21 Temmuz 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

21 Temmuz 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HÂDiİSELER KARŞISINDA ARSLANLAK | İspanyanın reisi General Fran- ko da, nihayet ağzından baklayı çıkardı. Neler istemiyor, neleri. Etendim, evvelâ, büyük bir İspan- yol imparatorluğu kurulacakmış.. Bundan sonra başka, Cebelüttarık, $imati Afrikada bazı toprakları a. lacakmış.. Fukat, İspanya da, diğer bir iki küçük Balkan devleti gibi, başka- karının azıcık bir mu - vaflakiyetten sonra dillerini uzat- mada başladılar. Kendi kazandık- ları bir zafer var mı?, Hayır... Baş- kasının işini, kendisi yapmış gibi öğünmek, yüksek sesle konuşmak da yeni moda kahramanlık, veni moda arslanlık mı?, Hey gidi arslanlar, heyi, GRAMERE LÜZUM VAR MIT. Tarihi ceride dün bir yazı neş- retmiş, diyor ki: Mekteplerimizde hâlâ gramer okutulmuyor!, Peki amma, be birader, bundan sana ne?, Sonra, gramer dediğin de nediz, ki?, Mutlaka elzem, şartı âzam birşey mi?, Gramer okunsa da, okunmasa da, yine herkes bil. diği gibi yazıyor, bildiği gibi ko- nuşmuyor mu?. Etrafınıza bakınız, türkçenin esaslarına uygun çok az yazı örneği görürsünüz. O balde?, Gramere ne lüzüm var?, İSTİFANIN SEBEBİ NE?, Çok mütecsstr oldum. Tramvay ideresi umumi müdürü istifa et - miş.. Gazetelerde çıkan hir hava- dise göre, bu istifa s:ıhhi sebepler- den ileri geliyormuş!. Ben, bu sıh- hi sebeplerin sıhhatine pek in: Son Telgraf miyorüm, Olsa olsa, tramvay ida. resi müdürü, bu sıcak günlerde, bir akşam kalabalık bir ikinci mevki -arabaya binmiştir. Bir müddet, bu istif içinde gittikten sonra, elini vicdanına koymuş: — Yahu, ben, meğer İstanbul halkına ne cefalar çektiren — bir idarenin başında bulunuyormu - şum, demiştir. Ve bu işten vazgeçmiştir. NVE MENBA Bir başka gazete havaatsi daha: Efendim, terkos suyunu menba su- yu, diye satıyorlarmış!. Şu gazeteciler de olur insan de- Giller yahu... Herşeyi hemence - cik yazıverirler. Ağızlarında bakla ıslanmaz. Terkos suyu, menba su- yu diye satılırsa, ne olur?, Hem sonra, bu işte bir yanlışlık. bir hi- le yok ki... Malümu ihsanmızdır ki, terkos bir göldür. Buradan ba. yuna su kaynar. Dolayısile bir menba demektir. Binaenaleyh, ter- koa suyunu menba suyu diye sat- makta hiçbir mantıki hata yoktur. ZAVALLI TENİSÇİLER İşte, asıl mühim mesele bu... $u işi gördünüz mü?. Piyasada tenis topu buhranı başgöstermiş.. Tenis oynanan ve ismine kort denen, o- yun sahaları birer birer kapanı- yormuş! Öyle ya, top vyok ki, ne ile tenis oynıyacaklari, Doğrusu | pek üzüldüm. Şimdi, akşamları tenis oyna- mağa giden fakir ve fıkara (!) ae yapacak?. Canları sıkılmaz mı? Vah vah... Aman, tenis topu ha- vavici zaruriye maddelerinden bi. Tridir (!) derhal tedbir almı AHMI RBAI ——— ——— — — | Avrupa Harbinin lçlndenJ Aynaya bakan falcı Harp çıktıktanberi Almanyada göhret kazanmıs, adı gazetelere geçmi- bir kadın falcı vardır. Alvin Nindosf ismindeki bir kadın ayna- 'a bakarak herkese istikbalinden bahsetmek süretile az zaman icin- de çok zensin olmuştur. Ayda şöy- le böyle 80 İngiliz lirası tutarında mark kazandığdı olmus. Bu kadar | da değil. Yiyecek, içecek, giyecek | hev vesikaya tâbi olan Almanyada bu dalcı — kadın bol bol tereyağı, şeker, yumurta ve süt de buluyors müş. Falcı kadının — aynasından mü'ldeler akmak istiven köylüler ne vapıp yaparak yağı, yumurtayı temin ediyorlarmıs. Demek İi halk nekadar teselli ihtiyacı duyuyol Falcı kadın nihayet yakalanmış ve| halkın safderunluğundan istifade ediyor diye hapise mahküm olmuş. Fas ve Fransa Son günlerde Fastan çok bahse- Malümdur ki Fasın bir. sultanı wardır. Fakat, bu sultan Fransanın ayesi altındadır. Yabancı dev- lerle doörudan doğruya değil, Fransanın Fas mümessili vasıta - se münasebatta bulunur. Bu mü- messil, Fasın hariciye nazırı gibi seydir. Vazifesi bu kadar değildir. Fas-! Felemenk Hindistanı Son günlerde Uzakşarkta Fele- metk Hindistanı da cok mevzuu bahsoldu. Holandanın — Almanlar tarafından isgalinden — sonra, bu müstemlekenin mukadderatı da, Japonya ile Almanva — arasında mühim bir mevzu teşkil edecektir. Felemenk Hindistanı, yani Ho- 2 milyon kilometre murabbar ara- zi, senede 8 milyon ton petrol, ::nvı kauçuk istihsalâtının vüzde hi Halbuki Japonyanın da, Alman- yanın da ne kauçuğu, ne petrolu vardır, Bundan başka Felemnek Hindis- tanı dünya kalay istihsalâtında ü- çüncü . Şekeri, tütünü,| kahvesi, çayı da baska... Yani in- tidal maddeler cenneti! Holanda- hlar üc asır gayret sarfederek bu müstem'ekevi mükemmel surette taki Fransız kara, hava ve deniz ordusunun da Fasın maliyesi, polis küvvetleri de mümessilin emri altındadır. F: şer'i mahkamelerden başka Fran- gz mahkemeleri de var. Dini iş- lere şer'i mahkeme; adli işlere de Fransız mahkemeleri bakar. .l Son Telgraf'ın edebi romanı: 6 —a GÖZYAŞLARI ETEM Derier. Ben ilâve ediyorum: Dalgın kızlar. kalpleri cagin kızlardır. Viodan - darını karartan dalgınlıklarıdır. Faziletlerini kirleten yar a şuur- larıdır. Damarlarını kabartan ve kendilerini kemiren bünye ve ya- radılışlarındaki kuduz. şehvettir. Fakat, bunlara da keşki: Adını verebilsek ve içlerindeki sıtmalı zehiri dışarıya vurarak ce- miyeti kendi benliğinde çörekle . nebilen fazilet yılanlarından ko - ruyabilsek. Tehlike, bunların ör- nek olmasında ve yarım yapılılara kopya vermesindedir. | Felâketlerini, bahtsılıklarını, yo- tişen insan saflarına örnek oluş - larındaki tehlikeyi ve fenalığı kendileri de bilirler.. Ve.. yine ce- miyetin vereceği zalim ve mer - hametsiz addan korkarak zehirle. rini içlen bir pazarlıkla kalpten kâlbe akıtırlar. Aşıları çok korkunçtur ve.. he- men tutar, Genç kız ve genç erkek bu aşının en hız bulduğu harman- h ve besili bünyelerdir. Dalgınlıkları saflıklarından ve Gn Ömürlerindeki boşluğun ka » İZZET BENİCE ranlığındandır. Zevklerindeki caş- kunluk. damarlarındaki kudur - ganlık ilerivi bilmemek ve hayat- ftan gün kazanmak içindir. Dalgın kız.. budur. Benliğinde dalgi nlıım hicabını, hüviyetinde z ğını, — şuurunda alışkı hükmünü bulan, fa. kat kendi eildinin altında kendi kendisi ile yaşıyan sırrını tasırma- yan kızdır!. Belki, bunlar da yarn: — Kırk gün günahkâr bir gün tövbekâr... Dedikleri gibi olacak, evlene - cek, anne olacaklar. Belki de iç ve dış hüviyetleri birleşecek, — Herkesin kadını... Adını alacaklar. Hem, Naran daha başka. Bambaska bir kadın. çıldıran, çıldırtan, bağlıvan, büyüliyen, esir eden, şehvetten katıltan bir kız. Galiba biraz da bizim ve cemiyetin ka- yıtlarına uymıyan, İhmalkâr, al - dırışsız bir. Fakat, ben onu şimdi böyle bile bile tanıya tanıya seven, onun için gildiran, kanaatlerimi, itikat ve baskumandanıdır. | | | mamış verli halis kan İngiliz er- Bugünkü at yarışları Bugünkü beş koşuyu hangi at ve kısrakların kazanması muhtemel? Yarış islah encümeni tarafın « dan tertip edilen at yarıslarının | ikincisi bugün Veliefendi kosu ve- rinde saat 15 de yanılmaktadır. | Daha sdabhtan akın akın halk Ve- liefendiye gitmeğge baslamıstır. Koşu yerinin etrafı gölgelik ağac altları ssat 1 de ailelerle dolmüş- tur. Bazünkü koşulara su atlar girmektedir: #Dört ve daha vukarı yastaki ha- lis kan Arap ve kısrakları arasın- da ve M00 metre üzerinde yan- lacak birinci koşuya Karakus, Vu- ral, Örnek isimlerinde üç at gir- moktedr. Bunlrdan örneğin ka - zanması çok muhtemeldir. Üç yaşındaki yarım kan İngiliz erkek ve disi tavlar arasında 1400 metre üzerinde vapılack olan ikinci koşuya Mehlika, Tasvir, eriman, Altıntop Özen adında beş at gir- mektedir. Bu kosuda Mehlikanın linci olması kuvvetle muhtemel- dir. 2000 liralık mükâfat kazanan üc | yaşındaki yerli halis kan İngiliz | erkek ve disi taylar mahsus olan | ve 1800 metre üzerinden yapılacak | Jbulunan ücüncü kosuya Martbir, | Mis, Teis, Güryak adında dört at girmektedir. Bu kosunun muhte- mel galibi Tets'dir. İki yaşında ve hic kosu kazan- kek ve disi taylar mahsus olan ve 1000 metre üzerinden — vapılacak bulunan döndüncü koşuya Roi, U- acı, Subutay, Yetis, Ayfer, adım- da beş at girmektedir. Bu kosuyu Ayferin kazneğı thmin olunmak- tadır. | Bu koğu ile ücüncü koşu arasın- da çifte bahs vardır. Dört ve daha yukarı — yaştaki halis tam Arxo at ve kısraklar a- | Tasında ve 2000 metre üzerinden “yapılacak olan beşinci Yamn, Vural, Ünlü, şuda da yüksel üzerine oynumnağa hazırlananlar coktur, 'Bu koşuda da ikili bahis vandır. 'Ücüncü dördüncü ve besinci ko- sularda ise üçüzlü bahis mevcut- tur. İKÜÇÜKHABERLERİ * Alman sefarethanesinin bü - roları Tarabyadaki yazlık sefa - rethaneye tasınmıştır. Yaz mev- simi müddetince sefarethane İs - tanbulda çalışacaktır. ** Üc gün evvel Bağdattan ha- reket eden ilk tren dün gece saat 23 de Haydarpaşaya gelmistir. * İstanbul icra reisi Halil Türe, müddelumumi muavini Reşat Sa- ka, ticaret mahkamesi azasından Kâmil Tuğrul ve Remzi Berkmen le icra memuru Hakkı Güler bi - rer derece terfi etmişlerdir. * Sayım işlerile mesgul olmak üzere, Dohiliye Vekâleti tarafın- dan İstanbulda bir büro tesis e- dilecektir. # Galata köprüsünün tamir e- dilmekte olan kenar avağı 60 san- tim kaldırılmıştır. Bütün tamirat av sonuna kadar tamamlanacak- tır. ** Sarayburnu ile Salacak ara- | Ö inanışlarımı kendi elimle kendi &- yaklarımın altına atan ve hiçbir kayda kapılmadan onu seven bir üşıkmi!, Yapılacak başka hiçbir şey yok! İnsanlar müvellidülhumuza ile yaşarlar. ©O da benim müvellidülhumuzam. Bu kadar... | Onu seviyorum... Deli gibi seviyorum. Çıldırarak seviyorum!. Ve,. © da çıkdırtıyor, delirtiyor.. Bu delirişten keyif duyuyor!. SAR'ALI BİR GECENİN SABAHINDA.. Onu ilkönce Meziyet hanıme - fendinin çayında gördüm. Şen, şak.| rak dans edivor, güzel, cok güzel açık kahvemsi gözlerini süye sü- ze Hasan Bekirle konuşuyordu. Vals biter bitmez, Hasan onunla beraber yanıma geldi: — Nasılsın?. Dedi ve ilâve etti: — Arkadaşımı sana tanıtayım?. l Nnrın Hamme!endı Beni de ona tanıttı; — Ruhi Bey. Sacide Hanımelendi de yanımız- daydı. Sanki beni övmekten büyük| bir zevk alır gibi söze karıştı. — Hariciye nezareti şifre mü - dürü. Elimi hızla ve ateşle sıktı. Saçide hanımefendi devam ediyordu: — Çek genç amma değil mi?. Şimdi $ifre müdürü. Ya kırk ya- a.. Cümlesini bitirmeden Naran ha- mimefendinin yüzünde tatlı, caskın | ğil., Daha harcıâğlem bir menbam Açık iş ve memuriyetler —— sındaki 10,000 voltluk kablo kal- | gördüm. Yine bakıştık, gülüştük, | selâmlaştık.. aA | Sudan ucuz! Uzumn bir fakat kadar mütenevvi ve mukni maddeleri ihtiva eden, İstanbulun gazino, lokanta ve ©| lence yerlerine maksus belediye iktasıt makamı — kararnamesini gördüm. Pekâlâ, pek münasip... Aynen tatbik edilirse, bi> diyece- Bim yok.. Yahaz, bu uzun boylu sözler a- rasında bir makta nutulmuş.. Bu, su bahsidir. Camım, su da nedir?. Sudan bir lâkırdı, diyeceksiniz. Hayır, kazın ayağı öyle değil.. Müsaadenizle arzı keyfiyet ede- yim: Bir fincan kahvenin 25 kuruşa olduğu sözüm ona lükş xımıfa da- hil bir sahil gazinosuna gidip otu- ruyorsunuz. 25 kuruşu gözden çı. kardınız, mesele yok.. Hava sıcak mi, sıcak.. Oturdu - ğunuz yerde ter döküyorsunuz. Garsondan su getirmesini rica e- diyorsunuz. Önünüze bir şişe su getirip koyuyor. Şişe açıktır. Mü- hürlü, damgalı Taşdelen filân de- damacanalarla satılan suyu ki, o | gazinoda şişelere doldurulur ve â- Çık olarak müşteriye verili Bu sişenin içinden tamam — iki bardak su çıkar, Bu iki bardak su- | yun fiatı on kuruştur. Hesabınıza derhal yazılır. Gazinoda oturuyorsunuz. Sıcak berdevam. Aradan bir saat filâm r. Yine susadınız. Susa - a mu?. İstanbul gibi bol ve güzel su) le meşhur bir şehirde de istediğiniz kadar su içemedik- ten sonra.. Neyse, uzatmıyalım, garsondan yine su istiyorsunuz. Yine ayni tip şişe içinde açık su geliyor. Şişenin masa üÜzerine konmasile hesap pusulasına on kuruş daha ilâve edilmesi bir oluyor. kalkıp Fakat, belediye iktisat makami kararnamesinde, o mahalde kah- vesin fintı 25 kuruş olarak yazı- y REŞAT FEYZİ Devlet Demiryolları umum mü- dürlüğü cabuk — yazar bir erkek daktilb aramaktadır. Talinler 28 temmuzda Ankarada devlet De « miryolları zat işleri müdürlüğün- de bir imtihan olacaklardır. )lunuıı. müddeti ayın 26 ıncı ine kadardır. Lcr!t. tahsil derecesine göre ve- rilecektir, Posta stajyerlikleri için 1 ağus- toşta orta mektep mezunları ara- sında her posta müdürlüğünde bir imtihan yapılacaktır. Topanedeki saraciye evine ken-| di makinelerile ve 250 - 400 kurus | yevmiye ile çalışacak işçiler aran- | maktadır. Kaymakamlıklar tanzifat ane - leleri, Kuleli askeri lisesi de muh- telif hademler aramaktadır. âırılmış, yerine 35,000 voltluk yeni bir kablo konmustur. Kaldırılan kablço Tarabya ile Serviburnu ara- sına konmustur. * Manifatura satışlarında flat b Çile devam ediyor. kontrollarına gelecek hafta bas - lanacaktır. ** Bir senede sehirde 6215 sokak köpeki imha edilmistir. bir tebessüm dalgalandı; Sacide hanımefendinin sözünü tamamladı: — Nazır.. Değil mi hanımefendi? Sustuk, bakıştık ve.. gülüştük. Sonra.. ilk dansı onunla yaptım. İkincisinde sinemadan çıkarken ı Üçüncüsünde Sadiye Nebil ha- nimefandinin suvaresinde bera - berdik. Birden kaynaştık, birden seviştik, birden bıııılınmm biri- birine düğümledik. Hemen hemen sabaha kadar hiç ayrılmadık, Dan. settik. Beraber oturduk, beraber içtik, beraber gülüçtük, beraber konuştuk. Gözlerinde ve teninin renginde birden çeken, bağlıyan, #gözü gönlü bendeden sihirli bir cazibe var. Cıvil cıvıl. Danseder - ken bitiriyor, gülerken çldırtıyor, bakarken esir ediyor, bayıltıyor. Ve.. bütün erkekler anun etralında cilız birer pervane gibi. Hayret ediyorlar: Nasıl olur bu?. — Ruhide ne keramet var?. Nasil bu kadar çabuk biribir- ısınabildiler?. Ve., kıskanıyorlardı. Fakat, biz sadece şen, civelek, geceyi zevkle, çılgın bir neş'evle geçiren iki tanı-| gıktık. Bir defacık o bana: — Ne kadar zarif giyinmişsini Dedi. Ben de ona; — Ne kadar güzelsiniz?, Dedim ve.. ondan sonra konüş- Paraşütçü | canlı saatler geçirttiler! | beyaz renkli | olduklarını tspat edinciye kadar ! temez vazgeçilmektedir. doktorlar Bir köyün uyanık halkı iki doktorumuza heye- Paraşüt ve paraşütçülük hakkın- da Anadoluda halktımıza ve köv - İülere verilen konferanalardan son- Ta bu mevzu üzerinde köylüleri - Mizin uyanıklık hassasiyetini gös- teren bir iki vak'a cereyan ettiğini yazmıştık. Geçen gün de bu kabil yeni bir hâdise Capakcur civarın- da bir köyde olmuştur: Bingöl köylerini — teftişe çıkan dördüncü umumi müfettislik sey- yar emarzı sariye doktorları Mu- kim ve Ali Rıza, Haraba köyüne gekmişlerdir. Bundan bir hafta evvle — paraşütçüler hakkımdaki konferansı dinliyen köy halkı, bab talar, tırDanlar ve av tüfeklerile sıhhiye - öoltomo » mobilleri üzerine bücum edezek, milleri parçalamak ve için - dekileri bağlrvarak hükümete tes- lim etmek istediklerini söylemiş- lerdir. bilâhare de doktorlar hü- viyet cüzdanlarını gösterin doktor köylüler tarafından üç saat tevkif edilmişlerdir. Kontrat muayeneleri Sehrimirzin tekmil semtlerinde bu hafta içinde umumi kontrat mu- ayenelerine başlanılacaktır. Kon- turatsız kiracı — kabul eden ev, dükkân, apartıman sahipleri hak- kında para cezası alınacaktır. ea Bu sabahki teftişler Belediye reis muavinleriden B. Lötfi Aksoy ile belediye müfet - tişleri bu sabah da muhtelif eğlen- ce yerlerini teftişe baslamıslardır. Teftişler ukşama kadar devam edecek ve ceza verilen müessese- ler mevcut olup olmadığı yarın anlaşılacaktır. Hazin bir rekabet! Gazetelerin hacmi hakkında hü- kümetin verdiği karar, zi mahsulü olarak, yalnız bir ve- kil meselesi haline geldi. Ortada kâğıt buhranı var.Hem kâğıt yok, hem de müthiş pahalı! Kâğıt is « tihlâkinde tasarruf temin etmek üzere verilen son kararı, bazı mes- lekdaşlar suüstimal ettiler. Halbu- ki, devlet, bunu istemedi, kâğıdı | sokağa atın demedi, bilâkis, hattâ, kullandığınızı dahi tasarrufla kul- | vyarıs baslamadan evvel arkadaş « POoOoLS MAHKEMELER Müşterek bahsi x doğurduğu dâva! Geçen hafta at varışlarında tutu- lan bir bahsi müşterek vüzünden samimi ve cski dört arkadas ara- sında zuhur eden bir hakaret ve dövme hâdisesinin muhakeme - şine evvölki gün ücüncü sulh ce- zada bakılmıştır. Muhakamede o- kunan tahkikat evrakından anla- ıııd kına göre hâdise şöyle olmus- !llıınu. Refik, Cemal ve Cihat isimlerinde d arkadaş gecen pazar günü Veliefendide yapılan 1 inci at yarışlarına gitmislerdir . Bunlardan uzun zamandanberi at meraklısı olan ve bir parça da kumara müptelâ bulunan Hüsnü larına şöyle bir teklif yapmıstır: «— Çocuklar mademki buraya kadar geldik. Bari ortaklama at - lar üzerine oynuyalım da hem gü- nün hem de yarışı sevrimizin tam tadı çıksın!.» demistir. #üseyinin bu teklifi diğer üc arkadaşa da uygun gelmis ve ya- | rışlar başlamadan evvel ortaklık | sartlarını kararlastırmıslardı . Buna göre bahsi müşterek ve ücüzlü bahisler icin her bri ücer Hira koyacaklar ve 3 at üzerine oy- niyarak bu oyunların getireceği ikür da veyahut kaybettireceği na- ra da mütesaviyen beraber bulu- mnacaklardır. Filhakika karar üzerine 4 ahbap 12 lira toplamışlar fakat bu 12 li- raya mukabil ancak B lira temin etmişlerdir. Yani her biri 125 şer kurus ziyan eylemişlerdi: Dört arkadastan ÖCamal:; şayrıca tek başsına, diğerlerine haber ver- meden çilte bahse girmiş ve & lira kazanmıştır. İşte bu kazanış da| aralarında düğüs ve hakarele sebe- biyet vermiştir. Yarısların erlesi günü Hüsnü bir tesadüfle bu kazancı - işitmiş ve hiç belli etmiyerek Cemalin ya- nına giderek ondan 2 lra borç is- temistir. Cemal ise; — Par#m yok!.. Diyerek vermemiştir. Hüsnü bunun üzerine Refik ile Cihadın da ynema ziderek: «— Cemal dün oyunbozanlık et- miş!.. Henimiz müsterek oynıya- caktık. Kendisi bizden habersiz oynıyarak 44 lira kazanmış. Bunda bizim de hissertiz olmalıdır.!.. Demiştir. Muhsakemede hâkim suclu mev-. kinde bulunan Hüsnü, Refik ve Cihat ile davacı Cemalin barışma- larını teklif etmistir. Cemâl biraz| nazlanmışsa da barısa razı olmus ve muhakemeden cıkarken anka- daslarına: «— Bu sefer sizden hep ayrı ov- nıyacağım. Uğursuzluğunuzdan bul sürctle kurtulup kazanacağıma e- lanın, dedi. BÜRHAN CEVAT I Avrupa Harbinin Yeni Meseleleri | “Yamalı sulh,, yok!, tam münâa- le ki İngiliz diyarına uk tamamile bir | harp yeri hali ve manzarası ve. rilmek için hiçbir şeyden — geri kalınmadgı anlaşılıyor. Her İngiliz yor kı harp sahası artık uzük deniz aşırı değil, bugün ya- rın Britanya adalarına taarruz et- mek düsmanm yegâne emelidir. Bu taarruz nasi olacak? Husu- sile nasıl başarılabilecek?. O ba- bi ayrıdır. Bugün İngilizlerce gözününe a- hman keyfiyet harbin uzak olma- dığı, İngiliz vatanında döğüşüle. ceğidir. Kir müddet evvel ı.yıı olmıyabilirdi. Hattâ «Taymis> de neşriyatta İngilterede artık de - Biştirilmesi Kezmı olan bazı inl- lerden şikâyet ıııuıyııdıı. Meselâ güçlü kuvvetli ların dahâ ötellerde bekçilik, gar- sonluk ettiklerinden bahisle bu gibi işlerin ihtiyarlara, kadınlara bırakılması iktiza ettiği söyleni - yordu. Silâh altına alnacak sınıl. karda olanlar da hep almıyor. Fa- kat bu neşriyat ile isteniyordu ki daha askere çı.ııılmıııı olan genc ve sağlam kimseler de ciye kadar hiç olmazsa silâh ve mübimmat fabrikalarında çalıştı- rılsın, öyle otel kapıcılığı gibi iş- İngilizlerin hazı bugün — İngilterenin tehdit ve tehlike vaziyetinde bu fevkalâdeliğin ehemmiyeti bir kat dal sulh za - manına, genişlik vakitlerine sus bir takım hallerden de İster is. Meselâ hiç faydalı bir işe yarammyan bir takım süs eşyasının hâlâ mağara camekfinlarında teşhir edilip dur- mayı hep gözlerimize bıraktık. Bu konusmada gizli bir sıtma, sar'alı bir nöbet humması vardı. Sabahı böyle bulduk. Ve.. böyle ayrıldık!. (Devamı var) ması bile ciddi itirazlara yol nçı - yordu, Bugün her vazi- minim!.» diye takılmıstır. Londra çehrinin bir takım inşaat işlerinden de vazgeçi 3 işlerle uğraşılacak zaman değili dıyınlır Cünkü hem emek, hem | malzemenin azami tasarruf e- Gllerek yalnız. harp hazırlığına hasrolunması bir kaidedir. Halin fevkalâdeliği icabı olarak kadın, erkek her İn- nden, kabiliyet ve çalışmanın yerinde istimal edile- ceğidir. Cünkü çalışan tabaka me- saisini ortaya koyarken zengin sı- mıf da servetini millet uğrunda esirgemiyecektir. Bu kaidenin ica- bi olarak da meselâ harp dolayı- sile çok kazanan bazı sanayi er- babı, silâh ve mühimmat fabrika. törleri bu kazançlarını memleket fansına bazırlıkta kiçbir. Mı.nı- ııı';;ı - zi k:ı;ı_"m meveudiyet ve m ile gelebeyi temin idı csbap fesi kendini düşünmiyerek vatanı ni düşünmek, İşin kolayını değil zorunu aramak olduğu söyleniyor. DIŞPOLİTiK Ruzvelt'in üçüncü devresi Yazan: AHMET SÜKRÜ ESMER Demokrat partisinin kongresi M? merika Cumhurreisliği için name | zedini seçmek üzere Şikağoda topt landı. Bu kongrede herkesin mez rak ve alâka ile sorduğu sual, i devresini bilirmiş oları Buzveltin, üçüncü bir devre için de namzetlir Bğini kabul edip etmiyeceği İdk Çünkü Amerika kanunu csasisindt “bir cumhurrelsinin üçüncü devre için namzetliğini koyamıyacağı hakkında bir kayıt mevcut olmâs makla beraber, Vaşingto: sürüp gelen teamül buna mânidir. Vaşington 1789 ve 1793 ı için Cumhurreisi seçildikten sonrü çekilmişti. Ondan sonra Gefersoli, Müadison, Monroe ve jakson, ikişetf devre için seçildiler ve twamüle Uyarak üçüncü devre için namzet- liklerini koymadılar. Bu teamüle karşı yürümek istiyen yalnız Cumr hurreisi Grautür. Graut 1869 - ve 1873 seçimlerinde Cumhurreisi İ tihap edildikten sonra, taraftar- vdini, üçüncü devre için d€ eğe çalıştılar, Fakat partl kongresi Grautı namzet göstermet miş ve bugüne kadar bu teamül devam etmiştir, Ruzvelt, Şikagös da parti kongresi içtima edinciye kadar namzetliği kabul edip etmis yeceğini söylemekten kaçınmıştla Şimdi kongre toplanır toplanmalş gönderdiği mesajı namzetliji reddetmiyeceğini ihsas etmiş”fe Rüzveltin bu kararını öğrenefi kongre azaları, Cumhurreisi le < hine yürmi beş dakika de Amerikanın bir buçuk asırlık tar rihinde Grauttan sonra Ruzvelt Bi| seçilmesine taraftar olanların ileri sürdükleri en kuvvetli urgümale beynelmilel vaziyetin fevkalâdelir Bidir. Filhakika böyle bir zamandü Cumhurrcisiliğinde bir değişiklik Amerikan devlet mekanızmasınıfi faaliyetinde bir fasıla demek olâs caktır. Çünkü Cumhürreisliği içilk partiler şimdi namzetlerin tesi ederler. Rakip cumhuri; partlil | Sinin namzedi geçen ay seçilmiş * tir. Resmi seçim ikinci teşrinde y#f| puir, Ve yeni Cumhurreisi ancak | martla vazifesinin başına geçel Şu halde Ruzvelt değişecekse, terlif muzdan marta kadar ış başında Kf lacak ve bu müddet zarfırda hit lefini angaje edecek ehemmiyetli bir teşebbüste bulunamıyacağın « dan devlet mekanizmasının faalif yeti fasılaya uğrıyacak demektir Amerikada Cumhurreisi yalnığ devlet reisi değil, ayni hkükümet reisidir. Binaenaleyh derece fevkalâde bir zamanca le bir fasıla Amerikanın menfaâl lerini tehlikeye düşürebilir. sebepledir ki artada kanuni bir &el olmadığını nazarı itibare demokrat partismin nüfuzlu e kânı, Ruzveltin üçüncü devre ,,,-ıi namzetliğini ileri sürmesinde D'ı rar etmişlerdir. Cumbhürreksi, namizetliği kabili edeceğini söylemiş ve lehinde U Zun ve hararetli tezahürler de pilmıştir. Bu vaziyette Sikaso Dif ti köngresi kendisini namzetlikt seçmelidir. Acaba Avrupadaki harp bukl $ mından Ruzveltin secimi nasıl mana ifade eder? Gerçi Filâdel * fiyadaki Cumhuriyet bartisi m gresindeki nutuklara ve bu nin secilen namzedi söylenen sözlere bakılacak olur$$ iki parti arasında harici politiki üzerinde bir ihtilâf olmamak #€* rektir. Malâm olduğu üzere bu #7 yaset de şöyle ifade eduıbılu- pili olarak hanbe girmemek İngillereye her türlü yardımın " pılması. Rüzvelt de yeni Cumhuriyet partisi namzedi de siyasete bağlanmıslardır. AıJ Amerikanın Avrupa harbi karsi 4 sındaki vaziyeti, valnız volit izahile tayyün etmiş olmaz. ” politikanın tatbikinde Ğ 3 cesaret veyahut da tereddüt G#7 | ehemmivyetli unsurlardır. Cummhi | riyet partisi namzedinin iş basifl | da nasıl hareket — edeceği h malüm değildir. Fakat Ruzve! cesaret ve metaneti hakkında Wfak bir şüpheye düsmek caiz kildir. Bunun içindir ki Ru: seçilmesi - ehemmiyetli bir T ifade edecektir. Banliyo tren biletlerin geçmiyeceği katar Ekspres veyahut posta & binerek banliyö — istasyo dmen yolcuların badema e weya posta trenine mahsus b j

Bu sayıdan diğer sayfalar: