22 Ocak 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

22 Ocak 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DELİ AYŞSŞE Yazan: MAHMUT YESARİ Kskf evlerin, «delidolu konu - gane nekreleri vardı. Onların, hat tü bazan ağırca düşen nüktelerine, | Eski lnllııııı «cücelerir varmış ya: bunlar da, öyle gibi birşey. Fakat «Deli Ayşe», «cüce> de- Ü, «devanasır gibi bir kadındı. Haşlak, lop bir surat, omuzlar - dan, kollardan, kalçalardan, bal - dırlardan taşan lep etli bir vücul, Kış yaz, göğüs bağır açık, Bandalyeye, kanapeye oturmaz; kilim, halı, tahta, meresi olursa al- dırış etmez, çöker, bacaklarım w- zatır, yayılırdı. Hep, kavga eder gibi, bağıra ba- (fora konuşurdu. Ba buyunu ken- disi de sevmezdi: «O., emahallede» yaşadığı hal- de, «mahalle kanları> ile alay - derdi. İstanbulun uzak semitlerinden Birinde oturuyordu. Nohut oda, bakla sofa bi revceğizi vardı. Deli Ayşe tevi> ile öğünürdü: — Yaz gelince, damı aktartırım. — Mahallede, berkes bana «Ay- 46 hanmefendi» derler. Sizler, ne #alryorsunuz? — Her horoz, kendi göplüğünde öter, Ben de mahal - demde, «hanimefendi» yım, Bvim- de, elimi sıcak sudan soğuk suya sokmam, Sabab oldu mu, mahalle karıları, evime gelirler. Mangalı yekarlar, kahvemi hazırlarlar, eli- me yerirler, Yatakla sabah keyfi gatarım. Yemeğimi pişirirler, bu- laşıklarımı yıkarlar, Çamaşır gün- leri, ben, evde oturmam. Amıma, kibar evlerinde, adım «Deli» ye çıkmış. Kendisile mi, yoksa «kibarlar,- Va mu alay ettiği pek belli olmazdı: — Kibar esinirli olursa; «sinir- M dir. Artık, doktorlar, ilâçlar, reçeteler, yorgan döşek yatarlar. Narlar... Fakir kasmt «sinirli- o- hursa; edeli» dir, Ben de kibar ol- | saydım, bana da «sinirli Ayşe ha- zimefendi. diyecektiniz!, Dobra dobra konuşurdu. Yeni gelinler, yeni güveyler hakkındaki fikirlerini hiç çekinmeden, açık a- çık söylerdi. Karı koca dirliksizlik- lerine karışırdı. Ona, hep gülerler- di. Fakat, bu, güldükleri «deli» yi ' dünlerlerdi de. | *O» İstanbulun büyük konak - harından, yalılarından, köşklerin - den, konak yavrularına, zamane | kibarlarının kalburüstü sayılan - | larına kadar uğrar, «hatır sorarı | Dü | Bu, «hatır sormalara Deli Ay- yenin mevsim «turne> leriydi. Kı- ; gçıkışırdı: | net ve gükran hislerimizin iblâğını sa- gŞin eyazlığı» miş yazın da eküşti- l di ni bu türnelerden çıkarır, evi- | ne döner, keyfine bakardı. , Hatır sorduğu yerlerden, onun | da «hatırını hoşe ederlerdi ve Deli | Ayşe, verilen paraları, hediyeleri [ el, etek öperek, zilletle değil, «a- lacaklı gibi- bağıra bağıra alırdı. | Kendi anlatırdı: | — Mühalle karıları ân benim, | yel hazırlığımı görünce sorarlar: — Neriye Ayşe hanımefendi? l — İrat toplamağa gidiyorum! Ve kahkahayı basardı: — Yalan mı? İradımıla gül [ıbi | Kgeçiniyorum. Şeker bayramlarında da, ona «entarilik,, «gaz boyaması» içinde «bayram bahşişi»; kurban bayram- larında da, kesilen kurbanların en | iyi tarafları bilhassa bazırlanırdı. | O, bayram yaklaşırken, «hatır sorup. hatırlatmayı unutmazdı: — Admn «deli ye çıkmış ya, he | mim için, hep alacalı entarilikler alıyorsunuz. Ağır renkleri, bana yakıştıramıyor musunuz?, Yahut: — Bir butla bir boyun isterim. Ve «Deli Ayşe>», bayramlık he- diyelerini, hep bayram erlesileri gelir alırdı. — Bayramda niye gelmedin? Diyenlere, gözlerini devirerek — Evimde otururum, mahalleli- ye elöptürürüm. Hediyeler veri - rim. Bir gün babara sormuştu: — Ayşe banımı, bu kadar kur - ban etini me yarpyorsun? Kıyma, kavurma da yapsan, yine çok. Ma- halleliye mi dağıtıyorsun? ©, yüzünü buruşturmuştu: — Ben, evimde kurban keserim, beyefendi, anlıyor musun? Benim de fıkaralarım var. — Peki, Kurban etleri ne olu- yor?. Bir kahkaha sağnağından sonra: Konaklardan, etleri kasabın - damı ahr, dedi. Ben, sonsra, kasap- la besap görürüm. — Kasap, okkada hile yapmaz mı? — Sermayeden ne kaybederim? | Aradan yıllar geçti. Deli Ayşeyi | hatırlarken düşünmeğe başladım: Bayramlık tentarilikler» de öyle sanıyorum ki eparçacı ya satıl » | mıştir. Ö, «deli» değil, «akıllı. ka - | dmmış!, « Teşekkür » Allemiz büyüğü sevgül babamız Fet- | | biyeli Al Haydar Volkanın vetatı do. | dayırile Büyük — matemimizi — birlerle paylaşmak uğurunda gerek — bizzat ve | gerekse mektup veya telgrafia Wziyet- Terini bildiren asiz ve kıymetli dostla- | Tamıza karşı düymakta olduğumuz min- yın gazelenlzden rica ederiz. | VOLKAN AİLESİ | SIHHAT Hastalıksız z | sığır eti | inla hastalıktan saffın elup olmadığını mesil anlarsınız? Bunun için birkaç türlü usul var- | dir: Evvelâ, vücudü sağlam bir hay- yanda iç ve böbrek yağları sıkı dır, Rengi pembeye ve surıya lar. Beyaz renkte olur. Bu yağın | yağ kıvamında olmayıp da seyyal i | | | gibi bir hal göstermesi hayvanın bi bir hastalığa müptelâ | olduğunu bildirir. Böyle zayıl bir hasta hayvanın | eti tuzlu gibidir, üzerinde kırmızı | çizgiler görünür. Bu hal, hayvanın fevkalâde yorgunluktan mütehas- | sil bir zamanında kesilmiş olma- sandan ileri gelir, İkinci nokta: Sağlam vücutlu bir hayvanda adalâla el ile doku- mukduğu zaman, bir sertlik ve ku- ruluk hissedilir, karmızılığı da göze çarpar, Bün yumuşak olması, bayvanın r | sıhhatinde bir tagayyür olduğuna delâlet eder. Yalnız kışın, soğuğun tesirile bayvanların etleri biraz sertleşeceğinden buna aldanma - malıdır. Bün bir tarahı kesildiği saman, | ziyadece bir mayi sızar ve renk - leri soluk kır ve soluk pembe gibi lı bir renkte akarsa, o hayvanın sei- malı bir zamanda kesildiği anla - şıhır. | Bir hayvanas etinde koyu esmer 4 renk görünür ve elle dokunulduğu | zaman, yapışkanlık hissedilirse, o hayvanın sulhaszma uğramış bu - dunduğu malüm olmalıdır. Htlhaphı bir hastalığa müptelâ bir hayvanın kemikleri sarıya ma- l beyaz renkte ve yahul kırmızıya malldir. Ette bir koku hissedilir, bu ko- ku da manalıdır. Et koklanıldığı zaman amonyak, tereyağı, eter, &- sitfenik gibi kokular vermesi, hay- vanm mnhtelif hastalıklara tutel mars olduğuna delület eder. Mazmafih sağtam bir hayvanın eti, 6 hayvanın cinsine, besisine, yaçına göre değişir. Şehzadebaşı A H Ti unıl ıımımıu BALİN) Enemiyetle nazarı dikkate: Bu büyük film, sevenlerin, se- vişenlerin, aşk Ve saadet ızl- rabı çekenlerin filmidir. BU EMSALSİZ ŞAHESERDE 2 erkek arasında çırpınan has- sas bir kadının feryatlarını göreceksiniz. 2— OĞLUM 1 CANİDİR Hişsi, cinat, ahlâki, macera Romani. 3— Manş denizinde topçu dücllesi, Londraya — hücum, gdeniz harpleri, TÜR' ÇE FE inemasında — AŞKIN | S gram, oğuletu ruhu 25 gram, | KADIN Ucuz lâvanta Ev içinde bazı terkiplerle ucuz ve idareli lâvamla yapmak müm - ı kündür, Du ieliylerden be (i imsoat | şunlardır : Limon lâvantası— Limon rubu | ispirto 200 gram, Karanfil lâvantası— Lüvanla çi- | çeği ruhu 5 gram, bergamut ruhu ) | | | | 5 gram, karenfil ruhu 70 santig - ram, isiprto 200 geam. Turünç Küvantası— Türünç ka- buğu rubu 5 gram, ham nfak yeşil türmnç 25 gram, İspirte 200 gram. Bu tertipleri bu işlerle uğraşam | esnaflan ve eczanelerden bulabi- | Hirsiniz.. Biraz mağnezi ile karış- | | tırarak, süzgeç kâğıdından da ge- girirseniz, Jâvantanız berrak olur. | Bademli Pandispanya | 30 gram badem alınız, 300 gram | | şekerle bir havanda iyice döğünüz | Bir çanağa koyarak, içine on yu- | murta kırınız, bir tahta — kaşıkla | iyice kazıştırmız. Tekrar on iki ı yumurta sarısı De 250 gram tere - yağını karıştırınız, içine de bir a- vuç un atınız. Ön İki yumurtanın beyazını ayrıca telle döğüp karış- farmız. yağlı bir tepsiye döşeyip fırına gönderiniz. TURAN'da aynıca Kim Ötecek? Kim dönecek? CHESTERS MORİS LEVİLL BALL Büyük Macar ve heyecan filmi TÜRKÇE SÖZLÜ nü 4as: gezmm İstanbulun en buy(ık ğ ılnomaıında—ş i ÇEMBERLİTAŞ ve TURANİ Bugün Matinelerden İtibaren Benenin en mübleşem — ve rekor kazanan filmi MAVİ TUN ALFRED RODE — MADELEINE SOLOGNE ve ÇİGAN ORKESTRASI Emelriz bir müzik — Akıllara hayret verici Çiğan dansları sonaaz bir neş'e Sinemanın 8 inci harikası,, Muazzam - Zengin ve Muhteşem Sabneler arasında nefis bir aşk ve fedakârlık... Gbzle gördüğünüze inanammya cağınız Müthiş Hâdiseler HiND RüYASI Baş Rollerde : TYRONE — g MYRNA GEORGE | POVER oY © BRENT aniim ae Z MLE L E K t Yarın akşam DİKKAT: MELEK sinemetındantımaralı koltuk ve loca miştir. Müteakip geceler için bu günden aklırılmalıdır. ŞAKA Bayanla hizmet- çi arasında Bayanla hizmetçi arasında: Hizmetçi— Evet, ben de dik - kat eltim. Fakat ötekilerin de biri | siyah, biri başka renk. « Müşteri— — Haniya garson, su istedim, bir saatten fazla bekli - yöorüm, Garson— No kadar beklerseniz, © kadar durulur bayım, « Hocu— En son hangi lir? Talebe— (tereddütsüz) takma | Göşler. Bazı eski sözler İnsanları bümediklerine değil, dildiklerine, görüp, anlayışlarına göre muhakeme ediniz. işler ge- * Bir adama vazitesini hatırlat-| mak için, evvelâ istifadesini ha - tırlatmab! * Dostluk, herkes için bir ihti- yaçtır. Bu ihtiyaç nekadar kuvvetli| olursa, dostluk de o kadar kuvvetli| olur TÜRKÇE SÖZLÜ ÇEMBERLİTAŞ'ta aynıca MANON Billür seseli Meşhur Yıldız ERNA SACK'ın yarattığı gnuhleşem aşk ve müzik tilmi Programa ilâveten PARA - MUNT JURNAL en sön Haberleri. İPEK'te | mukabele ediniz. Çaresiz kaldığı | ribi basara uğrıyarak baştankara | tarzı tutacaklarını | harı sırada Trablus süvarisine şu Not 6U Süvariler du;ıııu ıukıbelıye karar Reşadiyede benüz bu hususta | kiçbir malümat —mevcut değildi. Fakat harp ihtimali şaylaları kuv- vetle deveran ediyor ,halk birbir. lerine İtalyanların muhasama va- ziyetine göçeceklerini fısıldıyor - Iardı. 29 eylül cuma sabahı, prevese komodoru Tevfik kaptanın Reşt- | diye liman reksliği vasıtasile A- pagot ve Hamidiye süvarilerine verdiği bir tolgraf şifresi Hamidi- yede açılınca işin içyüzü anlaşık- | dı. Komodorun şifresi kısaca şun- ları ilitiva ediyordur Raşediyede Alpagot ve Hamidiye muhriplerile Trablus yatı süvariliklerine preveze komodorluğu Sayı 16 eylâl 132? ama I- İtalya devleti hükümetimizle | harp haline geçmiştir. Bu sabah prevezeye yapılan bir deniz hü - evmile anlaşılan bu keyfiyet hu- | susunda dikkatli devranmanız lâ- zamdır. Il— Düşman donanmasının Re- | şadiyeye mühtemel bir taarrızu halinde imıkân bulunursa düşmana Düt takdirde baştankara ederek se- | finenizi boşaltınız. Bugünkü taarruzda Tokat muh- kendisini kurtar- etmiş, Antal mistir, Resadiye limanmdan dışarı çık- mayınız!. preveze komodoru kalyon kaptan Tevfik Şu şifre üzerine derhal harekete geçen süvariler bir araya toplan- dılar. Alpagot du Timan önünde buluman Hamidiye muhribi yanı- na geldi, demirledi. Şifre gelinciye kadar geçen za- man zarfında Trablus yatının ka- zanları tamir edilmiş, gemi sabah- leyin stim tutmuşltu. Fakat süva- riler Alpagotla birleşerek vazi - yeti münakaşa ettikleri ve taar - ruz karşısında nasıl bir hareket baberi rapor ettiler: — Yat stim tutmuşken saat on- da kazanların üst kapak salmast- rası patladı. Tamir malzemesine ve fabrika tamirine lüzum göste- ren bu ârıza yüzünden yatın ha- reket imkânı kalmadığı maruzdur. Felâket üstüste gelir derler. Üç Kaptanın da eanmı sıkan bü ha- berden sonra, düşmüan tanrruzu karşısında mukabele etmek kara- Tım) veren süvarilere yeniden ma- veyeri ile bir İtalyan kruvazörü şimdi Limanın ağsına geldiler, Bunu tahkike meydan kalmadan düşman gemilerinin ilk mermi - leri müthiş gümbürtülerle denizi ve ufku sarsa sarsa salvolarını li- YAVUZ SULTAN SELİM Halifeler Diyarında N, 104 Yazaz : M SAMİ KARAYEL Bir kayanı Yüzbaşının emri kat'i ve sertti. Aklığım emri derhal yerine getir- mek için atıldım. Emrin ehemmi- yetini anlamıştım. Olanca sür'a- 'timle koşuyordum. İki kayanın ya- mından geçerken peşimden dört ağ eiboz atıldığını duydüm. Anladım hci bu düşman ateşi idi, Demek mü- barebenin içinde idik. Dönüp bak- madım bile mütemadiyen koşu - yordum. Aldığım emri yerine ge tirecektim. Düşman ağrrbozcuları peşimden bir iki ateş daha savurdular. Hiç — aldırmadım. Ağrıdca tülokler; am- mada canalıcı patlıyordu hal, Birde baktım ki önümde bir ka- * yanın üstünde iki adam duruyor, | bunlardan biri, elindeki oku yaya | Koymuş ,bana nişan alıyordu. Ya- mındaki de elinde büyük bir kılıç bekliyordu. Hemen durdum. Ağ- Tıbozumu sür'atle elime aldım. Tam ateş edeceğim zaman karşımdaki | herif okunu çekti. Ok kuvvetli bir darbe ile sağ ııo- Tumla göğsümün arasından çeketi- | mi delerek geçti. Sansıldım ve ağrı: l bozumu iyi nişanlıyarak attım, iş — tehiskeli idi. Aramızda de H * S rer T y | Ban birdenbire uçtuğunu gördüm. mde silâhlı iki adam... | | dan düşmüştü. Ya, kafama gel - | Kim durur ve alırdı. Yine koşu - azdı. Hemen belimden kılcızm çek- tim üzerlerine yürüdüm. Benim bu harek>tumi gören bu iki düşman askeri kaçtılar, Elin- den kurtulduklarına çok acıdım. Hep acemilik, Evvelğ ok atana ateş| etmek iâmm gelirdi. Ne ise.. Ben, yine koşmağa baş- dadım. Bu sırada başımdaki külü- Bir ok derbesile külâham başım - seydi. Doğrusunu söylemek lâzım ge lirase külâhımı dönüp alamadım.. yordum. Biraz sonra ileride ve önümde en iki kişi kadar düşman asker - leri ağrıbozlarını çevirerek üze- rime aleş ettiler, şaşırmıştım. Fakat böyle olmakla beraber ba- rut dumanları içinde yine koşu - Yalnız kılıcım elimdeydi. Koşuyordum, keşuyerdum. Der ; *en kaya gibi birşeye çarptım. Bu ne idi?, Zaten aklırı başımda yok- tu. Birdenbire beni birisi demir gi- | bi kolumdan tutmuştu. Çırpınarak elinden kurtulmak | ve kılacımla hamle etmek istiyor- | dum, Fakat ne mümitün bir agaca | bağlanmış gibiydim. Demir gibi bir adamaı. Eyvah dedim: «Düşman eline diri diri esir düştük galiba!, Birde ne göreyim: Bizim shçı- başı değil mi?, Bağırdı: — Dur! Aklını başına al çocuk!. Aman yarabbi ne kuvvetli, ne babayiğit adam... Şaşkınlığım git- ti, derhal kendimi toparladım. Bu anda ayağının altına iri bir düş- man askeri ikiye bölünmüş bir halde paçavra gibi inliyerek düş- tü. Karmakarışık bir bal, bir türlü ikendimi toparlıyanıyordum, Ne oluyordu?. Bu düşman amkerini de | ikiye bölüp düşüren kim?, Demek düşman içindeyiz. Kar- | Şama baktıı, dizim ağrıboacülar | olduğunu sezmişii, Donkal-cevap j ! gırtlak gırtlağa — döğüşüyorlardı. | terini yiyorlardı. boyuna ateş ediyorlardı. Bölüğü müzün bayrağı ııo.ı;ıı..ım Boğazan önünde de bizim asker Aman yarabbim, bu ne boğuşma idi. Kılıç kibca, yumruk yumruğu mızrak, topuz darbelerile birbir- — Allah, Allahi. Nâraları etrafı titretiyordu. Mem- lükler de: — Allah, Allah! . Diye bağırışıyorlardı. Bunlar da müslüman değiller miydi?. Yer- Jerde üstüste öküler yatıyordu. Birdenbire bizim alamdar Murat ağa bayrak elinde olduğu halde bağırdı: — Yoldaş Karabulut!! Yüzbaşı- nn emirleri nedir?. Halbuki ben o kadar şaşınmış ve sersemlemiştim ki, yüzbaşının emirlerini unutmuştum. Fakat, ih- | tiyar yeniçeriler ve bühassa bay- | verdim: — Sür'atle yüzbaşının bulun - duğu yere gitmek!. Hemen bayraktar emri verdi: — Çavuş Ömer ,harbedarlarla #ola, Karakullukçu Hüseyin, ağrı- bozlar öne!, Mazraklılar, siz de ya- pılan harekâtı takip edin!. Ahçı başı ve diğerleri geri sıraya al! Onbaşı Ali sen de dört ağrıboacu alarak diğer küvvetlerle beraber geli, Kıhemi sağ elimde, ağıbozu mnu da sol elimde tutuyordum. Ka- rakullukçu mızrakla vurarak: — Kavını ,ağrıbozunu dokdur - amyacak masın hayvan!, Diye bağırdı ve: — Ne bu sersemliki, Hemen khemi kınina koydum, €emri üzerine kavımı yakarak ağ- mbozumu da hazırladım. Hakiks- ten acemilik ve harp görmemek Çok fena şey... İnsan şaşkın olu- raktar benim gelişimden bir. emir yor. ni | kışlılar. O (Devümü' var) Ü dir. Yazan : RAR Deniz Fedaıl OSMANLI - İTALYA HARBİNDE TRA GARB ve ADALAR MUHAREBES mana, kasabaya ve limâ Türk gemisine tevcih roçye isimli İtalyan ki dü. prevezeden derhal hi gediye önlne varan düşi melerinden iki muhrip zında yanyana durmi taretlerinin — 10,5 Juk #teşe başlamışlar, Reçil yo kruvazörü de liman dasını çevirerek mezeb teşile döğüşe iştirak eti Bu baskın karçıcında hlklarını kaybetmiyen izcileri bemen Tmukal Hamidiye otur yedi m iki topunu derhal ateşl get da demir alarak Ti memecini teşkil eden kasına çekildi. Türk deti riniN ateş mukabelesi balkının maneviyatını iyi bir sebep teşkil etm ber topların küçük olm zillerinin azlığı düşman me kadar gülle savurmal ni oluyordu. Reşadiye buçük mil uzunluğundu diye ve Alpagotun sili otuz yedi milimetrelik kis topunun menzili ise bin metre endaht me: olduğundan mermileri bulmadan suya düşüyor, kabil düşman — harp büyük topları üç Türk etrafında göğe yükselem ları meydana getirişor essir ateşile döğüyordu. Bütün bunlara r: mileri döğüşten yılmıyaf dovam eltiler, Trablus yatı da bu atef karşısında hareket mahram olmasına —Ti durmayı Türk denizciliği yedirememiş, biricik | zelik tepile ateşe hazırli Talibsiz yat, topunu defa ateşliyebildi. İkinci sini sürmeğe vakit bulali düşman isabetile top yef madı, dağıldı. Harbin dakikasında başka çar€ jon görerek kinistinvali açtı, bulunduğu nokt etti. Fakat suyun pek ması yüzünden batış, tımı tamamen suya gö güvertesini kaplıyan min yarısına kadar Hamidiye de döğüşüP €i dakikasında, Trablus tiharını müteakip ve verdiği zayiat e kavemete imkân gö modorun şifreli tel; &i emre uymuş, sahile etmiş, gemiyi boşaltmı Alpagot — muhribir mukavemeti şayanı kilde oldu. Cecur süvarisi, Ha: punu ateşlerken tarıyarak liman medbi” burunun arkasına git ra da, bu vaziyetin ğini görünce ateşe gi Harbin on beşinci iki gemiyi saf harici büyük toplarının Türk detroyerine Alpagotun bulunduk? bir ölü zaviye teşkil kesif ateş gemiye yor, ancak etrafında rek Akdenizin bu suları döğebiliyordu. (D (1) Tekmil borda V pılan ateşe verilen (2) Gemilerin ambif doldurmağa mahsus MEE a eERYENN

Bu sayıdan diğer sayfalar: