24 Temmuz 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

24 Temmuz 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEVLOT SAİRİ:, | Bütün müslümanlık âleminde meşhur olan mevlüt, mı n öl- dudu üzere, Süleyman Çelebi is- minde bir Türk şairi tarafından türkçe olarak yazılmış, Türk dili- nin eski örneklerinden uzun bir manzum eserdir. Bir gazetede gördüm: Süleyman Çelebinin Bursadaki mezarının ta- miri ve etrafının açılması karar. laştırılmış!. Garip değil mi?. Her- kese mevlüt okutturmak imkânını yeren merhumun yadı, şimdi ha- tıra geliyor. Mevlüt şairinin me- zarı yapıldıktan sonra, bari, bir de mevlüt okutturmalı!; TANINMIŞ SAN'ATKÂRLAR Gazinoların bir takım sınıflara ayrılarak yeni bir takım fiat ta- rifelerine tâbi tutulması, bir kısım musiki san'atkârlarını bir hayli gücendirmiş!, Çünkü, kararlaştı- rılan fiat listesinde, o mücssesele- rin her günkü tarifesi haricinde, bir de, Münir Nurettin, Safiye, Mu. allâ, Hamiyet gibi tanınmış ses san'atkârlarının şarkı okudukları akşamlara mahsus fevkalâde bir tarife var, Fakat, ya sazendeler?. Öyle ya, meşhur, kıymetli ha - nemde olur da, sazende olmaz mı?, Saz çalan bazı meşhur san'atkâr - larımız da: , — Bizim için de hususi bir tarife lâzım, isteriz, diye tutturmuşlar. Bakalım, ne olacak?. İşin ucu bizlerin kesemize dokunmasın da.. B DÜNYALARDA! Bizim üzerinde yaşadığımız dün- yya ahvali malüm. Harp ve darp, Butuklar, mesajlar, protestolar ve saire.. İlmi nücum uleması iddia ederler ki, karner, Merih ve daha 2—SON TELG â!—“md ) lar birbirlerile nasıl geçiniyar - NE MÜTEAHHİT lar?, Oralarda harp nasıl”. Yıldı « rım harbi mi?. Huusı. şu aydınlık gecelerde gökyüzüne baktıkça, aklıma dalma mechul © binbir yıldızın sekenesi dis veriyor; daha doğrusu, korkunç bir ilşaatta bulunuyor: Efendim, Boğaziçinde, meşhur bir subaşı Kazinosunda, o menbam taze su- yundan iki bardak içilmesi iki li- raya imiş!. Bardağı $ kuruşa, on kuruşa su gördük, içtik ve duyduk amma, bardağı bir liraya su, hiç | işitmemiştik!, | Eğer, o subaşı gazinosunda, bir | bardak su içmek, hakikaten bir | liraya maloluyorsa, diyecek yok... Ne duruyoruz, hepimiz. oradan taşıyalım!, —NE İHTİLÂF!, Ben diyeyim bıud.nquınıu yıl; yahut, ben diyeyim iki yıl, siz deyin üç yıl... Hepsi olur, hepsi doğrudur. İşte, bu kadar uzun bir zamandanberi, İstinye - Bebek yo. lu ismi verilen bir yol inşa edil - mektedir. Fakat, henüz yolun ya- rısı bile,yapılmamış!, Bu yolun inşaatı o kadar moş- bur oldu ki, herkes bu şöhrete ba- karak, caddenin açılmış olduğunu zanneder; Hayır.. Maalesef, henüz değil... Şimdi de, belediye ile mü- teahhit arasında ihtilâf çıkmış!, Ben, belediyenin yerinde ol . sam, hiçbir işi müteahhide bırak- mam... O vakit üzüntüsü de ol - maz.. Şu Florya plâjlarına baksa- mıza, müteahhide verilmedi, ihti- bazı seyyarelerde de insanlar ya- şamaktadır. Acaba aradaki insan. ——— —— | Avrupa Harbinin ıçlndenJ Ü in aa ai Servetimiz deniz üzerinde... Pransızlar, hanp sefinelerinden lüks transatlentiklerinden L ahse- derken büyük bir gurur'a: — Servetâmiz deniz üzerinde'.. Derlerdi. Hakları da vardı. Cün-| kü, — 1922 de yamlan — Duzuay - Trouin kruvazörü 100 milyor. fran- ka mal oklu. De Grasse zıchlısı da 423 milyon altın franga... İngilizler tarafından tahrip o- lunan 35,000 tonluk Richelieu saffı| harp ramisi için ne sarfolundudu- nü biliyor musunuz?.. Tamam | milyar 227 milyon Richelicu'nun esi ı'ean » Bart #rin de 3,600,220,000 frarık tahsis alurımustu. Amerikanın nüfusu ne kadardır? Sor nüfus secimine pöre birlesik Amertkanın nüfusu 129,000.000 dur.| Bunun 6,000.000 nu Alman, 1 mik vonu da Avustralyalıdır. Amerika-| min en kalabalık şebri Nevyorktur. lâf da çıkmadı. AHMET RAUF Aşçı buhranı itacılık sanatı yavaş ya- vaş iflâsa doğru mu gidiyor ? Son günlerde sehrimizde bir aşçı buhranı arıyan - lokantalarla ev usta aerılar bulamamakta ve deçı- lik san'tı gitgide ölmektedir. Lokantacılar — cemiyetinin bir «kckantacılık mektebi» — açılması hakkındaki vedi de maalesef - di- #er ekseri cemiyetlerin birçok va: itlerinde olduğu gibi - henüz tat- bik sahasında ver bulamamıstır. Bu yüzden san'attan ayrılan aşçı- ların yerine -enisi yetişememek- tedir. 'BİR LOKANTA SAHİBİNİN ŞAYANI DİKKAT SÖZLERİ Lokantacılar cemiveti sabık ida- re heyeti azasından İstanbul lo - kantası sahâbi B. Mehmet Öztürk bu buhrana Haret ederek bir mu- harririmize şunları söylemiştir: «— Bir lokantacılık mekte - | bine olan ihtiyacımız çok fazladır. Çünkü eski klâsik, yeknasak ve- moklerden bir defa halk bıhm#:t Ve bu yamaeklerin ekserisi de eak ağındır. Saniren aaçı diye aldığımız. yaptığımız hare ve masraflar ha - vaya cidimmr. Yemekler de lez - zetsiz oluyor. Eğer kısa Dir zamunda lokanta- cıliık mektebi a-“ılmazsa lakanta- cılık iflâsa eidecektir. Cünkü us- ta asçı buhranı arımaktadır. İşten avrılan veva ölen ascıların yerine yenileri yetiştirilecektir. Alâkadarların bu isle vakit ge- cinmeden ufrasmaları bir san'at brrcudur.> ekteplerin kayıt ve kabul gartları — — Okullara girme zamanı gelmiş ol duğundan zazetemiz muhtelif leyli, meccani, nehari kız. erkek okul - | larının kayıt ve kabul şartlarını okuyucularımıza her gün bildire- Unutulmıyacak nasihatlar İngilterede kadınlar erkeklerin yerine artık birçok işlere girmiş bulunuvorlar, Büyük küçük şe - hirlerin işlerinde kadınlar çalı - sıyor, Bu arada tramvay vatman- lıği otobüs soförlüğü de kadınlara verilmiş. Otobüslerde artık kızlar valısıvor. Meselâ bu arabalarda ş0-| förlük, biletcilik — edecek kızlara ders verilirken kendilerine en u- nutulmıyacak kaide olarak şun - ların öğretildiği, İngiliz gazete - lerinde okunmustur: 1 — Bir yolcu tarafından kaba- lık #österilirse ona karsı tahammül| en zor gelen vazifedir. Onun için böyle bir hal karşısında ağzınızı kapalı tutunuz. 2 — Kaba bir söze hic cevap ver-| meviniz. Bu süretle soğuk kanlı- lığınızı muhafaza etmiş olursu - nuz. 3 — Hazır cevaplık merakına ka- pılmayınız. Eğer istemiyerek bi - risile münakaşaya tutusmuş ölur - sanız en sön sözü söyliyerek üstün gelmek arzusundan kendinizi ko - Ahalisi 9,000,000 dur. |(5Ğ52! Ve. bunun içindir ki o anlatı - yardu: — Ben yinmi bir yaşındayım. Babam yok. Annemle beraberiz. Biraz ufak tefeğimiz var, Onunla geçiniyoruz, Annam beni kollej- de okuttu. Üzerime çok düşer. Kim. seye muhtaç değiliz. Fransızca, | Almanca, İngilice biliyor ve ko- nuşuyorum. Daha mektepte iken nişanlanmıştım. Fakat nişanlımı sevmedim, ayırldım. İstediğim ko- cayı bulunerya kadar evlermmiye - ceğim. Zevklerimi tatmin edebi- liyorum. Bir erkek eline bakacak ta olmadıktan sonra ne diye ev- leneyim?, Cemiyetin baölandığı ahlâk ve din akidelerine hem sa. dık değilim, hem de taraftar. Hat- '1â bir aralık protestan bile olacak- tımn, Mektepteki papaslatın bana çok istekleri vardı. Hoş protestan ol « mamakla beraber, inandığım bir dinim de yok. Ahbaplarımın çoğu ccnobidir. İçlerinde en çok İngi- İizleri severim. Fakat, henüz beni tamamile bağ- lvan bir aşkım yok. Bazan sev. Giğimi, âşık olduğumu zannetti - #im zamanlarım da olmuştu! Am- ma bütün bunlar, kısa kışa mace- Son Telgraf'ın edebi romanı : —a D ae ae aa aA YAŞLARI ETEM İZZET BENİCE Tuvunuz!, ralarım, küçük birer zevk hikâye- si olmaktan ileriye geçmedi! Burada sözünü kostün. Baygın, ezgin, bir hakleyim. Onu sadece dinlemiş, hiçbir sözünü tahlil et- | miş değilim. Sadece ruhu, gözü, kalbi bağlıyan muhteşem bir gü. | zelliğin, bayıltıcı, deli edici bir | konuşuşun esiri idim. Düşünme - den. Ne yaptığımı bilmeden: — Benim sizi sevmeme müsesde etmez misiniz?. Dedim!, Bilmiyorum, ne 'kadar zaman sonra. Bir dakika mi, beş dakika mu, yarım saat sonra mı?. İkimiz de karşılıklı ayni sözü tekrerli - yorduk: — Seviyorum!. — Seviyorum!. Bir gün, beş gün, on beş gündür. sevişiyoruz. Ve.. hemen hemen her | gün beraberiz. Yarım saat, bir saat, iki saat. Buluşuyor, konuşuyoruz. Moziyet hanımefendinin çayında gözlerimizin konuşuşu ile başlıyan Mülâtyede dudaklarımızın birleşişi ile imzalanan bu aşk müukavelesi bütün dehşetile devam ediyor. Bu, rek gençlerimize ve dile reislerine ufak bir hizmette bulunacaktır. OKULU Harp okuluna ikmali olan lise | mezunu talebelerin de — alınması için kayıt ve kabul zamanı eylül nihayetine kadar uzalılmışlır. Harp okulu kadrosuna, liselere muallim vetiştirilmek ü- zere bu yıl 6 talebe alınacaktır. Bunlar leyli ve meccani olarak Ankarada dil, tarih, enörafya fa- kültesinde yabancı dil tahsili gö- receklerdir. 'Talipler lisan bilen lise mezun- ları arasından secilecektir. Müra-, caat yeri har> okulu kamutanlığı ve askeri liseler müfottişliğidir. ELEKTRİKCİLER Elektrik isleri eittikce inkişaf ettiinden mütebassıs etektrikçiler vetistirilmesine ehemmiyet veril- mesi Maarif Vekâletince kararlas- | tırılmıştır. Bu maksatla — sanayi mektevlerinin elektrikcilik şube- sine parasız levli talebeler alına - caktır. | Kayıtlara Arikara — İstnabul ve İzmir san'at mektenlerinde 25 tem-| muzda başlanılacaktır. 19 yaşından vukarı yaşta olmu- kadar sevebilmesi için ancak ak- hırı kaybetmiş olması lâzımdır. Hiç düşünmeden, ne yaptığımı bilme- den seviyorum!, Arada bir kafamın - içinde bir şimşek çakıyor.. Kendimi, benliği- mi, muhakememi bulabiliyorum. | Ve. soruyorum: — Kimi seviyorum?. Naran kim? Niçin seviyorum?. Nasıl sevebiliyorum?. Ve., selâmetle Hüşünebildiğim saniyelerimde, O da onlardan!. O da dalgın kızlardan biri... Diyebiliyorum. Fakat, bu ka . darla, bu kadarcık ile kalıyorum. Gözümü, gönlümü, dimağımı nur- landırmaktan; onları hakikatın acı veya tatlı aydınlığı ile başbaşa b rakmaktan korkuyorum. Zannediyorum ki, daha fazla dü- şünürsem onu sevmekten kalaca- ğam, onu kaybedeceğim. Ben ki, artık onu aşkın karanlığında, şeh- vetin dehlizlerinde elinden tutu - kup zorla dolaştırılan gözleri per. deli bir âmâ gibi doyumsuz sevi- yoruml. İLK AŞK FIRTINASI Bir ay sonra Bu aşk beni bitiriyor, harap edi- yor, Sevmok meğer ne zar, ne fır- tınalı şeymiş. Eğer, cebennem var ise muhakkak ki, o yeryüzünde ve. ben onun içindeyim... Bin - bir azap ve darlık içinde - yim. Bunda vicdan azabı var, ya- şamak azabı var, tutkunluk azabı var, hayat dârlığı ve binbir ıztırap zorluğu vaz!. Ben ki, evliyim. Bir | ask değil. Delilik, Bir adamın bu çocuğum var ve karım yeni bir Memleketimizde lokan- Garip bir talisizlik... başlamışlır. İyi bir asçı | sahipleri | topu 400 kadardır. Bu dört yüz | Falan bir kaç yüz kişiden ibaret | EÜÇÜK HABERLEFE | bir heyet gönderecektir. Tramvay, elektrik ve tünel ida- releri evvelâ hükümete, sonra da l belediyeşine geçti. Bu watandaşı var. Geçen gün, bir ve- sile ile, bu vatandaşlardan — bir kısmı ile görüştüm. Derisiz insan olur mu?, Bunların da şikâyeti var mış Birinci mesele, tramvaylarda pa. s0. Yani bedava seyahat etmek davası., Diyorlar ki: Her idare veya şirket çalıştır - dığı memur ve müstahdemlerine bir takım kolaylıklar gösterir. Tramvay, elektrik ve tünel idare- lerinde böyle birşey yoktur. Vaziyet şu: Bu idarede çalışan müstahdemlerden mühüim bir kıs- ma hususi kıyafet taşır. Haltâ ha- deme ve amele dahi.., Binaenaleyh, bunlar, tramvaylarda, haklı ola- rak, meccanen seyahüt ederler. Geriye, bürolarda calışan memur- lar kalıyor. Bunların hepsi topu memurun içinde müdür ve şef o. lanların pasoları vardır, tramvay- larda bedava seyahat ederler. Di- ğer kısım, yani az maaşlı ve asıl çok, mes'uliyeti ağır olan kü- çük büro memuru zümresi, ne ha- deme gibi başında kasketi, ne yol mmelesi gibi elbisesi, ne de tram- vav müstahdemini gibi hususi kı- yafeti olmadığından, ne de, erkân Bibi ceplerinde paso bulunmadı . fandan, tramvaylarda para ile se. yahat ederler. Görülüyor ki, bin- lerce insan çalıştıran, tramvay, e- lektrik ve tünel işlelmesi umum müdürlüğünde, mağdur vaziyette az maaşlı bir küçük memur sınıfı yar. Bunların sun'utaksiri, kabahati, talihsizliği nedir?. Hakikaten, ida- | renin, bunların cebine de derhal birer paso yerleştirmesi en makul ve mantıki, en iasallı ve hakşinas bir hareket olur. * Maarif müdürlüğünün Ve » kâlete önderdiği bir rapora göre, İstanbulun 16 kazasındaki (lk mek- teplerin son sınıflarında. okuyan 9801 talebeden 7854 ü mesun ol « muş ve 1907 «i sınıfta kalmışlır, * Üçüncü umumi müfettişliğe | tayin edilen eski dahiliye müste- sarı Nazif şehrimize gelmiştir. Bu- radan vazifesi basına mdecektir. * Tüccarlarımız taratından şi« raciş edilen ve Portsaitte — kaan kahve, kalay, kaneviçe, kına gibi malları getinmek üzere bir Türk gilebinin gönderikmesi takarrür et- miştir. * Maarif Vekâleti her mekten- te bir kütüphane bulundurulman- ni alâkadarlara tebliğ etmiştir. * Manifaturacılır comiveti, fi- atlardaki kâr haddinin tavini ihe | tilâfını halletmek üzene Ankaraya | aa ö saRenerreecerra yan orta okul mezunları fizik ve kimyadan imtihana tâbi tutula - vaktir. çocuda gebe, Bütün bunu unuta. | rak, ihmal ederek bir başka kadını seviyorum; karımı, çocuğumu ih- mal odiyorum, aklımı, fikrimi, vice danımı, hürriyetimi, sevgümj ona veriyorum. Hayatım altüst aldu! Karımı unuttum!, Çocuğumu sevmiyorum!, İşimi yapam Fara hesabrmi kaybettiza!. Aptala döndüm. D — Dalgın kız... Derken şimdi asıl dalgın ben oldum. Düşünemiyorum, konuşa- | miyorum: bir memur geliyor, — Efeni ne yapacağız?. Diyor, yüzüne uzun uzun bakı- vorum, onu dinliyorum, fakat tek kelimesi hatırıma — girmiyor, bir defa daha: — Efendim?, Diyorum. Yine söylüyor, yine anlamıyorum; tekrar — Ha.. Evet ne demiştiniz? O zaman memur dik dik ve asa- bi yüzüme bakıyor, daha kuvvetli hıı sesle söylemiye başlıyor. İşte bu ikinci, üçüncü anlatışta ken - dime geliyarum; dalgınlığımı an. hyorum, kendimden ve karşımda- kinden ütanıyorum, zihnimi, göz- lertmi dokluran hayalâtı kovmiya çalışıyorum. Bu hayalet bir kâ - bustur. Kâh Naran, kâh karıml. Karım gözlerimin önüne - geldiği zaman beynim burkuluyor, vicda- mm demirden bir tazyik pençesi içinde kıvranıyor. Naran bakışla- | rımı doldurunca beşdönmeleri ge- liyor; kalbirm, sinirlerim, damar. laram zelzeleli sarsıntılar geçiri yor, (Devamı varı Çarşı esnafi geri bırakılmaması için Belediyeye müracaat ediyorlar Kapalı carsının tamiri için yeni beledire bütresine 50 bin lira tah- sisat konukmustu. Resmi insaatın — durdurulması bakkındaki karar üzerine bu ta- mirin de gelbcek yıla bırakılması kararlaştırılmıştır. ( Fakat, kapalı carşıdaki dükküm- tılar bu eski ve kıwmetli sanat eserinin büsbütün harap olmama- sını teminen tamirin geri bırakıl- masını hiç de doğru bulmamak- tadırlar. Belediyenin bu cok lü - zumlu temir için müsaade alıp faaliyote gegmesi belediye reisli- Binden istenmektedir. Aksi halde bu kış çarsının bir vvik verlerinin yağmurlardan akıp, tamire muhtaç kısımların daha bo- zulacağı da ilâve olunmaktadır. Maliyeden emlâk alanlara yeni kolaylık Malive Vekâletince halkımıza taksitle satılan gayri menkul be- dellerinin taksit müddetlerinin 15 sene uzatıkması kararlaslırılmıstır.| Bu maksatla hükümet. büyük millet meclisine veni bir kanun lâvihası hazırlryarak vermiştir. e Tercümanlar hakkında bir emir Tercümanlığı muvakkaten bi - | rakmıs verahut büsbütün meslek- | ten avrılmış olanların belediyeye haber vermeleri mecburidir. isli kabil ter - selerine e aelr'rıu. aksi devam | atını dün alâkadarlara bil- | etr takdirde vermi alınmasına d: bizzat müracaat Kendi paralarını istiyorlar Vaktile Akay idaresinde, bilâ- arasında, maaşlarının yüzde 7 sini tekaüt sandığına vermişler. Hal - bıı)sı. kınkıı miktar yüzde T de- Aııhlı yüzde 2 farkın, bu me- murlara iadesi icap ediyorken, bir |* sürü muamele yüzünden, henüz bu iş halledilememiştir. Bu memur - Tarın kendi paralarını geri alma- bu meselenin Ingilizlerin Avrupa — kıt'asındaki — harpte Fransanın mağlüp olması hatıra gelmesi pek uzak birçok ihtimal- | leri acı birer hakikat haline ge- | tirdi. Her suretle teşriki mesai et. miş olun Fransa ve İngiltere müttelik devletlerin arasındaki rabıtalar bu mağlübiyet üzerine çözülmekle kalmadı, işgal altında- ki Fransada bulunan hükümet ile Londra birbirine karşı tarifi müş- kül birer vaziyet almış oldular, Herhalde daha pek çok şey görü- lecek. Çünkü bugünkü —Avrupa harbi de kendine mahsus kimbilir daha ne gibi vekayi ile doludur. Dima <Adalı» kalmakta srar etmiş, bu itibarla biraz da eski falı sayılmış olan bir kısım İn- gililer herhalde şu son bir aylık hâüdisat karşısında kendi kendile- | Tine hak vermişlerdir. Manş de- nizi altından Fransa ile İngiltere arasında bir tünel açmak fikri da. ha geçen asırda, İngilterede ın Tiçe Viktoryanın muhteşem dev- rinde meydana çıktığı zaman bu- na karşı şiddetle mücadeel edil- miş ve mücadeleye girişenler mu- valfak olmuşlardı. Ondan sonra Kral yedinci Edvard zamanında Fransa ile İngiltere meşhur itllâlı ,akdettikleri vakit de tünelin açıl- " ması, Ayrupa kıt'asile İngiliz di. yarını birleştirecek büyle bir yo- Tun ber suretle iyi neticeler vere- ceği fikri ancak tasavvurda kalan bir davadan ibaret bulunmuştur. Son senelerde ise Fransız mü- hendisleri bu işin hele bugünkü vısııı ıle pek kolay olacağı gibi müdalaa da sürmiyeceğini edegelmişlerdir. İngiltete ile Fran- sa arasındaki münasebatın nihayet Talitüre düküminei Beplü Va hi tifak haline girdiği devirde iki milletin hor suretle teşriki mesa- isi Manş tüneli bahsi beklenirken da tazelenmiş oluyordu. Hem de | POLİS VE MAHKEMELER 50 bin Iirılık tamirin 5 kumşı limon satan manav Üc kuruşluk limonnu beş kuru- sa sattığı ve fatura sakladığı K dasile milli korunma kanununa tevfikan adliyeye verilmiş olan tönel başındaki manav Nesim Kastonun mahkemesine asliye 8 zici cezada baslanmistır. Suçlu, kanun icabına göre mev- kufen muhakeme edilmesi lâzam geldiği için celse açılır açılmaz tevkif odilmişfir. Nesim Kasto mahkemede şun- ları söylemiştir: — Ben limonları halden hazira- nın yirmisinde beherini dört kur ruüştan akdlam. Hepsi elli dört li- mon, bunları dört buçuk, kuruşa satıyordum. Fakat limona üc ku- ruş fiat konduğunu işidince ben de © fiyata indindim. Bir gün dük- kâmma kıyafet tebdil ederek me- murlar gelmişler. Limonların fi- atinı sormuşlar, Fakat — onlardan beş kuruş istiyen ben değilim. Oğ- lum Savuül öyle söylemiş. Ç tur, sesimi çıkarmadım amdma, ba- şarızada bu belâ gekil, Mahkeme Nesimin limonları sa- tın akdığı adamla memurların ve Hücük Savul'un celbi için başka güne bırakılmıstır. Sahte bono davası Sahte mübadil bonosu davasına yakında ikinci ağır cezada başla- nacaktır. Tahkiketın birinci sali- hasında tevicif edilen — Nihat ve ikinci safhasında hakkımda tevkif müzekkeresi kesilen Nihadın ak - rabasından İbrahimden baska dün de Kâzam iaminde birisi tevkif e- dilmiştir. Davaya dahil olan diğer bazı kimseler de vardır. Bir taraf- tan da tahkikatın derinlestirilme- sine devam edilmektedir. ——— Yardımcı hemşireler kurslarına kayıt başladı 15 eylül tarihimden itibaren Gül-| hane, Gümüşsuyu ve Havdarpasa hastanelerinde arılacak — pönüllü yardamcı bemşireler kursu için | kayda baslanmıştır. 20 - 40 yasları arasındaki okur | vazar olan bayanlar tercih edile- | cektir. Bu kur8ların müddeti 2 bu- çuk yıldır. Devam saatleri öğle - den sonra saat 14 den 17 ye ka- dardır. İsteklilerin 3 eylül M0 gününe kadar (cumartesi vünleri hariç) her Gün öğleden sonra askerlik su- besi bindsında kavıt ve kabul mü- ameleleri yavılacaktır. —— Armatörlerin toplantısı 'Tünk armatörler birliği azaları ayın 31 inci çarşamba #ünü için vanumi bir toplantıva cağırılmış- lardır. Bu kongrede birliğe ait işler gö- rüşülecektir | (AVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELERİ | adalılığı... bu — tasavvurun — hakikat — sa - | çıkarılmasını — istiyen Fransızlara karşı İngilterede mü. salt ve teşvik edici mahiyotte mu- kabele edildiği görülüyordu. Her- halde gikiden olduğu gil denler - çok değildi. rağınen tünelin inşasına yine ıııı. şilmemiştir. Viktorya devrinin İn- gilizleri bu pek aykırı gördükleri tasavvura ne diye itiraz ediyorlar- dı?, Büyük Britanyanın emniyeti | kalmıyacak, bir gün . Fransızlar | olmasa bile - bir düşman bu tü- nelden pekâlâ istifade edebile - cek, İngiltere oradan istilâya uğ- rıyacak ve saire, Bunlara karşı tünel taraftarla- rının cevabı yok değildi: Meselâ, diyorlardı, böyle bi an vüs kuundan evvel tüneli tahrip et. mek daima mümkündür. Hele şu zamanlarda Büyük Britanya artık | adalıktan çıkmıştır. Eğer taarruz- | dan korkuluyorsa bava tehlikesi yok mu?, ve saire. Adalı hıdllll emniyeti mevzuu bahsolan bir meselede ikna etmek pek kolay ıı.gı ir. Manş tünelinin lehindeki bütün delilleri kabul et- mlı olsa bile o6 yıu ihtiyalı elden Tünel açılmamış, mıı Fransa istilaya uğramış, İn- | tiyordu. KA A A Hitler anlatıyor Yazan: AHMET SÜKRÜ ESMER —| Alman devlet reisi Hitler, Ave Tupoyı harbe sürükliyen hâdise - lerin kendi görüş — zayiyesinden — manzarasını bir defa daha çizdi, Hakikat şudur ki nazi Almanıyae sının Avrupayı istilâ ve tahakküm politikası, biz takım — merhaleler takip etmiştir. Önce Alman nazi hareketi hakikaten Versay siste- .wl mini yıkmak maksadını — istihdaf —| ediyordu. Ve bunun için de bürüğ dünyada derin sempati uyandır « maşti. Almanya silâh müsavatı işr Bu hak büyük devlet — sıfatile neden Almanyadan esirgensin? Ab monya nihayet bu müsavatı sulh ywolile elde etti. Pakat durup din- lenmeden milli hudutları dışın « daki bütün Almanları bu hudut - — ların içine almak gayesini istihdat — eden bir proğram ortaya attı. «Bir vatan, bir millet, bir Führer» ve- cizesile ifade edilen bu program da Münih anlaşmasile tumamlan- —| mış oldu. Ancak bu, tahakkük e- der etmez, Almanya derhal ha- — | yat sahasından bahsetmeğe baş - ladı. İste ozamandır ki Nazi Al « manyasımın istekleri bütün Avrus pa memleketlerinde endişe uyan- dirdi. Ve garp demokrasileri, ica- bında silâhla buna set çekmeğe har zır olduklarını dünyaya anlattılar. — (| Almnaya, başka Avrupa millet « lerini de Çekoslovukların tariye- tine düşürmemek maksadına ma- tuf olan bu plânları ve projeleri, kendisini çember içine almak gibi bir maksada atfetti. İşte harbi do- guran vaziyet budur. — Almanya çemberleme adını verdiği ve hakie katte Alman istilâ politikasına karşı tedafüi tedbirlerden ibaret olan bu teşebbüs üzenme, harici —| politikasımı değiştirdi. — Soveytler Birliği ile anlaşma yaparak Av - Tupayı nüfuz mıntakalarına ayırdı Garbi Avrupanın küç: leri, Almanyaya £ maya teşebbüs ditikleri için değil, Almanyaran sözüne inanarak bi < —| | taraflık politikası adını verdikleri bir siyaset takip ettikleri için bu- —| günkü âkıbete maruz kalmışlardır. İngüterenin uzatılan eli sıkmı - yacağı şüphesizdir, Esusen Alman | zimamdarları da bunu pek iyi bi lirler. Eğer İngiltere ile swih ak- | detmek ihtimali mencut olsaydı. — | | | | | yürünecek olan Yol, Rayıştağ mec lisi önünde nutuk söylemek değile di. Esasen Hitlerin sözleri de an- satıyor ki İngilterenin sulh vap - ması için bugün ortada hirhir ses —| bep yoktur. Hitler İngilterevi baş- —| hca ve hatta yegâne düşman te - lâkki ediyor. Geçen eylüldenberi —| olup bitenlere baktıktan ve Hit- — lerin uzun nutkunu — dinledikten sonra da garbi Avrupanın suçsuz olan milletleri yere serilmiş oldu- gu halde hâlâ yegöne «suçlu» olat devletin dimdik ve dipdiri avakta durduğu ve muzaffer Almanyanıt — | silâhlarına meydan okuduğu gö- — | rülmektedir. | Hitler, bakalım galip gelirse; Av — Tuapya, bu derece ağır tenkitlerimi — | hedef olan Versay nizamımdan dö — ha âdil bir nizam verecek midir? Verebilirse, ancak 0 zaman, ağır tenkitlerini yepmakta haklı çıka- caktır. Birlmizin Derdi HepimizinDerdi İstanbul yolları yapılırken Eyüpte oturan bir Gkuyucu- muz yazıyor: «Kaç gündür ga3etelerde ne İstanbul yollarından bah « sediliyor ve bu yaz sonuna kadar yampılacak, — bitirilecek vollar birer birer sayıı dökü- lüyor. Ne yazık ki yıllardan - beri hemen bütün gazetelerin yaza yara dillerinde tüy bit - mniş olan ve kışın oradan gec- mek zorluğunda kalan bin - lerce yolcuya — Aman Allah! dedirten şu meşhur - Edirne- kapı - Bvüp volundan bahse- dilmiyor. Bundan birkaç ay önce, Eyübün vok faal ve iş- güzar kaymakamı ve beledi- vesi taralından parkeye çev- rileceği müjdekenen bu meş - hur yol eğer bu seder de yar gpılmazsa önümüzdeki kış, VEY yine oradan geçecek zavallı - ların haline! Cok umarız ki bu deda kuymakamlık ve bes lediye ne yapar yapar da ae | — bir masrafa muhtac olan bü yolu yaptırır ve birkac uın'— ile aydınlatır.. | İ HLeniz

Bu sayıdan diğer sayfalar: