleyhine görülen € jnf Tıda işaret edildiği ©P pit tan harbi sırasındi Nihayet bir gün manın anlaşmak yölt0f gi ri 938 nisanında n;'f:,; zaladıkları vakit Deyin deşi de icabederse b cağı, yeni menhlw düşmanların eW bir kere daha dü _nu/’ “iltere - İtalya vun dinde M. ÇemberlaYiğ arzu beslediği ve £4 diği anlaşılıyordu. g İtalya birb'ır!;lıf“ı 4 , artık di niyor, artık # İtal: a iyeceği tal M Tainen Sirea D t / : malüm neşriyati j cenlerde İtalyan HÜKL söylemiş olduğu bİF ) sepfç tirilmektedir: EREF y sat iyi olmazsa bü dan muharebesi olacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: