22 Ocak 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

22 Ocak 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i ü n e M K r a N HARBİNİN İMESELELERİ. /ana kadar.. 4: Ali Kemal şöyle bir hosabı e mu İngilizler söylüyor: Hor ite Londranım üzerine tamı kiyetlerime varacak suretle ilmiştir. Halbaki iki mühim görden kaçmıştır. Ho bonuba mutlaka riyasi isabet etmes, tahribetmi inüm yapılmasını 6ö) lar. Türkçede de çok bilea çanılır sözü meşhurdur. Hâ- DEBİ ROMAN: 30 'en de Seveceksin! | Jabilmek çok çeti hir imtihandır. Mubtolif yamanlarda böyle çetin imtihanlar geçirmiş — olduklurmu söylüyen İngilizler bu sefer de ma- vaffakiyetle işi başarabilccekle - rinden ümitli bulunuyorlar, Av - rupa harbini zaferle başarmak i- ) yaşı İngiliz tarafının yalmız maddi kuvvetii değil, böyle mzim, sebat ve mukavemet gibi basletlerini de biçe saymış olmaktan ileri geliyar. :Mozole,, keli- mesi nereden ç P geliyor : Dillmize gizen frenk tabirlerin- den biri de «mozoles dir. «Mkezeler kellmesini şimdiye kadar «turbe. olarak kullanmaktadır, Fakat bu <mezole» tabiri nereden gelmiş - tir? Söylendiğine göre, bu kelime- nin menşeinde büyük bir açk ve sedakat hikâyesi vardı. Anadoluda bagün «mile, deni- len bir mevki vardır. Kadim xa - manlarda burada -Mozol» ismin- de bir hükümdar vardı. Öldüğü sa- man tahtını ve tacımı kacısı sArte- mise © terketti. sArtemis» kocasm soa derece | geverdi. Ölüye «yedi dünya ack besir gibi muazzam hir kabir inşa ettirmişti. Bugün Avrupada bü - yük adamların adını ebedileştir - mek için yapılan kabirlere «Mo - zole» izmi verilir. Belki de bu inim «Mozsl: ün kabrinden kinaye ola- vak baki kalmıştır. Lâkim bu hikâyenin rikkati tah- rik eden bir cibeti de vardır. Kra- | liçe, yaptırdığı muazzam kabirle iktifa otmiyerek, kocasına methiye yazanlara büyük mükületlar vağ- detmiş, zamanın en büyük şair - leri ölen kral için de ayrı şaheser- ler birakmışlardır. . Nihayet kraliçe hasretine da - yanamadığı «Mozel» ün kemik - lerini mezardan çıkarlarak, döğ - dürmüş ve un haline gelirdiği ke- miklerden her gün bir miklarını yemek suretile, kendi vücudünü kocasının ölüsüme canlı bir mak- bere haline getirmiştir. —— 'Hususi Ve Ekalliye Mektepleri Muallimlerinin Hastalıkları Verilen yeni bir emre göre hu- suzi, yabancı ve ekalliyet meklep- Jeri muallimleri hastalık ve sair sebebler dolayısile vazifelerine de-| vam edemiyecek olurlarsa maze - | zetlerini 3 gün içinde bir raporla | okul idarelerine bildireceklerdir. Bir haftayı tecavüz eden devzm-i sızlıklar da maarif müdürlüğüne biktirileceklerdir. Maarif müdür - Tüğü hasta olan bu kabil muallim- | jerin evlerine doktar gönderecek- Gaz şirketleri surkast Bo nazarı dikkati cek bedildi. Tahkihat — yapılıyor, diye, duyduk. Fakat, bütün bunlara rağmen, değişen hiç- bir şey yoktur. Hemen bütün havagazi aboneleri ayni der. di ileri sürüyor: Gaz hafif geliyor. Saatle- rin çok yazmasına, çok sarfi- yat yapılmasına rağmen, iş görülmüyor. Birçok evlerde i- se, huagazi günün birçok sa- atlerinde sönüyor. Kadıköy havagazi idaresinin mıntaka- sında bir evin havagazi vazi- yetini anlatmak, izah etmek için merci bulmadık. İdarenin telefonu yokmuş.. Hayret.. Gaz, birden hesiliyor. Ye « | sunuz, ne gezer?. Bir müddet lece,devam edecek mi?, BÜRHAN CEVAT MArmyo ; . Emzirme bahsi | HBj Anmenin - gu zamanlarda — çocuğumu | emzizmemesi Lizımdır: 1 — Çocukta şu alâmetler zahir oher- | daz Umumi bir zayıflık, ağızda, bilhassa dudakta bir çarpıklak hisul olup ta me. | meyi alamıyacak hal göürülmesi. Bu za- mman ÇocUĞU Gizkakİe, yakul uğıma süt Eğer çocuğun bünyusl kuvvetli olur da, lekrar memeyi doğrudan doğruya alscak kadar alılmak leşebbüründe bu-. lunursa, yine meme almıya müsmade gimelidr. FPakat bu sırada unanım sütü gçekilmiş bulunuzsa, bir sütnineye h- yaç bâsıl olur. 2 — Anada da aşağıdaki alâmetler görünürse, çocuğa süt vermemelidir. Büt bozukluğu, az gelmesi, meme te-| pestnin çocuk ağıına girecek kadar te. gekkül etmemiş olması, verem, deli. lik, zara gibi çocuğa sirayet edebilecek | emmesi ve yahut sütten kesilmesi hu- | susunda doktorün reyine müracaal ei mek bilhassa lâzımdır. eli ğiğülklü Soğukta titriyen talebe Bakırköyürde Bezezyan orta Tmektebinde sobaların yakılmadığı ve bu yüzden talebenın sınıflarda palto ile oturup ders takip etmek mecburiyetinde kaldıklar: maarif müfettişlerince yapılan tahkikattan anlaşılmıştır. Maarif idaresi dün mektep hakkında takibata geçmiş ve tebligat yapmıştır. Eğer bu va- ziyeti sür'atle ıslah etmezso mek- tep kapatılacaktır. ecek kadar sıcak kanlı ve se- vimli bir kadın olduğumdan da şüphe edilemez. O halde bu lâka- Yazan : ETEM İZZET BENİCE lazan :PT D0 — Tirşey unlamadım, Üyes "meğinizi hazırlıyayım mu? çkadın çok asabi idi. #emiyorum!, © tek kelimelik bir cevap î-: Förüyor, bem fırbınaya dal gibi sinir itriyordu: B? V Re soğukkanlılık? Bir ko- li SEĞ 2 anel e - b olduğunu, kimlerle olduğunu sor- anmaz mu?. Hiç birşey * ba?. di- maz, | olmasa niçin geç kaldı acal ye meraklanmaz mi?. Diye kendi kendisine söyleni yor ve- her saniye tutulduğu si- J ea karısımı kıskanmaz mi, nerede | | | f çok artıyor, da- nir bulranı daha ıh(qkull!ıl“l."'“: — Bvlendi evleneli her aKB İ karşısında görmiye alış - ....mu':.mıd--h-—"'“'_'; de omun yokluğunu gürmek bir merak mevzu olmamalı m> dır?. geyünüyee, hem söylenk r:,.lı-ııuııh_'i'ıw' — İhmel edilecek gibi çirkin bir kadın değilim, Bu sdama kendimi yitliğin müDdası 'nedi Diyor, sonra gündüzkü hüdise- yi hatırlıyor, bu hatırltayışı önün- de hem Ürküyor, hem de tutuldu- ğu buhran nöbeti içinde kendisi içim bir gurur payı ayırıyor. — Böni sevenler de elbette var, olacaklır.. Diyor, fakat rinden, — © da sonra düşünülecek şey.. Diyerek kaçıyor, kocasına dönü- yor, hükmünü veriyordu: | — Anlaşılıyor, bu adamla ben yaşıyanuyacamığım! Bu derece so- | iguk kanlı bir adam bir heykelden farksırdır. | Sanki bir karara varmış ve ra- | hatlanmış gibi, seslendi: | — Zeliha bana bir kahve yap.! Asabi asabi itâve etti: — Büyük fincanda olsun şekersiz. Bir saniye sinirlerindeki fırtına bu mevzu — Üüze- Meğer arzıhalcinin daktilo maki- nesini ne halisane niyetle çalmış! Maznun, on altı on yedi yaşla- rında bir genç... Üstü başı temiz.. İyi kötü, bir ailenin çocuğu olduğu bissini verecek şekilde giyimli... Bsmer yüzünün hututunda ve siyah gözlerinin bebeklerinde zekl pırıl- tıları aşıldıyor, — Fakat, maalesef maznundur ve öyle bir maznun ki., Ne futbol oygarken kazaen arka- daşının karnına tekme — vuratak ölümüne sebep olmuş, ne gang: - terlik oynarken babazının taban - sikletle birmine çarpıp sakatlamış ne de bindiği bisiklet veya molo- sikletle birisine çarpı sakatlamış veya ölümüne sebep olmuştur. Ne u, ne de bu!.. Kendisine hiç ya - kışmıyan, kendisinden hiç bek - Jenmiyen, şahsı ve şemailile hiç bir zaman kabili telif olmıyan bir cürmü, maalesef, kendi ihtiyarile işlemiştir. Ne yapmıştır, — biliyor musunuz? Söylerken dudaklarım, yazarken elim titriyor.. Söylemek ve yazmak istemiyorum.. Fukat, söyliyeceğim ve yazacağım: Maa- lesef ve maalesef hırsızlık etmiştir.| Hırsızlık cürümlerin en idisi, en menlurudur. Hıntiz, — cemiyet içinde, bir bünyeye dahil olan en mühlik mikroplardan daha müh- tiktir. Hırsız, kimsenin nazarında ,zerrece itibarı, zerrece itimadı, zer- | Pece kıiymeti ve zerrece ehemmi « yeti olmuyan adamdır, Bir alna vurulan hırsızlık damgası, sürülen harsızlık lekesi, öyle bir kara leke, öyle kötü bir damgadir ki... Detikanh mevkulftur.. Bir müd- det sonra hâkim huzuruna çıkarı- lacaktır. Koridorda oturduğu ka » mnepenin üzerinde, ayak ayak üs- tüne almış, fosur fosur sigara iç - mekte, Jükayt — nazarlarla etrafa bakmaktadır. Yaptığından nadim değil, adeta memnun göbi görün- mektedir. Biraz gonra, sıra gelmiş, hâkim huzuruna çıkmıştır. Zerrece utan- madan ve sıkılmadan, marifetini Şöyle anlatıyor: — Eakiden, çocukken sinemaya meraklıydım. Hele haydutluk, hir-| sızlık filimlerine bayılırdım. Tar - zanı da çok severdim. Bir aralık artist olmağa heveslendim. Ame- rikaya gidip artist olayım diye çıl- gırıyordum. Amerikaya — gitmek için iki defa evden kaçtım.. Yaka- layıp çevirdiler.. Son zamanlarda gazeteciliğe heveslendim. Gazete- €i olacağım amma, hiç tanıdığım yok, Ne yapayım? Düşündüm, ta- şındım. Olsa olsa, hırsızilk yapa- rmm; yakalanır hapishaneye gire - Tim; çıktıktan sonra, hapishanede gördüklerimi yazarım; nereye olsa götürür satar, böylelikle tanınır, Bazeteci olurum; dedim, Hırsızlık yapacaktım amma, nereden, ne ça-| lacaktım? Onu da düşündüm. Ni- hayet, bir arzıhalciye gittim. «Me- diner ve şuur durulur Düşündü: — Bu gece nöbeti de nereden çıktı, Bu adam benimle evlendi evleneli nöbette kalınadı. Bu gece niçin böyle?. Dimağını bürüyen sis sanki çö- zülüyor ve düşüncesinin bütün manivelâsı bu nokta Üzerinde top- Tanıyordu. Zeliha kahveyi çabuk yuptı, ge- tirdi. Bir yüdum kahve içti va. âdeta kahve içtiğini unuturcasına tekrar daldı, karyolanın üzerine oturdu ve uzun uzun düşündü. — Evet bu ne nöbeti?. Diyor, kendi kendisine soruyor- du: — Acaba bana kudı mı?.. Hiddetinden mi gitti?.. Şimdiye kadar — kızgınlığını da hiç görmemiştim. Acaba nasıt kı- zıyor?. Beni beklesaydi bağırır mıydı?... Bütün bunların tersi de aklım- | dan geçiyordu: | | MAHKEMELERDE: | ıŞecaatarzederkenmer- di kıpti sirkatin söyler.. mmuriyet için istida yazdıracağım» dedim. Adam bir kâğıt çıkarıp ma- kineye koydu. Kâğıda baktım. | — Bu olmaz! dedim. Böyle kâ- iğıda istida yazılır mı? Sen şuradan, tütüncüden eseri cedit kâğıdı al gel. Ona yaz, Cebimden çıkarıp bir kuruş ver- dim, Tabit, adam benim kıyate - timden şüphelenmedi. Makinesini çalacağım nereden aklına gelsin?.. O, tütüncüden kâğıt almağa gitti; ben de yazı makinesini kapınca so- kağa fırladım. Tabii adam gelince | makineyi yerinde bulamamış; işi anlamış. Polise haber vermiş. A- radan çok geçmedi; beni makine ile beraber yakaladılar, Yoksa, ma- kineyi fena bir niyetle çalmadım. | İyi niyet de işte böyle olur za - ten... «Şöcaat arzederken merdi kıptı sirketin söyler.» Şahitler dinleniliyor.. Maznu - nun elinde yazı makinesile yaka - Tandığını, yakalanınca çaklığını tti- raf ettiğini söylüyorlar, Mahkeme üç, ay hapsine karar veriyor ve tev - kifhaneye gönderiliyor. * Bu ikrar, bu itiraf, yumurtaya kulp takmak nev'inden bir tevil midir, yöksa sahiden, töylediği şe- kilde, mecnunane bir fikrin tatbi- kı midir, orasını bilenem ...Bildiğim birşey var ki, gazetecilik âlemine böyle girilmez. Her yerde menfur ve mezmum olan hırsızlık, gazete- ellik âleminde büsbütün menlur- dur, Bu hareketile bu genç, na - muzkâr adamların işi olan her mes- leğin kapısını kendisine kapattığı gibi, Babıâlinin bütün kapılarını da| ilelebet kapamıştır. — Hatta belki farkında değildir ki, gittiği tevkit- Hırsızlık mahkümları en hor, en hakir mahkömlardır ve mahkümi-| yetini, orada, bütün mahkümların hakaret nazarları altında tamam - hyacaktır. Bu hirsızlık lekesi de, ömrünün sonuna kadar kara bir damga olarak alnında kalacaktır. Yazık değil mi?. KULAK MİSAFİRİ Vali Muavini Umumi Teftişlere Başladı Vall muavini Ahmet Kınık, bü- tün kazalarda umumi — teftişlere başlamıştır. İki gün evvel ilk tef- | tişini Kartal zazasında yapmıştır. Bundan sanra sırra ile diğer kaza- ları dolüşecaktır. Vali muavini ka-| zalardaki ihtiyaçları da tosbit ede- cektir. Bu ihtiyaçlar önümüzdeki senode yerine getirilecektir. —Acaba beni hiç sevmiyer mu?, Sevmediği için ci dükayit?. Soğukluğu bundan mı geliyor?.. Ve. merak ediyordu: — Geceyi kışladu mı geçirecek, dünecek mi?.. | Bütün bu soruların müsbot ce- | vabını bulup her hangi birisi üze- rinde ısrar edemiyordu. Bir aratık zihni iyice yorulmuş, mubakeme ve manlık - teselslilmü kaybeder hale gelmişti. Karyolaya sırtüstü | uzandı ve.. bir kaç dakika beyai- nin hiçbir şey düşünmeden stop ettirilmiş bir makine gibi vurdu- Zunu hisetti, Fakal ,bu dakika- lardan sonra tekrar gözlerinin ö- nüne Salihin hayali dikildi, gü- 'nün bütün bâdiseleri bakışlarında hirer geçit resmi yaptılar. Evlili- #indeki hayal sukutundan başlıya- rak o günün sabahına kadar gelen hislerini birer birer elekten geçir- di. Naciyenin gelişini hatırladı. O- | mun sözlerini kulaklarında bir ke- ve daha tazeledi, Evden çıkışımı, e | | | ves ve pul bekliyoruz. Bay Adil Sarışak | eiğerlere rahatlık veren havası — 25 yaşındayım. 14 boyunda kas fane göslü güzel ve mütenesip bir gan. etm. Yüksek tahsil gördüm memuriyelle- yim. 120 lira kazanıyoruru, Benimle lz. fivaç edecek bayanın kız veya dul öle masında hiçbir mahzur yoktur. Yalnız €a aZ örka lahsili olması, 27 yaşını geç memesi, güzal olması ve az çok ev işleri Bilir olması şarttır. Taliplen uyuşul- madığı takdirde geri iade edilmek üze. re birer resim göndermelri — Maımdır, Arzu denlerin Son Telgraf Halk Sütu nu Ç. P, 202 rumuzuna göndermeleri ri- €a olunur, — Uzun müddet Avnipada yaşamış memlekele benüz dönmüş «Sü> yaşında| dül bir kadınım. Beyoğlunda üç katlı izüçük bir apartımazım vardır bir kar tııda kendim olururum, Diğer iki ka- tından ayda (60) lira kira alırım, Es- mer uzunca beyla yüksek ahlâk ve ve- eiyeliyim. Çirkin değilim. Hayat arka- daşımda radığım şartlar: AlL mektep mecunu olmak, züppe olmamak temiz ve ttiz olmak. Giyinmesini ve konuş- masını hakkile biumek, otuz baş ile kırir beş yaş arasroda olmak. Devazlı bir işl bulunmak, Hiç olmazsa bir Genebi lsa- t bilmek. Bu şeraiti halz olan talip- | derim vâzih aörecteri imkdânı var ise bir de en san çekilmiş bir resimlerile | Son Telgraf güzelesi Halk Sütununa | $ Kulsal rumuzuna yazmalarını rica ederim. Mahtem tütarak mektap ve | fotoğraf iade edilir. — 23 yağındayım boyum 1,76, kilem | TA, Sarışin mavl gözlü hayatla yalmız bir gencim askerliğimi yaptım siğara - dan başka hiçbir içki kullanmam, ku- mar bilmem, kahveye hiç çıkımıam. Res. ml bir idarede 76 lira ücrelle çalışmak. tayım. Aşağıdaki şartları haiz bir ba- yanla bir yuva kurmak arzusundayım, 1 Herşeyden önce iyi bir aile kızı olması, £ — Vücutça bir sakatlığı olma. | ması, 3 — Yaşı 16 dan aşağı 2$ tea yu- Karı olmamakı, 4 — Ev işlerine bihakkin Vüku olmas, bir evi olması ve annesi yahut babası olmasi, tip mevzun bakis Beğildir. Ciddi tekilClerimi kabul edem- lerle hemen görüşür evienbilrim. İsti- ynlerin Son Telgraf Halk Sütunu (5. Y. Z. 173) rümüzünA mürdosAtiar. Mektuplarınızı Aldırınız — Heybeliden izdivaç teklifi gönde- ren ve H, Ö, yumuzu ile lân — olunan beyana — Nâminıza müteaddit mok- tuplar gelmiştir. Bunları —aldırmanızı Mmükerreren lân ettiğimiz halde el'an aklırmadınız. Yurın akşama kadar hemehal aldırmancı ehemmiyetle rica ederiz. , — (Bay B. 8. Ö), (Bayan M M Y ($. ©. F,), (Salâhaddin Macur), (T. U. 'T. Özel) — Mektuplarnızı aldırmanı- Ki tekrar rica ederiz. Gelen Mektuplar (Bayan Zehra: İstanbuldan), (Bayan Ayla: Beşiktaştanı), (Bay B., 8. Ö: Dün. Kü mektuplarınıza ilâveten Çamlıca- dan), (1001 hilkat: Fatih; İstanbul, Büe| mektubunuz vardır, Saat 15-10 aramında aldırmız. AÇIK KONUŞMA Bayan Sabahâte — Mektuplarınız bu- . gün gönderilmiştir. Bayan M Ç. T. — Mektuplarınızı gündermek Üzere ad- İzmit — Mektubunuz bugün yollanmış- tar, andaki hislerini düşündü, Dum- mar bahçesinin ıtır, kayısı, gül ke- kularınr biribirine karıştıran ve içinde birden nemlenen gözlerine inen yaşların kaynağını ve geçir- diği düdiseyi zihninde yeniden canlandırdı. Vak'anın yeni baştan | şabidi oluyormdş gibi... her şeyi tekrar tekrar hatırladı ve bakışlar yında diriltti. Sonra, bir hevese kapıldı, yerim den kalktı, sinirden dim dik bir haldeydi. Yazdıklarına: — İşte asıl hayatın aynası bun- lar.. (Devamı ver) Muğlak bir icebir muadelesi; Et narh:! Et fiyatlarına narh kondu. Fakat, konulan narbın için « dev, ne kasaplar çıkabiliyor, ne de halk.. Çünkü, bu yeni fiyatları anlamek ve ona gö- re harcket edip aldanmamak için, her et müşterisinin âmalk sellesat, riyaziyatı âli; ilimlere de vâkıf olması lâzım. Bu kadar derin bilgiye sa- hip olunca da, insan et almak için kasaba değil, bir kürsü almak için üniversiteye mürax caat eder. Lâh uzatmıyalım, gün, semtimizdeki k..!?; et alacaktık. Kasabımız, siz« den iyi olmasın, iyi adamdır, semtin en iyi kasabıc'ır, güza! et satar, tanıdığı müşterileri- ne iyi yerinden keser.. Bir gaflet eseri olara, o güz için kıvırcık almak hevesine kapıldık. Her zaman aldığ- mız dağlıçtır. Fakat, doğrusu, adamcağız, şeker gibi, buz gibi dağlıç eti verir. Öyle dağlıç ki, değme kıvırcıklar» dan daha nelistir, Fakat, dedik ya, o gün, k vırcık almak merakına — düş- tük. Uzatmıyalım, eti beğen dik, kestirdik, tarttırdık. S ra hesap görmiye geldi. — Kaç kuruş etti?, — 225 kuruş?. — Ne... Canım nasıl olur?. — Efendim, iki buçuk kile istediniz. Birkaç gram da fazı lası var.. Tamam.. — Pekâlâ, kilosu kaçtam geliyor?. — 82,5 kuruştan.. — Buçuğu ne oluyor?. Ne- den böyle buçuklu?. — Belediye öyle nürh koy- du, elendim.. Şimdiye kadar, böyle bu - çuklu, kesirli fiyatla et almın ya alışık olmıyan bütün is « # ya, şimdiye kadar alıştığımız usul, et fiyatının hep onar ku- Tüş, onar kuruş artması şekli- Kasap üşenmedi, yeni 1.. hin osasını, sistemini, prons- bini izaha kalkıştı. Eçer, viz şey anladımsa, arap olayım.. Herali aR Yeni Şam Konsolosumuz Döndü İskenderun — (Hususi) — Yöozl Şam konsolosumuz — Ankaradam gebrimize gelmiş ve öğleden sonm otomobille Şama hareket eteniştle. BİRİMİZİN DERYİ KEPİMİZİN DENDİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: