29 Ocak 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

29 Ocak 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

UŞN Iİ ENİ MESELELERİ ponlara karşı a: Ali Kemal SUNMAN İvrupa harbinin geçirmekte ol. safhaları takip ederken bir 'zak Şark meseleleri gözden cak gibi değil. Bugünlerde ja. tn Amerika ve İngiltere ile sebetleri şayanı dikkat bir arzediyor. İngiliz askeri mü. irının bu mevzu Üzerin. yazıları Uzak Şark mesele - n yeniden aldığı ehemmiyeti imaktadır. Meselâ japonların ikaya tasrruzları farzedil « takdirde gerek Kaliforniya. lini, gerek Panama kanalını Beçirmek — istiyecekleri tabit mektedir. Panamın kanalına söylenenler çoktur. erikanın — müdafaasında bu n rolü pek mühim. Bununla ' Amerika Birleşik devlet. in yegâne candamarı bu ka. ibaret değildir. Japonların urları hakikat sahasıma çı- farzedildiği takdirde - bile irın Amerika Birleşik dev- sahillerine taarruz — içim yakın bir üs bulmak istiye - ri daha muhtemeldir. Rus japon barbinde ja - ır Porartora hülcum için Dalni arca çok tetkik edilmiş. Lâ. İaponlar kendileri için pek ikim edilmiş bir liman veya förleze lüzum görüyorlar. Hem ikaya yakın olsun, bem de li edilmeğe tabii surette el li bulunsun, bunu ancak Ha. adaları bu coğrafi ve askerf haizdir. Bu itibarla Havay ri zümresinde Onhu Bahri. tükebirde Amerikalıların &. €n elverişli bir merkezdir. 2,098, Tokyodan mildir. Demek ki Amerikaya 'adan daha yakın. Herşey « evvel Havay adalarını elde sizin Bahrimâhitikebirde ja- büyük bir harekete geçe- imkân verilmiyor. donanması kavvetlidir. Fa. le büyük bir imtihana çık. Çünkü Çin ile mu. nisbeten yenidir. Yalnız İs. alı olan yerlerin inmış vkllk ına ehemmiyet - Halbuki raman çok değişti. il fikirleri de öyle. umumi harp çok şeyler ya son senelerin vekayüi, mihâ. vrupada çıkan harbin daha ihtimallere yol açmış olması ikalılarla japonların müna. ti bir gün me hale girebilece. üşündürüyor. Onun için İn. » Amerikan tesanüdü artlık. ı hal ve istikbalin lâ gösterdiği müşterek D icapları gözününe getiril. EDEBİ ROMAN: 37 Sen de Seveceksin! Yazan : ETEM İZZET BENİCE fiye, bir anda kararını ver Hayır yemiyeceğim ilâve etti: i Akşama bekle beraebr yeriz. yine içinde birden bir arzü oldu. Bu arzu enu kocasına “te sevkediyordu. Kinini, bır- Bgönül boşluğu ;:ı.ı:ıı, ız heri bir ân uyut u Ii:l:.ıevn haleti ruhiyesini n Lütfiye: Nübetten yorgun gelir. Ona ü yemeklerden bir iki ta i, mutlağa indi. Zelihadan Ne yemekler var akşama?. , mektedir. Amerikalılar japon ta. | zalından gelecek tehlikeleri dü. | günürken Havay adalarında mük | him bir mevcudiyet teşkil eden | japon linin vaziyetini de unu. tamıyorlar. — japonlar muntazam surette orada arttıkça artmışlar. dır, San yirmi senedenberi ise bu rinin oradaki vaziyetini son sene. lerde güçleştiren diğer bir keyfi. 'yet daha vardır. Çünkü Havay a. dalarında bir çok da Çinli muha. cir vardır. Bunların japonlara karaa davranışlarının dostça olmadığımı söylemeğe küzum yok. japonlar sarı ırkı Amerikalılara karşı tah. Tik etmek istemişlerdir. Fakat bu. A sRAŞŞAGDE A 'a'"*:':,.ı Çinliler artık Amerikalılarla beraber. _Geçen harpteki- hava akınları harbin en dehşetli safhala « ,,: hava bombardımanları teşkil ediyor. Gerçi, geçen harpteki ha. va muharebeleri bu kadar şid - detli olmamıştı; fakat gitgide şid. detini Tik Alman tay. | Di % ağuses 1914 de Parisin w:wlm'“w"m'î" landı, Ertesi gün yapılan lında hiç kimse ne öldü, ne ya ralandı, 1 eylülde üç yaralı. 2 eylülde bir ölü, üç yaralı. 2 Teylülde bir ölü ve bir yaralı. vvel ayında da Üüç akm yapıldı. Bu akınlarda da $ kişi öl dü, 46 kişi yaralandı. 1915 yılında Paris havadan ancak üç defa bembardıman edildi. Fakat geçen umumi harbin san senesi olan 1918 de hava muhare. beleri şiddetlendi. 30.31 künunu, sani gecesi yapılan bombardıman. da Pariste Gi kişi öldü, 189 kişi ya. yalandı. $ martta yapılan yeni bir akında 18 kişi öldü ,40 kişi yaralam. $ ddetlisi TL murlta yapılan ::ııııııı oldu. Bu hücamda 203 kişi öldü ve 101 kişi yaralandı. Nisanda akınlar sıklaştı. Parisin son bombardımanı 15.16 eylâl 1918 gecesidir. Yedi kişi öl. dü, otuz kişi yaralandı. UZUN MENZİLLİ TOPLAR harbin hâlâ batırı. aae eza menzilli ve Parisi dü. | Fransızların «Berta» ismini verdikleri toplardır. Almanlar ilk defa olarak, bu toplarla 28 mart 1918 de Parise gülleler savurmuya , İlk _—T fası. | sant devam etti. Nisanda Haa a aç an yedi defa, mayısta | albı, Ki tahribatı un-.nk;ll ibatından daha fazla oldu. Yu. ü (Devamı 6 ıncı sayfada) — Çorba var. Et var. v Makarna var Diye söyledi — Tatlı?. — Tatlımız yok — Meyva mı verecektim.. —Evet, Karışık meyva verecek- tim. Haysı, elma, muz.. Lütfiye bir saniye düşündü ve Zelihaya: — Salih Arap köflesini sever. Dedikten sonra sordu: — Köfteyi yetiştirebilir miyiz? Arap hirmetçi: | —Bilmem. Vakit epey geç. Ye- | mek zamanma kadar y miyiz?. l Diye, tereddütle genç kadının Divanyolu Caddesi Asfalta | Epeyce zaman geçti. İstan: sokaklarından — birinde, bin bir çakurdan biri içinde, tu. Patlak borudan çıkan gaz- lar, üç utandaşın ölümüne sa- bep olmuştu. Gazeteler, yaz - dılar, çizdiler, ba hâdisenin mes'ulü kimdir, aranmalı, bu« lunmalı, dediler. Şu dakikada, mes'ul aranı bBulunmuş mudur, bilmiyo- rum? Belki de, henüz araştı. rılmadadır. Gazeteler yazıyor: Beledi- ye, şabelere bir tamim gönder. miş. Ezcümle şu fikirler yayı» lıyor: Bundan böyle, havaga- 21 çakarları kapansın, böyle | facialara meydan verilmesin. Bu tamimin asıl muhatabı | kim?. Bu, çok şayanı dikkat. tir, Belediye, bunu kime söy - | lüyorsa, demek ki, vukua ge- len facianın müsebbipleri ay- ni makamlardır. | Çünkü, daha evvel, bir ha- vagazı çukurunu kapamamış. lar, bu faciaya meydan ver « mişlerdir. Hâlâ, evvelhi facia- nın mes'ullerini ne diye ara- Te Terüyörlür? ; Yok, bu tamimi kimse ü tüne alınmıyorsa, o ayrı!.. BÜRHAN CEVAT Çevriliyor Belediye Divanyolunu asfalt o- larak inşaya kara rvermiştir. İn- gazla ilkbaharda başlamlacaktır. ÖKSÜRÜK Öksürük, malümdur ki, ci gerlerimizdeki havanın miha- niki bir tesirle, hançereden ve bağazdan geçerek, az çok şid- delle dışarıya — fırlamasmdır. Sıhhatimiz bakımından hiç de âyi bir alâmet değildir. Bununla beraber, tütün dü- manı, vapur dümamı, bazı ilâç- ların koklanması, su içerken tükürüğün bir miktarının gereye kaçması öksürüğü mu- cip olabilir. Fakat öksürüğün imur içmek fena değildir. Be- zanelerde satılan katran su- lart da öksürüğü gidermek için tecrybe edilmiş ilâçlardandır. Hulâsa öksürük, vücudün herhangi bir — rahatsızlığının ifadesidir. Derhal sebebini a- raştırmak ve ona göre tecibirli davranmak - lâzımdır. Hatta Hemen doktora müracaat et - mek pek yerinde olur. yüzüne baktı. Zaten Zeliha son gecedenberi hep tereddül içinde vaktini geçiriyordu. Zembereği du ran bir saat birden natıl durur ve susarsa evdeki hayal da son yirmi dört ssat içinde birden durmuş ve biren susmuştu. Şimi, Lütfiye - nin mutlağa inişi ile bu hayat tek- Tar canlanıyordu. Genç kadın: | — Belki biraz gayret edersek yetiştiririz. Dedi ve. sözlerine ekledi: — Evde kıyma yar mı?, Zeliha: — Yok. Dedi. — İnce mayar. — Var. Ve. devam etti: — Kıymadan başka küfteye ya- ryacak herşeyimiz var. Kıyma- mız kalmamıştı. -Bügün ben de yaptırtmadım. y Lütliye — Kıyma yoksa, şimdi senin çar- İ MAHKEMELERDE : | Bu Pişkinliğe Siz de Hayret Edeceksiniz Doğrusu, ben, arkasından, par- mağım ağzımda bakakaldım Yaşlıca bir polis, öntünde on üç - va dört yaşlarında kadar görünen bir ku- I la karidorlarda dolaşyor. Elinde —baza evrak var. Mahkemelerin — kapılarına bakıyor.. Üzerlerindeki levbaları öku- yor. Her mahkemenin levhasını oku » ( Gukça, aradığını bulamamaktan müle- vellit bir asabiyetle yüzünü buruştaru- yor ve geçiyor. Nihayaet bir mübaşıra apruyor: — İkinci tulh cera mahkemesi nere- de kuzüm? — Şüyle dolaşi m,u.m.ır.nnıl taraftaki korldurda.. Ağır cezanın Ö- münden göç, s0l tarata dün. — Sağdaki | dik mahkeme.., Polis; — Haydi, yürü, diyor önündeki kı- Zün Önüne katıyor.. Tekrar yürüyorlar.. —| Mübaşirin dediği gibi, birinci ağır ceza mahkemesinin önünden geçiyor - lar. Sol tarafa sapıyorlar.. Sağdaki ilk | Kapı halâ... Pols, evvelâ oraya: saldırı- yor. Belli ki, adliyenin pek — acemisi.. | Herhalde lik defa geliyor burslara.. Daha © kapıya doğru yürürken, amon- yakla karışık asitfinik kokusundan anlıyor ki, orasa değildir. 'Tekrar yürü- yor. İleride sağ taratlaki kapının yas | Tunda: İtanahmet ikinci sulh ceza mah- kemez | Levhasını oküyor. Artık mamnun - | dur.. Aradığına bulmuştur. Küçük kıza: | — Sen dur şurada! Diyor. Kasketini | Çakurıp eline alıyor, Öbür elinde evrak var. Mahkmenin kapalı kapısını tıkır- dattıktan sonra aralayıp evveli başını içeri uzatıyor. Sonra, yavaş yavaş ken- disi de giriyor. İkinci sulh ceza mahkemesile birinci sulh ceza mahkemesi kapı komşudur. Kız kapinın önünde beklerken, birinci sulh crua mahkemesinden on dört oca beş yaşlarında İki akran çoruk — Çıkı yar, Yanlarnda bir poliş var. Pencere - | nia önünde duruyoclar. Belik ki, tevkif edilmişler.. Hakların- da kesi'lecek tevkif müzekkeresinin ya- | zılmasını bekliyorlar. Bunlar, belli ki, | küçük kıza pek yabancı değiller. Kiz serüyori — Ne oldu? Biraz daha kabaca gibi görünenl cevup veriyor: — Na olacak.. Mevkufluyuz.. — İkinizde mit — İkimizde.. — Peki. Öbürü ne oldu? — Onu kurtardım.. Bıraktılar , Küçük kız, ne yırtık şey.. Bir kah- ikaha atiyor: — Geçer.. Diyor, aldırma... Ve dö. Büp, yine mahkeme kapısına doğru yü- Tüyor. Yanımda bir gazeleci urkadaş var. Tevkif edilen iki çocuktan kabaca gö- Tünene saruyar: — Ne yaptınız siz? Gözünü kırpma- dah, tereddütsüz cevap veriyor; — Hırszlık.. — Ne çaldınız? Adaan sendel Der gibi elini sallıayor, — Hiç.. Diyor., Aldarmal, Arkadaş : — Senin sabıkan da varmış, — öyle l? Diyor. | — Var amma, benim sabıkam yan- Rürla vis İsler yapmam aa Uydüm işte. Bunlar, pis — Nedir bu çaldığınız? Küçük kızı getirip birm evvel kapıa kapalı alan mahkeme salonuna gizen poli kapıyı aralıyor başını ve bir eli- nİ dışariya uzatıp kilçük kıza —- Gel? Tertibinden elini sallıyor: Mübaşir mahkemenin kapısını açı- ! ŞIYA götmen, gelmen tzun sürer. — Bt ne biçim?. — Kuzartıma, — O fena değil. — © halde sadece bir tallı ya. parız. — Ne tatlısı yapalım?, Lütfiyeş — Tatlı. Tatlı., Ta Diye kelimeyi ağzında bir kaç kere tekrarladıktan sanra, — Hurma tatlısı. Onu hem bez yaparım. Hem de Salih sever, Dedi, hizmeçtisine emretti: — Haydi sen şekeri kestir, unu çıkar, Ben de yapmıya başlıyo . ©O GECE Akşamdı. Yemek saati geçiyordu. | to çalmışan.. Ne diyeceksin? | mu diyorlar, nedir? iyor.. Küçük kız, hâkimin karşuznda du- Tuyor; Yanımdaki gazeteci arkadaş — salana girip muhakemeyi dinlemiye taraflar. Ben: — Gizli olacak, diyorum. Niçin gi- aelim? — Neden? — Ku on beş yaşından küçük. O- nun için, kanunen mubakemenin gizli | olması ilzım.., Girelim bir defa canım., Gizli o- — Belime Artar. — Burada Atar yazıyor... Kız, yay- van yayvan yılışıyor... — Öyle şey olur mu? Yanlış yazmış- — Küç yaşındaşın? — İşle orada yazıyor. On yediye mi geliyor, nedir? Tevellüdüm 1339,. (Ya- # aa beplen yukarı akduğu için, tabil, muhakeme alerl yapılıyor ) — Nerede olurursun? Ne iş yapare eat — Eiirnekapıda oturuyorum. Kumaş fabrikasında çalışıyorum. — Bek. Saüdetin evine girip bir man- — Ben kimsenin evine — girmedim.. Bir çey de çalmadım, Ben o mantoyu Batpazarında bir koltukçudan aldım, bir buçük lzaya., El bu Sazdet man'asunu götürüp koltukçuya rehine | koymuş. tam dört ay gidip almamış. Vakü geçince kollukçu satılığa çıkar- | miş. Költükçu da bir buçuk liraya bana | sattı. — Koltukçanun adı nedir? — Adını vallahi bilmiyorum.. Dayı — Peki, Bu saadet nerede? Neye gel- Tmemcişt — Sazdeti buldurup çağırtacağız. Se- ni gerbest birakıyoruz. Davayı şubatin onuncu günü saat oa dörde buraktık, O gün gelirsin.. Olur mu? — Peki., Gelrim... Mahkemeden çıkıyor.. Mahkemeye ge| tiren polis de arkasından çıkıyor, Ko- Tidorda: — Dur bakalım, diyor, belki bir yey söylerler. Belki evrakı kaleme yollar- dar. — Ne söyliyecekler canım... İşte ser- best baraktı.. Ben sana söylemedim miy- dif, Ben şubatın onunda gelirim.. Hem #en gelme artık © Kün. Kirden telleri birbirine yapışmış ve Tengi değişmiş saçlarını ellerinin tersi- e arkaya alarak ve ayağındaki baya- sazlıktam rengi değişmiş iskarpini sü- rüyerek hızlanıyor... Kendisini getiren | pollae: — Haydi eyvallah.. Diyip uzaklaşı- iyör. Polis, tasceüp ifade edon bir halle, başını iki tarafa sallıyarak yürüyor. Polisle adliyeye kadar gelip hikim huzuruna çıkan va yedi yaşında bir kı- zin utanıp yüzü kızaracağı yerde büy- le pişkinlik ve yırtıklık göstermesine #aşıyonum ve arkasından, parmağım ağzunda, bakakalıyorum... KULAK MİSAFİRİ Profesör Doktort Fahreddin Kerimin Konferansı Bu perşembe günü saat 18 de E- minönü Ho/kev. koanferans salo » nunda Dr. 7cok. Fahrettin Kerim Gökay tarafından (harp ve sinir) mevzuunda enteresan bir konfe- rans verilecektir. Giriş serbosttir. Lütfiye tatlıyı bitirdi. Sofrayı kurdurdu. Giyindi salonda koca. casını bekliyordu. Salihin eve ea keç geldiği vakit de bile akşam | ezanı okunmamış olurdu. O mut. laka akşam namazını evde kılardı. Bzan da okundu. | Salih yine yoktu, Lütfiye: — Nöbetinden geç mi çıkacak a. caba?. Diye düşündü. Fakat, içinde bir. korku hissinin belirdiğini ve bu belirişin beyinle kalp arasındaki duygu damarlarında bir şerit gibi uzanıp sızladığını — farkediyordu. Belki, bu bir korku da değil, me. raktı: — Acaba, bana kızdı mı? Onun için mi geç gelecek? Bana inal mı yapıyor? Diye murıldamıyordu. Artık iyice akşam olmuş, ka. ranlık basmıştı. Lütfiyenin üzün. | tüsü de arttı. Fakat, o, ısrarla tek geye güveniyor; | itar gellcen bir ÜTUNU. _Euhıııı& istiyenler, iş ve işçi arıyanlar, şihâyetler, temenni- ler ve müşküller İş ve işçi arıyanlarln herhangt bir Müşkülü Jolan - okuyucularımıın Mmeklupları bu sütanda munlasa- man ve meccanen neşredilecektir. Gazelemizin dokter ve avukatı da Sorulanlara cevap — vereceklerdir. İzdivaç Teklifleri 4e 32 yaşındayım, esmarceyim, bo- yum 1,74, kilom ise 868. İyi ve temiz bir vazilem var, 120 lira net maaşım- dan başka gelirim yoktur. İntizamper- ver ve evcimendim. Akşam sanat mek- debi mezunu veya müdavimi, yahutta bu mektebe devam edebilecek istidat ve| hevesta, kumral veya esmer âzamli 25 yaşında Bir bayahla evlenmek istiyo- rum. Para kazanması için dışarda bir vazifeye devamına müsaade edemiyo- eeğimi gözöününde bulundurmak şart- tır, Evim kiradır fakât her şeyi tamame| dır. Kendisinden hiçbir esya vesalre talep etmiyorum. Talibin (Açık Söz) ru- imuzu ile Son Telgraf gazelesine mok- tupla müracaalları. a 17 yaşındayam. Tahsilim — lisedir. Asü bir aileye mensubum, Saçlarım kanral ve dalgalıdır. gözlerim mavi- dir, Kusuzsuz ideal bir Üpim. Evlenmek| istiyorum. Hayat arkadaşım olacak kim-| senin gu şartları bavi olması lâzım, 1 — “Tam bir erkek pi -olması, 2 — Bn az Jise mesunü olması, $ — Temiz ve asti Dir Hileye mensup bulunması. 4 — Şim- dilik mesleği olsuy, veya olmasın $ — Hassas ve nezaketli olmusu. Arzu edenlerin behemahal resimle- rile birlikte Son Telgraf gazetesi B. B. Y. e mektupla müracattları. 4 18 yaşında orla mektep mezunu sarışın orta boylu bir kızım. — Biz tok annem vardır. Bütün ev işlerine vakı- 'fam. Şimdilik S0 lira ücrtli bir müsese- sede memurum. Kendime lise veya mü- adili bir seviyeye malik hayat arka- dağı aramaktayım, Ciddi — teklifimi kabul edenlerin San Telgraf gazetesi Halk Sütunü ÇUtaagaç) rumuzuna mü- | recşatları.. * LĞ4 Boyunda 22 yazında — öemer ve pek güzel olmıyan bir gencim. Li- e mezunuyum, T bin lira kadar cür'i bir paramla Anadoluda senede 400 lira im, İki büyük mey- valığım vardır, Hali hazırda sükerlik hizmetimi ifa etmekteyim. Yapa yalmıs Hun, Allahtan başka hiçbir - kimseta yoktür. Evlenmek istiyonm; bana eş Olacak kimse, nâmuslu, ev işlerinden iyi anlar sevke ve bivalele düşkün olmayan elddi, ve dinine sacık bir kaz olmalıdır. Taliplerimin «Son Telgraf Halk Sütunu (B. Hoş) rumuzuna müracaatlarımı ri- “ €a ederim... Gelen — mektuplar ÇA H. E: davığası okünmüyün), (Bay H. Naci: Unkapamından), (Bayan M. Uy gur! Büyük postane, İzmit ve Beşiktaş- dan), (Naci Ş. Unkapanından), ($. Kut sal: Heybelladu ve Beyazıttan), (1001 Hükat: Matbasya birakılmış) ($. K. B: Beyoğlu, Pangalta, Beyazıt, kuru ye- mipçilerden), (Bay Sancak: Bayamt « tan), (Bay Sefer:: Palihlen ve matba- aya bırakılmış), (Bay 8. C, F: Matba- aza bırakılmış) mektuplarınız. vardır. Saat 15-19 arasında almanız mercudür, Samsun Tütün Piyasası Ne Vakit Açılacak Samsun tütün piyasasının, İz - mirdeki tütün satışları kâfi mikta- rı bulduktan sonra açılması karare laşmıştır. Samsun müstahsili tü - tününü ambarlara yerleştirmekle meşgüldür, İnhisarlar idaresi Sam- sunda mübayaata hazırlanmakta - dur. Sarısundaki mahisul 8 sene - denberi görülmemiş darecede ne fistir. TT e — Bana cesa veriyor.. Diyor ve.. kendi kendisine teksir ediyordu: — Geldi, evde beni bulamadı, kızdı, fakat, hizmetçiye hiddetini belli etmedi, gitti. Bir kocanın ga. Hip karısını evde bulamamasının cezasını bana çektirmek istiyor. V&e, bu tefsirini izzeti nefsinin terazisine vüruyor, muhükemesini yürütüyordu : — Belki haklı. Her koca karısına bağırarak, kavga ederek karşı koy. mak istemez. Bazıları da böylesini yaparlar, Amma bu, Salihle benim için değil, Ve., tokrar asabileşiyordu: Eüer aklından böyle birşey ge. giriyorsa hata ediyor. O beni ta. hakkümü, jestlerile değil, sevgisile yıldırmalıdır. En çok yılan kadın '€n çok seven kadındır. Seven ka, dn hiç bir fedakârlıktan çekinmrz, * dın hiçbir fedakürliktan çekinmez LDevama var) l Lüks mağaza meselesi, İs tanbulda günün hâdisesidir. malüm.. Gazetelerde okumuş verilen mağazalar yüzde ek liye kadar kür nisbeti ilave &- debilecekler.. Bu vaziyet karşısında, İs « tanbulda lüks olmuyan ma 3- za mı kalır?. Herkes, Fiat Mürakabe Komisyonuna mü- racaat ederek, dükkânının, mağazasının lükş — olduğunu iddia etmiş. Meğer, ne de çok lüks me- raklısı imişiz.. Halk, ne de fazla lüksp alışmuş?.. Lüks mar ğazadan alış veriş etmiye ne de çok hevesli imişiz?. Bir dükkânı lüks yapmak gayet basit bir mesele imiş! Bir tarif yapılmış. Bütün iş, bu tarife uygun şekilde, dük. kân veya mağazanın vitrini- ni süslemek imiş! Vitrin nasıl süslenir?. Bi- raz boya, birkaç ampul, bir kaç sıra kristal rafl. İşte o ka- dar.. Kim, mağazasının, dükkâ - nının vitrinini bu hale koyar- sa o, sattığı malın fqıkmıı yüzde elli zam yapabilecek Artık, İstanbul sokakların- da lüks mağazadan geçilmi « yecek! Sirkecideki piyazcılar — lüks olacak, işkembeci lüks o- lacak, Mahmutpaşadaki bas- macı lüks olacak, Balıkpz « rındaki kasap lüks olacak, Et- yemezdeki mahalle bakkalı lüks olacak.. Daha sayayım mı?. matbaaya kahve getiren va. tandaşın lüks olmasıdır. İster misiniz, o da yarım saat içinde Tüks olup çıksın?.. Bi rde bak- mışsınız, kahve fincanı, dört kuruştan on kuruşa, gazoz beş kuruştan 25 kuruşa fırlıyor. istiyor. Bu lüks merak, iddia ve he vesinin önüne geçmek imkân- sız.. Ve lüks olan mağaza ve dükkânları tesbit etmek te yi-- ne muhal! En doğru hareket, lüks olmayı kabul etmiyen miğ esseseleri ayırmak, tesbit et- mektir. Çünkü, bunların sa- yısı çok mahdut olacaktır. Sa- Şehrimizde Şimdiye Kadar Toplanan Hediyeler Vilâyet, askerlerimize gönderi - len ve şimdiye kadar İstanbulda toplanmış olan hediyelerin miktar yını hesaplamaktadır. Toplanma işt Kızılay tarafından ele alınıncıya kadar partiye GöĞI7 parça hediye verilmiştir. Kızılay tarafından kas bul edilenlerle beraber bu miktaa 'yüz bini geçmiştir. — Hediyelerin hepsi gönderilmiştir. BİRİMİZİN DERDİ KEPİMİZİN DERDİ Oduncuların yeni bir hilesi ! N : den Faik Güneri göndendiği ve kömürcüler bir trösl kur - muşlardır. Bunlar ellerindeki yaş odunları — ayırmakta ve bunları gelen müşterilere fiat mürakabe komisyonunun ten- sip ettiği narh üzerinden sat- maktadırlar. Fakat bu arada «Bunlar yaştır. Bize kuru ©- gdunlarımızdan veririz. Fakat fark alırıze diyerif ». kuru odunları gizli gizli narh- *an Pa Batıraktadırlar.» Alükadarların nazarı dikkati. * ni celbederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: